Yeni Üyelik
7.
Bölüm
@z.nesa_

Ballarım selam. Lafı fazla uzatmayayım, oy verip bölüme başlayın. Ama lütfen yorum yapın, sizlerin tepkilerini okumak beni çok mutlu ediyor.

Tanıdıklarınıza da önerin bizi. Çok seviniriz. (Biz: Gece, Şafak ve ben)

Dişçi: Şafak mı adın?

Siz: Evet

Dişçi: Şafak vakti mi doğdun ne yaptın

Siz: Nereden bildin?

Dişçi: DMDSLDNSĞDK

Dişçi: Şaka yapıyorsun

Siz: Hayır ya gerçekten şafak vakti doğmuşum

Siz: Annemlerde isim bulamadığından şafak koyalım demişler

Dişçi: Allah'ım ya

Dişçi: Ne çok güldüm

Siz: Ay sanki senin adının bi önemi var

Siz: Sende gece doğmuşsun işte

Dişçi: Yok ben gündüz doğdum annemler adı Gece olsun demişler

Dişçi: Tutmadı senin tahmin

Siz: Amaann

Siz: Seninle uğraşmayacağım

Dişçi: Uğraşma zaten

Siz: Ok (21.30, görüldü)

Telefonumu cebime koyup ayağa kalktım. Ağrıyan belimi sağ elimle tutup yüzümü buruşturarak içeriye girdim. Az önce tüm çalışanlar çıktığından bende pencereleri kontrol edip eşyalarımı adım ve dışarı çıkıp kapıyı kilitledim.

Arabaya binip evimin olduğu güzergahta ilerledim. Dudaklarım arasında bir şarkı mırıldanırken her döndüğüm köşede benimle birlikte dönen araba dikkatimi çekti.

Dikiz aynasından o arabayı incelerken önümden geçen kediye çarpmamak için sertçe frene bastım. Dengemi sağlayamayıp öne doğru savruldum neyse ki bağladığım kemer direksiyona çarpmamı engellemişti. Kedi koşarak karşı kaldırıma geçerken arkamdaki araba da aniden durmamdan kaynaklı benim arabama çarpınca sinirlenip gözlerimi sıkıca kapattım.

Kemerimi açıp arabadan indiğim gibi arka tarafa ilerledim ve hasar kontrolü yaptım. Ufak içe çökme durumu dışında bir şey yoktu.

"Hanımefendi, kafayı mı yediniz?" aramdaki arabanın şoförü inip bana doğru gelirken kaşlarımı çattım. "Neden ani fren yapıyorsunuz?"

"Beyefendi önüme kedi çıktı bu yüzden fren yaptım da siz neden arabama yapışık geliyorsunuz?" adam arabasının ön tamponunu kontrol ederken bir anda bana döndü. "Mesafe bıraksaydınız çarpışmazdık!"

"Suçlusunuz ve üste mi çıkmaya çalışıyorsunuz?" deyip alaylı bir şekilde güldü.

"Pardon da kedi önüme çıktı, o anki telaşla düşünemedim ani fren yapıp yapmamayı!" dediğimde arkamdan bir miyavlama sesi geldi.

Ben arkamı döndüğümde eş zamanlı olarak adını bilmediğim adam da sola doğru eğilip sesin geldiği yere bakmıştı. Biraz önce çarpmaktan kıl payı kurtulduğum kedi ağzında tuttuğu yavrusuyla bize bakıyordu, tam ortamıza gelip yavrusunu yere bıraktı ve yeniden miyavladı.

Adını bilmediğim adam pantolonu hafifçe yukarı çekip yere çöktüğünde dikkatle onu izledim. Kedinin kafasını okşayıp severken kedi mırlayıp duruyordu ve bir anda bana gelip bacaklarıma sürtündü. Bende eğilip sevdiğimde adını bilmediğim adama baktı.

"Ona kızmamamı mı istiyorsun?" dediğinde kedi sanki anlarmış gibi miyavladı.

Bu kediler bizi nasıl anlıyordu?

"Uzlaşabileceğimiz bir nokta var gibi gözüküyor," deyip ayağa kalktı ve iki arabaya da sırayla baktı. Kafamla onaylayıp hasar için bir miktar para vermek için cüzdanımı çıkartacağım sırada kolumdan tuttu. "Gerek yok, ben sizin arabanın hasarlarını karşılayayım. Bu yeterli." dediğinde itiraz edecektim ki ceketinin cebinden bir kart çıkarttı. "Bu otomotiv tamircisini yakından tanırım, güvenilirdir." deyip boğazını temizledi. "Adımı verirseniz sizden ücret almayacaktır." deyip başka biir kart uzattı. "Bu da benim iş yerimin kartı, üzerinde adım mevcut." deyip iki adım geriye gitti. "İyi akşamlar." cevap vermemi beklemeden arabasına binip gittiğinde iki kartı da cebime koyup yanaklarımı şişirerek derin bir nefes verdim.

Arabaya binip evime on dakikalık uzakta kalan yolu da bitirdiğimde hızlıca kapıları kilitleyip binanın giriş kapısına ilerledim. Kapının önünde bulunan üç merdiveni çıkarken anahtarımı çantamdan çıkarmakla uğraşıyordum. Uğraşlar sonucunda anahtarı bulup kapıyı açtım ve binaya girdim.

Son günlerde asansör bozuk olduğundan merdivenlerin olduğu tarafa yöneldim. Üçüncü kattaki evime ulaşacağım için olan sevinç vardı içimde.

İkinci kata geldiğimde neredeyse iki aydır boş olan dairenin önünden geçerken bir kaç tıkırtı duydum. Birilerinin taşınmış olabileceği muhtemeldi. Daha fazla oyalanmayıp merdivenleri çıktım ve daha fazla olay yaşamamak için evime girdim. Çantamı ve hırkamı askıya asıp rutin işlerimi hallettim.

Mutfağa geçtiğimde hızlıca yemek için sandviç hazırlayıp masaya oturdum. Televizyonu açıp izleyebileceğim bir film ararken bir anda dişime saplanan ağrıyla elimdeki sandviçi tabağa bırakıp avucumu yanağıma bastırdım.

"Hayır, ne oldu şimdi birdenbire?" deyip mutfak dolaplarının yanında olan ecza dolabına ilerledim. İçinden bir ağrı kesici alıp içtim. Gözlerim saatte değdiğinde neredeyse akşam on buçuk olacağını gördüm.

Sandviçin üstünü kapatıp dolaba koydum ve biraz uzanmak için odama ilerledim. Bir elim yanağımdayken diğer elimle pikeyi kaldırıp altına girdim. Yanağımı yastığa yaslayıp gözlerimi sıkıca kapattım.

Dişimdeki ağrı yüzünden kastığım bedenim ve çattığım kaşlarım huzursuz olduğumun göstergesiydi.

Ağrıyla uğraşırken beynime bir çivi gibi saplanan matkap sesiyle gözlerimi açıp etrafa bakındım. Elim yanağımın üstündeyken yatakta oturur pozisyona gelip sesin nereden geldiğini anlamaya çalıştım.

Yukarı kattan gelmesi imkansızdı çünkü yrni doğmuş bir bebekleri vardı ve bu saatte uyurdu. Yan taraftaki daireden de gelmiyordu çünkü samimi olduğum komşum bu gece hastanede nöbetteydi. Alt katımdan geldiğini teyit ettiğimde sesler iyice yükselmişti.

Hızlıca ayağa kalkıp banyodan viledayı elime aldım ve odama geldiğim gibi yere vurdum. En sonunda matkap sesi kesilince derin bir nefes alıp yatağa oturdum.

"Saat olmuş gecenin bilmem kaçı, bu saatte tamir mi yapılır ya?" kendi kendime söylenip tekrar yatağa uzandım. Matkap sesinin kestiğine şükür edemeden bir yere vurma sesi gelmeye başladı. "Ama bu kadarı da fazla ya!" ayağa kalkıp duvarın kenarına bıraktığım viledayı alıp yeniden vurdum aşağıya. "Sen vurdukça bende vuracağım, saygısız kiracı!" tüm gücümle aşağı vurduğum sırada aşağıdan gelen sesler kesildi.

"Şükür ya!" viledayı yere bırakıp yatağa uzandım. "Bırakın da rahatça acımızı çekelim." gözlerimi kapatıp elimi yanağıma bastırdığımda yanağımın şiştiğini hissettim.

Dişimin ağrısıyla uğraşırken bu defa aşağıdan elektrik süpürgesi çalıştırıldı. Kanımda kaynayan öfkeyle ayağa kalkıp üstüme ince hırkamı giyindim, portmentonun çekmecesinden anahtarımı alıp evden çıktım. Bir kat aşağı inip üst üste zile bastım. Kapı açılmayınca tokmağı sertçe vurdum.

"Geldim, geldim." içeriden gelen erkek sesiyle iki adım geriledim. Kapı açıldığı gibi akşam arabama çarpan adamla karşılaştım. "Siz?" deyip bir kaşını kaldırdı.

"Evet ben, beyefendi gecenin bu saati tamir yapmanızı gerektiren önemli olay ne?" deyip anahtarımı hırkamın cebine koydum.

"Eve yeni taşındım ve gündüz işte olduğum için halledemiyorum. Lütfen kusura bakmayın." deyip mahçup bir şekilde dudaklarını birbirine bastırdı.

"Usta falan tutun o zaman rica ediyorum. Belki hasta olan, ağrı çeken birileri vardır ya da en basitinden uyuyanlar vardır." dediğimde kafasıyla onayladı. Bakışları yanağıma değdiğinde kaşlarını çattı.

"Bir sıkıntı yok değil mi?" deyip kendi yanağına dokundu. Sorduğu soruyla unuttuğum ağrım yeniden gün yüzüne çıktığında yüzümü buruşturup yanağıma dokundum.

"Ne güzel unutmuştum!" deyip merdivenlere yöneldim. "Lütfen tadilat yapmayın!" deyip ayaklarımı sürüyerek merdivenleri çıktım, evime girip kapıyı kapattım. İkazımdan sonra tadilat yapmayan adama minnet duyarak yatağa uzandım.

"Uyusam iyi olacak." deyip ağrıyan dişime inat gözlerimi kapattım. Uyku ile uyanıklık arasındayken telefonumun sesini duydum ancak gözlerimi açmak istemediğim için uykuya daldım.

***

"Ama yeter artık!" sabahın köründe matkap sesiyle kalkmış, yatağın içinde boş boş etrafa bakıyordum. Bu defa beynimi delen matkap sesi alt kattan değil yan daireden geliyordu. "Nasıl bir eziyet bu?" üstümdeki pikeyi kenara itip ayaklarımı yataktan sarkıttım. Ellerimi yatağa bastırıp ayağa kalktım.

Dün gece içtiğim ilacın etkisiyle uyumuştum ve şu an ağrım yoktu. Banyoya gidip günlük işlerimi halledip odama geldim. Yatağa oturup telefonuma bakındım.

Dişçi: Dişin ağrıyor mu?

Dişçi: Günaydın bu arada

Siz: Günaydın

Siz: Şuan dişim ağrımıyor dişçi

Dişçi: Diş hekimi*

Siz: Zıkkım

Dişçi: Muayene olmaya geldiğinde göstereceğim sana zıkkımı

Siz: Şikayet dilekçesi?

Dişçi: Ya sabır

Siz: Aynenn (09.45, görüldü)

Telefonumu kapatıp üstüme rahat edeceğim tarzda eşofman ve tişört giyip mutfağa geçtim. Bugün pastaneye gitmeyeceğim için güzel bir kahvaltı masası hazırladım. Sandalyeye oturup ekmeğin üstüne kaymak ve bal sürdüm.

"Hem dişim ağrıyor diye yakınıyorum hem de tatlı yiyorum. Ulan Şafak sen iflah olmazsın." kendi kendime söylenip ekmekten küçik bir ısırık aldım.

Kahvaltıma devam ederken alt kattan gelen tadilat seslerine göz devirdim. Kahvaltı masasını toplayıp dişimi fırçalamak için banyoya gittiğimde yanağımın iyice şiştiğini fark ettim.

Fırçama macun sıkarken telefonumun çalmasıyla elimdeki fırçayla mutfağa ilerledim.

Yeter arıyor...

"Alo." karşı taraftan gelen hışırtı sesleriyle yüzümü buruşturdum.

"Alo, gecemin şafağı." hitap şekline gülüp banyoya geri döndüm.

"Efendim canım." klozetin kapağını kapatıp üstüne oturdum.

"Aşkım biz önümüzdeki hafta mı gidecektik kliniğe?" sorduğu soruyla korkularım gün yüzüne çıkmıştı.

"Evet, maalesef ki." dediğimde kahkaha attı.

"O zaman sevineceğin bir haner vereceğim, hazır mısın?" dediğinde oturduğum yerde dikleştim. "Haftaya acil bir durum yüzünden klinik kapalı olacakmış, yarın gideceğiz kliniğe." dediğinde yutkundum. "Çok sevindin değil mi?"

"Ya, çok sevindim." derin bir nefes verip ayağa kalktım. "Sende gel ama,"

"E tabii geleceğim." bu konuyu rafa kaldırıp diğer konulardan konuştuğumuzda dakikalar ilerlemişti.

Aramayı bitirince dişlerimi fırçalayıp oturma odasına geçtim. Telefonumu açıp sosyal medya hesabımda gezinirken gelen bildirime tıkladım.

Dişçi: Şafak, Yeter sana ileteceğini söylemişti ama yine de söyleyeyim dedim

Dişçi: Haftaya klinik kapalı olacak senin randevunu yarına çektim

Dişçi: Müsait olmazsan günü değiştireyim?

Siz: Gönül isterdi ki müsait olmayayım

Siz: Ama müsaitim

Dişçi: Öyle düşünme

Dişçi: Diş ağrısı çekmekten iyidir

Siz: Ve tabi diğer dişime kavuşmakta iyidir

Siz: Değil mi?

Dişçi: Evet (11.38, görüldü)

Telefonumu kapatıp televizyondan bir şeyler izlemek için kumandaya uzandığımda aklıma dün hırkamın pasta kremasına değdiği gelince kalkıp çamaşırları yıkamaya karar verdim. Kirlileri ayıklayıp çamaşır sepetine koyduğumda hırkamın cebinde bulunan kağıtları çıkartıp portmentonun çekmecesine koydum, o kağıtlar dün çarpıştığım adamın iş yerinin kartıydı.

Çamaşırları makineye atıp çalıştırdım ve salona geçtim. Yapacak bir şey olmadığından televizyona odaklandım.

Saat akşam beş olduğunda canım domates soslu makarna çektiği için yeniden mutfağa girmiş ve kollarımı sıvamıştım.

"Hadi kızım Şafak göster maharetini!" deyip ellerimi çırptım. Kendi kendime şarkı mırıldanıp makarnayı ysparken kapı çaldı.

Boynuma astığım üzerinde 'Şafak Şef' yazılı önlüğümle kapıya ilerledim. Kapıyı açtığımda karşımda alt komşumu beklemiyordum.

"İyi akşamlar." gülen yüzüyle selam verdiğinde boğazımı temizledim.

"İyi akşamlar, buyurun." dediğimde elinde tuttuğu küçük kâseyi gördüm.

"Ben varsa biraz salça rica edecektim de." gözleri elindeki kâseden yukarı tırmandığında önlüğümün üstündeki yazıyı okudu.

"Tabii, hemen getireyim." deyip elindeki kâseyi aldım ve mutfağa geçtim. Önlüğü çıkartıp sandalyenin başına astım ve kâsenin içine biraz salça koydum ve geri kapıya ilerledim. "Buyurun," deyip ona doğru uzattım.

"Teşekkür ederim." bir şey söylemek ister gibi dudaklarını araladı. "İsminiz Şafak mı?" bir anda sormasıyla bozguna uğrayıp gözlerimi kırpıştırdım.

"Evet, neden sordunuz?" dediğimde gülecek gibi oldu.

"Dün tesadüfen yanağınızdaki şişliği gördüm sanırım dişiniz iltihap yapmış, bir hastamın da dişinde sıkıntı vardı da," deyip yutkundu. "Adı da Şafak'tı. Onu anımsattınız ondan sormak istedim." dedikleriyle sertçe yutkundum.

"Siz ne doktorusunuz ki?" ellerim bir anda buz gibi olmuştu.

"Diş hekimiyim ben." dediğinde rezil olduğumu hissettim.

Bu o muydu?

"Size daha fazla rahatsızlık vermeyeyim, benzettim sanırım. Tekrar teşekkür ederim." deyip merdivenleri indiğinde kapıyı hızlıca kapatıp kapıya yaslandım.

"O mu acaba?" derken sol elimi ovalıyordum. Portmentoya koyduğum kartları elime alıp üstüne baktığımda hayatımın şokunu yaşadım.

Gülüşler Diş Sağlığı

Dt. Gece Aytürk

Dt. Gece Yurt

Dt. Selin Elin

Dt. Yeliz Zayıf

"Gece Aytürk." deyip dudağımı ısırdım. "Nasıl olur ama?" kartı elimde çevirirken etrafta göz gezdirdim. "Ben sana muayene olmadım ki." gözlerimi kapatıp yutkundum. "Ama sendin randevu aldığım," yeniden karta bakıp isimleri tek tek okudum.

Bir yanlış anlaşılma vardı. Çok büyük bir yanlış anlaşılma.

Şaşkınlığım katbekat artarken mutfağa gelip telefonumu aradım. "Of, ihtiyacım olan an da kaybol zaten!" oturma odasına gidip sehpanın üstünde duran telefonumu alıp Yeter'i aradım. Sabırla aramayı cevaplamasını beklememe rağmen açmamıştı.

Mesaj uygulamasına girip Yeter'e yazacakken diş hekiminin yazdığı mesajı gördüm.

Dişçi: Sanırım seni buldum Şafak

Bölüm sonu.

Normalde bölümü hafta sonu atacaktım ama dayanamadım. Lütfen sizlerde oy verip yorum yapın. Oy ve yorum sayısını az görmek bizi üzüyor. (Biz: Gece, Şafak ve ben)

İnstagram, tiktok: z.nesa_

Loading...
0%