@ysmkayaaa
|
INSTAGRAM: ysmkayaaa Keyifli okumalar! 🤍
Yeni yeni netliğini kazanan bilincimle uyuşan parmaklarımı hareket ettirmeye çalıştığım sırada bir yandan da bakışlarımın netlik kazanmasını bekliyordum. Gözlerimi henüz açmış ve beyaz tavanla bakışıyordum. Bedenime bağlı olan makinalardan yükselen ses odada işittiğim tek sesti. Sızlayan başıma dokunmak, masaj yapmak istiyordum fakat o gücü hem kendimde hem de ellerimde bulamıyordum. Bakışlarımla odayı taradığımda tek olduğumu anlamam kısa sürmüştü. Oldukça küçük bir odada alışkın olduğum hastane yatağındaydım. Neler olduğunu parça parça hatırlayabiliyordum ancak bulunduğum durum başıma neyin geldiğini açıklıyordu. Katıldığım voleybol maçı bedenimi yormuş üstüne de Asaf'la yaşadığım olayın duygusal ağırlığı vücudumu pes etme noktasına getirmişti. Odanın kapısı aralandığında bakışlarımı direkt oraya yönelttim. Annem uyuduğumu düşündüğü için sessiz olmaya çalışıyordu ancak uyanık olduğumu fark ettiğinde tüm bedenini odaya sokarak arkasından babamın girmesini sağladı. Adımları aynı anda bana gelerek hemen yanı başımda son bulmuştu. Yastığın etrafına öylece saçılan saçlarımda babamın alışkın olduğum elleri dolaşmaya, usul usul okşamaya başlamıştı. "İyi misin? Kendini nasıl hissediyorsun? Ağrın var mı?" Annemin peş peşe sorduğu sorular dudaklarından sakinlikle çıkıyordu ama biliyordum ki korkuyordu. Tedirginlikleri ona hızlı hızlı bu soruları sorduruyor benden duyacağı herhangi bir iyi cümleyi büyük bir kaygıyla bekliyordu. Bunları bana yansıtmamak konusunda ebeveynlerimin kendilerini oldukça başarılı sanmalarını sağlamak için onların bu ufak oyunlarına ayak uydurdum. Her zaman olduğu gibi.. "Ağrım yok. Sadece biraz yorgunum." "Asaf birazdan burada olur. Hemen haber veremediğim için gelmesi bu kadar geç oldu." Babam yaptığı açıklamayla annemde olan bakışlarımın kendi yüzüne dönmesini sağladı. Okulda yaşadığımız olayı anlatmadığım için aramızın kötü olduğunu bilmiyorlardı. Hoş bilseler bile böyle bir durumda Asaf'ı habersiz bırakmazlardı. Kapının sesini yeniden işittiğimde Asaf'ın geldiğini düşünerek heyecanlandım. Onu görecek olmak içimde tatlı bir kıpırtıya sebep olmuş, bir günde onu ne kadar özlediğimi fark ettirmişti. İçeriye beyaz önlüğüyle giren doktorum suratımda oluşan gülümsemenin yavaşça silinmesini sağladı. Yüzüne kondurduğu gülümsemeye karşılık kendimi tebessüm etmek için zorladım. "Merhaba, Liya." "Merhaba." Her zaman olduğu gibi elinde taşıdığı dosyaları dikkatle incelemiş ve yatağımın ucuna bırakmıştı. Boşta kalan ellerini önlüğünün cebine koyarak bakışlarını tek tek hepimizde dolaştırarak en son ben de sabit tutmuştu. "Liya," Boğazını temizleyerek cümlesine kaldığı yerden devam etti. "Almış olduğun kemoterapinin dozu maalesef yeterli gelmiyor. İlacın dozunu arttırmamız gerekiyor ve bu durumda ne yazık ki yaşamış olduğun yan etkilerin dozları biraz daha artacak. Şu an bile hemen yorulan vücudun artık çok daha çabuk yorulacak. Yavaş yavaş saçların dökülmeye başlayacak." Babamın saçlarımda dolaşan elleri hareketlerini durdurmuş öylece başımın üzerinde duruyordu. Ağlamamak için alt dudağımı dişlerimin arasına alarak bütün öfkemi atmaya çalıştım. Saçlarımı seviyordum. Asaf ve babam dışında kimsenin dokunmasına izin vermez sürekli kendi kendime güzelliğiyle övünürdüm. Sevgilimde çok severdi saçlarımla oynamayı. Bakışlarımı üzerinde olduğum beyaz hastane çarşafına sabitledim. "Altı kür vereceğiz ve bunu altı aylık bir sürece dağıtacağız. Altı ay sonra PET'e gideceğiz ve ilaçların etki edip etmediğini hep beraber göreceğiz." Odada oluşan derin sessizlike beraber doktorumu gönderdik. Annem olduğu yere dizlerinin üzerine çökerek ağlamaya başladığında gözlerimi sıkıca kapattım. Sesini duymamak için ellerimle kulaklarımı kapatmak istiyor ama bunu gerçekleştiremiyordum. Sanki hareket edebilme yetimi kaybetmiştim. Babamın annemi sakinleştirmek için söylediklerini bir süre sonra algılayamamaya başlamıştım. Kulaklarımda inanılmaz bir uğuldama vardı. "Baba!" Konuştuğumun bilincindeydim ancak kendi sesim bana ulaşmıyordu. Yanaklarımda hissettiğim büyük, sıcak eller gözyaşlarımı silmeye başladı. Derin derin nefes alarak kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Başlarda bir işe yaramıyordu ama biliyordum birazdan düzgün nefesler alabilecektim. Bunu her zaman başarabilmiştim. Burnuma takılan borular canımı acıtmış daha çok ağlamama sebep olmuştu. Saniyeler sonra gelen hava önce canımı yakmış daha sonra ciğerlerime ulaşarak iyi gelmişti. Rahat nefes alabilmenin etkisiyle biraz olsun sakinleşmiş ve ağlamamı hafifletebilmiştim. Annem kendi acısını bir yana bırakarak kendine gelmiş babamla beraber benimle ilgileniyordu. Ağlamam iç çekmelere döndüğünde başımı yastığa koydum. "Tek kalmak istiyorum." Titrek sesim acizliğimi yüzüme vurduğunda neyse ki babam sessiz kalarak annemle beraber usulca odadan çıkmıştı. Bakışlarımı cama sabitleyerek karanlık geceyi izledim. Ay ışığı kendini belli ediyor ancak odanın ışığı tam olarak onu izleyebilmeme engel oluyordu. Ağladığım için acıyan gözlerimi kapatarak acısının geçmesini bekledim. Odanın kapısı bir kez daha açıldığında ağır hareketlerle arkama döndüm. Gözlerimi araladığımda kapının önünde bekleyen Asaf'ı görmek burnumu sızlatmıştı. Attığı büyük adımlarla saniyeler içinde yanıma gelmişti. Bakışları baştan aşağı bedenimi süzmüş en son gözlerimde takılı kalmıştı. Ona sıkıca sarılmak istiyordum fakat gözlerinde yakaladığım korku ve tedirginliğe rağmen aramıza koyduğu mesafeyi hissede biliyordum. Biliyordum ki bana kırgın olmasaydı elleri çoktan yüzümde ve saçlarımda dolanmaya başlardı. Bana dokunamayacağı kadar onu incitmiş olmalıydım. "İyi misin?" Onu üzmeyi hiç istememiştim. Bana böyle korkuyla bakarken az önce duyduklarımı ona nasıl söyleyebilirdim ki? Bakışları beklendik şekilde solgundu, gözlerinin altındaki koyu halkalar yorgunluğunu ele veriyordu. "İyiyim." İyi değildim ve sevdiklerimi daha fazla tedirgin etmemek için yalan söylemek zorundaydım. Sessizlik aramızda yeniden üstünlük kurduğunda öylece birbirimizi izliyorduk. Dakikalar sonra odaya giren anne ve babamla Asaf hareket etmiş onlara doğru dönerek sessiz bakışmamızı sona erdirmişti. "Asaf, oğlum gelmişsin." Annem Asaf'ın kollarına sığındığında sevgilim onu geri çevirmeyerek sıkıca sarılmıştı. Ailemle Asaf'ın birbirlerini gerçekten seviyor ve bunu hissettiriyor olmaları her zaman içimi sıcacık yapmıştı. "Çıkış işlemlerini hallettim. İlacın sen uyanmadan önce bittiği için artık eve gidebiliriz." Babamın açıklamasıyla uzandığım yataktan doğrulmaya çalıştım. Babam bana yardımcı olurken Asaf'ın bakışları tedirginlikle bedenimde dolaşıyordu. Hareketlerinin farklılığı babamın dikkatinden kaçmamış sorgulayıcı bakışlarla bir ona bir bana bakıyordu. Ayakkabılarımı giydiğimde babamın koluna girerek yataktan temasımı tamamen kestim. Annem Asaf'ın kollarından çıktığında siyah çantasından beyaz maskeyi çıkararak takmama yardımcı oldu. Hep beraber önce odadan daha sonra hastaneden çıkmıştık. Babamın arabasının yanına kadar sessizlikle geldiğimizde daha fazla dayanamamış Asaf'ın kolundan gevşekçe tutmuştum. "Konuşabilir miyiz?" "Dinlenmen lazım. Daha sonra konuşuruz." Bu geceyi onunla aram kötü geçirmek istemiyordum. Asaf'ın sert duruşu beni iyice tedirgin etmeye başlamıştı. "Zamanım bu kadar sınırlıyken bu geceyi böyle geçirmeme izin verme." Boşlukta sallanan elini hızlıca çekerek tutuşumdan kurtarmış sertçe bileğimden tutmuştu. Yüzünü yüzüme yaklaştırdığında kaşları çatık, gözleri öfke doluydu. "Saçma sapan konuşup beni çıldırtma!" "Asaf," Yeniden konuşmaya başlayacağım sırada üzerime doğru attığı adımları babamın aramıza girmesiyle olduğu yerde kaldı. Babam Asaf'ın bedenini benden uzaklaştırmış bakışlarını gözlerime sabitlemişti. "Öncelikle sakin oluyorsunuz. Ve senin bir daha böyle konuştuğunu duymayacağım!" Babamın arkasında kalan bedenimi açığa çıkararak doğrudan Asaf'ın gözlerine bakarak konuştum. "Beni eve Asaf bırakacak." Babamın yorgunlukla verdiği nefesine takılmamaya çalışarak gözlerimi odağından ayırmamaya özen gösterdim. Asaf sessizliğini koruyarak ilerlemeye başladığında ufak ama hızlı adımlarımla onu takip etmeye başladım. Ne olursa olsun bu gece bu işi halletmem gerekiyordu.
|
0% |