Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5. Bölüm

@yzrirmak

Acaba Dünya mıydı bizi zorlayan yoksa bizmiydik hayatımızı zorlaştıran? Düşüncelerimizi değiştirebilsek eğer aynı dertlerimizle ya da kendimize dert olarak gördüğümüz konularla daha iyi bir yaşam sürebilirmiyiz? Peki neden düşüncelerimizi değiştiriyoruz, kendi hayatımızı değiştirmenin bir yolu yok mu?

 

***

 

Toprak beni neden rahatsız etmeye başlamıştı bilmiyorum ama bildiğim bir şey varsa bu kadar sır dolu ve monoton bir hayatımın olmasında zamanında beni sınırlayan ve bu hayata mecbur bırakan bir olayın ya da kişinin olmasıydı. Çok tuhaf aslında, herşey aynıysa madem beni bu hayata yabancı bırakan, silinik yaşamımı hatırlamama rağmen beni o yaşama yönlendiren bir yanımın onu göremesem bile Elvin'in anlattığı olaydan sonra bana heyecan veren Elvinden saklamak için onunla günün veda sözlerini yaptıran gözlerimin dolmasına sebebiyet veren o yanımın bir bağlantısı olabilir mi? Yoksa olayları birbirine fazla mı bağlıyorum? Ama his bu?

 

Kafamdaki düşünceleri bir kenara bırakıp Elvin gittiğinden beri çivi gibi çakıldığım yatağımdan kalktım. Az daha oturursam düşüncelerim ve karıncalanma ya yüz tutmuş bedenim arasında sıkışıp kalabilirdim. Son sınavımızı da olduğumuza göre 2023-2024 yılı benim için bitmiştir. Geriye 2 haftamız kaldı sonra bekle beni dershane. Ah ah bu okul hayatını ne kadar sevsemde sınırlarımı zorluyor. Eminim ki son imzamı atıp okul hayatını bitirdiğimde bu anları özleyeceğim. Genede bu hocaların sabretme gücümüzün taşmasını görmemeleri gerektiği anlamına gelmiyor.

 

Sanırım düşüncelerimi hiç durduramacağım unutmassam sonra devam ederim. Acaba düşüncelerimin devamını getirme isteği belli bir bölümde hayatımın yarım kalmasıyla mı ilgili? Herşeyi kendime uyarlamayı bırakmayalım. Bana göre fazla düşünmek bir insanı ölümle tehdit etmeye eşdeğer bir nitelikte. Üzerime yapışan yükün ağırlığı gerçek kg ölçüleriyle hesaplanamayacak şiddette olabilir. Dışa yansımaması bu gerçekliği değiştirmez. Acı verdiği insanın direncini ve kişiliğini gösterir.

 

Yetiştirmem gereken bir kitabım yok, yüksek almak için çok değerli uykumdan taviz verdirecek bir sınavım yok. Yetiştirmem gereken bir ödevim de yok. Ee o zaman niye eksik bir şey kalmış gibi hissediyordum ki? İşte bu düşüncelerimden bile tuhaftı. Hocaların o verdiği "tam zevkime uygun" (?) olan kitaplarla da işim kalmadığı için kendi zevkime uygun kitaplardan okumaya karar verdim. Tek sıkıntı okuma listem kabarık ve yarım bıraktığım bir kitabın yok. Sınavlardan önce okuduğum kitabın serilerini bitirmiştim. Yeni kitapta ayarlamamıştım kendime. Sanırım şuan okuyacağım kitabı seçerek aylaklığımı giderebilirdim. Çokta küçük olmayan odamın içinde bulunan orta boy kitaplığımın önüne gelerek okuyacağım kitabı seçmeye başladım.

 

Şeker portakalı seçsem bu kitabı daha önceden okumuştum çok iyiydi ama Zeze için ağlamak istemiyordum. Daha çok beni düşüncelerimden ayıracak bir kitap lazımdı bana. Kütüphanede oyalanmak için okuduğum korku kitabını kaldığım yerden mi okusam ki? Yok gece gece fazla gelir oda. Dördüncü kanat ile Demir alev serisini okusam, saçmaladım iyice en son okuduğum; sınav haftası öncesi bitirdiğim ikiliydi onlarda kitapları unutmamamışımdır bile. Psikolojik kitap okusam daha mantıklıydı şuan ki sadece 2 tane psikolojik kitabım vardı ve ben dış etkenler yüzünden ikisini de okumuştum. Bir tanesi edebiyat hocamızın ilkler önemli diğerekten verdiği ilk psikolojik roman olan Eylül, diğeri ise annemin zorla okuturduğu adını bile hatırlamadığım bir kitap o ikisini tekrar görmeye de niyetim yoktu. Kısacası ilgi alanına girmiyorlar.

 

Bu böyle olmayacak kafamı boşaltmam lazım bu seferde kararsızlığım yüzünden başım ağrımaya başladı. Kitaplığım ile yatağımın sağ kesişimlerinde olan puflardan birine oturdum. Ve sadece bir düşünce üzerinde kendimi zorlamadan yoğunlaşmak için Abim olsa nasıl olurdu? Sorusuna basit cevaplar bulmak için hayal etmeye başladım.

 

Hayalimin tam olarak neresindeydim bilmiyorum ama abim olsa kitaplarıma karıştır mıydı? Düşüncesi üzerinde düşünürken çalan telefonumun sesiyle düşüncelerimden ayrılmıştım. Düşüncemden ayrılmak beni hoşnutsuz bir ifadenin içine sürüklese de arayan kişiye karşı bir anlık bile kin beslemeden yerimden doğrularak beni düşüncelerimden ayıran haini bir an önce öğrenmek için telefonumun yanına gittim. Ekrana baktığımda. Beklemediğim kişi olduğu için şaşırsam da ona hain demiş olduğumu düşününce kıkırdamadan edemedim. Ve ona soracak sorularım olduğu için de aramayı yanıtladım.

 

"Elvin bugün annemi hastaneye götürmek zorunda kaldığım için okula gelemedim, Eflal ile konuştum az önce beni merak ettiğini söyleyince sen sormadan söyleyim dedim. Ama seni bunun için aramadım Eflal hazır aramışken son hafta olmasına rağmen hocaların bizden istediği bir şey var mı? Diye sordum olmadığını ama senin bana soracak sorularının olduğunu söyledi. Beni merak ettiğini de önceden söyleyince aramak istedim"

 

 

 

"..."

 

 

 

"Elvin"

 

 

 

"Toprak annemi hastanaye mi götürdüm dedin"

 

 

 

"Evet"

 

 

 

"Baban"

 

 

 

Kısa bir sessizlik.

 

 

 

"Ben babamı tanımıyorum Elvin"

 

 

 

"Anladım"

 

 

 

"Bu kadar mı?"

 

 

 

"Ne bu kadar mı Toprak?"

 

 

 

"Sormayacak mısın?"

 

 

 

"Soracaktım"

 

 

 

" -tım?"

 

 

 

"Ee neden gelmediği soracaktım. Söyledin"

 

 

 

"Haa , ben yanlış anladım"

 

 

 

"Ne anladın?"

 

 

 

"Önemli değil"

 

 

 

"Ses tonun değişmese belki önemli olmadığına inanabilirim"

 

 

 

"Tamam, pes ediyorum. Babamı soracağını sanmıştım... Merak edersin sandım ama ilgilenmedin bile!"

 

 

 

"Tamam, sakin ol. Tabii ki merak ettim. Evet sormadım ama ilgilenmediğim için değil annem hastanede dedin ve ses tonundan durumun çokta normal olmadığını anladım, bide babanı hiç tanımadığın hakkında soru sorup canını iyice sıkmak istemedim. Ama sorsam daha az sıkılırdı sanki"

 

 

 

"Hayır. Sen en iyisini düşünmüşsün. Ben yanlış anladım seni"

 

 

 

"Sen beni hiç anlamadın ki Toprak"

 

 

 

"Nasıl?"

 

 

 

"Efendim"

 

 

 

"Ben seni hangi yönden nasıl anlamadım Elvin"

 

 

 

"Nee! Bir dakika, ben şey... yani. Bilmiyorum"

 

 

 

"Neyi?"

 

 

 

"Neden öyle dediğimi"

 

 

 

"Elvin"

 

 

 

"Evet"

 

 

 

"Neden böylesin?"

 

 

 

"Nasılım ki"

 

 

 

"Harika"

 

 

 

Güldüm. Güldü.

 

 

 

"Toprak anlamadığımı sanma. Halimle değil ruh halimle ilgili bir şey söyleyecektin"

 

 

 

"Evet, haklısın"

 

 

 

"Söyle"

 

 

 

"İstediğin cevabı verebilir miyim bilmiyorum ama Elvin, sende beni hiç anlamadın"

 

 

 

"Hangi anlamda"

 

 

 

"Elvin ben eğer bugün gelebilseydim okula, sana bir şey diyecektim"

 

 

 

"Şuan de"

 

 

 

"Yoo yüz yüze konuşmamız lazım"

 

 

 

"Benimle alakalı tamam ama aklıma çok farklı şeyler geliyor Toprak"

 

 

 

"Misal?"

 

 

 

"Aslında biz kardeşiz demen falan"

 

 

 

"Aslında olabilir"

 

 

 

"Neee! Toprak ciddi misin "

 

 

 

"Evet ciddiyim"

 

 

 

"Nasıl?"

 

 

 

"İnsanlar bu durumda Çıkma teklifi falan düşünür sen gidip kardeş çıktığımızı düşünüyorsun? Tam benlik bir hareket bu"

 

 

 

"Topraaak!"

 

 

 

Uyarı dolu sesimi anlamış olacakki gülmeye başladı.

 

 

 

"Tamam, sakin. Yalnız ortak yönlerimiz var. Bunu fark ettim."

 

 

 

"Hadi ya, ne gibi."

 

 

 

"Arabesk dinliyorsun bende dinliyorum. Matematik çalışınca kendini çok fazla kasıyorsun, yapamadığından değil odaklanmaya çalıştığından büyük ihtimalle çünkü tam odaklandığın zamanlar sana baktığım hiçbir an bana karşılık vermiyorsun. O kadar ki Eflal@e arada ölü gibi dönüp tekrar canlanma özelliğin olup olmadığı bile sormuştum. Bu saçma suya bile ne jest ne mimik... Hiçbir şey oynatmadın."

 

 

 

"Bu kadar mı?"

 

 

 

"Tabii ki hayır ama bunları yüz yüze konuşmaya karar verdim. Yarın seni sana anlatmak istiyorum."

 

 

 

"Beni bana anlatmak"

 

 

 

"Hoşuna mı gitti?"

 

 

 

"Evet, gitti."

 

 

 

"Ama yüz yüze de sorabilirdim bunu ama sana bir soru sormak istiyorum"

 

 

 

"Tabii"

 

 

 

"Küçük yeşil taşlara çok fazla ilgin var? Onlara sanki aşık olduğun biri var da o kişiye bakıyormuşsun gibi bakıyorsun. Sebebini bilmiyorum ama öğrenmek istiyorum."

 

 

 

"O zaman bunun cevabını sana yarın tabii sende istersen sana tüm hayatımı yani en azından bildiğim kadarıyla olan kısmını anlattığım da açıklayayım"

 

 

 

"İsterim, o zaman yarın görüşürüz"

 

 

 

"Toprak"

 

 

 

"Evet"

 

 

 

"Kız kardeşine benim adıma selam söyle. Annene de geçmiş olsunlarımı ilet"

 

 

 

"Emriniz başım gözüm üstüne yeşil taş seven hanımefendi"

 

 

 

"Emir değil rica"

 

 

 

"İki dudağınızın arasından çıkan her söz benim için bir emirdir, Elvin hanım. Yarın görüşürüz"

 

 

 

"Görüşürüz iltifatları güzel olan beyefendi."

 

 

 

Kapattı. Oha yüzüme kapattı. Yüzüme kapattı hayvan herif. Hayvan herif mi ? Ciddi miydim şuan ya ben sanki az önce ona hain dememişim gibi.

Loading...
0%