@zamansizim84
|
"BENİMLE EVLENİR MİSİN?" Derya bi an durdu. Boran'ın amacının ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Bugün anlattıklarını düşündü tekrar. "Boran ağam, ben bu işi tek başıma çözemem gel beraber çözelim diyorsun? Yalandan bir evcilik oyunu? Doğru mu anlıyorum? " dedi tek kaşını kaldırarak. " Yüzüme bi bardak su atıp masayı terketmeden, ne demek istediği anlıyorsun ya, işte bu yüzden burdayım." Diyen Boran'sa anlaşılıyor olmaktan mutluydu. "Sen çok yaz dizisi izlemişsin Boran ağam." Derken alaycı tarafı konunun ciddiyetini dağıtmak ister gibiydi. Yemekler servis edilince, Boran planını anlatmaya başladı. " Biz seninle sevimli bir tanışma yaşamadık ama şartlar bizi öyle bir noktaya getirdi ki. Hayatımın en kötü günlerinden birini geçirdim. Çözümü sadece seninle bulacağıma inanıp düşünmeden çıktım buraya geldim. Benim kalbim mühürlü Derya, Elif'in gidişi ile kapattım ben evlilik defterini. Üstüne babaannemin bugün söyledikleri, yani seninle evlenirsem sana da zarar vereceklerini düşünüyor. Bütün bunları bilerek karar ver" dediğinde hayatında kimseye olmadığı kadar açık ve şeffaftı karşısındaki genç kadın karşısında. Derya'nın sessizliği ile Boran devam etti. " Açıkçası seni hergün karşılarında görüp delirsinler istiyorum. Yusufla Zeynep daha fazla üzülmeden kavuşsun. Ama sana da zarar gelirse..." devam edemedi Boran... Korkularını görüyordu Derya, bi acıyı daha taşıyacak gücü yoktu Boran'ın. " Bence fikir güzel" dedi Derya Boran'ın kaşları havalandı. "korkmuyor musun?" derken sesinde ki hayrete karışık hayranlığı ikiside fark etmedi. " Sonunu düşünen kahraman olamaz Boran ağam" Demesiyle, "Bence esas sen çok dizi izliyorsun" dedi erkeksi bi kahkahayla. "Açıkçsı ben Mardin'e geldiğimizden beri Elif'in ölümü üzerine düşünüyorum. Ben de katilin içerden hatta çok yakından olduğunu düşünüyorum. Ve çözmek için bu oyununu kabul ediyorum." "Gerçekten tehlikeli olabilir. Ayrıca babam uzunda sürse de ikna olacağını belli etmişken senden istediğim şey kolay değil Derya bunun farkındayım." "Bence bu süreçte hepimiz yıprandık. Daha da uzamasın. Sevenler kavuşsun. Kimsenin yaptığı da yanına kar kalmasın. Ben varım bu işte." "Buraya gelmekle ne kadar doğru bir karar verdiğimi daha iyi anlıyorum şimdi. Sen gerçek bir dostsun." "O zaman şöyle yapıyoruz, biz seninle yusufla Zeynep meselesi için görüşürken birbirimizden hoşlanmış olalım. Hatta bunu Zeynep dahi böyle bilsin. Kendini yedi bitirdi aylardır, artık rahat bi nefes alsın. Bu oyunu sadece ikimiz bilmeliyiz. Ben o konağa Elif'in katilini bulmak için geleceğim. Ama senden tek bişey istiyorum. " " Emret hanım ağam" "Hemen moda girdin bakıyorum" "Eee ağzım anca alışır, isteğin benim için emirdir. Sen nasıl istiyorsan öyle kurulacak bu oyun." " Ben seni zor durumda bırakacak hiç bi davranışta bulunmam. Sonuçta oraya gelmeyi kendim seçiyorum." "Bundan yana hiç şüphem yok" "Fakat sende benimle konuşmadan bedenini niçinini bilmeden kimsenin yanında benimle tartışmıycaksın. Olur bilmeden bir kusur işlerim, ortada uyarmıycaksın. Benim için ailem çok önemli biliyorsun, ben evin kızı değil annesiyim. Bana ihtiyaç olduğunda yanlarında olabilmeliyim" "Senin isteklerin zaten olması gerekenler. Bu yolda birbirimize dost olalım Derya, ben sırtımı düşünmeden sana dönebileceğimi biliyorum. Senin için de böyle olması için elimden geleni yapacağıma emin ol." " Ben bu akşam Yusuf'a çıtlatırım bu durumu, hatta bugün geldiğini de söyliyim. Durumu fırsata çevirelim. " Boran'ın gözleri uykusuzluktan kanlanmış. Göz altları morarmıştı. Dik durmak için kendini zorladıkça zorluyor fakat vucüdu onu ele veriyordu. " Boran kalk gidiyoruz. Çok kötü görünüyorsun sen, yat uyu sabah konuşuruz gerisini" "emredersin hanım ağam" "Sen hep bu kadar komik miydin ya?" Boran Mardin de tanıdığı gibi değildi. Esprili, neşeli konuşkan. Sanki Mardin de tanıdığı suratı asık, mutsuz insan başkasıydı. Derya, Boran'ı eve bırakıp çiftliğe geçti. Narin in düğünü için geldiklerinde de bu evde kalmışlardı. Boran yabancılık çekmedi. Duş alıp kendini uykunun kollarına bıraktı. Mardin de gün batımıydı. Boranla Elif her zaman gittikleri tepe de el ele yürüyorlardı. Tepenin ucuna geldiklerinde manzarayı izlediler. Mardin kızıl bir örtüye sarılmış onlara gülümsüyordu. Elif, Boran'ın elini bıraktı. Yavaşça uzaklaştı. Sonra yanına birini alarak tekrar tepenin ucuna geldi. Tekrar Boran'ın ellerini tuttu gülen gözlerle ona baktı. Sonra getirdiği kişiyi de orada bırakıp uzaklaştı. Boran peşinden gitmek istedi ama kımıldayamıyordu. Elif gözden kayboldu. Boran Elif'in yanına getirdiği kişi ye baktı. Kendinden uzakta duran kadın manzarayı izliyordu. Uzun saçları yüzünü kapatıyordu. Sadece manzarayı izleyen kadın, başını hiç Boran'a çevirmedi. Boran aniden uyandı. Nerede olduğunu anlayamadı önce, hala gördüğü rüyanın etkisindeydi. Yataktan kalktı, elini yüzünü yıkadı saate baktı. Gecenin üçüydü. Geçen beş yılda Elif'i rüyasında o kadar az görmüştü ki. Rüyasında halini gözünün önüne getirmeye çalıştı. Ne çok özlemişti. İçindeki yangın tekrar alev almıştı. 'katilini bulucam gülüm' diye geçirdi içinden. O kadın kimdi peki. Neden kendisine bakmıyordu. Elif neden onu getirip gitmişti. Bu rüya boş değildi ama Boran işin içinden çıkamıyordu. Hasreti o kadar büyüktü ki tek odaklandığı şey Elif'in ona gülerek bakan gözleriydi. Sabaha karşı güç bela tekrar uykuya daldı. Derya akşam eve gider gitmez Yusufla konuştu. Kardeşi bu işe çok şaşırsa da ablasının usta oyunculuğu karşısında gerçekten Boran'dan hoşlandığına inandı. Sabah ailesiyle kahvaltı yapıp ofisine geçti. Boran'ın uyuduğunu düşünerek ofise geçtiğine dair mesaj attı, sonra da ofisin konumunu. Öğlene yakın uyanan Boran kendine çeki düzen verdi. Telefonunda Derya dan gelen mesajı görününce ofisin konumunu açıp yola koyuldu. Arabasını parkedip gördüğü pastaneden kahvaltı için bişeyler aldı. Ofisin kapısını çaldığında kapıyı açan kişi, Derya ile aynı ofisi paylaşan arkadaşı Kenan'dı. Boran yanlış mı geldim diye kapı numarasını kontrol ederken, "Derya hanıma bakmıştım,yanlış mı geldim acaba." dedi Boran'ın sesini duyan Derya kapıya geldi. "Kenan'cım, Boran benim misafirim." Boran'a dönerek, "Kenan da benim okul arkadaşım aynı ofisi paylaşıyoruz" Kenanla, Boran'ın tanışma hal hatır faslından sonra davası olan Kenan müsade isteyerek ayrıldı. "Çayın var mı kahvaltı için bişeyler almıştım" elindeki poşeti sallıyordu Boran. "Olma mı? çay bardağı mı kupa mı?" "Kupa" "Hemen geliyor efendim" deyip hızla mutfağa geçti Derya. Masaya geçip beraberce kahvaltı yaptılar. "Sen niye kahvaltı yapmadın bu saate kadar" dedi Boran saat biri geçmişti. "Ben kahvaltıyı yapıp tekrar acıktım sen kaça kadar uyudun acaba?" "Gece bir ara uykum kaçtı tekrar zor daldım. " gece gördüğü rüya geldi aklına, acı bir gülümseme belirdi yüzünde. Derya, Boran'ın halini fark etti ama bişey sormadı. Yaşadıkları hiç kolay değildi. "Akşam Yusufla konuştum" Boran daldığı düşünceden Derya'nın sesiyle sıyrıldı. " Ooo hızlısın nasıl tepki verdi" "Çok şaşırdı ama sevindi de" "Sen ne zaman dönüyorsun?" "4 te uçağım çıkarım birazdan." "Aaaaa ama özlerim ben seniiiii" deyip alaylı bi kahkaha attı Derya, "Özletmem kendimi merak etme hanım ağam" dedi Boran bir yandan da çayını içiyordu. "Derya bi yola çıktık, bi karar verdik ama dönüş yolun açık, vazgeçtim dersen sana gönül koymam." Boran hala Derya ya zarar gelmesinden korkuyordu. "Aksine çok kararlıyım, açıkçası ben bu işin aslını öğrenmeyi kafaya taktım çoktan. Mesleki deformasyon diyebiliriz." lafı değiştirdi "Bayram amcanın tepkisini çok merak ediyorum. Sen söylediğinde orda olmayı çok isterdim." "Beraber gidelim istersen" "Yok öyle de bizimkilere ayıp olur. Sen anlatırsın artık detaylıca.gider gitmez haber ver bana. " Boran çayını bitirince ayaklandı bütün plan kafalarında netti. Vedalaşıp ayrıldılar. Konakta herkes Boran'ın nereye gittiğini merak ediyordu. Aradıklarında detaylı bi cevap alamamışlardı. Akşam döneceğini dönünce anlatacağını söyleyip kapatmıştı. Hanoğulları akşam yemeği için sofraya oturmuştu. Boran özellikle akşam yemeği saatini beklemiş, herkesi bi arada yakalamıştı. Boran geçip yerine oturdu. "Hoş geldin oğul, hayırdır neredeydin? Habersiz kaybolmazsın"dedi Bayram ağa "Yemek bitsin anlatırım baba kimse aç kalsın istemem" "Hayırsız bir işin peşine düşmedin inşallah" diye söze karıştı Dilber hanım. "Bence hayırlı bir iş ama sana göre de öyle midir bilemem ana. Yemeğim bitsin anlatırım." Keyifle yemeğini yemeye başladığında masada ki gerilim artmıştı. Yemeğin sonuna doğru Zeynep dayanamadı. Abisinin zamansız bir şekilde gitmesi onu çok korkutmuştu. "Abicim söylesen artık, seni gerçekten merak ettim" Boran geriye yaslandı, suyundan bi yudum içip boğazını temizledi. "Ben evleniyorum." deyip masanın ortasına bombayı bıraktı, seyretmeye başladı. Masada oluşan şaşkınlık yerini uğultulu sorulara bırakmıştı ki Bayram ağa herkesi susturup Boran'a döndü. "Hayırlısıysa olsun oğlum da nereden çıktı birden bire, kimdir kimlerdendir? " "Yabancı değil baba tanırsınız. Ali amcanın kızı Derya" "Derya mı?" dedi Bayram bey belli ki bu işten umudunu kesmişti. " Benim bu evliliğe müsadem yoktur" diye atıldı Dilber hanım. "Öyle mi? Neden müsade yoktur ana" "Aşirette o kadar kız vardır yoluna ölür, nereden düşürdün aklına adet töre bilmezi" "Ana rızası olmayan işte bereket olmaz Boran vazgeç bu işten oğul" dedi Havva hala "babanne halam evlenirken senin rızalığını almış mıydı?" dedi Boran Zeynep babanne Boran'ın ne yapmak istediğini çoktan anlamıştı. Derya'yı ilk günden beri torununa yakıştırmıştı. Onu bu evde koruyup kollayacak, zarar gelmemesi için elinden geleni yapacaktı. " Derya kızım tam senin dengindir oğul. Allah beni çocuklarınızı seveceğim günlere de ulaştırır inşallah." Dilber hanım daha diretecekti ki, Bayram ağa sözü kimseye bırakmadan noktayı koydu. " En kısa zamanda kız istemeye gidiyoruz herkes hazırlığını ona göre yapsın. " Dilber hanım masayı terk ederken onu Havva hala ve kızı Şilan takip etti. Devran, "Kardeşim çok sevindim. Sana demedik ama biz sizi çok yakıştırdık. Selma da çok sevmişti Derya'yı çok sevinecek."Selma, Tuğra hasta olduğu için yemeğe inmemişti. "Tuğra bu işe pek sevinmeyecek ama" dedi Zeynep gözlerinden mutluluğu okunuyordu. "Ben torunuma Derya gibi güzel bir kız bulurum zamanı gelince, ama Derya kızım Boran'a yakışırdı. Çok sevindim oğlum Allah tamam etsin" dedi Devran'ın annesi Türkan Hanım. "Türkan yengem desteğin her daim çok kıymetli varolasın. Devran, Selma bacım bu konağa gelin değil evlat oldu. Derya da ona kardeş olur inşallah." "Oğlum bi keyif kahvesi içelim seninle" dedi Bayram ağa "Zeynep kızım kahveleri sen yap çalışma odasına getir." Baba oğul çalışma odasına geçerken Bayram ağa'nın aklı halaa bu işin nasıl buraya vardığındaydı. "Eee oğlum anlat bakalım, daha bi kaç gün öncesine kadar olmaz diye tutturuyordun nasıl oldu da dediğime geldin." "Baba biz bu işten nasıl kurtuluruz diye başladık aslında, Yusuf buralarda iş arar olmuş seni razı etmek için, iş bulmasına engel olayım diye aramış ilk. Derken nasıl oldu anlamadım, aklı, terbiyesi, hazır cevaplığı... Dün Nevşehir'e gittim evlenme teklif ettim. Onun da aklında varmış ki kabul etti." " Oğlum, ben Zeynep' i verecektim Yusuf'a ama daha da çok süründürecektim sizi. Bu kararınız beni o kadar memnun etti ki tarifi yok. " " Baba neden bu kadar ısrar ettin Derya için. Bak Zeynep'i de vereceğim diyorsun. " " Derya sana iyi gelecek göreceksin. Bu konağa da iyi gelecek. Neşemiz, gülen güzümüz olucak. Neden ısrar ettiğimi yaşadıkça anlayacaksınız. " Boran babasıyla biraz daha sohbet edip odasına geçti. Telefonuna Derya'dan gelen mesajı görünce gülümsedi. Derya 'Boran hani varınca mesaj atacaktın' 'Ne dedi Bayram amca daha konuşmadınız mı? ' kesin gıcıklığına cevap vermiyorsun. 😔' Boran ' eyvah hanım ağam sinirlenmiş ' ' özür dilerim bi daha olmaz' ' tahmin ettiğimiz kişiler haricinde çok iyi karşılandı evlilik haberimiz.' 'Bayram ağanın mutluluğu tarif edilecek gibi değil, neredeyse umudu kesecekmiş bizden.' Derya 'Abimle konuştum' Boran 'ne dedi?' 'deryaaaaa' 'niye cevap vermiyorsun' ....................... 'sorun çıktı değil mi?' 'Derya gıcığına yaptığını düşünüyorum artık...' Derya 'Eyvah Boran ağam sinirlenmiş' 🤭 'Abim ne dediğini gelince' bende Boran'ı akıllı bir adam sanmıştım ' dedi' Boran 'Aklı olan seni almaz diyor yaniii 🤣' 'Napalım artık başa gelen çekilir' Derya 'öyle diyorsun yani. Aynen ileteyim kendisine. Bakayım kız istemeye kaç kere gelip gidiceksiniz' Boran 'Şaka bi yana ne zaman gelelim. Babam yarın yola çıkalım diye tutturabilir.' Bu konuşma böyle uzayıp gitti. Derya ile Boran arasında ki arkadaşlık ikisi içinde keyifliydi. Zaman onları nerelere taşır bilinmezdi ki. Bayram ağa'yı bir hafta oyalayabildiler. Şimdi tam da dediği gibi gelininin elinden sade kahvesini beklerken oğluna kız istemenin heyecanını tekrar yaşıyordu. Kahveleri ikram eden Derya oldukça heyecanlıydı. Bu evliliğin oyun olduğundan habersiz Ali bey ve ailesi de oldukça heyecanlıydı. Pınar, Boran'ın kahvesine bol tuz katmış elinde telefon kayda almak için kahveyi içmesini bekliyordu. Dilber hanım ve Havva hala gelmemişti. Türkan Hanım, oğlu ve geliniyle onların eksiğini kapatmaya çalışıyordu. Boran kahveyi içti fakat hiç bir tepki yoktu. Pınar elinde telefon öylece kaldı. Derya ya baktığında gözlerini devirdi. Derya, Pınar 'ın yaptığı tuzlu kahveyi değişmiş, Boran'ın sevdiği gibi orta şekerli kahve ikram etmişti. Tuzlu kahve içmek 'her nazını çekerim, elinden zehir olsa içerim' demekti. Evlilikleri gerçek olmadığına göre damat beye bu eziyeti çektirmek gereksizdi. "Ali Bey, sebebi ziyaretimiz belli, Allahın emri, peygamber efendimizin kavli ile kızınız Derya'yı oğluma eş, kendime evlat, kızıma kardeş olarak istiyorum." Bayram bey o kadar güzel anlatmıştı ki isteğini diyecek söz bırakmamıştı. "Kızım bizim evimizin can suyudur. Yokluğu bizim için zor olacak velakin, sizin de baş tacı edeceğinize inancım tam." gözleri dolan Ali bey kızına baktı. "Allah mesut etsin" dedi. Yüzükler takıldı Bayram ağa kesti kurdeleyi, gençler büyüklerin ellerini öptüler. Herkesin gözü onların üstündeydi. Durumu fark eden Boran, Derya ya dönüp gözleriyle müsade istedi. Omuzlarından tutup yaklaştı. Alnından öpüp gözlerine baktı. Derya, bu kadar yakınlıktan rahatsız olmuştu. Tamam bu bir oyundu ama oynaması, söylemesi kadar kolay olmayacaktı belli ki. Akşam olunca herkes odasına çekilmiş, Derya elindeki yüzükle oynayıp duruyordu. Alışması zaman alacaktı. Düşünmeye başladı. Yirmi yedi yaşındaydı, bu evcilik macerasının ne kadar süreceği belli değildi. Baba evine otuzunda evlenip ayrılmış bir kadın olarak dönecekti belki de. Ondan sonra ne olacaktı peki. Yıllar geçtikçe insanlara olan güveni de git gide azalıyordu. Mesleği gereği şahit oldukları onu dahada temkinli bir insan yapmıştı. Bunları Boran'a evet derken de düşünmüştü. Sahte bir evliliğe ne kadar kol ay yelken açmıştı. Halbuki yıllardır hayatını kimseye şans vermeden sürdürmüştü. Genç yaşta kırılan kalbi tamir etmek, sarsılan güven duygusunu sağlamak çok zordu. Hayatta kısmetten ötesi yoktu ki. Acı bir gülümsemeyle uzandı yastığına. Uykuya teslim oldu.
|
0% |