Yeni Üyelik
2.
Bölüm

Bölüm 2

@zambak03

< Elçin >


Yoğun geçen bir günün ardından sonunda adımlarımı çalıştığım restoranın dışına doğru çevirebilmiştim. Sabahın erken saatlerinden beri oldukça yoğun olan restoran nüfusu sonunda bir nebze de olsa azalmıştı.


Saat 6 ya gelirken benim mesai saatim bittiği için üzerimdeki önlüğü alel acele bir şekilde çıkardım ve mutfak kapısının arkasına asarak kapıdan çıktım.


Kenardaki tezgaha yaslanmış bir şekilde kana kana su içen kırlangıç'ın yanına doğru ilerledim, burada samimi olduğumu söyleyebileceğim tek kişiydi.


" kırlangıç ! kaç kez yavaş iç dedim sana şu suyu " içtiği su gözlerimiz kesişince burnundan fışkırarak çıktığında gözlerimi kocaman açarak hemen yanına uçtum. Sırtına vururken söylenmeye de ihmal etmedim.


" Şaşkın kız ne diye suyu burnundan püskürtüyorsun sakince içsene " bir elini göğsüne yaslamışken kıpkırmızı yanaklarında kafasını kaldırarak zorla bana baktı.


Biraz fazla kırılgan bir yapısı vardı ama iyi hoş tatlı kızdı, işi yoksa benim peşimden ayrılmazdı. İkimizde 17 yaşında olmamıza rağmen bana ablasıymışım gibi bağlıydı, bense artık birisine bağlanmaktan çok uzaktım.


Yapmam gerekenleri yapar, olması gerektiği gibi davranırdım. Bağlanmamayı 9 yaşında öğrenmiştim, herkese hak ettiğini vermeyi ve hak ettiğimi almayı da o yaşlarda öğrenmiştim.


Kafasını suçlu bir çocuk edasıyla kaldırarak bana baktı Kırlangıç, hep böyle oluyordu ama bir yandan da ona kızamayacağımı biliyordu. " özür dilerim, çok susamıştım " kısık çıkan tatlı sesine karşılık olarak saçlarını karıştırdım ve her zaman yaptığım gibi küçük bir azar ile onu serbest bıraktım.


" Hep böyle söylüyorsun ama sonuç hep aynı kırlangıç, her neyse benim mesaim bitti dışarıda dolaşacağım biraz, eve geçerken ekler getirmemi ister misin çay eşliğinde birlikte yeriz. "


Gözleri parıldayarak bana baktı Kırlangıç. " Tabiki al sanki hayır diyecekmişim gibi bir de soruyorsun ! " bir an duraksadı ardından gözlerinde küçük bir utanma belirtisi yakaladım.


" şey yine onu görmeye mi gideceksin " ben tepki vermeyince tedirgin oldu.


" yani tabi gidebilirsin ama dolaşmaktan kastın bu sefer onunla vakit mi geçireceksin ? " kaşlarımı çattım ne zaman onunla vakit geçirdiğimi görmüştü ?


" kırlangıç ne zama- " ellerini havaya kaldırarak panikle beni durdurdu.


" özür dilerim sormamalıydım bu senin özel hayatın üzgünüm " paniklemiş ve utangaç haline bakarak güldüm.


" özür dilemene gerek yok ve hayır onunla vakit geçirmeyeceğim sadece son zamanlarda fazla dağılmış durumda işine gitmiyor ve okulunuda gitmeyi bıraktı bir süre göz önünde tutsam iyi olacak "


Yutkundu, Aker'e az da olsa ilgi duyduğunun farkındaydım ve beni istemsizce güldürüyordu. Ne zaman dışarıda dolasacagimi söylesem onun yanına gidip gitmeyeceğini soruyordu.


Aker'i yalnızca benim anlattığım kadarıyla bilmesine rağmen oldukça ilgiliydi ki bu iyiye işaretti çünkü ben gittikten sonra kırlangıç dışında onu emanet edebileceğim kimse yoktu.


O dangalak küçükken kendi gölgesinden korkuyordu ki hala öyleydi bana göre,19 yaşında olmasına rağmen hala küçük bir çocuktan farksızdı. Sokakta birisi eline bir şeker tutuşturup seni annene götüreceğiz dese hiç düşünmeden gidecek kadar aptaldı.


Annesine gittiğinde çok mutluydu, gerçeği gördüğünde de bu kadar mutlu kalmış mıydı ?


Çantamı koluma takarak restorandan dışarı çıktım, gökyüzü kötü bir şeyler olacağını belli edercesine kapkarayken içimi karartmaya çalışarak bir taksi durdurdum ve eve sürmesini söyledim.


Kırlangıç ile ev arkadaşıydık ben işten ondan bir kaç saat erken çıkıyordum.


Evin içine girdikten sonra üstümü hızlı bir şekilde giyinerek Aker'in iş yerine gittim. Arada bir bu şekilde çıkar onu gözlemlerdim. Şu saatlerde işten çıkmasına 1 saat falan kalmış olmalıydı.


Üstüme gelişi güzel birkaç şey geçirerek Aker'in çalıştığı restorana doğru ilerledim. Hava kötüydü ama canım yinede yürümek istedi, zaten gideceğim yerde çok uzakta değildi.


Kolumda asılı duran siyah çantamdan telefonumu çıkaracağım sırada aniden başım döndü, yavaş yavaş görüşüm bulanıklaştı, olduğum yerde sendelerken kolumdaki çantayı sıkıca tuttum. Siktir yine oluyordu !


Ormanın içinde yavaş adamlarla ilerlerken pantolonumun dizleri yırtılmış ellerimden kan akıyordu, saçlarım arkamdan dağınık topuz halinde bağlanmışken sarsak adımlarla önümdeki ağaca doğru ilerliyordum.


Sanki bir film sahnesindeymişim gibi etraf sis bulutlarıyla kaplıyken attığım her adım sanki bir boşluğa çekiyordu beni, gökyüzündeki bulutlardan lapa lapa yağan kar tanelerinden bazıları saçlarımla buluşuyor bazıları ellerimdeki kana buluşarak yok oluyordu.


Dirseğimdeki sıyrığın üzerine düştü bir tanesi muazzam görüntüye sahip kar tanesi saniyeler içerisinde yok olurken kendime gelmek için kafamı sağa sola salladım. Olmuyordu !


Derin nefesler alırken her an bayılacakmış gibiydim, gözlerim etrafta amaçsızca geziniyor kurtulmak için bir umut arıyordu, benden izinsiz adımlarım ormanın içinde bir o yana bir bu yana ilerliyordu. Etrafta yeniden kararmaya başlayınca bitmesi için dua ettim.


Sisler yavaşça dağılırken etrafımda uçuşan kar tanleri teker teker yok oldular, olduğum yerde bir kaç adım geriye sendeledim ve kendime gelmeden hemen önce dizlerimin üzerine düştüğümü hissettim, şimdi hr taraf yeşildi.


İçinde bulunduğum ormana baktım korkuyla ne ara buraya gelmiştim ? En son Aker'in yanına gidiyordum burada ne işim vardı şimdi.


Sıkıntılı bir nefes alarak bulunduğum yere göz gezdirdim ellerim ve bacaklarım sızlarken gördüğüm manzara kanımın çekilmesine neden olarak bütün acılarımı unutturdu.


O gerizekalı uçurumun dibinde ne halt ediyordu !


Hızla ayağa kalkarak ona doğru koşarak ilerlemeye başladım, bir anda irkilerek arkasını döndüğünde gözlerinden küçük bir korku parıltısı geçti ve bir adım geriledi. Siktir ! Uçurumdan düşecekti.


Hızımı arttırdım ve son anda geriye savrulan bedeni kolundan kavrayarak kendime çektim. İkimizde dengemizi kaybettiğimizde arkamdaki çimenlere doğru savrulduk ve ben yere oda benim üstüme düştü.


Bir an ikimizde öylece kalakaldık, kendini toparlayacak hemen kafasını omzundan kaldırdı. Ben yüzümü buluşturacak konuşurken gözümü açında endişeli gözlerle karşılaştım.


" Yok artık ya bu kadar da olamaz " bir insan hiç mi değişmezdi arkadaş!


"Bu kadar ağır olman mantık dışı... kaburgalarımı hissetmiyorum " Çocukken de ağırdı ama şuan üzerimde bir kaç tonluk bir hayvan varmış gibi hissediyordum ! O bana kaşlarını çarpmak bakarken ben söylenmeye devam ettim.


" Çizdiği resme uyalım dedik kemiklerimiz kırıldı, bu haksızlık ! " sonra doğru sesim yükselmişti. Gözlerini hiddetle açtı ve yüzüme sinirle bakmaya başladı.


" Allah'ın cezası salak küçükken de böyleydin düşecek başka yer yokmuş gibi ne halt etmeye hep üzerime düşüyorsun ! " Yanımdaki çimenlere düşmek varken ne diye üzerine düşerek kaburgalarımı kırıyordu bu gerizekalı. Yüzüme sinirli bakmaya başlayınca iyice köpürdüm.


" Aker ! Kalksana lan üstümden ne diye öküzün tirene baktığı gibi bakıyorsun bana " sinirli nefesler alıp verirken söylenmeye devam ettim.


" Aptalsın yemin ediyorum aptalsın birde ' ibinim kizim bin sinin ' diye geziniyordun ortalıkta, abiymiş hıh burnu boktan çıkmayan abi mi olurmuş be ! sen mi beni koruyorsun ben mi sen belli değil " Gerizekalı çocuk yetimhanedeyken ' abilerin sözü dinlenir ' diye gezmeyi iyi biliyordu !


Kendine gelmis gibi silkelendi ve cevap verdi. " Ne abisi ? Ne zırvalıyorsun sen geldiğinden beri, söyleneceksen ne diye kurtardın? "


Çıldırmış gibi ellerimi havaya kaldırarak onu göğsünden yan tarafa doğru sertçe ittirerek attım, gerçekten fazla ağırdı.


" Dönüp gitse miydim lan ? Ne istiyorsun sen, iyilikte yaramıyor hâla aynı gıcık Aker'sin "


" Kurtarmanı isteyen ben değildim ? Sanki ben istemişim gibi davranmayı kes ! "


Olduğum yerden hızla ayağa fırladım ve çığlık atarak son sözlerimi söyledikten sonra ormana doğru koşmaya başladım. Bu çocuk insanı deli ederdi !


" Gerizekalı beyinsiz ! " Arkamdan seslendi ama durmadım, görüşmediğim emin olana kadar ormanın karanlığına doğru ilerledim.


" Dursana lan öylece nereye gidiyorsun! "


Durdum ama o bunu görmedi, gizlice gitmesini bekledim. İntihar etmeye çalışan bir çocuğu tek bırakacak kadar yarım akıllı değildim, en sonunda taşın altındaki resimleri alarak oradan ayrıldı.


O resimleri kim çizmişti ?


Bölüm bittiiiii.


Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi ve bir sonraki bölüm için tahminleri alalım.


Loading...
0%