@yumixx
|
Bugün yeni oda takımım gelecekti. Babam beyin ısrarları sağ olsun istememiş olmama rağmen şaşaalı bir oda takımı almak zorunda kalmıştık. Şaşaalıdan kastımın ne olduğunu merak ettiğinize eminim. Yatağı anlatacak olursak başlığı beyaz renkli boyanmış demirden, süs olarak demirlerin arasından geçen boncuklu zincirler var ve- bu babamın hayaliymiş – çok sade pembe rengi olan bir cibinlik aldık. Ha unutmadan yatak çift kişilik, her ne kadar olmaz desem de dinletemedim. Gardırobum beyaz renkli ve kapaklarında ayna var, aynaların köşelerindeyse çok sade renkli çizgiler çekilerek oluşturulmuş çiçek ve kelebekler var. Çalışma masam L şeklinde, yanında ve üstünde raflar ve dolap kısmı var. Tabii bunların haricinde komodin, oturmak için ayrı bir koltuk onun yanına minik bir masa gibi detayları unutmamak lazım. Bunlar benim için çok şaşaalı çünkü eski evimde böyle şeyler asla bana alınmazdı, yani tabii ki de yatak, dolap ve bir çalışma masam vardı ama bunlar eski püskü kırıldı kırılacak şeylerdi. Eski evi düşününce aklıma gelenlerle yani yaşadıklarım aklıma gelince tekrar moralim bozulmuştu şimdi bunun sırası hiç değildi, aklıma gelen düşünceleri bir çöpçü misaliyle silip süpürdüm ve sabahtan beri odamdan çıkmadığımı fark edip salona inmeye karar verdim. Salondan içeri girdiğimde tüm aile üyeleri bir şeylerle ilgileniyordu. Barış abisi Cenkle birlikte oturmuş yapboz yapıyor, Mete ve Mert telefondan oyun oynuyor, annem hanım ve babam bey karşılıklı bulmaca dolduruyordu diğerlerinin nerde olduğu hakkında hiçbir bilgim yoktu. Daha fazla kapıda dikilmeyip tekli koltuklardan birine oturdum. Şimdi fark ettim de evden kaçarken yanıma telefon namına hiçbir şey almamıştım hoş zaten alsam da bir iki güne bozulacak bir şeydi. Sıkıntıdan ellerimle oynuyordum, herkes öylesine uğraştığı şeye dalmıştı ki benim geldiğimi bile fark etmemişlerdi. Birkaç dakika sonra odaya Demir abi girmişti, gözleri beni bulduğunda bir anlık gözlerinden hüzün gelip geçmişti sonrada yan tarafımdaki tekli koltuğa oturmuş ve benimle konuşmaya başlamıştı. “Nasılsın bakalım kardeşim?” Kardeşim… “İyiyim teşekkür ederim, siz nasılsınız?” “Bende iyiyim ama benimle bu kadar mesafeli konuşmana gerek yok ben senin abinim.” İyi hoş abi beyde ben doğru düzgün insanlarla konuşup yakın davranamam. “Böylesi daha iyi.” Evet, böylesi herkes için daha iyiydi çünkü en son birisine abi dediğimde… “Sen bilirsin prenses. Sana bir hediye aldım aç bakalım.” İlk başta elindeki hediye paketine sarılmış kutuyu almakta tereddüt etmiştim ama daha sonra paketi almamı beklerken ki heyecanını görüp paketi elinden alıp açmaya başlamıştım. Bu sırada da herkesin dikkati bize dönmüştü. Paketi açtığımda bana telefon almış olduğunu gördüm, fazlasıyla şaşırmıştım. Ben şaşkınlıkla ona bakarken gülümseyip konuşmaya başlamıştı. “Bir telefonunun olmadığını fark ettim, sana ulaşabilmemiz için ve bunca yıldır doğum günlerinde yanında olamadığım için ilk hediyeni vermek istedim. Telefonun içinde hatta var. Benim, annemin ve babamın numarası kayıtlı içinde. He birde asistanım Aras’ın numarasını da kaydettim eğer bize ulaşamazsan onu araman için.” Ben tam ağzımı açıp itiraz edecekken Demir abi bunu anlamış olacak ki tekrar konuştu. “Eğer itiraz edeceksen kesinlikle kabul etmiyorum.” “Teşekkür ederim.” Çekinerek koltuğuma sinmiş ve telefonu incelemeye başlamıştım. O sırada Demir abi koltuktan kalkmış ve anne- babasının yanına gidip fısıldayarak bir şeyler anlatıyordu. Anlattığı şey bitmiş olacak ki üçü de odadan çıkmıştı. Cenk daha fazla abisinin bu tavrına dayanamayıp odadan sinirle çıkmıştı. Demir’den “Anne, baba anlatacaklarım karşısında lütfen sakin olun. Bunlar sizi çok derinde sarsacak biliyorum çünkü ilk öğrendiğim zaman o kadar kötü hissetmiştim ki.” “Hadi oğlum uzatma daha fazla, gerdikçe geriyorsun bizi.” Sıkıntıyla nefesimi vermiştim, böyle bir şeyi onlara nasıl anlatacaktım hiçbir fikrim yoktu ama bir yerden başlamam gerekiyordu. Derin bir nefes aldım ve konuşmaya başladım. “Ceylan’ın dünkü hareketlerinden kriz geçirmelerinden zaten tahmin etmiştik başına neler gelebileceğini, biliyorsunuz.” Bunları demem bile annemin gözünden bir damla yaş akmasına neden olmuştu. “Tahmin ettiğimiz gibi Ceylan tacize uğramış, daha doğrusu tecavüz etmişler.” Annemin gözleri kocaman açılmış babamsa hiddetlenmişti. “Etmişler! Etmişlerde ne demek Demir!” “Baba, Ceylan’a iki kişi tecavüz etmiş. Üvey ailesinin aile dostları varmış bir tane, adam ve oğlu Ceylan’ı zorla götürüp bağlamışlar. Kız kendini savunamamış bile. O, ağlayıp bağırdıkça Ceylan’ı dövmüşler. Kendilerini tatmin ettikten sonrada salmışlar. Ceylan üstü başı kan içinde eve gitmiş. Üvey ailesi onu öyle görünce ne olduğunu öğrenmek istemiş ama hiçbir şey anlatmayınca onlarda dövmüş. Zaten onlar döverken de aile dostunun eşi gelip ne var ne yoksa anlatıp nefret kusmuş onlara karşı. Ceylan’ın üvey babasının bu duyduklarıyla öfkeden gözü dönmüş ve Ceylan’ı dövmek için kemer ve demir sopa kullanmış.” Annem duyduklarıyla hıçkıra hıçkıra ağlarken babamsa sinirden gözü dönmüş küfürler yağdırıyordu. O an kapı büyük bir gürültüyle açıldı ve hiç beklemediğimiz bir kişi içeri girdi. “Anlattıkların doğru mu?” “Cenk, aslanım gel önce otur şuraya bir. “Sana anlattıkların doğru mu dedim abi!?” “Ne yazık ki doğru. Keşke doğru olmasaydı.” Cenk’in o an gözlerinden büyük bir pişmanlık ve üzüntü geçtiğini görmüştüm. Büyük ihtimalle Ceylan’a karşı davranışlarından pişman olmuştu. Elimdeki dosyadan Ceylan’ın o halinin çekildiği resimleri çıkartıp bakmaları için annemlere verdim. Daha önceden Ceylan darp raporu almak için doktora gitmiş bu sebeple de fotoğraflara erişebilmiştik. Annem Ceylan’ın o halini görünce çığlık atmamak için ağzını kapatmıştı, babam başını başka yere çevirmiş Cenk ise sinirden gözü seğiriyordu. Koruyamamıştık. O güzel kırılgan çiçeğimizi göz göre göre soldurmuşlardı. ~•~ Bu bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz? Lütfen yorumlarda belirtir misiniz? Beğenmeyi unutmayın~~ |
0% |