Yeni Üyelik
2.
Bölüm

Bölüm 2

@yumixx

Yine aç bir şekilde güne gözlerimi açmıştım. Dün gece çalışırken uyuyakalmışım.

Her ne kadar bana aç aç çalış diye ceza verseler de zaten aklıma girmeyen bilgiler bu sefer hiç girmiyordu.

Ne yaparlarsa yapsınlar umurumda bile değil. Tek istediğim şu üniversiteye gidip buradaki herkesten kurtulmak.

~•~

Üzerimi giyinip kahvaltı için aşağı indiğimde her zamanki gibi ilk onlar sofraya oturmuşlar kahvaltılarını ediyorlardı. İstemeye istemeye yanlarına gidip masadaki yerimi aldım.

Sanırım akşamki olay hakkında konuşmayacaklardı. Konuşmalarda en fazla akıllanıp akıllanmadığımı sorarlardı o kadar.

Hızlıca kahvaltımı bitirip okula gitmek için masadan kaldım. Sandalyemin yanına koyduğum çantamı da sırtıma takıp hızla oradan uzaklaştım.

Okulda yine hiçbir şey olmamış gibi davranmam gerekiyordu. Mutluymuşum ve hiçbir sorunum yokmuş gibi.

~•~

Düşünerek yolda ilerlerken dünkü gibi takip ediliyormuş hissine kapılmıştım. Arkamı dönüp baktığımdaysa yine kimseyi görememiştim. Acaba delirmeye mi başladım. Çünkü eğer deliriyorsam, ki bu çok mümkün, bir doktora görürsem iyi olacaktı.

Biraz daha yürüdükten sonra omzuma hızla birinin çarpmasıyla yere kapaklandım.

"Yavaş be önüne baksana, kör müsün?!"

Kim bu beni göremeyip yere kapaklanmama sebep olan hıyar?!

Kafamı kaldırıp baktığımda dünkü çarpıştığım çocuğu görmekle şok olmuştum. Yine mi bu?!

"Ne o bağımlılık mı yaptım bana çarpıp duruyorsun?!"

"Çok yavaş yürüdüğün için çarptım. Ee birde kısa olunca göremedim seni pardon."

Birde benimle dalga geçiyordu ben bu çocuğu gebertirim. Dün bir bugün iki. Hayır alıp veremediğin ne benimle kardeşim. Bir git işine ya!

"Hem suçlu hem güçlü! Senin benimle derdin ne ya söylesene sen bi! Hayır ne terdin varsa söyle de hesaplaşalım!"

Aferin kız Ceylan! Böyle devam.

"Yakında öğrenirsin güzelim merak etme."

Göz kırpıp benden uzaklaşmaya başlamıştı.

Güzelim derken.

Ne oluyor ya? Hayır şu an bu duyduğum kelimeyle beyin fonksiyonlarım iflas etmiş durumda da. E tabi normal olarak iflas ederler, böyle şeyler duymaya alışık değil canım fonksiyonlarım benim.

Hâlâ daha yerde olduğumu fark edince hızla ayağa kalkıp üzerimdeki tozları silktim ve okula yürümeye devam ettim.

Kimdi acaba bu çocuk? Sahi okulda ilk defa gördüm ben bu çocuğu, üstelik çocuk liseyi gidemeyecek büyüklükte duruyordu acaba sınıfta falan mı kalmıştı?

Neyse ne bana ne. Şimdi el alemin çocuğunu düşünemeyeceğim.

~•~

Sınıfa girip kankamın yanındaki yerimi oturmuştum. Dersimiz tarihti ve 4 saat boyunca da tarih dersi vardı. Hangi insafsız bu dersi arka arkaya koyduysa artık, Allah onu bildiği gibi yapsın. Hoca gelene kadar bugün ve dün nolduğunu kankama anlatsam iyi olacaktı.

"Kız Nisa sana anlatmayı unuttum bak ne anlatacağım."

"Yine ne oldu?"

Sanki her zaman bir şeyler yapıyormuşum gibi sormasan olmaz mıydı acaba?"

"Ne demek yine? Sanki her zaman başıma iş açıyorum aşk olsun."

"Ya öyle olmasa bile belalar seni buluyor güzel kankam."

"Ay dur şimdi, ben dün müdürün odasından çıkıp sınıfa doğru geldiğim sırada arkamdan bir çocuk bana çarptı. Kızdım noluyor falan diye çocuğa çıkıştım ama sanki suçlu benmişim gibi davrandı ve eve giderken takip ediliyormuş gibi hissettim, arkama dönüp baktığımda kimseyi göremedim. Herhalde ben yanlış düşündüm falan dedim ama bu sabahta öyle hissettim yine arkamı döndüğümde kimse yoktu. Yine umursamadım ama biraz yürüdükten sonra birden biri çarptı e doğal olarak bende yeni yapıştım, kafamı kaldırdım birde ne göreyim dersin? Yine o çocuk! Yine bağırdım çıkıştım falan neden böyle davrandığını sordum bana ne dedi biliyor musun? 'Yakında öğrenirsin güzelim.' dedi. Bana dedi bana! Güzelim dedi! Ne alaka?!"

Nisa, hızlıca bir kerede anlattıklarım karşısında önce bir donup kaldı, daha sonra da yüzü anlattıklarımı hazmetmeye çalışır gibi bir hâl aldı.

"Yavaş be kızım taramayı tüfek misin sen beynimi yaktın beynimi."

Bu çıkışına karşı kıkırdadım.

"Kız ne yapayım? Unutmamak için hepsini bir kerede anlattım."

"İyi tamam hadi öyle olsun bakalım da harbiden nolmuş öyle? Kim bu çocuk tanıyor musun?"

"Tanımıyorum daha önce görmedim hiç bu okulda. Hem büyük gibi de duruyor yaşı sanki."

Nisa düşündüğünü belirten sesler çıkarırken aynı zamanda da çenesini kaşımaya başlamıştı.

Ne o gülüm gizli sakalın mı var yoksa?

Erkeksinde ben mi bilmiyorum?

Saçma saçma konuşma Ceylan sus.

"Belki sadece şans eseri karşılaşıyorsunuzdur."

"Olabilir ama bana öyle demesi ve sürekli çarpıp durması şans eseri gibi durmuyor hiç."

Nisa bilmiyorum anlamında kafasını sallarken tarih hocası içeri girdi ve o hiç sevmediğim ders başladı.

~•~

Sonunda çile bitmiş bende öğle yemeği için kantine inmiştim.

Çok fazla kişi vardı hayır anlamıyorum ki nasıl, ne zaman gelip de sıraya giriyorlardı.

Allah'tan benim durduğum yerde iki kişi vardı da hemen yiyecek bir şeyler alabilecektim. Ama sıra ilerlemiyor bile.

Sanırım öndeki kişi ne alacağını düşünüyordu yoksa sıranın ilerlememesinin başka bir nedeni olamaz.

"Abi bana bir tost bir ayran verir misin!"

Önümdekiler bana dönüp sinirli bir bakış atmıştılar. Hayır size noluyo almayan sizsiniz.

"Sıranı beklemeyi bilmiyor musun?"

"Yarım saattir bir şey almadığından ilerlemeyen sıradan mı bahsediyorsun? He öyleyse senin bir şey seçecek keyfini bekleyemem açım ben."

Çocuk susup önüne dönmüştü. İşte öyle susarsın koçum.

Heh, tostum ve ayranımda gelmişti.

Hemen kantinci abinin elinden alıp parasını verdim ve yemek için sınıfa çıktım.

Şimdi neden kantinde oturup yemiyorsun dediğinizi duyar gibiyim ama ben kalabalık ortamlarda yemek yemekten hoşlanmam bu yüzden ya sınıfta ya da koridorda yerdim.

Sınıfta içerde kaç kişi olduğunu kontrol etmek için kapıyı açmamla ufak çaplı bir şok yaşadım. Çünkü neredeyse hiç kimse sınıftan çıkmamıştı. Siz nasıl aç kalabilirsiniz ya? Yemek candır can.

Kapıyı geri kapatıp hemen koridorun sonundaki sandalyelere oturdum.

Ben tostumla ilgilenirken biri karşıma oturmuştu. Kaşlarım şaşkınlıktan havalanırken aklım 'Bunun burada ne işi var?' diye soruyordu.

Harbiden bunun burada ne işi var?

"Hayırdır?"

Gülümseyerek baktı.

"Geçiyordum seni gördüm bir uğrayayım dedim."

Diyerek omuzlarını silkti.

"Yol geçen hanı mı burası kardeşim bas git ya!"

"İyi gidiyorum."

Hayret bu sefer uzatmadan yanımdan uzaklaşmıştı.

Artık tamamen emindim, beni takip edende kesin bu çocuktu. Yoksa başka bir açıklaması olamaz.

Beni tanıyor desem okulda da ilk defa görüyordum. Değişik.

Öğle arasının bittiğine dair zil çalmıştı. Benimde tostum tam zamanında bitmişti zaten. Yavaşça kalkıp derse girmek üzere sınıfa ilerledim.

~•~

Kış olduğu için hava artık erken kararıyordu. Hava böyleyken etraf pek tekin olmadığı için hızlı yürümem gerekiyordu.

Sevgili ailem (!) beni hiç umursamadığı sadece derslerimi umursadığı için beni almaya bile gelmiyorlardı.

Hayır hava karanlık bir şey olur düşünceleri de yoktu.

Kazasız belasız eve gelip içeri gittiğimde salonda oturmuş bir şeyler konuşuyorlardı ve benim gelmemle susmuşlardı. Kim bilir yine ne konuşuyorlar.

Onları umursamadan odama gittim. Birkaç dakika sonra annemle babamın sesi yükselmeye başlamıştı. Normalde kavga etmezlerdi ve kavga edecek kadar büyük olan bu konuyu çok merak ettiğimden sessizce merdivenlerin yanında durup dinlemeye başladım.

"Ne demek kızlarının bizde olduğunu anlamışlar?!"

"Sessiz ol biraz Serap, Ceylan duyacak."

"Sessiz falan olamam. Bizden alacaklar mı onu?"

"Buna engel olmaya çalışacağım bina emin olabilirsin ama senin yüzünden bu hallere düştük."

Neyden bahsediyordu bunlar?

"Ne demek benim suçum? Bir kızımın olmasını istemem suç mu?"

"Suç değil Serap ama sen o hastalıklı ruhunla başa çıkamadığın ve sürekli bana kızımı getirmezsen intihar ederim dediğin için gittim çocuk kaçırdım!"

Çocuk mu kaçırmış? Bu yoksa ben miyim?

"Evet! Kızım senin yüzünden öldü bana bir çocuk borcun vardı!"

Bu ne iğrenç bir cümleydi böyle? Böyle iğrenç bir ailem olduğu için kendimden utanıyorum. Ya da üvey ailem mi desem?

"İşte bu hastalıklı ruhun yüzünden başımıza ne geliyorsa geliyor! Gittim en iyi ailenin kızını kaçırdım senin için daha ne istiyorsun?!"

"Ceylanı koruyacaksın Kenan. Duydun mu beni? Onu elimizden almamaları için elinden gelen her şeyi yapacaksın!"

Hemen aşağı indim. Sevgili üvey ailem beni gördüğü için çok şaşırmıştı. Bunu beklemiyorlardı tabii.

Şimdi beni neden bu kadar çok dövdükleri belli oluyordu.

"Ceylan, sen neden buradasın, bir şey duydun mu?"

"Nasıl beni üvey evlat olarak aldığınızı mı soruyorsun?"

Diyerek sinirli bir şekilde sırıtmaya başladım.

~•~

Sizce bölüm nasıldı?

Sonraki bölümde ne olacak?

Lütfen beğeni ve yorum yapar mısınız?

Loading...
0%