@yusufymz
|
Bölüm 1: Hurdacının Oğlu
İstanbul'un kalabalık ve karmaşık sokaklarında, güneşin ilk ışıkları şehri aydınlatmaya başladığında, Ferhat Yılmaz, her zamanki gibi erkenden işe koyulmuştu. Ferhat, yıllardır hurdacılık yapıyordu. El arabasıyla mahalle mahalle dolaşıp eskimiş, atılmaya yüz tutmuş eşyaları toplar, onların içindeki değeri bulmaya çalışırdı. İnsanların artık işe yaramaz gördüğü şeyler, onun gözünde hazineydi.
Oğlu Yusuf, her sabah babasının peşine takılır, onunla birlikte İstanbul’un sokaklarını arşınlardı. Daha çocuk yaşta hurdacılığın ne olduğunu öğrenmiş, babasının emekle kurduğu bu hayatın bir parçası haline gelmişti. Ancak Yusuf, babasının aksine, bu işi sürdürmek istemiyordu. O, babasının yaptığı gibi eskilerde değil, tarihin derinliklerinde bir hazine bulmak istiyordu. Sanat tarihine olan ilgisi, onu bu yola yönlendirmişti.
---
**Ferhat:** *"Yusuf, bak bu eski sandığın üstündeki işlemeleri görüyor musun? Bunlar yıllar öncesinden kalma, belki de bir zanaatkarın elinden çıkmış nadir bir parça."*
**Yusuf:** *"Evet baba, ama ben bu işlemenin hikayesini, kim tarafından yapıldığını, hangi dönemde ve neden bu şekilde tasarlandığını öğrenmek istiyorum. Eskiye olan ilgim, onu sadece toplamak değil, anlamak ve anlatmak."*
Ferhat, oğlunun gözlerindeki tutkuyu gördüğünde, içinden bir gurur dalgası yükseldi. Yusuf’un kendi yolunu çizmek istediğini anlamıştı, ama bu yolun nereye varacağını henüz kestiremiyordu.
--- |
0% |