@zamansizim84
|
Anladım." deyip dudaklarını birbirine bastırdı" hazırlanalım o zaman" "Bunu telafi ederiz Derya." derken oldukça üzgündü. "Önce Kayseri'ye mi?" "Evet arabayı bırakalım, gönlümce teşekkür edemedim. Ordan devam ederiz. Akşam 7 de uçak var." çekinerek, "Düğündeki baklavalardan var mı? Tuncay ev baklavasına bayılır." "Bi tepsi paketliyorum, su böreği de alayım mı ikisi iyi gider." "Süper olur." Yaklaşık bir saat sonra evdekilerle vedalaşıp yola çıktılar. Derya buruk ayrılmıştı. Ailesini çok özleyeceğini biliyordu tabii ki ama bu kadar zorlanacağını tahmin etmemişti. Ayrı geçen bir hafta asır gibi gelmişti. Sessiz devam eden yolculuğu Boran'ın sesi böldü. "Tuncay üniversiteden arkadaşım, eşi Sevda da bizimle aynı sınıftaydı. Tuncay üç yıl koştu Sevda'nın peşinden. Hiç umut vermedi ne dese, ne yapsa fayda etmedi." deyip misafir olucakları aileyi anlatmaya başladı. "Vayyy büyük aşkmış, Sevda'nın fikri nasıl değişti doğrusu merak ettim." "Sevda'nın yakın bi arkadaşı vardı. Neydi adıııııı. Haaa Gamze. Bu kız da Tuncay'a aşık, gördüğü gün bu çocuk benim demiş. Sevda da arkadaşını üzmemek için Tuncay'ı uzak tutmuş kendinden. Tabii biz bunu çok sonradan öğrendik." "Arkadaşımın aşkısın" olayı yaniii. "Aynen öyle,sonra 3. sınıfın yazında staj yaptığımız şirkette bu Gamze ile denk geldik. Bende o ara babamla konuşmuyorum tam bir züğürt ağayım yani. Bu yüzüme bakmıyor. Sonra babam, baktı ki geri adım atmıyorum çıktı geldi. Araba son model, korumalar falan bunun aklı bi karıştı. Bayram ağa bu gittiği yerde kendini belli etmese olmaz." "Niye konuşmuyordunuz?" "Onu da ayrıca anlatırım uzun hikaye," deyip konuya döndü. "Gamze hanım başladı benim peşimden koşmaya, nişanlı olduğumu bildiği halde üstelik." "Oooo derdi paraymış yani." "Evet aynen öyleymiş. Tuncay'ın ailesi çok zengin Kayseri'nin de yerlisi ilk onu gözüne kestirmiş. Sonra baktım bunun karakteri belli. Laftan da anlayacak gibi değil. Okul açılınca Sevda'yı aldım karşıma 'arkadaşına söyle nişanlı adamın peşinde koşmasın. Ben muhatap olmak istemiyorum' dedim. Sevda'nın yüzünü görmen lazım kala kaldı. Sonra kantinin ortasında bağırmaya başladı. 'Vay oro... Vayyy, ben bilirim ona yapacağımı...' zaten çok fevri, kavgacı bi tiptir." "Bak ben sevdim bu kızı" dedi gülerek. "Seveceğine eminim hatta o da sana bayılacak. Tam senin kafa dengin." "iki deli iyi anlaşırsınız diyorsun yani?" "İyi anlaşırsınız dedim gerisini sen ekliyorsun." dedi yan bir bakış atıp tekrar yola çevirdi bakışlarını. "eeee sonra noldu." dedi meraklıca "Sonrası daha olay, Tuncay beni dışarıda bekliyordu. Bizim kız bağırmaya başlayınca içeri geldi ne oluyor hesabı, Sevda, Tuncay'ı görünce geçti karşısına " Benimle evlenir misin Tuncay? " dedi. " Şaka yapıyorsun." dedi Derya şaşkınca." Tuncay naptı yüreğine inmiştir." "Orasını ben anlatmasam daha iyi Sevda ya sorarsın?" dedi muzip bir ifadeyle. Sohbetle yolun nasıl bittiğini anlamadan varmışlardı bile. Arabadan baklavayla böreği alıp indiler. Erciyes dağının eteğinde ormanın içinde çok keyifli bahçesi olan iki katlı evin kapısını çaldılar. Kapıyı kucağında sevimli bir kız çocuğuyla Tuncay açtı. "Oooo bak Neşem kimler gelmiş? Deyip, içeri buyur etti. Küçük kız misafirleri yabancılayarak babasının kucağından inip içeri koştu. " Hoş geldiniz kardeşim."derken Boran'ın elinde ki tepsiye göz gezdirdi. " Hoş bulduk kardeşim. " diyen Boran tepsiyi uzattı. " Allah ev baklavası, araba da uçakta senin olsun" dedi kahkahayla. "Eee su böreği de var" dedi Derya onlara katılarak. "Şu içeri kaçan prensesi de alalım o zaman" dedi Boran. "Sevdammmm. Misafirlerimiz geldi" diye üst kata seslendi. "Hoş geldin yenge hanım." deyip Derya'nın elini sıktı. "Hoş buldum. Derya deseniz sadece." dedi gülümseyerek. Tepsileri mutfağa bırakıp, salona geçtiler. O sırada Sevda geldi. "Ooooo Boran ağam hoş geldiniz sefalar getirdiniz." derken gayet dalgacıydı. "Hoş bulduk, Sevda ceza kesecek dedi Tuncay biz de geldik. Boynumuz kıldan ince" dedi aynı alaycı tonda elini sıkarken. "Hoş geldin canım" deyip Derya'ya sarılan Sevda fazlasıyla sıcak kanlıydı. "Hoş bulduk" deyip aynı sıcaklıkta karşılık verdi. "Cezayı hak ettin. Düğün yapıyorsun haber vermiyorsun. Fakat şimdi af çıktı." "Hayırdır hatun niye af çıktı?" dedi Tuncay. "Bulmuş güzeller güzeli kızı aklına senle ben mi gelecektik kocacım." dedi. Derya'nın elinin üstüne elini koyarak. "Hayırlı uğurlu olsun çok yakışmışsınız." diyen sevda sanki yıllardır tanıyormuş gibiydi. Siyah dalgalı uzun saçları, beyaz teni, 3 çocuğa rağmen düzgün fiziği, yeşilin koyu tonu gözleriyle tam bir affetti. Tuncay'ın bu kız için deli divane olması anlaşılır bir durumdu. İçerden gelen biri kız bir erkek çocuk misafirlere hoş geldiniz deyip annelerinin kulağına bişeyler fısıldadılar. Sevda gülerek Tuncay'a döndü. "Gelin hanım, gelin hanım deyip durdun. Gelinlikli gelin bekliyo çocuklar." deyip Derya'yı gösterdi. "Boran amcanızın eşi Derya yengeniz." "Keşke gelinlikle gelseydin." dedi kız çocuğu. "Sevgicim Boran amcan düğüne çağırmadı napalım? gelini Gurur kaçırır diye korktu herhalde." deyip oğlunun yanağını sıktı Sevda. "Hoş buldum Sevgicim gel istersen düğün fotoğraflarını göstereyim?" deyip koşar adım yanına gelen kız çocuğuna düğün resimlerini göstermeye başladı. "Oğlum kardeşin nerede?" "Neşe mutfak masasının altında." dedi 5 yaşlarında ki erkek çocuğu. çok karizmatik bir duruşu vardı. "Yine mi? Bu çocuk kime çekti ya utangaç iki insan gördü mü hop masanın altına." dedi Sevda. "Sana çekmemiştir hayatım kız halaya çekermiş." Sevda suratını aleni ekşitirken, "Eee nasıl tanıştınız anlatın bakalım." Derya, Boran'a ne diyeceğiz dercesine baktı. "Derya'yı rahatsız eden iki genç vardı." diye söze girdi Boran, "Sen de gittin dövdün adamları kızı kurtardın, tavladın! Yapmayın yaa çok klişe" deyip kahkaha attı Sevda. "Yok aslında Derya adamları dövüp perişan edince adamları kurtardım." diyen Boran ters ters bakan Derya'ya "Kötü kötü bakma güzelim öyle olmadı mı?" Tuncay kahkahalarla gülerken, "Sen zamanın da bana çok gülmüştün bak başına gelmiş." Derya'nın Fransız kaldığı konuya Sevda açıklık getirdi. "Okulun ilk haftası çömez diye dalga geçmeye çalışan birinin kafasına masayı geçirmiştim, Tuncay da o gün 'ben bu kızla evlenirim' demiş. Boran ağa da benim kocamla yıllarca dalga geçmiş. Bende bunları sonradan öğrendim tabii." "Sizin hikaye de çok ilginç Boran yolda biraz anlattı." dedi Derya. " O oro... Gamze, Boran'a yürümese biz zor kavuşurduk."dedi Sevda. " Ben seni bir ömür beklerdim Sevdammm" dedi Tuncay adamın aşkı karısının adını söylerken bile anlaşılıyordu. Sevda'da kocasına öpücük attıp misafirlerine döndü. "Haydi sofra hazır yemeklerinizi yiyelim uçağın saati erkenmiş." "Sen yemek yapabiliyor muydun ya?" diyen Boran fazlaca neşeliydi. "Yemek yapıyorum da bulaşık yıkayamıyorum Boran ağa, bulaşıklar başına kalsın istemiyorsan sözüne dikkat edeceksin." dedi Sevda. Neşeli bir yemek yenirken Derya da gruba alışmış espriler kahkahalar havada uçuşuyordu. "Vallahi ben bişey itiraf etmeliyim." dedi Tuncay. "Dün ben seni öyle suratı asık mesafeli görünce arkandan bayaa bir konuştum." dedi Derya'ya. "Bence tanışmamızı bugün olarak güncelliyelim. Zira dün zor bi gün geçiriyorduk, yani yeni evli bir çift için fazlaca büyük bir krizdi." dedi Boran'a bakarak. Karşıda ki insanlar bu kadar olsun bir açıklamayı hak ediyordu. "O zaman bugünün şerefine şu ev baklavasına bi dalalım" diyerek lafı değiştiren Tuncay aslında neler olduğunu öğrenmişti. Yemek işi bitince beraberce sofrayı topladılar. Beylerde hanımlarla mutfağı toparladı. Tuncay mutfak işlerinde bayaa yetenekliydi. Çayları alıp salona döndüklerinde beyler sigara molası için dışarı çıktılar. Çocuklar bahçede sonbahar güneşinin tadını çıkarıyordu. Derya, "Kar yağınca buralar başka güzel oluyordur" dedi "Çok güzel oluyor ama tabii ki yaşam zorlaşıyor." "Sevda bişey sorsam?" dedi merak ediyordu hikayenin sonunu. "Sor canım?" "Gelirken Boran hikayenizi anlattı ama sonunda burasını Sevda'ya sorarsın dedi. Sen evlenme teklif etmişsin sonrasını merak ediyorum anlatır mısın?" dedi. Çok kısa sürede sevmişti bu kızı içi dışı bir dobra bi karakterdi Sevda. " Boran, Gamze'nin yaptıklarını anlatınca kafamdan aşağı kaynar sular döküldü. Senelerce Tuncay'ı seviyorum, aşığım, ölüyorum diyen kız; adamın en yakın arkadaşına asılıyor hemde ne zaman, ağa olduğunu öğrendiği zaman. Tek derdinin para olduğunu anladım ama olan Tuncayla bizim yıllarımıza oldu. Beni öyle güzel sevdi ki üç yıl hiç ümit vermediğim halde vazgeçmedi. Yaptıklarını anlatsam aklın durur. Ben arkadaşımı çiğneyip adım atamazken çoktan Tuncay'a aşık olmuştum." deyip Derya'nın oturduğu koltuğa geçti. "Esas merak ettiğin kısma gelirsek, ben Tuncay'ı o anda karşımda bulunca Benimle evlenir misin? dedim. O da önce küçük bir şok geçirdi. Sonra kollarını belime dolayıp dudaklarıma yapıştı. Bende karşılık verince..." deyip alt dudağını ısırdı. "Aşkınızı bütün okula ilan ettiniz yani." dedi kıkırdayarak. "Ettik etmesine de o öpücük başımıza ne çok iş açtı bir bilsen."dedi o neşeli kadının gözleri bulutlandı."Neyse gördüğün gibi evli, mutlu çocukluyuz." "Kesinlikle gördüğüm en güzel ailelerdensiniz. Mutluluğunuz daim olsun." "Sevgimiz, Gururumuz, Neşemizle inşallah" dedi. "Yanlız isimler efsane." Derken içeri giren Tuncay, "Sevdammm, Sevgimmm, Gururummm, Neşemmm" deyip Sevda'nın saçlarına bir öpücük kondurdu. "Burası okul kantinine dönmeden kalksak iyi olucak" diyen Boran'a yanında ki oyuncağı fırlattı Sevda. Boran havada yakalarken, Derya gülen gözlerle onları izliyordu. Tuncay onları havaalanına bırakmak için arabaya geçti. Sevda ile Derya da vedalaşırken kırk yıldır tanışıyorlarmış gibi hissediyorlardı. Çocukları da öpüp yola koyuldular. Alana vardıklarında, "Kardeşim herşey için teşekkür ederiz. Dün gerçekten hayat kurtardın. En kısa zamanda sizi Mardin'e bekliyoruz." deyip sarıldı Tuncay'a. "Senin zamanında yaptıklarının yanın da lafını etmeye değmez kardeşim. Ne zaman istersen bi telefonuna bakar." Uçağa binip koltuklarına yerleştiler. "Boran, arkadaşlarını çok sevdim. Ne kadar eğlenceli, aşk dolu bir çift. O evin için de insan yaşlanmaz." "Bugüne kolay gelmediler çok çektiler ama aşklarını hiç eksiltmediler. Sevda deli dolu dalgacı durur ama esaslı kızdır. Tuncay'ın daha ona sevda dediğini duymadım. Yüzüne bakmadığı senelerde bile Sevdam derdi halaa da öyle..." "Herkese kısmet olmayacak bişey yaşıyorlar." dedi içi acıyarak. O gözlerinde ki aşk görülmeyecek gibi değildi. Derya'nın hayatının uzağından bile geçmemiş aşk. Bir gün Boran'da ona Deryam der miydi? Yolculuğun devamı sessiz geçmişti. Boran konağa döndükleri için moralinin bozuk olduğunu düşünüp Derya'yı rahatsız etmek istemedi. Geç vakit konağa vardıklarında, kimseyle görüşmeden odalarına geçtiler. Derya duşunu alıp kendini uykuya teslim ederken yarın için güç toplaması gerektiğini biliyordu. Boran duştan çıktığında uyumuş olan Derya'yı izledi, kendini suçlu hissetse de gözlerini alamıyordu. Kafasında yarın yapacaklarını planlayıp uykuya teslim olurken, kimsenin Derya'yı üzmesine izin vermemeye kararlıydı. Sabah erken uyanan Boran, telefonların alarmını kapattı. Giyinip aşağıya inerken Derya için aynaya bir not bırakmıştı. Kahvaltı sofrasına yerleşen Hanoğlu ailesi tamamlanınca, Dilber hanım söze girdi, sonuçta beklediği fırsatı Boran altın tepside önüne sunmuştu. "Gelin hanım nerede, insan içine çıkamıyorsa babası evinde bıraksaydın." dedi bütün zehrini sözüne katarak. "Kalır mı konağa girmek için ne oyunlar etmişler." dedi Şilan. "Kızım karışma sen. Boran'da etti bi hata, öyle olmasa Elif'in eşyası başında ağlamazdı." Kadınların birbirini geçen hadsizliklerine tahammül edemeyen Bayram ağa, "Boran, gelinim neden sofra da değil? Gönlünü kırdın diye gelmiyorsa, senin bu sofra da işin ne? Herkesi sessizce dinleyen Boran, " Baba, Derya'yı ben indirmedim. Bu sofra da benim karımı, gözümün içine baka baka zehirlemelerini izleyecek değilim. Şimdi size söylüyorum hanımlar. Ana bir daha Derya'nın gönlünü kırarsan, kimsenin yanında küçük düşürmeye çalışırsan karşında beni bulursun." Dilber hanım ağzını açacak oldu fakat Bayram ağa, " Dilber!"deyip onu susturdu." Kimse Boran ağanın sözünü kesmesin" deyip Boran'a sözü geri verdi. "Şilan eğer bir daha karıma saygısızlık edersen. Aşireti senin adına karar vermek için toplarım. Yaşın geldi geçiyor. Eminim Hanoğlullarından kız almak için ağalar birbiriyle yarışır."dedi. Şilan'ın yüzü bembeyaz olurken, Havva hanım kızını korumak için konuşacak oldu, fakat Boran kimseye söz hakkı vermemeye kararlıydı. "Halaa sen de kızına terbiyesini vermezsen, bundan sonra sende müstakbel damadının konağına yakışırsın." dediğinde üçlü bozum olmuş şekilde birbirine bakarken. "Şimdi, ben size söylerken asıl kendim bir hata yaptım. Ama sizin sandığınız gibi Elif için Derya'yı çiğnemedim. Vildan hanım çok ağır konuştu, kaldıramadım. Haklıdır, haksızdır tartışılır ama o da acılı bir annedir. Elif'in katilini bulunca huzurumuzu bozan bu iş de bitecek." deyip sofradan kalktı. Zeynep babannenin sesi duyuldu, " Boran, gelinimi çok göresim geldi. Müsait olunca ilk beni görsün." bu söylediklerinin altına vurulan mühürdü. Boran ne dediyse arkasındayım demekti. "Söylerim babaannem o da seni özlemişti. Size afiyet olsun. Biz kahvaltımızı dışarıda yapacağız. Devran toplantıya yetişirim kardeşim." Aşağıda bunlar olurken, Derya uyanıp saate baktı. Kahvaltıya geç kaldıklarını anlayınca hemen yataktan fırladı. Zaten konuşacak mevzuları varken bi de böyle koz vermek istemiyordu. Boran'ın kanepesini toplu görünce banyonun kapısını tıklattı. Ses gelmeyince terasa baktı. Onu uyandırmadan gitmiş olamazdı. Hemde böyle bir günde. Sonra aynaya iliştirilmiş notu gördü. Bu sabah kahvaltıyı dışarıda yapalım. Ben gelmeden odadan çıkmazsan sevinirim. İyide bu ne demekti şimdi. Derya kot pantolon üzerine bir omuzunu açıkta bırakan şık bi bluz giydi. Hafif bir makyajla hazırlanıp beklemeye başladı. Çok geçmeden tıklanan kapıyı açtı. "Günaydın hanım ağam, hazırsan çıkalım." "Çıkalım da Boran ağa neler oluyor anlatsan." "Yolda anlatırım, bak kurt gibi acıktım." Derya çantasını alıp çıktı. Ortalarda kimseler gözükmüyordu. Arabaya bindiler, "Güzel bi kahvaltı yapalım, sonra konuşacaklarımız var." "Bak bu şekil de kaçmışız gibi oldu ben sevmem kaçak dövüşmeyi." "Merak etme sen, ben hepsinin ifadesini aldım. Sana karşı ağzını açan başına ne geleceğini çok iyi biliyor." dedi kendinden emin bir şekilde. "Tehdit mi ettin milleti Boran ağa" dedi şakayla karışık. "Tehditse tehdit, başına geleceği bilip hareket etsinler bundan sonra." "Anladım detay vermiyceksin. Ben de çok acıktım ve açıkçası boğazıma dizilmeden yemek yiyeceğim için mutluyum." dedi kemerini takarken. Otantik bir mekana geldiklerinde, kapıda karşılandılar. Hazırlanmış masaya geçtiklerinde sofra da bir tek kuş sütü eksikti. " Evliliğimizin birinci haftası kutlu olsun hanım ağam." Merhabalar arkadaşlar Sevda ve Tuncay hakkında ne düşünüyorsunuz? Boran'ın muhteşem üçlüye restini beğendiniz mi? Derya iyiden iyiye Boran'a aşık, Sizce Boran da durum ne? |
0% |