Yeni Üyelik
23.
Bölüm

23. Bölüm

@zamansizim84

Şirkette işi bittiğinde Selma ile buluşmalarına iki saat kadar zaman vardı. Derya'nın aklında bu bugüne dair bir plan daha vardı Vildan hanımı ziyarete geç bile kalmıştı.


Murat'ın kapıda beklediğini görünce arabaya bindi.


"Merhaba Murat Bey" dedi bütün sıcakkanlılığıyla,


"Merhaba Derya Hanım" dedi gayet ciddi. "Boran ağam sizin için görevlendirdi."


Ahhh bu adam fazla resmiydi.


"Murat Bey şimdi gideceğimiz yeri Boran'a söylemeyeceksiniz." Dediğinde şoför koltuğunda ki adam şokla geriye döndü,


"Olur mu öyle şey Derya Hanım, hem nereye gideceğiz ki söylemeyeceğiz." Dedi bir çırpıda.


Derya koltukta geriye yaslandı,


"Vildan Hanıma gideceğiz, Zeynep babanne senin götüreceğini sana güvenmemi söyledi."derken hızlı bi şekilde sizden sen'e geçmişti ama Murat da o kadar şaşkındı ki bu takılacağı son şeydi.


"Olmaz Derya Hanım. Ağam bana çok kızar." dedi çaresizce.


"İyi bende kendim giderim, Ayşe'ye de hiç yardım sever biri olmadığını söylemek zorundayım kusura bakma." Diyerek ilk kozunu ortaya sürdü, niyeti birazda ağız aramaktı ya neyse.


Karşısında kulaklarına kadar kızaran adama son tehdidi etki etmiş gibiydi.


"Olmayacak bi dua..." dedi dertli dertli.


"Sana bırakırsak, olmayacak doğru." dediğinde başı biraz daha önüne düştü.


"Babası vermez bana, ümitlenirsem daha çok yıkılırım en iyisi olmayacak duaya amin dememek." Dedi o her zaman dik gördüğü Murat'a yakışmayacak bir kabullenmişlik ile.


"Sen yenilgiyi kabul etmişsin Murat, keşke Derya Hanımı dinleseydim dersin ama çok geç olur." Diyen Derya bu ikisinin mutlu bir çift olacağına inanıyordu.


   Murat ise dertce nefeslendi,


"Bir benim maaşımla kaç kişi geçinir bilmezsin Derya hanım. Ben onun dediği başlığı veremem. O kadar parayı bi arada bile görmedim ben." Deyince başlıklı kalmış diye içinden geçirdi Derya,


" Benim adım da Deryaysa o herife o parayı nasip etmiycem sen yeter ki karar ver Murat. Şimdi Vildan hanıma götürüyor musun?" Diyerek son kez şansını denedi.


"Götüremem Derya Hanım nolur ısrar etmeyin." Dediğinde içten içe bu adamın sadakatine de hayran olmuştu.


B planına geçti mucbur, telefonunu çantasından çıkaran Derya, Ayşe'yi aradı.


"Ayşe, telefonu hemen babaanneme götürür müsün?" Diye rica etti, kısa bi süre sonra telefon öbür ucunda Zeynep sultan vardı. "Babanne Murat'a güven dedin ama beni Vildan hanıma götürmüyor." Dediğinde dikiz aynasından kesişti bakışları,


.............. 


"Veriyorum telefonu" deyip elindeki cep telefonunu Murata uzattı, genç adam el mecbur alıp kulağına götürdü telefonu,


"Buyur Hanım Ağam."


.................. 


"Emrin baş üstüne hanım ağam" diyen Murat sessizce arabayı çalıştırdı. Anlaşılan emir demiri kesmişti.


Zeynep babanneye teşekkür eden Derya telefonu kapattı.


Biraz yol almışlardı ki Murat,


"Derya hanım bişey sorabilir miyim?" Deyip genç kadının başıyla onu dinlediğini belli etmesiyle devam etti.


"En baştan hanım ağayı arayabilirdin, niye benim derdimi deştin." Diye sordu Derya'dan çekinsede içinde tutamamıştı,


Derya gülümsedi keyifle,


"Niyetini öğrenmek istedim, Ayşe'yi ne kadar seviyorsun, onun için yapabileceklerinin sınırı nerede bitiyor?" Diyerek aslında amacının adamı denemek olduğunu yüzüne yüzüne söyledi.


"Ayşe'ye canım feda ilk gördüğüm gün içime sevdası düştü, ama ağamın emanetine zeval veremezdim." Diyen Murat'ın geri adım atmamış olması bugünü onun için milat yapacaktı.


 O bilmesede...


"Sen sınavı geçtin Murat. Esas Ayşe için getirseydin bi daha senin sürdüğün arabaya binmezdim." Dediğinde derin bir iç çekti Murat.


Yeni hanım ağa yaman kadındı, bunu kısacık zaman da anlamışlardı.


"Gerçekten bana yardım eder misiniz?" dedi çekinerek,


"Ederim de önce Ayşe'nin sana abi demekten vazgeçmesi lazım." dediğinde gülüyordu. " O da sana bişey hissediyor mu onu bi anlıyalım gerisi kolay."


Murat'ın yüzünde acı bir gülümseme belirdi. Arabayı durdurduğunda,


"Geldik gelin ağam" deyip yandaki evi işaret etti.


Tek katlı bahçeli bakımlı bir evin önünde durmuşlardı. Arabadan indi zili basıp beklemeye başladı.


Az sonra, kapıyı açan kadın Vildan hanımın ta kendisiydi. Yüzüme tanımaya çalışarak bakan kadına kendini tanıtı.


"Merhabalar Vildan Hanım ben Avukat Derya Acar, sizinle biraz konuşabilir miyiz?" Dediğinde ellilerinin sonunda olduğu beyaz saçlarından, yılların çizdiği keder çizgilerinden belliydi.


Kadın da Derya'yı süzdü,


"Merhaba Avukat hanım da hangi konuda konuşacağız," diye sordu haklı olarak.


"Boran bey, Elif hanımın dosyası için beni görevlendirdi size sormak istediğim şeyler var." Dedi biraz yalan çokça gerçek,


Kadının yüzüne acı bi gülümseme yansıdı.


"Demek Boran ağa güzel karısından vakit bulup bu işlerle de uğraşıyor." deyip kapıyı ardına kadar açarak Derya'yı içeri kabul etti.


"Hoş geldin kızım geç otur." Dediğinde beklediğinden ılımlı bulduğu kadına merak ettiği şeyleri sormaya başladı.


"Aslında Boran bey de gelicekti ama sanırım tepkinizden çekindi." Diyerek zarf attı önce, hâlâ Boran'a saydıracak mı merak ediyordu.


Kadın dertli bir nefes çekti içine,


"Boran, benim öğrencimdi. Çok severdim, gerçi hâlâ severim. Gönül umduğuna küser kızım. Evlenip yuva kurmasını beklemiyordum açıkçası. Ama bunu bana vaad eden Borandı. İntikam yeminleri eden, Elif'in katilini bulmadan hayat bana haram diyen oydu."


Derin bi nefes alıp dolan gözlerini savuşturduktan sonra.


"Evlenmesine üzülmedim elden alemden öğrendiğime üzüldüm. Gönlünü çalan kimse elini tutup getirseydi. Bi kahvemi içselerdi, ben herkesten çok isterdim mutlu olsunlar." Deyince Derya şaşırdı, bu konuşma hiçte beklediği gibi ilerlemiyordu. Vildan hanım devam etti,


"Acımla çok ağır konuştum. Bağırdım çağırdım ama pişman oldum sonra, anne bi dinle dediğinde dinleseydim keşke. Neyse olan oldu. Çay demlemiştim içer misin?" Diye sordu ortamdan biraz olsun uzaklaşmak için,


"Olur, zahmet olmazsa" diyen Derya'nın amacı odanın dört bi yanındaki fotoğraflara daha rahat bakmaktı. Yandaki sehpanın üzerinde mezuniyet fotoğrafı, onun yanında nişanda çekilmiş bir fotoğraf, konsolun üzerinde Boran'ın sımsıkı sarıldığı Elif'in göz kırparken çekilmiş pozu sanki Derya'ya geçmişin içine çekmeye çalışıyordu. Yan duvarda asılı olan oldukça büyük düğün fotoğrafındaysa Boran duvağını açtığı Elif'in alnına dudaklarını bastırmış, ikisinin de gözleri kapalı halde bir poz verilmişti. Siyah beyaz olan fotoğrafa bakan Derya gözünden düşen tek damlayı hızla yok ederken. Kalbine binlerce cam kırığı batıyormuş gibi hissetti.


Mutfaktan gelen Vildan hanımdan çayını alan Derya hızla kendini toplarken teşekkür etti.


"Avukat hanım sen sor ne soracaksan benim çenem düştü. Malum yaşlılık, yalnızlık." Dedi karşısında ki koltuğa geri otururken.


"Estağfurullah" deyip gülümsedi. "Elif hanım vefat ettiğinde hamileymiş. Tam olarak ne zaman öğrendi hamile olduğunu." Diye sordu.


"Öl-" dediğinde ağzında büyüdü kelime yakıştıramadı sanki bi an devamını getiremesede duvardaki düğün resmine bakarak devam etti. "ölmeden on gün kadar önce öğrenmiş, bana da söylemedi. Gittiği doktoru arkadaşım ondan öğrendim sonradan. Atama bekliyordu ondan söylemedi belki bilmiyorum ki." Dedi bu saatten sonra bunun ne önemi var der gibi,


"Vildan hanım, aile hep hamile olduğu için öldürüldüğünü düşünmüş, fakat bu bizi katile götürmüyor ne yazık ki." Diyerek aklındakileri açmaya başladı,


"Devran yapmaz kızım elimde büyüdüler ikiside Boran da Devran da" deyince aynı fikire yakın olduklarını anladı Derya,


"Bu durumda aklımıza gelen bi ihtimal daha var. Elif'in atamasının yapıldığını öğrenen olduysa konaktan ayrılmalarına engel olmak için bu yola başvurmuş olabilirler mi?" Diye sordu, kadın hiç düşünmediği ihtimal karşısında önce şaşırsa da,


"Bu çok daha mantıklı kızım" dedi biraz düşünüp.


Kadının sıcak tavrı karşısında söylediği yalanın altında ezilmeye başlamıştı.


"Atama tarihini hatırlıyor musunuz yada size atandığında dair bişey söylemiş miydi?" diye sordu.


Düşündü biraz, aradan geçen zaman az değildi.


"Bana söylemedi kızım ama Filiz var arkadaşı, ben biliyordum atandığını dedi. O da atama bekliyordu. İstersen ona arar sorarız." Diyerek ikinci bir kaynak verdi Derya'ya.


"Peki kendisi neden söylememiş olabilir bu konuda bi fikriniz var mı?" Deyince hiç duymayı beklemediği gerçeklerin önüne serileceğini düşünmemişti,


"Elif konaktan hatta Boran'dan bile sıkılmıştı." dediğinde gözünden düşen yaşa mani olamadı.


"Elif, Boran'ı değilde ona olan sınırsız sabrını sevdi bence." Diye ekledi Vildan hanım.


Bu kadın hiç düşündüğü gibi biri değildi. Kızına karşı fazlasıyla objektifti ve bunu Derya ile paylaşmaktan da çekinmiyordu. Söylediği yalanı daha fazla devam ettirmek Vildan hanım için daha incitici olacaktı.


" Vildan hanım, şimdi söyleyeceklerimi sabırla dinlerseniz sevinirim."deyip söze girdi. Nereden başıyacağını da bilemiyordu. En iyisi en başından anlatmaktı.


" Boran sizin sandığınız gibi aşık olup evlenmedi. Bayram ağa onu Zeynep'in görümcesi ile evlenmezse kızını sevdiğine vermemekle tehdit etti." dediğinde kadının şaşkın bakışları Derya'yı buldu.


" Bu hiç Bayram ağanın yapacağı bi iş değil. " Dedi duyan her mantıklı insanın vereceği tepkiyi vererek.


"Öyle ama çaresizlik insanlara olmayacak şeyler yaptırabiliyor. Oğlunun acısına kayıtsız kalamadı. Kimsenin bilmediği kısmı Boran eşiyle anlaşarak evlendi. Bu evliliğin tek bir amacı vardı, Elif'in katilini bulmak. Bunu ikisi dışında kimse bilmiyor." Diyerek sonradan belki çok pişman olacağı gerçekleri ortaya döktü,


"Kimsenin bilmediğini sen nereden biliyorsun? Dahası bana neden anlatıyorsun?" Diyen kafası karışan kadın soruları ard arda sıralarken Derya araya girdi.


"Vildan hanım, Boran'ın eşi benim." Deyip son bombayı ortaya bıraktı.


Gözlerini kısan kadın. "Sen....." dedi devamını getiremedi.


"Niye...." dedi "Baştan neden söylemedin, yalana ne gerek vardı?" Diye şaşkınca sordu.


"Boran'a olan tepkinizden sonra görüşmek istemeyeceğinizi düşündüm ama sizin sıcak tavrınıza karşı bu yalanı devam ettirmek istemedim." Diyerek açık sözlülüğünü devam ettirdi.


"Şimdi sen gerçekten Avukatsın değil mi?" Diyen kadının haklı olarak kafası karışmıştı.


"Vildan hanım sadece Boran'ın eşi olduğumu söylemedim. Onun dışında söylediklerim de yalan yoktu.Katili bulmak konusunda kararlıyım. İpin ucunu da bulduğumu düşünüyorum."


Bi süre sessiz kalan kadın duyduklarını sindirmeye çalışıyordu. Boran'a söylediklerini hatırladığında karşısında ki kıza hak verdi, kim olsa karşısına gelmeye çekinirdi. Anlattıkları doğruysa Borana yaptığı büyük haksızlıktı.


" Şimdi benden istediğin nedir?" Dedi içtenlikle,


"Bize yardımcı olmanız, Elif'in katilini bulmaya çalışıyorum ve her bilgi benim için çok kıymetli." Deyince,


"O zaman sizi yarın akşam Boranla yemeğe bekliyorum. Ona da özür borcum var." Dedi.


"Vildan hanım biraz evvel Elif ve Boranla ilgili söylediğiniz şeyler aramızda kalıcak bunları bilmesine gerek yok. Üzülmesini istemiyorum." Dedi.


Derya'nın yüzünü dikkatle inceleyen kadın,


"Herşeyi bilmeye hakkı var Avukat hanım, artık herkesin yoluna bakmasının zamanı geldi. Ben bunları onunla da konuşmak istiyorum." Dediğinde Derya oldukça şaşırmıştı. Boran'a bunları duymak hiç iyi gelmeyecekti. Saklamak doğru muydu? İşlerin iyice karışmasından korktu.


Vildan hanımın yanından ayrılıp arabaya geçti, Selma ile alışveriş yapıp konağa dönmek üzere yola çıktılar. Telefonun sesiyle çantasında arayıp bulan Derya, Boran'ın aradığını görünce kulağına götürdü.


"Bitti mi alışveriş hanım ağam? " Deyince tebessüm ederek cevap verdi,


" Bitti Boran ağam dönüyoruz." dedi


"Bizde çıkıyoruz şimdi, seni çok özledim." Diyen adamla kalbi hızlandı.


" Bende" diyen Derya, Selma'nın diline düşmek istemiyordu.


"Görüşürüz o zaman"


"Görüşürüz" deyip kapattılar telefonu.


Uzun sayılmayacak yolculuğun ardından konağa vardılar ama konakta bir tuhaflık vardı. Kapıdaki korumaların hiç biri yerinde değildi.


Murat arabadan inmeden konuştu,


"Kapıda niye kimse yok, burayı nasıl boş bırakırlar. Siz inmeyin gelin ağam ben bi bakayım." Deyip çıktı arabadan.


Derya tedirgin olsada belli etmedi Selma zaten oldukça telaşe bir karaktere sahipti. Arabanın camını açtı avludan sesler geliyordu. Bir kadın ağlıyorken, yabancı bir erkek sesi dikkatini çekti. Konuştuğunu dili anlamasa da tatsız durum olduğu belliydi. Ağlayan kadının Ayşe olduğunu anladığında arabadan hızla indi.


Avluya girdiğinde gördüğü manzara karşısında çılgına döndü. Ayşe'nin ağzı burnu kan içinde başındaki şalı yerlerde, örgüsünün biri açılmış haldeydi.


Derya'yı görünce,


"Hanımım kurtar beni, verme ona nolursun kurtar" dediğin de yanındaki adam tekrar saçlarına yapıştı.


Murat adamı yakasından tuttuğu gibi savurdu. Derya hızlı adımlarla Ayşe'ye ulaştı.


"Noluyor burda Ayşe kim bu adam, bu halin ne?" Dedi olayı çözmeye çalışarak, konağın ortasında nasıl bir cesaretti bıçu,


"Bb-babamm dedi kekeleyerek, evlendirecekmiş karşı çıkınca dövdü beni" dedi Derya eline sıkıca sarıldı.


"Kurbanın olayım hanımım kurtar beni" diyen Ayşe'nin söyledikleriyle adama dönem Derya,


"Senin gücün bu kıza mı yetti, burda sana verilecek kız yok defol git burdan" diye bağırdı.


"Sen kim oluyorsun? Babası benim karışamazsın" diye ağır şiveyle konuşurken adamın çelimsiz haline nazaran duruşu oldukça dikti.


Korumalara dönen Derya,


"Atın bu adamı dışarı" dediğinde hiç biri yerinden kımıldamadı.


"Size bu adamı dışarı atın dedim" diye kükredi bu kez.


Adamlarda kıpırtı dahi olmazken Murat sabrının sonuna çoktan ulaşmıştı. Adama doğru iki adım atmıştı ki üst terastan Dilber hanımın sesi duyuldu.


"Karışma Murat!! Sakın karışma kovulursun." dedi sesinin en sert tonuyla. Şokla yukarı baktılar,

Murat umursamazca bir adım daha attığında bu kez Derya'nın işaretiyle durmak zorunda kaldı.


Derya, 

"Dilber hanım burda neler oluyor?" diye üst terastan, bi kadının bu zülmü görmesine seyirci kalan kadına çevirdi yüzünü.


"Babasıdır evlendireceğini söyledi, bende müsade verdim. Seni ilgilendiren bi durum yoktur gelin hanım odana çık." dediğinde soğuk kanlılığı insanın kanını donduracak türdendi.


Derya tekrar korumalara döndü,


"Size son kez söylüyorum atın bu adamı dışarı" dedi.


Terastaki Dilber hanıma göz ucuyla bakan korumalar başlarını öne eğerken, Murat yumruk olmuş elleriyle tek bi işaret bekliyordu.


"Murat polis çağır" dedi Derya,


"Gelin ağam ben.." dediğinde sözüne devam etmeden Derya devam etti


"Hemen polis çağır dedim." her kelimenin üzerine basarak.


Polis sözünü duyan adam tekrar Ayşe'ye ulaşmak için atak yaptı, derdi bi an önce kızı alıp çıkmaktı.


Ceketini çıkaran Derya, kenarda duran sedire attı. Adamın önünden bi adım yana çekildi, kızına doğru tekrar hareket eden adam Derya'nın çelmesine takılıp yere yapıştı. Yakasından tutup kaldırdığı adama bi yumruk savurdu.


İlk şoku atlatan adam tekrar saldırdığında Derya kolayca savuşturduğu yumruğu yakaladığı gibi adamın kolunu kıvırıp arkasına büktü. Kendi kolunu adamın boğazına sardığında, sırtı kendisine dönük boğazınındaki baskıyla hareketsiz kalan adamın ağır tütün kokusuyla yüzü buruştu.


O sırada kapıdan içeri giren Bayram ağa, Boran ve Devran karşılarındaki manzarayı algılamaya çalışıyordu.


Derya'nın at kuyruğu yaptığı saçları dağılmak üzere ve gözleri sinirden kızarmış haldeyken onlarla göz göze geldi. Hepsi anın şokuyla bakıp kaldığında önündeki adamın diz kapağının arkasına indirdiği sert darbeyle dizlerinin üstüne düşmesini sağlayan Derya boğazını hala bırakmadığı adama sordu.


"Sen biraz evvel Bayram ağanın gelinine yumruk atmaya çalıştın değil mi?" Diye sordu,


Bunun idam fermanı olduğunu bilen adam ses çıkarmazken,


"Sen Boran ağanın karısına 'sen kim oluyorsun?' dedin değil mi?" deyip adamı yere savurdu.


Adam hızla adeta dört ayak sürünerek Bayram ağanın ayağına sarıldı.


"Ağam gelinin olduğunu bilmedim. Dilber hanım izin verdi Ayşe'yi götürmeye geldim. Evlendireceğim ağam." Demesine kalmadan, Boran yerden kaldırdığı adama yumruğunu geçirirken tekrar Bayram ağanın ayakları dibine düşürdü.


O sırada polis sirenleri duyuldu. Avluya giren iki polis memurunu gören Derya ile Bayram Ağa göz göze geldi,


"Bu adam reşit yaştaki kızını zorla evlendirmek istedi kabul etmeyince darp etti. Bana da saldırdı." Diyerek töre değil kanun konuşsun der gibi kayınpederine baktı.


"Şikayetçi olduğunuz takdirde hemen işlem başlatalım." Diyen polis memuru ile Bayram ağa bi yerde ayaklarına sarılan adama baktı birde karşısında dikilen gelinine, aslında bu işi kendi çözerdi ama Derya'yı çiğnemek istemedi, mutlaka bir hesabı olduğunu bilecek kadar tanıyordu gelinini.


"Şikayetçiler memur bey siz bu adamı alın ben hanımları ifade için yollarım." Diyerek gelininin arkasında durmayı seçti.


Polisler adamla birlikte avluyu terkettiğinde,


"Burda neler olur anlatın" dedi Bayram ağa otoriter çıkan sesiyle.


Derya hemen Ayşe'yi alıp sedire oturttu. Türkan Hanım elinde ilk yardım malzemeleri ile yanlarına gelirken,


Derya, 

"Dilber hanım anlatsın, bu kız bu hale gelirken yukarıdan seyrediyordu." dedi tüm siniriyle.


Bayram ağanın bakışları terasta dimdik duran kadını bulduğunda,


Dilber hanım, 

"Atasıdır kimseyi ilgilendirmez." dedi gayet düz bir ses tonuyla. Bu kadının attığı adımı geri çekmeyeceğini biliyordu hepsi.


Derya, Ayşe'yi yukarı götürmesi için Selma'ya emanet ederken, Bayram ağa da korumaların başı olan Mahmut a döndü,


"Adam benim gelinime yumruk sallıyor, hanem de bir kadını yerlerde sürüklüyor siz de seyir mi ediyorsunuz?" Diyerek çıkıştı,


"Ağam Dilber hanım karışmayın dedi." Derken adam boynunu eğmekten küçülüp yok olmak ister gibiydi.


Boran yakasından tuttuğu adamı avlunun ortasına savurdu.


"Biz size mahremimizi emanet ediyoruz ulan, Dilber hanım gelsin kurtarsın sizi şimdi. Si......tirin gidin bu kapıda bi tas su bile yok size." Diye kükredi.


Devran şirketten güvenlik için adam getirtirken, Boran Derya'ya adımladı.


"İyi misin?" dedi dağılmış saçlarından düşmek üzere olan tokayı çektiğinde uzun saçları omuzlarına döküldü.


" Bir kadın buna nasıl seyirci kalır anlamıyorum. Boran çıldırmak üzereyim." Dedi öfkesi mavi gözlerinde alev topları gibi dönüyordu.


"Gel odamıza çıkalım" deyip elini uzattı.


"İfadeye gitmiycek miyiz?" Diye sordu Derya,


"Yarın gideriz bu gece nezarette kalsın da aklını başına toplasın biraz." dedi saçlarını kulaklarının arkasına sıkıştırırken.


"Sen çık ben bi Ayşe'ye bakıp geliyorum." dedi bıkkın bi ifadeyle.


Alt kattaki odaya doğru adımladı.


Türkan Hanım, Selma, Rojda, gülümser hanım Ayşe ile ilgilenmek için yanındayken. Evin hanımı tabii ki ortada yoktu. Dilber hanımın artık çizgiyi fazlasıyla aştığını düşünen Derya bu kez sinirlerine hakim olmakta gerçekten zorlanıyordu. Ayşe'nin iyi olduğundan emin olan Derya onu Rojda'ya emanet edip avluya çıktı.


Bahçede kimse olmayışından faydalanarak dış kapıya yöneldiğin de hemen kapının önünde elinde sigara ile Murat'ı buldu. Elindeki sigarayı atan genç adam ellerini önünde birleştirdi.


"Buyurun gelin ağam." Dedi saygıyla,


"Bişey sorucaktım size murat bey içeri gelir misiniz?" dedi yeni gelen adamlara göz gezdirerek. Peşine takılan Murat ile avluya girdiler.


"Ayşe iyi merak etme diye haber vermek istedim." dedi sessizce.


"Derya hanım" dedi çekinerek. "O adam götüreceğim dediyse yine gelecektir."


"Aklıma gelen, başıma çabuk geldi malesef ama sen bu kızın arkasında duramayacaksan bu yola hiç çıkmayalım." Diyerek Murat'ın ciddiyetini ölçtü.


"Ben kararlıyım Derya Hanım, onun gönlü de beni istiyorsa, ömrüm onun olsun. O halini görünce iş güç gözüme gelmedi, boğup atacaktım o herifi."derken elleri hala yumruk oluyordu.


Derya,

" O adamlar gibi kenarda dursaydın, seni Ayşenin gölgesine bile baktırmazdım. Bugün iki kere geçtin sınavı." deyip gülümsedi.


" Sen bi sor gelin ağam, gönlü yoksa gölgesine bile bakmam bi daha." Diyen adamın mertliği içini ısıttı.


Derya bu işi uygun zamanda Ayşeyle konuşmaya karar verip odasının yolunu tuttu. Kimse ile oturup yemek yiyecek gibi değildi. Zira Dilber hanıma olan siniri bi türlü geçmiyor, haklıyken haksız duruma düşmek istemiyordu.

Odaya geldiğinde Boran terasta sigara içiyordu. Yanına oturup bi tane de o yaktı. Sessizce sigaralarını içtiler, gün batıyor Mardin sarı ile kızılın dansıyla büyülüyordu.


Sessizliği bozan Derya oldu, 


"Vildan hanım yarın bizi yemeğe bekliyor." dedi direk konuya girmek en iyisiydi. Hiç lafı dolandıracak hali yoktu.


Şaşkınca Derya'ya döndüğünde kaşları da hızlıca çatıldı.


"Sen nerde gördün ki Vildan anneyi?" Diye sordu.


Korkunun ecele faydası yoktu. 


"Bugün şirketten çıkınca ziyaret ettim." Dedi açıkça.


Kaşları havalanan Boran hala ne tepki vereceğini bilmez bi haldeydi.


"Neden benden gizli iş yapma gereği duydun?" Dedi bu kez.


Oturdukları ikili balkon koltuğunda tüm bedenini Derya'ya dönmüştü.


"Benimle kim olduğumu bilmeden konuşsun istedim." Dedi genç kadın.


Çenesini sola kaydırıp çatık kaşlarına rağmen gözlerini kıstı Boran,


"Kendini kim olarak tanıttın." Dedi. İşte dananın kuyruğunun koptuğu yerde tam burasıydı.


Derya da koltukta sağ ayağını altına alarak tüm bedenini Boran'a çevirdi.


"Senin avukatın olarak." Dedi.


Kaşlarını kaldıran adam soru dolu gözlerle,


" O da bizi yemeğe davet etti?"


Köşeye sıkıştığının farkındaydı. Boran'ın öfkeleneceğini biliyordu hele ki bu evliliğin gerçek olmadığını söylemiş olmasına tepkisini hiç kestiremiyordu.


" Boran Vildan hanım sana söylediklerine çok pişman olmuş. Evlenmene değil bunu onunla paylaşmamış olmana üzülmüş. Bende..." deyip gözlerini ellerine düşürdü.


"Sende...?" deyip devamını merakla beklediğini belli etti.


"Evliliğimizin ne şartlarda gerçekleştiğini söyledim." deyip başını korkarak kaldırıp Boran'ın gözlerine baktı.


Boran, Derya'nın ne söylemek istediğini idrak ettiğinde ayağa kalktı. Gözlerini kapatıp derin nefesler alıyor, kendini sakinleştirmeye çalışıyordu. Kalbini kırmak istemiyordu. Kasılan çenesinden kendini sıktığı fazlasıyla belliydi.


"Derya ben o kadar sözü işittim sana verdiğim sözü çiğnemedim. Sen gidip kendi ağzınla anlattın öyle mi?" Diye sordu haklı bir öfkeyle.


"Boran bi dinle bak lütfen."


Elini avuç içi Derya'ya bakacak şekilde kaldırıp, susturdu. Uzağında ki sandalyeye oturup bi sigara daha yaktı. Kollarını dizlerinin üzerine koyup öne eğdi başını.


"Bu iki kişilik bi anlaşma Derya kafana göre karar veremezsin."


Başını kaldırıp gözlerinin içine baktı bu kez.


"Sen değil miydin kendine yeni kapılar aç diyen. Şimdi neden bizi sahte bi evliliğin içine hapsettin?"


Evvah eyvah arkadaşlar işler karıştı.


Sizce Boran tepkisinde haklı mı?


Derya Vildan hanıma güvenmekle hata mı etti?


Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın tek motivasyonum sizsiniz ☺️

Loading...
0%