8. Bölüm

(7)

Zeynep Özel
zambak03

< Alev Lal Candan >

Göz kapaklarım sanki gözüme yapışmış gibi hissettiriyordu, parmağımı kaldıracak halim yoktu ve odadaki salaklar susacak gibi değildi. Ne olduğunu hatırlamıyordum veya nerede olduğumu ama yattığım yatak fazla rahattı ve açık konuşayım hiç kalkasım yoktu. Ne kadar tepemde dikilip konuştular bilmiyorum ama sonunda birisi odadan çıkınca geride yalnızca okyanus kokusunun sahibi kalmıştı.

Bilmediğim bir yerde daha fazla kalmak istemiyordum tek gözümü açarak etrafa bakındım ve o sırada bana bakan bir çift kahverengi gözle karşılaşınca kapalı olan gözümü de açtım, bu adama Serkan mı demeliydim Okyanus mu ? Ellerini birbirine kenetlemiş dirseklerini dizlerine yaslamış ve hafifçe öne eğilmiş bir şekilde bana bakarken yüzündeki aşağılayıcı ifade bile bu adamı öldürmemi sağlayabilirdi.

" Gözünü açmak için seni öpmemi bekliyorsun sanıyordum (!) "

Kaşlarımı çatarak yerimde doğruldum ellerimi yatağa yaslayarak rahat görünmeye çalıştım, tamam kabul uyuma numarasını yemesi saçma olurdu çok kez yanlışlıkla kımıldanmıştım.

" Prensim olabileceğini düşünmen çok acı "

Göz devirerek ayaklandı, Ne ? İlk laf atan oydu yoksa ben gayet hanım hanımcık bir kızdım.

3 deyince inanıyoruz 1, 2 ... 4

Eksik kalsan şaşardım.

" Çok komiksin "

" Tahmin edemeyeceğin kadar "

O bana böyle yukardan bakarken aşağıda oturmak canımı sıkınca yataktan zıplayarak kalktım ve karşısına dikildim umarım burası onun evi değildir.

" Kolun yaralı "

Burnumdan nefesimi vererek güldüm, bunu dediğini gören olsa beni vurduran o değil sanmıştı.

" Ne o beni vurdurduğun için üzüldün mü ? "

Bunun düşüncesi bile midesini bulandırmış gibi yüzünü buruşturdu.

" Ölmeyi yeğlerim... kolun yaralı ve sen yataktan zıplayarak kalktın ? "

" Yani, ne demeye çalışıyorsun lafı dolandırma "

" Acımadı mı ? "

" Çoktan anlamışsındır diye düşünüyordum, anlatıldığı kadar zeki değilmişsin "

Kaşlarını alayla kaldırarak kollarını önünde kavuşturdu.

" Ne o çok mu popülerim seni bana gönderdikleri yerde ? "

Kafamı eğerek kısık sesle güldüm, anlaşılan onunla oynaması eğlenceli olacaktı.

" Hem de çooooooook, her gün bi başkasının ağzından duyuyorum senin ismini nasıl öldürsek, nerede öldürsek diye konuşuyorlar "

" Ancak konuşuyorlar zaten İskender mi gönderdi seni ? "

Yüzümü buruşturdum işe girmeden önce bu alemdeki herkesi araştırmıştım ve bu adam da diğerleri gibi kanı bozuğun tekiydi.

" Tıck yaklaşamadın bile "

" Emir ? "

" O yavşakla asla çalışmam "

" Kiminle çalışırsın ? "

" Ben asla tek bir kişiye çalışmam "

Kaşları çatıldı, sanki bir şeyleri çözemeye çalışır gibi dudaklarını hafifçe büzüp gözlerini kıstı.

" Kaç kişiye çalışırsın, neden ? "

" Sorguda mıyım ? Ne bu tavır "

Nefesini vererek kollarını çözdü.

" Kısa keselim fazla vakit harcamak istemiyorum, kime ve neden çalıştığını söyle sonra sen yoluna git ben yoluma "

Sırıtarak üstüne birkaç adım attım mafyaların aptal olduğunu biliyordum ama bu kadarı... hıh beni bu şekilde mi konuşturacaktı cidden ? Bizim yöntemlerimiz daha yaratıcıydı.

" Cidden mi ? Hadi ama oynamaya yeni başladık. "

Ellerimi omuzlarına koyarak etrafında birkaç tur attım, sonunda durduğumda bu kez ellerimi ensesinde beklettim garip bir ifadeyle bana bakıyordu. Odağımın bozulmasına izin vermeden parmaklarımı ensesine bastırdım ve yüzünü kendime çekerek kulağına yaklaştım.

" Her şeyden bu kadar çabuk mu sıkılırsın sen ? Benden sıkılamayacağına yemin bile edebilirim "

Yarı alaylı sesime karşın bedeni buz kesince gülmeden edemedim benim için çok kolay bir lokmaydı. Nefesimi kulağına üfleyince bir anda beni bel boşluğumdan iterek uzaklaştırdı, tahmin ettiğim hamlesine karşın kafamı kaldırarak kocaman bir kahkaha attım belki de bu işi biraz uzatmalıyım ?

" Ne yaptığını sanıyorsun ?! "

Sitemli sesiyle birlikte kızgın gözleri bana çevriliydi, dudaklarımı hafifçe ıslatarak tekrar ona adımlayacağım sırada belindeki silaha elini attı ama onu yerinde bulamayınca kocaman gözlerle bana baktı, evet bu işi yapmasam benden çok iyi bir hırsız olurdu.

" Sen -"

" Evet ben aldım silahını "

Sadece silahını değil aklını da almıştım bence, gülerek ona yaklaştım ve elimi belinin arkasına atarak silahını çıkardım. Evet silahı belinin orasından alıp başka bir yerine takmıştım alışık olduğu yerde göremeyince aldım sanmıştı.

" Al burada silahın "

Sinirle elimdeki silahı alırken kendine kızdığını görebiliyordum, tekrar beline taktığı silahtan sonra kızgın gözlerinin hedefi yine bendim.

" Yanıma 2 metreden fazla yaklaşma "

Şuanda aramızdaki mesafe 2 metreden daha azdı ve o bunu fark edince küfür ederek kapıya doğru benden uzaklaştı.

" Yemem seni meraklanma (!) "

Gıcık bir bakış attı bana sonra bir an duraksayarak bekledi bana baktı ve aklına bir şey gelmiş olacak ki kaşları şimşek hızıyla çatıldı. Bekledim, bir şey söyler diye ama öyle hızla kapıyı açıp çıkıp gitti ki şaşırmadan edemedim.

Bir süre ne yapacağımı düşündüm ama aklıma gelen tek şey odadan çıkıp evin içinde gezinmekti çünkü her ne kadar ağrısını hissetmesem de kolumda bir kaç dikiş olduğuna emindim. Kapıyı yavaşça açarak önce kafamı uzattım, koridoru kontrol ettikten sonra bedenimi de dışarı çıkararak kapıyı kapattım. Ben evi büyük bir şey beklerken evin tek katlı ve küçük olması gerçeği beni oldukça şaşırtmıştı. Sırayla odaları gezmeye karar verdim zaten fazla oda olmadığı için kolayca gezecektim.

İlk önce az önce çıktığım odanın sağ çaprazında duran kapıyı araladım burasıda uyandığım oda gibi yatak odasıydı aman aman güzel diyemezdim üstünde fazla uğraşılmamıştı, oradan çıkıp koridoru bitirdim ve evin girişine ulaşmış oldum oturma odasıyla mutfağın birleşik olduğu tatlı bir alandı, geride gözüme çarpan iki kapı vardı birisi yarı açık olduğu için onun mutfak olduğunu iliyordum ama daha çok kuytu da kalan kapı açık olmasına rağmen kapalıydı.

Merakla oraya ilerleyip kapıyı hafifçe araladım, Serkan içerde kalçasını duşa kabinin duvarına yaslamış bir elinde telefonla konuşurken diğer eliyle de boncuk gibi siyah bir şeyi çeviriyordu.

Sikeyim bu benim ona yerleştirdiğim takip ve ses kayıt cihazıydı !

< FLASHBACK >

" Cidden mi ? Hadi ama oynamaya yeni başladık. "

Ellerimi omuzlarına koyarak etrafında birkaç tur attım, parmaklarımın arasındaki cihazı düşürmemeliydim sonunda durduğumda bu kez ellerimi ensesinde beklettim garip bir ifadeyle bana bakıyordu. Odağımın bozulmasına izin vermedim parmaklarımı ensesine bastırdım ve cihazı saçlarının arasına düşmeyecek şekilde yerleştirdim yüzünü kendime çekerek kulağına yaklaştım....

< Şimdi >

Yakalandığım için kendime kızarken konuşmasını dinlemek için kulağımı kapıya yasladım.

" Ne yapmam gerektiğinden emin değilim... hayır sorun kadın olması değil onu gözümü kırpmadan öldürebilirim. "

" Kız kurşun yarasına tepki vermedi araştırdık ama edindiğimiz bilgi belli bir yerden sonrasına çıkmıyor. "

" Evet yardım istiyorum dayı... benim için bir de sen araştırırsan çok iyi olur bir de şey va-"

" Hayır bulamadık... elimde olan bir şey değil Sinan kendini koruyacaktır. "

Besteyi unutmuştum ! Lütfen iyi olsun...

" Tamam sen sevkiyat için yola çıkınca beni ararsın"

Daha fazla dinlemedim Beste saatlerdir orda o adamlaydı ve ben olacakları tahmin bile etmek istemiyordum, hızla kapıya ilerledim konuşma birazdan biterdi ve ben o gelmeden buradan gitmeliydim. Hızla kapıyı açıp dışarı çıktım ama hal ormanlık bir alanda olduğumuzu görünce etmediğim küfür kalmadı, bahçede duran araba gözüme çarpınca hemen eve girdim tekrar.

Askılıkta asılı duran ceketin ceplerini aramaya başladım ama bulduğum tek şey kendi telefonumdu, vakit kaybetmeden çekmeceleri arayınca arabanın anahtarını da bulmuş oldum ve tam o sırada banyodan çıkan Serkan'ın bana seslenişini duydum.

" Ne karıştırıyorsun sen orda ! "

Arkama dahi bakmadan koşarak arabaya gittim ve binince kapıları kilitledim. Arabaya ulaştı ama kapılar kilitli olduğu için binemedi bağırmalarını ve küfürlerini umursamadan gaza yüklendim ve yola çıktım.

1,30 Saat Sonra...

Arabayı ani fren yaparak durdurduğum için zeminde çıkan sesle bir kaç kişi bana dönmüştü, insanları umursamadan araçtan indim ve kapılarını kilitleyerek apartmana koştum. Yoldayken telefonumu açmıştım ve Beste'den sayısız çağrı olması beni daha çok telaşlandırmıştı, üstüne bir de aramama rağmen ulaşamamıştım !

Kapıya ulaşınca hiç zili çalmakla uğraşmadım kapının üstünde asılı duran kuş yuvasına elimi daldırdım ve aldığım anahtarla vakit kaybetmeden kapıyı açtım, ayakkabılarımı dahi çıkarmadan içeri girince gördüğüm görüntü beni şok etti.

Sinan'ın bir eli Beste'nin belinde diğer eli Beste'nin havadaki bileğinde, Beste'nin havadaki elinde bir bıçak ve diğer eli de Sinan'ın omzunda...

Beynimden vurulmuş gibi öylece onlara bakarken onlarda kocaman gözlerle bana bakıyorlardı, bunların yüzü birbirine niye bu kadar yakındı ? Gözlerimi üstlerinde biraz daha gezdirince Sinan'ın üstünün tamamen çıplak olduğunu fark ettim .

Sikeyim bunlar ne yaşamıştı ben yokken !

Evetttttt bölümümüz bittiiiii. ( Bende bittim )

Gerçekten yorucu bir bölümdü, diğer bölüme nazaran kısa olmasına rağmen bu kez çok daha kısa bir zamana sığdırdığım için daha zordu benim için. Yine de çok eğlendiğim bir bölümdü hala geçen bölüm bahsettiğim şeyler konusunda çok sıkıntı yaşıyorum ama olsun sanırım bu evreni yaşatmaya değer bir sıkıntı. Dediğim gibi yoğun bir dönemden geçiyorum dersler vs.

Bölüm analizimize gelecek olursakkkk.

Bu bölümün tamamı Alev'in ağzından olduğu için biraz daha zorlayıcıydı ama yine de Alev'i yaşamayı sevdiğim için mutluyum, tek sorunum Alev'in karakterindeki kötü alışkanlıklar daha önce insan gibi bir nezaket ve anlayış görmediği için şuanda ve hikayenin geleceğinde Alev bize ve kitaptaki karakterlere çok sıkıntı çıkaracakmış gibi duruyor zaten ne demek istediğimi ilerde daha net anlayacaksınız.

Serkan bu bölümde benim için daha anlaşılabilirdi, yani nasıl anlatabilirim bilmiyorum ama sanırım daha az kilitli bir karakterdi benim için. İleride nasıl olur bilmiyorum ama şimdilik benim için hala üstü tozlanmış ve ulaşamadığım raflarda kalan bir kitap, o kata çıkan bir merdiven bulursanız lütfen bana da haber verin.

Biraz da Beste ve Sinan'dan bahsedelimmm, genel olarak bakıldığın da arada atışan ama tatlı ir çift olacaklar gibi gözüküyor ama Alev ve Serkan'ın durumu onları kötü etkilermi bilemiyorum. Onları yapabildiğim kadar güzel bir çift yapmak istesem de şöyle bir durum var ki ben böyle şeyleri yani sevgilidir aşktır meşktir pek seven bir insan değilim, yalnızca kitaplarda hoşuma gidiyorlar ve bu durumda benim onların ilişkisine olan bakış açımı çok etkiliyor bu yüzden kitabı yazarken size Beste ve Sinan'ın yaşadığı duyguları tam aktaramazsam kusura bakmayın, maalesef elimde olan bir şey değil.

Aklıma bölümle ilgili söylenebilecek başka bir şey gelmiyor sizin bir fikriniz varsa dinlemek isterim, yorumlarınıza açığım =)

Bir sonraki bölümü kimin bakış açısından yazmam gerektiği hakkında sorularım var bu konuda da yardımcı olursanız çok mutlu olurumm

Yorum yapıp yıldızımı parlatır mısınız ?

Şimdilik sağlıcakla kalın <3

 

 

 

Bölüm : 04.01.2025 20:16 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...