
Ceylan’dan
Beni taciz edecekler diye yine çok korkmuştum, keşke o anılarım tekrar aklıma gelmeseydi o zaman kriz geçirmezdim. Onların gözünde büyük ihtimalle küçük düşmüşümdür. Şu an uyandığımda bile korkuyla bağırdım ama onun abim olduğunu bilmiyordum ki, üstelik herkes kapıya gelmiş bize bakıyorlardı. Utançtan yerin dibine girsem yeridir. Neyse ki annem hanım herkesi aşağı kovdu.
“Hadi herkes aşağı salona gitsin bizi biraz yalnız bırakın kızımla.”
Herkes onaylayan mırıltılar çıkarıp aşağı indikten sonra annem hanım yanıma gelip yatağın ucuna oturdu.
“Bizimle kalmayı kabul ettiğin için- her ne kadar denemek içinde olsa- teşekkür ederim kızım. Her ne olursa olsun, her ne yaşadıysan yaşa biz senin yanında olacağız bunu asla unutma. Olur mu? Hadi elini yüzünü yıka da gel aşağı.”
“Tamam, teşekkür ederim geliyorum şimdi aşağı.”
Annem hanım başını sallayıp odadan çıktıktan sonra yatağımdan kalkıp elimi yüzümü yıkamaya gittim. Her tarafım toz pas içinde kalmıştı, odama geri dönüp dolaptan başka kıyafetler çıkarıp onları giydim ve odadan çıktım.
Salona girdiğimde herkes oturuyordu. Gözlerimi gezdirdiğimde Barış ve Cenk bana sanki bir suçluymuşum gibi bakıyorlardı. Onları umursamamaya çalışarak tekli koltuklardan birine geçip oturdum. Oturduğum gibi annem hanım konuşmaya başladı.
“Kızım, bu abin Demir. Doğru düzgün tanışamamıştınız.”
Doğru söylüyordu, olanlar aklıma gelince utanarak Demir abiye döndüm.
“Memnun oldum ve sana saldırmaya çalıştığım için özür dilerim. Korktuğum için öyle davrandım.”
“Sorun değil bunun için üzülmene gerek yok. Sonuçta beni tanımıyordun, sana yaklaşım tarzım hatalıydı.”
Hafif bir tebessüm edip önüme döndüm çünkü diyebileceğim başka hiçbir şey yoktu. Her ne kadar benim hatam dese de yaptıklarım yüzümden utanıyordum. Babam bey durumumu anlamış olacak ki konuyu değiştirdi.
“Kızım bugün seninle AVM’ye gidelim mi? Senin zevkine göre odanı değiştirelim, olur mu?”
“Hiç gerek yok, zahmet vermeyeyim size. Hem burada sadece 1 ay kalacağım biliyorsunuz ki.”
“Burada kaldıkça fikrin değişir belki kızım, annen de gelir bizimle kıyafette bakarsınız. Evden kaçtığın için fazla bir kıyafetinde yok. Burada da çok az kıyafet var.”
Babam bey haklıydı el mahkûm kabul etmem lazımdı. Her ne kadar 1 ay kalacak olsam da hep aynı kıyafetleri giyemezdim, istemeye istemeye kabul etmek zorunda kaldım.
“Peki madem ama fazla bir şey istemiyorum. Sadece bir ay kalacağım kadar olsa yeter.”
Annem hanım kızmış gibi bir yüz ifade yapıp konuşmaya başladı.
“Ne demek fazla bir şey istemiyorum? Yok öyle küçük hanım, biz ne kadar istersek o kadar alacağız.”
Tam cevap vereceğim sırada Demir abimin telefonu çalınca herkes sanki kimin arayacağını biliyormuş gibi pür dikkat onu dinlemeye başladı.
“Evet Aras, seni dinliyorum.”
“…”
“Oraya mı gelmem lazım?”
“…”
“Uğraştırma lan beni de söyle ne buldun?”
“…”
“Tamam geliyorum hemen o fotoğraflara kendi gözlerimle bakmam lazım.”
Ne fotoğrafı ki acaba? Sanırım önemli bir şey olmalı çünkü sinirini gizlemeye çalışır gibi bir hali vardı ve aceleyle yerinden kalktı.
“Anne, baba benim acilen şirkete gitmem gerek, beklediğim belgeler hazırmış onlara bakmam gerekiyor.”
Daha kimsenin cevap vermesine fırsat vermeden odadan çıktı. Annem hanım ve babam beye baktığımda gergin bir şekilde birbirlerine bakıyorlardı, onları bu kadar endişelendiren şey neydi ki acaba? Burnumu sokmamam gerekse de çok merak etmiştim, en iyisi hiçbir şey demeden oturmak.
~•~
Bir süre sonra Mete sayesinde evdeki o kasvetli hava dağılmış eğleneli havası geri dönmüştü. Onun sayesinde artık temkinli davranmak zorunda kalmayacaktım.
“Hadi kızım yavaştan gidelim de alacaklarımızı alalım.”
Onlar bu konuyu unutmamışlar mıydı ya?
“Olur, odaya gidip üzerimi değiştireyim hemen geliyorum.”
“Tamam canım bizde babanla arabaya geçip orada bekleriz seni.”
Kafamı sallayıp hemen odama çıktım. Dolabımda çok bir şey yoktu zaten ama onlar düzgün giyinmişken ben yanlarında bir dilenci gibi durmak istemiyordum. Etek giymeye pek alışkın olmasam da dolaptan etek ve ona uygun bir üst alıp üzerime giyip hemen aşağı indim. Kapıdan dışarı çıktığımda arabanın nerede olduğunu anlamak için biraz etrafa göz gezdirdiğimde arabanın az ötede diğer sokağın başında olduğunu gördüm. Daha fazla onları bekletmemek için hemen oraya ilerlemeye başladım, arabanın kapısını tam açacakken duymayı hiç istemediğim birinin sesini duydum. Üvey annem… Koluma yapışmıştı.
“Seni pis s*rtük, evden kaçtığından beri seni merak edip perişan oldum. Sense burada lüks arabalara biniyorsun. Kimin evinde kaldın bunca zaman ha, söyle kimlerin evine gittin?!”
“Ne saçmalıyorsun sen be? Ne çabuk unuttun annem olmadığını? Yaptığım hiçbir şey seni ilgilendirmiyor, şimdi bırak kolumu.”
“Bırakmıyorum seni, hiçbir yere gitmiyorsun.”
Ben bir şey dememe kalmadan annem hanım ve babam bey arabadan inip yanımda bitmişlerdi. Annem hanım, üvey annemin bileğinden tutup zorla elini çekmesini sağlamıştı.
“Ne o Serap bunca yıldır kızıma çektirdiğin yetmedi, bir kere onu benden aldınız tekrar mı almaya çalışıyorsun?”
“N- ne saçmalıyorsun sen, o benim kızım. Üstelik sizin sülalenizde kız çocuğu olmamaya mahkûm!”
“Bana bak Serap daha fazla tadımız kaçmadan bas git buradan.”
“Ceylan’ı almadan hiçbir yere gitmeyeceğim!”
“Kenan al şu karını karşımdan yoksa hiç tatlı şeyler yaşanmayacak burada. Başına gelenler yüzünden sabretmeye çalışıyorum, git onu bir doktora göster.”
Annem hanımın üvey babama dediklerinden sonra üvey annemin omuzlarından kavrayıp onu geri götürmeye çalıştı. Üvey annem gitmemek için direnip çığlıklar atıyordu. Onun bu halini görünce her ne kadar bana çok şeyler yaşatmış olsa da üzülmüştüm, ne de olsa yıllarca bu insanlara anne baba demiştim.
“Hadi kızım arabaya bin, biz buradan gitmezsek üvey baban onu kolay kolay zapt edemeyecek.”
“Tamam.”
Araba hareket ettikten sonra onlar gözden kaybolana kadar bir süre oraya baktım.
~•~
Bölümü nasıl buldunuz?
Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen 🌸
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |