Bölüm 6: Babadan Gelen Mektup

Nevşehir’de zaman ilerlerken, Yusuf bir yandan dersleriyle meşgul oluyor, diğer yandan da babası Ferhat ile olan bağını koparmamaya çalışıyordu. Her hafta sonu, babasına bir mektup yazıyor, Nevşehir’de yaşadıklarını ve öğrendiklerini anlatıyordu. Babası da ona İstanbul’daki hayatından bahsederdi; hurdacı dükkanında karşılaştığı ilginç eşyaları, onları nasıl değerlendirdiğini, bazen de geçmişte yaşadıkları anıları.

Bir gün, Yusuf postadan babasının gönderdiği bir mektubu aldı. Bu mektup, onu hem duygulandırdı hem de düşündürdü.

---

**Ferhat’ın Mektubu:**

*"Sevgili oğlum Yusuf,

Nevşehir’deki hayatına alıştığını ve derslerinde başarılı olduğunu duydukça gururlanıyorum. Benim gözümde sen, sadece eski eşyaları toplayan bir hurdacının oğlu değilsin; sen geçmişin izlerini süren bir tarihçisin. Geçenlerde, dükkanıma çok eski bir antika tablo geldi. Tabloyu incelediğimde, onun sadece bir sanat eseri değil, aynı zamanda bir hikaye anlattığını fark ettim. Her fırça darbesi, sanki bir anıyı yeniden canlandırıyordu.

Senin bu tabloyu görmeni ve hikayesini anlamanı isterdim. Kim bilir, belki bir gün bu tablo hakkında yazacakların, onun gizemini çözmemizi sağlar. Unutma, oğlum, senin yolun bizimkinden farklı olabilir, ama sonuçta hepimiz aynı anıları taşıyoruz.

Seni özledim, oğlum. Kendine iyi bak,

Baban Ferhat."*

---

Bu mektup, Yusuf’u derinden etkiledi. Babasının sanat eserlerine ve onların taşıdığı hikayelere duyduğu ilgiyi görmek, onunla olan bağını daha da güçlendirdi. Yusuf, bir gün bu tabloyu görmek ve onun gizemini çözmek için İstanbul’a dönmeye karar verdi. Ancak o zamana kadar, Nevşehir’deki eğitimine odaklanması gerekiyordu.

---