Yeni Üyelik
3.
Bölüm

2.BÖLÜM

@ysmkayaaa

INSTAGRAM: ysmkayaaa

Keyifli okumalar! 🤍

Her gün, bir yerden göçmek ne iyi. Her gün, bir yere konmak ne güzel. Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş. Dünle beraber gitti cancağızım, ne kadar söz varsa düne ait. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım. Her yeni gün birer başlangıçtır umutlara. Her yeni gün yaşamı değiştirmek için bir şanstır..

Dün gece güçlükle uykuya daldığım yumuşak yatağımda gözlerimi araladım. Üstümde hafif bir battaniye örtülüydü. Perdemin arasından içeriye sızan güneş yüzünden gözlerimi açtığım gibi kısmak zorunda kaldım. Gece Asaf'ın uzandığı tarafa baktığımda yastığın üzerinde duran çiçeği son zamanlarda her gün almama rağmen heyecanlı hissetmiştim. İris çiçeklerine zaafım vardı ve bunu bilen sevgilim yapacağı her jesti bunun üzerinden ilerletiyordu. Uzandığım yerden doğrularak sırtımı yatak başlığına yasladım. Yastığımın üzerinde tüm güzelliğiyle duran çiçeği elime alarak kokusunu içime çektim.

Bir bebeği sever gibi çiçeğin yapraklarını sevmeye başladığım sırada odamın kapısı aralandı. Aralıktan kafasını uzatan anneme gülümseyerek baktım. Uyanık olduğumu fark ettiğinde kapının dışında kalan bedenini içeriye soktu. Yatağımın kenarına oturdu, boşta olan elimi avuçlarının arasına aldı. Güldüğü zaman kırışan gözleri bu hayatta yaşama sebeplerimden biriydi. Benim dünyam küçücüktü. Annem, babam, Asaf ve çocukluk arkadaşım Alkım. Hayatımın hiçbir döneminde daha fazlasına ihtiyaç duymamıştım. Kalabalığı sevmezdim de zaten. Küçük ama sıcacık bir hayatım vardı.

Çocukluk arkadaşımla aramızdaki bağ gün geçtikçe daha çok kuvvetleniyor bu hayatta yaşayabileceğim en güzel arkadaşlık hayatını yaşıyordum. Sevdiğim, kalbimde ağırladığım adam beni seviyor yıllar geçtikçe daha da güzelleşen bir ilişki yaşıyordum. Anne ve babamla çoğu yaşıtımın aksine sorunsuz bir iletişime, huzurlu bir ev ortamına sahiptim. Ve en büyük hayalimi gerçekleştirmiştim. Bunun gururunu ikinci yılım olmasına rağmen heyecanla atan kalbimden atabilmeyi başaramamıştım.

İstediğim okulu kazanmış istediğim bölümü okuyordum. Küçükken hayranlıkla izlediğim ve büyüdüğüm zaman onun gibi bir kadın olacağım dediğim teyzeye sahiptim. Kendisi hukuk fakültesini dereceyle bitirmiş saygın bir savcı. Yurt dışına taşındığı için iletişimimiz pek olmasada onun izinden giderek hukuk fakültesini kazanmıştım. Mezun olduğu okuldan mezun olacak tıpkı onun gibi saygın bir savcı olacaktım. Başarımın ve güzel hayatımın tadını çıkarmaya başladığım sırada bu çok uzun sürmemişti. Aylar önce küçük bir hastane odasında kanser hastası olduğumu öğrenmiştim.

O güne dair hatırladığım en net şey doktorun dudaklarından firar eden kelimeler bir araya geldiğinde Asaf'ın dehşetle bakan bakışlarıydı. O ana kadar gözümde süper kahramandan farkı yoktu. Asaf benim için yenilmez bir adamdı fakat benim dünyamda kahramanlar çaresiz kalmaz ve ağlamazdı. Ama Asaf hem çaresiz kalmıştı hem de ağlıyordu. Aylardır benimle beraber gözyaşı döküyordu. Ağrılarım katlanamayacağım kadar çok oluyordu ve biz sadece çaresizlikten birbirimize sarılarak ağlıyor, acılarımın bir an önce dinmesi için dua edebiliyorduk. Dün gece o gecelerden biriydi. Elimin üzerinde takılı olan serumun bir an önce kanıma karışıp beni rahatlatması için ağlayarak dua etmiştik.

"Kahvaltı hazır. Baban ve Asaf bizi bekliyor."

Annemin sesi kulaklarıma ulaştığında daldığım düşüncelerden sıyrıldım. Başımı sallayarak onayladığımda üzerimdeki battaniyeyi kaldırdım. Ayaklarım soğuk zeminle temas ettiğinde içim ürperdi. Ev terliklerimi giyerek annemin peşinden odadan çıktım. Ayaklarımı sürüye sürüye annesini takip eden bebekler gibi kahvaltı masasına ilerledim. Babam ve Asaf kendi aralarında hararetli bir sohbet başlatmıştı. Sandalyemi çekerek Asaf'ın yanına oturdum. Bakışlarını babamdan çekmeden eli dizimdeki yerini aldı. İlgisinin üzerimde olduğunu ten temasıyla anlatmaya çalışıyordu.

"Günaydın ay parçam."

Babam cümlesi biter bitmez ilgisini bana yöneltmişti. Saçlarımın rengi ve parlaklığından dolayı kendimi bildim bileli bana bu şekilde hitap ediyordu.

"Daha iyi misin?"

Yüzümde kendiliğinden yer edinen gülümsememle babama odaklandım.

"Evet. İlaçlar işe yaradı ve güzel bir uyku çektim."

Cümlemi Asaf'a bakarak tamamlamıştım. Güzel uykum onun sayesindeydi. Onun bitmeyen ilgisi, sıcaklığı ve kokusu bu süreçte ilaçlardan sonra bana en iyi gelen tek şeydi. Kahvaltımızın kalanı ara ara sessizlik ara ara konuşmalarla geçmişti. Babam annemin sofrayı toplamasına yardım ederken Asaf'la beni bahçeye temiz hava almaya yollamışlardı. Sabahın bu saatlerini çok severdim. Henüz insanların kirletmediği o mis gibi havayı ciğerlerime çekerken kuşların kendilerine özgü o şahane seslerini dinlerdim. Asaf'ın omuzlarıma bıraktığı hırkaya sıkıca sarıldım. Yavaş yavaş havalar soğumaya başlamıştı.

Yanaklarımı avuçlarının arasına aldığında büzüşen dudaklarımdan çok hızlı bir öpücük çalmıştı. Evimin bahçesinde olmamız ve içeride ailemin olması panik yapmama sebep olmuştu. Arkaya doğru sendelediğimde kuvvetli elleri belimi sıkıca sardı.

"Telaşlı hallerini izlemeyi seviyorum."

Keyifle söylediği sözle kaşlarımı çattım. Yüzündeki gülümseme kalbimi çoktan mest etmişti.

"Benimle eğleniyor musun?"

"Seni çok seviyorum, Liya."

Parmakları boynumda dolaşmaya başladığında tenim karıncalandı. Parmağının son durağı nabzımın attığı yer olmuştu. Zaten hızlı olan nabzım iyice hızlanmaya başlamıştı.

"Dinlenme durağım olduğun için teşekkür ederim, Asaf. Aylardır o kadar yorgunum ki sadece seninle dinlenebiliyor, yaşadığımı hissediyorum."

Yakınımda olduğu için sesim kısık çıkmıştı. Gözünden düşen bir damla yaşı titreyen ve soğuktan kızarmaya başlayan ellerimle sildim. Sıcak gözyaşı değdiği parmağımı yakmıştı sanki. Yüzünü yüzüme daha çok yaklaştırdığında artık nefesini hissedebiliyordum.

"Dudakların kalbinden sonra nefeslenebildiğim tek yer."

Dudaklarından dökülen her kelime kendi dudaklarımda can verdi. Karşısında savunmasız hissediyordum ve bu his beni deli gibi mutlu ediyordu. Aşk böyle bir şey miydi? Çoğu zaman onun yüzünden delirdiğimi düşünüyordum.

"Sonsuza kadar ışığım olmaya ve en karanlık zamanlarımı aydınlatmaya devam et. Ben sensiz bir hayat bilmiyorum. Hani derler ya en çok kimi seversen onunla imtihan olursun diye. Ben seninle imtihan oluyorum. Liya, benim yüzümden mi acı çekiyorsun?"

Karşımda tüm gardını indiren adama sıkıca sarıldım. Sarılmazsam yok olacakmış gibi sıkıca sarıldım. Kokusunu bir daha alamayacakmış gibi uzun uzun soludum. Bir daha kollarında ısınamayacakmışım gibi kendimi sıcaklığına teslim ettim.

"Senin yüzünden acı çekmek mi? Acılarımın tek çaresi senken nasıl bunu düşünebilirsin?"

Yüzümü boynuna sakladığım için sesim boğuk çıkıyordu. Elleri saçlarımda usul usul dolaşmaya başladı. Bu haftayı evde geçirmiştim ve gerçekten bunalmaya başlamıştım. Üstelik bu hüzünlü havayı dağıtmam lazımdı. Başımı boynundan, bedenimi bedeninden çekerek aramıza mesafe koydum. Akan burnumu çekinmeden seslice çektiğimde bu halime kızarık gözleriyle gülümsedi.

"Dışarıya çıkmak istiyorum? Bir günü daha evde bitirmek istemiyorum."

"Benim güzelimin canı ne yapmak istiyor?"

Olduğum yerde ellerimi birbirine vurarak sevincimi ve heyecanımı yansıttım.

"Alkım'ı alıp lunaparka gidelim."

Asaf kafasını aşağı yukarı sallayarak beni onayladığında elinden tutarak içeriye çekiştirdim. Hazırlanmam gereken güzel bir gün beni bekliyordu.

 

 

Loading...
0%