Merhaba pıtırcıklar 💖on birinci bölüme hoşgeldiniz ,üzgünüm biraz geç geldim ama bugün kitap fuarındaydım dilara keskinle birlikte 🥰1
Bölümü huzurlarınıza sunuyorum , yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum🧚🏻♀️ sizi seviyorum 💖1
11.Bölüm1
Sabahın erken saatlerinde evden çıktıktan sonra, ilk işim Müge'nin evine gitmek oldu. Dünden beri vücutta biriken heyecanımı paylaşmadan rahatlayamayacağımı biliyordum. Müge, en iyi dostumdu; her şeyi ona anlatırdım. Demir'le olan konuşmamı, duygularımı ve kafamın ne kadar karışık olduğunu en iyi anlayacak kişi oydu.
Evin kapısına geldiğimde, zile bastım. Bir süre sonra Müge'nin sesi, içeriden yankılandı:
“Benim, Eslem” neşeyle dedim. “Beni hemen içeri al, anlatacak çok şey var.”
Müge hızlı bir şekilde kapıyı açmış beni bekliyordu. Yüzünde her zamanki gibi meraklı bir ifade vardı.
“Bu surat ne belli ki önemli bir şey olmuş. Hadi, odama gelip anlat bakalım.”
Derin bir nefes aldım. “Dün Demir'le konuştuk…” dedim.
Müge anında dikleşti. “demir mi? Hemen anlat! Ne oldu? Ne dedi?”
Gözlerim parlıyordu. İçimdeki heyecanı saklayamıyordum. “Beni sevdiğini söyledi Müge, hem de gerçekten çok derinden.”1
Müge'nin gözleri büyüdü. “Aman Allah'ım! Ciddi misin? Demir, sonunda sana açıldı ha?”
Başımı salladım, ve gülümsememi gizlemeye çalıştım. “Evet, ama o kadar da basit değildi.İçindeki var olan sevginin büyüdüğünü , çocukluğumuzdan beri arttığını ve artık dayanamadığını falan söyledi. Bir anda her şeyi itiraf etti. O kadar samimiydi ki”
Müge sevinçle elleri çırptı. “Vay canına, Ama neden yüzün o kadar karışık görünüyor? Mutlu olman gerekmiyor mu?
Gözlerimi yere diktim. “Evet, mutlu olmuştum.Ama aynı zamanda karışık. Çünkü abim aramızda bir engel. Demir'le gerçekten bir şeyleri yaşayabilmem için önce abimle barışmaları gerekiyor.”
Müge'nin yüzündeki ifade değişti. Bir an düşündü, sonra kaşlarını çatıp şöyle konuştu:
“Çınar'la barışmadan bu noktada başlayamacağının görüntüsünü vermişsin zaten ama olurda abinle barışamazsa çınar'ı ne kadar bekleyeceksin ki? Yani, Demir'in sana hislerini sonunda açıklaması büyük bir adım.”
Derin bir nefes aldım. “Evet, ama abimle arası düzelmezse o mesafe hep aramızda olacak. Abimin onayını almadan Demir'le birlikte olursam, bu beni sürekli rahatsız edecek. Hepsi de çok önemli. İkisi arasında kalmak istemiyorum.”
Müge bir süre sessiz kaldı, sonra yumuşak bir sesle, “Çınar'la Demir'in arası düzelecek Eslem,Ne kadar sürer bilmiyorum ama demirin adım atması belki de işleri hızlaştırır. Demir'in sana olan hislerini saklaması önemli. Bu senin için bir fırsat.”2
Haklıydı. “Biliyorum ama yine de karmaşığım. İçimde büyük bir mutluluk var ama yaşayamıyorum sanki. Demir'le mutlu olmayı istiyorum ama abimle olan ilişkisi her şeyi zorlaştırıyor.”
Müge oturduğu yerden kalktı. “Zamanla her şey yerine oturuyor. Şimdi daha fazla düşünme.Şirkete gidip işine odaklan, Hem zaten çınar gelene kadar birşey yapamayacağınız kesin geldikten sonra yine oturur konuşuruz.”
Gülümsedim. “Haklısın, bir şeyleri fazladan zorlamamalıyım. Demir'in kabul etmesi bile büyük bir adımdı. Şimdi bazı ilişkilerin rayına oturmasına izin vermek en iyisi.”
Müge göz kırptı. "Bravo işte böyle düşün.”
Birkaç dakika daha sohbet ettikten sonra Müge'yle vedalaştım ve çantamı alıp kapıya yöneldim. “sonra görüşürüz” dedim. Müge gülümseyip el salladı. “Aynen, ve tekrar konuşuruz, Demir'le ilgili gelişmelerden beni haberdar et.”
Kapıdan çıktığımda, içimde bir huzur vardı. Müge'yle konuştuğumda demir'le yaşadığım duygusal karmaşayı biraz daha net görebiliyordum. Ama bu karmaşıklığın içinde bir umut da vardı. Demir'le aramda bir başlangıç olduğunu bilmek bile yeterdi.
Şimdi sırada iş vardı. Şirketin yolunu tutarken, içimdeki karmaşık düşüncelerin yerini biraz olsun sakinlik almıştı. Ama Demir'i aşk itirafından sonra ilk kez görecektim ve bunu düşünmek bile kalbimde küçük bir heyecan yaratmaktan geri durmuyordu.1
Demir’in ağzından dün akşam;1
Eslem'in ayrılmasını izlerken, içimdeki karmaşık duygular beni adeta boğuyordu. Bankta oturmaya devam ediyordum,gözlerim onun arkasından yavaş yavaş kaybolan siluetine takılmıştı. Yıllardır sakladığım, çocukluktan beri içimde büyüyen o derin duygular artık benden bağımsız bir şekilde ortadaydı. Ama rahatlamam gerekirken, daha çok gergin hissetmeye başlamıştım.
“Onu kaybedecek miyim?” diye düşündüm. Eslem'in söyledikleri kulaklarımda yankılanıyordu. Çınar... Aramızdaki o koca duvar,Eslem de bunu kabul etmişti.
O duvarın aşılması ve aramızda geçen şeylerin düzelmesi için çınara daha önceden olduğu gibi bir kez daha adım atacaktım. Ve bunu normalde asla yapmazdım ama eslem için yapacaktım sevdiğim kadın için, bu benim için büyük bir adımdı.1
Derin bir nefes aldım. “Eslem...” Onun adını düşünerek kalbinde tuhaf bir sıcaklık yaratıyordu. Çocukluğumuzdan beri onunla her anısını paylaşmıştım. Ne zaman yardıma ihtiyacı olsa, ne zaman gülsün ya da ağlasın, hep yanındaydım. Ama şimdi işler değişti. Artık onun sadece bir dostu değil, daha fazlası olmak istiyordum. İçimdeki o temel his, onun yanında olmadığında dayanılmaz hale getiriliyordu. Ve bu gece ona bunları söyledim.
Eslem'in sınırları içindeki kararsızlığı görebiliyordum. Onu öğrenmek zor değildi. Çınar'la olan sorunlar, ikimizin omuzlarında ağır bir yük bırakmıştı. Yaşadığımız olaylar çınarla aramıza inanılmaz bir kopukluk başlatmıştı.Şimdi, de aramızdaki bu kopukluk her şeyi zora sokuyordu. Eslem'e bunu da söylemiştim. Bu hisleri paylaşmadan duramazdım. Ama bir yandan da, Çınar'la barışmanın bu kadar kolay olacağını sanmıyordum.
Oturduğum bank’ta gökyüzüne bakarken, kafamın içindeki binlerce düşünce dolaşıyordu. Eslem'in “Çınar'la barışmadan bu anlamda kelimenin tam anlamıyla yaşayamayacağımı bildiğini” ifadesiyle bir düşünce kafama kazınmıştı. Bu, sadece benim değil, ikimizin de önünde duran büyük bir engeldi. Ama Eslem'in bana bakışında bir umut, bir istek vardı.Bir nevi o da kendini bana açmıştı, bu en azından bir başlangıçtı.
Adımlarım hızlanarak eve döndüm. Eve girer girmez, o tanıdık ses arkamda belirdi.
“Abi, nereye kayboldun sen ya?” Kaan, elindeki elmadan kocaman bir ısırık almış bir vaziyette bana bakıyordu.Gözlerimi ona çevirmemle birlikte konuşmaya başladı .Suratımda hala o karışık ifade farklı olmalıydı ki hemen anladı. “İyi misin? Ne oldu, bir şey mi var?”
Ona doğru yürüdüm ve ceketimi sandalyeye fırlattım. Yorgun bir nefes verdim. “Sıkı dur. sana anlatacak çok şeyim var.”
Kaan'ın gözleri merakla büyüdü. “Eslem'le mi konuştun?”3
Başımı salladım. Gözlerimdeki ışıltıdan anlamış olmalıydı.Gülümseyerek oradaki koltuğa oturdu. “Hadi ama, abicim, anlat şimdi ne oldu?”
Kaan'ın bu hevesli tavrı bana her zaman iyi geldi. Onun enerjisi, her ne kadar bazen başımı ağrıtsa da, bugün ihtiyacım olan şeydi. Derin bir nefes aldım ve konuşmaya başladım: “Eslem'le konuştum, evet. Ona hislerimi söyledim. Uzun süre içimde sakladığım her şeyi. Ve tahmin et beni reddetmedi.”1
Kaan'ın gözleri büyüktü, ağzındaki elma lokmasını neredeyse yutacaktı. “Gerçekten mi? Abi, bu mükemmel bir haber.”
Başımı gülerek salladım. “Evet ama her şey o kadar kolay değil. Eslem, Çınar'la barışmadan aramızda bir şey olmayacağını söyledi.” Sözlerim biraz ağırlaşınca, Kaan'ın sevinci de hafifçe yerini meraka bıraktı.
“Oha çınar meselesi yani” dedi Kaan, biraz daha ciddi bir tona bürünerek. “Ee, şimdi ne yapacaksın? Barışmayı deneyecek misin bir kere daha?”1
İçimdeki mutluluğun yanında, o ağır üzüntüyü de yaşıyordum. “Barışmak zorundayım Kaan Eslem'le gerçekten bir gelecek istiyorsam, Çınar'la olan Sorunumuzu çözmek zorundayım. Ama bunu nasıl yapacağımı bilmiyorum.”1
“Abi, bak eğer çınara tehdit meselesini anlatırsan seni gayet anlar. ve eğer Eslem seni gerçekten seviyorsa, o duvarlar bir gün yıkılır. Senin yapman gereken, bu konuda ne kadar ciddi olduğunu göstermek. Zaten abim diye boşuna demiyorum, sen halledersin.”1
Kardeşimin bu içten desteği beni rahatlattı. Kaan her zamanki gibi kendine güvenli, enerjik ve pozitifti. Onun bu tavrı, biraz da olsa kapsamlı karanlık bulutları dağıtıyordu.
“Beni reddetmediği için mutluyum. Ama bir yandan da kırgınım... O kadar zaman birlikteyken aramıza giren bu sorun nedeniyle. Keşke böyle olmasaydı,” dedim dalgın bir şekilde.
Kaan omzuma hafifçe vurdu. “Olur mu abi, bu işler zaman alır. hem bak, Eslem seni sevdiğini belli etmiş. Tamam, belki de hemen her şey mükemmel olmayacak, ama seni geri çevirmemiş. Bu bile başlı başına bir umut . Sen, Çınar'la ne yaparsan yap, ama Eslem'le olan bağını kaybetme.”
Kardeşim haklıydı. Belki şu an aramızda çözülemeyen bir sorun vardı, ama Eslem'le bir şeyler yaşamak için hala bir şansım vardı. Bu düşünce içimi biraz olsun hafiflemişti. Derin bir nefes alıp Kaan'a baktım.
“Seninle konuşmak iyi geldi, kardeşim. Haklısın. pes etmeyeceğim” dedim.Ve oturduğum yerden kalkıp odama gitmeye yeltendim.
Kaan gözlerini devirdi, gülümseyerek, “Abi, zaten sen hep doğru olanı yaparsın. Çınar'la aranızdaki mesele halledilir.Her şey yoluna girer.”
Umarım halledilir.Aklıma gelen düşünce ile kaan’a yöneldim “Senin de bazı işlerini yoluna koyma vaktin geldi kardeşim.” dediğimde bana anlamamazlıktan geldiğini belirten bir bakış attı.
Yukarı çıkarken konuşmaya devam ettim. “Doğru söylüyorsun bakışlar bazı şeyleri saklayamaz , mesela senin mügeye olan bakışların gibi.”2
Onu öylece salonda bırakmış keyifli bir şekilde odama çıkmaya başlamıştım.Mügeden hoşlandığı açıkça belliydi ama , bunu dile getirme konusunda hatta kabul etme konusunda bile zorluk çekiyordu.
Şirkete girer girmez tanıdık yüzler etrafımda dolaşmaya başladı. Ofiste herkes her zamanki gibi ciddi ve sakin görünüyordu. Ancak ben o kadar rahat hissedemiyordum. Çünkü birazdan Demir'le karşılaşacaktım ve onu görmek, dün geceki konuşmamızdan sonra içimdeki duyguların tekrar yüzeye çıkmasına neden olacaktı.
Hızla odama geçip masaya oturdum, bilgisayarımı açtım ve ekrana bakarak işlere odaklanmaya çalıştım. Ancak zihnim sürekli Demir'e kayıyordu. Onunla nasıl konuşacağım? Dün gece söyledikleri hâlâ kulaklarımda yankılanıyor.Kendime engel olamıyordum; gözlerim sürekli kapının açılmasını ve Demir’in içeri girmesini bekliyordu.
Dakikalar geçtikçe gerilim biraz arttı. Demir’le yüzleşmek, bir yandan heyecanlandırırken bir yandan da huzursuz ediyordu. Aşk itirafından sonra, aramızdaki ilişkinin nasıl değişeceğini kestiremiyordum. Onu görür görmez ne diyeceğimi bile bilmiyordum.
Tam bu düşüncelerin arasında boğulurken, kapı açıldı. Demir içeri girdi. Bakışları hemen benimkilerle buluştu. Göz göze geldiğimiz an, kalbim hızlandı. Onun yüzündeki o tanıdık rahatlık ve gülümseme beni her zaman olduğu gibi etkisi altına aldı. Ama bu sefer, altında bir şeyler gizliydi. Dün geceki konuşmanın ardından hissettiği duyguların derinliğini görebiliyordum.
Gözlerimi kaçırıp hemen önüme bakarak masamın üzerindeki evraklara odaklanmaya çalıştım. Ama içimdeki küçük heyecan dalgası, tüm sakinliğimi altüst ediyordu. Demir’in yanımda durduğunu hissedebiliyordum.
"Merhaba Eslem," dedi, sesi yumuşak ama bir o kadar da kararlıydı.
Başımı kaldırıp ona baktım. Hafif bir tebessümle karşılık verdim. "Merhaba, Demir."
Demir, yüzünde hafif bir gülümsemeyle yanıma yaklaşarak elindeki dosyayı gösterdi. "Sana bu dosyayı getirdim," dedi, sesi her zamanki gibi sakindi ama altında bir şeyler gizliydi. Gözlerimin içine bakarak, “Bunu elden vermek istedim,” diye ekledi.
O an, onun bu kadar yakın olması içimde bir kıpırtı yarattı. Kalbim hızla çarpmaya başladı. Beni sevdiğini bilmek, ona her baktığımda içimde bir heyecan yaratıyordu. Dosyayı almak için uzandığımda parmaklarımız birbirine değdi. Küçük ama etkileyici bir temas. Aramızdaki mesafe aniden yok olmuş gibiydi. Birkaç saniye için dünya sadece ikimizden ibaretti.
Tam o sırada kapı açıldı ve Gediz içeri girdi. “Eslem Hanım, sabahki toplantı için belgeler hazır” dedi telaşlı bir şekilde.2
Demir, bir anda geri çekildi. Gözlerinde belli belirsiz bir hayal kırıklığı ve sinir vardı. Gediz’in tam o anda içeri girmesi, o samimi anı bozmuştu. Yüzündeki sakin ifade kaybolmuş, yerini hafif bir sertlik almıştı.1
“Sanırım şimdi işinize dönmeniz gerekecek,” dedi, sesinde hafif bir soğukluk hissediliyordu. Bana son bir bakış attıktan sonra, hiçbir şey demeden hızlıca kapıdan çıktı.
Onun arkasından bakarken, içimde karmaşık bir his vardı. Demir’in ani sinirlenişi bir yana, o anın bozulmasına dair içimde bir burukluk oluşmuştu. Gediz ise durumu fark etmiş ve pişman olmuş gibi masamın üzerine birkaç belge bırakıyordu.
Demir kapıdan çıkar çıkmaz, bir süre onun arkasından baktım. İçimdeki karışık duyguları bastırmaya çalışarak derin bir nefes aldım. Gediz masamın üzerine birkaç belge bıraktıktan sonra başını kaldırıp bana baktı.
“Eslem Hanım, siz toplantı için hazır mısınız?” diye sordu.
Kendimi toparlayarak başımı salladım. “Evet, hazırım,” dedim. Dosyayı elime alıp masanın kenarına koydum ve Gediz’le birlikte toplantı odasına doğru yürümeye başladık. Demir’in çıkışı içimde bir huzursuzluk bırakmıştı ama işime odaklanmam gerektiğini biliyordum.
Gediz, yanı başımda adımlarını hızlandırdı. "Bu sabah biraz yoğun geçecek gibi," dedi ciddi bir ifadeyle. Her zamanki gibi planlı ve disiplinliydi, bana her konuda yardımcı oluyordu.
Ben ise bir yandan Demir'le olan konuşmamızı, bir yandan da toplantıyı düşünüyordum. “Evet, öyle görünüyor,” dedim sessizce ve birlikte toplantı odasına doğru yürümeye başladık.
Toplantıdan çıktıktan sonra, aklım bir türlü Demir'den uzaklaşamıyordu. Onu görmek için bir bahaneye ihtiyacım vardı ve elime fırsat geçmişti: sözleşmeyi ona götürmek. Bu kadar basit bir işi bile Gediz'e bırakmayıp kendim üstlenmiştim. Derin bir nefes aldım, ellerimdeki dosyayı sıkıca kavradım ve Demir’in odasına doğru yürüdüm.
Kapının önünde durduktan sonra, hafifçe çaldım ve içeri girdim. Demir, masasının başında oturuyordu ve beni gördüğü anda gülümsemesi yüzüne yayıldı. İçimde bir şeyler kıpırdanıyordu, onun yanındayken hep böyle hissediyordum.
"Eslem," dedi, gözlerini bana dikerek. "Toplantı nasıl geçti?"
“İyi geçti,” dedim, biraz daha yaklaşıp dosyayı uzatarak. “Sözleşme hazır. Sana getirmek istedim.”
Demir dosyaya pek aldırmadan yerinden kalktı. Yavaş adımlarla bana doğru ilerledi. Bir an durdu, sonra elini masanın üzerine koyarak bana daha da yaklaştı. Şimdi, masa ile Demir arasında sıkışmıştım. Bakışları üzerimdeydi, nefes alışverişi bile ağırlaşmış gibiydi.
“Beni görmek için bahaneler mi buluyorsun, Eslem?” diye fısıldadı, sesi hafifçe alaycı ama yumuşaktı.
Yüzümün kızardığını hissediyordum. Bakışlarımı kaçırmak istedim ama o kadar yakındı ki gözlerimi ondan alamıyordum. “Ben... sadece sözleşmeyi getirmek için geldim. Ne alakası var…” dedim, ama sesim yeterince sağlam çıkmamıştı.1
Demir, yüzüme dikkatlice bakarak biraz daha yaklaştı, aramızdaki mesafe neredeyse kalmamıştı. “Emin misin?” dedi, dudaklarının kenarında o tanıdık gülümsemesiyle. “Gerçekten sadece iş mi? Çünkü bana öyle gelmiyor.”
Kendimi kontrol etmeye çalışarak gülümsedim. “Sadece işimi yapıyorum Demir,” dedim, ama sesim titremişti.
Demir başını hafifçe yana eğdi, yüzünde o tanıdık, kışkırtıcı gülümseme belirdi. “Gerçekten mi? Bana öyle gelmiyor. Sanki başka bir şey var.”
Sözleri beni iyice utandırmıştı. İçimde her şey karışmıştı, ona karşı duyduğum çekim, korku ve heyecan birbirine karışıyordu. “Demir...” diye fısıldadım, ama ne diyeceğimi bilemiyordum. Onun bu kadar yakın olması beni adeta esir almıştı.
Böyle adamı görmek için odasına gidersen olacağı bu eslem, yanan ateşe elinde fazladan yakıt ile koşa koşa geldin resmen diye konuştu iç sesim.
Haklıydı da… ben iç sesime cevap vermek için “haklısın” demiştim ama haklısın kelimesini dıştan söylemiştim.
Demir kaşlarını hafifçe kaldırarak yüzümde gezinen bakışlarını bana sabitledi. “hangi konuda?”
Bu kadar yakınken ondan kaçmak imkansızdı.Yüzüme çarpan nefesini hissedebiliyordum. Onun varlığı her zaman beni bu kadar heyecanlandırırdı.
Tam o anda, kapı aniden açıldı ve ikimiz de o yöne doğru döndük. İçeri Ozan girmişti. Gözlerindeki şaşkınlık ve şaşkınlıkla karışık bir gülümsemeyle önce bana, sonra Demir’e baktı.2
Demir bir adım geri çekilip kaşlarını çattı. Sinirlenmişti. “Hay ben bu şirketteki bütün kapıları…!” diye homurdandı, ama sözünü bitiremeden sustu.1
Ozan hemen yüzünde muzip bir gülümsemeyle konuşmaya başladı. “Aman Tanrım gözlerime inanamıyorum. Burada neler dönüyor? Ben de iş mi konuşuyorsunuz diyecektim ama…”
Demir, sinirli bir bakışla Ozan’a dönerek derin bir nefes aldı. “Ozan, cidden mi? tabi ki iş konuşuyorduk.”1
Ozan kahkahasını tutamıyordu. “Tabii, iş... Çok yoğun bir iş görüşmesiymiş. Vallahi gördüklerim gerçek mi yoksa rüya mı?”
Demir gözlerini devirdi, sinirlenmişti ama şaka kaldıracak durumda değildi. “Git işine bak, Ozan. Gerçekten şu an seninle uğraşacak modda değilim.”
Ozan, hâlâ gülümseyerek, “Tamam, tamam. Ama ne yapayım, ortada bu kadar açık bir sahne varken? Siz devam edin, ben karışmam,” diyerek elini salladı ve odanın kapısını yavaş yavaş kapatmaya başladı.1
Ben yüzümde kızarıklık, ne yapacağımı bilemeden olduğum yerde kalmıştım.Demir ise sinirle homurdanıp ozan’ın şakasını sindirmeye çalışıyordu.Bu hallerini görünce bende gülümsemeye başlamıştım.
O sırada yavaş yavaş kapattığı kapıyı tekrar açtı ozan. hala demir ve beni süzmeye devam ediyordu. Boğazını temizledi ve ellerini havaya kaldırarak.”Şaka bir yana gelelim asıl meseleye” deyip yanıma yaklaştı ve elimi tuttu. "Benim Eslem'le önemli bir işim var. Sizi daha fazla rahatsız etmeyeceğim, Demir bey” dedi.1
O beni sürüklemeye başlarken ben şaşkın bir şekilde ozana bakmaya devam ediyordum.
"Hadi Eslem, çıkıyoruz. Acilen halletmemiz gereken işlerimiz var," diyerek beni nazik ama kararlı bir şekilde dışarı doğru sürüklemeye başladı.1
Demir, bu ani hamleye öfkeli bir bakış fırlattı. "Ozan, şaka yapmayı bırak , ne işinden bahsediyorsun?"1
Ozan umursamaz bir şekilde arkasına bakmadan konuştu. "Demir, işler her zaman ciddidir dostum. Önemli evrak işleri. Eslem’le halletmemiz gereken çok şey var." Ardından, bana doğru eğilip alçak bir sesle, "Kusura bakma eslemcim ama daha demin burada ne yaşanmışsa erimiş kalmışsın , seni kurtarıyorum" dedi göz kırparak.1
Böyle dedikten sonra elimi yüzüme götürüp kontrol ettim.Belli miydi bu kadar eridiğim ya
Ben tam bir şey söyleyecekken, Ozan beni hızlıca odadan çıkardı. Olaylar öyle hızlı gelişmişti ki, ne yapacağımı bilemeden kapının dışında buldum kendimi. Demir'in bakışlarını hala üzerimde hissediyordum. Arkamızdan öylece bakıyordu, sinirli ama çaresiz bir şekilde.
Kapı kapandı ve Ozan kısık bir kahkaha attı. "Demir biraz fazla öfkelendi galiba, değil mi?" diye mırıldandı bana bakmadan.Bu durumun pekte umrunda olduğu söylenemezdi.
“Yani seni tek yakaladığı an ne yapacağını bilemiyorum” dedim ona başımı sallayarak1
Ozan ise omuz silkerek hafifçe gülümsedi. "Biraz eğlence kattım işte. Hem ikinci bir emire kadar aranızda ne olduğunu anlatmadan size müsaade etmeyeceğim belli ki bilmediğim bir şeyler yaşanmış."
İçimden derin bir nefes alıp ona karşılık verdim. "Anlatırım anlatmasına da bu kadar ani olmasa iyiydi." dedim odadan sürüklenişimi kast ederek.
Ozan gözlerini devirdi. "Merak etme, Demir’in siniri geçer. Hadi biz bir yerlere gidip bir şeyler içelim olur mu?” diye sordu.
Kafamı sallayarak sessizce ona katıldım. Ozan’ın mizah anlayışı ve her şeyi hafife alışı bazen sinir bozucu olsa da, bu kez beni kurtardığı için bir parça rahatlamıştım. Ancak Demir’le aramızda olan o anın etkisi, içimde hala yankılanıyordu.
Dakikalar sonra ozanla birlikte sahil kenarında bir mekanda oturmuş kahve içiyorduk.Bütün olanları demirin itirafını falan anlattığımdan beri canım arkadaşımın ağzı bir türlü kapanmıyordu.
“Şimdi sizin bir oğlunuz olursa adını ozan koyun olur mu?”2
Elimdeki kahve fincanından gözlerimi alıp konuştum “o niye?”
İki elini de kaldırıp konuştu. “Çünkü senin en sevdiğin arkadaşın benim , e demirinde en sevdiği arkadaşı benim bu durumda neden çocuğunuzun adı ozan olmasın dimi yani?”2
Evet gerçekten çok mantıklı sebepti ya “Amaç ne senin adını yaşatmak mı?”
“Hem adımı yaşatmak bir yana bir de güzel yaşatması lazım demirle sizin karışım güzel olur o yüzden diyorum.”1
“ O zamana gelene kadar dur bakalım ,daha dün bir itiraf aldım bugün gelecekteki çocuklarımı düşünmem çok erken , hem bakalım abimle barışacaklar mı ?”
Ozan söylediklerimle birlikte çenesini kaşıyıp düşünmeye başladı. “He ya ben senin yüzünden küstüler sanıyordum.” dedi bir anda sonra da bana dönüp kem küm etmeye başlayınca
“Biliyorum” dedim neyi bildiğimi merak eder gibi ölçmeye çalışıyordu. “Yani o gün abimle demir kavga ettiğinde abim sinirli bir şekilde eve gelince bende demirin evine geldim ve duydum.”
Kafasındaki taşlar yerine oturmuş gibi bakıyordu bana “Hee sen o zaman beri biliyorsun yani demirin seni sevdiğini , yoksa sen o yüzden mi gittin?”
Onaylarcasına başımı salladım. “ dur zaten o ortaya çıktı biz diğerine odaklanalım , sana hiç bahsetmedi mi ondan sonra neler olduğunu?”
Söylediğimle ozan tekrar düşünmeye başladı. “Yani , o gün kavgadan sonra akşam demir bize birşey anlatmadan çıkıp gitti , sonraki sabahta sen ingiltereye gittin zaten.Bu konuyu çınarla da konuşmaya çalıştım ama tek kelime etmedi . Demir birkaç gün sonra geri döndü. Bir kere konuştuklarını biliyorum. ondan sonra şirketi falan ayırdılar.Ara sıra karşılaştılar ama konuşmadan geçtiler sonra da olanları biliyorsun.”
“Aralarındaki meseleyi bilen birini bulsakta neler olduğunu öğrensek ne güzel olurdu.”1
Aklıma gelen soruyu yönelttim hemen “Peki sen demirin babasını takip ettirdiğini biliyor muydun?”
Başını salladı. “Evet onları rahatsız etmesin diye neler yaptığını öğrenmek için olduğunu biliyorum.”
“peki bu demiri yerinden etmek isteyen adamlar da demirin babasının parmağı olabilir mi?”
“Böyle olsa demir bunu farketmez miydi?” diye bir soru yöneltti bana haklıydı , nerede neler yaptığını biliyorsa bunu da biliyordu büyük ihtimalle.
Aralarındaki meseleyi çok merak ediyordum ve bir şeyler duydukça bu merakım daha da artıyordu. Bu meseleyi çözmek için elimden bir şeylerin gelmesini istiyordum ama asla ileri gidemiyordum.
“Neyse bunu zaten çınar gelince öğrenicez dimi” sonra bana dönüp gülümsedi “sahi o iç güveysi ne zaman dönücek?”2
İşaret parmağımı kaldırıp konuştum “Böyle dediğini duyarsa neler olacağını biliyorsun, bir hafta sonra dönerler herhalde”
“iyi iyi bir an önce dönsün de barışsınlar artık bende sizin evlilik planlarınıza başlayayım.”
Kahkaha attım “sende beni evlendirmeye ne meraklısın öyle ya”1
“Öyle deme kızım sizin bu günlerinizi görmek için saçımı süpürge ettim ben ,bir yadan sen bir yandan demiri kolladım hep , bir an önce her şey yoluna girsin.”1
“Yani yoluna girmesi için ilk önce abim ve demir barışacak” Aklıma gelen düşünce ile yüzümü buruşturdum. “Ve demirle sevgili olursak bir de abime bunu söylemesi var.”
“oof” diyerek başımı masaya yasladım.Ozanda sırtıma vurarak beni teselli ediyordu. “Merak etme her şeyi bir sıraya sokarız.”
“Sokarız dimi el birliğiyle” dedim başımı kaldırıp onay istercesine, kahkaha attı ve “Olmadı sırayı bir yere- “ elimle ağzını kapattım “tamam hallederiz” dedim gülerek.2
Bölüm sonu 🧚🏻♀️💕1
Nasıl buldunuz bölümü ?2
Sizce Kaan ve mügeye ayrı bir kitap mı olsun yoksa bu kitabın içinde mi yer alsınlar 🤔?4
Peki en sevdiğiniz karakter kim ?4
Yeni bölümle ilgili bir ipucu veriyorum bölümde demir çınar kavgası var 😀💕4
Okur Yorumları | Yorum Ekle |