Yeni Üyelik
13.
Bölüm

13. Bölüm

@yukominaaa

 

~hello ballarım nasılsınız?~

~yeni bir bölümü oy verip yorum yapmayı unutmayın lütfen ~

~14.Bölüme biraz spoi vereyim alev alev sahneler okuyacaksınız;)~

~14.Bölüm yarına kadar yetişirse hemen atacağım ballarım merak etmeyin sizleri asla bölümsüz bırakmam~

~bu bölümde daha çok özet geçtim olayları sıkılmanızı istemediğim için.Neyse ben kaçar kendinize iyi bakın öpüyorum ~

13.Bölüm💒

Dicle de girmişti mutfağa güler yüzüyle.Bakışları hepimizin üzerinde dolanırken benim üzerimde durdu.Bana doğuru adımlayarak tam da yanımda durdu.Elini koluma atarak "iyi misin Larin"dedi.Onunla her ne kadar konuşmak istemesem de artık olanlar olmuştu.Bunu değiştiremezdim.Tebbesüm etmeye çalıştım.

"İyiyim Dicle"ellini kolumdan çekti.Gözlerindeki pişmanlık hâlâ ilk günkü gibi vardı.Beliyidi vicdanın sıraladığı hâlinden.Garip bir şekilde Serhat abim de dicleyele aynı haldeydi.

"Hadi hadi kızlar abimler gelmeden hazırlayalım şu sofrayı el birliğiyle"diyen annemle herkes elline birşeyler alarak mutfaktan avluya götürmeye başladı.Ben de boş durmamak adına elimi salata dolu tabağı atacaktım ki Dicle buna izin vermedi."Larin sen git otur biz hallederiz"

Bakışları mı ona çevirdim."hayır yardım edeceğim"

"Larin zaten yorgunsun halinden beli bırak biz yaparız"

"Yorgun değilim Dicle ben.Canım sıkılıyor hem otururken, az biraz yardım etsem birşey olmaz"

"Peki inatçı keçi peki"dedi kıkırdayarak.Bunu demesiyle yine Baran gelmişti aklıma.Zaten aklıma gelmediği bir zaman yok.Bu konağa geldiğim den beri sürekli aklımdaydı.Acaba ne yapıyor?kiminle?beni gerçekten boş mu verecekti?

Bu sorular beynimi kemirip duruyordu.Derince nefes içime çektiğim de Dicle"sen güçlü kızsın Larin"dedi.Onun bunu demesiyle kaşlarım çatıldı."duydum herşeyi Larin abim şuan herkese kan kusturuyormuş"Eminim ki yapıyordur."neden ki... neden kan kusturuyormuş evdekilere"Salata tabağı elimde kalmıştı bir türlü götürememiştim masaya.

"Sen olmadığın için Larin...ne ara bağlandı sana bu kadar bilmiyorum ama duyduklarıma göre abim gerçekten seni çok seviyor."beni seviyor muydu gerçekten?yoksa sadece karısıyım,soy ismini taşıyorum diyemi seviyor gibi yapıyordu?off cevabını bilmediğim bütün sorulardan nefret ediyordum.

"Kafam çok karışık Dicle ne diyeceğimi bilemiyorum"

"Sana sarılmama izin verir misin?"diye sorduğunda şaşkınlıkla ona baktım.Neden durduk yere bana sarılmak istemiştiki.Basımla onu onayladığım da elindeki salata tabağını geri masaya bıraktım.

"Şu salata tabağı da bir türlü gidememdi masaya"

"Doğur söylüyorsun iç ses"

Bıraktığım da hemen bana sarıldı.Bende ona karşılık verdiğimde "bütün olanlar bizim yüzümüzden biz...biz kaçmasaydık belki sen bu halde olmıyacaktın bugün"ağlıyordu.Biliyordum pişman olduğunu.İc çeke çeke ağlarken benim de ağlayasım gelmişti.Zaten çok doluydum dicel'nin ağlaması ile şuracıkta hüngür hüngür ağlardım.

Ağlamamı tutmaya çalışarak "olan oldu Dicle artık geriye dönmenin bir manası yok..."ben bu cümleyi kurduğumda Dicle hâlâ ağlıyordu.Hatta sümüğünü çeke çeke ağlıyordu."off Dicle aglma beni de ağlatacaksın şimdi"az kalmıştı geliyordu göz yaşlarım.

Benden ayrıldığında "peki ağlamıyorum sen de sakın ağlama"derken bile ağlıyordu.İçeri giren cadı yengemle"yine neye ağlıyorsun gelin sen"ortamın havası değişti birden.Salak ne biçim soru sormaktı o.Gözlerine sürdüğü sürmeyle de aynı Selena dizisindeki hadese benziyordu.

Dicle göz yaşlarını silip konuşacaken bu seferde içeri serhat abim girdi."karım nerdeym-"diceken dicel'nin ağladığını gördüğünde direkt olarak panikle ona doğru geldi.Elini dicel'nin yanağına koyarak göz yaşlarını sildi."yine annemi ağlatı seni Dicle"bir yandan göz yaşlarını silerken dicel'nin bir yandan da sinirle annesine bakıyordu serhat abi.

"Hayır hayır annem birşey yapmadı"

"Hay Allah'ım bu evde biri ağladığın da bile beni suçlayan bir oğlum var"sabır ceke çeke kurduğu cümleylenağzımın içinde"evde senden başka cadı yok çünkü başkasından bilelim"diye geveledim.Dicle bunu duymuş olacaki az önce ağlayan o değilmiş gibi kıkırdamıştı.

"Birşey mi dedin sen "

"AA yok ne diye bilirim yenge"

"İyi iyi hele de bakim bir de ben-"Diceken annem girdi içeriye.

"Sen benim kızıma birşey yapmadan önce bir bak bakalım ben sana ne yapıyorum"annemin sinirle Yenegeme doğru gelmesiyle yengem hemen kenara çekilmişti.Annemden bir kaç kere dayak yediği olmuştu.Bunun sebebiyse yine bu şekilde bana karşı cümle kullanmasıydı.Annem o gün ne yolmuştu ama cadının saçlarını.

Yengem her ne kadar da beli etmemeye çalışsada annemden korkuyordu.Hemen annemin yanından geçerek "bu evde de birine birşey demeye gelmiyor"diye diye çıktı mutfaktan hemen.Onun bu hâliyle kahka atmama az kalmıştı.Yengemin bu halleri beni gülme kirizine az sokmamıştı.Cadı falan ama bazen de güldürüyor işte.

"Sen niye ağladın kurban olduğum"çifte kumrular tekrar döndü bakışlarım.Dicle iç çeke çeke "Larin'e pişmanlığımı anlatacaken duygusallığım tutu işte serhat boşver sen "serhat abi hemen dicle'yi kendine çekip sarılarak kafasını da saçlarına gömdü.Derince kokusunu içine çektti.

Ondan ayrıldığında dicel'nin elini tutu bu sefer de.İkisinin de bakışları beni bulunca bende bakışlarımı onlara diktim."Larin bu zamana kadar sana çok kötü davrandım kardeşim.Ama yaptığım bütün herşey için çok pişmanım inan bana"pişmanım.kelimesi ne kadar da kolay söyleniyordu.

Ben ilk gün demiştim herkes pişman olup ayağıma kadar gelecek diye.Yanılmadım öylede oluyordu.

"Beni affet demiyorum asla kardeşim sadece sana pişmanlığımı dile getirmekt istiyorum ve senden çok özür dilerim"başı eğik kurduğu cümlelerle ne diyeceğimi bilemiyordum.Dediğim gibi olan olmuştu sonunda da pişman olmuşlardı.Ben Zaten onları affetsem yâda affetmesem hiç birşey değişimicekti.

"Larin bir özürle asla geçmez bizim yüzümüzden yaşadığın şeyler ama gerçekten her geçe sana ve abime yaptığımız haftanın vicdan azabıyla uyuyoruz"Dicle tekrardan ağlamaya başlamıştı.Ben bu konuyu konuşacak halde bile değildim şuan.ikisi tam karşımda duruyorlardı.

"Ben sizi affettim.Ama bir daha lütfen bir hamle yapmadan önce başkalarının hayatlarını da düşünerek yapın"dedim.

Yorgundum konuşmaya mecalim bile yoktu.Artık bu konuşmanın bittmesi için kısaca affettim sizi dedim.

İkisinin de gözlerinde oluşan mutluluk kırıntıları ile bende gülümsedim.Dicle serhat abinin elini bırakıp tekrardan sıkıca bana sarıldı."çok çok teşekkür ederim Larin sana bu hayatta hem minnet duyacağız"dediğinde serhat abimde gelip sarılmıştı.İksiine birden sarılmak zor olsa da ben sarılmaya çalıştım.

"Sağol kardeşim herşey için"şuan bana böyle sarıldığını Baran görse böyle konuşa bilirmiydin acaba serhat abi.Dağ ayısı acaba ne yapıyordu?Kokusunu özledim şimdiden.Off çık aklımdan artık Baran.Çık.İkisinden de ayrıldığım da tekrardan salata tabakalarını elime aldım."artık şu Salata tabakalarını götüreyim ben"diyip onların birşey demesine izin vermden hızla çıktım mutfaktan...

Yemek Faslı herkesin sessizliğiyle bittmişti.Kimse asla Baran hakkında tek bir kelime bile konuşmuyor du.Miran bir ara açacak gibi olsada amcam susturmuştu onu hemen.Sofrayı toplamam izin vermemişlerdi.Dicle bana karşı çok samimi veiyi davranıyordu.Serhat abimde ondan farksız değildi oda çok iyi davranıyordu.Samimi geliyordu bana karşı davranislari ama bakalım kesin birşey diyemezdim herşeyi zaman gösterecekti.Herkes odalarına çekilmiş uyuyordu.Annem her ne kadar yanımda kalmak istediğini söylese de tek kalmak istediğimi söyleyip onu red ettim.Tek kalmak istiyordum gerçekten de.Kendimle baş başa kalınca herşeyi daha iyi düşüne biliyordum.

Baran'ın bana söylediği büyük yalanı da bu şekilde düşünüyordum şuan.Yine kafam Allah bulah olmuştu.Zaten olmadığı bir günde yoktu.Telefonum da o konakta kalmıştı.Birini aramak istesem bir telefonum bile yoktu.Sefil gibiyim resmen.

Yatağımdan arkam cam kenarına bakacak şekilde oflayrak döndüm "hay ben böyle hayatın amına koyayım"bu küfür benim ağzımdan mi çıkmıştı."o dağ ayısının yanında kala kala iyice benim de ağzım bozuludu"diye kendi kendime konuştum.Gozlerim kapalıydı.Işıklarım da öyledi.

"Kaç kere diyeceğim sana orman göz kocayla öyle konuşulmaz diye"

"İyice kafayı sıyırdım bu adamın sesini gerçekten duyuyormuşum gibi geliyor"kafa kalmadıki.Onun sesi onun kokusunu bile şuan alıyor gibiyim.Kokusu evet bu onun kokusuydu.Odunsu ve ferah.Yoksa yoksa o...o burdamaydı.Kokusu iyice burnuma sindiginde saçımda bir el hissetim.Biri saçımı okşuyordu.

"Sıyırmadın kafayı falan yavrum gerçekten burdayım ben "bir melodikadan çıkan notalar gibiydi sesi.Ben ne diyordum.Bu adam buradaydı şuan.Kafayı sıyırmamıştı.Hızlıca ona doğru döndüğüm de Baran karşımda gözleri yorgun bir şekilde bana bakıyordu."Baran"ağzım açık bir şekilde ismini söylerken bakışları dudaklarıma kaymıştı kisa süreliğine.Yutkunup tekrardan çıkarmıştı bakışlarını gözlerime.

"Efendim "gözlerimi elimle uyuşturup inanmak için tekrardan baktım Baran'a.Benim bu halimi yorgun gözleriyle sırıttarak izliyordu."bayılıyorum şu hallerine kızım"anlıma öpücük koydu.Bu ne rahatlıktı ya böyle.Hemen şaşkınlığımı atarak yatakta ötürü pozisyonu aldım.Bakışlarımı onun bittkin bakan gözlerine diktim.

"Sen nasıl girdin içeriye Baran ağa"

"Camdan"dedi rahatlıkla.Onun bu söylediğiyle kaşlarımı havalandırarak "ha birde camdan girdin"dedim.

"Evet tam olarak öyle oldu"elimle yüzümü sıvazladım.Bu adamın varlığı beni deli ediyordu.Doğrusu yokluğu bile beni deli ediyordu da neyse.

"Niye geldin!"

"Seni özledim"sesindeki özlem duygusunu anlamak zor değildi.

"Bir günde mi...pardon hatta bir gün bile olmadı beş altı saate mi hemen özledin beni"Baran elini saçımı atığında"özlem duygusu öyle bir duygudur ki sevdiğin kişi yanından bir saniye bile ayrılsa o duyguyu hemen kaplar bedenini. Anlayacağın Birini özlemek için ilahi bir zaman geçmesine gerek yok"ben uzanmış bir pozisyondayken üzerime doğru yavaşca eğilmeye başlayarak"sen benim yanımdayken bile ben seni özlüyorum orman göz"dedi.

O üzerime doğru biraz daha eğildiğinde burnu burnuma değecek kadar yakındık.Ben onu itmesem burda çok kötü şeyler olacağı benziyordu."bitti mi edebiyat yapman Baran ağa "dedim zorlukla çıkan sesimle.Yakınlıktan konuşmakta epey zorluk çekiyordum ister istemez.

"Sana söylediğim herşeyi gerçekten edebiyat yapamamı bağlıyorsun sadece "dedi hayal kırıklığıyla yüzüme bakarak.Ne bekliyorduki beni özlediği için boynuna atlamamı mı.Benden sakladığı konuyu hemen unutacak kadar aptal bir kız değildim.

Karaları yeşilerime kenetlenmişken ellerimi omuzlarına koyarak itmeye çalıştım."Evet ona bağlıyorum"diyip var gücümle itkilemeye çalışarak tekrardan konuştum."dibimden çıksana be adam artık bak vallah çığlık atarım hırsız var diye"dudağında beli belirsiz bir gülümseme oluşmuştu.

*"Serbestsin karıcığım bağırmakta"pislik adi herif.Hırsız var desem de gelince Baran'ı gördüklerinde ne yapacaklardı ki zaten.Bir kere daha ittim.Dev gibi bir Cübbesi olduğu için kımıldamıyordu bile.Bu adam kas yığını gibiydi.Ben de küçücük ellerimle adamın iri cübbesini itmeye çalıyordum.En sonunda kendi kalkmıştı üzerimden.

Bende hemen üzerimdeki battaniyeyi kenara atarak kalktım yataktan.Baran ise yatağın kenar tarafın da bulunan koltuğa oturmuş bana bakıyordu sırıttarak.Onun bu hâline iyice sinirlenerek elimi anlıma vurup"hay Allah'ım bir de sırıtıyor pişkin pişkin karşımda"dedim elimi anlımdan çekerek.

Baran yüzsüz gibi sırıtıyordu karşımda hâlâ.Hemen yatağın etrafından dolanarak onun oturduğu koltuğa doğru gittim.Tam oturduğu koltuğun dibinde durdugum da ne var derecesinde suratıma bakıyordu."niye geldin"dedim az önceki sorumu tekrarlayarak.

"Niye geldiğimi az önce söyledim orman gözlüm tekrar tekrar tekrarlimi"

"O bir cevap değil "

"O bir cevap orman gözlüm.Tekrar söylüyorum buraya seni özlediğim için geldim"Dediğin de koltuktan ayağı kalkmıştı.Aramız da iki adımlık bir mesafe vardı ve Baran o iki adımıda atarak aramızdaki mesafeyi sıfırlamıştı."bugün senden sakladığım herşeyi açıklayacağım"

Dev gibi olduğu için ona kafamı kaldırarak bakıyordum buda benim boynumun epeyce ağrımasına sebep oluyordu.O ise bana aşağıdan bakıyordu."seni dinlemek istemiyorum"gözlerimi ondan çekmiştim.Gözleri gözlerimle buluşunca heycanlanıyordum ona belli etmemeye çalışsam da.O hariç her yerde dolaştırıyordum gözlerimi.

"Gözlerime bak "söylediği şeye uymayarak etrafta gözlerimi dolandırmaya devam ettim.Baran'ın birden elini belime atıp beni kendine çekmesiyle bedenim onun bedenine çarpmıştı.Bir eli belimdeyken diğer elini çeneme koyarak ona bakmamı salladı.

Bu sefer de kaçırdım gözlerimi ondan.Baran yüzüme doğru yavaş yavaş yaklaşarak "kaçırma gözlerini benden"dedi.Yüzü yüzüme iyice yaklaştığı için artık nefesini suratımda hissediyordum.

Bedenim de oluşan alevlerin hadi hesabı yoktu.Baran bana her dokunduğun da bedeni mi garip bir duygu kaplıyordu.Ten teması bu olsa gerekti.Gözleri mi gözleriyle buluşturduğum da gözlerindeki şimşekler gözlerine ışık saçmıştı.

"Bakışların bile bedenimdeki sana dokunduğum ateşi alevlendirmeye yetiriyor"bende oluşun ten teması onda da olduğuna emindim.Zaten onda olmasaydı ten teması olmazdı bende de.Baran'ın eli hâlâ çenemdeyken benim kafamı biraz daha kaldırdı artık daha fazla yakındık.Burnu burnuma değiyordu nefesi dudaklarım da bir rüzgara gibi esiyordu.

"Benim gibi bir sik adam bu hayatta seni hak edecek ne yaptım da Allah'ta seni benim eşim olarak karşıma çıkardı "kurduğu cümleyele gözlerimin en derinine bakıyordu.Affet beni der gibi.İki söze kanma Larin diyerekten yalancı bir öksürükle öldürdüm.Ellerimiyse onun göğüsüne koyarak itirmeye çalıştım.

"Seni iki güzel sözünle affedeceğimi zannediyorsan yanılıyorsun Baran ağa "Baran'ı itmem bir işe yaramamıştı aksine daha sıkı sarmalamıştı belimi."emin ol orman göz seni etkilemek istesem bunu ağızla yapmam başka şekilde yaparım "piç gülüşünü de atmışı.Ne demek istemişti anlamamıştım.Anlamakta istemiyordum.Baran'ın biran önce burdan gitmesi gerekiyordu.

"Gitmen lazım"

"Hayır kalmam lazım "

"Neden kalman lazım"

"Gidersem sensiz kalırım."

Yine aynı derin bakışıma gerçekleşmişti."gidersem sensiz kalırım "cümlesi kulağım da tekrar tekrar yankılandı.Bensiz kalmak onun için zor olduğunu anlıyordum kurduğu cümleden.Sahi öyle miydi.Bende Baran'a alışmıştım özelikle kokusunun sinmiş olduğu yatakta uyumaya.

"Burda mı kalacaksın şimdi "

"Evet "dedi net bir şekilde.

"Ya ben bir ay boyunca burda kalırsam sende mi kalacaksın burda benimle bir ay boyunca"

"Hayır "dediğinde ister istemez kalbim de bir sızı oluşmuştu.Beni bir ay boyunca bekleyemez miydi gerçekten.Zaten ne sanmıştım ki Baran bensiz yapamaz mı sandım.Gerizekalı Larin.Yüzüm düşsede ona beli etmemeye çalışarak bakışlarımı tekrardan bakışlarına çıkardım."kalmam çünkü sen de burada bir boyunca kalmıyacaksın"

Dediğin de sanki kalbimdeki sızıyı tekrardan almışlar gibiydi.Ama beni bekler mi beklemez mi onu hâlâ anlamış değildim.Tek Kaşım havalandırken"hadi ya nasıl bu kadar emin olabiliyorsun Baran ağa burda bir ay kalmıyacağıma"dedim.

Burda bir on sekiz yılımı geçirmiştim bir aymı kalamayacaktım.

"Ben sen bir ay boyunca yaşayamazsın bu konakta demiyorum...orman gözlüm bu konakta bir ay boyunca kalmana ben izin vermem diyorum"

"Senin izin verip vermemen benim umrum da mı peki"dediğim de susmuş bir şekilde durdu."ha ben söyleyeyim umrum da değil"herkes itaat ederdi Baran'a ama ben asla itaat etmezdim Baran'a.O bana itaat etmeyi öğrenecekti.

"Biliyorum umrunda olmadığını kadın bunun için senle inatlaşmam asla."..."zaten inadına benim inadım yetmez"diyecede ağzının içinde geveledi.Onun bu söylediğiyle yüzümde belli belirsiz bir gülümseme olmuştu.Baran'ın bakışları direk olarak gülümseme kayıp takılı kalmıştı.Dudaklarımdaki gülümse silinince Baran derince yutkunmuştu.Yutkunma sesini duymuştum.

"Baran ağa artık bıraksan mı beni yoruldum ayakta durmakta"yoruldum kelimsini dediğim gibi çekmişti ellerini belimden.Yorulmamıştım aslında sadece bırakması için öyle demiştim.

"Geç otur şuraya küçük hanım"diyerek beni yatağa oturturdu.Kendisiside tam karşımdaki koltuğa geçince ikimizde bir süre sesiz kalarak birbirimizi izledik.İlk odak noktam yorgun bakan gözleriydi.Bu yorgunluğu ilk defa görüyordum Baran'ın gözünde.Bir gün için de ne onu bu kadar yormuş olabilirdi ki.

Bakışlarım Baran'ın koltuğun kenarına koymuş olduğu eline kayınca donup kalmıştım.Elli hep yara içindeydi ve bu yaralar daha çok yeniydi.Kabuk bile bağlamamıştı.Bu yaranın bugün olduğuna çok emindim.Hemen yerimden kalkarak Baran'ın yanına gittim.Hemen diğer elimi atarak tutup kaldırıp baktım.Bu da aynı şekildeydi.Sanki bir yeri çıplak elleriyle yumruklamış gibiydi.

"Bu yaralar ne"dedim Baran'ın yüzüne dehşete düşmüşcesine baktım.Onun bir yarası benim canımı yakarken bu kadar yarayı nasıl almış olabilirdi.Baran hemen elini elimden çektti.

"önemli değil u-"

"Bana hemen neden bu yaranın olduğunu söylüyorsun Baran ağa"Baran bıkınlıkla bir nefes vermişti.Ayağı kalktığında ne yapacağını bekledim.Ellerini omzularıma koyarak beni yatağa oturturdu tekrardan.Kendi de yatağı oturarak karşı karşıya durabilmemiz için bana döndü.

"Anlat"dedim bakışlarım tekrardan yarasına kayarken.Ne kadar da çok derin açılmış yaralardı bunlar.hemen temizlenmesi lazımdı yoksa enfeksiyon kapabilirdi."bakma öyle orman göz ellerime"dediğinde tekrardan bakışlarımı onun suratına çevirdim.

"Kum torbasını yumruklarken oldu bu yaralar"iki Kaşım oldukça çatılmıştı.Bu kaş çatma olayıda Baran dan bulaşmıştı bana.

"Sen kum torbasını çıplak elle mi Yumrukluyorsun Baran ağa"

"O anki ruh halime bağlı"

"Ne"ister istemez bu kelime dökülmüştü dediğini anlamadığım için dudaklarımdan.

"Hayatım da her zaman ben asla pişman olacağım şeyler yapmam derdim takı bugüne kadar... bugün sana anlatmadım herşey için pişmanlık duydum.Bunu dışardan biri duysa emin ol orman göz inanmaz.Çün-"

"Çünkü herkes bilirki Baran ağa asla pişman olmaz"dediğimde gülümsemişti.Onu tanıyordum.Bende öyle düşünüyordum Baran asla pişman olmaz.Ama bana anlatamadığı herşey için pişmanlık duyuyordu.

"Doğru herkes öyle bilir"

"Ama bak artık Baran Ağa'nın da pişman olabileceğini bilen biri var"dedim kendimi göstererek.

"Evet o kişi karım"bir süre sessizce bakışımıştık yine.

Yalancı bir öksürükle öksürerek"Evet gelelim tekrardan biz konumuza "dediğinde bakışlarım tekrardan eline kaymıştı.Dolabım da ilk yardım çantası olacaktı ayağı kalktığımda Baran "nereye"dedi hemen.

"Bekle ilk yardım çantasını alacağım"diyip hemen kendi dolabıma doğuru gittim.Dolaba ulaştığım da hemen çekmeceyi açarak içinden ilk yardım çantasını çıkardım.Çekmeceyi geri tekrardan kapatarak yatağa doğru tekrardan gittim...

Sesizce Baran'ın elini sarmıştım ve Baran da beni sesizce izlemişti sadece."birdaha olmasın Baran ağa elin böyle"dedim ilk yardım çantasının fermuarını kapatarak.

"Peki küçük hanım "çantayı hemen yanımda ki masaya koydum.Karalarına baktığım o zaten bana bakıyordu.Her zaman yanındayken bakışlarını asla üzerimden çekmiyordu.

"Elini de sorduğımıza göre artık gidebilirsin bence Baran ağa "dedim gitme kelimsini uzatarak.Saate geç oluştu şuan konaktakilerin hepsinin uyuduğuna emindim.Alayla konuşarak"Beni kovuyor musun küçük hanım"dedi.

"Evet kovuyorum"Ben ise hiç hayır demeden şak diye yapıştırmıştım cevabı.

"Burda kalacağım"

"Hayır kalmıyacaksın"

"Koltukta uyurum"dediğinde kahka atmak istemiştim.Kalmak için koltukta bile uyurum diyordu.Bügünlük kalmasına izin verebilirdim çünkü o olmadan uyuyamıyacağımı biliyordum.

"İyi peki ama koltukta uyuyacaksın"diyip ayağı kalkarak"tabi dev gibi cübben koltuğa sığarsa"dedim kahka atmamak için dudaklarımı birbine bastırarak.Baran'ın bakışları tekli olan koltuğa kaydığında oda anlamıştı küçücül koltuğa sığmıyacağını."Sığarım ben oraya"tabi efendim sığardı tabikide Mağra adamı.

Elimdeki ilk yardım çantasını yerinw koymak için aynı dolaba doğru gidip koydum aynı yere tekrardan.Baran cebinden birşey çıkarınca çıkardığı şey benim telefonumdu.Telefonu görmemele gözlerimin içi parlamjsti.

"Şu siktigim telefonunu gördüğün kadar beni görünce mutlu olmadın"sinirlenmişti.Derince içine nefes çekti "şu sik telefonu kırmam için bana bir sebep söyle Larin"

Hemen "beni ararsan hemen cevap veririm kırma telefonu mu"dedim.Telefon benim için herşeydi.Hemen ona doğuru giderek elinden telefonumu çekip alacaken ayağı kalkarak telefonu havada tutup "söz mü "dedi adı herif.

Zıplayarak telefonu almaya çalıştığım da yetişmiyordum asla.Söz vermekten başka bir çağrem yoktu."söz"dedim bir köpek yavrusu gibi Baran'a bakarak.

"Şuan bu halinin beni ne kadar etkilediğini anlatamam"diyip telefonu vermişti bana.Hemen almıştım telefonumu Mağra adamının elinden.Bu halimle onu manüple etmem çok kolay olmuştu.Bu takliti artık sürekli uygulayacaktım.

Uykum geldiği için elimi ağzıma atarak esnemiştim."hadi uyu sen"diyen Baran'la uykulu gözlerimle onun yorgun gözlerine baktım.Bu nasıl koltukta uyuyacaktı ki koca cübbesiyle.Neyse canım gelmeseydi o zaman ben gel demedim ya sonuçta.Hiç itiraz da bulunmadan yatağa doğru gidip yatağın içine girdim direkt olarak.Başımı yastığına koyduğum da Baran hâlâ ayakta dikiliyordu.

"Dolapta yedek yastık olacaktı alırsın"diyip yataktan yan dönerek gözlerimi kapattım.Baran'ın ağzından bir kaç küfür savurduğunu duyduğumda kıkırdamamak için dudaklarımı birbine bastırdım.Baran'ın adım sesleri gelince yastık almaya gittiğini anlamıştım.

Dolabın açılıp kapanma sesi geldiğinde Baran'ın tekrardan adım seslerini duymuştum.Başım da oluşan gözlerle gözlerim kendiliğinden açılmıştı.Baran tam kafamda dikiliyordu."ne oldu"dedim kaşlarım çatık bir şekilde suratına bakarak.

"Sen bu yastığa koy başını bana kendi yastığını ver"

"Neden"

"Kokun olmadan uyuyamıyorum bırak bari yastığına sinmiş saçının kokusuyla uyuyayım"dediğin de dalaga mı geçiyor diye suratına bön bön baktım ama Baran gayet ciddi bir şekilde suratına bakıyordu.

Yerimden kalkarak yastığı alıp Baran'a uzatım.Baran elimdeki yastığı aldığında bende onun elindeki dolaptan çıkarmış olduğu yastığı aldım.

Yastığı yatağı koyarak tekrardan yatağa yerleştim.Baran da eğilip saçlarıma öpücük kondurduğun da bunun tartışmasını çıkaracak kadar kendimi enerjik hissetmiyordum.Öpmesine birşey dememiştim.

Baran ışığı kapattığında kendi de tekli koltukta oturur pozisyonu alıp kafa tarafına yastığı koydu ve kollarını da göğsünde bağladı.

Bu şekilde uymak ona bir cezaydı.Sabah kadar heryeri tutulurdu bu şekilde uyursa."Acıma sakın Larin acıma kızım"diye diye kendimi avuta avuta gözlerimi kapattım.Kokusu on metre öteden geldiği için şuan her içime nefes çektiğimde kokusu burnuma doluyordu.Bu da bana Huzur veriyordu...

Gözlerim açılırken bakışlarım hemen Baran'ın uyuduğu koltuğa kaymıştı orda mı diye.Ama Baran yoktu.Ne zaman gittmişti.Telefonumu aldım hemen elime bir mesaj var mı diye.Ve tahmin ettiğim gibi öküzden bir bildirim vardı.

Öküz

"Güzelim benim sabah işim çıktı gitmem gerekti seni uyandırmak istemediğim için sesizce çıktım odadan.Uyanınca çoraplarını giyip üzerinde hırka almayı unutma sabahları hava soğuk.Kahvaltını da yapmış ol eğer yapmasan ben gelir oraya sana yedirtirim o kahvaltıyı.Nerden bileceksinde deme benim her yerde kullağım var;)"diye mesaj atmıştı.

Mesajı okurken gülümseden edememiştim.Baran çok düşünceli bir adamdı.Gerçekten de sabahları Mardin'in havası soğuk oluyordu.Çorapsız dolandığımı bildiği içinde çoraplarımı giymemi istiyordu."Öküz falan ama ilgili bir öküz"diye diye yatağımdan kalktım...

Üzerimi sıkı giyinmiştim şuan da da bütün aile bireyleriyle birlikte kahvaltı yapıyorduk.Mihra aramıştı sabah.Onunla dertleşmiştim biraz.Öğlene doğru konağı gelip bana bomba gibi haberler anlatacağını söylemişti.Ne anlatacağını açıkçası çok merak ediyordum...

Kahvaltı sofrasını kızlarla birlikte toplamıştık.Kahvaltı Faslı oldukça sesiz bir şekilde geçmişti.Şimdi de ben annem dicele avluda oturuyor ve kahva içiyorduk.

"Larin süsen ve amcamlar dönmüş tekrardan Amerikaya"

"Kendi istekleriyle mi gittmişler"dedim rahatlıkla kahvemden bir yudum alarak.O süsen cadısı o konaktan gitmeseydi bile ben gider o konağa kovardım onu.

"Süsen'i Baran yaka paça atmış evden amcamlarsa kendi istekleriyle gittmişler konaktan"dedi dicel de kahvesinden bir yudum alarak.

Annemse sesizce bizim aramızda geçen muhabbeti dinliyordu.İkinci yaşlı cadı gitmemişmiydi konaktan."Peki babaane...o gitin mi konaktan?"

​​​​​"Gittmiş oda"dediğinde derin bir oh çektim.O ikisinin gitmesi çok iyi olmuştu o ikisiyle yaşayamazdım zaten aynı ortamda asla.Bügün Baran'dan güzel bir intikamımı alıp öyle dönecektim konağa.Kahve mi keyifle içerken arkadan Mira'nın sesi geldi.

"Oo Larin hanım bakıyorum keyfiniz yerinde"nasıl yerinde olmasınki bıraksalar şuracıkta göbek atacaktım.Babane ve süsen'in bu topraklardan gitme şerefine.

Mihra'nın bana doğru kocaman gülümseyerek gelmeseyile elimdeki fincanı kenara bırakıp ayağı kalktım.Mihra'yı çok özlediğim için hemen ona doğru gidip sarıldım.Aynı şekilde oda bana sıkıca sarılmıştı."hoşgeldin Mihra"

"Hoşbuldum hoşbuldum"dediğinde birbirimizden ayrılmıştık.Annem ve dicelede gelip aynı şekilde Mihra'ya sarılıp hoşgeldin demişlerdi.

"Ben Mihra'ya da bir kahve yapıp geleyim"diyen dicleyele hemen onu durdurmuştum.

"Hayır Dicle yapma sen kahve zaten biz odama çıkacağız "dediğim de Mihra da beni onaylamıştı.Dicley'se hiç itiraz etmeden tekrardan yerine oturmuştu.Annem de yerine oturduğunda benle Mihra ayakta dikiliyorduk."bize müsade hanımlar size ise iyi sohpetler dilerim "diyip mihra'nın elini tutarak birşey demelerine izin vermeden ayrıldık yanlarından.

Merdivenlere geldiğimiz de mihra hemen"ne bu hız kızım görende -"diceken hemen sözünü kestim.

"Sabahtan beri meraktan çatladım Mihra.Hadi bir an önce çıkalımda odaya anlat şu meseleyi"kahka atmıştı.Onun kahka atmasıyla bende sebepsizce kahka atmıştım.Mihra Gülünce ortada bir şey olmazsa bile ben de gülüyordum.

Gülmesi bittince"ama önce senin meseleni konuşacağız"dedi itiraz istemez bir ses tonuyla.Bende bıkınlıkla onu onaylamıştım.Artık bana anlatması gerkenn meseleyi anlatması lazım dı yoksa gerçekten meraktan çatlardım...

Ben başımdan geçen herşeyi teker teker Mihra'ya anlatmıştım.Bir iki saatir benim konumu konuşuyorduk.Mihra gerçekten çok iyi bir arkadaştı.Anlatığım herşey de bana hak vermişti.Anlatırken ağlarken benimle birlikte ağlamıştı.

Mihra'nın bana kaçıncı sarılışı bilmiyorum ama tekrardan sarılarak"bunlarda geçecek Larin ben inanıyorum Baran'la çok mutlu bir evliliğiniz olacak"dedi.

Aynı şekilde bende ona sıkıca sarılmıştım.Bende isterdim Baranla mutlu bir evliliğimizin olmasını."inşallah Mihra inşallah"dedim iç çeke çeke.Bir süre daha aynı şekilde kaldıktan sonra ayrıldık birbirimizden.

"Evet şimdi anlat bakalım bomba haberi"Mihra ellerimi tutu.

"Hazır mısın"

"Evet"diye haykırmıştım.

"Ben beratla konuşuyorum"berat Baran'ın arkadaşı olan mıydı.

"Hangi berat"

"Kocanın arkadaşı olan berat"dediğinde şaşkınlıkla kaşlarım havalanmıştı.O ise heycanla konuşuyordu.Ne zamandan beri konuşuyorlardı.

"Oha kızım benim neden bundan yeni haberim oluyor"dedim.Darılmıştım bu konuyu bana önceden söylemesine açıkçası.

"Zaten başında bir sürü olay vardı Larin kendimle ilgili birşeyler anlatmak istemedim sen o haldeyken"beni düşündüğü için anlatmamıştı.Mihra bana herşeyini anlatırdı."Sen bu dünyadaki en iyi arkada olabilirsin Mihra "bana kocaman gülümseyerek "sende öyle"dedi.

"Hadi anlat bakalım.ne zamandır konuşuyorsunuz?nasıl seni konuşmaya ikna etti?numaradan mı yoksa instegramdan mı konuşuyorsunuz?sadece arkadaş mısınız -"soluksuzca sorduğum sorularla Mihra soru sormamı bölmüştü.

"Kızım bir dur bir nefes al"Dediğini yapıp nefes alıp verdim.Bu halime kıkırdamıştı.

"Öncelikle biz sizin düğün gününüz de konuşmaya başladık.Düğünün sonlarına doğru seninle vedalaştımız da ben çok kötü olmuştum.Kötü olunca da biliyorsunki her zaman sahil kenarına gidip otururum"evet biliyordum.Çünkü bende öyleydim.Mihra tekrardan heycanla kaldığı yerden anlatmaya başladı.

"Sahilde oturup ağlarken senin gitmene omuzlarıma bir tane çeket konuldu kafamı kaldırıp baktığımda bu beratı.İlk başta biraz didiştik ama sonrasın da bana çok morel oldu.Biz böyle sohpet ederken o benim numaramı instegramı aldı.Saat geç olduğu için kalkmam gerektiğini söylediğim de de beni kendisinin bırakmak istediğini söyledi.Bende onu hiç reddettmedim.Beni eve bıraktığın da ceketi de öyle üzerimde kalmıştı.Sonra işte bana yazmaya başladı benden ona yazmaya başladım.Bir kaç kere de buluştuk hatta.Vee şuan da da sevgiliyiz bizz"

Onun uzun konuşmasını hiç bölmeden dinlemiştim.İkisi de çok hızlıydı.Hemen sevgili olmuşlar.Canım arkadaşım birde benim için ne kadar da çok ağlamış.Kıyamam ona.Mutluluk ve heycanla yaşadıkları herşeyi teker teker anlatmıştı Mihra.Bende onu hiç sıkılmadan dinlemiştim.Onun mutluluğu benim mutluluğumdu nede olsa.Bende Mihra'ya akşamki düğün hakkında birşeylerden bahsetmiştim.

Mihra'nın babasının akşam iş yemeği olacağı için akşamki düğüne gelemiyecekti.Ama olsun ben tek tabanca takılırdım etrafta;) Telefonumun çalmasıyla elime hemen telefonumu aldım.Arayan kişiye baktığım da "öküz"yazısını görmemle gülümsemiştim ister istemez.

"Ne oldu kız Baran ağanmı arıyor"onun alayla kurduğu cümleye ben mutlulukla cevap vermiştim."hıhı o arıyor"

"Bekletmesene adamı Larin"dediğinde hemen başımı aşağı yukarı sallarak telefonu açtım.

"Efendim"dedim en nazik ses tonumla.

"Öğle yemeğini yedin mi"ne yani bunun için mi aramıştı beni.Sırf yemek yiyim diyemi.

"Yemedim "

"Neden küçük hanım"

"Daha hazır değil"

"Hazır olduğu gibi yiyorsun öğle yemeğini"dedi emir vererek.Yine emir vermeye başlamıştı beyefndi.

"Tamam yerim başka birşey diyor musun"

"Hayır dem-"demesine izin vermeden sinirle kapatım suratına telefonu.Deli ediyordu beni Mağra adamı.Mihra benim Baran'la konuşmamı sırıta sırıta izliyordu.

"Ne sırıtıyorsun Mihra"hemen elini havaya kaldırarak "hiç"demişti.Bunu derken bile sırrıtıyordu.Telefonum tekrardan çalınca öküz yine arıyordu.Cevap vermek istemiyordum ama dün verdiğim söz aklıma gelince tekrardan cevap vermek zorunda kaldım.

"Ne var"telefondan gelen sinir nefeslerini duyabiliyordum.Anlaşınlan suratına kapatmama çok sinir olmuştu.Ama bu kimin umrunda ki beni arayıp sadece yemek yiyim yemedimi soruyordu.Ben neden bu konuya bu kadar takılmıştımki.Sanki her gün Baran beni arıyorda güzel sözler söylüyordu.

"Bu sik telefon neden suratıma kapatılıyor "dedi sinirle nefes solup dişlerinin arasından konuşarak.

"Kapatmak istedim kapatım bir sakıncası mı var Baran ağa"

"Hay amına koyayım...yok bir sakıncası orman gözlüm "Baran suratına telefonun kapatılmasından nefret ettiğini biliyordum ama oda sürekli benim suratıma telefonu kapatıyordu.Benim de onun suratına kapatamam çok iyi olmuştu.Hem zaten kızsada bunu bana belli etmemeye çalışıyordu şuan.Bunu ses tonundan anlayabiliyordum.

"İyi birşey diyor musun kapatıyorum telefonu"

"Diyorum kapatma...akşam seni almaya geleceğim"akşam düğün vardı.Akşam gelmemesi lazımdı.

"Akşam gelme ben annemlerle düğüne gideceğim"

"Benimle birlikte gidiyorsun düğüne"onunla gidersem kıyafetimi görünce asla izin vermezdi o halde gitmeme düğüne.O olmadan gitmem şarttı.

"Hayata olmaz annemle gideceğim kadına söz verdim onunla gideceğime dair"tam yine itiraaz edecegini anladığımda"bir kere de dediğimi kabul etsen olmuyor dimi"dedim duygu sömürüsü yaparak.Sesimi de oldukça alçak şekilde tutmuştum.

"Hay amına koyayım dayanamıyorum bu hallerine iyi peki annele git ama araba göndereceğim o arabayla geleceksiniz "sen gelmede bütün şartlarına razıyım.

"Tamam tamam "

"Yemeğini de ye"

Bıkınlıkla tekrardan"tamam"dedim

"Kapatıyorum Baran ağa artık "

"Tamam kapatabilirsin "dediğinde telefonu kapatmıştım...

(Not: kitabı okurken sıkılın diye yazmıyorum okurken zevk alın diye yazıyorum sıkılacağınız düşündüğüm yerleri kısa kısa yazıp geçiyorum)

Akşam olmuştu.Mihra gittmişti iş yemeğinden dolayı.Ben de duş almış saçımı kurutmuştum.Dügüne sadece bir buçuk saat kalmıştı.Acilen hazırlanmam lazımdı.Elbisemi seçmiştim.Şuan da da makyaj masamın sandalyesinde oturuyordum.

Saçlarımı kurutugum için kararmıştı hafif.Kabarıklığı almak için dolaptan düzleştiricimi çıkararak fişe taktım.Düzleştiricim ısınınca saçlarım jilet gibi olana kadar düzleştirmeye başladım.Kumral olan saçlarım jilet gibi olmuştu.Bu görüntüye bayılıyordum.

Sıra makyaj yapmaya gelmişti.Makyaj yapmak benim uzmanlık alanım gibi bir şeydi.Öncelikle ten makyajımı hal ettmiştim.Kapatılacak yerleri kapatmıştım.Göz makyajımı güzel bir eyeliner çekip parıltılı bir far sürmüştüm.Alık ve dudak kombobu mu da yapmıştım.Makyajım oldukça güzel duruyordu. Son olarak highlighter'ı da sürüp bitirdim. Artık parıl parıl parlıyordum.Bordo renkli ojelerimide sürülmüştüm.Dudak kombomda ojelerimle uyumluydu.

Makyaj masam dan kalkarak elbisemi dolabtan aldım.Elbisem oldukça şık bir mini elbiseydi.Bügünki insanlara güzel bir dedikodu verecek tarzda.Üzerimdekileri çıkararak elbiseyi üzerime giydim.Kum saati olan fiziğimi çok iyi ortaya çıkarmıştı.

​​​​​(Elbiseyi bu şekilde düşüne bilirsiniz ballarım)

Sıra topuklularımı giymekteydi.Egilip onlarıda giyindim.İnce olan bacaklarımı daha da ince göstererek manken bacağı gibi olmuştu.Süt beyazı olan tenim siyahlar içindeydi bugün.Topuklu ayakkabımla aynı marka olan çantamı da aldığımda tamamen hazırdım.

(Topuklu bu şekilde)

Aynanın karşısına geçip kendime baktığım da"bütün Mardin'e göstereceğim bir kadının asla yıkılamıyacağını bugün"Dedim aynadan kendime bakarken kendi kendime.Mardin benim ağladığımı sanarken ben Mardin'e gösterecektim yıkılmazlılığımı.

"Bugün oraya Aziz Yılmaz'ın tek çocuğu olan ve aşirete boyun eğmemeye yemin etmiş bir kız olarak gideceğim."Derince içime nefes çektim."hadi bakalım kızım göster bakalım bugün bir kadının asla yıkılmıyacağını"diye diye odadan çıkmak için odanın kapısına doğru yürüdüm...

​​​​..

 

Loading...
0%