Yeni Üyelik
4.
Bölüm
@zambak03

< Beste Yazıcı >

Elimdeki tencereyi hafifçece olduğu yerde kaldırdım ve olduğu yerde yine hafifçe salladım. İçindeki patlak mısırlar kendi aralarında iyice karışırken çok geçmeden kulağıma "pıt pıt" şeklinde patlama sesleri geldi. Tencereyi olduğu yerde bir kaç kez daha hafifçe sallayarak hepsinin patlayacagindan emin olduktan sonra aşağı doğru eğilerek alt dolaptan patlamış mısırları koyacağım kabı çıkardım.

Sıcağın yüzüme vurmamasına dikkat ederek bütün mısırı kaba boşalttıktan sonra bir elime mısır kabını diğer elimede tezgahtaki cips kabını alarak oturma odasına ilerledim. Odadan içeriye girerken masaya kısaca göz gezdirdim. Cipsler, dürümler, tavuk kanatları, bolca patates kızartması, jelibonlar, çikolatalar, krakerler, tatlılar, çiğköfte ve içecekler, güzel her şey hazır gibi gözüküyordu geriye yalnızca beklemek kalmıştı.

2 Dk

5 Dk

7 Dk

10 Dk

...

17 Dk

" Din Don, Din Don "

Zil sesini duyunca yerimde irkiliverdim ama sonra hemen toparlayarak kapıya doğru koştum, sonunda gelebilmişti. Kapıyı öyle büyük bir heyecanla açmıştım ki, uzun zaman sonra, onca dolmuşluktan sonra bu gece içimi dökebilecegim birisiyle buluşacağım için öyle heyecanlanmıştım ki kapıyı açar açmaz binanın koridorunda doğru çekilince neye uğradığımı şaşırdım.

" Ne yapıyorsun ! " Dedim hiddetle onun yüzünden Sünger Boblu çoraplarımla pis koridora çıkmıştım.

" Beste şimdi sırası değil hadi önce taşımama yardım et sonra istediğin kadar söylen " Kaşlarımı çattım, sanki sürekli söyleniyormuşum gibi bir de ' yine ' diyordu. Hem neyi taşıyacaktık ?

Düşünmeme fırsat vermeden beni kolumdan tuttu ve merdivenlerden aşağıya doğru çekistirmeye başladı, ayağıma zar zor terliklerimi geçirdim. Merdivenleri 2'şer 3'er inerek binanın girişine ulaştığımızda ben hala olanları kavrayamamıştım. Alev sanki arkasından atlılar kovalıyorumuş gibi hızlı binanın dış kapısını açtı ve arabasına doğru koşar adım ilerledi.

El mecbur peşinden ilerledim, ben arabanın yanına henüz yeni varmışken Alev arka kapıyı açmış ve içinden bir kol çıkarmıştı. Gözlerimi kocaman açarak bir adım geriledim. " Öyle bakmayı kes ve bana yardım et Beste, söz her şeyi anlatacağım ama şimdi, lütfen biraz yardımcı ol ki hızlı ve kolayca şunu eve taşıyalım. " Dilim tutulmuştur sanki ağzımı qcipta tek bir kelime söyleyemedim, gecenin bir vakti bir kolundan ben bir kolundan da Alevin tuttuğu adamı sürükleyerek evimin kapısının önüne getirdik. Hala sessizliğimi korurken parmak uçlarımda yükseldim ve elimi kapımın önündeki kuş yuvasının içine soktum. Biraz uğraşın sonunda minik anahtarım parmaklarımın arasına geldi ve bende daha fazla vakit kaybetmeden evin kapısını açtım. Alev beni beklemeden adamı iki kolundan sürükleyerek evin içine çekti ve bende onun ardından kapıyı kapatarak eve girdim.

Hala şoktaydım, kimdi bu adam ?, neden baygındı ?, Alevle ne işi vardı? Alev onu niye buraya getirmişti ki ?

" Alev bu a-adam kim ? " adamı yavaşça içeriye doğru sürüklerken kısa bir an kafasını kaldırıp bana baktı ve sonra sürüklemeye devam ederek konuştu. " Çalıştığım şirketin müdürü gibi bir şey " Nasıl bu kadar rahat olabilir di bir insan. " Alev senin müdürün niye baygın bir şekilde benim evimde Allah aşkına ?! Ne yaptın adama ? "

Bu kez cevap vermeden ilerlemeye devam etti, koridorun sonundaki müzik odamın kapısını açtı ve adamı odanın içerisine çekti. Peşinden bende ilerledim ve odanın kapısını kapatarak konuşmaya devam ettim.

" Alev sana bir şey soruyorum niye bana cevap vermiyorsun ? Kim bu adam ve senin onunla ne işin var ? Hemde bu gece !" Elindeki plastik kelepçeyi adamın ellerine geçirirken bir yandan da bana cevap verdi.

" Söyledim ya patronum gibi bir şey işte, onunla bir işim yok sadece bir süre ortadan kaybolması gereken bir insan hem- " duraksadi ve kaşlarını catarak yüzüme baktı. " bugün ne vardı ki ? , hem bu yemek kokuları ne evde şenlik falan mı var ? "

Şaka mı yapıyordu her ay yaptığımız şeyi unutmuş olamazdı değil mi ? Hemde benim için ne kadar önemli olduğunu bilirken bunu bana yapamazdı.Gözlerimin yaşardiğini görünce yüzünde büyük bir endişe peydah oldu ve ayağa fırlayarak bana yaklaştı. " Sorun ne Beste niye bir anda gözün doldu , yanlış bir şey mi yaptım "

 

" U-unuttun mu ? " kaslari bir anda derince çatıldı ve cebinden telefonunu çıkararak bugünün tarihine baktı, sonunda aklına gelebilmişti sanırım bugünün dert günümüz ; yani ayın ilk günü olduğu.

Kaşları daha derin çatıldı ve sonra bir anda yüz hatları gevşeyerek yüzünde minik bir tebessümle bana baktı. Bu sefer kaşlarını çatan taraf ben olmuştum.

" Beste bugün ay başı değil ki, tarihleri karıştırmışsın. " imkanı yoktu. " Bunun olmayacağını iyi biliyorsun asla karıştırmam, böyle bir şey söz konusu bile değil "

Yüzün de buruk bir tebessümle ekranı bana doğru çevirdi ve ben ekrandaki ' ' ' 31 ' yazısıyla bakışmıştım. Bu ay 30 çekmiyor muydu ya ?

Gözlerim yere doğru kayarken bilip bilmeden onu suçlamanın vicdan azabını yaşamaya başlamıştım bile, kolumdan tutup beni kendine çekti ve hep yaptığı gibi kocaman sarıldı.

" Olsun, bizde bu ay 1 gün erkenden dertleşiriz olmaz mı hı ne dersin ? " dayanamadım ve utancımı bir kenara bırakarak bende ona sıkıca sarıldım, sanırım o her şeyiyle her zaman mükemmeldi.

Bir süre sonra kollarını bende çektiğinde bende ondan ayrıldım, " sen içeriye geç ben de şu müdürcükle ilgilenip geleyim olur mu ? " doğru ya adamın varlığını bile unutmuştum.

" Peki ama hızlı ol tamam mı bir an önce ağlayıp sonra da deli gibi eğlenmem lazım. " Güldü ve tekrar yere eridiğini sırada konuştu. " Emin ol deliler gibi eğlenicez, her zamanki gibi. " gülümsedim ve elimi sallayarak oturma odasına gittim.

Yorgunca bedenini hemen yanıma doğru bıraktıktan sonra kolunu omzumun üstünden atıp beni kendine çekerek sıkıca sarıldı, çoğu zaman bana bu şekilde davranırdı, korur kollar üzüldüğümde yanımda olur olmayan annem gibi davranırdı , en yakın arkadaşım olduğu için çok şanslı hissediyordum.

" Evet bende hazır olduğuma göre önce eğlenelim sonra ağlayalım, ve ya tam tersi önce ağlar sonrada çılgınlar gibi eğleniriz ne dersin ? Her zaman ki gibi. " dudaklarımdan çıkan kıkırtıya engel olamadım. " Aslında bu kez 2 güne sığdıralım diye düşündüm , hem tarihlerde karıştı benim yüzümden, bugün eğlenelim yarın ağlarız olmaz mı ? " beklemedigi teklifim onu şaşırttı ama her zamanki gibi bana ayak uydurmayı seçerek beni onayladı.

2,5 saat sonra...

Alev elindeki cips paketini kafasına dikerek içindeki son kırıntıları da ağzına attı, saatlerdir deli gibi eğleniyorduk. İlk önce bir film açmış bir kısmını izlemiş ama sonra sıkılıp filmi kapatmıştık, masadaki abur cuburlardan biraz yemiş ( birazdan biraz daha fazla ) ve hemen ardından da Alev benim saçımı örmeye başlamıştı, buna bayılıyordum çok güzel hissettiriyordu. Bütün bunlar olurken de arkada eğlenceli ve yüksek sesli bir müzik çalıyordu. Neyseki duvarlarda ses yalıtımı vardı bu sayede komşuları rahatsız etmiş olmuyorduk.

Tam örgüm bitmişken Alevin telefonu çok yüksek sesle çalmaya başladı, kaşlarını çattı böyle bir arama beklemediği belliydi. Zaten saat gecenin bir yarısıyken kim niye arardı ki Alevi ?

Oturduğu koltuktan kalktı ve masanın üstünde hiç durmadan çalan telefonu eline alarak cevapladı, bu sırada bende müzik sesini kıstım ki rahat rahat telefonda konuşabilsin.

Duyamayacağım kadar sessiz bir tonda konuşuyordu ama yüz ifadesi hoşuna gitmeyen bir şeyler olduğunu bağırıyordu bana. Çok geçmedi biraz konuştuktan sonra telefonu kapattı, yüzündeki endişe yerini korurken dış kapıya doğru ilerlemeye başladı, ne olduğunu anlamadığım için bende peşinden ilerledim.

" Beste çok acil çıkmam lazım, etrafa elleme yarın müsait bir zamanım da gelirim ve birlikte hallederiz tamam mı yorma kendini sakın." Ne yani aciklama yapmadan mı gidiyordu ? " ne oldu kimdi arayan neden endişelendin birdenbire ? "

Önemsediğim şey ev değildi Alevdi, ne olduğunu bilmek istiyordum ama o bana sıkıca sarılarak beni geçiştirdi." Sonra anlatırım olur mu şimdi çok acelem var hemen çıkmalıyım söz yarın tekrar gelicem dediğim gibi hiçbir şeye dokunma yarın birlikte hallederiz. Kendine dikkat et görüşürüz " benimse tek yaptığım Şaşkın bir ifadeyle " görüşürüz " demekti.

 

Yapacak bir şeyim yoktu önemli olmasaydı böyle apar topar gitmeyeceğini iyi biliyordum. Kendimi teselli ederek etrafı toparlamaya başladım, masaya koyduğumuz küçük hoparlörü yerine koydum, boş abur cubur paketlerini kaldırdım, mutfaktan boş bir bez alıp masayı sildim, yemediğimiz abur cubur ve yemekleri dolaba kaldırdım.

Her şeyi yerli yerine yerleştirdiler sonrada Odama ilerledim, süpürme ve silme işini yarına bırakacaktım. Yorgun adımlarla Odama girdim ve dolabımdan pijamalarımı alarak hızlıca giyindim gerçekten yorgun hissediyordum, vakit kaybetmeden yatağıma girdim üstümü sıkıca örtüp sağ tarafıma döndüm ve uyumaya çalıştım.

5 Dk

8 Dk

13 Dk

17 Dk

Yok olmuyordu yatakta bir o yanan bir bu yana dönmekten başka bir şey yapmıyordum. Olduğum yerde doğruldum, ne yapacağımı düşünürken aklıma müzik odamın geldi duvarlar ses yalıtımlı olduğu için gecenin 3 bile olsa rahatça müzik aletlerimle vakit geçirebiliyordum.

Gülümseyerek yatağımdan aşağı atladım ve koşar adım müzik Odama ilerleyerek içeriye dan diye daldım. Kapıyı ayağımla ittirerek kapattıktan sonra kısa bir an aletleri göz gezdirdim. Sonra duvardaki bir çizimim çarptı gözüme bu gecenin melodisi bu olmalıydı diye düşündüm.

Heyecanli bir şekilde piyanonun taburesine oturdum ve sonra bir süre manzarayı seyrettim, evim 7. Kattaydı ve ben denizi bu camdan çok rahat görebiliyordum.

Bir süre manzarayı izledim sonra ise parmaklarım yavaşça tuşların üstünde dans etmeye başladı, önce resimdeki ağacın sesini dinledim ve yansıttım, cıvıl cıvıl bir sesi vardı huzur doluydu. Sonra rüzgar sayesinde küçük hışırtılar çıkaran çalışarak geçtim, hafif bir tehlikeye ev sahipliği yapıyorlardı ama onlarda mutluydu.

Bulutlara geçeceğim sıra müziğimi bölen bir ses duydum, birisi sertçe bir yerlere vuruyordu, duvarlarda ses yalıtımı vardı ses dışarıdan geliyor olamazdı. Tedirginlik vücudumda bir zehir gibi dolaşmaya başlayınca bütün cesaretimi topladım ve yavaşça ayağa kalkarak arkamı döndüm.

Gözlerim kocaman açıldı ve ben çığlık atarak geriye doğru bir adım attığımda dengemi kaybedip yere yuvarlandım, müzik odamda bir adam Elleri kolları bağlanmış bir şekilde duruyordu, bu kimdi lan ?

Sonra dank etti kafama Alevin getirdiği adamdı bu onun varlığını ikimizde tamamen unutmuştuk, ve Alev adamı burada bırakıp gitmiş miydi ? Panikle ne yapacağımı düşünürken Alevi aramak geldi aklıma ama telefonum odamdaydı ve ben o adamın yanından geçmeye dahi deli gibi korkuyordum çünkü gözleri sanki bir lazer silahımız gibi geliyordu bana bağlı olmasa beni ortadan ikiye ayıracakmış gibiydi.

Yutkunarak ona doğru bir adım daha attım bir adım daha ve bir kaç tane daha en son kapının hemen önünde durdum, ve onun bana bir şeyler söylemeye çalışmasını umursamamaya çalışarak kapıyı açtığım gibi koşarak odadan çıktım.

Odama kosarakar gittim ve telefonu elime aldığım gibi Alevi aradım ancak ulaşılamıyordu. Tekrar tekrar denedim ama hiçbirinde bir geridonus alamadım. Kalbim korkuyla atmaya devam ederken ne yapacağımı bile bilmiyordum.

Onu görmezden gelemezdim bu kadar korkuyorken yapamazdım, Aleve ulaşamıyordum ve herhangi birinden de yardım isteyemezdim. Kapana kısılmıştım !!

Biraz bekledim belki 10 belkide 15 dakika sonra kendimj gazlayarak mutfağa gittim ve elime bir bıçak aldım. Mümkün olan en sessiz ve küçük adımlarla müzik odama doğru yürüdüm, kapıyı açık unutmuşum o yüzden Aralık olan yerden ilk önce kafamı çıkardım. Vücudum kapının ardında dururken oradan bakılınca yalnızca kafam gözüküyordu.

Alevin demesiyle Müdürcük kafasını yukarı doğru kaldırmış ve duvara yaşlı bir şekilde duruyordu, gözleri kapalıydı. Öldü mü acaba ? Bir insanın açlıktan olme süresi kaç saatti ki ? Bi onu buraya ne zaman getirmiştik ?

Her an arkamı dönüp kalabilecek kadar korktuğumdan kendimi sakinleştirmeye çalışarak bedenimi kapının arkasından çıkardım ama bunu yaparken fazlaca ses çıkarmış olmalıyım ki müdürcük kafasını yaşadığı duvardan kaldırdı ve tam olarak gözlerimin içine baktı. Korkuyla yutkundum ve elimdeki bıçağı daha sıkı kavradım.

Gözleri bıçağı tuttum elime kaydı ve sonra kaşlarını catarak tekrar yüzüme baktı, yine bir şeyler söylemeye çalıştı ama ağzı bağlı olduğu için hiçbir sey anlamadım. Gözleriyle ağzındaki ipi işaret edince yutkundum, konuşarak beni öldürme gibi bir ihtimali var mıydı?

Emin olamayacak ona baktım ama sonra böyle durarak bir şey elde edemeyeceğimi fark ettim ve en azından olayın ne olduğunu öğrenmem gerektiğini hissederek ona doğru eğildim. Dikkatle her hareketimi izlerken vücudunda hareket eden tek yer gözleriydi. Bir elimde bıçak varken diğer elimdele onun ağzındaki ipi yavaşça çözdüm, ilk önce derin bir nefes çekti içine bende o sırada çözdüğüm ipi bir kenara attım ve tam doğrulup ondan uzaklasacağım sırada bağlı ellerini boynumdan geçirerek beni kendisine doğru çekti, nasıl yaptı bilmiyorum ama saniyeler içinde kendimi onun bacaklarının arasında sırtım onun göğsüne dayalı ve yerde otururken buldum.

Elleri boğazımı beni öldürmek ister gibi sıkarken vücudumdaki tüm gücün çekildiğini hissettim, Elimdeki bıçağı kullanmak istedim ama gözlerim o tarafa kaydığında onu çoktan düşündüğümü fark ettim.

Olduğum yerde kurtulmak için cirp8nmaya başladım ama o kadar sıkı tutuyorduki bedenim neredeyse hiç kımıldayamıyordu. Nefesim yavaş yavaş bitmeye başladığından gözümün onu kararmaya başladı, burada bu şekilde ölmek istemiyordum !

Gözüme kadar gelen yaşları geriye ittirdim ve kalan son gücümü dirseğini onun karnına geçirmek için kullandım, ama bu hamlede başarısız oldu, vuruşum onu sarsmamıştı bile.

Bayılacağımı hissettiğim sırada boğazımdaki eller gevşedi ve ben nefes alabilir bir hale geldim, ağzımı kocaman açarak bir yandan oksuruyor bir yandan da nefes almaya çalışıyordum. Dakikalar sonra kendime geldiğimde ondan kurtulmaya çalıştım ama hala çok sıkı tutuyordu bedenimi.

Ağlamaklı bir sesle konuştum, gerkcektende korkudan hüngür hüngür ağlayabilirdim. " B-bır-ak " saçlarımın arasında nefesini hissettim, öleceğimi hissettiriyordu. " Neden yapıyım ? Seni öldürüp burdan kurtulmak varken niye seni serbest bırakıp kendimi de bu durumda bırakayım. "

Gözümden düşen bir damlaya engel olamadım " Lütfen bırak " sesim bir fısıltıdan farksızdı." Neden yapıyım? " diyerek kendini tekrar etti, gözlerim bıçağa kaydı ona uzanabilirdim ama bu adam arkamdayken buna izin vermezdi.

Kalbim korkuyla atarken o tekrar konuştu, " Dediğimi yaparsan yaşamana izin vermeyi düşünebilirim " şuracıkta düşüp bayılacakmış gibiydim hissediyordum ama yinede konuştum. " Ne istiyorsun " gülümsediğini hissettim " elimi ve ayağımı çöz " Emir verir gibi söylemişti ve bu bütün vücudumu titretmişti, bunu yaparsam Alevin sonunun iyi olacağını sanmıyordum başka bir şey bulmalıyım.

 

" Başka bir şey iste bu olmaz " güldü. " sence anlaşma yapabilecek durumda mısın ? " kendimi sakinleştirmeye çalıştım ve tekrar konuştum. " Başka bir şey işte bunu yapamam "

" Neden yapamayasın " gerginlikten dudaklarımı kemirmeye başlamıştım. " Başka bir şey iste lütfen " Beni biraz daha kendisine çekerek nefes alışverişini kısıtladı. Bir süre konuşmadı ama sonra kollarını yavsa açarken şunları söyledi.

" Pekala, o zaman git ve arkadaşını ara 15 dakikan var gelmezsen ben bir yolunu bulup yanına gelirim? " Kollarını gevşettiği an ondan koşarak uzaklaştım ve bu onu güldürdü. Arkama dahi bakmadan odadan çıktım Alev gelene kadar o odaya girmek gibi bir niyetim yoktu.

 

Bölüm çok geç geldi üzgünüm, iyi okumalar. <3

2225 kelime / 18604 karakter

 

 

 

 

 

Loading...
0%