@yukominaaa
|
Şaşkınlık ile " S-sen" dedim.Bu caffedeki adamdı.Oda aynı şekilde beni görünce şaşırmıştı ama beli etmemeye çalışarak " evet ben küçük hanım" dedi ukala bir şekilde. Küçük hanım demesi ile kaşlarımı çatım.Bu benim evleneceğim adam Baran ağa mıydı?. Evleneceğim kişinin,caffedeki adam olacağı hiç aklıma Gelmezdi. Giydiği jilet gibi takımın içinde, ağalığını ve gadarlığını çok belli ediyordu.Bu Adamın boyu kaçtı acaba,çünkü yanında cüce gibi kalıyordum.O önüne gelen bir kaç tutam saç parçası,garip bir şekilde onu daha da çekici kılıyordu. Baran olduğunu tahmin ettiğim adam, beni baştan aşağı dikkatlice süzüp. kaşları sanki çatık değilmiş gibi daha da fazla çatı. Tam birşey diyeceken Arkadan Ali"Abicim içeriden bekliyorlar sizi,Başka bir gün yengeme doya doya bakarsın" diyip göz kırptı.Bu adamın Baran ağa olduğuna şimdi çok iyi anlamıştım. Baran sinirlenmiş bir şekilde Ali'ye sen görürsün bakışı atı.Ali bu bakıştan sonra,arkasına bile bakmadan direk avluya kaçtı. Adamın bir bakışı bile insanı korkutaçak derecedeydi ben bu adamla bir ömür boyu nasıl evli kalacaktım. Baran en sonda kapıdan ayrılıp içeriye girdi,ve resmen çiçeği bana fırlatarak verdi.Bana son bir bakış atarak yanımdan ayrılıp solana girdi. Arkasından "hayvan herif" diye geveledim. Çicek buketine baktığımda,en sevdiğim çiçek olan kırmızı güllerden yapılmış büyük bir buketi.Çicekleri bakmayı bıraktığımda,Gidip konağın kapısını kapatım.şaşkınlığım hâlâ üzerimdeyken,mutfağa doğru adımladım. Avluya bir göz attığımda herkes sohbet ediyordu.Serhat abi ve Dicle de birbiri ile bakışıp bakışıp gülüşüyorlardı.İkisinden de bir kez daha nefret ettim. Şuan iki insanın hayatı onlar yüzünden,kararırken onlar ise bir köşede flörtleşiyorlardı.Onlara nefret ile bakarken,bir çift Kara gözünde bana baktığını fark ettim. Çok sinirli bakıyordu,korkmamak elde değildi.Ama ben yinede korkumu beli etmeden,aynı şekilde yeşilerimi onun karalarına diktim. Korkusuz durmam lazımdı.Pısırık gibi durursam,çok ezerdi beni bu zalim ağa. "Larin hadi kızım gel artık."dedi annem bakışmamamıza son vererek.Annem Mutfagın kapısında beni bekliyordu, bakışlarımı ondan ayırdığım ve arkamı ona dönerek mutfağı doğru adımladım.Ama hâlâ o karaların beni izlediğini hissediyordum... Mutfakta kahve yapıyordum,içerideki korkmaz ve yılmaz ailesine.Kalabalık oldukları için tencerede yapmak zorunda kalmıştım kahveleri. Mihra ise çanak ve fincanları hazırlıyordum. Kahveyi ocakta karıştırırken Dicle içeri girdi.( Hatırlamayanlar için Dicle Baran'ın kaçan kardeşi;)Ben ocağın başında olduğum için yanıma geldi. Elleri ile önünde oynayıp kafasında yere eğip"b-ben böyle olacağını bilmiyordum,ne olur beni affet" dedi ağlayarak.Ağlayan insanlara hiç bir zaman dayanamazdım,ama buda onların yaptığı hatayı affedeceğim anlamına gelmiyordu. Hayatımı maf edip gelmiş af diliyordu.Bu topraklarda yaşayan herkes bilirdi töreyi.Ama Dicle ağlayarak,ben böyle olacağını bilmiyordum diyerek benden af diliyordu.Çok yüzsüz insanlardı. Bu konuyu burda konuşursam ağlayacağımı çok iyi biliyordum.Ama bu insanların yanında asla ağlayarak güçsüz bir kız olarak görünmek istemiyordum. " Bu konuyu şuan konuşmayalım lütfen Dicle" dedim.Dicle'nin göz yaşları birer birer yanağından süzülürken.Peki der gibi kafasını salladı. Mihra'ya baktığımda,her an dicle'nin saçını başını yollaya bilirdi.Ona sakin olması için kaş göz hareketleri yaptım.O ise gözleri ile beni onayladı. Aramızda bir süre sesizliik vardı.Bu sesizliği Rojda Mutfaktan içeri girerek bozmuştu..(Rojda bara'nın abisi yani berza'nın Eşi.Larin'in de eltisi.;) "Eltim kahveleri yapmadınmı hâlâ."diye sordu Rojda bütün gülümsemesini bahşederek.Bende aynı şekilde gülümseyerek "Kahveler hazır sadece fincana koymak kaldı" dedim. Rojda'yı çok sevmiştim.Böyle bir eltim olacağı için çok şanslıydım.Ben onlara arkamı dönerek,fincanlara kahveleri koydum. Tepsiyi elime aldığımda " hadi gidelim" dedim onlara bakarak.Dicle bir köşede oturuyordu üzgün bir şekilde.Rojda hemen " eltim dur damadın kahvesine tuz koymadan nereye gidiyorsun"dedi. Aslında bu iyi olurdu,öküzün o anki halini görmek iyi gelirdi bana da diye düşünürek Rojda ile tuzu bastık kahveye.Bir birimize bakıp gülümseyerek kahveleri içeri götürdüm. Baran'a bakmamaya çalışarak herkese kahveleri dağıtım.Sıra Baran'a gelince ona doğru adımlayıp eğilip kahvesini uzatım.Burnuma gelen odunsu kokusu adeta baş döndürücüydü.Bir adamın kokusu bile çekici olur muydu be. Baran bana doğru yaklaştığında kalbimin ritmi deli gibi hızlanmıştı. Kulağıma şu kelimeleri fısıldadı"Oturmana kalkmana dikkat et,giymisin daracık elbiseyi her yerin ortada!"eliylede kahveyi alıp tekrardan aynı pozisyonuna geçerek. Onun yüzüne bakmıyordum şuan çok sinirlenmiştim.Ben sanki oturmasını kalkmasını bilmeyen bir kızdım.Hem elbisem o kadarda dar değildi.Sadece popom birazcık büyük olduğu için çıkmıştı. Ben de Baran'ın yanındaki sandalyeye geçerek oturdum.Bu adamın yanında kalbim inanılmaz bir derece de atıyordu. Herkes kahvelerini içmeye başladığında.hemen kafamı Baran'a çevirerek kahvesini içmesini bekledim ve elimde olmadan da sürekli sırıtıyordum. Baran'ın bakışları beni bulunca "ne diye sırıtıyorsun sen"dedi Benim duya bileceğim bir ses tonunda. "Hiç"dedim.Adama diyemezdim ki kahvene tuzu boca ettiğimizi.Şuan kahkaha atmamak için kendimi zor tutuyorum. Baran kahveyi ağzına götürdüğünde bütün odak noktası o oldu.Baran kahveyi tek dikişte ağzına diker içti.Agzım oracıkta açık kaldı.Hayvan herif nasıl içti tuz dolu kahveyi,tek dikişte hayret içinde kalmıştım. Baran'ın gözleri beni bulunca ağzımın açık olduğunu fark ettiğinde"ağzını kapa!"Dedi dudaklarıma bakıp yutkunarak.Ağzımın açık kaldığını hatırladığım da ağzımı kapatım kendimi toparladım... Herkes kahvesini içip bitirmiş ve hepside" eline sağlık" demişti.Hepsine teker teker afiyet olsun dedim.Bu esnada Baran'ın bir an olsun bakışları üzerimden kaymamıştı. Yerimden rahatsızca kıpırdadım.Ona bakıp "ne öyle bakıyorsun"demek istedim ama buna Bir türlü cesaret edemedim. Mehmet ağa konuşmaya başlayınca tüm gözler ona kenetlendi (Bara'nın babası:)"Allahın izni peygaberin kavliyle kızınız Larin'i oğlumuz Baran'a isteriz" dedi.Herkes çok mutlu görünüyordu ama iki kişi hariç.Baran ve ben. Amcam "verdik gitti "dedi mutluluk ile.Ne kadarda kolay söyleye biliyordu amcam.Kendimi artık tutamadım için gözümden bir yaş aktı.Şuraçıkta hüngür hüngür ağlamamak için kendimi zor tutuyordum... Yüzükler takıldı sıra el öpmeye geldiğnde,Baran'ın ailesinin elini öptükten sonra benim ailem'e geldi sıra.Baran annemin elini öptükten sonra,bana bakıp amcamların elini öpmeden yerine geçti. Amcam bu duruma sinirlensede fazla beli etmemeye çalışarak konuşmaya başladı"haftaya Dicle ile Serhat'ın nişan'ını yapak, Mehmet ağa uygunsa."dedi. "Uygundur,uygundur haftaya gelin isteyin Dicle'yi."dedi.Dicle'ye baktığmde sevinçten eli ayağna dolanmıştı,Serhat abim de ondan farksız sayılmadı.Dicle ona baktığmı fark edince yüzündeki gülümseme sönüp yerine mahçup bi ifade geldi. Onlar yüzünden tanımadığım biri ile evlenecem. Evet belki birbirine aşık olabilirler ama bu kendi aşklarını kurtarçaklar diye bizim hayatımızın içine edecekleri anlamına gelmiyordu, ama onlar bunu tercih Etmişlerdi. Baran "lavabo nerde "diye sordu. Yengem "Larin kızım göster Baran ağa ya yerini lavabonun"dedi.Ben niye gösteriyordum başka kimsemi kalmamıştı.Zaten onun ile yanyana olunca kalbim fırlıyacak gibi oluyordu,şimdide bu çıktı yengem yüzünden başıma... Ben önden o arkadan gelirken,lavobaya gelmiştik.Arkamı dönüp lavabonun burası olduğunu söyleyeceken Baran beni duvar ile arasına aldı. Heycandan elim ayağıma dolaşmıştı. "Şimdi küçük kız sana soru sorucam,sende cevap vereceksin."dedi.Nefesini dudaklarımda hissediyordum.Bu yakınlık bedenimi heyecana sokuyordu. Yakınlıktan dolayı konuşmakta zorluk çekiyordum,bu yüzden sadece kafamı sallamak ile yetindim. Bakışları ile yüzümü santim santim tarıyordu.O kadar derin bakıyordu ki o karaları içine gömülmek istdim."Caffede ki çocuk kimdi?"diye sordu Hâlâ yüzümü tararken.Ara sırada yutkunuyordu. Neyden bahsettiğini gayet iyi biliyordum.Ama salağa yatmaktan zarar gelmez diye düşünerek"Hangi caffeden bahsediyorsun?"dedim. Sinir ile bir kolumu tutup sıktı ve dişlerinin arasından konuşmaya başladı. "O oruspu çocuğu ile fingileştin caffeden bahsediyorum."dedi gözlerinden ateş çıkıyordu resmen.Kamil benim abim gibiydi.Asla ve asla kimsenin bana böyle iğrenç ithamlarda bulunmasına izin vermezdim.bu kişi kocam olacak adam bile olsa. "SEN NE DEDİĞİNİN FARKINDA MISIN? BARAN AĞA"dedim kolumu ondan kurtarmaya çalışarak.Ama çok güçlü sıktığı için kurtaramamıştım kolumu.Canım çok ağrıyordu,ağlamama ramak kalmıştı. "O sesin birdaha bana yükselmesin kadın "dedi.Sinirden yüzündeki ve boyun kısmındaki damarlar beli oluyordu. Derince nefes alarak "O caffedeki çocuk kimdi?"niye bu konuya bu kadar taktığını anlamış değildim.Hem daha nişanlanalı yarım saat bile olmamışken ne bu hesap sormalar. "Sanane ha sevgilim ha arkadaşım, bu seni ne diye ilgilendiriyor."dedim inat ile.Kolumu okadar çok sıkıyordu ki morarcağına emindim. "NASIL BANANE LAN,KARIM OLACAKSIN LAN SEN BENİM!"dedi kükreyerek.Bu kadar sinirleneceğini tahmin etmemiştim. Gözlerine gözlerimi dikerek " bırak kolumu!" Dedim hâlâ kolumu çekiştirieken. O ise biraz gevşetmişti " soruma yanıt alamadım küçük hanım "dedi benden bir yanıt bekliyorken. Daha fazla bu duruma dayanamadım için "arkadaşımın abisi benimde abim sayılır " dedim.O tam konuşacaken Rojda gelerek konuşmasına izin vermedi.Baran Rojda'nın gelmesi ile kolumu bırakmıştı. Rojda"Hadi çifte kumrular aşagıda sizi bekliyorlar."dediği gibi Baran'a bakmadan Rojda'nın yanına koşar adımlar ile gittim.Ben ve Rojda önden avluya gidereken Baran da arkamızdan geliyordu. Öküz herif kolumu çok ağırıtmıştı hâlâ sızlıyordu.Arkama dönüp Baran'a bakmıyordum ama bakışlarının benim üzerimde olduğunu çok iyi biliyordum... Avluya indiğmizde herkes ayaklanmıştı.Mehmet ağa"Baran da geldiğne göre bize müsadde"dedi.Baranla göz göze gelmemeye çalışarak herkesi uğurladım. Bügün evliliğin ilk adımını attık.Belki Mardin'in acımasız ağası bana iyi davranır diye ümitlenmiştim,ama bu ümitlenme çok uzun sürmemişti. bugünkü konuşmadan sonra... 1 hafta sonra dicle'nin nişanı... İstemeden 1 hafta geçmişti.Bir haftadır ne Baran'ı görmüş nede duymuştum.Bügün hayatımı Maf edenlerin nişanı vardı.Şimdi hepsi ne kadar da mutludur.Her ne kadar o konağa gitmek istemesemde,amcam gelmemi söyleyip durdu... Hazırlanmak için odama çıktığımda Nişana daha 2 saat vardı.Bana kalsa direk günlük elbise giyip giderdim,ama akrabaların ağzına sakız olmak istemiyordum. Öncelikle duş almak için banyoya girdim. Güzel bir duş aldıktan sonra çıkmıştım duştan.Saçlarımıda gelişi güzel bir şekilde kurutmuştum.Sıra bugünkü nişan için elbise seçimine gelmişti. Dolabıma doğru giderek,açtım dolabın kapaklarını.Bir göz gezdirdiğimde gözüm siyah uzun ve dar olan elbisede takılı kaldı. Siyah elbiselere bayılırdım,çünkü beni daha asil kıldığına inanıyordum.Saate baktığımda daha vaktim olduğunu fark ettim.Elbiseyi çıkararak yatağın üzerine attımıştım. Vaktim varken aynanın karşısına geçip,saçlarımı tutam tutam alarak bigudiye sardım.makyajımı hafif,tutmaya özen göstererek yaptım.Kahve al tonlu rujumdan da sürerek makyajımı bittirdim.Saçlarımıda açtığımda çok güzel volümlü olmuştu.Kıyafetimi de giyerek hazırlanmıştım. (Elbise bu şekilde) Gayet şık olduğma kaanat getirdikten sonra topuklumu giyip,çantamı yanıma alıp çıktım odadan.Bügün en yakın kuzenim Hazar gelecekti. Benden bi yaş Büyük, Küçüklüğüm hep onunla oyun oynamakla geçmişti.Kardeş duygusunu onda tada bilmiştim ben. Avluya indigmde herkesin gözü beni buldu hazar "ooo Larin hanın yakıyorsun"diyip yanıma geldi.Sıkıca sarılıp"hoşgeldin"dedim.Halamlara da hoş geldiniz diyip evden çıktık... Ben hazarın arabasıyla gelmiştim.konağa vardığmızda gözlerim fal taşı gibi açıldı.konak değil saray mübarek.içeri girmek için ailecek toplanmıştık...
|
0% |