Yeni Üyelik
39.
Bölüm

39. Bölüm

@zamansizim84


Derya'nın ördüğü duvarların her tuğlasını Boran vermişti. Çok çabalamış, emek vermiş, anlayış göstermiş, açılan yaralarını aşkıyla sarıp devam etmişse de sevgisinin anlaşılmadığını anladığı yerde gitmişti. Tüm kalbi Boran diye haykırsa da duymamayı öğrenmesi gerekiyordu belki de.


Kapattığı telefondan sonra hiç bir yere sığamadı. Telefonunu çantasına atıp çıktı evden bilmediği sokaklarda yürüdü yürüdü kulağında ki kulaklıktan çıkan melodiler, gözünden yaş olarak döküldü. Kayseri'nin ayazı iliklerine kadar işlediğinde bir banka oturdu, ne kadar yorulduğunu fark etmemişti.


Ne yapacağını bilmediği nadir zamanlardan birini yaşıyordu. Gerçi Boran hayatına girdi gireli ne yapacağını bilemediği zamanlar çoğalır olmuştu. Akıl yolunu kolay buluyordu da işin içine kalp girince Derya da acemiliğinin azizliğini yaşıyordu. İçinde ki aşkla nasıl başa çıkacağı konusunda hiç bir fikri yoktu malesef.


Eve döndüğünde Benan'ın eşyalarını toparladığını gördü. Saatlerdir dışarıda olduğunun farkına vardı.


"Derya iyi misin? Aradım açmadın merak ettim seni."


"İyi değilim ama olacağım Benan."


Konuşmak istemediği her halinden belliydi. Onu iyi tanıyan arkadaşı üstelemedi. Ne kadarını paylaşırsa o kadarını dinleyecekti.


Sıcak bir duş alıp koltuğa uzandı. Ayaklarını kendine çekip sağ yanına kıvrıldı. Üzerine örtülen battaniye ile yorgun bedeni de uykuya teslim oldu.


Sabahın erken saatlerinde gözünü açtı. Bütün gece Boranla uğraştığı rüyaları sayesinde daha yorgun uyandığını hissetti. Aklı dün söylediklerinden çok memnunken, kalbi Boran'ın 'Deryam' derken ki titreyen sesini hatırladıkça sıkışıyordu.


Topladıkları eşyalar ile küçük sırt çantasını alıp çıktılar evden. Bir an önce Nevşehir'e gidip eşyalarını alması gerekiyordu. Ailesi ile haberleşse de, abisi ile yüzleşmek ağır geliyordu.


Arabaya bindiklerin de sessiz bir yolculuğun ardından yeni evlerine vardılar. Kapıda heyecanla bekleyen bir Yasemin vardı. Derya, Benan'a döndü,


"Bugün keyfimi Yasemin'den başkası yerine getiremezdi. Enerjiye bakar mısın? Gözlerinden belli."


Kulağına götürdüğü telefonu kısa sürede kapatan genç kız koşar adımlarla arabanın yanında bitti.


"Oooo hanım ağam araban da ateş ediyor. Yakışırrrr." diyerek Derya'nın kapısını açtığında Benan,


"Aşk olsun Yasemin, Derya'yı gördün beni unuttun."


"Yaşasın çikolata kardeşliği" diyerek Derya'ya sarılırken Benan'a da göz kırpıyordu. Dünden beri Derya'nın iyi olmadığından haberdardı. Moral vermek istiyordu ki oldukça başarılıydı.


"Kıskanma Benancım, seninle de ilgilenenler bulunur" derken eşofman takımlarının içinde kendilerine yaklaşan Barlas'ı işaret etti.


"Deryaaa" diye tıslayan arkadaşını çok da dikkate almadan bagajı açtı.


Barlas'ın yüzünde güller açıyordu adeta. "Günaydın, hoş geldiniz." diyerek bagaja yöneldi.


"Eee burda sadece Benan'ın ablamın eşyaları var. Seninkiler nerde Derya abla?"


Kolundaki küçük sırt çantasını gösterdi Derya.


"Benim kro ağadan bir tek sırt çantasıyla kaçtım"


Yasemin'in şaşkın bakışlarına Barlas'ınkiler de eklenince,


"Minimalist yaşıyorum diyelim" diyerek şakaya vurdu.


Barlas eşyaların çoğunu alırken, kızlarda ellerindeki eşyalarla merdivenlere tırmanmaya başladı.


Nermin Sultan kendi evinin kapısında bekliyordu,


"Günaydın benim güzel kızlarım, Eşyaları bırakıp gelin hemen kahvaltı hazır."


Benan elindeki eşyalara aldırmadan sarıldı anne sevgisi bulduğu sıcacık kollara,


"Nermin Sultan, hergün seni görecek olmak çok güzel."


Barlas'ın onları aşkla izleyen gözleri Derya'nın radarından kaçmazken,


"Ay bunu Özge yapsa saçını başını yolarım ama bu kızı seviyorum" diyen Yasemin "Benan hanım hadii, bak yukarıda sürpriz var"


"Yasemin" diyen Barlas ile ağzına görünmeyen bir fermuar çekti.


Bir kat daha çıkarak kapının önüne geldiler, Barlas elindeki anahtarı Benan'a uzattı.


"ilk günde bu kapıyı açmak çok sürpriz olmuştu" diyerek suratını buruşturup Yasemin'e baktı.


"Ay sus hiç hatırlatma, tam Kadir Ezildi'yi çağırmalık bir manzaraydı."


Barlas ile Derya konuya Fransız kaldıklarında Benan kapıyı açtı.


Geniş olan holdeki koltukları, karşısına yerleştirilmiş TV ünitesinin görmesi ile şaşkınca arkasında kalan Barlas ve Yasemin'e döndü.


" Artık ikinizin de odası var "diye cırlayan Yasemin olsa da, bir günde bu değişimin olması kesinlikle Barlas'ın işiydi. Derya enişte hanesine kocaman bir artı attı.


Benan hemen içeri girip eski oturma odasının kapısını araladı. Yeni bir baza ve yatak, iki komidin, aynalı büyük bir makyaj masası dört kapaklı geniş bir gardırop ile oldukça şık bir oda olmuştu.


Gözleri dolan Benan, Yasemin'e sarıldı. Aslında o sarılmayı hak eden başkasıydı ama neyse,


"Vallahi ben bişey yapmadım, fikir abimindi. Sadece eşyaları seçerken yardım ettim."


"Çok teşekkür ederim Barlas, gerçekten çok mutlu oldum."


"Seni buraya dönmeye ikna eden Derya hanımı koltukta misafir edemezdik değil mi?"


İkisinin arasında ki bakışma uzayıp giderken,


"Bu küçük oda benim, malum eşyası olmayan bir hanım ağayım" diyen Derya sırt çantasını yatağın üzerine bırakırken, "Bakın yerleştim bile"


Benan'ın eşyalarını yeni odaya bırakan Barlas,


"Gecikmeyin hanımlar Nermin Sultan su böreği yaptı sizin için" diye ekledi.


Kapanan kapının ardından Derya'nın imâlı bakışları Benan'ı buldu.


"Çok da zevkli Barlas hoca" derken hoca kısmına vurgu yapıyordu. "Bir gün de şu odayı, bu hale getirmek için çok uğraşmış olmalı."


"Sen rahat et diye yapmış işte büyütülecek bir şey değil."


"Benannnn!" 


"Offff tamam. Gerçekten etkilendim Derya mutlu musun?" derken yanakları al al olmuştu.


"Belliydi etkilendiğin boynuna sarılıp teşekkür etseydin de o da sevinseydi."


"Yok artık o kadar da değil!"


"Hımmm ne kadar mesela."


"Derya yaaa! Sen eskiden böyle değildin, bu ağa seni aşk böcüğü yapmış resmen."


"Sen de aşk böcüğü ol, kötü birşey değil."


"Emin misin? Dünden beri yüzünü güldüremedik."


"Emin ol o benden beter durumda."


"Ne yaptın kız çatlıycam meraktan?"


"Birşey yapmadım, dün aradığında müvekkilimlerimle nasıl konuşuyorsam öyle konuştum."


"Yuhhhh! Daha ne yapıcan acaba?"


"Yapacaklarımın yanın da bu hiç birşey Boran beye."


Benan diyecek birşey bulamadı. Hak etmese yapmazdı.


"Hadi kahvaltıya inelim."


Alt kata inen kızlar sıcacık bir sohbet eşliğinde kahvaltılarını yaptılar.


Toplanan sofra ile, 


"Kahveler benden" diyen Derya'yı telefonunun sesi susturdu.


Yusuf'un aradığını görünce müsade isteyip, Yasemin'in odasına geçip kapıyı kapattı.


"Günaydın ablasının bi tanesi" dedi neşeli tutmaya çalıştığı sesiyle


"Günaydın ablam. Nasılsın?"


"Gayet iyiyim paşam, sen nasılsın?


" Abla! "


" Gerçekten iyiyim ablacım. "


" Abla zaten iyi olman problem. İyi olmadığın halde kendini bile buna inandırman."


Derya sessiz kalınca devam etti.


" Ben Mardin'deyim. Dün Boran abiye ne dediysen, Devran abinin telefonunu bile geri vermeden çıkıp gitmiş. Arıyoruz iyiyim merak etmeyin deyip kapatıyor. "


" Telefona cevap vermesi bile büyük lutüf. " dedi umursamazca "Benden ne istiyorsunuz?"


"Akşamdan beri aramadığımız yer kalmadı. Zeynep ağlamaktan helak oldu. Nerde olabilir fikrin var mı?"


"Ortalıktan kaybolup insanları merakta bırakmayı çok sever Boran bey." diyerek sinirli bi nefes verdi.


"Şuan deli gibi merak ettiğini biliyorum, bana bari oynama ablacım."


"Bizim eve gitmiştir. Murat biliyor yerini. Söyle ona ortalıktan kaybolup durmasın. İnsanların onu aramaktan önemli işleri var."


"Kocana trip atacaksan sen ara söyle, ben karı koca arasına girmem."


"Ne trip atacağım ben ona yaa. Git bak oradadır. Şöminenin önünde oturup kalmıştır."


"Ablam, dönünce görüşeceğiz. Bana anlatman gereken şeyler var biliyorum."


"Zeynep'e selam söyle ikinizi de öpüyorum."


💠💠💠💠💠💠💠


Yusuf önündeki eve baktı. Bu kadar güzel bir ev olacağını tahmin etmemişti. Bahçe kapısından içeri girdi. Boran'ın arabası bahçenin içindeydi. Kapının kolunu indirdiğin de açık olduğunu gördü. İçerde ki manzara tam da Derya'nın tahmin ettiği gibiydi. Şöminenin önünde elinde ki yüzüğe bakarak oturan adam, evliliğinin gerçek olduğu tek yerdeydi.


Yusuf telefonundan aradığı videoyu bulup Boran'ın karşısında ki Şöminenin mermer kısmına bıraktı, yanındaki mindere geçip oturdu.


Yusuf'a bir bakış atan Boran önündeki videoya odaklandı.


Derya'nın Kayseri'ye giderken mola verdiği benzinliğin güvenlik kamerası görüntüleriydi. Arabanın park etmesinden sonra Derya'nın ağlama krizine girişi, direksiyonu yumrukladığı anlar, araban inip yere yığılışı dakikalarca orda ağlaması...


Yusuf uzanıp videoyu durdurdu. Boran gözünden akan yaşları telefon önünden alınınca fark etti. Derya'nın yıkılışını izlemek nefesini kesmişti.


Uzun süren sessizliği Yusuf bozdu.


"Ben onu hiç ağlarken görmedim Boran abi. Bana sorsan bu izlediğim kadın benim ablam değil derdim."


Videoyu devam ettirdi. Derya'nın benzinliğe girişi, içerden dimdik çıkışı hiç birşey olmamış gibi arabayı teslim alıp yola devam edişi...


"Devamını izleyince anladım ki, o çok ağlamış, ama karşımıza göz yaşını silip, hiç birşey olmamış gibi çıkmış." Boran'ın çektiği acıyı görebiliyordu. Aralarındaki sorunu bilmese de birbirlerine olan aşkları ile aşarlardı. Yarım kalan hayaller, yarım kalmış bir aşk bu evin her köşesinden belliydi.


"Onu niye ağlattın diye sormayacağım, şu evi görünce daha iyi anladım ki senin hayallerin de başına yıkılmış."


Boran ateşe bakan yüzünü karşısındaki gence döndü. Elindeki tek taşı telefonun yanına bıraktı. Kendini anlayan birine olan ihtiyacı ile dile döktü içindekileri,


"Herşey o kadar güzeldi ki, benim hayatıma ait olamayacak kadar. Derya'yı yaşamak, sanki bir aşk filmi dışarıdan izlemek gibiydi."


Yüzünü tekrar alevlerin kırmızısına çevirdi.


"Sonra film birden korku filmine döndü. Onun büyüsü bitti, benim lanetim bizi esir aldı. Bir uçurumun kıyısındaydım düşmeme engel olan tek şey Derya'ya tutunan ellerimdi. O beni yukarı çekmeye çalıştıkça, ben onu daha çok aşağı çekiyordum. İkimiz birden ateşe düşmeyelim diye elimi bıraksın istedim."


Yusuf sessizce dinledi, tanışmaları yeni olsa da Zeynep'ten yıllarca dinlemişti Boran'ı. Ablasını emanet edeceği hiç aklına gelmezdi ama güzel seven bir adam olduğuna, yıllarca verdiği savaşa uzaktan şahitlik etmişti.


" O seni ordan çıkarırdı Boran abi, çıkarmasa da senle yanardı. Sevdiğinin yanışını izleyecek bir kadın değildir Derya Acar."


" Derya Acar" diye tekrar etti Boran, "Bu sefer bıraktı beni Yusuf, buz gibiydi sesi. Bir yabancıdan farksızdı."


Yusuf alaylıca güldü.


"Burda olduğunu bile bana o söyledi, birde dedi ki 'Ortalıktan kaybolup durmasın, insanların onu aramaktan önemli işleri var' "


Boran da güldü. 


"Beni iyi tanıyor." 


"Hatta 'Git bak şöminenin önünde oturuyordur" dedi"


Karşısında ki adamın başka alemlere daldığının farkında olan Yusuf,


"Sen onu ne kadar tanıyorsun? Mesela neden izini kaybettirdi? Hiç düşündün mü?"


"Bana ceza kesti." dedi Boran ona göre de fazlasıyla hak etmişti zaten.


Başını iki yana salladı, 


"Ceza kesseydi bu kadar ucuz atlatamazdın, o konağı başınıza yıkarda öyle giderdi."


Boran'ın tereddütünü gördü Yusuf,


"Senden vazgeçse, Nevşehir'e gelir hiç birşey olmamış gibi hayatına devam ederdi. Umurun da bile olmazdın."


Sağlıklı düşünemediği için sorgulamadığı ya da basit sebeplere bağladığı şeyleri Derya açısından hiç düşünmemişti. Kırgındı, kızgındı ama mektupta yazdıkları bile Boran'ı incitmekten imtina ederek yazılmıştı. Boran'ın onun gidişiyle yaşadığı boşluk aslında ne kadar yanlış yaptığını fark etmesini sağlamıştı.


Bir anda kaldırdı başını Yusuf'u koyu kahve gözlerine bakarak,


"Beni toparlamak için gitti. İzini arayayım, peşine düşeyim diye."


Omzuna yumruğunu vurdu genç adam,


"Bak bu tam Derya Acarlık bir hareket. Karını iyi tanıyorsun Boran ağa sadece kafan fazla karışık."


"Sen de çeneme bir yumruk çakarsın demiştim ama senin bu yaptığın çok daha etkili oldu."


"Biz de yumruklardan abim sorumludur. Ben akla kapı açmayı severim. Ablamsa ikisini birden yapar." dediğinde ikiside gülüyordu.


"Kardeşim çok şanslı Yusuf, sizin için mutluyum."


"Sizde çok mutlu olacaksınız, ikinizde bunu hak ediyorsunuz." deyip ayağa kalktı. "Hadi kalk gidelim Boran ağam, biz yola çıkalım sende hanım ağanın peşine düş."


💠💠💠💠💠💠💠


Boran aradan geçen bir haftada Benan'ın peşine düşmüş bütün İzmir de aratıyordu. Psikolog Sedat beyle görüşmelere başlaması, doktoru bile şaşırtırken, başına örülmeye çalışılan yeni çoraplardan habersizdi. Devran'ı ne kadar zorlasa da katil ile ilgili bir ip ucu vermediği gibi, onun evden uzaklaşması kafasını daha çok karıştırmıştı. Selma ile aralarında ki gerilimin sebebini söylememesi de cabası.


Derya ise geçen hafta içinde Nermin Sultan ve Yasemin sayesinde hiç yalnızlık hissetmemiş hatta düşünmeye bile fırsat bulamayacak kadar dolu zaman geçirmişti.


Cumartesi sabahı güzel bir kahvaltı hazırlayıp Yasemin'e mesaj attı. Hafta içi Benan erken kalktığı için beraber kahvaltı yapamıyorlardı. Pişi ile uğraşırken kapı tıklatıldı. Hızla gidip dirseğini kullanarak açtı. Sessizce fısıldadı,


"Hoş geldin fıstık."


" Prenses uyuyor mu?"


"Hafta içi erken kalkıyor uyusun. Hazır sayılır zaten."


"Ellerimi yıkıyıp geliyorum hanım ağam."


Derya hanım ağam deyişine göz devirdi. Ağalık muhabbeti Yasemin'in çok hoşuna gidiyordu. İyice diline dolamıştı, Boran'ı deli gibi merak etse de Derya'nın ağzından laf alamamış. Nermin hanım da kızını üstelememesi için uyarmıştı.


" Ayyy telefonumu aşağıda mı unuttum?" diyerek sağa sola bakınsa da bulamayan genç kız


"Derya abla senden arasana beni."


"Ellerim hamur canım sen ara bak şurda telefonum diyerek masayı işaret etti."


"Şifre ne?" 


"Yüz okuması açık karşıdan tut yeter."


Derya'nın yanına gelen Yasemin açılan ekranı gördüğü gibi,


"Hiiii Boran abi mi o?"


Telefonun ekranında Boran'ın Derya'nın beline kollarını sarmış çenesini omzunun üzerine koyarak yanağına dudaklarını dayadığını bir fotoğrafları vardı. Gülümsediği için gamzeleri de belli olmuştu. En sevdiği poz sürekli gözünün önünde olsun isteyen Derya'nın özlemi de giderek büyüyordu.


"Yasemin sessiz ol!" dese de genç kızın yüksek çıkan sesi ile Benan'ın odasının kapısı da aralanmıştı.


"Ne bağırıyorsun kızım sabah sabah? Barlas bile uyanmıştır bunun sesine."


"Benan abla Boran Ağayı gökte ararken telefon ekranında buldum."


"Bak sen!" diyen Benan da merakla telefona yaklaşırken


"Yüzünü yıka gel Benan, siz de ne meraklı çıktınız ya size de bulalım birer tane ağa?"


Telefona gömülen kızlar Derya'yı duymazdan gelirken,


"Sen de ağana meraklı olmasan ekran fotoğrafını değiştirirdin di mi?" diyen Benan da haklıydı.


"Derya abla sen bu adamı Mardin gibi yerde tek bırakıp buraya mı geldin? Kızım kaparlar bunu vallahi bak eniştemiz diye demiyorum adam yıkılıyor."


"Ben de yıkıyor diye kaçtım ya Yasemin. Enkaz, altında kalıyordum neredeyse."


Derya'nın dediklerini duymayan kızlar


"Başka fotoğraf yok mu? Şöyle düğünden falan."


"Reyhani oynarken videomuz var izliycek misiniz?" dedi dalga geçerek,


"Gerçekten mi?" diye cırlayan Yasemin ile şaka olsun diye söylediği sözün başına açtığı dertle peşinden yalvararak dolaşan ikiliye şaşkınca baktı Derya.


"Ama beni düğüne çağırmadın izlemek benim hakkım" diyen Benanla ısrarlarından daralarak Reyhani oynadıkları videoyu açıp telefonu ellerine verdi.


"Her yer un oldu sayenizde" diye söylenerek onları Benan'ın odasında bırakıp mutfağa yönelmiştir ki çalan kapı ile duraksadı.


"Al işte Barlas hocayı da uyandırdınız" diyerek kapıyı açtığında karşısında Umut'u görmeyi beklemiyordu.


İkisi duraksadığında, 


Yasemin, 


"Abim mi geldi? O da merak etmiştir Boran ağayı."


Benan elindeki telefonla odasından çıktığında karşısında gördüğü adamla şaşırdı.


"Umut!!" diyerek kapıya yöneldi.


Bakışları Derya ile abisi arasında gidip gelirken,


" Taşındığını söyleyince sürpriz yapayım demiştim ama..."


Derya bulundukları durumun saçma şaşkınlığından kurtulup,


"Hoş geldin Umut" deyip Benan'a döndü. "Benim mutfakta işim vardı." diyerek içeri geçti.


"Aaaa siz tanışıyor musunuz?" diyen Yasemin'i,


"Hadi sen Barlas'ı da kahvaltıya çağır diyen Benan kaş göz işaretiyle susturdu.


Kahvaltı sofrasına geçtiklerinde Barlas da onlara katılmıştı.


Benan, 

" Sofra efsane, çok özlemişim böyle kahvaltı keyfi yapmayı."


Derya, 

" Afiyet olsun canım, hafta içi yiyemiyorsun bari haftasonu tadını çıkar."


Yasemin, 

"Yanlız bir insan her konu da becerikli olabilir mi? Bayılıyorum sana Derya ablam."


Derya, 

"Abartmasan mı prenses?"


Yasemin, 

"Sen nasıl istersen hanım ağam."


Hanım ağam deyişiyle, Umut'un gözleri anında Derya'yı bulurken, burada ne işi olduğunu ölesiye merak ediyordu. Benan taşındığını söylese de Derya'dan hiç bahsetmemişti.


Umut, 

" Taşınmaya niyetin yoktu Benan hanım nasıl oldu da ikna oldun?"


Benan, 


"Derya sağolsun, nasıl olduğunu anlamadım kendimizi burda bulduk."


Umut, 


"Avukat hanım ikna kabiliyetini kullandı desene."


Derya sohbete dahil olmayınca,


"Eee Derya evlilik nasıl gidiyor?" dedi imâ dolu ses tonuyla,


Derya gözlerini kapattı. Beklemediği soru karşısında ne diyeceğini de bilemedi aslında. Hakikaten evlilik nasıl birşeydi. Onlar bunu doğru düzgün deneyimleyememişlerdi bile,


"İnişli çıkışlı." dedi çatalını tabağının kenarına bırakırken, masa da oluşan sessizliğin sebebini bir tek Yasemin bilmiyor olduğundan,


"Yanlız Derya abla, iki insan birbirine bu kadar yakışır. Hele o videoyu kesinlikle bi daha izliycem, Umut abi gelince yarım kaldı."


Barlas, 


"Ne videosu?" 


"Abi Derya abla ile Boran abinin reyhani oynarken ki videosu. Diziler varya böyle Konak da çekiliyor. Aynı öyle ama nasıl güzel oynuyorlar."


Umut elindeki bardağı sert bi şekilde masaya bırakınca dikkatler onun üzerine kaydı.


"Barlas ben çok yorgunum senin evde dinlesem."


"Tamam kardeşim geçelim." diyen Barlas'la Benan çaresizce göz göze geldi. Umut'a ne anlatacaklardı. Derya'nın ne yaşadığını onlarda bilmiyordu ki.


Karşı daireye geçen beylerden ilk konuşan Umut oldu,


"Derya'nın burda ne işi var Barlas?"


Sıkıntılı bir nefes veren adam cevabını bilmediği soruya ne yanıt vereceğini de bilmiyordu.


"Bize de anlatmadı Umut, sorun yaşamışlar ama ne olduğunu bilmiyoruz."


"Ne yani Benan da mı bilmiyor?"


Barlas başını iki yana salladı.


"Kız evli Umut yüzüğü parmağında, ne yaşadılarsa belli ki aşacaklarını düşünüyor. Boş heveslere kapılma sen üzülürsün."


"Ne boş hevesi Barlas, üç yıl oğlum, üç yıl koştum peşinden yüzüme bakmadı. Sonra gidip aşiret ağasıyla evleniyor. Bu evlilik berdel değilse ben de Umut değilim. Bak kaçıp saklanmış belli ki." deyip devam etti,


"Kimse beni Derya'nın bir ağa bozuntusuna aşık olduğuna inandıramaz."


Barlas, 

"Bana sorarsan Derya kocasını seviyor, sen de inanmak istediğine inanıyorsun. Bak sen zararlı çıkarsın, tekrar söylüyorum hayallere tutunma."


Barlas, Umut'un gelişinden hiç hoşlanmamıştı. Derya'nın bu durumdan rahatsız olması istemediği bir durumdu. Üstelik eşinin kulağına giderse tatsızlık olabilirdi. Sonuçta hiç tanımadıkları bir adamdı ve askerliğini de Doğu da yapmış olduğundan törelerin baskısı da bilmediği bir şey değildi.


Derya da Barlas ile aynı muhasebenin içindeydi. Boran'ın yerinde olsa böyle bir durumdan hiç hoşlanmazdı. Umut'un ilgisinin bitmediği masada ki tavrından açıkça belliydi. Onun düşünceli hali ile Benan açıklama yapma gereği duydu,


"Canım Umut'un geleceğini bende bilmiyordum. Aklında soru işareti kalsın istemiyorum."


"Biliyorum Benan, ama burda olmasından huzursuzum şuan. Ben en iyisi Nevşehir'e gideyim hem eşyalarımı da almam lazım. İki parça kıyafet ile olmuyo nereye kadar senden giyeceğim."


"Ben de abimle konuşayım, ama senin buraya gelmiş olman onu çok ümitlendirecek. Bu işi deşeliyeceğine eminim."


"Hangi hakla deşecek Benan, onu ilgilendiren tek şey benim evli olduğum gerçeği. Eşimle ne sorun yaşadığım asla onu ilgilendirmez."


Derya'nın çalan telefonu sohbetlerini bölerken tanımadığı numaramdan gelen çağrıyı cevapladı,

"Merhaba hanım ağam nasılsın?"


Tanıyamadığı ses ile şaşırsa da,


"Hanım efendi kimi aradınız? Siz kimsiniz?"


"Aaaa aşk olsun beni tanımadım mı?"


"Kim olduğunuzu söylemezseniz telefonu kapatmak zorundayım."


"Zelal Karacahan ben, gerçi şimdilik Karacahan yakında Hanoğlu olacağım bende."dediğinde Derya şaşırsa da çabuk toparladı,


"Yaaa öyle mi nasıl olacak o söylediğin çok merak ettim doğrusu?"


"Senin akıllı bir kadın olduğunu sanmıştım ama sen Elif'ten de aptalmışsın. İnsan Boran'ı bırakıp gider mi?"


"Niye gitmesem beni de öldüreceksin, bence akıllıca bir hamle yaptım."


"Bak sen avukat hanım çözmüş cinayeti, yine de kalırsında savaşırız demiştim ama sen kaçmayı seçtin."


" Savaşmak için bile dengimi ararım ben, sen insanları zehirle öldürten kalleş bir düşmansın. Bütün planlarından haberim var üstüme kuma gelmeni bekleyecek değildim Zelal. Ama seni uyarayım Boran Berdeli kabul etmez, yani demem o ki hem Şilan'ı hem Cihan'ı tehlikeye atıyorsun."


Karşıda güçlü bir kahkaha yükseldi. Derya bile söylediği şeyde neyi komik bulduğunu merak etmişti.


" Derya bu hayatta herkes aklınca yaşar. Onlarda aptal olup elimde oyuncak olmasalardı. Bak sen olacağı görüp kurtardın kendini."


" Beni niye aradın Zelal, sonuçta bunların sohbetini etmek için doğru kişi değilim."


"Olur da geri dönersen aşiret seni çiğnemez, berdel Devran'a teklif edilir. Seni uyarmak için aradım akıbetin Elif gibi olsun istemiyorsan Mardin defterini kapat."


"Olur canım kapatırım da Boran beni seviyor onu napacağız?"


"Gözden ırak olan gönülden de ırak olur. Ben koynuna gireyim senin adını bile anmaz bir daha."


"Zelal" deyip duraksadı. "Elinden geleni ardına koyma güzelim hodri meydan"


Sinirle telefonu kapatan Derya'nın damarlarındaki kan alev almıştı.


Loading...
0%