Yeni Üyelik
1.
Bölüm

KKA/Giriş

@zamanbekcileri

Rüzgar küçük kızın beyaz tenini yaladığında, kızın sarı saçları beyaz tenini örttü. Küçük kız ellerini çırpıp etrafa masum gülücükler saçıyordu. Tombul elleriyle beyaz elbisesinin eteklerini tutup etrafında dönüyordu. Yemyeşil çimenlerin üzerinde çıplak ayaklarıyla gezinirken dadısının etrafında daireler çizerek dönmeye başladı.

 

"Filiz! Bak bana koşuyorum!" dedi küçük kız kelimelerin çoğunu yutarak. Daha konuşmayı tam olarak sökememişti. Filiz elinde tuttuğu telefondan bakışlarını ayırıp göz ucuyla etrafında dolanan sarı saçlı çocuğa hiç de içten olmayan bir gülümseyle baktı.

 

"Evet koşuyorsun." dedi, elindeki telefona bakarken söylemişti bu sözleri. Küçük kız, hâlâ Filiz'in etrafında dolanmaya devam ediyordu. Küçük kız Filiz'in etrafında koşmayı bırakıp, Filiz'in bacaklarına asıldı. Filiz'in gözleri bir saniyeliğine küçük kıza kaydı. Elinde tuttuğu telefon çalmaya başlayınca gözlerini küçük kızdan çekip telefona baktı. Telefonda yazan ismi görünce kanın beynine sıçradığını hissetti. Elinde kırmak ister gibi tuttuğu telefona bakarken, küçük kız tebessümle Filiz'e bakmaya devam ediyordu. Filiz'in kaşlarını çattığını gördüğünde tıpkı Filiz gibi kaşlarını çatmaya çalıştı. Ama kaşlarını çatmayı pek beceremedi, bu onun tatlı yüzüne tatlılık kattı.

 

Filiz ise telefonun ekranında yazan ismi gördüğünde, ayaklarının hemen dibinde ona tutunarak ayakta duran kızı unutup hırsla ileriye doğru bir adım attı. Bu hareket, ona tutunan küçük kızın kalçasının üzerine düşmesine sebep oldu. Yerler çimle kaplı olsada canı acımıştı küçük kızın. Dudakları büzülürken gözleri dolmuştu. Gözlerinde ki yaşlar intihar ederek yanaklarında ince bir yol alırken onu şiddetli bir ağlamadan alıkoyan şey, küçük burnuna konan mavi kelebekti.

 

Küçük kız burnuna konan kelebeğe bakmaya çalışırken gözleri şaşı hale geldi ve ağzı o şeklini aldı. Gülmek ve ağlamak arasında kalırken başını iki yana sallayarak etrafa gülücükler saçtı. Başını sallamasıyla kelebek uçmuştu. Kelebek ormanın içindeki ağaçların arasına doğru uçarken küçük kız düştüğü yerde ellerini yerdeki çimlerin üzerine bastırarak ayağa kalkmaya çalıştı. Tam başarmaya yakındı ki kafasının ağırlığını hesaba katamayarak öne doğru düştü. Burnu çimlere değerken küçük poposu havada kalmıştı. Kendini sırt üstü yere bırakırken en az güneş kadar sarı olan saçları yüzüne gelmişti. Pes etmeyerek tekrar ayağa kalkmaya yeltendi. Bu sefer başarmıştı. Hızla ormanın içindeki ağaçların arasına daldı.

 

En az kız kadar küçük mavi kelebek bir odun parçasının üzerine konmuştu. Kız çocuğu ormandaki sık ağaçların arasında koşuşturdu. Bakışları odun parçasının üzerindeki kelebeğe değince ağzından çocuksu bir çığlık kaçtı. Ellerini hızla birbirine çarptı. Rüzgar sarı saçlarını uçuştururken saçlarındaki turuncu kelebek tokası gevşemişti. En ufak dokunuşta düşecek gibi görünüyordu.

 

Koşar adımlarla ilerlerken ayakları birbirine dolandı ve yere düştü. Yere düşmesinden dolayı beyaz elbisesinin etek kısmı toprağın kahverengi rengini almıştı. Ellerini kahverengi toprağa bastırıp dizlerinin üzerinde dikilmeye çalıştı lakin sızlayan dizleri buna izin vermedi ve tekrar yere kapaklandı. Avuç içlerini tekrar toprağa bastırıp emekler pozisyona geldi, daha sonra kanayan dizlerinin acısına rağmen oturmayı başardı. Avuç içlerine batmış olan küçük taşlara baktı ve dudaklarını büzdü.

 

Küçük kızın gözleri odun parçasına kaydığında kelebeğin kanatlarını çırparak hareketlendiğini gördü. Kız çocuğu oturduğu yerden hızla ayağa kalktı. Ayağa kalkmasıyla eş zamanda, mavi kelebek konduğu odun parçasından ayrılıp uçtu. Kelebeğin uçmasıyla küçük kız kelebeğin uçtuğu yöne doğru koşmaya başladı. Küçük kız hiç farkında olmadan evden uzaklaşmış, ormanın derinliklerine girmişti.

 

Uzun bir süre daha kelebeğin peşinde ilerlediğinde adımlarını durduran şey büyük bir su birikintisiydi.

Bu su birikintisi daha çok bir gölü anımsatıyordu.Ormanın bir kısmında ağaçlar azalıyordu. Kız çocuğu gölün hemen dibinde duruyordu. Bir, iki adım geriye çekildi. Kelebek ise tam gölün ortasında daireler çizerek uçuyordu. Küçük kız yenilmişlikle omuzlarını düşürdü. Gözü hâlâ kelebeğin üstündeyken arkasında kalan ormandan dalların kırılma sesleri kulağına ulaştı. Biri dalların üzerine basmıştı ve bunu duymuştu ama çocuk aklıyla bunu umursamadı.

 

Kırklı yaşlarında olan adam planına gerek kalmadan kızı alacaktı. Kelebek bu konuda ona bilmeden yardım etmişti.

Küçük kız çocuğu kendi ayaklarıyla hayatını karartacak adama doğru adım atmıştı. Küçük kız kelebekten vazgeçip arkasını döndü ve ormanın içine doğru ilerlemeye başladı.

 

Hep böyle oluyordu. Her gördüğü kelebeği almak istiyor, başaramayınca da gidip abisine ağlıyor kelebek istiyordu. Buraya kadar gelmişti ama nasıl geri dönecekti? Yolu bilmiyordu ki.

 

Tekrar sık ağaçlarına arasına girdiğinde gideceği yeri bilmediği için olduğu yere çöktü. Gözleri dolmaya başladığında kendini tutamadı ve yaşlar kırmızı tombul yanaklarını ıslatmaya başladı.

 

Adam bu işin, bu kadar olacağını hiç tahmin etmemişti.

Kızın tam arakasındaki geniş ağacın arkasından çıkan adam, omuzları sarsılarak ağlayan bedene yaklaştı. Aynı zamanda etrafa dikkatli bakışlar atıyordu. Zira küçük kızın babası ailesi dışındaki insanlara pek de iyi davranmıyordu. Kızın babası kendisinden yaşça küçüktü fakat bu korkudan titremesine engel değildi.

Korkuyordu lakin bunu yapmalıydı.

Elini küçük omzuna yerleştirdi ve kızın bakışlarını kendisine dönmesini sağladı. Fazla vakti yoktu. Her an küçük kızın ailesinden biri gelebilirdi. O zaman kendisine pek de iyi şeyler olmayacağını az çok tahmin ediyordu. Elleri ile kızın bedenini kucaklamak istediğinde küçük kız irkilerek kendini geri çekti.

"Dokuyma!" dedi kız çocuğu burnunu çekerek.

"Sorun yok, seni babana götüreceğim." diyen adam aslında bu söylediklerinin tam tersini yapacaktı. Bunun için buradaydı. Bir daha babasını göremeyecekti kız.

Adam çocuğu kucağına aldığında kız çocuğu ayaklarını ileri geri sallayarak adama tekme atmaya çalıştı. Daha iki yaşında olsa bile yabancılara karşı ne yapması gerektiğini biliyordu. Kız çocuğunun atmaya çalıştığı tekmelerden gram etkilenmeyen adam kucağındaki bedeni daha sıkı tuttu. Kız ellerini adamın omzuna koyup kendinden uzaklaştırmaya çalıştı. Adam adımlarını evin ters yönünde ormana doğru çevirdi. Derhal evin sınırları içinden çıkmak istiyordu. Kız minik elleriyle adamın geniş omuzlarına vurmaya başladı.

 

"Abiy!" diye bağırarak çırpındı. Saçlarındaki turuncu kelebek tokası bu hareketiyle birlikte ince telli saçlarından yere düştü. Adam hızlı adımlarla ormandan çıkıp siyah arabaya bindi.

 

Ağlamak ve çırpınmaktan hâlsiz düşen ufak beden uykuya daldı, nasıl bir oyunun içine düştüğünü bilmeden.

Loading...
0%