31. Bölüm

ÖZEL BÖLÜM

Sitare Yazar
yzrsitare

*EMİN IŞIK **

 

Derin bir nefes aldım. Aynı derinlikle geri verdim. Lan ben neden burada oturmuş aldattığı sevgilisine ayrılık mektubu yazan kadın tribine girdim? Sen daha iyilerine layıksın falan da diyeyim de tam olsun. Neyse yeniden önümdeki kağıda baktım. Emir'e başka türlü ulaştırılacak bir şey bırakamazdım. Elektronik ortamda göndermem tehlikeli olurdu, birisinin eline geçerse kötü şeylere neden olurdu. O yüzden yazdığım mektubu diğer eşyalarla birlikte Nevzat Baba'ya bırakacağım. Neco'ya da haber verirsem sorun olmazdı. Neco'ya olan davranışım yakında çocuğu delirtecek kesin. Emir kovmuş çocuğu, hem de benim yüzümden. Bence sevilesi bir adam ama biraz cıvık tabii. Neyse...

 

Onuncu kez beyaz kağıda bakıp, inci gibi olmasa da fena olmayan el yazımla yazmaya başladım.

 

"Sevgili piç Emir...

 

Sana kalbimden kopan bu temiz sayfayla seslenmek istiyorum. Beni iyi dinle şerefsiz!

 

Öncelikle neden bu mektubu yazdığımı insan gibi anlatacağım, sen sakın hayvan gibi anlama!

 

Yok eski moda yok tarih öncesi falan dersen sikerim belanı! Bu kadar küfür ettiğime göre artık başlayabilirim. Bilmiyorum, sana hep küfür edesim geliyor, seni hiç sevmiyorum Emir!

 

Belki ikimizi de mahkum ettiğin hayatı sevmiyorumdur. Mecbur bıraktın ikimizi de, bu hayatı böyle yaşamamalıydık. Neyse artık... Olan oldu, ne sen ne ben bir şeyi değiştiremeyiz artık...

 

Şu an evinde sana ait masada oturuyorum, bugün Yonca'ya her şeyi anlattım. Gerçekte kim olduğumuzu, ikimizin de... Bana deliymişim gibi baktı, hatta bir ara o delirmenin eşiğine gelmiş de olabilir. Söylediklerim biraz ağır geldi haliyle ama inandı. Çünkü ikimiz seninle öyle farklıyız ki, bunu kabul etmesi zor olmadı. Aslı ile de görüşecek, o zaman her şeyi daha iyi kavrayacak.

 

Emir, onu seviyorum... Onu yıllardır, ilk gördüğüm andan beri seviyorum... Her yerde onu aradım. Şimdi onu buldum ve ona uzak olmak ne kadar zor bilemezsin. Böylesi lanet bir durumun içinde olduğumuz için kime kızsam karşılığı yok. Ne yapacağımı bilmiyorum, bundan sonra ne olacak onu da bilmiyorum...

 

Ama ne olursa olsun, ona karşı kibar ol Emir. Şirkette neden yanında olmasını istediğini biliyorum. Neyin peşinde olduğunu da... Benim aracılığımla geçmişin peşine düşeceksin. Ne öğrenebilirsin bilmiyorum. Benim istemediğim bir şeyi öğrenmen mümkün değil. Başkasından öğrenirsen onu bilmem tabii.

 

Kim diye soracaksın şimdi sen. Çok yakınında birisi Emir, kanın kadar yakın sana... Hatta kanın sayılır. Selim...

 

Seninle konuşacağını biliyorum, bunu ne zaman yapar ondan emin değilim. Seni kaybetmek istemediği için bekliyor ve de intikam istiyor... Serhat Ovalı yıllardır onun aklına bunu işledi durdu, yıllardır Selim'i zehirlemeye devam ediyor. Bir gün ikisi de babanın ve senin karşına dikilecek.

 

Ne saçmalıyorsun, dediğini duyuyorum. Muhtemelen bu satırları okuduğunda gerçekleri öğrenmiş olursun zaten. Ama hangi gerçeği onu bilmiyorum. Serhat ile Selim kendi bildiği gerçeği sana anlatacak. Babanın seninle konuşup konuşmadığını bilmiyorum, sana kendini anlatmaya fırsatı oldu mu onu da bilmiyorum.

 

Ama benimle konuştu Emir. Hem de Emin ile konuştuğunu bilerek... Baban senin durumunu biliyordu Emir, en başından beri... Sende olan değişikliği ve ben uyandığımda oğluna benzemeyen adamı çoktan fark etmişti. Sen daha liseye gitmeden önce... O yüzden seni kendinden uzak tuttu. Ona yakın olduğunda başkasının fark etmesinden korktu. Çünkü seni herkese karşı korumak istiyordu. En çok da kendi geçmişinden. Bir gün karşısına çıkacağını çok iyi biliyordu.

 

Sana bunu anlatıp anlatmamakta hala kararsızım. Tabii Halit Bayar seninle konuştuysa benim saklamış olmam önemli değil. Ama sana anlatmaya fırsatı olmadıysa bunu bilmek zorundasın. Ve bu şerefi kendime ayırarak seni aydınlatıyorum.

 

Annen Narin Söğüt, babanla karşılaştığında çok gençmiş. Mardin'in en ücra köşesinde yaşayan bir ailenin gizli çiçeğiyken Hüseyin Söğüt denen adama vermişler. Adam biraz akıl yönünden zayıfmış, kocalık yapacak kapasitede değilmiş. Ama insanlar denk olmadıklarını bildikleri halde Narin Söğüt'e acımadan kıymışlar.

 

Annen hiçbir zaman o adamı sevmemiş ama mecbur kaldığı için de elinden bir şey gelmemiş. Ama hikayenin en boktan yeri burası değil. Esas yeri sonrası... Hüseyin Söğüt, Mardin'in ileri gelen ağalarından Behram Ovalı'nın yanında işe girince olmuş olan...

 

Şerefsiz Behram annene göz koyup, Hüseyin'den kadını istemiş. Şerefsiz, orospu çocuğu... Neyse, en kötüsü aklı olmayan Hüseyin para karşılığı bunu kabul etmiş. O da şerefsiz ve orospu çocuğuymuş...!

 

Anlayacağın çok genç bir yaşta annenin yaşadığı şeylerin çok ağır olması onu zor bir karara sürüklemiş. Bir gün konağa gelen Halit Bayar'ı görmesi onun ve birçok kişinin hayatının değiştiği yer olmuş. Baban tabii ki onu gördüğü an aşık olmuş, Narin Söğüt için durum nasıldı onu bilmem ama baban onun kurtuluşu olmuş. Eğer o gün babanla namusunu kurtarmak için çocuklarını arkada bırakıp kaçmasaydı her şey daha kötü olurmuş onun için. Yani baban öyle anlattı. Behram Ovalı da deden gibi bir adamı karşısına almamak için meselenin üstüne gitmemiş. Ama kısa bir süre...

 

Başta annen çok kötüymüş, baban ona iyi gelmek için her şeyi yapmış. İmam nikahı ile karısı yapmış. Emine Hanım'ın neler yaşadığını tahmin bile edemiyorum. Çok kötü lan! Neyse, sonuçta annen babanı sevmiş, valla çok sevmiş. Halit amca bana bir resimlerini bile gösterdi, sevmeyen kadın öyle bakmaz. Sen doğmuşsun sonuçta öyle düşün yani... Düşünmek için aklın var sonuçta!

 

Ama bir yılın sonunda annen depresyona girmeye başlamış, sonuçta arkasında kalan iki oğlu daha varmış. Baban artık onun yüzünü güldürememiş, gözleri hep yaşlı bakmaya başlamış. Hatta bir zaman geçtikten sonra garip davranmaya başlamış, bir gece öldürmek için babana silah bile doğrultmuş. Sen beş altı yaşlarındayken kaçması her şeyin sonu olmuş. Fırat'a bilerek mi kendini attı yoksa kaza mıydı bunu baban öğrenemedi. Ama öğrendiği şey şu olmuş; Behram Ağa onu gizlice tehdit edip çocuklarını aldığını ve dönmezse kötü şeyler olacağını birileri aracılığıyla söyleyip duruyormuş. Babanı öldüreceğini de söylemiş. Hatta Selim'in kayıp olduğunu söylemiş ve nerede olduğunu bile bilen yokmuş. Serhat ise gerçekten de Behram Ovalı'nın yanındaymış, onun nasıl büyütüldüğünü tahmin edersin artık. Sana acayip düşman bir şerefsiz...

 

Sen de bu boktan şeylerin sonunda beni ortaya çıkardın Emir. İyi bok yedin! Sikik bir hayatın içine mahkum ettin bizi! Ama ikimizi de buna mahkum edenler çok farklı...

 

Herkes biraz suçlu... Anneni evlendirenler, ilk kocası, Behram Ovalı ve baban... Bu hayatın sorumlusu çok. Bunları baban sana anlatmamış olabilir ama ben söyledim artık. Ona göre davran Emir. Serhat'a dikkat et. O adam normal değil, onu gizlice izlerken ne kadar psikopat olduğunu gördüm. Sen ve çevrendeki herkes tehlikede. Ama Selim seni korumak için yıllardır yanından ayrılmadı, o abisi gibi değil. Babandan intikam almak istese de seni çok seviyor. Kardeşini korumak için herkese karşı koydu, en çok da Serhat'a... Selim'den sakın vazgeçme Emir, o senin arkanda olan tek kişi...

 

Bir de babanın söylediği bir şey var; Emir'e uzun süre bakamıyorum, annesine benzeyen siması acı veriyor. Böyle bir hayatı olduğu için ve buna ben neden olduğum için dayanamıyorum. Oğlumu ne kadar sevdiğimi söylememek bana işkence ediyor.

 

Hadi bak yine iyisin, benden sana ufak bir hediye... Baban seni çok seviyor...

 

Ve ne olur Yonca'nın zarar görmesine izin verme... Ona asla sahip olamayacak olsam da, sonsuza kadar varolmasam da bu dünyada korumak istediğim tek kişi o... O benim dört yapraklı yoncam Emir. Kurutma yapraklarını... Bu dünyada onu görüp de aşık olmayacak bir erkek yok, istemem ama olur da bir gün onu benim kadar seversen eğer uzak dur. Çünkü sen aşık olmaması gereken bir adamsın, aşık olduğun kadın, annesinin intikamı için gün sayan Serhat'ın hedefi olur. Babasının elinden alınan kadına karşılık bir kadını senden alacak.

 

Buna izin verme!..

 

Pezevenklik yapma! İnsan ol!

 

Ayrıca hemen benden kurtulmaya çalışma, izin ver biraz onu seveyim. Benliğimi hemen yok etme, bırak varlık sebebimimle biraz olsun zaman geçireyim...

 

Ayrıca Allah belanı versin Emir! Senin beynini sikeyim! Nerede lan benim en sevdiğim fotoğraf makinem?!

 

Harika ve varlığı sayesinde nefes aldığın Emin Işık...

 

Güzel dileklerimle bitirdiğim mektubu bol tükürük ile yalayıp kapattım. Diğer eşyalar ile birlikte kutuya koyup, Nevzat babaya vermek üzere sakladım. Zamanı geldiğinde de Emir'e ulaşması için Neco'ya talimat verecektim. Kendi kendime not bırakmam garip gelecekti ama sorgulaması gerekmezdi.

 

"Emin," Selim'in sesini duyunca kafamı kaldırıp samimiyetten uzak şekilde gülümsedim. "Ne işin var burada? Seni arıyorum sabahtan beri, bugün ortadan kaybolmanı neye borçluyuz?" Odaya girip karşımda durdu. Her zaman olduğu gibi griye yakın mavi gözlerinde şüphe vardı.

 

"Benim odam değil mi?" diye sorduğu sorudan bağımsız bir soru sordum. Bugün Yonca'ya gerçeği söylediğimi söylemek istemiyordum. Yakında Aslı'dan duyacaklardı zaten. Ya da Yonca ortalığı birbirine katardı.

 

"Emir'in odası ve sen pek buraya girmezsin." dedi şüpheli şekilde. Bu adamın da aşırı zeki oluşu sinirimi bozuyordu.

 

"Şerefsiz Emir, en kıymetli fotoğraf makinemi çalmış. Onu arıyorum." derken ayağa kalkıp elimdeki kutuyu şüphe çekmeden kenara koydum. Selim'in gözleri kutuya kaydı ama bir şey demedi.

 

''Saçma sapan resimler çektiğin için el koymuştur. Gel hadi, rakı masası kurdum." Bana arkasını dönünce kutuyu elime aldım. Ondan gizli bir yere koyacaktım.

 

"Beni sarhoş edip uyutmak istiyorsun değil mi?" diye sordum. Bana dönmemişti.

 

"Hayır, ben bugün sarhoş olmak istiyorum." dedi.

 

"Ohoo! Desene "Aslı! Seni seviyorum, çok özledim!" ağıtları yakma zamanın gelmiş." Odadan çıkınca aniden bana döndü.

 

"Kes sesini Emin, ayrıca daha önce yaptığın gibi videomu çekersen sikerim beynini!" Ardından merdivenden inmeye başladı. Bense hiç umursamadan arkasından indim. Ne de olsa bunu yapmama kızsa da Aslı'ya ulaşan videolardan hiç şikayeti olmuyordu.

 

Çünkü seviyordu, o bunu söyleyemiyordu ama Aslı'nın bunu bilmesini istiyordu. Eğer bir gün sahte hayatı gerçek olursa Aslı'ya gidecekti. O gün ne zaman gelirdi bilmiyorum ama mutlu olmayı hak ediyordu.

 

Seven herkes kavuşmayı hak ediyordu... Benim gibi yaşamayan bir adam bile hak ediyordu. Ruhum bu dünyada var olmasa bile kaybolmayı değil sevilmeyi hak ediyordu...

 

Kayıp bir ruh olmaktan yoruldum artık...

 

 

Bölüm : 22.10.2025 20:08 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...