Yeni Üyelik
37.
Bölüm

37. Bölüm

@zamansizim84

Derya'dan,


Benan gülerek, 


"Oyyy taze gelinim benim doyamadın mı sen kocacığına?"


Bir anda gözlerim doldu, 


"Çok özledim Benan, kokusunu bile özledim."


Sımsıkı sarılan arkadaşım bana, ben de ona destek oluyordum. Herkes mutlu olsun diye olan uğraşım devam ediyordu da, tek kendi derdime şifa olamıyordum.


Benan'ın çalan telefonu bizi ayırdığın da,


"Bu kim ki?" 


Ekrana baktım anlık merakla...


Tanıdık numarayla dudaklarım aralandı.


"Boran..."


Elimi alnıma koyup arkamı döndüm.


"Boran'ın numarası bu..."


Benan paniğimi görerek, 


"Derya açmazsam daha çok şüphelenir, sakin ol cevap vereyim bakalım derdi neymiş?"


Geçen gün ki konuşmalarından dolayı hâlâ sinirliydi Boran'a. Cevabımı beklemeden telefonu açtı, sesi dışarı verdi.


"Alo"


"İyi akşamlar, Benan hanım. Ben Boran Hanoğlu arkadaşınız Derya'nın eşiyim."


"İyi akşamlar Boran Bey ama sizinle görüşmek istemiyorum. Derya'nın yerini soracaksanız..."


Sözünün kesilmesiyle cümlesi yarım kaldı.


"Hayır Derya'nın yerini sormak için aramadım. Dün bir yanlış anlamaya sebep oldum, düzeltmek için rahatsız ettim sizi. Nerde olduğunu bilseniz de bana söylemezsiniz bunu biliyorum."


Birbirimize bakıp kaldık o an,


"Dinliyorum sizi Boran Bey."


Derince aldığı nefesinin sesi duyuldum önce,


"Benan hanım, abinizle ilgili durumu, kardeşim sizinle konuşurken öğrendim. Zeynep ve Pınar benden niye sakladı inanın bilmiyorum. Ben durumu bilseydim Derya'nın, İzmir'e sizin yanınıza gelmeyeceğini de adım gibi bilirdim."dediğinde dün ki tedirginliğim geldi aklıma. Boran'ın bana böyle birşeyi yakıştırmayacağını biliyordum ama kendinden duymak çok iyi geldi.


"Boran bey, bana neden açıklama yapma gereği duydunuz bilmiyorum ama inanın benim için önemli değil. Ben arkadaşımı tanıyorum bu yeterli."


"Ama beni tanımıyorsunuz ve ben yanlış anlaşılmak istemiyorum. Derya için yeriniz özel olmalı, kendini yanlız hissettiğinde bile sizi aramış. Bu da demek oluyor ki bir gün mutlaka tanışacağız, eşim için değerli olan herkes benim içinde değerlidir."


Duyduklarım, duymayı beklemediğim şeyler olsa da, beni mutlu etmişti. Benansa, Boran'ın sınırlarını zorlamakta kararlıydı.


"Derya'dan bahsediyoruz, size tekrar şans verir mi?" deyip sorusunu kendi cevapladı. "Sanmıyorum, onu çok kırmasanız sizi bırakıp gitmezdi."


Cevabını merakla bekledim, 


"Ben sadece o mutlu olsun istedim, bilmediği çok şey var. Hatalıyım, çok hatalıyım ama asla bizden vazgeçmeyeceğim."


Ahhh Boran neden bu kadar yıprattın ki bizi? Nasıl hiç bir şey olmamış gibi elini tutarım artık. O sözlerini nasıl unuturum.


"Size bol şans diliyorum ihtiyacınız olacak."


"Dinlediğiniz için teşekkür ederim Benan hanım iyi akşamlar."


Telefon kapandığında karmakarışıktım. Evliliğimiz olmasa da arkadaşlığımız sağlam temeller üstüne kuruluydu, birbirimizden hiç bir şey saklamamış her zaman açık olmuştuk. Evliliği gerçek anlamda deneyimlemiş sayılmayız zaten. Benan da duyduklarına şaşırmış gibiydi. Yasemin'in tabiriyle kro bir ağa bekliyordu belki de.


"Derya bu adam sana sırılsıklam aşık ve çok değer veriyor. Derdiniz ne bilmiyorum ama bu yaşadığınız şey öylece harcanamayacak kadar kıymetli."


"Beni sevdiğinden hiç şüphe etmedim zaten."


"Eeee o zaman sorun ne?"


"O benim sevgimin gerçekliğinden şüphe etti."


Kısa bir sessizliğin ardından,


"Zamana bırakmak en iyisi Derya."


Haklıydı. Zamandan başka ilaç yoktu şuan da.


"Hadi inelim de kararını söyle bu güzel aileye."


"Olur sevgili ev arkadaşım." deyip koluma girdi. Kapıyı kapatıp çıktık, Benan kapıyı kilitlerken gözüm karşı kapıya takıldı.


"Karşı da kim oturuyor?"


"Barlas hoca" 


"Eee o ailesiyle yaşamıyor muydu?"


"Dubleks karşı taraf ama bu kapıyı kullanmıyorlar. Üst katta Barlas kalıyor."


Demek Barlas hoca ile kapı komşusu olduk. Hadi bakalım hayırlısı. Bizim kız pek oralı değil gibi ama aşağıda bizi bekleyen adamın bu habere çok sevineceğine eminim.


Kapıyı tıklatmamızla Yasemin heyecanla açtı,


" Derya abla ikna ettin değil mi? Nolur ikna oldu de"


Karşımda dudaklarını büzdü. Bu kız gerçekten çok sevimliydi.


"Ben elimden geleni yaptım canım" deyip ellerimi iki yana açtım,


"Karar onun" diyerek göz kırptım.


Benan da oyunuma katıldığın da salona yöneldi. İçeri girmemizle bütün bakışlar bize döndü. Geçip koltuğa oturduk.


Barlas sakin tutmaya çalıştığı sesiyle,


"Eee yarın taşınıyor musunuz?"dedi.


Ela gözlerindeki heyecan o kadar belliydi ki yada ben çok aşıktım aşığı bakışından tanır olmuştum. Kendi düşüncelerime gülerken, Benan oyunu devam ettirmeye kararlıydı,


"Hayııır." dedi dümdüz bir sesle.


Barlas'ın yüzü düşerken, Kaan rahatsızca yerinde kıpırdandı. Belli ki bu tatsızlık bitsin istiyordu. Herkes sırayla birbirinin yüzüne bakarken kimseden ses çıkmaması üzerine bizim kız devam etti.


"Yarın okul var, okuldan sonra eşyalarımızı toplar cumartesi taşınırız."


Yasemin'in "oleyyy" nidaları salonu doldururken, bütün aile rahatlamış görünüyordu. Kaan telefonunu alıp çıktığında kime haber vereceğini ben bile biliyordum. Evin babası Semih Bey yanındaki boş yere iki kere elini vurarak,


"Gel bakalım bizim kız" dedi.


Benan yanımdan kalkıp babacan tavrıyla evi ısıtan adamın yanına oturdu.


"Bunu son kez söylüyorum Benan, sen bu evin kızısın. Yasemin benim için nasılsa sende öylesin"


Başıyla kapıyı kontrol etti. Kaan'ın uzaklaştığından emin olmuş olacak ki,


"Özge de bu evin kızıydı ama seni üzdüğünden beri bu evin gelini. Benim kızlarımı kimse üzemez" deyip kollarını açtı. Benan'ın hiç alışık olmadığı baba sevgisini ve şevkati bu adamda bulduğu öylesine belliydi ki açılan kollara sığındı. Semih bey saçlarının üstünden öptü,


"Güzel kızım iyi günü herkes paylaşır, biz seninle en zor günlerimizi paylaştık" deyip elini kalbine koydu. "Senin burda ki yerin çok ayrı."


Herkes duygulu gözlerle onları izliyordu ama benim gözüm Barlas'ın üzerindeydi. Ailesini tamamlanmış hissediyordu bence. O ağır abi duruşunun altında sevincinden zıplamak isteyen bir çocuk gördüğüme emindim ama ispatlayamazdım.


" Biliyorum Semih amca, benim için de sizin yeriniz çok farklı sizde bunu biliyorsunuz."


Ortam iyice duygusala bağlamıştı ki elinde tepsiyle Yasemin'in sesi duyuldu.


"Çaylarrrr!!!" derken çaycı Hüseyin gibi kükremişti.


Benan'a bi bakış attı, 


"Kalk bakalım evin ablası tatlıları getir, sehpaları çıkar olmaz öyle babişkonun kollarına girip işten kaçmak."


Bu kız gerçekten çok tatlıydı. Tiyatrocu gibi sesten sese, şiveden şiveye geçiyor bi şekilde yüzünüzü güldürüyordu.


Semih bey göz kırpıp, 


" Kıskandı kara kızım"


Sehpaları çıkaran Benan'ın yüzündeki huzur yıllardır görmek istediğim türdendi. Bende tatlıları getirmek için ayaklandım. Sonuçta profiterol bu her türlü hizmeti hak ediyor.


Tatlılardan sonra benim yorgun olmamdan sebep evimize geldik. Gerçi iki gece sonra taşınacaktık ama olsundu.


Pijamalarımızı giyip birer kupa kahve ile L koltuğa yerleştik. Gecenin başından beri aklımı kurcalayan soruyu sordum,


"Barlas, abini ve seni kurtaran asker değil mi Benan? "


Başını öne eğerek sessizce onayladı.


"Ailesiyle burada mı tanıştın? Sanki daha derin bir hikaye gibi hissettim de."


Acılı bir gülümseme belirdi yüzünde,


"Ben tıp fakültesini bırakıp abimin yanına kaçmıştım, annemle babamdan kaçabileceğimi düşünmüştüm, cahillik işte." dedi kendine kızar gibi.


"Herşey güzeldi aslında abim o zaman askeri hekimdi, karargaha yakın bir apartmanda çoğunun asker olduğu komşularımızla şirin küçük bir evimiz vardı. Tekrar sınava gireceğim için ders çalışıp arada dışarı çıkıp askeriyeye uğruyordum. Hemşire eksiği olduğunda yardıma gidiyordum. Sağlık lisesinde okuduğum için zor koşulların olduğu bir şehirde ben bile işe yarar hissediyordum."


" Barlasla ne zaman tanıştınız?"


" O hikaye komik, bir akşam Umut ile sinemaya gittik filme girmeden kavga etmeye başlamıştık bile o aksiyon istiyor, ben romantik komedi. Sonra onun telefonu çaldı hastaneye çağırdılar. 'uzun sürmez, seni çıkışa gelip alırım' deyip koşarak gitti. Ben filmi izledim, bitince çıkışa yöneldim. Karanlık otoparkda arabayı görünce kapıyı açıp bindim. Bir yandan da sessize aldığım telefonu açmaya çalışıyorum. Başladım konuşmaya, 'iyi ki gelmedin film çok güzeldi. Sen olsan kaç sahne de gözümü kapattırdın çok romantik sahneler vardı. Tam sevgiliyle izlemelik yani... "


Kahkahama hakim olamadım, 


" Benan, Umut'u nasıl deli edeceğini biliyorsun. "dedim kıkırdayarak. Abisi oldukça kıskanç ve korumacıydı.


" Arabada ki Umut değilmiş ki Derya" dedi elini yüzüne kapatarak.


"Hadi canım Barlas mı?" dedim şaşırarak.


"Umut'tan ses çıkmayınca telefonun sesini kıstığım için görmediğim mesajları okuyordum bi yandan. 'Seni almaya arkadaşım gelecek ben acil ameliyata giriyorum.'


Benan kulaklarına kadar kızardı sanki o geceyi tekrar yaşıyordu.


" Ara sokaklara geldiğimiz için arabanın içi daha aydınlıktı fakat başımı çevirip bakamıyordum. Ondan da hiç ses çıkmadı. Arabayı evin önün de durdurdu, ' şey ben Umut'un msjını görmemişim de kusura bakmayın, şaka olsun diye konuşmuştum.' dedim"


"İlginç bir tanışma olmuş o bişey demedi mi?"


" O gayet resmiydi, abimin rütbesi ondan yüksek olduğu için, ama Umut'u biliyorsun güvenmese asla beni almaya yollamaz. 'Önemli değil Benan hanım, Teğmenim acil ameliyata girdiği için beni yolladı. Ben Asteğmen Barlas' dedi."


" Yıllar sonra tekrar karşılaşmanız çok ilginç. Bu arada abi mi Umut mu karar versen? " dedim yıllardır abisinden arkadaşı gibi bahsetmesine alışamamıştım.


Sadece güldü, çoktan kötü anılara gömülmüştü,


" Sonra bir gece Umut nöbetçi, ben de pijamalarımla ders çalışıyorum sadece çalışma masasının ışığı açık, dışarıda hareketlilik fark ettim. Ev birinci kaç olduğu için dışarıdaki sesler ve gölgeler beni tedirgin etti. Perdeyi açmadan baktım, elinde silah olan bir sürü adam ama asker tipi yok hiç birinde, asker olsalar askerlerin olduğu binaya niye sessizce girsinler."


Evde yanlız yirmi yaşında bir genç kız. Kendimi Benan'ın yerine koydum tüylerim diken diken oldu. O benden kopmuş acı geceyi tekrar yaşıyor gibi devam etti,


" Hemen pijamalarımı çıkarıp üstümü giydim. Umut'un ev de bıraktığı silahı elime aldım ama adamların sayısı çok fazlaydı. En fazla kısa süre kendimi koruyabilirdim. İllaki ellerine düşecektim. Kapıyı açmaya çalıştıklarını anladım. Yüreğim korkuyla kasıldı. Nereye kaçabilirdim ki."


Gözleri dolduğunda çaresizliğini iliklerime kadar hissettim.


" Bu olayı kimseye anlatmadım biliyor musun Derya? Sana bile çok kısa bahsetmiştim."


Uzanıp elini tuttum. Benden güç almış gibi devam etti,


" Bazayı kaldırıp telefonu ve silahı alarak içine girdim. Zorla yatağı indirdim. Kısa süre sonra sesler arttı. Evin içindeki adamlar deli gibi beni arıyorlardı. Özellikle benim için gelmişlerdi. Her yeri dağıttılar, küfür ederek dolabımdaki eşyaları sağa sola savurduklarını duydum. 'nereye gitti bu küçük fahişe' diyerek bazayı tekmeledi biri. Beni bulmamaları için ne kadar dua ettim o daracık, havasız, karanlık kuytuda."


Elimi sıkıyordu ama asla farkında değildi.


" Sonra silah sesleri geldi bir kaç el üst kartlardan fark eden askerler oldu demek ki. Çıkıp gittiler ama apartmanın içinde olduklarını biliyordum, ara ara silah sesi duyduğum için yerimden çıkmadım. Sonra tekrar ses duydum ama öncekiler gibi değildi. Temkinli ve yavaştı, ses uzaklaştı o sırada telefonunum titreşimini fark ettiğim gibi kapattım. Fakat ses tekrar yaklaştı, sona geldim dediğim anda elimdeki silahı daha çok sıktım. Bir anda bazanın açılması ile elindeki telefonun ışığıyla bana bakan adama silahı doğrulttum 'Benan korkma benim Barlas' diyen sesi algılamasam da asker olduğunu fark ederek silahı indirdim. Öyle ki artık nefes alamıyordum. Beni çıkarıp yavaşça sandalyeye oturttu. O sırada tekrar adamların sesleri gelmeye başladı.' doktorun arabası sokağın başında. Bulup gebertin, o kardeşi olacak or...puyu bulsaydık neşemiz yerine gelirdi.' deyip kahkaha attı."


" Umut gelmiş mi? "dedim olayı merak ederek.


" Yok gelmemiş, meğer bordo berelirin timine saldırı düzenlemişler. Abim acil hastaneye giderken Barlas'ı beni koruması için arabayı vererek yollamış. Elimden tutup duvar kenarına çekti. Adamlar konuştukça kaskatı kesildiğini hissediyordum. Tuttuğu elimi sıkıyordu farkında olmadan. 'Hastaneye saldırın doktorların hepsini vurun ama kimseyi öldürmeyin. Doktorsuzluktan, kan kaybından gebersinler' resmen adamların abimi nasıl öldüreceklerini dinliyordum şaka gibiydi, kötü bir şaka gibi ama gerçekti. "


" şerefsizler" dedim yumruk olmuş ellerimi fark ederken.


"Sonra Barlas yavaşça olduğumuz odanın kapısını kapattı. İki kapaklı küçük gardırobu kapıya itti, sonra yatağıda itip bana döndü. Elime silahını vererek 'Kapı kolu hareket ederse ateş et sakın sırtını duvardan ayırma' dedi. Yatakta ki örtü ve çarşafı birbirine bağlayarak merdiven gibi birşey yaptı. Algım yavaş yavaş açılıyordu. Aşağıda askerler vardı, beni camdan aşağı sarkıtarak kurtardı. Kendi de aynı merdivenle aşağı indi. Komutanına teröristlerin planını anlattı. Beni güvenli alana götürmelerini istedi."


" Benan gerçekten Barlas olmasa olacakları düşünmek bile istemiyorum şuan." dediğim de güldü. Ama bu gerçekçi bir gülüş değildi. Dahası vardı anlatacaklarının,


" Kendi hastaneye gidecekti anladım, bende düştüm peşine, o kadar çok yaralı vardı ki hastaneye girdiğimizde Umut önlüğü kan için de sağa sola koştururken durdurdum. Yardım etmek istiyordum. Bana sedyede ki askeri göstererek 'kanamasını durdur zamana ihtiyacım var, çok yaralı var.' dedi.


Bende hastalara müdahale etmeye başladım. O sırada askerler çevrede tedbir alıyordu. Barlas acil bölümünde eli silahında etrafı gözlemliyordu. Birden bekleme salonunda kavga başladı. O karşılıkta içeri giren eli silahlı adamı anında vurdu Barlas. Sonra içeri insanlar girmeye başladı ortalık karıştı. Kim neyin peşinde seçemez oldum. Umut'a silah doğrultmuş olan adamı fark edince uyarmak için 'UMUT " diye haykırdım resmen. Adam Barlasın görüş açısında değildi."


O duraksadığında anladım ki burdan sonrası daha zor.


"Ne yaptı Derya biliyor musun?"


Meraklı bakışlarım onun üzerindeyken devam etti,


"Umut'un önüne geçti, resmen kendi bedenini abime siper etti. Adamı son anda görmüş olacak ki ateş etti. Adam yere düşerken Barlas'ın da yere yığıldığını gördüm. Sol göğsünden vurulmuştu. Arkadan gelen başka bir terörist ortalığa rastgele ateş açtı. Olduğum yerden kıpırdayamıyordum, silah sesleri kesildi içeriye askerler doldu ama artık çok geçti. Başımı çevirdiğimde Umut da sağ göğsünden yaralı yerde yatıyordu."


Benan'ın, Umut'a ne kadar düşkün olduğunu biliyordum. Ailesi Umut'tu onun, ne annesi ne babası gözünde yoktu.


" Baş hekim Adil Bey ve diğer iki doktorla yaralılara müdahaleye çalıştım. Çevre illerden destek için doktorlar gelene kadar çok şehit verdik. Barlas'ı ve Umut'u acil ameliyata aldılar. Saatlerce sürer mi bir operasyon. İkisinin de durumu çok ağırdı. Barlas'ın kalbine çok yakındı kurşun, Umut'un da akciğeri zarar görmüştü."


Ellerini tuttum yeniden, gözlerinden akan yaşları sildim.


" Sen çok güçlüsün Benan, geçtiğin yangınlardan daha da kuvvetlenerek çıkmış, akıllı bir kadınsın."


Gülümsedi ama canının ne kadar yandığı gözlerinden okunuyordu.


" Babamları aradım hemen Barlas ve Umut için ambulans yollayıp nakil ettirmesini istedim. Barlas'ın durumu Umut'tan daha ağırdı. Hastane de çok yaralı vardı doktor yollamasını rica ettim. Sessizce dinledi beni sabah hazır olun deyip kapattı. Sabah kapıda bir ambulans içinde bir genel cerrah ve yoğun bakım hemşiresi vardı."


Histerikçe güldü.


" Ne annem, ne babam, ne de hayatımızı kurtaran adam için istediğim ambulans vardı." diyerek gözlerimin içine baktı. Gör ne kadar değersiziz der gibi bakıyordu. Hiç birşey diyemedim. Benim ailem olsa uçarak gelirlerdi yanıma. Bu insanlar ambulansı bile lutüf olarak gönderiyordu. Gerçekten insanın ailesini seçememiş olması Allah'ın bizi sınayacağı en zor imtihanlardandı.


"Onları aradığımda 'Hepimizin seçimlerinizin bedelini ödediğimizi, hemen Umutla ambulansa binip yanlarına dönmeni söylediler.' Barlas umurlarında bile değildi. O sırada ağlayarak yanımdan geçen iki kişi dikkatimi çekti. Canlarının ne kadar yandığı gözlerinden belliydi. Barlas'ın anne ve babasını ilk defa orda gördüm. Anne ve babanın ne demek olduğunu onlarda gördüm Derya."


" Gerçekten sevgi dolu bir aile, keşke her çocuk böyle sevgi dolu bir ortamda büyüyebilse. " dediğim de öylece iç çekti. En büyük yarasıydı ailesi.


" Umut'u yolladım ama ben Barlas'ı bırakıp gidemezdim. Baş hekim Adil Bey yoğun bakıma girip çıkmam için bana yaralı hamşirelerden birinin kartını verdi. Şeyma hemşirenin kartıyla girip çıkmaya başladım kapıda bekleyen ailesiyle de orda tanıştık. Onlar beni Şeyma hemşire olarak tanıdılar, oğlunuz bizi kurtarmak için bu halde diyemedim. Ağlayan annesini teselli ettim, babasının sessiz göz yaşlarına şahit oldum. Bir hafta hiç başından ayrılmadan hastanede bekledim. Üç kere kalbi durdu. Nakil edilmesi gerekiyordu ama hastanenin şartları uygun değildi."


" Ailen seni hiç arayıp sormadı mı? Bunlar nasıl insanlar Benan. Doktorlar üstelik, yemin ediyorlar. Her türlü imkana sahipken nasıl yardım etmezler. Bu kadarını aklım almıyor."


Akan göz yaşlarını sildi. Benan için bu olayın hayatının kırılma noktası olduğunu biliyordum.


" Beni bir hafta sonra aradılar, Umut yoğun bakımdan çıkıp beni sorunca... Bu yaşananları Umut'a anlatmazsam Barlas'ın naklini yapacaklarını söylediler. Mecburen kabul ettim, daha ne kadar dayanabilir bilmiyordum."


"Sonra hiç görüşmediniz mi? Ziyaretine falan gitmedin mi?" dedim merakla.


"Barlas'ın hayatını tehlikeye atıp beni kurtarması, benim hastanede başından ayrılmamam Zerrin hanımın kulağına gitmiş. Her yerde eli kolu vardır bilirsin annemi. Barlas ile aramızda bişey var sandığı için ziyaretine gitmeme bile izin vermedi. Zaten Umut biraz iyileşince yurt dışına yolladı beni. Gel gör ki kaderden kaçılmıyor bak yine buradayım."


" Buraya gelmene nasıl razı oldular hayret."


"Sen bilmiyorsun tabii, ben buraya nişanlanıp geldim."


Şaşkınlığımla cırladım resmen.


"Ne nişanı kızım benim niye haberim yok."


"Sen o ara kendi derdindeydin, aradım ama Zeynep ile konuştuk. Boran'ın kayıp olduğunu senin de onu bulmaya çalıştığını söyledi. Zaten 3 gün sonra bu nişanı bozacağım için çok da önemli değildi benim için. Buraya gelebilmek için razı olmuş gibi yaptım. Yeni bir ortaklık için beni kurban etmeye kalktı sevgili ailem. Ortaklarının tescilli çapkın oğluyla nişanlanırsan atandığım yere gitmeme izin vereceklerini söylediler. Biliyorsun elleri kolları uzun, hatırlı tanıdıkları hiç bitmez tayin işimi de bozarlar diye mecbur kabul ettim.Buraya gelip işe başladığım gün de attım nişanı, yüzükleri Umut'a verip yolladım. "


" Ayyyy Benan beynimi yaktın iyice, e kurtulabildin mi çakma nişanlından? "


" Durumu kabullenmediler ama şimdilik iyilikle çözmeye, ikna etmeye çalışıyorlar. Bir noktadan sonra yine tehdit etmeye başlarlar."


" Benan" dedim imalıca "Ben Barlas hocayla seni çok yakışırdım. Çok güzel olursunuz biliyor musun? "


Sessizce dinledi beni, kafasında ihtimal verdiği bir durumdu ki itiraz etmedi.


"Derya o çok özel bir insan, çok düşünceli, çok özenli, güven veriyor herşeyden önce. Eminim ki sevdiği kadını da çok mutlu eder."


Kafasının karıştığı noktaya gelmiştik belli ki.


"Eeee daha ne? Bir şansınız olabilir bence." dedim.


Yüzü asıldı,


"Çok farklıyız Derya, o sevgiyle büyümüş ben otoriteyle. O türkü seviyor, ben daha söylediği isimleri bile ilk defa duyuyordum. Büyüdüğü kültürü seven sahiplenen bir yanı var, ben daha rahat büyüdüm. Burda yolda yürürken bile insanlar bize şaşırarak bakıyor. Kıyafetlerimi bile buraya uyduramazken, kendimi nasıl uydururum. Birbirimizi yorarız, üzeriz diye çok korkuyorum. Onlar aile oldu bana kaybedersem dayanamam."


" Canımmm" dedim ellerini avuçlarıma alarak. "Sen bu kadar şeyi niye düşündün? "


Duraksadığında ne demek istediğimi çözmeye çalışıyordu.


"Sen çoktan kapılmışsın bu adamın rüzgarına, sadece kabul etmemek için akıntıya karşı yüzüyorsun."

"Sen demedin mi aşık olduğunu anladığında arkana bakmadan kaç diye. Gelmiş bana akıl veriyorsun avukat hanım."


Gülümsedim, Boran'ın kimse vazgeçilmez değildir dediği gün telefonda konuşmuştuk, canımın yangınıyla öyle demiştim.


"Benan" dedim tüm samimiyetimi sesime yükleyerek. "Yaşadığım hiçbir şeyden pişman değilim. İyi ki sevdim onu, iyi ki sevdi beni. Yar da olsa, yara da olsa Boran'dan geçmem. Uzakta olsam da, kollarında uyusam da bağlılığım değişmez. Neden biliyor musun?"


Merakla açılmış gözleri ile bana bakıyordu. Umut'a karşı açılmayan kapılarımın, Boran'ın aşkına nasıl teslim olduğunu bilmek istiyordu belki de.


" Aklınla değil kalbinle seviyorsun, aklının olmaz dediğine kalbin itiraz ediyor. Onu gördüğünde aklın karışmamak için direnebilir ama kalbin hızlanıyorsa seçimini yapmış demektir. Umut'a hiç ritmi değişmeyen kalbim, Boran için benimle kavga etti. Onu ne zaman sevdim, nasıl bağlandım anlamadım bile. Baktım ki onsuz nefes alamaz olmuşum. Demem o ki, aklın olmaz diyor da kalbin ne diyor onu dinle."


" Ya olmazsa, onları da kaybedemem Derya. Ya o beni sevmezse." dediğinde aslında çoktan gönlünü kaptırdığına emin oldum. İyi oynuyordu kereta.


" Bilemeyiz, bence yakın olmak size iyi gelecek" dedim.


Düşüncelere daldığın fark ettiğimde konuyu değiştirdi.


"Boran benim numaramı kimden buldu ki, bu arada seni arayıp haber veren kimdi?"


"Zeynep'ten almıştır. Abisini bırakmak istememiş Mardin de hâlâ. Haber veren Devran, Boran'ın amca oğlu oluyor beraber büyümüşler. Benim de abim gibi oldu."


"Bence bu kadar güvenme yine de, sonuçta kimin akrabası ise onun tarafında olacaktır."dediğinde aslında doğru bir şey söylüyordu ama Devran'ı tanımadığı için anlatsam da faydasız olacaktı.


" Kimseye güvenmemem gerektiğini hayat çok sık yüzüme vursada, ben inatla güvenmek istiyorum. Güvenmeden yaşamak çok yorucu, kaybettiklerim de olacak tabii ki ama kazandıklarımı kimseye değişmem. Mesela sana güveniyorum ki yanındayım, sen bana güveniyorsun ki aileninin başını belaya sokacak evrakları sadece bana güvenip teslim ettin."


Kısa bir es verdim, 


" Devran'a da güveniyorum, kısa zamanda çok imtihanı beraber atlattık biz. Çok defa en yakınlarımdan önce tutup kaldırdı. Merak etme ondan zarar gelmez."


" Sen akıllı kadınsın Derya ne yaptığını bildiğine eminim. Umarım eşinle aranızdaki sorun neyse çözersiniz. İkinizde acı çekiyorsunuz."


Cevap vermek istemedim, çözüp çözeneyeceğimize dair bi fikrim yoktu, tek bildiğim kalbim çok kırıktı. Anlaşılmamış sevgim benim yüreğimi çok zorluyordu.


" Hadi bakalım iyi geceler hoca hanım, sabah okulun var." dediğimde o da benim kaçışımın farkındaydı.


"iyi geceler hanım ağam" diyerek misillemesini de yapıp odasına geçti.


Benan'ın getirdiği eşyalarla kanepeye yatağımı serdim. Başımı yastığa koyduğumda kulaklarımda hala Boran'ın söylediği şarkının melodisi vardı. İnsanın kalbi titrer mi? Sesini duyunca kalbim titredi benim. Keşke ne kadar çok sevildiğini bilseydin Boran, sensiz güçlü durmak da ne kadar zorlandığımı, başımı göğsüne koyup uykuya dalmak için neler vereceğimi bilseydin.


💞💞💞💞💞💞💞


Evet sakin geçen son bölümümüzdü. Bundan sonra işler karışacak bol aksiyon sizleri bekliyor olacak.


Boran'a Derya'nın yokluğu iyi geldi sanki aklını başına toplayacak mı sizcede?


Benan ve Barlas'ın kitabına başladım aylar önce, iki hikayenin yolu bi süre kesişecek. Muhtemel Aşk bitince yayınlayacağım.


Diğer bölüm Mardin'e gidelim biraz


Yıldıza dokunmayı unutmayın güzel dostlar


Loading...
0%