8. Bölüm

BÖLÜM 7 NEREYE KAÇABİLİRİM?

Sitare Yazar
yzrsitare

YONCA DENİZ

**

Asansörü unutup merdivenlere koşmuştum ve hiç düşünmeden aşağı inmeye başlamıştım. Aslında ilk önce kapıyı kırarak girip Emir denen adama bağırıp çağırarak işi bırakmak istemiştim. Hangi insan karşısında hiç bir şeyden haberi olmayan masum biri hakkında böyle konuşabilirdi? Bir açıklama bile yapmadan ben böylesi bir işe mecbur bırakılmışken nasıl böyle bir muamele yapabilirdi? Yüzüne karşı hep kibar olmuştum ve hareketlerim hep saygılıydı. Bu yaptıklarının bir nedeni olmalıydı. Holdingin arka bahçesine ulaşınca durup derin bir nefes aldım. İçimden saymaya başladım çünkü sakinleşmek için en iyi yoldu. Daha yirmiye gelmemiştim ki dayanamayıp geri gitmeye karar verdim. Hızla arkamı döndüğümde orda olmasını istemediğim bir görüntü vardı. Oysa onun yanına gidip hesap sormayacak mıydım? Emir Bayar ellerini birbirine dolamış o sert ifadesi ile bana bakıyordu. Gözleri şüphe ile doluydu acaba onu duymuş olabileceğimi mi düşünüyordu? Onu aydınlatmam gerekiyor diye düşünürken konuya benden önce girdi.

"Yanlış anlama olmasın diye-"

"Ama her şey çok yanlış!" Öfkeyle bağırmıştım. Artık tahammül etmeye gücüm yoktu ve bu saçma durumun içinde olmak istemiyordum. Bu adamla aynı yerde olmak beni deli ediyordu. Benim öfkeme karşı daha sakin durup bana bakıyordu. Belki de benim gibi dudaklarını ısırıp konuşmamaya çalışıyordu. Ama gözlerinde oluşan karanlığı görebiliyordum. İçine aldığını yok edecek kara delik bir kasırga gibiydi. İnadına susuyor gibiydi ve inatla gözleri nefret saçmaya devam ediyordu.

"Bunu hak edecek bir şey yapmadım daha doğrusu en başından beri işim dışında bir şey yapmadım. Bu muameleyi neden gördüğümü bilmiyorum!" Sesim yine fazlasıyla yüksek çıkmıştı. Cevap almadıkça öfkem artıyordu.

"Belki de bir şey yapmışsındır!" Yüksek sesle karşılık vermişti. Şaşkınlığım saklayamayağım kadar yüzüme yansımıştı. Kendime hakim olamadım.

"Öyle mi! Söyler misin Emir Bayar sana ne yapmış olabilirim?" Yüzümün sinirden kızardığının ve sinirden sesimin titrediğinin farkındaydım.

"Ben de onu anlamaya çalışıyorum, Emin Işık ile ne alakan var?"

Bu soru aniden öfkemin dinmesini ve yerini meraka bırakmasına neden olmuştu. Karşımda bana öfke ile bakan adama daha dikkatli bakınca o tanıdık his içime yeniden düştü. Emin Işık'ı tanıyordu ve benimle olan ilgisini merak ediyordu. Şu andan itibaren bazı cevaplar bulmanın umudunu hissetmiştim. Tam olarak ne cevap vereceğimi bilmiyordum ama ikisi arasında önemli bir durum var gibiydi. Anlamak için uzatmam gerektiğini düşündüm.

"Arkadaşım ama bundan size ne?" İşte şimdi doğru yoldaydım. Emir Bayar ilk defa soğuk kanlı ifadesini kaybetmişti. Yüzü tam anlamıyla bir şok içindeydi. Dili tutulmuş halde gözbebekleri büyüyerek bana bakıyordu. Aklında neler olduğunu bilmediğim bu adam tanıdığım adamdan farklıydı.

"Burası bir işyeri lütfen ikiniz de sakin olun,'' sesin sahibi Selim Bey'di. İkimiz de öfkeyle birbirine bakarken tek sakin olan kişi Selim Bey'di.

"Burası tartışmak için uygun bir yer değil ve kesinlikle Yonca Hanım, size bazı açıklamalar yapmak mecburiyetindeyiz, değil mi Emir Bey?"

Selim Bey benimle konuşurken göz ucuyla Emir Bey'i gözlüyordu. Az önceki haline göre daha sakin görünen Emir Bey yavaşça başını salladı.

"Evet, konuşmak için odama gitsek iyi olacak."

Buz gibi donuk ifadesi yüzüne yeniden yerleşmiş gibiydi. Onların bu isteğine karşı gelecek değildim aksine son günlerde yaşadığım her saçmalığın biraz da olsa cevabını alacağım için mutluydum. Gerçi Emir denen bu adama zerre güvenim yoktu ama Selim Bey biraz da olsa güven veriyordu. İlk önce giden Emir Bayar olmuştu, gayet öfkeli adımlar ile önümden geçip gitmişti. Arkasından giderken Selim Bey'in sesi ile durdum.

"Yonca Hanım, tüm yaşanan olaylar size garip gelmiş olmalı ama bundan sonra size daha çok yardımcı olacağımı bilmenizi isterim. Emir Bey'in öfkesine gelince, umarım onu anlamanızı sağlayabilirim."

Cevap beklemeden yürümeye başlamıştı. Ona cevap vermedim çünkü vereceğim cevabı beğeneceğini zannetmiyordum. Emir Bayar'ı asla anlayabileceğimi düşünmüyordum.

**

Siyah tonlarda modern koltuklar ile döşenmiş odada üçümüz oturmuş konuya ilk giriş yapacak kişiyi bekliyorduk. Selim Bey çok bekletmeden önünde duran çaydan bir yudum alıp konuşmaya başladı.

"İş konusunda herhangi bir karışıklık olduğunu düşünüyorum Yonca Hanım, her şey süreçte olduğu gibi değil mi?" Belli ki benden olumlu bir yanıt duymayı umuyordu. Göz ucuyla Emir Bey'i süzdüğümde masaya diktiği gözleri karanlık şekilde cevap bekliyordu.

"Her ne kadar daha önce pek yaşandığını düşünmediğim bir iş teklifi olsa da bir kötü niyet olmadığını umuyorum." Kelimelerin dikkatli seçmiştim, içinde bulunduğum durumun rahatsız edici olduğunu göstermek istemiştim. Selim Bey'in dudağının kenarında hafif bir gülümseme oluşmuştu. Emir Bayar ise her zamanki gibi taş haliyle durmaya devam ediyordu.

"Tabi ki de işinize verdiğiniz önem dolayısıyla sizin ile çalışmak bizim için çok faydalı." Selim Bey de konuşurken kelimeleri dikkatli seçiyordu. Bunun tek açıklaması vardı, bir şeyler saklamaya çalışıyordu.

"Emin Işık ile ilgili problemin ne olduğunu öğrenmek istiyorum." Pat diye söylediğim bu cümle ikisinin de çehresinin değişmesine neden oldu. Emir Bayar gözlerini masadan çekip sertçe bana baktı. Ama hemen Selim Bey'e dönüp konuşmasını bekler gibi parmakları masaya yavaş bir ritim tutmaya başladı.

"Aslında o mesele biraz karışık,"diye konuşan Selim Bey elinden geldiği kadar rahat görünmeye çalışıyordu.

"Anlayabilirim." Kelimeler hala ağzımdan sert çıkıyordu ve bu defa ne kadar kararlı olduğumu göstermek istiyordum.

"Hiç sanmıyorum!" Kafam kopacak gibi hızla sesin sahibi Emir Bayar'a döndüm. Bu adamın kafasına kafa atmamak için kendimi tutmak istemiyordum.

"Sanmadığınız birçok şey söyleyebilirim Emir Bey." dedim. Sesimde biraz ukalalık biraz da öfke vardı.

"Bence sanmadığım şeyler yok sizde bayağı her şeyimiz ayan beyan belli." Dedi öküz robot. Belki ki beni kışkırtmak istiyor ve sabrımı sınıyor. Allah'ım sabır ver!

"Aslında Yonca Hanım," Selim Bey ortamı yumuşatmak ister gibi konuşmaya başlamıştı.

"Emin Işık Emir Bey için bir tehdit unsuru." Cümlesinin sonunda gözünün ucuyla Emir Bey'e baktığını görmüştüm. İkisi arasında benim anlamadığım bir iletişim şekli var gibiydi. Sinir bozucu...

"Daha net olur musunuz Selim Bey, nasıl bir tehdit?" Soruyu sorarken robot kılıklı adama bakmıştım. Ukala şekilde bir gülümseme vardı suratında. Daha da öfkelendiğimi hissettim.

"Şöyle açıklayayım, dikkat etmişsinizdir, kendisi Emir Bey'e aşırı benzerliği ile dikkat çekiyor. Gazeteci olarak kendini tanıtarak Emir Bey'e zarar verecek çalışmalar yürüttüğünü düşünüyoruz." Konuşurken bir yandan da benim tepkimi ölçmeye çalıyordu.

"Bu mantıklı bir durum değil yani benzerlik olması ya da bilgi toplamak nasıl zarar vermek oluyor. Belli ki bir gazeteci olarak iş adamını araştırıyor hakkında yazı yazmak için." Kendimce açıklamam mantıklıydı, onların düşüncesini net şekilde ve dürüstçe açıklamalarını istiyordum. Hala ikisi arasında bakışlar gidip geliyor ve benden bir şey saklıyorlardı.

"Her konuda bilgili olmalısınız Yonca Hanım." Emir Bayar'ın ukala sesine tahammül edemiyordum.

"En az sizin kadar Emir Bey." dedim.

"Harika, hep yanlış bilgi sahibi olmanızı kast etmiştim." dedi.

"O zaman ikimiz de yanlış bilgi sahibiyiz." İkimiz böyle atışırken Selim Bey araya girme ihtiyacı hissetmişti.

"Sakin olalım, aslında olay biraz farklı Yonca Hanım. Hatırlıyor musunuz vakıf açılışında Emir Bey'in konuşması sırasında yaşanan bir gerginlik olmuştu."

Dediği olayı hatırlıyordum açılışta kürsüye fırlayan bir şey vardı.

"Evet hatırlıyorum kürsüye bir şeyin çarptığını görmüştüm." Bunu daha önce kimse ile konuşmamıştım ve durumu bilmem ikisini de pek memnun etmemişti.

"Evet doğru, o not Emin Işık tarafından yazılmış bir tehdit mesajıydı." Selim Bey burada durup yüzüme baktı. Bu durumu pek mantıklı bulmamıştım, Emin Işık kibar ve masum görünüşe sahip biriydi. Hakkında söylenen şeyleri hayretle dinliyordum.

"Henüz biz de durumun ne olduğunu bilmiyoruz ama bugün aynı isimli kişiden size çiçek gelince haliyle bu durum Emir Bey'i huzursuz etti. O yüzden biraz sinirliydi." Selim Bey mahcup şekilde son cümleyi söylemişti. Emir Bey'e baktığımda ise hala ukala şekilde bakmaya devam ediyordu. Davranışları için hiç mahçup görünmüyordu. Emin Işık hakkında söylenenleri düşündüm. Gerçek olabilir miydi? Emir Bayar'a karşı bir kini mi vardı. Gerçi benimle konuşurken iş konusunda öfke duyduğunu hatırlıyordum. Ama gerçek tam olarak ne bilmiyordum.

"Peki bu konuda ne yapmamı önerirsiniz?" Aslında bu soruyu ciddi şekilde sormuştum. Henüz tanımadığım bir yabancıdan korkar gibi...

"Sana Yonca diye hitap edebilir miyim?" dedi Selim Bey. Galiba samimiyet kurup beni manipüle etmek istiyordu.

"Tabi nasıl rahat hissederseniz." dedim hafif umursamadan.

"Peki Yonca, sen de bana rahat hitap edebilirsin." dedi Selim. Ben de başımı sallayarak cevap verdim.

"Soruna gelirsek aslında bunu senden istemem biraz saçma ama. Lütfen Emin Işık sana ulaşmaya çalışırsa onunla görüşme." Dedi Selim. Hatta sonunda sesi hafif kısılmıştı. Bu ne saçmalık kiminle görüşeceğime onlar mı karar verecek?

"Bence Selim bu saçma bir fikir." dedim.

Bana bu şekilde kimse emir veremezdi.

"En azından seni ararsa Selim'e haber verir misin?" Emir Bayar konuşurken dikkatle gözlerini bana dikmişti. Sesinde ise gizleyemediği bir hüzün vardı. Ne bu saçmalık!

"Evet Yonca, bu durumda en azından bana haber verirsen sevinirim." Dedi Selim. O da aynı şekilde garip bir ifadeye bürünmüştü. Pes eder gibi yaptım. İnanmış gibi. Önce Emir Bayar'ın ifadesiz koyu gözlerime baktım sonra Selim'in griye çalan gözlerine.

"Tamam haber veririm ama bu benim ona sormak istediğim sorular olmadığı anlamına gelmez." dedim kelimeleri bastırarak. Ardından masadan kalkıp odadan ardımda meraklı iki adam bırakıp çıktım. Delilik bu ... Saçma hatta... Anlamsız...

Neden Emir ile Emin'in ses tonu bugün aynı gibiydi?

***

 

 

Bölüm : 05.12.2024 09:48 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...