Yeni Üyelik
3.
Bölüm

Bölüm 3: Geçmişin İzleri

@yurdabencnm

Mira, eski yapının etrafında dönerken, parlayan taşın etrafındaki yazılara daha yakından bakmaya karar verdi. Yazılar, esrarengiz bir dildeydi; ancak içgüdüsel olarak onların anlamını hissetmeye başladı. Her harf, ona geçmişin gölgelerini ve kaybolmuş ruhların hikayelerini fısıldıyordu.

 

“Bu yeri biliyorum gibi hissediyorum,” dedi Mira, sessiz bir hayranlıkla. Kurt, dikkatlice ona bakarak, sanki onun duygularını anlamış gibiydi. “Burada ne olduğunu bilmem lazım,” diye devam etti, gözleri parlayan taşta takılı kalmışken.

 

Yavaşça parlayan taşı eline aldı. Sıcaklığı, ona doğanın gücünü ve derinliğini hissettiren bir his yayarak vücudunu sarhoş etti. O anda, aniden visseral bir görüntü belirdi zihninde. Ormanın daha önceki hâli, burada yaşayan insanların, varlıkların ve ruhların geçici varlığını görebiliyordu.

 

Kurt, Mira'nın yanına yaklaşarak, onun dikkatini çekmek için hafifçe havladı. Mira, gerçekliğin büyüsüne kapılmışken, kurtun varlığının ona nasıl güven verdiğini düşündü. “Belki de bu taş, bir tür anahtar,” dedi. “Geçmişle bağlantı kurmama yardımcı olabilir.”

 

Düşünceleri, karanlık ormanın derinliklerine kayarken, zihninde bir plan oluşturmaya başladı. Bu taşın ve yıkık duvarların ardındaki sırları çözmek için zamana ihtiyacı vardı. “Hadi, birlikte keşfedelim,” dedi kurtun gözlerine bakarak. İçinde büyüyen cesaret, onu yeni bir maceraya itiyordu.

 

Kurt, Mira'nın talebini anlar gibi ona doğru bir adım attı ve ardından ormanın derinliklerine doğru yöneldi. Mira, kurtun arkasından yürürken, her adımda ruhunu canlandıran bir bağ hissetti. Ormanın gürültüsü, ona daha fazla cesaret veriyor, derinlere inmeye teşvik ediyordu.

 

Bir süre ilerledikten sonra, karşılarına bir dere çıktı. Suyun sesi, kurutulan kalplerini tazelemişti. Mira, suyun yanına giderek ellerini suya daldırdı; soğuk su, eline dokunduğunda, zihninde bir canlılık hissetti. Gözlerini kapatarak suyun sesine odaklandı, tüm kaygıları ve düşünceleri akıp gitti.

 

“Sanki bu su, her şeyi temizliyor,” dedi. “Geçmişi, hataları ve kaygıları…”

 

Kurt, ona doğru baktı ve derin bir nefes aldı. Yavaşça yanına gelerek, ona destek olmak için durdu. “Biliyorum, burası sadece bir başlangıç,” dedi Mira, tekrar gözleri parlayan suya dönerken. “Bir şeyler beni buraya çağırıyor; hislerim, duygularım… belki de kaybolmuş ruhlar.”

 

Dereden geçip karşıya geçtiğinde, karşısında eski bir ağaç belirdi. Dalları, sanki yüzyıllardır burada duruyormuş gibi, yukarı doğru yükseliyordu. Mira, bu ağacın sırlarını keşfetmek istiyordu. Ağaç, hayat ve doğanın sembolü gibi görünüyordu; geçmişe dair daha fazla şey keşfetmek için sabırsızlanıyordu.

 

Mira, ağacın yanında durdu, ellerini trunk'a koyarak onu hissetti. Duygusal bir bağlılık, onun içinde büyümeye başladı. “Bu ağacın bize söyleyecekleri olmalı,” diye fısıldadı. Kurt, yanındaki sessiz duruşuyla ona destek oluyordu.

 

Birden, gökyüzünde belirgin bir ışık belirdi. Yıldızlar, sanki Mira'nın hayatına dokunmaya çalışıyordu. O an, yalnız olmadığını ve hayatının gerçekten bir amaca hizmet ettiğini hissetti. Doğanın içinde kaybolmuş hissetmedi; bu, onun varoluşunun anlamıydı.

 

Mira, daha fazla keşif için hazır hissetti. “Bu yolculuk, daha yeni başlıyor,” dedi. “Bu gizemleri çözmek zorundayız.” Ve kurt, onun yanındayken, bu bağların gücünü hissetti. Gümüş Tüyler’in ve ormanın derinliklerinin fısıldadığı sırlarla dolu bir yolculuk, onları bekliyordu.

Loading...
0%