@zamansizim84
|
"Duyacakların pek hoşuna gitmeyecek. "dedi Boran "Orası belli daha açık konuşursan sevinirim" "Buraya yarım saatlik yolumuz kalmıştı ki babam bizimle konuşmak istediğini söyledi. Annem dahil kimsenin haberi yok." duraksadı nasıl söyliyceğini bilmiyordu "Bu evliliğe rızasının olmadığını tek bi şartla kabul edeceğini söyledi" Boran durdu. Derya'nın merakla bakan gözlerine baktı. Sonra başını göle çevirdip devam etti. "Şartı seninle evlenmemiz." Derya duyduklarının gerçekliğini sorguladı bir süre. Şaka yapıyor olamazdı. Evliliğe bu kadar mesafeli bi adam bunun şakasını yapacak değildi. Derya belki ömründe ilk kez ne diyeceğini bilemez haldeydi. Boran, Derya'dan ses gelmeyince devam etti. "Yaşadıklarımı Zeynep anlatmıştır" dedi eşinin ölümünü dillendirmek istemeyerek. Derya başıyla hikayesini bildiğini belli etti. "Babam Elif'i ve yaşananları unutmam için yıllardır çabaladı. Çok dil döktü, çok çareler aradı. Fakat artık umudunu kesmiş olacak ki, bu kez kardeşimin mutluluğu üzerinden beni tehdit ediyor. Ya seninle evlenip onun dediğini yapacağım ya da bu evliliğe rıza göstermiycek." İlk şoku atlatan Derya, "İyi de Bayram amca yıllardır bu baskılara karşı durmadı mı? Benim Zeynep'ten dinlediğim Bayram ağa bu anlattığın adam değil. Yıllarca karşı çıktığı şeyi şimdi nasıl yapar? " dediğinde aslında soru sormuyor sesli düşünüyordu. Aklı bu konuşulanların gerçek olduğunu bir türlü kabul etmek istemiyordu. " Yusuf... , Yusuf bunu duyarsa yıkılır. Hemen geri dönelim. " dedi panikle. Boran daha soğukkanlıydı, "Merak etme Zeynep'e biz çözüm bulana kadar Yusuf'a anlatmamasını söyledim." dedi. Derya çaresizce daha bir kaç kez kez gördüğü adama dikti gözlerini, sesi üzüntüsünü ve korkularını ele veriyordu. "Napacağız?" Boran ise şaşkındı, Derya'nın bağırıp çağırmasını ortalığı ayağa kaldırıp babasının yakasına yapışmasını bekliyordu. Şu ana kadar, Derya'nın daha başına buyruk, pire için yorgan yakan hesapsızca kavga çıkaran biri olduğunu düşünmüştü. Sonuçta o, kardeşi için düşünmeden nişan atmış biriydi. Ama şimdi karşısında ki kız çözüm bulmak için kendisinden fikir bekliyordu. Fazlasıyla sakin ve düşünceli görünüyordu. Aklında ki diline döküldü, "Açıkçası sen bunları duyunca bağırır çağırır babamı bu fikrine pişman edersin diye düşünmüştüm ama sen beklediğimden sakin karşıladın." dedi açık açık. "Baban bu kadar basit vazgeçecek bir adam mı? İki şıkta da zaten onun istediği oluyor." dedi. Boran'ın anlamamış bakışları ile Derya gözlerini devirerek konuşmaya devam etti. "Baban Zeynep'i uzağa gelin etmek istemiyor, onun için de bu şartı sundu. Kabul etmezsek kızını vermemiş olacak ki bu zaten istediği bir şey. Kabul edersek de seninle ilgili kaygıları son bulacak. Her türlü sonuç onun isteklerine hizmet ediyor anlamıyor musun? " Boran babasını kitap gibi okuyan Derya'ya ile mevzuyu şimdi daha iyi anlamıştı. O düştüğü girdapta kendini nasıl kurtaracağını düşünürken babasının ustaca kurduğu kazan~kazan oyununu çözememişti. Her şıkta Bayram ağa kazanıyordu. Bunca yılın yaşanmışlığı boşuna değildi. "Yusuf buna asla razı olmaz. Benim nişan atmamdan hep kendini sorumlu tuttu. Bir kere daha benim üzerimden bunu yaşamasına izin veremem."dedi dolan gözlerini Boran'dan kaçırmaya çalışarak "Yusuf, Zeyneb'i çok seviyor başkasını ömrünce hayatına almaz. Ama bu tehditi de kabul etmez. Ben kardeşimin bu mengeneye sıkışmasına seyirci kalamam." diyen Derya bir taşın üzerine oturdu kollarını dizine koyup başını ellerinin arasına aldı. Boran, Derya konuştukça sıkıştıkları kapanı daha iyi anlıyordu. Zeynep de Yusuf'tan başkasına bakmaz, ömrünü bu yolda heba ederdi. Peki kendisi ne yapacaktı. Elif'e kıyanları bulmadan bu hayat bana haram demişti bir kere. İçi bu yangınla kavrulurken kardeşi için bile olsa düğün dernek kuramazdı. "Derya, biraz sabredelim. Yusuf nedeni uzaklık olarak bilsin. Sen ve ben kararlı durdukça babam Zeynep'e kıyamaz. Biraz üzülürler bu yolda ama aklıma başka çözüm gelmiyor." dedi zaman herşeyin ilacıydı sonuçta. "Şimdilik en mantıklısı bu dediğin. İnşallah Bayram ağa insafa gelir. Bu mevzuyu lütfen başka kimse bilmesin." diye rica etti. "Ben de aynı fikirdeyim kimse bunu bilmesin. İlerde baş ağrıtır." dediğin de karşısında ki kıza hak vermişti. Konuyu Devran'a dahi açamazdı. "Şimdi burdan öyle dönmeliyiz ki, üzüldüğümüzü, çaresiz kaldığımızı asla hissettirmemeliyiz." dedi ayağa kalkıp. "Bayram ağanın restine rest çekelim diyorsun yani." diyen Boran'ın bu fikir hoşuna gitmişti. "Evet Boran ağa şimdilik planımız bu." dedi Derya kendinden emin. O sırada Boran'ın telefonu çaldı Devran yaklaştıklarını haber veriyordu. "Hemen dönelim" dedi Derya. Atlara binip geldikleri yoldan geri döndüler. Devranların da gelmesiyle büyük bir sofra kuruldu. Yemekler yenildi sohbetler edildi. Derya o kadar neşeli o kadar misafir perverdi ki. Boran az önce ki halini görmese kendi bile inanırdı Bayram ağanın tehditini umursamadığına. Devran'ın eşi Selma ile Derya güzel anlaştı. Pınar da kızı Duruyla sohbetlerine dahil olduğunda konuları büyümüşte küçülmüş çocuklardı. Tuğra, Derya'yı çok sevmiş etrafından ayrılmıyordu. Çay servisine geçildiğinde, Tuğra çay tepsi ile gelen Derya'yı göstererek Ali beye döndü, "Ali Amca, Deyya senin kızın mı?" "Benim kızım delikanlı hayrola bi sorun mu var?" dedi Ali bey. "Yooook bi soyun yok daaa. Ben Deyya ile evlenebilir miyim diycektim. Kızlayı babasından istemek geyekiyoy yaaa" Tuğra'nın sözlerine herkes kahkaha ile gülerken. Serdar aradığı pası Tuğra'dan almıştı, "Eeeee Derya hanım Mardin dönüşü seni ilk isteyene vericeğim demiştim hatırladın mı?" dedi gülerek. "Hatırladım abi ama bu kadar yakışıklı bir aday beklemiyordum doğrusu" dedi Tuğra'nın yanaklarını sıkarken. "Bizim oğlan hızlı çıktı Selma, düğün hazırlıklarına başlarsın artık" oğlunun bu çıkışı Devran'ın çok hoşuna gitmişti. Derya, Zeynep'e doğru eğildi fısıltı ile, "Kime niyet kime kısmet" diyip kıkırdadı. Bayram ağa'nım derdi başkaydı, "Ali bey bizde kız almadan, kız verecek göz var mı?" dedi gözlerini Boran ve Derya'nın üzerinde gezdirerek. Yaptığı imâ açıkken bunu anlayan sadece üç kişi vardı. Tuğra ise kendi derdindeydi, "Bayram dede istesene bana Deyya'yı" dedi heyecanla. "Acele etme oğlum herşeyin zamanı var." Bayram ağa'nın gözü Derya'daydı. Boran'ın teklifini ilettiği belliydi, ama beklediği tepkiyi alamamıştı. Bu üçlünün sessizliği can sıkıcıydı. Hele Derya'nın neşesi resmen meydan okuyordu. "Ben seni beklerim Tuğra'cım üzülme." Dedi Derya göz kırparak. "Sana Duru'yu verelim Tuğra hem yaşlarınız daha uygun." dadi Ali bey. "İstemem ben o cadıyı dövey o beni." dedi Tuğa. Anlaşılan o ki Duru ile yıldızları pek barışmamıştı. Serdar yine Derya ile uğraşmak derdindeydi, "Eee napıcaksın kız halaya çekiyor Tuğra'cım." dedi. Çocukların bu halleri herkesi güldürürken ortam gayet keyifliydi. Akşamın ilerleyen saatlerinde misafirlerinin yol yorgunu olduğunu düşünen Ali bey, "Bayram bey, yoldan geldiniz. Size merkezdeki evi hazırladık. Derya size eşlik etsin. Dinlenin yarın düğünde görüşürüz." deyince misafirler ayaklandı. Herkes vedalaştı. Derya garajdan arabasını çıkardı merkeze doğru hareket ettiler. Eve vardıklarında kapıyı emektar yardımcıları Emine hanım açtı. Misafirleri güler yüzle içeri buyur ettiler. Devran ve Selma içinde oda hazırlandıktan sonra Derya müsade istedi. Bayram ağa, "Kızım gitmeden Bayram amcana acı bir kahve yapsan da şu balkonda beraber içsek." dedi. Derya bu atağı bekliyordu, "Yapayım Bayram amca, sizde ister misiniz?" diyerek Dilber hanıma döndü. Bayram beyden başka kahve isteyen olmayınca Derya sade kahveyi ağır ateşte pişirip Bayram beyin yanına bolkona geçti. Kahvesinden ilk yudumunu alan Bayram bey, "Tam sevdiğim gibi yapmışsın ellerine sağlık" "Afiyet olsun" dedi Derya. Kısa ve net cevap karşısında Bayram Ağa, "Sade de gelelim diyorsun yani." dedi kaşlarını kaldırarak. "Estağfurullah, ne konuşacaksınız merak ettim sadece." desede bu konunun açılmadan kapanmasını çok isterdi. "Boran sana bişey söylemedi mi?" dedi yaşlı adam ağız arayarak, "Söyledi, bende cevabımı söyledim kendisine, ona sorsaydınız keşke" dedi genç kız tüm netliğiyle. "Bence siz beni ciddiye almadınız. Özellikle seninle konuşmak istedim. Benim kararım kesin, eğer ki Boranla evlenmeyeceksen Yusuf ~Zeynep defteri benim için kapanmış olur bilesin." diyen adam ciddiyetinin anlaşıldığından emin olmak istiyordu. Derya açık konuşmaktan yanaydı, "Bayram amca, benim Zeynep'ten yıllardır dinlediğim Bayram ağa ile bu söylediklerin örtüşmüyor. Ne Boran ne de ben bunu kabul etmeyeceğiz. İkimizin de bu zamana kadar hayatla imtihanı yeterince ağır olmuş. Şimdi bize birde bunu yüklemeyin." Kahvesini önündeki sehpaya bırakan adam rahat tavrıyla geriye yaslandı. "İşte tam da bunun için ikiniz evleneceksiniz. Birbirinizin yaralarını saracaksınız. Doğru dersin, ben bugüne kadar bu işlere hep karşı durdum. Ama şimdi bu kararı verdim ve şimdiye kadar verdiğim hiç bir karardan döndüğüm görülmemiştir. Derya kızım, sende buna göre karar verirsin. Ellerine sağlık kahven güzel olmuş. Bundan sonra kahve mi hep sen mi yapsan?"dedi ortamın gerginliğini dağıtmak isteyerek. Derya ise yapılan teklife sinirini belli etmekten geri durmadı, " Hayırlı geceler Bayram amca Allah rahatlık versin. İnşallah başınızı yastığa rahat koyarsınız" dedi sesinin en sert tonuyla. Derya balkondan ayrıldı. Herkese iyi geceler diledi. Zeynep kapıya kadar geldi, "Ne dedi Derya abla" dedi fısıltıyla, "Kararlı, hergün kahvemi sen yapacaksın diyor." dedi o da sessiz konuşmaya çalışarak. Zeynep, Derya'nı rahatlığı karşısında şaşkındı. "Sen kafana takma yarın ki düğünden sonra kendisi vazgeçecek." Derya'nın planı netti. Mardin gelini olamayacağını Bayram beye kabul ettirmek. Düğün için hazırladığı elbiseyi dolaba astı. Sabah erkenden çıkıp geçenlerde Pınar'ın zorla denettiği derin sırt ve bacak dekoltesi olan elbiseyi alıp kuaföre geçti. Omuzlarına bir şal aldı kuaförden çıkarken. Böyle iddalı kıyafetleri sevmezdi ama denize düşen yılana sarılacaktım mecbur.  Derya'nın elbisesi Derya ve ailesi erken geldiği için masaya geçmişlerdi. O arada Hanoğulları da kapıda göründü. Narin'in annesi misafirlerinin gelişinden oldukça mutluydu. Hemen misafirlerine eşlik edip Ali beylerin olduğu masaya getirdi. Herkes selamlaşıp yerlerine oturdu. Birazdan gelin ve damat salona giriş yaptı. İlk dans edilirken herkes hayranlıkla mutlu çifti seyretti. İkinci dans müziğiyle davetliler de sahneye çıkıp çifte eşlik etme başladılar. Serdarla Pınar çoktan sahnedeydi. Yusuf ablasının yanına gelip herzaman ki gibi onu dansa kaldırdı. Derya elbisenin içinde oldukça rahatsızdı, fakat belli etmemeliydi. Hiç sevmezdi bu kadar dikkat çekmeyi. Yusuf'un da gönlü Zeynep ile dans etmek istiyordu ama elden ne gelir. Zeynep hüzünlü gözlerle onları izliyordu. Dans için ayağa kalkan Derya'nın sahneye çıkışıyla Boran ufak çaplı şok yaşadı. Derya'nın derin sırt dekoltesi, her adım atışta kendini gösteren yırtmacı bütün dikkatleri üstüne toplamıştı. Başını Bayram beye çevirdi gayet tepkisiz gençleri izliyordu. Dilber hanımın onaylamaz bakışları Derya'nın üstündeydi. Hiç hoşlanmıyordu Derya'dan, belli etmekten de çekinmiyordu. Zeynep'in üzgün oturduğunu gören Boran kendini toparladı. Kardeşini dansa kaldırdı. "Derya abla baban yarın kendi vazgeçecek derken haklıymış. Annem bu elbiseden sonra ölse izin vermez evlenmenize." dedi Zeynep abisiyle dans ederken. "Ne yani şimdi bunun için mi giydi bu elbiseyi?" diye sordu Boran. "Derya ablayı dört yıldır tanıyorum daha önce hiç böyle görmedim. Hep dozunda giyinirdi. Ama ne yalan söyliyim çok yakışmış. Herkes böyle taşıyamaz yaniii." Boran 'aman ne marifet' dedi içinden, Zeynep doğru söylüyordu, Derya, Bayram beyden ne kadar onay alıyorsa Dilber hanımdan da sürekli puan kaybediyordu. Belli ki bayram ağayı böyle vazgeçirmeye çalışıyordu. En azından bi planı vardı. 'Ben bu işten nasıl kurtulacağım acaba?' diye geçirdi kafasından. Dans müziği bitti oyun havaları başladı, onu halaylar takip etti. Eğlenceli bir düğün oldu. Derya masaya pek uğramıyor misafirlerle ilgileniyor, eğleniyor arada da gençlerin masasında dinleniyordu. Derken gelinle damat sahneye çıktı. Etrafını çiftler daire şeklinde sardı. Son dönemin modası "müptela oldum aşka seninle" çalıyor. Narinle yağız göz göze dans edip şarkıya eşlik ediyordu. Serdarla Pınar sahneye doğru yöneldiler, Serdar Derya'yı da elinden tuttuğu gibi peşlerine kattı. Kalabalığa dahil olduklarında kolunun biri eşinin omzunda, biri Derya'nın omzundaydı. Yusuf ve Serdar, Derya'yı öyle güzel kuşatıyorlardı ki asla yanlız hissetmesine müsade etmiyorlardı. Belki de Derya bunun için bu kadar güçlü, bu kadar özgüvenliydi. Daima arkasında olan ailesi sayesinde... Boran kendi abiliğini sorguladı istemsizce, o kadar dağılmıştı ki kardeşinin Yusuf'a olan sevgisini bile yakın zamanda öğrenmişti. Şimdi de onun için elinden bişey gelmiyordu. Gözleri Yusufla Zeynep'e kaydı. Bir birleri için atan kalplerin ayrı olmaktan ne kadar acı çektikleri gözlerinden okunuyordu. Sahnede büyük çoşkuyla şarkı söyleyenler müziğin bitişiyle yerlerine dağıldı. İstek üzerine son bir dans parçası çalıyordu. Bayram ağa ayağa kalktı, ceketini düğmeledi. Zeynep'e elini uzattı "Ben pek bilmem bu işleri ama sizinle dans edelim istiyorum Zeynep hanım" dedi kızına. Zeynep şaşkınca abisine baktı önce, sonra babasına çevirdi başını anın gerçekliğini sorguluyor gibiydi. Babasının elinden tutup sahneye çıktı. İlk defa baba kız dans ediyorlardı. Bayram ağa, "Bana kızıyorsun biliyorum. Abinle Derya'yı bir araya getirmek için verdiğim karar en çok seni üzdü. Farkındayım." deyince Zeynep'in gözleri doldu. Bayram bey sözüne devam etti. "Yanlış taraftasın kızım, onlar evlenmeden senin evlenmene müsade etmeyeceğim. Onların bu işten nasıl kurtuluruz diye çabaladığını biliyorum. Sadece Derya'nın elbisesi bile annen için yeter sebep." Zeynep babasının söyledikleri karşısında sadece susuyordu. Bu adam adeta hepsinin aklını okuyorken, insan yanında düşünmekten bile korkuyordu. "Şimdiiiii , sonra ki dansı nişanlı bir kız olarak yapmak istiyorsan, bundan sonra benim dediğimi yapıcaksın." "Yapamam baba, abimin acısını görmezden gelemem, o hâlâ Elif yengemi seviyorken Derya ablayla olsunlar diye nasıl sana yardım ederim. Bu ikisi içinde haksızlık" dedi anlaşılmayı umarak. "Söylediklerinde haklısın, ama bende haklıyım abini düştüğü cehennem çukurundan malesef başka türlü çıkaramadım. Sen yardım et yada etme kendi mutluluğundan uzaklaşmış olursun." diyen adam fazlaca ciddiydi. Bu sırada Derya da babasıyla dans ediyordu. Yan yana geldiklerinde Derya'nın sesi duyuldu. "Bayram amca benimle de dans eder misin? " Bayram ağa bunu beklemiyordu işte. O şaşkınlığını atlatamadan, "Babacım sende Zeynep'e eşlik eder misin? " deyip eşleri değiştirmişti bile. Ali bey Zeynep ile dans ederken Bayram bey Derya'nın amacını çözmeye çalışıyordu. "Bayram amca bu kadar şaşıracak bir şey yok. Babam keşke bende gelinimle dans etsem dedi. Bende küçük bir müdahalede bulundum o kadar" deyip bir yandan da Narinle dans eden eniştesini işaret ediyordu. İlk şoku atlatan Bayram ağa bu fırsatı kaçırmazdı, "Bahaneyle bende gelinimle dans etmiş oldum. Teşekkür ederim" dedi kararında ısrarcı olduğunu belli ederek. "Yapma Bayram amca Dilber hanım beni gözleriyle yedi bitirdi, sence o konağa gelin diye alır mı? Olmayacak duaya amin demeyelim, gel vazgeç bu işten." dedi sevimli olmaya çalışarak. "Bu elbiseyi bile sırf bunun için giymediysen bende bu bıyıkları keserim." dedi Bayram ağa. "Bıyık size yakışıyor kesmeyin bence" deyip şakaya vursa da konuyu dağıtmayı başaramadı, "Beni bunlarla vazgeçiremezsin Derya. Bu gün bir tek şey beni vazgeçirebilirdi onu da sen asla yapmazsın." Derya meraklı gözlerle Bayram beye bakıyordu. "Biraz evvel dans etmek için yanına gelen Korhan değil miydi?" deyince Derya kalakaldı. Bayram bey ayrıldığı nişanlısına adıyla hitap ediyordu, yanına geldiğini fark edecek kadar konuya hakimdi. "Siz nereden biliyorsunuz" diye bildi. "Eğer ki beni vazgeçirmek için onun dans teklifini kabul etseydin, bu mevzu burda kapanırdı. Ama ben ona karşı tavrını gördüm bir kere daha emin oldum. Sen benim konağıma gelin geleceksin. Hergün elinden kahve içeceğim." Biten dans müziğiyle Zeynep babasının yanına geldi. Derya hâlâ şaşkındı. Herkes masasına geçti. Çalan müzikle gelin çiçeğini atmak için hazırlanıyordu. Narin dans edip elindeki çiçeği sallıyor. Geride bekarlardan oluşan topluluk da ona eşlik ediyordu. Duru ile Tuğra da dans edenlerin önünde oynuyor onları taklit ediyorlardı. Derya, Bayram beyden kurtuluşun kolay olmadığını anlamış bu işi nasıl çözeceğini düş ünürken dalmıştı. Narin'in attığı çiçek bir kaç kişiden sıçrayıp tam Tuğra'nın önüne düştü. Tuğra'da çiçeği kaptığı gibi soluğu Derya'nın yanında aldı. Çiçeği Derya' ya uzatırken, "Deyya benimle evlenir misin? Seni konağa götüyelim. Noluyyyy?" |
0% |