Yeni Üyelik
1.
Bölüm

Bölüm 1: Ormanın Fısıldamaları

@yurdabencnm

Güneş, Gümüş Orman Vadisi’nin ufuk çizgisinin ardında kaybolurken, uzun gölgeler sarp arazide dans ediyordu. Hava, çam ve nemli toprağın yoğun kokusuyla dolmuş, uzaktan bir baykuşun yalnızca çağrısı yankılanıyordu. Yüksek ağaçlar, üstünde hafifçe dalgalanan dallarıyla, akşam esintisinde hışırdayarak tehditkâr bir duruş sergiliyordu. İşte burada, fısıldayan ormanların ortasında, Mira huzur buluyordu.

 

Mira Kavanaugh, her zaman vahşi doğaya çekilmişti. Eldergrove adlı küçük kasabada büyüyen Mira, çevresindeki ormanları keşfederek sayısız saat geçirmişti; doyumsuz bir merak ve macera arzusu onu sürekli sürüklüyordu. Ancak, yıllarca kendi hayatında dışarıda hissetmenin ardından, sıradan hayatının sınırlarını geride bırakma kararı aldı. Valizini hazırladı ve Gümüş Orman Vadisi’ne doğru yola çıktı, yeni bir başlangıç ve çevresiyle daha derin bir bağlantı arayarak.

 

Ormana adım attığında, çam yapraklarının altında yumuşak bir gıcırtı, hoş bir şarkı gibi yankılandı. Mira derin bir nefes aldı, soğuk ve temiz havayı ciğerlerine doldurarak canlandı. Her adım, onu özgürleştiriyordu; sanki ağaçlar, yalnızca onun için gizli sırlarını fısıldıyordu. Dar bir patikayı takip ederek daha derinlere, gizli açıklara ve parıldayan akarsulara doğru yol aldı.

 

Saatler, fark edilmeden geçti, ta ki kaybolan ışık gökyüzünü turuncu ve mor tonlarında boyamaya başlayana dek. Geri dönmeyi düşünmeye başladığında, yakında gelen ani bir hışırtı dikkatini çekti. Mira duraksadı, heyecan ve korkunun karışımıyla kalbi hızlanarak atıyordu. Çalıların arasını taradı, bir geyik ya da başka bir orman hayvanı bekliyordu.

 

Ama, gölgelerden muazzam bir kurt ortaya çıktı. Gümüş tüyleri, azalan ışıkta parıldıyordu ve gözleri, alacakaranlıkta keskin bir yoğunlukla parlıyordu. Mira, yaratığın güzelliği ve zarafeti karşısında donakalmıştı. Kurt, kafasını hafif eğerek onu inceliyor, varlığını tartıyor gibiydi.

 

O an, aralarında bir bağ oluştu—kelimeleri aşan bir anlayış hissi. Mira, kurtla yaklaşma isteği duydu; içgüdüsü onu ileriye doğru yönlendirdi. Dikkatlice bir adım attı ve kurt da onun hareketini tekrarlayarak aralarındaki mesafeyi kapattı.

 

“Burada ne yapıyorsun?” diye fısıldadı Mira, kurtun yanıt vermesini bekleyerek. Ancak tek yanıt, yaprakların yumuşak hışırtısı ve uzaktaki bir baykuşun ulumasıydı.

 

Mira, kurtun bakışlarıyla buluşmak için diz çökerek, üzerine bir huzur dalgası yayıldı. Kurt daha da yaklaştı, nefesi cildine sıcak bir dokunuşla temas etti. Zaman sanki durmuştu ve o an hiçbir şey önemli değildi.

 

Aniden, sessizliği bozan keskin bir ses duyuldu—yakındaki bir dalın kırılması. Kurtun kulakları dikleşti, ifadesi meraklılıktan tetikte bir duruma geçti. Sesi duyduğu yöne döndü, vatanını savunmaya hazırlıklı görünüyordu. Mira, içindeki adrenalinin hızla yükseldiğini hissetti; yaratığın yaydığı içgüdüsel gücü tanıyordu.

 

“Bekle!” diye yumuşak bir sesle seslendi, onu korkutmak istemiyordu. Ama kurt çoktan dikkat kesilmiş, gölgelerin güvenliğine kaçmak için dönmeye hazırlanıyordu. Tam gitmek üzereyken, Mira’ya son bir kez baktı; o kısa an içinde, derin bir çekim hissetti—sessiz bir sözleşme, yollarının bir daha kesişeceğine dair.

 

Kurt ormanın derinliklerine kaybolurken Mira ayakta kaldı, kalbi hızla atıyordu. Yıllardır hissetmediği bir yaşam hissiyle dolmuştu; doğa canlıydı ve nihayet onun bir parçasıydı.

 

Daha fazla keşfetmeye kararlı bir şekilde, ay ışığında aydınlanan patikayı takip etti; her adımda bir kader hissi duyuyordu. Bilmediği şey, bu karşılaşmanın, kurtla kaderini birbirine bağlayacak bir yolculuğun sadece başlangıcı olduğuydu; hayatını, hayal bile edemeyeceği şekillerde değiştirecekti.

Loading...
0%