Yeni Üyelik
2.
Bölüm

☆2⁠☆

@ywlniziz_be

Yeşil ve mavinin en güzel olduğu yer Bodrumdu...

 

Peki hislerin karıştığı en güzel yer neresiydi?

 

Atar ve toplar damarın karıştığı esas yer neresiydi?..

 

1 Yıl Kadar Önce...

 

Hafif bir dürtülmeyle kendime geldim. Beni dürten polisin yüzündeki bıkmış ifade yeni uyumadığım anlamına geliyordu. Başımı hafif hareketlerle oynattığımda aklıma babam geldi. Hiç fotoğrafı yoktu. Annem bana yalan söylüyor olabilir miydi? Çekinik genlerden bile değil babamdan geliyor olabilir miydi bu renkli gözler? Polis arabasından yavaşça dışarı çıktığımda karakolda değil depo tarzı bir yerde olduğumu fark ettim.

 

"Burası neresi? KARAKOL NEREDE?!" diye bağırdığımda polisler fazlaca çıkan sesimle polisler olmayan yüzlerini buruşturdular. Slenderman değiller tabii sadece inanılmaz yüzsüzlerdi. Nereden mi biliyorum? Geçen gün markette silahlı saldırıya uğradığımızda zorla ifademi almak için dil dökmüş adeta ayaklarıma kapanmışlardı. YA KARDEŞİME ALT TARAFI SAHANDA YUMURTA YAPACAKTIM!

 

"Burada testler yapılacak."

 

"Herhangi bir hastahaneye ne oldu pardon da?" sonuna kadar diretecektim. Bir açıklama olmandan bırak şurdan şuraya gitmeyi eve geri dönerdim. Umrumda da değildi açıkçası Ahenk ailesiymişte Rengarenk gökkuşağı ailesiymiş falan. Çocuklarınında kendilerininde canı cehenneme.

 

"Çünkü bu ortam daha güvenli-"

 

"Ya bir hastahaneye on-on beş polis dikmek çok zorda bizi tek tek tek toplayıp bu depoya getirmek kolay." dediğimde polisler yılgın ifadelerini takınsalarda bir cevap bekliyordum.

 

"Ahenk ailesinin kararı bu yönde-"

 

"Ahenk ailesininde sizinde canınız cehenneme ben herhangi bir hastahaneye yada sağlık ocağına kanımı veririm artık DNA testi mi yapıyorsununz uranyumu mu buluyorsunuz UM-RUM-DA DE-ĞİL!" dedikten sonra koşmaya başladım. Pislik tekinsiz adamlar beni bulur da birde onlarla uğraşırım falan hiç o toplara atlayamazdım vallahi. Bir kere benim buraya geldiğime şükretmeleri gerekirken onlarla uğraşmak ıykkkk!

 

Ayyaşlarla dolu bir sokağa girdiğimde sinir krizi geçirmek istiyordum. NEDEN TÜM BELA BENİ ÇEKER?! Ayyaşlara renk vermeden yalpalamaya başladım. Çünkü neden olmasın? Neden olsun? Çünküüüü benide kendilerinden sanarlarsa belki çatmazlar. Gerçi çatarlarsa çakı bıçak en kötüsü bir taş maş bulur haklarından gelirdim de. Polislerin hayvan gibi beni kovalayacağı kimin aklına gelirdi? Acaba kanı bırakırımdan ne anlıyorlardı? Kıt beyinli olabilirler.

 

"HEY SEN DUR ORADA!" bağırışmalarına takmadan uyuşturucu çeken adamın elindeki hapları alıp polislerin eline fırlattım. Biraz vakit kazanırdım her halde. Son sürat at gibi koşarken ana caddelerden bişrine çıkmıştım. Rastgele bir tane mağazaya girdiğimde hemen soyunma kabinlerine daldım. Bulamazlardı beni sanırım. Köpeğe dönüşüp kokumu takip edecek halleri yok ya hani?

 

Gözlerimi kapatıp Bal Gözlümü düşündüm. Kim bilir ne kadar korkmuştu o iki yüzsüz polis beni götürünce. Lanet gözlerimi kapatıp düşünmeye başladım. Buradan nasıl çıkabilirdim? Lanet bir Darphane soymadın lanet olası! Sadece DNA testi için kanı herhangi bir sağlık ocağında verceğini söyledin. Peki bunu neden kabul etmediler? Orada ne dönüyordu da beni illede oraya götürmeye çalışıyorlardı?

 

Heterokminin tedavisini bulmaya çalışıyor olamazlardı herhalde? Zorlu bir ameliyat ve bir takım tedaviler sonucunda tamamen düzeltilebiliyordu. Offf hergün ayrı bir dert bıktım vallahi billahi! Telefonuma gelen bildirimle haber sayfasından yeni bir haber gelmişti. Haberin başlığında yazanla farklı irislerimn şokla irileşti.

 

E-Haberler:

 

!!!ŞOK ŞOK ŞOK!!! HETEROKMİLİ DENİZ YEŞİL TESTİ REDDETTİ!

 

Bugün sabah sularında evine gelen polislere karşı sert davranan Deniz Yeşil babası tarafından zorla karakola götürüldü. DNA testini reddedince polisleri onu ikna etmeye çalıştı fakat celallenen Deniz Yeşil karakolu yıktı. Sonraysa karakoldan kaçtı. Onunla ilgilenen polisler ve doktor şunları söyledi:

 

"Evine gittiğimizde ona bizimle gelmesi için adeta yalvardık fakat bizi dinlemedi. Kapıyı en az dört beş defa çarptıktan sonra babasının zoruyla bizimle geldi. Hakaret üstüne hakaret ederken hiç bir şey diyemedik. Bunun üstüne kaçmaya çalışırken bir poşet içindeki uyuşturucu maddeyi bize atarak kurtulmaya çalıştı." diyen polis memuru daha fazla açıklamayı reddediyor. Ancak bulunan haberlere göre Deniz Yeşil uyuşturucu şüphesi ile aranmaktadır. Daha fazla haber için beklemede kalın...

 

Haberin görsellerinde bulunana bir çift polis beni kovalayan polisler bile değildi. Olay örgüsünün bir çok yerinde hata vardı. Ve ve ve haber en az on beş dakikalıktı. On beş dakika önce bu kabine girmiştim ve bu haberi yapabilmeleri için en az bir saat beklenmesi ve metnin düzenlenmesi gerekiyordu. Hem madde kullanım şüphesinden aranmak? Ayyaşları barındıran bir sokaktan geçerken poşeti bir bağımlının pis ellerinden aldığımı iki poliste görmüştü. Ayrıca Kokain, Eroin yada herhangi bir maddenin bağımlısı olma düşüncesi iğrençti.

 

Sokağa çıktığımda herkes tek haber sayfası takip ediyormuş gibi bana dikdik bakıyorlardı. Hissettiğim ürpermeye gözlüklü kahve saçlı bir kadının "Alo 112 mi?" demesi misilleme yapıyordu. Hayır anlamıyorum neden tek haber sayfasına bakıyorlardı? Ya diğer kanallarda aldıysa? Hızlıca telefonumu çıkartıp Google'a DENİZ YEŞİL yazdım. Instagram ve Twitter profilimin bile üstünde çıkan haber sitelerinin çokluğu insanlara hak vermemi sağladı. Bir iki haber sitesi dışında hepsi ilk okuduğum sitenin kopyasıydı. Bozulan sinirilerimle ortalığa bir kahkaha koyuvermiştim. İnsanların dik dik bakmasından daha çok bozulan sinirlerimle gözlerim doldu. Bana bir psikopatmışım gibi bakıyorlardı.

 

Kadın cinayeti işleyen insanlara bile bu gözle bakmayan millet şimdi en büyük günah benim bir hap poşetini polisin eline atmammış gibi bakıyorlardı. Kendimi korumak istemiştim sadece zaten amacım zarar vermek olsaydı bunu yapabilirdim. Cebimde her zaman taşıdığım tilki motifli çakım vardı. Ayrıca sadece o da değil her hangi bir ayyaşın elinden içki şişesini alıp iki polisin kafasında parçalayabilirdim. Ne olursa olsun beni zorla bir depoya götürmeleri yasal olarak sakıncalıydı. Bunu biliyordum en azından. Psikolok olmak istesemde elimden geldiğince ikinci tercihim olan hukukla ilgili araştırma da yapıyordum.

 

Aniden verdiğim kararla biraz önce gitmeyeceğim diye yırtındığım deponun yolunu sinir krizlerim ve insanlara attığım dik bakışlarla takip etmeye başladım. İki poliste deponun önünde beklerken cebimden ne olur ne olmaz diyerek çakıyı çıkartıp avcuma sakladım. Sesimin yüksek çıkmasını umarak "HEYYYY!" diye bağırdım. İki polisinde bakışları bana döndüğünde sesimin yeterince yüksek çıktığına emin olmuştum. Adımlarımı onlara doğru atarak önlerine dikildim. "Haberlerdeki ifadeleri çok güzel sallamışsınız," yaka kartları vardı gözlerim isimlerini okurken sırıttım "Kemal ve Hüsnü beyler." dediğimde bakışları donmuş gibiydi. Ancak bana değil arkama bakıyorlardı. "Ne oldu arkamda kim var? Oksa çok sevgili Gökkuşağı Cümbüşü ailesi mi? Beni zorla götürdüğünüz evimden çıkmama sebep olan kızları muhtemelen geberip gitmiş ve doktorlara eşine bunu söylemek yerine kaçırıldığını söylemesi için yalvaran eşiyle beraber yaşayan Lara Ahenk mi?" dediğimde polisler başlarını öne eğdi. Sanırım tahminlerimin en azından bir kısmı tutmuştu.

 

"Sorun çıkaran bir kız mı?" diyen kalın erkek sesiyle pis sırıtışım yüzüme yerleşti. Başımı çevirirerek omzumun üstünden Lara, Güneş ve Temmuz Ahenk vardı. (Temmuz Ahenk Lara Ahenk'in eşi Güneş Ahenk oğulları). Hin gülüşümü bir çocuğun görmesini istemediğim için sırıtışımı sakladım. Fakat hala bıyık altından gülüyordum. Polislere sırtımı tamamen dönüp yüzümü Ahenk ailesine çevirdim.

 

Elimi Lara Ahenk'e uzattım. "Deniz Yeşil. Memnun oldum Lara Ahenk." kadını ilk defa görmüştüm ve anneme inanılmaz derecede benzediğini fark ettim. Koyu kumral saçları hafif esmer teni ve yemyeşil gözleriyle annemin ikizi gibiydi. Ama ne demişler? İnsanlar çift yaratılır. Larada elimi sıktığında gülümsememi tekrar çıkartmadan soldurdum çünkü Güneş vardı ve psikolojisinin bu olayda yeterince yıprandığını tahmin edebiliyordum. "DNA testi vesayre için zorla getirildim. Ve bu konuda bir kaç sorum var."

 

"Tabii sorabilirsin."

 

"Acaba herhangi bir devlet hastahanesine 20 kadar polis yerleştirmek çok mu zordur? Yoksa depo alıp onu laboratuvara çevirmek ve insanları tek tek buraya toplamak mı daha zordur?" diye sorduğumda yüzündeki gülümseme silindi.

 

"Sizleri buraya toplama nedenimi-"

 

"Ah hayır soruyu yanlış anladınız ben nedenini değil hangisinin daha kolay olduğunu soruyorum." dediğimde ciddi yüzüme bakarak hastahaneyi söyledi bende güzelce gülümseyerek bayağı arkada kalmış ve ne Lara'nın ne de Temmuzun umrunda olan Güneş'e baktım. "Güneşle ilgileniyor musunuz? Yoksa sadece kayıp kızınıza mı ağırlık verdiniz?" dediğimde Lara daha yeni fark etmişti Güneş'i. "Sadece kayıp kızınız öyle değil mi? Her neyse testi yapalım. Umuyorumki sizin kızınız çıkarımda Güneşle biraz olsun ilgilenebilirsiniz. Gerçi benim çıkmama gerek dahi yok başkası olsun umrumda değil bilmem ne Renk Cümbüşü olmak yada Harmoni her neyse." diyip içeri girdim. Ardımdan kapı kapanırken bir doktorun yanında 4 tüp kadar kan verdikten sonra dışarıda Harmoni ailesinin hala aynı yerde olduğunu gördüm. Bir farkla Lara ve Temmuz birbirlerine parıldayan gözlerle bakıyorlardı. Belki kızlarını bulmuşlardı? Bu seçenekle Güneş için sevinirken gelecek olan 'abla'nın ona kötü davranıp davranmayacağını hesaplamaya çalışıyordum.

 

Herkese merhabalarrrrrrrrrr! Nasılsınız? Ben bommmmba gibiyim sizlere bir bölüm yazmak istedim o yüzdennnnnn! Bu hafta yoğun geçti hayatımın en yoğun haftalarından biri olduğu için şu anda yatağın içinde bilgisayar başındayım. Gerilimli müzikler dinleyip kendime eziyet ediyorum jdbdbbsbsbdb. Her neyseeee hadi sorulara geçelimmmm!

 

Bölüm nasıldıı?

 

Sizce Deniz kızları çıkacak mı?

 

Denizin kendini savunma biçimi veya bunu yapmaya çalışmasını nasıl buldunuz?

 

Güneş konusunda ne düşünüyorsunuz?

 

Sonsuza kadar okumak mı yoksa yazmak mı? Ben okuma tarafındayım. Yazma işi biraz sıkıntı ya.

 

Haydin kalın sağlıcakla...

 

Görüşürüzz★

Loading...
0%