Yeni Üyelik
2.
Bölüm

Beynimin Labirentinde Kayboluş

@zakirozturk

Cinler cennettin kapısına gidip oradan haberler alabiliyorlardı tâki Peygamber Efendimiz doğana kadar. Artık onlara cennetin kapısını dinleme yasağı gelmişti.

"Öyle ise cennet cinler gibi belli bir hıza ulaşınca gidilebilecek bir yerde miydi?

-----------------------------------------°°°Ω°°°--------------------------------------------

Her uyanmamda yada bazı anlık vakalarda yapboz gibi olan kabusumun bir parçasını daha görüyordum. İlerleyen hayatıma inat gerileyen bir geçmişe de gidiyor anılar hatırlıyordum. Bunlar gerçek miydi yoksa yaşadığım bir travmanın etkisi ile beynimde oluşan akıl oyunları mı? Bunun cevabı nasıl bu hale geldiğimi hatırladığım zaman çözülecekti sanırım.

Nerede ve kimin evinde olduğumu bilmeden yorgun ve bitkin şekilde uzanıyordum. İçmek için yatağımın yanında duran nostaljik ve oyma kahverengi sehbahanın üstünde duran bir bardak suyu almak istedim. İşte o an birden bileğimdeki dövmeyi fark ettim. "57140" yazıyordu. Şaşkınlıktan bardağı da suyu da unutmuştum. Uzun bir süre bileğimdeki yazıyı inceledim. Evet belki bir hafıza kaybı yaşamış olabilirim ama bu dövme bana hiçbir şey çağrıştırmıyor ve aşina gelmiyordu. Daha önce yaşadığım şeyleri anımsatacak şeyleri görünce dejavu yaşamış gibi oluyordum ama bu sefer öyle olmadı. Bileğimde acı yoktu ama bu dövme yeni yapılmıştı koluma. Kendimi damgalanmış bir hayvan yada barkodlu bir ürün gibi hissettirdi bu durum bana. Hemen kalktım kapıyı kilitledim. Üstümü komple çıkarıp vücudumda başka iz var mı diye aramaya başladım. Arada karşımda duran karyolanın aynasından da yardım alıyor göremeyeceğim yerlere oradan bakıyordum. Amacım başka bir dövme bulmak değil acaba vucudumda bir çip felan var mı diye onu bulmak olmuştu. Dışarı da insanlar delice şeyler yapıyorken kendimden şüphe duymamam imkansızdı. Bu insanlar acaba bir deney sonucu mu bu hale gelmişti? Bende baygın uyandığıma göre bu deneyin bir parça mıydım? Bu konaktaki insanlar melek görünümlü bir şeytan yada sivil kılığında bana şüphe uyandırmadan beni esir tutan bir takım doktorlar mıydı? İçimden geçen bu tarz onlarca soruyla öyle bir dolup bunalmıştım ki bir an hepsinden kurtulmak istedim. O an gözüme masanın üzerindeki meyve tabağının kenarında duran ucu bir meyveyi bile zor kesecek hale gelmiş yeşil plastik saplı bıçağa ilişti. Var gücümle masaya doğru koşup bıçağı aldığım gibi bileğimdeki dövme numarasına sapladım. Silip kurtulmak istiyordum ondan. Olayın sıcağından mı yoksa içimdeki hırstan mıdır bilmiyorum kolumdan fışkıra fışkıra kan akarken ben acı bile hissetmiyordum. Son bir kez daha kendimde güç toplayıp bıçağı saplandığım yerden var gücümle çekip geri çıkarttım. Birden korku sarmıştı içimi. Kan fışkırıyordu o zaman atar damara gelmiş demekti bıçak. Ben şimdi ölecek miydim?

​​​

Loading...
0%