@zamansizim84
|
Boran biraz mücadelenin ardından, silahı yukarı kaldırıp boy farkının da avantajıyla adamın elinden silahı alıp ileri fırlattı. Suratına sağlam yumruk indirmiştir ki polisler araya girdi. Derya yanındaki kadını sakinleştirmeye çalışıyordu. Yusuf koşarak geldi sarıldı ablasına. Ardından Zeynep'te onlara sarıldı. Sanki az önce üzerine silah doğrultulan o değilmiş gibi rahatlığı can sıkıcıydı. Boran'da yanlarına gelince Derya durumu kurtarmak için ona da sarıldı. Yani nişanlısı onu kurtarmıştı herkesin gözü onların üzerindeydi. Kulağına "çok teşekkür ederim. İyi ki geldin arkadaşım" dedi. Arkadaşım onların telefonda konuşurken birbirlerine hitap şekliydi. Derya'nın kokusu burnuna dolarken, bu kokuyu özlediğini fark etti Boran. O sırada polislerde gelip yardımı için teşekkür ettiler. Adamı yaka paça polis arabasına attılar. Orda daha fazla durmak istemeyen Derya ifade vermek için geçen yarım saatin ardından "hadi gidelim burdan." dedi. Hep beraber arabaya bindiler. "Derya sen deli misin? Elinde silah olan adama kafa tutmak nedir?" dedi Boran kendini daha fazla tutamamıştı. " Benim arkamdaki kadın kimdi biliyor musun Boran ağam. O adam olacağın karısı. Oğlunu öldüren gelinini kurtardığım için kadıncağız ellerimi öpmeye çalışıyordu. " Boran şaşkınlığını gizleyemedi. Kadın sürekli Derya'nın önüne geçmeye çalışmış ama Derya onu ısrarla arkasına almıştı. " Bu nasıl iş arkadaş. Adliyenin önünde silah çekiyor, polis vuruyor. Bu cesareti nereden buluyor? " dedi Yusuf Derya hergün bir yenisi yaşanan olaylara çok doluydu. "Şöyle oluyor kardeşim, küçüklükten bu yana her dediğine her yaptığı hataya göz yumuluyo. Karısını öldüresiye dövüyor. Kadın ailesine sığınmak istiyor 'gelinlikle çıktığın eve kefenle gelirsin' töresiyle ile yine adam haklı bulunuyor. Ne yapsa haklı sonuçta toplum gözünde, niye kanundan korksun ki" Boran'a döndü bu kez, onu anlıycağını biliyordu. "Öyle bir adamdan korkmak ona o zevki yaşatmak istemedim. Sanıyor musun ki korkan kadına merhamet edecek." Boran bir kere daha şaşkınlık ile hayranlık arasında kalmıştı. "Dava neydi Derya abla" dedi Zeynep "Adamın oğlu, karısını öldürmeye çalışıyor, kadında kendini kurtarmaya çalışırken adam vuruluyo ve ölüyo hemde üç çocuğunun gözü önünde. Bugün mahkemede nefsi müdafaa olduğunu ispat ettik. Serbest bırakıldı." "Derya abla sana hayranım biliyorsun değil mi?" dedi Zeynep. Derya ile Zeynep tekrardan birbirine sarıldı. Zeynep çok korkmuştu. "Kapatalım bu konuyu artık hadi size yemek ısmarlıyım." "Davayı kazandım zenginim diyorsun yaniii" dedi Zeynep "Yok be kuzum kadıncağızın halini görmedin mi? Nereden bulsun avukat parasını?" "Sizin o ofis nasıl batmıyor bilmiyorum ki" dedi Yusuf. Derya girdiği davalarda hiç bir zaman parayı ön planda tutmamıştı. Buna rağmen kazandığı davalar onu giderek aranan bi avukat yaparken iyi para kazanabileceği davalar için aranır olmuştu. " Kiminin parası, kiminin duası ile batmıyoruz kardeşim ama hangisinin etkisi daha büyük dersen, biraz sonra annelerine kavuşacak çocukların duasının üstünde bir kazanç olamaz bence." Güzel bi mekana yemeğe geldiler. Siparişleri verip düğün işlerini nasıl halldeceklerini konuşmaya başladılar. " önce eşyalardan başlayın bence hemen teslim etmiyorlar" dedi Boran "Siz gibi çift görmedim ben ya, resmen telefondan eşya döşediler." dedi Zeynep. "Naparsın ki benim nişanlım çok iş bitiren bir kişi, bak hem eşyaları bensiz tamamladı. Bi de gelip üstüne beni kurtardı." "Bak halaa dalga geçiyor. Derya bazen seni anlamıyorum, çözemiyorum nasıl hiç bişey olmamış gibi rahatsın." dedi Boran. "Tamam ağam kızma bi daha silah çekerlersa arkana saklanıp ağlıycam söz." böyle bişey yapmıycağı en iyi Boran biliyordu oysaki... O arada yemekler geldi. Yusufla Zeynep yemeği bitince müsade istediler. Zaman azdı iş çoktu. Derya ile Boran kahve içip sohbet ediyorlardı. Masalarına yaklaşan biri olduğunu fark ederek başlarını o yana çevirdiler. Karşılarında bütün iticiliği ile sırıtan Korhan duruyordu. "Cesur avukatımızla, kahraman nişanlısının da burda olduğunu görünce selem vermek istedim. Çok geçmiş olsun Deryacım." "Teşekkür ederiz Korhan bey. Size afiyet olsun. Bizde kalkıyorduk zaten." dedi Derya Boran'a baktı kımıldamaya niyeti yok gibiydi. Dik dik Korhan'a bakıyordu. "Korhan bey mi? Bu ne resmiyet Deryacım. Nişanlınla tanıştırmıycak mısın? Bak merak etti belli ki." Derya ayağa kalmış ama Boran halaa oturuyordu. "Derya tanıştırmıycak sanırım ben Korhan Yaman, Derya ile bi dönem nişanlıydık." Boran yavaşça ayağa kalktı. Derya'nın yanına geçip sandalyesini çekerek, "Hayatım oturur musun? Sevdiğin tatlıdan söylemiştim." deyip Derya'yı oturttu. Korhan'ın uzattığı elini sıktı. "Tanıştırılmamıza gerek yok ben sizi tanıyorum Korhan bey." Şaşkınlığını saklamaya çalışan Korhan, esas amacı için konuşmaya başladı. Madem Derya onu terketmişti, şimdi intikam zamanıydı. "O zaman daha açık sorayım. Nişanlısından ayrılmış bir kadını töreniz, aşiretiniz nasıl kabul etti Boran ağa. Bayram ağanın haberi var mı bu durumdan." "Siz bizi iyi araştırmışsınız Korhan bey ama bizde Derya'nın hayatında ki her detaydan haberdarız. Adamın yüzündeki gülümseme solarken, " Buna bir dönem sizinle nişanlı olduğu da dahil. Benim esas merak ettiğim, batmak üzere olan hukuk büronuzu kurtarmak yerine bizim törelerimizle bu kadar alakadar olmanız. Enerjinizi yanlış yerde harcıyorsunuz. Bence mesleğiniz de daha iyi olmak için töre değil kanun bilgisine ihtiyacınız olmalı. " Korhan'ın yüzü renkten renge girerken. "Ailesi için yaşayan bu kadının hayatında hiç bir zaman ilk sırada olamayacaksınız. İlk yol ayrımında sizi değil ailesini seçecek. Bunu bilerek tekrar düşünün bence." içinin zehrini dökmüştü ortaya. "Ailesi için yaşayan bu kadınla gurur duyuyorum. Çünkü bende ailesi için yaşayan bir adamım. Bizde yol ayrılmaları olmaz ancak ailelerimizle beraber birleşen yollarımız için şükür ederiz." Korhan konuşacak olsada Boran müsade etmedi. İyice yaklaştı Korhan'a tehditkar ve sert bir sesle. "Bir daha da bırak olduğu masaya gelmeyi, olduğu kaldırıma ayak basarsan olacaklardan ben sorunlu olmam." yavaş adımlarla yerine oturdu. Gayet düz bir sesle. "Şimdi müasadenle uzun zamandır görüşmedik hasret gidereceğiz." Söyleyecek sözü kalmayan Korhan yumruklarını sıkarak, çaresizce orayı terk etti. Masada bir süre sessizlik oldu. Derya, Boran'ın onun arkasında dimdik durmasından memnun olmuştu. Tek kurşun atmadan yıkmıştı Korhan'ı. " Keşke elimizde bir silgi olsada bazı hataları silebilsek." dedi Derya. Bu adam hayatının hatasıydı. " Babam senin peşine düştüğünde ilk olarak bir dosya hazırlatmıştı. Okuduğun okullar, kazandığın~kaybettiğin davalar. Hayatında ki herşey." Derya şaşırmış gözlerle Boran'ı dinliyordu. " Tek şaşırdığım şey bu adamı nasıl nişan mertebesine kadar taşıdığın oldu?" asla Derya'nın dengi olmayan bu adama nasıl bu şans verilmişti. " Annesi Sevcan teyze, annemin en yakın arkadaşıydı. Çok iyi kalpli yardım sever bi kadındır. Annem ölünce iyice kol kanat gerdi bize. Küçük yaşta üzerime kalan annelik rolüne alışmam da emeği çoktur. Teyzelerim kadar severim." " Anlatman için söylemedim Derya. Bilmem gereken bişey olsaydı zaten bana çok daha önce anlatırdın. Seni üzecekse lütfen yorma kendini." " Anlatırsam daha iyi hissedeceğim." Boranla konuşmak iyi geliyordu Derya'ya, anlaşılmak kıymet biçilemeyecek kadar önemliydi. "Sen nasıl istersen" deyip onu ilgiyle dinlemeye başladı. "Onun okulu bitirdiği yıl ben üniversite sınavına girdim. Çok küçükken avukat olmaya karar vermiştim. Bana hukuk yazdırmamak için elinden ne geldiyse yaptı. Ama ben vazgeçmedim." "Neden istemiyor avukat olmanı?" "Benimle evlenmeyi kafaya koymuş. Kendi planlarına göre bir Derya çizmeye çalışıyordu. Ben bunları çok sonradan anladım." Boran dikkatle dinliyordu. " Ben hukuk yazınca duruma bozulmuş olsada belli etmedi. Aşırı ilgili tavırlar. Sevgi gösterileri, aileme karşı kraldan kralcı haller. Hele Yusuf'a abicim diyor ağzından bir abicim daha çıkıyor. O zaman Yusuf 16~17 falan. Benim zaaf noktam olduğunu iyi biliyor. Kaleyi içten fethetmeye çalışıyor çakal. " öfkesi gözlerinden okunuyordu Derya'nın. " Ben 2. Sınıfı bitirdiğim yaz ailelerimiz işin içine girdi. Babam Sevcan teyzenin bana annemin yokluğunu hissetmeyeceğini düşünerek bu duruma onay verdi. Ben daha ona karşı ne hissettiğimi anlayamadan kendimi nişanlanmış buldum. " " 20 yaşında mısın o zaman? " " Evet. Bir yıl kadar nişanlı kaldık. Son sınıfa geçeceğim yaz düğün olsun diye ısrarlar başladı. İstemesemde mani olamıyordum. Ev aramaya başladılar. Ailelerimizin evleri birbirine çok yakın, sizin kaldığınız eve yanii. O civarda ev bakıyoruz, yada ben öyle sanıyorum." derince bi nefes alıp verdi. " Yusuf bir arkadaşının evinden bahsetti. Bürosunda buluşup oraya bakıcaz. Ben erken gittim. Sekreteri toplantıda olduğunu söyledi. İçerden tartışma sesleri geliyor, kaybetmiş yine davayı. İnsanlara boş ümit verip paralarını almayı avukatlık sanıyor." sesli bir nefes alıp verdi." Neyse ben kendime bi kahve yapıp mutfak tarafındaki balkona çıktım. Oyalandım biraz. Sonra içeri girdim. Yusuf gelmiş, sekreteri de çıkıyordu. Beni görmediler. " " Abi ablam gelmedi mi? " " Sana sormak lazım aslanım, benden çok seninle " " Gelmiş olması lazımdı " " Gelmediği daha iyi, geç otur bakalım karşıma Yusuf Paşa... " Benim orda olduğumdan habersiz, uzun zamandır planladığı belli olan konuşmasını yapmaya başladı. " Ablana bulduğun evin sahibinin vazgeçtiğini söyliyceksin. " "İyi de niye abi? " "Yeni evli insanlar kimseye yakın olmak istemezler de ondan...." O an yer yarılsada içine girsem dedim. Çocuğa yaptığı imalar. O kadar çirkindi ki şuan sana anlatmayı midem kabul etmiyor. Meğer şehrin diğer ucunda bir ev bulup almış bile. Ailesinin bile haberi yok. Sonra esas derdine geldi sıra, " Ablan artık benim karım olucak yani ne sizin evin kızı, ne bizim evin gelini sadece ve sadece benim karım. Şimdiden buna alışsanız iyi edersiniz. Ve bu konuştuklarımız aramızda kalıcak ablana söylersen canını sıkarım. Zaten inanmaz sana" "İçeri girip tokadı yapıştırdım de bana Derya" dedi. Boran'ın sinirden boğazında ki damarlar belli olmaya başlamıştı. "Kapıya yaklaştım, beni görünce ne yapacağını şaşırdı. Yusuf'u da alıp çıktım sadece arkamızdan baktı kaldı. Ne tokat atmak, ne söyleyeceğim sözler o an ki yıkılmışlığımı telafi etmeyecekti. Resmen bütün ailemi aptal yerine koyuyordu. Hatta kendi ailesini bile... " " Ali amca nasıl karşıladı, senin gözünün içine bakıyor kırılıp incinme diye" "Önce Yusuf'u toparladım. Babama daha nasıl söyleyeyim bilemedim. Abime anlattım. 'öldürürüm o şerefsizi' diye yıktı ortalığı. Onlardan gelen ne varsa bir bavula koydum. Abimi de yanıma aldım Sevcan teyzeye gittim. Hiç birşeyden haberi olmayan kadın kapıda elimde valizle görünce şaşırdı. Salona geçtim eşyaları, takıları, bohçaları tek tek masanın üstüne bıraktım. En son yüzüğüde çıkarıp takı kutularının üstüne bıraktım. " o anı tekrar yaşar gibi bir hali vardı. " Vazgeçirmeye çalıştı tabiii" dedi Boran " Yok aslında orda da ayrıca bir şok geçirdim." "Okul bırakacaksın diye tutturdu değil mi? Onun için atıyorsun nişanı. Derya ben ikna etmek için çok uğraştım annem ama seni deli gibi kıskanıyor. Hatta benden bile kıskanıyor." dedi Sevcan teyze. "Meğerse okul bitmeden evlenmek istemesinin sebebi okulu bıraktırmakmış." "Açıkçası iyi şeyler duymayacağımı biliyordum ama bu kadar karaktersiz olacağını tahmin etmemiştim Derya. O gün onları duymasan zor kurtulurdun bu itten." "Halaa da kurtulamamışım baksana, gerçekten bir ilişkim olsa şimdi kim bilir nasıl bir kavga yaşıyor olucaktım. İnsanlar kıskançlık başlığı altında güvensizler aslında. " "Başkasını bilemem ama gerçekten nişanlı olsaydık da, bu şerefsiz için kalbini kırmazdım. Seni azıcık tanıyan insan bu adam için sana söz söylemez." dedi Boran. Derya'nın çalan telefonu sohbetlerini böldü. "Efendim abicim" ............ "Ne haberi," ............ "İnternete mi? Abi iyiyim merak edecek bişey yok bizde eve geliyoruz zaten." Telefonu kapatıp. İnternete girdi. Bugün yaşadıkları olay haber olmuştu. "Cesur avukatın, kahraman nişanlısı" Telefonu Boran'a uzattı, morali iyice bozulmuştu. "Şaka gibi yaaa, bir günde bu kadar olay fazla değil mi?" "Tamam, Derya olan olmuş bunun için üzülme şimdi. Hadi kalkalım artık sizinkiler merak etmiştir." "Annen bunu duyarsa iyice gıcık olucak bana. Oğlunu nelere muhatap ediyorum baksana." " Oğluda kolejli süt kuzusu yaaa! Marifet diye söylemiyorum doğru bişey değil ama onbeş yaşımdan beri silah kullanıyorum ben. Benim için endişelenmeyi bıraksan mı artık arkadaşım. " Bugün olanlar gerçekten çok fazlaydı. Bi an önce eve gitmek istiyordu Derya. " Taksi çağırıyorum" "Hesabı ödeyeyim çıkalım." "Olmaz ben ısmarlıycaktın ya unuttun mu?" "Kızım ben ağayım asıl sen unuttun galiba." "Bir ben senin kızın değilim, iki sen ağaysan bende hanım ağayım." "iyi ya işte hanım ağalar hesap ödemez." "Offff Boran vallahi burda bırakıp gidicem seni" "Tamam tamam sende taksiyi ödersin hanım ağam" Bugün Boranla çok farklı şeyler yaşamışlardı. Resmen önce hayatını kurtarmış, arkasından Korhan'ın ağzının payını vermişti. Bütün samimiyetiyle Korhanla olan hikayelerini dinlemiş Derya ya destek olmuştu. Tatlı atışmaları, konuyu dağıtmak için yaptığı espriler... Derya, Elif'in ne kadar şanslı olduğunu düşünmeden edemedi. Çok az bir sürede yaşasa da, çok güzel sevilmişti hatta halaaa deli gibi seviliyordu. Bu düşüncelerle geçen sessiz kısa bi yolculuğun ardından, çiftliğe vardılar. Ali bey önce kızına sarıldı. "Çok korktum yavrumm. Ya Boran orda olmasaydı. Bir de polis memurunu vurmuş Allah'ın cezası." "İyiyim babacım merak etme. Gerçekten Boran orda olmasa işim zordu." Boran olmasa neler olcaktı diye içinden geçti bir an. Ali Bey bu kez Boran'a sarıldı. "Emanetim emin ellerde oğlum, bugün bir kere daha emin oldum sağol." "Emanetin başım üstünde baba" dedi Boran Gerçekten Derya ya çok değer veriyordu. Hele bugün o adamın karşısında ki dim dik duruşu. Asla geri adım atmayışıyla bi kere daha kendisine hayran bırakmıştı. Böyle bir kadın Korhan gibi bir adama şans vermiş olması ne büyük talihsizlikti. Halaa o ilişkide ki güvensizliğin etkisini yaşıyordu. Onu görünce ki tedirginliği geldi aklına, silahtan korkmayan kadın, adamı görünce şeytan görmüş gibi olmuştu. Yusufla Zeynep de gelince kamelya da oturup çaylarını içtiler, Pınar çeşit çeşit ikramlarla misafirlerini ağırlamaya çalışıyordu. Zeynep ile Pınar çok güzel anlaşıyordu. Abla kardeş olmuşlardı adeta. Onları burda bırakıp gitmek Derya için çok zor olacaktı. Boran'a yaklaşıp, "Ben biraz GECE ile dolaşmak istiyorum. Seni yanlız bıraksam ayıp etmiş olur muyum?" dedi Derya "Benim keyfim yerinde, sen beni düşünme. Senin için zor bi gündü." dedi Boran. Derya müsade isteyip kalktı. Haraya gidip GECE'yi aldı. Boranla gittikleri gölete doğru sürdü atını. Gözünden akan yaşlara mani olamıyordu. Günün birikimini belki de bu şekilde atıyordu. Gölün kenarına geldiğinde attan indi. Daha bir kaç ay önce burada Boranla iki yabancı olarak çözüm arıyorlardı. Şimdi o yabancı ile kimsenin bilmediği bir oyunu oynuyordu. Ona bu kadar alışmış olmak Derya'yı tedirgin ediyordu. Ne olurdu sanki Korhanla yaşadıkları ilişki böyle bitmeseydi. Belki de şimdi çocuklarını seviyor,okula gönderiyor, akşamları bir heves eşini bekliyor olucaktı. Mutluluk beni hiç mi bulmayacak diye düşündü. Gözünden akan yaşlara engel olamamak daha da canını yakarken, güzel günler için sadece dua edebildi. Kamelya da muhabbet keyifliydi ama Boran'ın aklı Derya'da kalmıştı. Gözü sık sık ağaçlıktan gelen yola takılıyordu. Bunun farkında olan Pınar, Boran'ın yanına geldi. "Boran bişey sorabilir miyim ?" "Tabii" "Derya silahtan külahtan etkilenmez, onda başka bişey var. Biz orta okuldan beri beraberiz tanırım arkadaşımı bu hali normal değil. Başka bişey mi oldu? Kavga falan mı ettiniz?" Pınar çok iyi tanıyordu arkadaşını, kolay kolay bu kadar dibe vurmazdı. "Korhanla karşılaştık, ona morali bozuldu." "Tartışınız mı?" kıskanıp kavga etmiş olsalar Boran bu kadar sakin olmazdı herhalde. "Ben öyle bi şerefsiz için Derya'nın kalbini kırmam Pınar. Nasıl ayrıldıklarını anlattı. Tekrar yaşamış gibi oldu. Kafasını dağıtsın gelir birazdan" dedi Boran gözü yoldaydı. "Sen, gerçekten Derya'nın temiz kalbinin mükafatısın. O kadar çok dua ettim ki onun için. İnşallah çok mutlu olucaksınız." Boranla çokça atışsalarda Pınarın gerçek duygularıydı söyledikleri. "inşallah" diyebildi Boran. O sırada karşıdan GECE'nin sırtında Derya göründü. Haraya atını bırakıp geldi. Kızarmış gözlerinden ağladığı belli oluyordu. İçeri geçti elini yüzünü yı kadı. Hafif bir makyaj ile yüzünü toparlamaya çalıştı. Dışarı yanlarına geldiğinde neşeli bambaşka bir Derya vardı karşılarında. Bu kadın nasıl bu kadar güçlü olabiliyor diye düşünmeden edemedi Boran. Elif bunları yaşasa 1 ay kendine gelemezdi diye içinden geçirdi. 
|
0% |