@yumixx
|
"Kızım sen hiç akıllanmayacak mısın? Bu ne?" Ana benim kağıdım. "Hocam vallaha o kağıt benim değil." "Seda hanım öyle demiyor ama. Yine kopya çekerken yakalamış seni." Aslında sadece sınavdan önce çalışıp hoca birden gelince sıramın altına tıkmıştım o kağıdı. "Aslında o kağıt benim çalışma kağıdımdı yeminle kopya kağıdı değil yaa." "O zaman sıranın altında ne işi vardı yavrum o kağıdın?" "Biraz sıra da ders çalışsın belki bana yardım eder diye koymuştum ama napalım etmedi." Dediğim şeyle yüzünü buruşturan müdür eliyle alnını kaşıyıp derin bir nefes verdi. "Kızım seni bizim okula sayıyla mı yolladılar? Hem dalga geçiyorsun hem de kopya çektiğini inkâr ediyorsun." "Hocam benim mizacım bu hem ben kopya çekmedim vallaha yaa! Niye inanmıyorsunuz bana?" "Düşün bakalım neden? Birincisi sürekli kopya çektiğin için geliyorsun benim odama ikincisi ise birilerine sataştığın için geliyorsun." Yok yok bu adamı inandırmayacaktım ben. Adam Nuh diyor peygamber demiyor. "Ama hocam önceki seferler söylüyordum şimdi de çekmeye çalışsaydım demez miydim? Vallaha yoruldum salın beni hocam ya." "Zaten seni kovsamda sen pencereden yine giriyorsun bir şey farketmiyor ki kızım. İyi hadi çık bakalım bu seferlik ama bir dahakine gözünün yaşına bakmam." Heh sonunda. "Teşekkürler hocam ama ben ağlamadım ki." Biraz müdürümüze uğraşmasam olmazdı. Adam bıktı benden gerçi ama. "Hadi Ceylan hadi git sınıfına artık." Hocanın beni odadan kovmasıyla yavaşça arkamı dönüp odadan çıktığım. Hayır anlamıyorum ki kopya çekerim suç ders çalışırım suç ben ne yapsam suç. Herkes de hep beni suçluyor. Her ne kadar dışarıya hiçbir sorunum yok gibi dursam da aslında olaylar çok farklı. Ailem tarafından çok baskı görüyorum. Kolumda ve ellerimde bu yüzden birden fazla yara izi var. Evde kavga çıkınca sinirlendiğim an kendime zarar veriyordum. Bu beni bir nevi rahatlatıyordu. Ama her geçen gün dışıma vuramadıklarım içimde birikip büyüyor. Kim bilir ne zaman ve kime patlardım orası meçhul. ~•~ Sınıfa yavaşça ilerlerken hızla arkamdan biri çarptı. "Yavaş olsana be öküz müsün?!" Bağırarak dediğim lafı umursamadan gitmişti. En azından biraz kaos olsa güzel olurdu hani kaos, hani katliam?! Arkasından gidip sertçe kolundan tutup çevirdim. "Özür dilersene! Hem suçlu hem güçlü!" "Evet güçlü olduğum doğrudur. Ama önümde duran sendin çekilseymişsin." Bu ne be! Cidden çocuktan yüksek miktarda ego kokusu alıyordum. "Nesin sen yürüyen ego falan mı?" "Çekil be kızım işim var zaten seninle mi uğraşacağım." Deyip hızla benden uzaklaştı. Deli mi ne?Neyse daha fazla düşünmeyip sınıfa gitmeliydim. Ders zili çalmıştı. Hoca tam içeri girecekken hızlı bir depar atıp hocayı solladım ve sınıfa girdim. Şimdiki dersimiz edebiyattı. Kendisinden hiç hoşlanmazdım, hocasını da pek sevdiğim söylenemez zaten ama mecbur ailem sözel okuyup öğretmen olmamı istiyorlardı. Keşke bir kerede benim fikrimi sorsalardı. Çok bir şey istemiyordum. Onlar yüzünden düzgün bir hayatta yaşayamamıştım. Herkes dışarda yaşıtlarıyla oyun oynarken ben içeride zorla özel hocalar vasıtasıyla bir sene önceden görüyordum derslerimi. Bazen gözüm dışarı takılı kaldığı zamanda annem gelip hemen bana kızıp döverdi. Tembel olduğumu iddia ederek(!) Onlara göre zeki çalışkan biri olmalıydım, okul birincisi olup onları gururlandırmalıydım. Varsa yoksa dersti. Canım acıdığında hiçbir zaman yanımda olmadılar. Gerçi zaten onlar bana her yaptığım şeyde vurup şiddet uyguluyorlardı. Çünkü her yaptığım şey onlar için bir hataydı. Yanlış yapmasam bile ben haksızdım, ben hatalıydım. Neyse daha fazla bunları düşünmeye devam edersem ağlama eşiğine yaklaşacaktım ve bu da hiç istemediğim bir şeydi. ~•~ Hiçbir şey anlamasam da hocanın anlattığı her şeyi defterime not alıyordum, eve gidince de önemli gördüklerimin altını çizip tekrar başka bir deftere geçiriyordum. Benim hayatım buydu. Birkaç dakika sonra zil çaldığında eşyalarımı çantaya koyup sınıftan ayrıldım. Eve doğru giderken sanki izleniyormuş hissine kapılmıştım. Yavaşça arkamı dönüp baktığımda hiçbir kimse yoktu. Bende umursamadan yoluma devam ettim. Eve vardığımda evde kimse yoktu. Anlaşılan evin hizmetçisi de yemekleri hazırlayıp gitmişti, gerçi bu da benim işime gelirdi. Çok susadığım için ilk olarak mutfağa gidip biraz su içtim, bardağı yıkayıp bulaşıklığa koyduktan sonra odama doğru ilerledim. Çünkü kimse gelmeden öğlen de olsa yemek yiyemezdim. Üzerime rahat bir şeyler giyip herzamanki gibi çalışma masama oturup ders çalışmaya başladım. Edebiyat ya da tarih hiçbiri bana göre değil ne yapsam ne kadar çalışsamda anlamıyordum işte. Benim alanım yabancı dil. Başka dillere ilgim vardı benim. Bu normal sıradan derslere değil. Zaten bu edebiyat olsun tarih olsun sadece ezber yapmaya çalışıyordum. Aklıma hiçbir bilgi kalıcı olarak girmiyordu ki. Annemler eve gelmeden gizlice biraz İspanyolca çalışsam iyi olurdu. Hem kafamı dağıtmış olurdum beynimin suyu aktı edebiyat çalışa çalışa. Diğer defterlerimin arasına sakladığım İspanyolca defterimi ve kitabımı çıkarıp kelimelere ve kurallara çalışmaya başladım. Önce kuralı okuyup ardından verilen örnek cümle ve kelimeleri anlamlarıyla defterime not ediyordum. ✓ Qué? - Ne? Yeni öğrendiğim kalıpları yazarken birden odamın kapısı açıldı. Daha önümdeki defter kitabı bile toplayamadan annem yanıma ulaşmıştı. Normal dersime çalışmadığını gören annem oldukça sinirlendirmişti. Hızla İspanyolca defterimi eline almış bana bağırmaya başlamıştı. "Bu ne Ceylan?!" Susmalıydım. Bir şey dememeliydim, yoksa daha fazla bağırırdı. "Ben sana demiyor muyum saçma şeylerle uğraşma da kendi derslerine odaklan diye, he? Bu ne?!" "Ben sadece sevdiğim şeyi yaparak biraz kafamı dinlendirmek istemiştim. Sonra hemen ders çalışmaya başlayacaktım." İşte elimden tek sevdiğim şeyde gidicek. "Bir daha bu şeylerle vaktini öldürdüğünü görmeyeceğim! Hem salaksın hem de hâlâ ders çalışmak yerine saçma şeylerle uğraşıyorsun!" Ama ben normal dersleri yapamıyorum ki. "Anne ama sözel ya da sayısal alan benim bölümüm değil ki benim dil alanına girmem lazım. Hem ondanda öğretmen olabilirim." "Salak salak konuşma! Zaten bu dersleri bile yapamıyorsun yabancı dili mi becereceksin?! Güldürme beni." Dedikten sonra birden elindeki defterimi yırtmaya başladı. O kadar çalıştığım emek verdiğim İspanyolca defterim gözlerimin önünde yırtılıyordu. "Bak boşuna uğraştığın şey hemen kayboluyor. İşte beyninden de uçup gidicek bu bilgiler." Deyip kitabımı da eline aldı ve onu da yırtmaya başladı. Bu yaptığına engel olmamalıydım, yoksa daha çok sinirlendi ve ona karşı çıktığım için beni tekrar dövebilirdi. Onlarca lira verdiğim kitabım da gidiyordu. Zengindik evet ama bana fazla para vermiyorlardı. Bir şey almak istediğim zaman aç kalıp okul için yemek paramdan biriktirip öyle alıyordum. Ve şimdi o aç kaldığım anlar bile boşa gidiyordu gözlerimin önünde. "Topla şu pislikleri ve dersinin başına dön, bu kapıyı da kapamayacaksın." "Tamam anne." En azından bugün dövülmekten kurtulmuştur. Eğer akşam başka bir şey olmazsa bugün acı çekmeyecektim. Sandalyeden kalkıp yerdeki kağıt parçalarını toplamak için yere çöktüm. Yapacak bir şey yoktu bu da elimden alınmıştı. Tek mutluluğum da gitmişti. Bunları düşününce elimdeki kağıtlara bir damla göz yaşı akmıştı. Kimse görmeden hemen gözlerimi silip elimdekiler çöpe attım. Yerdekileri toplamam bitince ders çalışmak için tekrar çalışma masama oturmuştum ki yemek için çağırmalarıyla tekrar ayağa kalktım. Annem ve babam çoktan masaya oturmuş yemeklerini yiyorlardı. Bende sessizce sandalyeme oturup yemeğe başlamıştım. Birkaç dakika sonra annem konuşmaya başladığı an donup kalmıştım. "Şu beceriksiz kızının neden derslerinde başarısız olduğu ortaya çıktı." Bugün olanları babama anlatmaya başlamıştı. Bugün bana bağırması yetmiyordu sanırım. "Nedenmiş?" "Bugün eve gelip odasına girdiğim gibi onu İspanyolca çalışırken yakaladım. Sözde kafası sadece onlara çalışıyormuş." "İspanyolca mı? Biz sana bir sürü özel hoca tutuyoruz ve sana bir sürü imkan sunuyoruz. Daha çok ders çalışıp görevini yerine getirmek yerine sen gidip saçma sapan şeylerle mi uğraşıyorsun?!" "Ben sadece biraz başka bir şey yapmak istemiştim." Kesin beni odama gönderecek. "Kalk git odana aç kal da aklın başına gelsin. Ha açım diye de ders çalışmamaya kalkma sakın. O odana geldiğimde seni ders çalışıyor olarak göreceğim." "Peki baba." Diyip doğru düzgün bir şey yiyemeden masadan kalktım. İşte benim günlerim böyle geçiyordu. Mutsuz, huzursuz, üzgün... Okulda her ne kadar neşeli deli dolu biri gibi davransamda asıl yaşadıklarımı dışarıya karşı gizlemek içindi. Ama artık çok bunalmıştım. Hayatımdan bıkmış gibi hissediyordum. ~•~ Bölümü nasıl buldunuz? Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen 🌸
|
0% |