@zamansizim84
|
Barlas'tan
Odanın kapısına geldiğin de beline sarılarak durdurdum onu,
"Bırak Barlas nefes alamıyorum, nolur yeter..." dedi ağlayarak, bilmiyor ki o ağlayınca esas ben nefes alamıyorum.
Kollarımı daha çok sardım titreyen bedenine,
"Bırakmam, yolunda ölürüm yine bırakmam."
"Canım acıyor..." diyerek tekrar çırpındı umutsuzca.
"O can da benim, acısı da... Bırakmam... Dinleyeceksin... Bu kez kaçmak yok..." Diye fısıldadım kulağına.
Bedenini saran kollarımı gevşetmeden bir kaç adım gerileyip okuduğu şiirin yazılı olduğu kağıdı çekip aldım kitabın arasından.
Bir elim hâlâ beline sarılıydı, sanki bıraksam yere yığılacak kadar bitik bir haldeydi. Kendinden başkasını sevmiş olduğumu sanıyordu, bu yıllardır böyleydi ama okudukları, o sevginin derinliğinde boğmuştu Benan'ı.
Tek elimle kağıdı açıp köşedeki tarihi işaret ettim,
" Bu tarihi hatırlıyor musun?"
Onun yalandan bir nişanla beni cayır cayır yaktığının ertesi günüydü tarih... Onun bana gelmesinden bir gece önce...
"Ben buraya gelmeden bir gün öncesi." dedi. Elleri belini saran koluma tutundu.
"Ben gelmeden önce ki gece..." Diye tekrar etti sayıklar gibi.
"Sen bana gelmeden önceki gece..." Diye onayladım onu.
Sırtını bana yasladı, bedenlerimiz bir bütün oldu. Bu teslim oluşunun ilk perdesiydi.
Onu saran kolumu sıkılaştırıp, mektubu komidinin üzerine bıraktım, çekmeceyi açıp yıllardır bende olan tokasını çıkardım. Petrol mavisi örgü bir lastikti. Tıpkı o gün üstünde ki elbisesi gibi.
"Ama..." diyerek sertçe yutkundu. "Sen onu ilk defa kitapçıda gördüm dedin. Biz seninle sinema çıkışı tanıştık." Dedi başını geriye atıp beni görmeye çalışarak.
Son soruyu sorduğunda küçük bir umuda tutunarak sormuştu. Belki de kendisi olduğuna emin olmak istemişti ama benim onu gördüğümden Benan'ın haberi bile yoktu ki...
"Ben seni gördüm Benan, sen benim farkımda bile değildin. Dik duruşun, havaya diktiğin burnun, 'Ben zoru severim' deyişin, hiç çıkmadı aklımdan." Kollarımı sıkılaştırdım sanki aşağıda olduklarından habersiz olduğu ailesi onu benden alıp gidecekmiş gibi.
"Bir tek seni sevdim, yıllarca senin hayalini kurdum, bir tek sana şiir yazdım. Tüm ümidimi kaybettiğim gün güneş gibi doğdun üzerime." Dedim alnını öptüm derince.
" Barlas... " dedi gözlerinden yaşlar süzülürken
" Ezelimmm... " dedim yıllardır içimde büyüttüğüm hasretle, uykusuz, huzursuz, umutsuz geçen dört yılımı bana unutturan bir mutluluk doldurdu içimi.
Kollarımın arasında bana döndü, elleri yanaklarımı buldu, titreten parmakları ile bana dokunurken ne o, ne de ben anın gerçekliğine inanamıyorduk. Başımı çevirip avuç içini öptüm,
"Senden başkasının hayalini bile kurmadım Benan... Benim dudaklarım bir tek sana değdi, hayallerim gibi."
Dudakları dudaklarıma değdi, bu kez çekingen değildi öpücüğü, öyleki beni de içine çektiği girdap ikimizi de boğabilirdi. Belindeki kolumla destek verip boy farkımızı azalttım. Hakimiyet bana geçince kollarını boynuma doladı. Bir eli saçlarıma karıştığında kontrolü kaybedip kucağıma çektim zarif bedenini.
Bacaklarını belime sarınca aklım başımdan gitti. Benan'ın sırtı duvarla buluştuğunda oraya nasıl geldiğimizin bile farkında değildim.
Hayallerimden de öte bir anı yaşıyordum. Göz yaşının tuzlu tadını alıyordum. Dudaklarından dökülen inlemeye, ağlamasının iç çekişi ekleniyordu. Zorda da olsa koptum dudaklarından, alnımı alnına yasladığım da göz gözeydik. Nefesini düzene sokmaya çalışıyordu, keza ben de öyle... Kalbimin ritmini böyle artırması garip bi haz veriyordu.
"Barlas..." Dedi ismim en önemli ihtiyaçmış gibi döküldü dudaklarından.
"Ezelim... Evvelim, ahirim, tek sevdam..." Dediğimde içli nefesi dudaklarıma vurdu.
Benan'ın gözleri çok uzun bi aradan sonra ilk defa onu tanıdığım zamanlarda ki gibi özgüvenli ve bi o kadar da korkusuz bakıyordu. Aşık olduğum kadını tekrar gözlerinde gördüm.
" Barlas... Şuan o kadar mutluyum ki, içimde kocaman bir eksik parça varmış da tamamlanmış gibi. Aramızda kocaman bir duvar yıkılmış gibi." dedi yaşadığı tamamlanmışlığı anlatmaya çalışarak. Öyle güzeldi ki bütün iradem ona bakarken yok oluyordu. Bu kez benim yaklaşmam ile kavuştu dudaklarımız, o kadar beklemiştim ki onu, özlemi içimde bir volkan gibiydi. Hakimiyeti ben alsam da istekle karşılık veriyordu. Tıpkı rüyamda onu öptüğümü gördüğüm gecedeki gibiydi. Elim saçlarına gitti daha çok çektim kendime, dudaklarından bir inleme döküldü. Dudaklarından ayrılıp boynunda soluklandım.
"Ben sensiz onca zaman nasıl nefes almışım, şu kokunun yokluğunu düşünmek bile ölüm gibi." dedim kokusunu içime çekerek.
"Bundan sonra herşey farklı olacak Barlas, abisinin yanına kaçacak kadar cesur, herkese kafa tutacak kadar kendine güvenen Benan olacak artık yanında." dediğinde başımı geriye çekerek ikimizi göz göze getirdim.
"Ben senin her halini, herşeyini seviyorum Ezelim..." dedim saçlarını okşayarak. "Yaşadıkların hiç kolay değil yine de çok güçlüsün." Dediğimde boynuma sokuldu,
"Hayatım boyunca evleneceğim kişi için çok özel olmayı diledim. Barlas ben kimsenin önceliği olmadım biliyor musun? Ne annem, ne babam sevgi göstermedi. Bir oğlan bir kız çocuğu olması planlanmış aile resminde ki boşluğu doldurmaktan öte yerim yoktu hayatlarında. Umut'un da benden ne kolay vazgeçtiğini sen anlattın. " deyip sustu.
Saçlarını öptüm, nasıl teselli edilirdi ki,
" Senin için de olmayan bir duadan sonra ikinci seçenekmişim gibi hissediyordum. Hep o tokanın sahibini merak ediyordum." Deyince içine alevden bir top gelip oturdu.
" Böyle hissettirdiğimi bilsem daha önce konuşurdum seninle, benim sana aşkımı değil, beni sev istedim Benan. Sonrasında yaşadıklarımızı biliyorsun. Üstüne bilmediklerinde eklenince bu zamana kadar geldik. Sen benim tek hayalimsin..." dedim daha sıkı sarılmaya çalışarak.
" Sen böyle hissettirmedin Barlas, benim öz güvenime Zerrin hanım çok darbe vurdu. O cesur kızı yok etmek için elinden geleni yaptı. Senin tanıyıp aşık olduğun Benan'nın bu kadarını koruyabildim." dedi iç çekerek.
"Her zaman önceliğim, en kıymetlim, göz bebeğim olacağına söz veriyorum Benan. Tekrar kıracağız o zincirleri..." Diye söz verdim.
Hâlâ kucağımda oluşundan,
"Yerinden memnun musun?" dedim muzur bir tonda,
"Çok memnunum Barlas hocam, şimdiye kadar bilmeden çok üzmüşüm seni, boş yere uzak kalmışız birbirimize. Hepsini telafi edeceğim." deyip boynuma ateş gibi bir öpücük bıraktı. Bu kız beni yakıp kül edecekti, cevap vereceğim sıra telefonum çaldı.
Benan'ı yavaşça indirip telefonu cebimden çıkardım,Derya'nın ismini görünce aklım başıma geldi.
Benan anne ve babası apartmanın kapısına dayanmışlar, Derya ve Boran onları uzaklaştırana kadar Benan'ın terasa çıkmasını yada aşağıda olabilecek gürültüyü fark etmesini önlemek için yukarı çıkmıştım ama aklım da olmayan bir şekilde kendimi hayatımın itirafını yaparken bulmuştum.
Benan'ın soru dolu bakışları ile,
"Anlatacağım güzelim, önce bi Derya ile konuşayım." deyip telefonu açtım,
'Efendim Derya' dedim, bu zor süreçte o kadar destek olmuştu ki, ona karşı bir zamanlar ön yargılı olmamdan içten içe utanır olmuştum. Çok sağlam karakteri olan korkusuz bir kadındı, Boran'ın da ondan geri kalmadığını kızları kurtarmak için canını siper ettiğinde anlamıştım.
Yine beni şaşırtmamış kapımıza kadar dayanan Devagil ailesini en ufak bir sorun çıkmasına müsade etmeden sepetlemişlerdi. Aşağıda olanları kısaca özetlediğin de,
'Anladım Derya çok sağol, Boran'ı da yorduk yaralı haliyle ona borcum çoğalıyor.' dedim kendimi alışık olmadığım bir mahcubiyetin içinde hissederek. Aslında ben aşağı inmek istemiştim ama o Benan'ı düşünerek sadece benim uzak tutabileceğimi burda olmamın en doğrusu olduğuna beni ikna etmişti.
Vedalaşıp telefonu kapattığımda, Ezelim bana soru dolu gözlerle bakıyordu.
Yatağa uzanıp onu da yanıma çektim. Göğsüme başını dayadığında saçlarını geriye itip bana baktı,
"Annen ve baban aşağıdaydı. Seni alıkoyuyormuşum. Derya ile Boran sağ olsun sessiz sedasız yollamışlar." dediğimde önce kaşları havalandı. Sonra bir kahkaha attı,
"Bir ömür alıkoyabilirsin. Olur mu kocacığım?" dedi tüm neşesi ile. Dün olsa benim yüzümden... Diyerek kendini suçlar aşağı inmeye bile çalışırdı. Çok iyi anladım ki tek ihtiyacı olan koşulsuz sevgi, benden emin olmak. Ahh be güzelim ne çok üzmüşler seni.
Sarıldım sıkıca,
" Olur kurban olduğum, sen ne istersen, sen ne dersen o olur." dediğimde başını göğsüme bıraktı. Saçlarının kokusu burnuma dolarken huzur ile sokulduk birbirimize.
Aradan geçen dakikalarda gözlerim ağırlaşırken, onunda düzene giren nefesinden uyuduğunu anlamıştım. Ben de kendimi uykunun kollarına bıraktım.
Gözüme değen güneş ışığı ile yavaş yavaş kendime gelirken, kollarımın arasındaki kadına daha çok sarıldım. Onun da yeri rahat olacak ki kedi gibi mırıldanarak bana yanaştı. Üzerimizde ki battaniyeyi omuzlarına kadar çektim üşümesin diye. Çatı katı haliyle daha serin oluyordu. Beynimin sorgulamadan yaptığı hamleleri zihnim beraklaştıkça sorguluyordum. Benan kollarımdaydı, dahası üzerimize örtülmüş bir battaniye vardı. Muhtemelen uykuda baskın yemiştik ama her kim bizi gördüyse üzerimizi örtüp gitmişti.
Benan'ın bunu sorun edeceğine emin olsam da anın tadını çıkarmaya karar verdim. Uykuda onu izlemek sayısız hayalimden biriyken bu fırsatı kaçıramazdım. Saçlarını okşadım, gönlümce seyrettim onu, ta ki gözleri aralanana kadar. Beni görünce gülümsemesiyle güneşim tekrar doğdu.
"Günaydın..." dedim iki parmağımla yanağını okşayarak,
"Günaydın hayatım." dedi son kelimeye vurgu yaparak.
"Seninle uyanamadığım sabahlar da güneş hiç doğmuyormuş meğer." Dedim kıvrılan dudaklarında ki gülüşe hayranlıkla bakarak.
Uzanıp yanağıma bir öpücük kondurdu.
"Burda olduğum sürece seni her sabah ben uyandırayım o zaman." dedi gayet rahat. Benimle uyumaktan fazlaca memnun hali hoşuma gitse de basıldığımızı ona söylemeliydim.
"Dün gece birilerine yakalanmış olsak da beni uyandırmaya gelir misin?" Diye sordum.
Şaşkınca etrafına bakındı üzerimizde ki battaniyeyi fark edince tek eli ile gözlerini kapattı.
"Barlas kime yakalandık sence? Yasemin mi? Annen mi?"
Bu hali hoşuma giderken biraz takıldım,
"Diğerleri de olabilir?" Dedim gıcıklığına.
Koluma vurdu,
"Yaaa dalga geçme, gelmez onlar."
Sonra biraz düşündü,
"Hem söyle bakalım Barlas Bey, ne zaman istemeye geleceksiniz? Semih babam beni oyaladığını düşünebilir." Dedi tek kaşı havada bilmiş bilmiş.
Kahkaham odayı doldururken bu hali çok hoşuma gitmişti. Benan üzerinde ki tüm tedirginlik dağılmış, hatta beni tehdit eder olmuştu.
"Hanım Ağaya söyliyim de bi an önce gelelim." Dedim beni seyre dalan kadına.
Yanımdan kalkıp yataktan ayaklarını sarkıttı. Tek eliyle saçlarını savurup,
"Yani çok da oyalanmamak lazım, bi kızı bin kişi ister, bi kişi alır." deyip yataktan kalktı.
Koca bir kahkaham daha odanın duvarlarında çınladı. Şuan karşımda ki Benan tam da Çetin'e oyun oynayan Benandı. Bu hali deli gibi hoşuma giderken kalkıp arkadan beline sarıldım.
Boynuna bir öpücük kondurduktan sonra,
"Kimseler cesaret edemez benim sevdiceğimi istemeye, tek tek vururum hepsini. Bu kokunun meftunu benim." dedim nefesim boynuna çarparken.
Kalbinin ritminin artışı, heyecanlanınca kızaran yanakları ile ayrılmak ne kadar zor olsa da gevşettim kollarımı.
Dönüp göğsüme sığındı tekrar, o kadar yaralıydı ki, neşesinin aslında göstermelik bir maske olduğunu onu tanıdıkça çok daha iyi anlıyordum.
"Hadi sen in güzelim, bende elimi yüzümü yıkayıp geliyorum." deyip şakağına bir öpücük kondurdum.
Onun merdivenlerden inişini izledim, son basamak da başını kaldırıp bana baktı tekrar, tıpkı ilk geldiği günlerde ki gibi. Gülümsemesine karşılık verip, banyoda ki işlerimi hallettim. Aşağı inmek için merdivenlere yöneldiğim sırada telefonum çaldı.
Adil Bey'in aradığını görünce sinirlerim gerilse de sakince açtım telefonu,
"Efendim Adil Bey"
Çekingen bir tonda cavapladı,
"Barlas iyi misin?"
"Son görüşmemize göre oldukça iyiyim."
"O gün olanlar, bizim planımız değildi. Sadece o an ki krizi yanlış yönetti Yavuz komiser. Bunları konuşmanız lazım. Özellikle Derya hanımın elinde gerçekten söylediği deliller varsa..."
Benan ve Yasemin'in kaçırıldığı gün Derya ile Nevşehir'e gidip Adil Beyle görüşmüştük. Bizim onlarla birlikte olduğumuz süre içinde kızları kaçırmaya çalışan Cenk'ten haberdar olmalarına rağmen hem bizden gizlemeye çalışmış, hem de engel olabilecekken kızların kaçırılmasına göz yummuşlardı.
Hallerinde ki tuhaflık ve aniden gitmeye kalkışmaları üzerine Derya silah çekip karşılarına dikilmiş, bize yutturamayacaklarını anladıklarında itiraf etmişlerdi. Üstüne Boran'ın vurulduğu haberi de gelince Derya da, ben de kontrolü kaybetmiştik.
"Derya'nın sizin gibi boş atıp dolu tutmaya çalışan biri olmadığını o gün gördünüz. Size çok sinirli keza bende öyle, kardeşimi vurup Benan'ı kaçırmaya çalışan bir adama mani olmak yerine seyirci kaldınız Adil Bey. Boran olmasa ne olacaktı."
Gergin bir nefes alışverişinden sonra,
" Haklısınız ama yanlış yoldan da gitsek varmak istediğimiz yer aynı. Bize yardım etmelisin, silah arkadaşlarının intikamı için... "
" Size yardım edeceğiz Adil Bey, kimsenin yaptığı yanına kalsın istemiyoruz fakat bize açık olmak zorundasınız."
"Yarın Derya hanım, Benan ve Umutla bir toplantı yapalım açık açık konuşulsun herşey."
Aklıma yatsa da Derya ile de konuşmadan cevap vermek istemedim.
"Ben hanımlarla konuşup size dönerim Adil Bey."
Telefonu kapattıktan sonra merdivenlerden indim. Mutfaktan gelen güzel kokularka mest olurken, içerideki manzara kokudan da güzeldi.
Annemle Benan hamur işi ile uğraşıyor, Yasemin sofrayı hazırlıyor. Hakan onları izleyip sohbet ederken kahkahaları, tatlı atışmaları ortamın samimiyetini en güzel şekilde hissediyordu.
"Oooo abilerin en yakışıklısı da uyanmış. Bu sabah ayrı bi yakışıklısın güzel uyudun sanırım." diyerek beni de ortama dahil eden Yasemin'in neşesinden anladığım kadarıyla akşam ona yakalanmıştık.
"Günaydın prenses çok keyiflisin bu sabah" diyerek topu taca atmaya çalıştım.
"Senin kadar olamam ama idare ediyoruz." dedi yanağını bana uzatırken. Yoksa bizim cadı Benan'ımı kıskanmıştı.
Yanağından öpüp kolumun altına aldım onu annemi de öpünce Benanla göz göze geldik.
"Günaydın güzelim" dedim sanki yeni görüyormuş gibi.
"Günaydın hayatım bana öpücük yok mu?" deyip yanağını işaret eden parmağıyla dudaklarını büzdü.
Yasemin 'oooo' dese de annem,
" Aferin Benan, hep böyle hakkını ara annem." diyerek ona destek çıktı.
Annemi işaret ederek güldüğün de yanığına küçük bi öpücük kondurdum. Bu haline yeniden mest olurken annem,
"Benan Derya'ya mesaj at kızım, uyanınca haber etsin börekten kahvaltıya yollıyalım."
" Yollayın tabii posta güvercini Yasemin götürür. "diyen Hakan'ın derdi Yasemin'i kızdırmak olsa da amacına ulaşamayacak gibiydi.
" Götürürüm tabii ki Derya ablamla Boran abiye canım feda."
Neşe içinde kurulan sofraya yerleştiğimiz de keyifli bir kahvaltı yaptık.
Babamın olmayışının rahatlığıyla mutfağın balkonunda sigaramı yaktım, Benan elinde iki kahve ile geldiğin de keyfime diyecek yoktu doğrusu. Cebindeki telefonu da çıkarıp masanın üzerine bırakıp karşıma oturdu.
"Eline sağlık Ezelimm." dediğim de gözlerin de ki ışıltı Dünyalara bedeldi.
Telefonundan gelen bildirim sesi ile bakışlarını ekrana yöneltti.
"Derya hanımlar uyanmışlar." diyerek bana açıklama yapmayı da ihmal etmedi.
Bir süre muzip bir yüz ifadesi ile mesajlaştı. Son mesaj ile yüzü düşünce ister istemez merak ettim.
"Ne oldu güzelim yüzün düştü, tatsız bir durum mu var?"
Dudaklarını büküp,
"Geç uyandılar diye biraz takıldım Derya'ya, yani öyle şakalaşırız biz alınmaz. Sonra bebekle ilgili imâ da bulundum. 'Sakın bu konuyu Boran'ın yanın da açma Benan Sakın! ' diye cevap yazdı.
" Belki araları düzelmemiştir." dedim fikir yürüterek.
"Derya çocukları çok sever Barlas. Bu tepkisi hiç normal değil. Neyse ben onu bi boş zamanda sıkıştırırım. Şu böreği hazırlayayım da Yasemin çıkarsın tepsiyi Derya ablasına." dedi tripli tripli.
"Sen Yasemin'i Derya'dan mı kıskanıyorsun?" dedim tripli ses tonundan yola çıkarak.
"Evet Yasemin'i Derya'dan, Derya'yı da Yasemin'den kıskanıyorum. Ben kıskanç bir insanım Barlas hocam." dedi aramızda ki mesafeyi iyice azaltarak. Yeşil gözlerine daldığım sırada gülümseyip içeri kaçtı.
Kahvemi içip içeri girdim. Yasemin'in Derya ve Boran için hazırladığı tepsiyi keyifle götürüşünü izledim. Karı koca hayatımıza öyle güzel bir dokunuş yapmışlardı ki, Benan'ın bu eve geçişi bile Derya'nın baskın karakterinin sayesindeydi. Aklımda ise tek bi soru vardı, onları bu kadar ayrı düşürecek kadar üzen dertleri neydi?
Akşam üzeri onlara kahveye giderken aslında hem Boran'ın pansumanını yapmak, hem de nabız yollamak derdindeydik. Yasemin elinde tatlı tabağıyla merdivenlerden çıkarken elimi tutan el ile duraksadım.
"Elimi tutmadan nereye sevgilim."
Kulağıma fısıldayan sesine yanağıma bıraktığı öpücük de eşlik ederken Benan'ın bu yeni halini seyretmeye doyamayacağımı biliyordum.
Bize kapıyı açan Derya ve Boran'ın gözleri ışıl ışıldı. Anlaşılan o ki aralarındaki buzlar erimişti bile...
Onların sıcak karşılaması ile koltuklara yerleştik,
Yasemin,
"Daha iyi görünüyorsun Boran abi." dedi tüm samimiyetiyle. Boran'ın üzerine kapanarak onu kurtarması, yaralıyken bile Yasemin'in ne kadar korktuğunu fark edip sakinleştirmeye çalışması bizim kızı çok etkilemişti. Onun özverili ve korumacı tavrı ile Boran'ı da aileden biri gibi sahiplenmişti.
"İyiyim Yasemin, senin taşıdığın yemekler olmasa bu kadar hızlı iyileşemezdim." diyen Boran ise onun bu hissiyatının farkındaydı. Gerçek bir abi şevkatini gözlerinde görüyordum.
"Afiyet olsun, ne yaptık ki. Bütün marifet Nermin Sultan'a ait aslında." dese de Yasemin, Boran'ın söylediklerinden çok mutluydu.
"Boran abini gördün, beni unuttun Yasemin Hanım."
Derya'nın yalancı sitemi ile bu kez ona döndü.
"Aaa Derya ablacım senin yerin ayrı, bak profiterol yaptım sana." deyip getirdiği tabağı gösterdiğin de Derya'yı nasıl kandıracağını iyi biliyordu bizim cadı,
"Kalbimi nasıl çalacağını biliyorsun prenses." diyerek gülümseyen Derya ile müdahale etme gereği duydum,
"Çok da samimi olmayın siz yine de! Kıskananlar olabilir." diyerek Benan'ı işaret ettim.
Ne demek istediğimi anlamayan ahali birbirine bakarken, Benan savunmaya geçti.
" Ayy ne var kıskanıyorum. Benden fazla samimi olmayın birbirinizle." dedi Yasemin ve Derya'yı işaret ederek.
Derya'nın şimdiye kadar şahit olmadığım neşeli kahkahası odayı doldurduğun da Boran gülen gözlerle onu seyrediyordu. Öyle ki bakışlarını üzerinden çekemediğine eminim.
Derya,
"Kızım bizi ne kıskanıyorsun? Barlas'ı kıskan artık..." dedi göz devirirken.
Benan, "Onun yeri ayrı senin yerin ayrı." dedi kendinden emin bir tavırla burnunu havaya dikerek.
Boran dayanamadı belli ki Derya'yı kolunun altına alıp şakağına bir öpücük kondurdu,
"Benden de kıskanmıyorsun umarım." dedi Benan'ı hedef alarak. Derya'nın hoşuna gitmiş olacak ki başını eşine çevirdi. Boran ona göz kırptığında araların da ki çekim fazlasıyla ile belliydi.
Benan'ın bakışları üzerlerinde dolandı, doğrusu ne cevap vereceğini merak ediyordum.
"Sana çok saygı duyuyorum, Derya'nın içinde ki aşk böceğini bulup çıkarttığın için. Yokluğun da hiç çekilmiyordu. Yani senden kıskanmıyorum." dedi alaycı ama samimi bir tavırla.
"Sizi böyle gördüğüme çok sevindim." diye ekledi daha ciddi ama gözlerinin içi ışıldayarak. Onlar için mutlu olsa da hâlâ kafasını karıştıran şeyler vardı. Derya'nın anlatmadığı neyse onları böyle severken ayrı düşürmüştü.
"Yaaa barıştığınıza çok sevindim. Bu kadar yakışan bir çift asla ayrı olmamalı." diyen Yasemin de onu destekledi.
"Böyle bir güzelliğin yanına beni yakıştırdığınız için ayrıca teşekkür ederim Yasemin Hanım." diyen Boran'ın keyfi yerindeydi.
"Hanım ağam bizim bir kız isteme işi vardı..." diyerek sohbete dahil oldum.
"İsteyelim Barlas, hazır Boran ağa da burdayken..." dedi imâlı. "Bu ara olmaz diyeceklerini sanmıyorum." Derya hâlâ kolunun altında altında olduğu için, Boran öne eğilerek eşine baktı,
"Kimi kimden istiyoruz güzelim?" dediğinde dün akşam Benan'ın ailesini kapıdan sepetlediklerini hatırlatır gibi ki tek kaşı havadaydı.
Derya ise konuyu nasıl anlatacağını düşünüyordu belli ki,
"Kafa karıştırıcı biraz ama tane tane anlatıyorum." dese de hakketen karışıktı bizim iş. "Barlas'ın ailesinden, Benan'ı istiyoruz." diye devam etti.
Gözlerini kısıp başını geri çeken Boran bana küçük bir bakış atıp,
"Kime istiyoruz?" diye sordu biraz kafası karışmış birazda çekinerek.
"Barlas'a..." dediğin de anlamadığını belli eden yüz ifadesi bizi güldürürken Benan araya girdi.
"Şöyle ki, ben buraya tayinim çıktığında ailemi reddettim. Nermin Sultan da beni kızı olarak kabul etti. Fakat işler değişince..." dediğin de araya girdim. Niyetim Benan'ı kızdırmaktı,
"Bu hanım kız bana aşık olunca..." dememle,
"Haa ben kendime kendime aşık oldum yani, konunun senle alakası yok." diyerek elini beline attığın da amacıma ulaşmıştım bile...
"Ben sana Kâlû Belâ'dan beri aşığım ezelim..." dedim gözlerimi bir an olsun yeşil harelerinden ayırmadan.
Sanki ortamda kimse yokmuş gibi birbirimize bakarken, küçük bir öksürükle bizi uyaran Derya,
"Ben demiştim, Barlas'ın ilgisinin daha eskiye dayandığını ama Benan hanım lafı ağzıma tıkmıştı." diyerek beni şaşırtmadı. Gözünden kaçmadığını tahmin ediyordum.
İkimizde ona dönünce,
"Ne zamandan beri?" dedi samimiyetle gülümseyerek,
"İlk görüşte aşk bence" diyen Yasemin'in kıkırtısını duysamda hepsini şaşırtacak cevabı verdim,
"Görmeden bile... 'zoru severim' diyen kızın asiliğinde ki asaleti sevdim." dedim Benan'ın gözlerine bakarak.
"Mevzu derin karıcığım..." diyen Boran ile konuya dönmek adına Derya devam etti,
" İşte bu ikisi birbirine aşık olunca, babası Barlas'a 'Eeee... Kızımızı istemeye kimlerle geleceğini de düşünmüşsündür' dedi."
"Ben de Derya'nın ikna kabiliyetine güvendim ama kızı verirler inşallah." dediğim de heyecanım belliydi.
Boran ise fazlaca rahattı,
"Daha isteyip de başaramadığı birşey görmedim." deyip yumruk yaptığı elinin baş parmağını yukarı kaldırdı. "Doğru seçim."
"Yarın ki toplantıyı atlatalım, kız isteme işi bende." diyen Derya benim unuttuğum konuya temas edince,
"Ne toplantısı?" diyen Benan ile açıklık getirdim,
"Yarın ailenle ilgili operasyonu yöneten ekip, Adil Bey ve Umut'un da katılacağı bir toplantı yapılacak..."
Devamına gerek görmeden sözümü kesen Benan,
"Bende geleceğim" dedi sanki karşı çıkacağımı düşünüyor gibi...
"Sen de geleceksin Benan hatta Boran da gelecek hepimizin soracak hesabı var." dedi Derya aklında neler vardı kim bilir?
"Ben..." dedi Yasemin.
"Sen de gel güzelim kambersiz düğün olur mu?"
Fakat ben Derya ile aynı fikir de değildim.
"Konular ona biraz ağır gelebilir..." diyerek uyarıda bulundum.
"Abin de haklı ama görmeni istediğim sahneler vardı." dedi gözlerini kısıp sinsi sinsi gülümserken. Kesin olaylı bir toplantı bizi bekliyor.
*****
Yaseminle Derya kahveleri yaparken Benan, Boran'ın dikişlerine pansuman yapıyordu. Tabii ki yardımcısı bendim.
Boran telefonundan bir video açıp, mutfakta ki Derya'nın bizi görmediğine emin olmak için eğilip mutfağa doğru baktı, sonra telefonu Benan'a uzattı.
"İzlemeni istiyorum." dedi rica eden bir tonlama ile. Bende Benan'ın yanına geçtiğim de videoyu başlattı.
Derya'nın doğum günü için dışarı çıktığımız gün çekim yapıldığı belliydi. Derya doğum günü pastasına gülümseyen gözlerle bakıyor. Sonra gözlerini kapatıp dilek tutarak mumları üflüyordu. Videoda sorun olacak birşey yoktu da bu nasıl Boran'ın eline geçti ki diye düşünürken, kameranın yönü değişti. Karışma çıkan kişi ile kala kaldım. Yüzünde sinsi bir gülümseme ile Umut'tan başkası değildi.
Bizim şaşkın bakışlarımız birimizi bulurken Boran bu kez videonun peşinden atılan mesajı işaret etti.
Boran ağam gördüğün gibi Derya sensiz çok mutlu, boşluğunu doldurmak sandığımdan da kolay oldu. Bana bu şansı verdiğin için teşekkür ederim.'
'Umut Devagil'
Benan açık kalan ağzını parmakları ile kapatırken küçük bir hayret nidası firar etti dudaklarından, söyleyecek çok şey vardı da şuan ne demek gerekirdi onu bilemedim.
"Derya'nın haberi yok." diyen Boran fazlaca sakindi.
Böyle bir video bana gelse karşıdakini ne yaparım düşünmek bile istemiyorum. Üstelik aramız bozukken ve bu adam sevdiğim kadının peşinden yıllarca koşmuş takıntılı biriyken. Benan ilk şoku atlatmış olacak ki,
"Sen buna ne tepki verdiysen arkandayım Boran ama şunu bil Derya asla onunla muhatap olmadı. Hatta sana aşık olduğunu yüzüne söyledi."
Boran ikimizin tedirginliğini izledi sadece,
"Tek yaptığım şey onu engellemek oldu, söylediği şeyin gerçekliğine hiç ihtimal vermedim zaten. Derya'nın bu videoyu bilmesini istemiyorum ama siz bilin ki yarın suratına kafa attığım da şaşırmayın."
"Hak etmiş, ben olsam çoktan yakasına yapılmıştım." dedim kendimi tutamayarak, Benan ise yangına körükle giden bana göz devirdi sadece.
Kızlar kahveler ile odaya döndüğün de yakalanmış olsak da konuyu değiştirdik,
"Ellerine sağlık güzelim." diyen Boran'ın Derya'ya bakışındaki aşk gülümsememe sebep oldu. Araları yeni düzelmişken bu konu ile gerilme istemiyordu haklı olarak. Toplantıdan önce konuların üzerinden geçtik basitçe.
Kahvelerin bitmesine yakın, Benan hâlâ hakim olmadığı kısımları sorguluyordu.
" Şimdi siz bizim kaçırıldığımız gün bu adamlar ile mi buluştunuz."
"Evet." dedim.
"İyi de niye Nevşehir'de buluştunuz ki?" dediğinde yanıt Derya'dan geldi.
"Bu kız aşık olmadan daha akıllıydı" dediğin de Yasemin kahkaha attı. Bense gülüşünü saklamak için başımı çevirdim,
"Ben hâlâ akıllıyım hanım ağam, benden gizli iş çeviren sizsiniz."dedi tripli tripli...
" Canımın içi, deliller Nevşehir de ya... Bürodaki kasada saklıyoruz ya..." dedi tane tane anlatarak.
Fakat asıl şaşıran Boran oldu nedense,
" Siz onun için Nevşehir'e gittiniz." dedi daha çok kendi kendine konuşur gibiydi.
Derya, " Sen neden gittiğimizi sanmıştın ki!" dediğinde bocaladı, onlar birbirlerine takılı kaldığında araya girdim.
"Biz artık kalkalım, Boran da dinlensin. Yarın 1 de çıkarız hep beraber." dediğim de kızlar da bana uydu.
Akşam yemeğinin ardından çaylar içildi sohbetler edildi. Bense sadece Benan'ın mutluluğunu izledim. Annemle samimi sohbetini, Hakan ile şakalaşmasını. Yasemin'in onları kıskanıp araya girişini babamın sessiz ama halinden fazlaca hoşnut halini. O kadar dalmışım ki yanıma oturan Kaan'ı ancak fark ettim.
Sessizce bir süre benim gibi ailenin geri kalanını izledi.
"Çok doğru bir seçim yaptın abi." dediğin de başımı ona çevirdim. O ise hâlâ ailemizi izliyordu. Bana içini dökmek ister gibi devam etti.
"Benan kadar gerçek bir insan görmedim. Hiç bir hareketinde yapmacıklık yok. Hiç bir sözünde bir sonra ki hamlenin hesabı yok. Aranız da öyle güzel bir bağ var ki. Keşke Benan daha önce gelseydi, ben size daha önce şahit olsaydım. Yanlış bir seçim yaptığımı iş işten geçmeden anlamış olurdum belki." deyip benim cevap vermeme fırsat bırakmadan yanımdan kalkıp odadan çıktı.
İçime oturan sıkıntı ile öylece kaldım. Evet Gaye'den haz etmiyorum ama en azından Kaan mutlu sanıyordum. Belki Kaan da kendini mutlu sanıyordu, bizim birbirimize olan bağımızı görene kadar. Halbuki daha güzel bir örnek vardı önünde, hemde yıllardır. Annem ve babamı doğru anlasa yeterdi gerçeği görmesine.
Huzursuzca kalktım koltuktan, Benan'ın bakışları anında beni bulurken herkese hayırlı geceler dileyip kendi katıma çıktım. Zaten dün gece basılmıştık, benim yüzümden zor duruma düşsün istemiyordum. Terasta sigaramı içerken aklım Kaan'ın sözlerinde, yarın ki toplantıdan sonra Benan'ın öğrendikleri ile sarsılacağı gerçeğinde geziyordu.
Yan tarafa gözüm takılınca Boran'a video atacak kadar aklını yitiren Umut'un haline üzüldüm. Derya'yı tanıdıkça ona nasıl bu kadar kapıldığını anlamıştım. Dünya üzerinde Umut'un annesine meydan okuyacak bir kadın varsa o da Derya olur ancak. Fakat o Boran'ı seçmiş ve seçiminden herşeye rağmen çok memnun görünüyor.
Yarın beni zor bir gün bekliyor olduğunu tekrar idrak ettiğim de rutin işlerimi halledip odama geçtim. Dün bu yatakta Benanla uyuduğumu düşününce uyku bile cazibesini kaybetti. Yanımda olsada kokusunda uyusaydım.
Yastığıma sinmiş kokusunu daha çok almak için yan dönüp yastıkla temasımı artırdım. Gözlerim yavaş yavaş uykuya teslim oldu.
Askerlikten kalma bir alışkanlıkla derin uykuya geçmem oldukça zor oluyordu, çoğu zaman sabaha karşı bedenim yorgun düşüp pes ettiğinde derin uyumuş oluyordum.
Uykumun içinde odada biri olduğunu fark ettim. Sonra yatağım da hafif bir çökme oldu. Kokusunu alınca emin oldum Benan gelmişti. Gözlerimi açacağım sıra söylenmeye başladı.
"Ben, bensiz uyuyamaz diye Yasemin'i uyutup yukarı kaçayım beyefendi mışıl mışıl uyusun. Rüya da görüyordur şimdi... "
Fısıltıdan ibaret olan sesi, sitem etse de beni uyandırmaya kıyamayan hali... Bunca yılın hasreti üstüne bu kadar yakınımda olması... Benan'ın yanımda olduğuna bile bazen inanmayan bana çok fazlaydı.
Parmakları saçlarım da dolaştı usulca, derin uyusam asla geldiğini fark etmezdim.
Elleri saçlarımdan uzaklaştı, muhtemelen beni uyandırmadan gitmeyi düşünüyordu. Gözlerimi açmadan onun gibi fısıltı ile konuştum,
"uyumuş olsam da senin bana gelişinden güzel bir rüya göremezdim."
Gözlerimi araladım güzel yüzü geceye rağmen ışıl ışıl parlıyordu, yana kayıp ona yer açtım. Yanıma uzanıp başını yastığa koyduğunda saçlarının kokusu beni mest etti. Yavaşça kapatıp açtım gözlerimi gerçekliğinden emin olmak için, beni izleyen yeşiller odaya giren ay ışığının altında bile güzelliğinden hiç birşey eksiltmemişti.
İkimiz de birbirimizi izledik, gözlerimiz de sanki yılların hasreti vardı. Bir çift göze ne kadar uzun bakılabilirse o kadar uzun baktım. Onun gözlerindeki aşkın bile benimkine benzemesinin güzelliğine tutundum, sanki eksik yanım tam karşımdaydı. Bana yaklaşıp boynuma sokuldu. Derin bir nefesi içine çektiğin de bende saçlarının kokusunu içime doldurdum. İpek gibi saçları parmaklarımın arasından kayıp giderken, okşamam hoşuna gitmiş olacak ki biraz daha yaklaşarak mırıldandı.
"Barlas... Kokun bağımlılık yapıyor." deyip kıkırdadı. Bende gülünce boynuma bir öpücük kondurdu. Gözlerimi kapattım sıkı sıkı sanki faydası olacakmış gibi.
"Ezelimmm... Yakma beni..." dedim insafına kalmış olduğumu belli eden bir sesle.
Usulca yerinde dönüp sırtını göğsüme yasladı. Belini saran elimi göğsüne çekip uyku oyuncağına sarılan küçük bir çocuk gibi sarıldı.
"İyi geceler, kışımı yaza çevrenim." dedi yine fısıltı ile...
Ona anlattığım türkü ile bana gelen, göğsüme sığınan, şevkat bekleyen karımın kulağına yaklaşıp en sevdiğim dizeleri mırıldandım,
" Sevemem senden başka, gözüm arar gözlerini...
Dil söyler kalbim ağlar, yürek çeker özlemini..."
Yerinde kıpırdanıp daha sıkı sarıldı göğsüne bastırdığı elime. Saçlarına bir öpücük kondurdum. Kokusunda huzurlu bir uykuya yumdum gözlerimi...
Barlas?
Benan?
Benan ailesi ile ilgili gerçekleri öğrenince ne hissedecek?
⭐⭐⭐⭐⭐ Dokunalım lütfen. 😇❤️❤️
|
0% |