
İt herif !
Adi adam !
Yüzsüz piç !
Bunların hepsini sonuna kadar hak ediyordu !
Elimde olsa onu ormana bıraktığım güne dönüp kaplanın onu yemesine izin verirdim !
Asla güvenmemem gerekirdi ! Zaten kim öldüeceği insana yakin hissederdi ki !
Tabiki ben !
Bunun için eğitim almadım, bunun için onca acıya katlanmadım... Asla kaybetmek için doğmadım.
Şimdi ise evimde, odamda, yatağımda uzanmış öylece duruyordum. Bir yandan da sinirden kuduruyordum tabii, Serkan'dan nefret ediyorum !
O piç herife karşı olan bütün duygularından nefret ediyorum. Günlerce bana öyle içten bakıp iyi hissettirdikten sonra bana bunu yapamaz!
Sikik herif öldürdüğüm duygularımı açığa çıkarıp beni ortaya atmıştı. Bunu yapacağını biliyordum ama... ama yine de çok acıtmıştı.
Daha dikkatli olmalıydım, avımın kontrolden çıkmasına izin vermemeliydim !
Kahretsin ! her şeyi elime yüzüme bulaştırmıştım...
" Görevini unutmuş gibisin, son bir haftanın var. "
" Rövanş maçı istiyorum "
" Zayıfsın! "
"Çelimsiz! "
" Senden nefret ediyorum !"
Ellerimi saçlarımdan geçirdim ve çığlık atarak doğruldum, kalbimi altüst edip beni öylece ortada bırakamazdı!
Derin nefesler alıp içimdeki öfkeyi bastırmaya çalıştım. Yine de hayal kırıklığım benliğimi aşıyor ve boğazıma dolanıyordu.
Vücudumdaki bütün bu yabancı hislere alışık değildim... kanımda dolaşan sıcaklık bana göre değildi, ben hep fırtınayı seçmiştim. Güneşli bahar sabahları çok uzaktı...
Kafamı geriye yatırdım, içimin soğuması için biraz daha bekledim.
Bunların hepsi son bulmalıydı. Kanımdaki sıcaklık, karnımdaki kelebekler...
Yeniden fırtınaya dönüşmeli ve işimi yapmalıydım.
İlk kez birine kendimi bırakmıştım ve bu gece bana mutluluğu yasaklamıştı.
İlk kez birisine güvenebilmek için çabaladım ve bu gece benden inancımı çaldı.
Bu gece benden iyi olan yanımı eksiltti.
İyi kalmaya çalışan yanımı eksiltti.
Vücudumdan bir elektirik dalgası geçti, titredim. Bütün bu olumsuz duygular bedenimden dağıldı ve ben yine Alev oldum, hep olduğu gibi fazla uzaktaydım.
Söylediğim gibi Serkan'ın 3 günü vardı, ondan önce Fikret ölecekti.
O şerefsizin ne yaptığını unutmamıştım, beni Serkanın yanına yollayıp ilk sorunda öldürmeye çalışmıştı.
Bende onu öldüreceğim!
Yataktan zıplayarak kalktım, üstüm başım kan olacak diye gidip dolabımdan siyah kıyafetler çıkardım.
En rahat hareket edebileceklerimi giyindim ve bunu yaparken Serkan'a bir kez daha lanet ettim.
Sırtıma yerleştirildiği o minik çip her kımıldadığında vücudum titreşiyordu istemsizce.
Evet o çip hâlâ vücudum da çünkü evinden çıktıktan hemen sonra şöyle bir mesaj aldım.
" Çipi çıkarmaya çalışırsan patlar "
Deli adam, doğru söyleyip söylemediğini bilmediğim için hiçbir şey yapamıyordum!
Tamam... sakinsin kızım...
Üstümü başımı giyindikten sonra bir ok gibi dışarı fırladım, beklemeye tahammülüm yoktu hemen sinirimi boşaltmalıydım.
Kaçması daha güvenli olacağı için arabama bindim, motor riskliydi. Arabaya nasıl bindim ve ya hangi zaman diliminde Fikret’in evine vardım... inanın hiç bilmiyorum.
Sanki gözüme siyah bir perde inmiş gibiydi, öyle bir öfke içimi kaynatan.
Önüme gelen saçlarımı geriye attım, arabanın kapısını açıp indim. Kapıyı kıracakmış gibi kapattığım için gecenin sessizliği yarıldı, bahçedeki adamlar bana baktı.
Belimde silahla onlara doğru yürümem onları harekete geçirdi, hepsinin silahı tek tek bana doğruldu ama içimde öyle bir şeyler yanıyordu ki ölecek olmak umurumda dahi değildi.
Nasılsa ölürken bile canım yanmayacak =)
Evin bahçesine girdiğim anda gözlerim etrafta Fikreti aradı, ancak tabiki bahçede değildi beyimiz yukarda uyuyor olmalıydı.
Elimdeki silahı havaya kaldırıp iki el ateş ettim. " Fikret ! " Boğazımı sökeceksin kadar sesli bir şekilde bağırdım. Karşımdaki adamlar ne yapacağını bilemez şekilde bana bakıyorlardı.
Bu sırada gözüme bir adam çarptı, telefonla konuştuğunu görünce hemen ona doğru yürüdüm. Beni fark etmesine, tepki vermesine izin vermeden telefonu elinden kaptım ve hoparlörü aldım.
" O deliyi görmek istemiyorum ! Çıkarın bahçemden, yoksa hepinizi kursuna dizerim ! " Diye bağıran adamı duyunca kahkahamı tutamadım, " Beni özlediğini sanmıştım patron " diye takıldım ona.
Ardından, " Söyle adamlarına bana engel olmaya çalışmasınlar, bu evde omuz üstünde baş bırakmayacağımı iyi biliyorsun " diye de ekledim.
Benim tehdit dolu sesim ile karşı taraf bir süre sessiz kaldı ardından sessiz bir " İçeri alın " cümlesi duyuldu. Zafer içinde gülümsedim, bu kadar çabuk ikna olması biraz kuşkulanmama sebep olsa da evin kapısına yöneldim.
Zorluk çıkmadan içeriye girdim, üst katta olduğuna emindim. P!şt benden en uzak odaya gitmiştir kesin.
Merdivenleri pata küte çıktım, içimde dizginleyemediğim bir istek vardı. İlk defa bağırmak, çağırmak Öfkemi kusmak istiyordum. Oysa ben hep sessiz bir fırtınaydım...
Gördüğüm ilk odaya daldım ancak boştu, o hırsla kattaki bütün odalara tek tek girmeye başladım. Serkan'a karşı olan hayal kırıklığım öfkeyle harmanlanmış, şimdide Fikret’in üstüne fırtına olup yağacaktı.
Girdiğim üçüncü odada Fikret ile karşılaştım, ben odanın kapısını öyle büyük bir gürültüyle açmıştım ki adamcağız korkmuştu.
Bir saniyemi bile fazladan vermedim bu adama, cebimdeki bıçağı çıkardım ve tek hamlede ona doğru fırlattım.
Bıçak yanından geçip duvara saplandı Fikret ise her geçen saniye daha da geriliyordu. Az önceki ofkemin aksine şimdi fazla sakindim...
Ağır ağır girdim odaya, kapıyı ayağımla ittirip kapattım. Avına yaklaşan tehlikeli bir aslan gibi...
Karşımda dik durdu ancak elindeki telefonu o kadar çok sıkıyordu ki, korktuğunu anlamamak aptallık olurdu.
Bende eski çalışanımı bu şekilde görseydim korkardım, hele beni görseydim... Daha çok korkardım.
Samimiyetten uzak, soğuk bir gülüşle ona yaklaşmaya devam ettim. " Seni fazladan bir ömürle ödüllendirdiğim için bana teşekkür etmeyecek misin ?" Diye sordum ciddi bir sesle, hiçbir şey söylemedi.
Sanki onu öldüremezmişim gibi baktı bana. Ona tamamen yaklaştığımda göğsüne sert bir yumruk attım, geriye sendeledi.
Şimdi tamamen duvara yaslanmıştı, az önce fırlattığım bıçağı duvardan sertçe aldım. Boğazına dayayıp iyice yaklaştım ona. " Sorun değil, yaptığım iyilikler için teşekkür edilmemesine alışkınım "
Bıçağı biraz daha boğazına yasladığımda bütün o tepkisizliği kayboldu, ellerini kaldırıp bıçağı çekmeye çalıştı. Çenesini yukarı kaldırmış nefes almaya çalışıyordu.
" Sen her şeyi kendin için yapıyorsun Alev, komik olma " Anlaşılan ölüm ile burun buruna olmak ona yeterince korkutucu gelmiyordu. " Hakkımda bir şeyler biliyormuşsun, güzel. "
Ona fark ettirmeden elindeki telefonu çekip aldım ve bıçakla beraber bir kaç adım geri çekildim. " Bakalım neymiş bu rahatlığını sebebi " Dedim ve telefonun açık olan ekranına baktım.
Serkan...
Bu piç niye Serkan’ı aramıştı?
Ben kaşlarımı çatmış ekrana bakarken karnıma bir yumruk yiyince yere sarıldım, boşluğumdan faydalanmıştı!
Kalkıp üstüne yürüdüm ve bana sırıtarak bakan yüzüne bir yumruk indirdim, bıçağım düşmüştü yoksa bana vuran elini kesip atardım !
Yüzünü buruşturdu ve birkaç küfür eşliğinde geriye sendeledi, elleriyle burnunu sıkıca tutup bana sövüyordu. Galiba paşamızın burnu kırılmıştı, ne kadar üzücü (!)
"Serkanı neden aradın ? Yardım mı istedin " Dedim sakin bir şekilde, sanki hiç ona vurmamış gibi. Öfkeyle burnundan akan kanı elinin tersiyle sildi ve bana doğru bir yumruk daha savurdu, neyseki son anda kaçabilmiştim.
" Bir ölüm makinesini ancak başka bir ölüm makinesi durdurabilir. " Diyerek kurtulduğum yumruğunu bir tekmeyle kapattı, neyseki acımıyor!
" Hadi ama ! Onun benim kadar mükemmel olmadığını biliyorsun " Diyerek kendimi toparladım, düşürdüğüm bıçağımı almak için yere eğilmiştim ki dışarıdan gelen korna sesleri beni durdurdu.
Anlaşılan işi fazla uzatmıştım, *ldür gitsin.
Bıçağı almak için uzanan elime bir tekme attı Fikret,en yere düşmüşken hiç beklemeden ikinci bir tekmeyi karnıma vurdu. S!ktir ! Acımıyor olabilir ama bu nefesimin kesilmediği anlamına gelmez.
Ciğerlerimin yerinden oynadığına dair rahatsız edici bir his yayıldı içime ama umursamadan ayaklandım, bir kaç öksürük de bana eşlik etti.
" İkinizde delisiniz, ne de olsa dinsizin hakkından imansız gelir " Diyerek benimle dalga geçmeye devam etti. Bakalım ölünce de konuşabilecek mi !
Fikret’in karnına sert bir tekme savurup onu duvara çiviledim. Yerdeki bıçağı kaptığım gibi doğruldum. Serkan’ın adını duymak, damarlarımda yıllardır uyuyan öfkeyi diri diri uyandırmıştı.
Bıçağı, dakikalar önce olduğu gibi boğazına dayadım. Ama bu kez daha sert, daha derin... Dudaklarımın kenarı yukarı kıvrıldı, ama bu bir gülümseme değildi; bir savaş çağrısıydı.
“Ne acıklı... Ama seni bir deliden başka bir deli kurtaramaz,” dedim, sesim buz gibi soğuktu.
Aşağıdan gelen bağırtılar, Serkan’ın yaklaştığını haykırıyordu. Fikret’in yüzünde hâlâ o ukala rahatlık...
Ama ben? Gülmeye başladım.
Hayır, gülmek değil... Delicesine kahkahalar attım. Kontrolsüz, çığlık çığlığa, karanlığın ortasında yankılanan cinayet gibi kahkahalar...
Gözlerinin içi titremeye başladı. Az önce “deli” dediği kadını, şimdi kendi kabusunun ortasında izliyordu.
Kahkahalarla eğildim. Elimdeki bıçağı bir tur çevirdim havada. Ve bir anda—tek hamlede—bıçağı Fikret’in kalbine sapladım.
“Ah!” diye bir ses yükseldi boğazından, ama ben hâlâ gülüyordum.
Bıçağı kalbinin içinde ağır ağır çevirdim, sonra çekip geri adım attım.
Gözleri donarken bile kahkahalarım yankılanıyordu.
Fikret’in donakalmış bedeni acıyla karışık bir şekilde yere devrildi, gözleri kocamandı. Gerçek beni görmüştü...
Gözü açık bir şekilde tek kelime dahi edemeden ölürken benim kahkahalarımın arasında bir bağırtı duyuldu. " Alev !" Diyordu birisi sanki, sonra tenimin üstünde sıcak bir el hissettim.
Ruhumu okşayan o melodiyi hissettim ve kahkahaların son buldu, geride küçük bir tebessüm bile kalmadı. " Ne yaptın ? " arkamı dönemiyordum. Tek yaptığım put gibi Fikret’in ölmüş bedenine bakmaktı.
Ses gittikçe netleşirken zihnimdeki bağırtılar sessizce yerine çekiliyordu.
Şimdi fark ettim birisine yaslıydım, sıcak kollar bedenimin etrafına dolanmıştı. Tanıdık bir koku ciğerlerimi talan ediyordu, yine de kendime gelemiyordum. Sarhoş gibiydim...
" Alev... İyi misin ?" Dedi o ses yine, bana sarılan kişi konuşuyordu. Kafamı kaldırıp kollarında olduğum kişiye baktım.
Yeni çıkmış sakalları ve ona çok yakışan kahverengi gözlerle karşımda tam bir afet duruyordu. Yakışıklı afet.
"Mükemmelim" Dedim, sesim çok uzaktan geldi bana. Bilmiyorum belki de konuşmadım ama ben öyle sandım.
Ellerimi kaldırıp yabancının yüzüne koydum, parmak uçlarım yeni çıkmış sakallarında dolaştı. " Çok yakışıklısın " diye mırıldandı ağzımın içinde, bu kez konuştuğuma eminim.
" Sen kesinlikle iyi değilsin, iyi olsan bana iltifat etmezdin " Dedi homurdanark yabancı, sesi çooook uzak diyarlardan geliyordu.
O bana bunları söyledikten sonra dudağım benden habersiz büzüldü, titredi. İzinsiz bir göz yaşı kaçtı gözlerimden... Ben mi ? Ben mi ağlıyordum, ölüyor muyum ?
Birinciden sonra sırayla akmaya başladı göz yaşlarım, etrafımda bir sel oluşmuş gibi hissettim. " Biri gitti biri kaldı, hadi gel seninle Serkan'ı öldürmeye gidelim " Dedim.
Yabancı bir kaç homurtu çıkartıp beni daha sıkı tuttu. " Bu haldeyken bile beni öldürmek istemen çok iyi hissettirdi (!) " Dedi. Sanırım yabancı kendisini Serkan sanıyordu, aptal.
Yüzünde gezinen ellerimi tuttu ve boynuna koydu, sonrasında da o benim yüzümü okşamaya başladı. Gözlerim yavaş yavaş kazanıyordu sanki, görüntü gidip geliyordu.
O anda bile yüzümün ıslandığını hissediyordum, galiba gerçekten ben ağlıyordum. Yüzümde dolaşan parmaklar ise göz yaşlarımı siliyordu, tuhaf. Bu yabancı adam çok tanıdık hissettiriyordu.
"Gerçekten iyi değilsin " dediğini duydum, ama tam idrak edemedim. Ne demek istiyordu ?
Yüzümdeki parmaklar çekildi, tenimi soğukla baş basa bıraktı. Huysuz birkaç mırıltı çıktı ağzımdan istemsizce, o sıcaklığı geri kazanmak için yüzümü yabancının göğsüne gömdüm.
Bunun ardından bir el başımın arkasında belirdi, görüşüm tamamen gidiyordu. Etrafta yıldızlar görmeye başladığım sırada yarım yamalak bir ses duydum. " Yanındayım " diye.
Bunu söyleyen kişi kesin yalancıydı çünkü sesi çok uzaktaydı. Yakın olsaydı sesi uzak olmazdı ki ?
Uçtuğunu hissettim, ama bundan gerisi yoktu... Yoğun bir baş ağrısı beni sokup aldı bu dünyadan, anlamıyorum neler oldu ?
DİKKAT BU BOLUMU YAZARKEN YAZARINIZIN PSİKOLOJİSİ BOZULMUŞTUR.
YERINE GELMESI ICIN BOL BEGENI VE YORUM GEREKMEKTEDİR.
Düşündüklerimiz alalımmmmm
yorum yap ve oy vverrrrrr
Şimdilik sağlıcakla kalın <3
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |