@zamansizim84
|
Barlas'tan Kalabalık içinde yanımda sevdiğim olduğu halde yine yanlız kaldığım pazar günü, tüm aile ve dostların toplandığı bağ evinde beraber olmayı seven insanların birbirini ağırlamak için giriştiği tatlı telaşı izliyordum. Annem, halam ve yengem, börek için ekmek tahtalarını hazırlarken, beyler çatdakta tavla turnuvasını başlatmış kıran kırana bir mücadeleye girişmiş sohbeti koyultmuşlardı. Dağhan mangalda közlenen patlıcan, biberleri çevirirken karşıdan ellerinde etlerin olduğu tepsi ile bize doğru gelen Sevinç ve Benan'ı görünce hayallerim gerçek olmuş gibi hissettim. Evlenmişiz de bağ evinde dostlarla mangal keyfi yapıyormuşuz. Birbiri ile sohbet ederek, gülüşerek yanımıza geldiklerinde Dağhan'ın gözlerinde ki mutluluk ve huzura imrenmedim desem yalan olur. Kolay değil yedi yıldır sevdası için etmediği fedakarlık kalmadı. Ailesi ile ayrı, bizimkiler ile ayrı savaştı. İki aileninde istemediği bu evlilik için gün saymaları, ilişkileri için ne kadar emek verdiklerinin deliliydi. Daldığım düşüncelerden Benan'ın şen sesi ile sıyrıldım, " Kolay gelsin."deyip gülümsedi. Mangala yaklaşarak saçları sanki yanacakmış gibi bir eliyle geri çekerken "Çok seviyorum közlenmiş biber kokusunu." deyip içine çekti. " Bende çok seviyorum da şimdi temizlerken ellerim kapkara olucak." Sevinç ve nazlanmak hele ki etrafında Dağhan varken, "Ben sana yardım ederim esmerim." diyerek avuç içini öpen adama hayran hayran bakarken, Sevinç esas derdinin peşine düştü, "Bu börek işi de nerden çıktı ki? Mangal varken sac böreği yapıyorlar şaka gibi." Yasemin tam yerine denk geldiğini belli eder gibi kinayeli, "Kaan abim istemiş ama esas Gaye hanım çok sever. Ne yufkasını açabilir, ne sacda pişirebilir ama gurme gibi bir de kulp bulur. İnşallah bugün katil olmam." "Yasemin!" Uyaran ses tonumu bildiği için hemen sussa da Benan'ın yüzü düşmüştü bile, "Gaye'nin geleceğini bilseydim gelmezdim." dedi rahatsızlığını belli ederek. "Barlas abim eve gelmeyecek deyince buraya bari getireyim diyerek ısrar etti Kaan abim, eve gelemediği için onu darlıyor muhtemelen." İyice morali bozulurken keyfi de kaçmıştı. İki dakika huzur yoktu bana. Mangaldakileri Dağhan'a emanet edip kolunu dokundum, "Benan biraz konuşabilir miyiz?" dedim. "Tabii" derken oldukça isteksizdi onu anlıyorum böyle çirkin bi imâ kime yapılsa tepesi atar. Hatta bizimkilerin hatrı olmasa Benan o kıza haddini çok güzel bildirirdi. Bahçenin ilerisine doğru yürüdük o sırada salıncağı gördüğü gibi o tarafa yöneldi. Büyük ceviz ağacının dallarına kurulan salıncak yıllardır bağ evinin en keyifli yeri olmuştu. Her zaman kalabalık olan ortamdan sık sık kaçıp sigaramı içtiğim mekanımdı. Şimdi Benanla heryer daha cıvıl cıvıl rengarenk görünüyor gözüme, gelen sonbahara inat gönlüme bahar getirmeye çalışıyorum ısrarla. Salıncağa oturup parmak uçlarını yerden ayırmadan kendini sallamaya başladığında Gaye mevzusunu konuşmak beni gerse de Benan'ı bu uzaklaşma çabasından vazgeçirmeliydim. Benden ses çıkmayınca, "Seni dinliyorum Barlas." Benim adım bi tek onun dudaklarına bu kadar yakışıyor olmalı. Yoksa her Barlas dediğinde onu nefesim kesilene kadar öpmek isteyişimin başka bir açıklaması olamaz. Kafamdaki öpme fikrini bastırıp konuya odaklandım, "Gaye'den neden kaçıyorsun?" diye sordum. "Yaptıklarını biliyorsun hatta eve bile sokmayacak kadar kızan da sensin. Şimdi nasıl, Gaye'den neden kaçıyorsun? diyebilirsin? " diyerek geri çevirdi sorumu. " Benan ona tavır alırken bizden de uzaklaşıyorsun. Burda ki herkes seni çok iyi tanıyor ve seviyor. Gidersen o insanlara ayıp değil mi? Bu yaptığın onun ekmeğine yağ sürer. Sen doğru bildiğinden şaşmazdın bu halin beni şaşırtıyor." dediğim de söylediklerimi beklemiyor olacak ki bir süre sessiz kaldı. " Kazanamayacağım savaşa girmem Barlas. Ben o kızla çatışırsam herkesten önce annen üzülür. Hepiniz mutlu olun diye nasıl gözünüzün içine bakıyor görüyorum. Sana göre çok doğal olan bu durum benim için hiç bir zaman kavuşamayacağım anne şefkati demek. Gaye'ye açacağım cephe en çok aileni yaralar." dedi üzüntüsünü saklamadan. Düşüncesinin güzelliğine hayran olsam da kendini aileden dışarı görüyor olması canımı sıktı, "Annem seni buraya geldiğin ilk gün kızı kabul edip bağrına basmadı mı? Sen kırılma diye yapacağı bir şey değil bu Benan. Ben ondan Şeyma hemşireyi ne kadar dinledim. Ulaşmak için ne kadar uğraştım biliyor musun? Senin annemdeki yerin çok özel, kendinden dış kapının mandalı gibi bahsettiğini duysa emin ol daha çok üzülür." dedim ailede ki yerini anladın diye. Yüzü daha çok gölgelendi, " Ne kadar şanslı olduğunuzu biliyor musun? Annen baban şahane insanlar." dedi. O şansı seninle paylaşacağız Benan. Anneme anne diyeceğin günler çok yakın. İç sesim kendini gaza getirken aramıza giren soğukluk kendini belli ediyordu. Onun kafasındaki karışıklık çözülsün diye uzaklaşırken daha çok karıştırmıştım belki de. " Cephe açmadan savaşsan olmaz mı?" dedim aklına kapı açmayı umarak. Yüzünde ki ifade söylediklerimi çözmeye çalıştığını belli ediyordu. Yaklaşıp iki yanından uzanarak salıncağın iplerini tuttum, yüzlerimiz nefeslerimizi hissedecek kadar yakınken bir kaç adım geriye çekilip salıncağın iplerini bıraktım. Geriye doğru hareketlenen salınım ile benden uzaklaştı. Salıncak ileri doğru hareket ettiğinde bir elini eteğinin üzerine getirdiğini gördüm. Karşısından çekilip sırtımı ağaca yasladığım da bundan memnun olmuş gibi bacaklarını ileriye uzatarak salıncağın hızlanmasını sağladı. Ben keyifle onu izlerken, benim etkimden çıkıp tekrar düşünmeye başlamıştı, "Soğuk savaş mı yapayım Gaye ile?" deyip başını bana çevirdi, "Eveeet, aradığımız Benan'a nihayet ulaşılabiliyor." dedim keyifle. Tam da bundan bahsediyordum işte... Başını geriye atarak güldüğünde geriye dökülen saçları, zarif çenesi ve bembeyaz teninin uyumunu izledim. Görsel bir şölen sunan akıllı bir kadın işte benim kalbimin sahibi. "Bir insanı en çok ne savunmasız bırakır biliyor musun?" dedim ilgisini tekrar üzerime çekerek. Merakla yüzüme baktı, "Yokmuş gibi davranmak. Yok saymak. Davranışını yada hatasını değil komple kendisini görmezden gelmek." deyip göz kırptım. Kaşları havalandığında, " Gaye'yi yok say delirsin diyorsun özetle..." Bu kez ben güldüm, " Zeki insanları seviyorum, yormuyorlar." dediğim de aramızda ki buzları eritmiş gibiydik. " Senden tarih dinlemek istedim. İyi bir öğretmensin." dedi takdir ederek. " Senin kadar değil, nasıl adam ettin o yaramaz sınıfı." diye sordum günlerdir merak ettiğim konuyu açtım. "Ters köşe yaparak." dedi omuz silkerek. Bu kez şaşırma sırası bendeydi, "Nasıl bir ters köşe bu, hepsi süt dökmüş kediye döndü?" dedim tek kaşım havada. "Sınıfa girdiğim de yer yerinden oynuyordu. Onlara ne kızdım, ne sesimi yükselttim. Projeksiyondan yansıyan sayfa da e okula giriş yapınca yavaş yavaş dikkatlerini çekmeyi başardım. Sonra tekrar bi uğultu başladı. Düşük not vereceğimi sananlar sessizleşti. Kimisi daha tanışmadan bu yaptığımın haksızlık olduğunu söyledi." Bu kez ben şaşkın bir halde onu dinliyordum, " Sen ne yapmak için açtın ilk dersten e okulu? " diye sordum merakla. " Hepsinin ilk sözlü notunu 100 olarak girdim." dedi. " İlk dersten? " " Evet müdürüm. " dedi şaşkınlığını gülerek. " Şok olmuşlardır." " Hem de nasıl? " " Size karşı ön yargım yok demenin daha güzel bir yöntemi yoktur herhalde Benan." dedim takdirimi belli edip. Gülümsedi ama keyifli bir gülümseme değildi, " Büyüklere karşı yeterince ön yargılı ve tedbirli olmayı hayat bana öğretti. Bari çocuklara karşı böyle olmasın istedim. Şimdi hepsinin notu kendine emanet, kim sahip çıkar korursa notunu 100 olarak kalacak, kim kurallara uymazsa notunu kendi düşürmüş olacak. Üstelik kuralları da kendileri belirledi." dedi durdurduğu salıncakta ellerini iki yana açtı. " Salih hoca ilk günden şaşıp kaldı senin hakimiyetine. " Müdür bey ancak müdürcülük oynasın zaten, hayatta sınıf kontrol edemez o. " dediğin de başımla onayladım haklıydı. Gelen araba sesiyle başımı çevirdiğim de altın da aşiret model Passatıyla Bedirhan bahçeye giriş yaptı. Vizyonsuz bu çocuk, memlekete dönmüştü ne demeye geldi ki? Ön koltuktan Hakan inerken, arka kapıdan Gaye ve Kaan indi. Benan salıncaktan kalkıp onlara doğru yürüyünce el mecbur takip ettim. Hakan öz ablasını görmüş gibi gelip sarılırken, Kaan arada kalmış görünüyordu. "Ooo Benan hanımda buradaymış." diyen Bedirhan'ın sırf onu görmek için geldiğine eminim. "Hoş geldiniz." deyip elini uzattığında beylerle merhabalaşıp Gaye'ye de elini uzattı. Zafer kazanmış gibi burnunu havaya dikecek olan Gaye ile göz göze geldik. Hızla elini uzatıp gülümsedi. Herşeyi numara bu kızın. Dağhan mangalın başından seslenince hepimiz ona doğru hareketlendik. Sevinç ve Yasemin surat ekşitirken Canan ortalarda gözükmüyordu. Sohbet keyifli ortam neşeliydi. "Yasemin başına bi yemeni alıp yardıma gel annem böyle yetişmeyecek." Annemin seslenmesi ile gözler onlara döndü. Gaye unuttuğu kadınların yanına giderken, "Ayy Nermin annem benim sevdiğim börekten mi yapıyorsunuz?" dedi sevimli olmaya çalışarak. Halam gözlerini devirdi. Sanki sipariş vermemiş gibi rol kesiyordu bir de. Yasemin sabrının sonuna gelmiş olacak ki, "Kim sevdiği böreği istediyse o yardım etsin anne, ben mangal istemiştim." deyip tekrar muhabbetine devam etti. Normalde annenin sözünü ikiletmezdi ama Gaye onun sınırlarını çok zorluyordu. "Ben bilmiyorum ki açmasını bilsem yardım ederdim annecim." dedi Gaye. Yasemin'i muhatap almayan sözleri her zaman alttan alan tavrı ile annemi tercih etmesi beni şaşırtmamıştı, ta ki kız kardeşim çileden çıkana kadar, "Biz de anne karnın da öğrenmedik ya Gayecim. Börek açamıyorsan içini koyarsın, olmadı pişirirsin. Hep hazırını bulamazsın değil mi?" dediğinde aralarında ki gerilim hat safhadaydı. Kızlar tartışa dursun elinde yemeni ile Benan geldi. Üçgen yaptığı örtüyü badana gibi geriden bağlayıp saçlarını kapattı. Tartışan ikiliye hiç takılmadan boştaki ekmek tahtasına yerleşip böreği açmaya başladı. Yasemin'in dört köşe olduğu sesinden anlaşılırken Gaye ile uğraşmaya devam etti, " Gerçi sen yapsan da eline yakışmaz Gayecim boşver." derken keyfi yerindeydi. Bu kız tam cadı görümce Allah'tan Benan'ı çok seviyor. "Ayyy Benan abla senin yapamadığın bir iş var mı? Ne beceriklisin bayılıyorum sana." diye de ekledi. Nispetini anlayan Sevinç kıkırdarken, ben gözlerimi alamıyordum gerçekten mutfak işi eline çok yakışıyordu bu kızın, benim aksime. Annemin memnun bakışları yönlendirmesi, halam ve yengemin beğeni dolu bakışları Gaye'yi renkten renge sokuyordu. Bahçeye kocaman bir sofra kurduğumuzda menü karışık olsa da keyifler yerindeydi. Kapıda ki karşılaşma dışında, Benan görmezden gelme işini ustaca yürütüyordu. "Börek efsane olmuş ellerinize sağlık. Benan hanım sizden beklemezdim açıkçası şaşkınım." dedi Bedirhan ki, et oburlar derneği başkanı, mangal dururken börek yiyecek bir de bu kadar överek. Bu çocuk elimde kalacak. "Boşa şaşırmışsınız Bedirhan bey, yufkasını açmak bir böreği güzel yapmaz iltifatınızın muhatabı ben değilim ama afiyet olsun." deyip anneme dönerek devam etti. "Biz Nevşehir'deyken yapardık bu börekten, Derya var benim samimi arkadaşım o da çok güzel yapar. Biz tavada yapıyorduk ama sac da ayrı lezzetli olmuş Nermin Sultan ellerine sağlık." " Afiyet olsun güzel kızım senin de ellerine sağlık. Sen bu arkadaşından çok bahsediyorsun tanıştırsan keşke? Nevşehir yakın sonuçta gelmez mi ziyaretine." Benan sadece bize bağımlı olmasın diye uğraşıyordu annem. Gaye yüzünden evden gitmesini sindiremediğini adım gibi biliyorum. " Mardin'e gelin ettik Nermin Sultan. Kendisi hanım ağa oldu." deyip güldü. Konu Dağhan'ın ilgisini çektiğinde, "Kiminle evlendi Benan tanıyor olabiliriz?" dedi. "Hımmm soyadları neydiii?" deyip duraksadı. " Hatırladım Hanoğlullarının gelini olur zatalileri." dedi. Bu kez Bedirhan şaşkındı, "Boran ağanın avukat karısını Derya Hanım senin arkadaşın mı?" dedi hayretle. Benan tek kaşını kaldırdı, "Bu kadar şaşıracak ne var anlamadım?" diye sordu. Bu kez Dağhan, "Senin son olaylardan haberin yok sanırım?" deyip benimle göz göze geldi. Kaşları çatıldı hemen, "Ne olayı? Yani ben bi kaç kez görüştüm gayet iyiydi." dedi kendi kendine konuşur gibi. Telaşı yüzünden okunurken, Dağhanla göz göze geldik işler düşündüğümden de kötüydü belli ki. "Derya hanım aşirette çok sevildi. Çabuk kabul gördü. Özellikle eşi Boran'ın babasından sonra ki ağa olmasına Derya hanımdan sonra kesin gözüyle bakılıyordu. Boran benim arkadaşımdır, ilk eşinin ölümünden sonra fena dağılmıştı, onu toparlayan kadın efsane oldu Mardin de. Fakat on gün kadar önce ne olduysa Boran ağa ortadan kayboldu. Deli gibi heryerde arıyorlar ama bir iz yok." dedi onunda bu duruma üzüldüğünü belli eden sesiyle. Dağhan memleketinden ayrılsa da irtibatı kesmez, ailesine geriden de olsa destek verirdi. Benan'ın bütün neşesi kaçarken, " Ah bee Deryam, ne zaman mutlu olacaksın sen?" Sözleri mırıltı gibi döküldü dudaklarından, " Afiyet olsun, müsadenizle." deyip telefonumu çantasından alarak salıncağa doğru yürüdü. Üzüntüsünü görebiliyordum açıkçası ben bile üzülmüştüm tam mutlu oldum derken yarım kalmak daha kötüsü habersiz kalmak can yakıcıydı. Benim de bütün iştahım kaçarken sessizce ayaklanıp ayrıldım masadan, salıncakta düşünceli halde oturan Benan yanına ulaştığım da ancak fark etti beni. "İyi misin?" dedim olmadığını bile bile. Bana göz ucuyla bakıp başını iki yana salladı. "Derya'ya ulaşamadım. Zeynep ile konuşabildim Boran'ın kız kardeşi." dedi. "Anladım. Durum dedikleri kadar kötü mü?" diye sordum. "Konuşamayacak kadar dağılmış. Barlas o benim tanıdığım en güçlü kadındır. Kolay kolay dibe vurmaz." dedi anlattığı kadına hayranlığını gizlemeden. Anlaşılan o ki Derya hanımın Benan da yeri sandığımdan da özeldi. "Herkesin bi eşiği vardır Benan, kimse göründüğü kadar güçlü değildir. Çoğu zaman güçlü olmak zorunda kalmıştır. Belli ki yoruldu." diyebildim. Söylediklerim ile gülümsedi, "Derya da olsa aynısını söylerdi. İkinizin hayata bakışı çok benziyor. Okuldayken bana o kadar destek oldu ki, onunla herşeyi konuşabiliyordum. Ailemle olan durumları bile atlatmam da çok büyük payı var. Onlara karşı gelebileceğime beni Derya inandırdı. Senin bizi kurtardığın cehennemi bile az da olsa ona anlatabildim. Kimseyle konuşamamak çok yorucuydu benim için." dedi tahminlerimi doğrulayarak. Ablası yerşne koymuştu o kadını. " Kafasını toparlasın mutlaka döner sana. Düşünsene eşi kayıp çok normal değil mi dağılması." dedim teselliden çok tespitti yaptığım. " Şu Boran ağayı çok merak ediyorum, Derya'nın birine tutulup ailesinden uzağa gitmesi bile çok aşık olduğuna delil." dedi. Açıkçası Umut'a yıllarca yüz vermeyip aşirete gelin gitmesine bende şaşırmıştım. Bu işin içinde ya büyük bir aşk yada büyük bir oyun olmalıydı. İkimizde bir süre sessiz kaldık, " Benan, ne zaman istersen benimle de dertleşebilirsin." dedim. Yanlız hissettiği nerdeyse elle tutulur haldeydi. Alaycı bir gülümseme sundu bana, " Sanmıyorum, ben seninle dertleşiyorum ama sen bana gelince duvar oluyorsun. Üç hafta önce bişey oldu, sen kendini kapattın ve ben senin duvarlarını aşamadım." dedi gözğmin içine bakarak. Her zamanki gibi açık sözlüydü, " Benan" desemde tamamlamama izin vermedi, "Ben seni özel bir yere koydum, senin için de öyle olacak diye birşey yok Barlas. Senin için sadece yardıma ihtiyacı olan bir tanıdıkmışım demek ki." dediğinde kırgınlığı belli etmek istemese de gözlerinden okunuyordu. "Benan senin yerin bir tanıdıktan çok daha ötesi benim için. Ben kimseye açamadım kendimi. Ama anlatabilsem ilk sana anlatırdım." diyebildim. Söylediklerim sanki onu geçiştirmek için söylenmiş gibi dudak büktü, "Yaaa gerçekten çok inandırıcısın." diyerek ayağa kalktı. Bir dakika şuan da Benan bana trip mi atıyor. İlk tribimi de yediğime göre hâlâ ümit var demek ki. İki adım uzaklaşmıştı ki peşi sıra seslendim, "Düğünden sonra anlatayım o zaman, tabii gerçekten bilmek istiyorsan." dememle duraksadı, ne düşündüğünü merak ederken hiç aklıma gelmeyecek bir soru sordu, "Tokasını sakladığın kızla mı ilgili?" dedi omuzunun üzerinden bakarak. Yüzüm ne hâle geldi bilmiyorum ama o tokayı hatta hastanede konuştuğumuz herşeyi hatırlıyordu belli ki. Köşeye sıkışmıştım, o sensin demeye cesaret edemedim ama inkar da etmedim. "Evet, ama senin hatırlamana şaşırdım." dedim ne kadarını hatırladığını merak edip. "Sevdiğimin hayaline bile ihanet etmem diyen biriyle hergün karşılaşmıyorum." dediğin de zamsn durdu. Hatırlıyordu işte her detayı, her sözümü hatırlıyordu. İçimde bir savaş başladı. Söyle Barlas hatta öyle bir haykır ki herkes duysun. Ya tamamen kaybedersem onu, sadece ne derdim olduğunu merak ediyor. Özelsin derken farklı bir kastı yoktu ki. İyi bekle de Melihle nikahlarına gidersin artık. Şu düğün geçsin uygun bir ortam da söylersin. Burda söyleyip kızı da zor duruma sokma. Sen bu kafayla eline geçen bu son fırsatı da kaçıracaksın... Aklımla kalbim bir savaşa girişmişti ki hangisinin sözünü dinleyeceğimi şaşırmış Benan'ın soru dolu gözlerine dalıp gitmiştim. "Onun kim olduğunu söyliyeceğim sana, bana biraz zaman ver." dedim. Yüzünde ki ifadeyi çözemedim. Sanki duyduklarından bi yanı çok memnunken, diğer yanı huzursuz bir bulutla kapalıydı. "Anlaştık." deyip masaya geri döndü. Ben geride kendimle savaşma devam ettim. Söylemeliyim, keşke söyleseydim diye bir ömür kendimi yemektense bütün kapılarımın bir tek ona açık olduğunu bilmeli. ✨✨✨✨✨✨✨✨✨✨✨✨ Devam eden hafta boyunca Benan ile eskisi gibi konuşur şakalaşır olmuştuk. Hatta Melih bile gözüme daha şirin gözüküyordu. Ben kıskançlık edip yanlış yorumlamıştım belki de. Samimiyetleri dostlukların eskiye dayanamasından sebepti. Cuma günü ilk saatler dersi olmadığı için Benan'sız gelmiştim. Bu bile beni zorluyordu, her an her dakika yanımda olsun istiyordum. Geliş saatine yakın gözüm kapıda onu bekliyordum. Teneffüs zili çalmadan gelmeliydi. Kalabalıkla onu paylaşmadan görmeliydim. Deliriyorsun Barlas akıl, fikir, mantık kalmadı sende... Kapıdan içeri girdiğinde beni görüp gülümsedi. Sonra etrafı kolaçan edip, kimsenin olmadığına emin olunca, "Sana bir sürprizim var." deyip elindeki poşetten saklama kabını çıkardı. Saçları omuzlarından dökülürken, krem ince triko kazağı, üzerindeki deri ceketi, koyurenk Jean pantolonu, yarım botları ile sonbahara uyum sağlamıştı. Gözleri ışıl ışıl parlıyordu. Bende ki heyecanın aynısını onda gördüğüme emin oldum o an. Elindeki kabın kapağını açarak önüme bıraktı. "Havuçlu cevizli kekiniz, bol tarçınlı." Sadece gözlerine baktım, benim unuttuğunu düşündüğüm herşey aslında Benan'ın hafızasında kıymetle saklanıyordu. "Unuttun sanmıştım." dedim yüzüm de memnun bir gülümseme ile. "Unutmadım." dedi tüm netliğiyle sonra asıl duymak istediklerimi ekledi, "Hastane de gözlerin beni aradığında yapıp getirmiş olmak isterdim." dediğinde zaman durdu. Kalbimin atışı dışarıdan duyalacak seviyedeyken, kutudan bir dilim kek alıp bana uzattı. Aklım beni terk edeli çok olmuştu, ne elindeki dilime uzanabildim, ne bir söz söyleyebildim. O benim duraksamamı yanlış yorumlamış olacak ki, "Gerçekten unutmadım, sadece hava soğumadığı için havuç bulmak pek kolay olmadı." deyip elindeki dilimi dudaklarıma doğru uzattı. Kekten bir parça ağzımda dağılırken, hayatımda bundan daha güzel birşey yemediğime yemin edebilirim. Gözlerim memnuniyetle kapanırken, beğendiğimi belli etmekten geri durmadım, " mükemmel. " Kıkırtısı ile gözlerimi açtım. Benim için uzattığı dilimden kendisi de bir lokma aldı. "Hımmm, gerçekten çok güzel olmuş. Ellerime sağlık, çay ister misin?" Bu kız benim aklıma zarar, çayı da sen içireceksen isterim tabii. Benim cevabımı beklemeden iki bardağa çay doldururup, karşımda ki sandalyeye oturdu. O sırada teneffüs zilinin çalması ile yüzümü ekşittim. Masada ki kekin kutusunu alıp kapağını kapattım. Şaşkın bakışları beni bulduğunda, "Hepsi benim, kimse ile paylaşacak değilim." dedim küçük bir çocuk gibi. Şen kahkahası kulaklarıma dolduğunda içimdeki Bayram yerini görebilseydi keşke. "Çok sevdiysen yine yaparım, saklamana gerek yoktu." dedi. "Çok sevdim." dedim gözlerinin en derinine bakarak. Gözlerini kaçırdığın da artık eminim ki duygularımın Benan da karşılığı var. Belki benim kadar derin değil ama artık bizimle ilgili bir ihtimal onun da aklından geçiyor. Odaya gelenlerle ortamın büyüsü bozulsa da bugünü asla unutmayacaktım. Gün hızla bitti, cuma günü olduğu için öğlen namazdaydım, öğleden sonra ise milli eğitim de işlerim vardı okula geldiğimde herkes evine gitmişti. Dolaptan kekin kutusunu çıkarıp bir dilimi keyifle yerken, içimde Benan'a gitmek isteyen yanımı bastıramıyordum. Arabaya bindiğimde kendimi apartın önünde buldum. İyi de ne diyip çalacaktım ki kapısını. Konuşsak anlatsam herşeyi yarın ki kınaya el ele gitsek, herkese ilan etsek. Ellerimin titrediğini fark ettiğimde direksiyonu sıkarak durdurmaya çalıştım. İçimde ki heyecanı nasıl yatıştıracağımı bilemediğim dakikalarda sakinleşmeye çalıştım. Elim kapıyı açan kola gittiğinde bi yandan da eğilip dairesinin balkonuna baktım. Mideme sert bir yumruk yemiş gibi koltukta geriye doğru çakıldım. Gözlerim bir kaç saniye kapalı kaldı, tekrar eğilip yanlış görmeyi umarak balkona baktım. Melih üzerinde bir tişört altında eşofman Benan'ın evinin balkonun da sigara içiyordu. Sakinleşmeye çalışan yanım onlar arkadaş bundan mana çıkarma derken. Yavaş yavaş devreye giren mantığım bu adamın şuan okulda ki kursta olması gerektiğini anımsadı. Benan'ın balkonun da üzerinde kendi evindeymiş gibi rahat kıyafetler ile ne işi vardı o zaman. Demir bir pençe kalbimi sıkarken nefes alamadığımı hissettim. Camı açarken gömleğimin bir düğmesini daha açtım. Telefonumla kısa bir bakışma yaşadıktan sonra alıp Melih'in numarasını buldum. Telefon elindeydi zaten görüyordum onu. Arama tuşuna dokunup kulağıma götürdüm, elin de çalan telefona dudak bükerek baktı. Açıp kulağına götürdü, "Efendim Barlas hocam." dedi sigarasını söndürürken, "Melih hocam bugün ki kursunuz iptal mi oldu?" diye sordum düz tutmaya çalıştığım sesimle. "Evet hocam, şehir dışından misafirim var. Müdür beye bilgi vermiştim aslında, siz yoktunuz öğleden sonra." diye açıkmala yaparken, evin içinden gelen sesi duydum çok derinden gelse de. 'Yemek hazır hayatım.' Sesle beraber Melih'in yönü içeri döndü. 'Geldim aşkım' İçimde bir bomba gürültüyle infilak etti. Bütün şarapnel parçalarına tenim sur oldu, içim de kalıp yine beni yaraladı. Arkadaşlar hikaye nasıl ilerliyor? Bölüm sonu ters köşe olduk. Sizce neler oluyor? Barlas'ın bundan sonra nasıl davranacağını düşünüyorsunuz? ⭐⭐⭐⭐⭐ Dokunmayı unutmayın 🥰😍 |
0% |