Yeni Üyelik
10.
Bölüm
@z.nesa_

Herkese merhaba. Nasılsınız?

Uzun bir süredir bölüm atamıyorum hatta atamamakla kalmayıp yazamıyorum bile. Ah sınavlar ah!

Keyifli okumalar diyerek sizi Gece ve Şafak'a kavuşturuyorum.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

 

Bakışlarım inatla duvardan ayrılmamak için çaba sarf ediyor, bir milim kıpırdamıyordu bile. "Şafak!" duyduğum ses desibeli iyice yükselirken başımı usulca oturma odasının kapısına çevirdim. İri cüsseli, gri tişört ve siyah pantolonla kamufle olmuş olan İrfan abi duruyordu kapıda.

"İrfan abi, hoşgeldin." dedim ayaklarımı koltuktan sarkıtıp ona doğru döndüğümde kaşlarını çatıp Gece'ye baktı. "Hayırdır, gelmeyecektin bu hafta?"

"Hoşbuldum abim, ufak bir işim vardı da geldim." derken gözlerini Gece'nin üstünden çekmiyordu. "Bu arkadaş kim, niye gelmiş buraya?" dediğinde ayağa kalkıp Gece'nin önüne, İrfan abi ile arasına geçtim.

"Bu Gece, benim diş hekimim. Aynı zamanda alt komşum." deyip gülümsedim şirince. "Dişim apse yapmışta, ben ağrıya dayanamayınca muayene etmek için geldi. Sağ olsun." Gece'nin koluna dostça iki kez vurduğumda İrfan abi kafasını sallayarak onayladı.

"İyi yapmışsın delikanlı." deyip arkasında birleştirdiği ellerini çözdü. Sol elindeki siyah tesbihi görünce göz devirmek istedim.

Kıro işte ne olacak.

"Tanıştığıma memnun oldum." Gece elini uzatıp İrfan abiye bakarken ben iki adım sağa çekilip koltuğuna yaslandım. İrfan abi eyvallah dercesine kafasını eğip Gece'nin elini tuttuğunda ellerini aşağı yukarı salladılar hafifçe.

"Bende memnun oldum." dediğinde sırıtmaya başladım. Gece bana kısa bir bakış atıp getirdiği poşeti bana uzattı.

"İlaçları yarına kadar kullan, yarın klinikte röntgene göre daha etkili bir ilaç yazarım. Nasıl kullanacağın yazıyor içinde." dediklerini kafamla onaylayıp poşeti tuttum. "İyi akşamlar." deyip kapıya doğru ilerledi. İrfan abi onun peşinden gidip kapıyı kapatırken poşeti odama götürüp bıraktım.

"Abi aç mısın, yemek ısıtayım mı?" sanki dünden yemek vardı.

"Açım açım da önce bir sana sarılayım cimcime. Özlemişim seni." deyip kollarını iki yana açınca gülerek kolları arasına girdim.

"Bende seni özledim de cimcime olmadı sanki." dememle benim gibi güldü.

"Oldu oldu, işime karışma." benden uzaklaşıp burnumun ucuna parmağıyla vurdu. "Cimcime." burnumu kırıştırıp dil çıkardım.

"Hadi gel, sana yiyecek bir şeyler ayarlayayım. O sırada da sohbet ederiz." deyip mutfağa ilerledim. İrfan abi de peşimden gelirken bir sandalyeyi çekip oturmuştu.

"Korkunu nasıl yendin kız?" deyip gülmeye başlayınca göz devirerek elimdeki kepçeyle ona döndüm.

"Sen beni çok hafife almışsın canım. Ben aklıma koyduğum her işi yaparım." deyip göğsümü kabarttım.

"Hadi bakalım, öyle olsun." deyip sırtını sandalyeye yasladı. Ben ona yemek ısıtırken o şehir dışında ne yaptığını anlattı.

İrfan abi, amcamın en büyük oğluydu. Tek çocuk olduğum için ve onu diğer kuzenilerimden çok sevdiğim için abi yerine koymuştum. Gerçekten de bana bir abi gibi yaklaşmış, koruyup kollamıştı.

O oturup yemeğini iştahla yerken yanındaki sandalyeye oturup aklıma gelen olayları anlatıyordum. Tabii yanlış dişimin çekilmesini anlatmayacaktım. Anlatırsam ortalığı mahşer yerine çevirirdi.

Kendisi çok az, mini minnacık, birazcık kavga etmeyi severdi.

"Pastanede işler nasıl gidiyor, bir sıkıntı yok değil mi abim?" yemeğini yediği için balkonda çay içme kararı almış ve elimizde çay bardaklarımız balkona çıkmıştık.

"Bir sıkıntı yok abi, her şey çok güzel gidiyor." dememle gülümsedi.

"Sen işletirsin de olmaz mı be güzelim." deyip sol tarafımdan kolunu sağ omzuma doladı ve beni kendisine çekti. "Dişin ağrımıyor değil mi?"

"Şuan ağrımıyor, birazdan ilaçlarımı içip yatarım." kafasıyla onaylayıp çay bardağını masaya bıraktı.

"İlaçlarını aksatma abim, bir an önce iyileşsin şu dişin." deyip yanağımı öptü. "Yarın benim de gelmemi ister misin?"

"Sen işini hallet abi, Yeter benimle gelecek zaten." dediğimde güldü.

"Yeter ne biçim isim lan?" deyip yüksek sesle kahkaha attığında yandan bir bakış attım. "Rahmetli anneannemin ismi." kendi kendine gülüp siyah sakallarını sıvazlarken bitmek üzere olan çayımı masanın üstüne bıraktım.

"Neden gülüyorsun?" göğsüne hafifçe vurup kaşlarımı çattım. "Gelecekteki karın da böyle bir isim isteyebilir." dediğimde bana ayıplarcasına baktı.

"Karımın isteği başım gözüm üstüne. Ama başkalarının koyduğu isimlerle elbette ki dalga geçerim cimcime." her zaman yaptığı gibi burnuma bir kez vurup çalan telefonunu yanıtlamak için balkondan çıktı. Bende bir sandalyeye oturup cebimden telefonumu çıkarttım. Mesaj uygulamasına girip gelen yeni mesajlara baktım.

Diş Hekimleri ve Korkanlar

Yeter kişisi sizi Diş Hekimleri ve Korkanlar grubuna ekledi.

~Gece: Çok yaratıcı bir isim

~Yeliz: Bence güzel

Dişçi: En çok Şafak beğenmiştir

Siz: Yazım hatası yapmasanız beğenirdim

Yeter: Nerede yazım hatası yapmışım

Siz: Dişçiler*

~Yeliz: MXSŞDMDŞDM

~Gece: Gece sinirden kuduracak

~Yeliz kişisini Yeliz olarak kaydettiniz.

~Gece kişisini Gece olarak kaydettiniz.

Dişçi: Üst katımdasın Şafak, dikkat et de gece gelip dişlerini sökmeyeyim

Siz: Yaw he hee

Yeliz: Şafak senin yerinde olsam şikayeti basardım

Dişçi: Anlamadım stajyer?

Yeliz: Hocam şimdi şöyle ki

Yeliz: Ben yanlışlıkla telefonun üstüne oturmuşum

Yeliz: İşe bakın ki bunlar yazılmış

Gece: FKDŞSDMDLDK ABİ DURUN

Gece: Aşkım sen onun ekibinde değilsin, bir sakin mi olsan?

Yeliz: Ay doğru

Yeliz: Ekip başkanı gibi konuşunca korktum (!)

Dişçi: Şüpheli

Siz: Ay Yeliz

Siz: Ekip başkanın bile olsa korkma

Siz: Ben arkandayım dağ gibi

Yeter: Şafak doğmadan neler doğar Yelizciğim

Siz: Komik mi

Yeter: Evet

Siz: Yeter yeter

Yeter: Ok

Özel sohbetlerden mesaj gelince gruptan çıkıp diğer sohbete girdim.

Dişçi: Dişin ağrıyor mu hâlâ

Siz: Hayır ağrımıyor

Siz: Birazdan ilaçları içip uyuyacağım

Siz: Tekrar teşekkür ederim

Dişçi: Ne demek görevim

Dişçi: Tabii korkmana rağmen bu görevi üstlenmek biraz tehlikeliydi ama yine de iyi ilerledim

Siz: O ne demek be!

Siz: Sanki korkan hasta gördün de

Dişçi: Gördüm tabi

Dişçi: Küçük bir hastam vardı

Dişçi: Korkusundan sürekli tekme atıyordu

Dişçi: Kolumu ısırdığını da unutmayalım

Siz: Aman be dişçi o da bir şey mi

Dişçi: Diş hekimi*

Siz: Zıkkım

Siz: Ben küçükken aletleri bozmuşum nası becerdiysem artık

Dişçi: Babana üzüldüm, çok pahalıya patlamıştır ona

Siz: Yok be babam tam zararı karşılayacağı gün iflas etmiş klinik

Dişçi: Yok artık

Siz: Valla, bok şansı var bizde

Siz: Neyse İrfan abim çağırıyor, gitmem gerek dişçi

Dişçi: Sahi ya o gelen kimdi?

Siz: İrfan abim

Dişçi: Hee tanıdım tanıdım İrfan abin

Siz: Kuzenim işte

Siz: Abim yerine koyarım onu

Dişçi: Anladım

Mesajına ifade bırakıp beni çağıran abimin yanına gittim. Uyumak istediğini söyleyip döşeklerin yerini sorduğunda ona engel olup yatağını ben açtım. Her ne kadar yer yatağında yatmak istese de koltuktayer yapıp odama gittim.

Yatağa uzanıp ellerimi karnımın üstünde birleştirdim ve boş boş tavanı seyrettim. Yeterince hayatı sorguladığımı düşününce oturur pozisyona gelip yeniden balkona çıktım. Üstümdeki pijamalarla sandalyeye oturup sağ tarafımda kalan pencerenin mermerine dirseğimi yasladım, çenemi de avucuma bastırıp sokak lambasının aydınlattığı sessiz sokağı seyrettim. Sokakta başı boş gezen köpek bir çöp kenarında duran poşeti koklayıp iki dakika duraksadı ama yine de yoluna devam etti.

Kulaklarıma dolan hışırtı sesiyle oturduğum sandalyeden kalkıp aşağıya doğru eğildim. Alt katımdaki balkondan eğilen Gece'yi gördüm. "Gel oğlum." diyerek elindeki küçük poşeti yavaşça yere attı. Köpek koşarak poşete yaklaştı ve içindekileri yemeye başladı. "Aferin oğluma!" dudaklarımın arasından derin bir nefes verdiğimde Gece yukarı doğru baktı. Burada olduğumu biliyor gibiydi, kendi koymuş gibi buldu gözlerimi.

Bir şey söylemek istercesine aralandı dudakları ama vazgeçmiş olacak ki geri kapattı. Gözlerini gözlerimden çekmeyip ellerini balkon demirliklerine bastırdı. Ne o gözlerini çekiyordu ne ben. Bu bakışma sabaha kadar sürecek gibiydi ama abim gelmeseydi.

"Şafak, ne yapıyorsun burada?" dedi uykulu sesiyle. Ne çabuk uyumuştu?

"Uyku tutmadı, hava alıyordum." deyip eğildiğim gibi dikleştim. Abim içeri girip elindeki hırkayı omuzlarıma attı.

"Fazla oyalanma abim, bu hırkayı da giyin yoksa üşürsün." deyip şakağımı öptü ve etrafta gözlerini gezdirip içeri girdi.

İçimde yeşeren bir duyguyla eğilip alt kata baktığımda görmek istediğiim bir boşluk değildi. Sırtımı dikleştirip yanaklarımı şişirerek derin bir nefes verdim.

İçeri girip balkonun kapısını kapattım ve odama ilerledim. Komidinin üstünde bulunan sürahideki suyu bardağa doldurup Gece'nin getirdiği poşetteki ilaçları yatağa döktüm. Üstünde yazan talimatlara göre ilacı içtiğimde yatağın üstünde duran küçük kağıt dikkatimi çekti. Buruşmuştu ama yine de üstündeki yazılar okunabilecek durumdaydı.

Okuduğum yazıyla dudaklarım şaşkınlıkla açıldı. Gece bana bu ilaçların evde yedekte durduğunu söylemişti ancak bu bir eczane fişiydi. Üstünde bugünün tarihi yazıyordu.

"Benim için mi almış bu ilaçları?"

Bölüm sonu.

Ay efendim, bizim oğlan nasıl da düşünceli, nasıl da düşünceli.

Bölümlerimize kavuşuyoruz yavaş yavaş, düşüncelerinizi alayım?

Bölümler hakkında bilgi edinmek için sosyal medya hesaplarımı takip etmeyi unutmayın.

İnstagram ve tiktok: z.nesa_

Loading...
0%