@zamansizim84
|
Yorgunluktan uyuya kalan çiftimizden ilk uyanan Derya oldu. Başını Boran'ın omzunda bulmayı beklemiyordu. Hemen toparlandı saate baktı yarım saat kadar daha yolları vardı. Kısa uyku iyi gelmiş sanki bütün enerjisini toparlamıştı. Derya nın hareketlenmesi Boran'ı da uyandırırken, ne kadar yorulduklarını tekrar idrak ettiler. Düğün yolculuk kınalar derken tempo hiç düşmemişti. Balayına gidiyorlardı ama nerede kalacaklar nasıl bi plan yapıldı konuşmamışlardı. Derya sormayı çok da uygun bulmamıştı. Telefonundan bir kaç resim açan Boran, Derya'nın fikrini almak istiyordu. "Tatil çok iyi gelicek son günlerde çok yorulduk." Diye kısa bir girizgah yapıp devam etti, "Konuşacak fırsat olmayınca ben iki rezervasyon yaptırdım. Biri tatil köyü mantığında animasyon, havuz, deniz, eğlence."deyip Derya'nın yüzünü buruşturduğunu görünce devam etti.
"Diğeri orman içinde müstakil villa, denize uzak ama havuzu var. Oldukça konforlu. Yanlız yemek işi olucak." Diye açıkladı. Derya, Boran'ın bu kadar detaylı planlar yapmasına şaşırmadan edemiyordu. Yola çıkmışlardı nereye dese gidicekti ama fikrini sormadan hareket etmiyordu. "Otel mantığı tatilden pek hoşlanan biri değilim. Şuan da ihtiyacım olan şey sessizlik ve huzur. Yemek yapmak sorun olmaz, iki kişiyiz zaten ben yaparım." Dedi karşısında ki ince düşünceli adamı rahatlatmak isteyerek. "Senin için sorun olmıycaksa bende kafa dinlemek istiyorum açıkçası. Kahvaltılar benden." Dedi elini taşın altına koyarak. Boran, Derya'nın kendisiyle baş başa kalmaktan rahatsız olabileceğini düşünerek iki plan yapmıştı. "O zaman ormandaki villaya gidiyoruz hanım ağam." Dedi son kez onaylatmak ister gibi, "Tatil anlayışımızın uyuşmasına sevindim Boran ağam. Oteli tercih etsen üzülürdüm. O kalabalıkta nasıl dinlenir ki insan." Diyen kadın içinden geldiği gibi konuşsa da Derya'nın bu sözü Boran'ı eskilere alıp götürmüştü. Flash back 'Gülüm konakta zaten kalabalığın içindeyiz ben seninle kafa dinlemek istiyorum. Sadece ikimiz olsak güzel olmaz mı?' 'yaaaa Boran öyle tatil mi olur? Ben yemek yapamam. Hem akşam animasyon falan izleriz. Zaten odamızda başbaşayız.' 'Ben kahvaltıları hazırlarım ,dışarıda yeriz, gezeriz bi odaya tıkılmasak ' 'Offf Boran ya otele gidiyoruz, o kadar kıyafet getirdim. Senle oturmak için mi?' 'Neyse birbirimizin kalbini kırmayalım nasıl istiyorsan öyle olsun Elif hanım. Boran hatırladıklatıyla durgunlaşırken, Derya bu sessizliğini yorgun oluşuna bağlamıştı. Uçak iniş yaptığında valizlerini alan ikili araba kiralayıp yola koyuldular. Karanlıkta nerelere geldiklerini bilmese de Derya, Boran'ın yanında huzurluydu. Villanın önüne geldiklerinde evi teslim eden görevliden anahtarı alıp içeri girdiler. Yukarıda iki büyük yatak odası, alt katta amerikan mutfak ve keyifli bir yaşam alanı, dışarıda kocaman havuz, jakuzi, salıncak çok keyifli bir ortamdı. "Boran vallahi anlatsam bu kadar güzel tarif edemezdim. Tam istediğim tatil kafası. Güzel düşünmüşsün teşekkür ederim." Dedi sevinçle. Yıllar önce sevdiği kadından duymak istediği bütün sözleri Derya bi çırpıda söylemişti. "Beğenmene sevindim" diyen Boran'ın sesindeki hüzün fark ediliyordu. Acaba buraya Elifle mi gelmişlerdi? Derya aklına gelen düşünceleri kovmak istercesine başını iki yana salladı. Valizini alıp üst kata çıkmaya yeltendi. Fakat Boran elinden aldığı valizlerle çoktan merdivenleri yarılamıştı. Saatin geç olmasından sebep bedenleri uykuya teslim olurken. İkisi de çok huzurluydu. Sabah uyanan Boran, Derya'nın odasının kapısının açık olduğunu gördü. Uyandığını tahmin edip aşağı indiğinde bahçede ki salıncakta kitap okuyan Derya'yı fark etti. O kadar dalmıştı ki Boran yanına gelene kadar onu görmedi bile. Enfes manzarası vardı evin, orman aşağıda koyla birleşirken yeşille mavi adeta dans ediyordu. "Günaydın hanım ağam." dedi korkutmaktan korkarak. "Günaydın Boran, kahvaltıyı hazırlıycaktım fakat dolabımız bomboş." dedi durumu açıklamak istercesine. "Bugünlük dışarıda kahvaltı yapalım hem biraz etrafı keşfetmiş oluruz. Alışveriş yapıp döneriz. İster misin?" Diye sordu. "Güzel plan hazırlanıp geliyorum o zaman." deyip ayaklandı Derya. Bi kaç dakika sonra hazırlanıp gelmişti bile. Bu kadar çabuk hazırlanması normal miydi? Normalde kadınların hazırlanması uzun sürerdi. Yani Boran için öyleydi, Elif, Zeynep hatta Devran, Selma için 'evliliğimizin yarısı kapıda beklemekle geçti' demişti, uzun süre gülüşmüşlerdi buna. "Nasıl bu kadar hızlı olabiliyorsun? Yani kadınlar hazırlanması zaman alır ya genellikle? " dedi. Bi soru bu kadar saçma sorulur diye de kendini tebrik etti. Derya beklemediği soru karşısında şaşırmıştı. Boran onu özensiz mi bulmuştu? "Sabah bavulumu boşaltırken, kombin olarak ayarladım giyeceklerimi, yani genelde neyi neyle giyeceğim bellidir. Hazırlanmak için o kadar vakit harcamak zaman kaybı bence." Dedi kendini açıklama gereği duyarak. Derya kot pantolonunun üstüne omuz dekolteli spor ama şık bi bluz gitmişti. Saçını at kuyruğu yapmış hatta yaza uygun hafifçe makyajını bile eksik etmemişti. Boran'ın kendisini süzdüğünü fark eden Derya'nın kalp ritmi hızlanırken. "Hayatı kolaylaştıman güzel hanım ağam, evliliğimizin yarısı kapıda geçsin istemem." Dedi muzipçe, Derya bi kahkaha atarken, "Gülme!" derken kendisi de gülüyordu. "Devran evliliğimizin yarısı kapıda beklemekle geçti der. Beyler olarak oldukça mağduruz bu konuda." Diye açıkladı durumu. Derya merak ettiği şeyi sorsamıydı bilemedi. Sonunda merakına yenik düştü. "Elif de geç mi hazırlanırdı?" Derken yaşadığı git gel sesinden belliydi. Boran beklemediği soruya şaşırsa da belli etmedi. "Hem de nasıl iki yıllık evliliğimizin üç yılı kapıda bekleyerek geçti." Dedi Derya'yı sorusuna pişman etmek için. "Biraz abarttın sanki" sanki derken evden çıkmış arabaya doğru yürüyorlardı. "İnan abartmadım. Mesele burda üç gün kalacaksa üç valizle gelirdi." Diyerek arabadaki yerini aldı. Genç kadın da arabaya binip, "Buraya gelmişmiydiniz beraber?" derken çekinerek sormuştu Derya. Boran bu soru karşısında duraksadı. Böyle bir tatili hayal etmiş fakat Elif'e kabul ettirememişti. "Hayır gelmedik. Yani otel tipi tatil severdi. Benim aksime..." son cümle neredeyse sessize yakın çıkmıştı ağzından. Derya konuyu değiştirmesi gerektiğini fark ederek, "Eee ağam nereye gidiyoruz." Dedi canlı bir sesle. "Bilmiyorum ki bir yola çıkalım yolun götürdüğü yere gideriz yakınlarda bir köy var, oradan alışveriş yaparız. Sonrası Allah kerim..." 5 dk kadar yol almışlardı ki, Derya&Deniz kahvaltı "O nasıl isim öyle yaa" dedi Derya gördüğü tabelayı göstererek. "İlginçmiş, duruyorum burda." Diyen Boran dağ sinyali vermiş küçük lokantanın önüne yanaşmıştı bile. Boran, "Sahibinin adı Derya ise çok gülerim ben bu işe." Arabayı park edip içeri girdiler. Çok büyük olmayan dükkanın samimi bir havası vardı. Hele manzaraya bakan teras inanılmazdı. Saatin erken olmasının avantajıyla boş olan masaya yerleştiler. Az sonra siparişlerini almak için yanlarına gelen mekan sahibine kahvaltı sipariş ettikten sonra, kadının yanlarından uzaklaşmasını bekleyen Boran, "Derya kadın sana ne kadar çok benziyor, yani kardeş olsan bu kadar olur." Dedi hayretle. Giden kadının arkasından bakarak, "Fark ettim sanki bana benzemek için özel çaba harcamış." dedi Derya kadının saç rengi bile kendisiyle aynıydı. Sadece biraz daha kısa boyluydu. Kahvaktılıklar masaya yerleşirken. "Teşekkür ederiz. Bu arada mekanın ismi çok ilginç geldi bize bi esprisi var gibi." Diye sordu Boran. "Evet, kızımızın adı Derya eşimin ismi de Deniz." dedi gülümseyerek. "Süpermiş. Eşinizle beraber mi işletiyorsunuz. Bu arada ben de Derya" dedi onun gibi gülümseyerek. "Aile işletmesi. Buraları seviyoruz. Afiyet olsun" deyip uzaklaştı kadın. Keyifli bir sohbet eşliğinde kahvaltılarını yaptılar. İki kahve isteyip manzarayı seyrederlerken. İçeri giren baba kıza kaydı bakışları beş yaşlarındaki kız cıvıl cıvıl konuşurken. Babası da onu ilgi ile dinliyordu. İçerden gelen sesle mutfağa yöneltti başını, "Hayatım masa üçün kahvelerini servis edebilir misin?" Diyen eşinin talimatıyla kahveleri alan adam masaya doğru bir iki adım atmıştı ki kalakaldı. Derya da tanımaya çalışırcasına adama bakıyordu. "Deniz" dedi gözlerini kısıp emin olmaya çalışarak. "Derya!" diyen adam oldukça şaşkındı. Boran arkasında kalan adama dönüp bakınca adam şaşkınlığını atıp masaya doğru adımladı. "Hoş geldiniz. Bunca yıl sonra ne tesadüf." deyip kahveleri servis etti. "Sizin mi burası, gerçekten bu kadar tesadüf olur." dedi Derya. Kendisine anlamaz gözlerle bakan Boran bir açıklama bekliyordu. "Eşim Boran." ilk defa bu sıfatla tanıştırma yapıyor olmak tuhaf gelse de devam etti. "Üniversiteden arkadaşım Deniz." "Cesur avukat ve kahraman nişanlısı evlenmiş demek!" dedi adam. "Sayende meşhur olduk Derya hanım" dedi Boran adamın uzattığı elini sıkarken. Ayak üstü biraz sohbet eden adam içeri geçti. İkili kahvelerini de içince ayaklandılar. Hesabı ödemek isteyen Boran bir türlü kabul ettiremezken. Derya da küçük kızla sohbet ediyordu. "İkimizin ismi de Derya olunca biz arkadaş mı oluyoruz şimdi babacım dedi küçük kız babasına dönerek. " " Arkadaş değil kızım adaş adaş. " Dedi Deniz kızını düzelterek. " İstersen arkadaş olalım Deryacım." Diyerek küçük kızın boyuna eğilen Derya'ya, "Büyüklerle arkadaş olunmaz ki napcaz biz senle oyun mu oynıycaz?" Diyen çok bilmiş küçük kıza, "Fazla akıllı bi kızsın sen. Oyun da oynarız aslında ama bugün gitmemiz gerekiyor. Tanıştığımıza memnun oldum." Dedi. Derya küçük kızın ilgisini çekmemiş olucak ki Boran'a dönerek, "Bu abiyle arkadaş olsam olur mu?" Diye sorduğunda, Tuğra'nın kendine olan ilgisini kıskanan Boran'a bakıp bu güldü. "Deniz, kızım kocama yürüyor haberin olsun." dedi sessizce. "Boran abi yine gel olur mu?" Diyen küçük Derya ise kendi derdindeydi. "Olur tabii küçük hanım bi kaç gün burdayız." deyip vedalaşıp çıktılar. Az illerdeki köye ulaştıklarında aslında merkeze çok uzak olmayan bu köyde herşeyi bulabilmek mümkündü. Alışveriş işini tamamlayıp eve dönerlerken ortam oldukça sessizdi. Boran sabah ki aileyi düşünüyordu. Adam Derya'nın kopyası bir kadınla evlenmiş birde kızının ismini Derya koymuştu. Onları görünceki şaşkınlığı, Derya ya bakışları, İnternete düşen olaydan haberdar oluşu hiç normal değildi. Derya da aynı şeyleri düşünüyor fakat Boran'ın yanlış anlamasından çekinerek seslendiremiyordu. Orada normal davranmaya çalışmak yeterince zor olmuştu zaten. Deniz'in kendisine ilgisi olduğunu sezmişti fakat bu kadarını tahmin bile edemezdi. Sessizlik içinde eve vardılar. Duş alıp aşağıya indiklerinde Derya hemen yemek hazırlığına başlarken. Boran dışarıda ki salıncakta hâlâ bugün olanları düşünüyordu. Ani bi kararla arabanın anahtarını alıp dışarı çıkarken "Derya sigara almayı unutmuşum birazdan gelirim" dedi. Arabayı hızla kahvaltı yaptıkları mekana sürerken bunu neden yaptığını sorgulasa da kendine engel olamıyordu. Mekana vardığında dışardaki masada yanlız başına oturan bir Deniz buldu. "Hoş geldin! Yanlız beklediğimden geç geldin. " dedi Boran'ı içeri davet ederken. "Geleceğimi nereden biliyordun?" dedi Boran. "Yapma Boran ağa sen akıllı adamsın. Parçaları birleştirmen uzun sürmemiştir."dedi sakince, "Derya ile bi yakınlığın olmadığını biliyorum." dedi kendinden emin şekilde, Deniz ise alaylıca gülünsedi, " O zaman neden buradasın?"Diye sordu. İşte bu sorunun cevabını Boran da bilmiyordu. "Sende bilmiyorsun."dedi gülerek. Oturmaları için manzaraya karşı olan masaya iki sandalye çevirdi. Boran'ın sessizliği devam ederken. Deniz devam etti. "Seninle kardeşi için evlenmiş olmalı. Hatta sende onunla kardeşin için evlendin." duraksadı. "Daha ileri gideyim mi? " Boran'ın sessizliğini onay kabul ederek. "Siz gerçekten evli bile değilsiniz." dedi. "Bu sohbet saçma bir hal almaya başladı. Evliliğim hakkında fikir yürütmek senin haddin değil!" Derken sonlara doğru sesi yükselmişti Boran'ın bu adamın bu kadar çok şeyi bilmesi sinirini bozmuştu. Ayağa kalktığı sırada Deniz'in sakin sesi ile duraksadı. "Yoksa beraber ölen eşinin, neydi adıı? Elif'in katilini mi arıyorsunuz?" Diye soran Deniz bardağı taşırmıştı. Boran'ın öfkesine şaşkınlığı karışırken, "Sen bunları nereden biliyorsun?" Diye çıkıştı "Hiç bişey bildiğim yok Boran, sadece senin buraya gelişin gibi parçaları birleştiriyorum ve Derya'yı çok iyi tanıyorum." Derken fazlaca rahattı. İyice kafası karışan Boran kalktığı sandalyeye geri oturdu. Deniz devam etti tespitlerine, "Sen Derya'ya aşık değilsin. Buraya geldiğinde gözlerinde bana karşı ne kıskançlık, ne öfke vardı. Belki de Derya'ya zarar verip vermeyeceğimi merak ederek geldin. Saplantılı bir aşık olmam korkuttu seni." Dedi. Deniz o kadar sakin ve kendinden emin konuşuyordu ki Boran kendisinin içini okuyan adamla nasıl başa çıkacağını bilemedi. " Sen Derya'ya çok değer veriyorsun. Silahlı adamın üstüne atlamandan belli. Ama sana tavsiye eline geçen bu şansı kaybetme. İkinizin mutlu olması için kader size son bi fırsat sunmuş." Dediğinde, kendini biraz olsun toparlayan Boran, "Sen de belli ki akıllı bi adamsın,keşke zamanın da kendin için bi fırsat yaratsaydın. Şimdi bana akıl vermek yerine mutlu olurdun belki." Diyerek karşıdında ki çok bilen adamı tersledi. "Korhan pisliği ortaya çıkmasaydı belki bir şansım olurdu. Hâlâ da peşinde, o çok tehlikelidir dikkatli ol." Dediğinde bunun samimi bir uyarı olduğu belliydi. "Bizimle ilgili bu kadar şeyi nereden biliyorsun. Saplantılı bir aşık değilsin madem bütün bunların açıklaması olmalı." Deyip Deniz'e kendini açıklaması için bir şans verdi. "Hakkınızda çıkan haberi mezun grubuna Korhan attı, devamında da Cesur avukat aşiret gelini oluyormuş diyerek ortalığı karıştırmaya çalıştı. İpin ucunu burdan yakaladım. Sonra seni araştırdım. Yusuf'un kardeşine aşık olduğunu öğrenince gerisini tahmin etmek zor olmadı. Derya'nın Yusuf'a olan düşkünlüğünü bilince onun için yapmayacağı iş değil. Ama şuna eminim ki aklında bi yerde mutlaka o cinayeti çözmek vardır." Diyerek bu şansı kullandı genç adam. " Derya'yı gerçekten iyi tanıyorsun." dedi Boran. Acılı bi gülümseme yerleşti Deniz'in yüzüne. "İyi tanırım... mesela en çok çikolatalı dondurma sever, şemsiye taşımaktan nefret eder, araba kullanmayı çok küçükken öğrenmiş, at binmekte ustadır, hatta bi tay vardı adını Gece koymuştu, tek dostu vardır Pınar, insanlara yakın durur ama duvarları çok yüksektir aslında, hele de erkeklere karşı, bi yere gidicekse en fazla beş dakikada hazır olur, çocuklarla iyi anlaşır, kimsenin yanında ağlamak istemez. Aşırı makyaj yapmaz, açık giymeyi sevmez... " Dediğinde kendisini hayretle dinleyen Boran'a bakıp güldü "Sabaha kadar devam edebilirim."dedi. "Bahsettiğin kişi karım olmasa keşke bi şansınız olsaymış derdim." dedi Boran. Deniz'in söylediklerini bunca yıl sonra bile bu kadar ayrıntılı hatırlıyor olması Derya'ya olan ilgisinin basit bi fiziksel beğeniden çok ötede olduğunun kanıtıydı. "Ben evli bir adamım Boran, karımı seviyorum." Demesiyle, "Derya'ya ikizi kadar benzeyince sevmen zor olmamıştır." dedi Deniz'i iğnelemekten garip bir keyif almıştı. "Haklısın başta benzerlikleri beni bu yola çıkardı ama Esra ne kadar benzese de Derya değildi. Ben karımı tanıdıkça sevdim ve bugün yıllardır ona ne kadar haksızlık ettiğimi anladım." Dediğinde, "Birine benzediği için onunla evlendiğini bilse seni terk eder mi? Hatta kızına o kadının adını verdiğini?" dedi Boran. "Bende yıllardır bunu merak ediyordum ve bugün cevabını öğrendim. Siz gidince 'Bu Derya o değil mi? Yıllar önce aşık olduğun kadın' dedi. "Yıllardır bu gerçeğe bilmesine rağmen kızıma Derya ismini koymama bile ses etmeyen bir kadın" dedi sesi titreyerek. "Seni terk etti belli ki" dedi Boran. "işin ilginci öyle olmadı." dedi Deniz "Hangi kadın bunu kabul eder ki?" Diye sormadan duramadı, "Beni içimdeki Derya ile sevmiş bi kadın." Diye cevap almayı ise asla beklemiyordu. "Nereden biliyormuş peki?" Diye sorduğunda, "Benim Derya'ya olan ilgi mi Pınar biliyordu. Hatta çoğu kez cesaret vermeye çalıştı bana. Derya, Korhan'ı terk ettiğinde bana haber verdi." deyip derin bi nefes aldı. "Benim Esra ile evlendiğimi bilmiyordu. Biz evleneli daha 1 ay olmuştu. Günlerce uyumadım. Öyle bir çıkmazdaydım ki, Esra'yı bıraksam bi şansımız vardı belki ama böyle haince alınmış ahla mutlu olunur muydu? Karımın beni sevdiğini biliyordum. Allah'ın bana biçtiği kadere razı oldum, sarıldım evliliğime. Esra'nın hiç bişeyden haberi olmadığını sanarak bugüne kadar geldim." Boran diyecek söz bulamazken Deniz devam etti. " Meğer herşeyden haberi varmış. O gün Pınar aradığında duymuş herşeyi." -"Sen bizden o zaman vazgeçmedin. Ben de hiç bir zaman bizden vazgeçmiycem" dedi bana. "Demem o ki Boran ağa beni içimde ki Derya ile sevebilen bi kadınım var. Derya da seni içinde ki Elif ile sevebilir."dedi Deniz. " Ben artık gitsem iyi olucak. Seninle sohbet etmek benim için ilginç oldu." Diyerek kalktı masamdan Boran. Deniz ona arabasına kadar eşlik ederken, "Bugün bizim ailemiz için de milad oldu. Söylediklerimi iyi düşün Boran ağa" dedi Boran buraya gelirken neyle karşılaşacağını bilmeden gelmişti. Ama duydukları onu darmadağın etmişti. Mutluluk Derya'yı yıllar önce yine es geçmişti. Korhan olmasa Deniz gerçekten onu mutlu etmek için ömrünü adayacak adam olurdu. Peki ya ikisinin bir şansı olabilir miydi? Arabasını köye süren Boran bi kaç paket sigara aldı. Gözüne dondurma dolabı iliştiğinde bol çikolatalı olanlardan bi kutu alarak villaya döndü. Derya yemekleri hazırlamış sofrayı kuruyordu. Kapıdan giren Boran'ı görünce "Nerede kaldın, merak ettim telefonuna da ulaşılamıyordu." dedi sesi oldukça endişeliydi. "Köyde bulamayınca benzinliğe kadar gittim." dedi. "Acıktın mı yemekler hazır." Diyen kadına, "Sofra şahane görünüyor, ellerimi yıkayıp geliyorum." Deyip elindeki poşeti uzatırken "Dondurma aldım sever misin? " diye sordu. Derya'nın tepkisini merak ediyordu. " Meyveli değilse severim." Deyip poşetin içine baktı önce, "Borannn en sevdiğimden almışsın. Hemen buzluğa atıyorum yemekten sonra iyi gider." Dediğinde Boran cevap vermeden ellerini yıkamaya giderken, dondurmayı neden aldığını kendisi de bilmiyordu. Yemekten sonra bahçede çaylarını içiyorlardı. Boran, " Derya, bugün kahvaltı da karşılaştığımız Deniz yakın arkadaşın mıydı? " Diye sordu. Derya da bu konuyu konuşmak istiyordu aslında ama konuyu açmak da istememişti. "Benim tek yakın arkadaşım Pınardı, gerçi hâlâ da öyle. Deniz ailevi sorunlarından dolayı okula ara vermişti bizimle alttan aldığı dersleri oluyordu. Kalabalık olmayan bi grubumuz vardı. O da sık sık dahil olur genelde de dinleyen taraf olurdu." dedi "Sana özel bi ilgisi olabilir mi? Yani o dönem için?" Dedi daha açık konuşarak. Bu sorunun bu kadar açık gelmesini beklemiyordu Derya "Açıkçası ben rahatsız edici hiç bir davranış görmedim, fakat Pınar arada bu çocuk senden hoşlanıyor diye takılırdı. Yani bugün eşinin bana benzerliği, kızının adının Derya oluşu beni de şaşırtmadı diyemem." Diye tamamladı sözünü. Boran, "Belki de platonik bi aşıktı." Dedi tek kaşı havada. "Belki, bugün orada durmasak haberim bile olmıycaktı." Boran Derya'nın bu konuyu konuşmaktan rahatsız olduğunu anlayıp konuyu değiştirdi. "Tatilden bişey anlamadık bugün, yarın denize girelim istersen." "Güzel olur. Gerçi ben iç Anadolu çocuğu yum biraz korkarım sudan." dedi çekinerek. "Yüzme biliyorsundur?" "Havuzda evet ama deniz de ayağım yere demeyince tedirgin oluyorum. Çocukken boğulma tehlikesi atlatmıştım. Travmatik bir durum" "İstemezsen gitmeyiz." "Yooo çok açılmadıkça sorun olmaz." "Yarın denize gidiyoruz o zaman hanım ağam." |
0% |