19. Bölüm

19. Bölüm

Ceren Baş
zambakkokusu1

Merhaba pıtırcıklar 💕

Nasıl gidiyor nasılsınız?

Benim sınavlarla geçti bugünüm yorucuydu.😥

Bölüm hakkında yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum. keyifli okumalarr 🥰

 

19.Bölüm

 

Demir’in ağzından;

 

Gecenin geç saatlerine doğru eve vardım. Yorgundum ama Eslem'i tekrar görecek olmanın heyecanı, her şeyin önüne geçmişti.

Bagajdan bavulumu indirirken eslemin penceresine baktım gece olduğu için uyumuştu erkenden. Gülümsedim ve eve doğru yürümeye başladım.

Bavulumu kapının yanında bırakıp içeriye doğru ilerledim. Salonun ışıkları hala yanıyordu. Kaan, koltuğa uzanmış bir şekilde televizyon izliyordu.

Beni fark edince doğruldu. “Abi, Hoş geldin” dedi, her zamanki gibi koca bir sırıtışla.

“Hoş bulduk” dedim gülümseyerek. Yorgun olsam da Kaan'ın bu gece gece olan enerjisi beni kendime getiriyordu.Yanına geçip koltuğa oturdum. “Sen niye uyumadın ne bekliyorsun?”

Omuzlarını silkti. “Film izliyordum. Ya sen, seyahat nasıl geçti?”

“Yoğundu” dedim, geriye doğru yaslanarak. “Ama bitmesine sevindim. Şehirden uzak olmak zor oluyor.”

Kaan gözünü bana dikti, hafif alaycı bir ifadeyle. “Şehirden uzak olmak mı zor oldu, yoksa Eslem'den uzak olmak mı?”

Bir sustum ama gülmemi tutamadım. “İkisi de,” dedim dürüstçe.

“Ama Eslem'i çok özledim. O olmadan günümün pek bir anlamı olmuyor.”

Kaan kıkırdadı. “Vay be, Demir yalçıner resmen çarpılmış.”

“Öyle” dedim, gülümseyerek. “O, hayatıma giren en güzel şey. Her şey… farklı. Daha güzel.”

Kaan başını salladı. “İyi gidiyor diyorsun yani?”

“Gayet iyi” diye cevap verdim. “Ama her şeyin bu kadar hızlı bu kadar güçlü olmasını beklemiyordum. Onun yanındayken her şey daha anlamlı geliyor.”

Kaan, bir anda ciddi bir ifadeye büründü. “Abi, o zaman değerini bil. Eslem gerçekten çok özel biri. Seni böyle görmek de güzel. Ama ne olursa olsun, onu üzme.”

Elimi onun omzuna koyup hafifçe sıktım. “Merak etme. Eslem'i üzmek gibi bir niyetim yok. O benim her şeyim.”

Kaan gülerek başını iki yana salladı. “Aşk adamı oldun resmen, helal olsun.”

“Dalga geçme” dedim gülerek. “Sen de beni anlıyorsun yalan mı?.” diye sordum.Canım kardeşim mügeye olan ilgisini fark etmişti ama karşılık alamıyordu.

Ona yardım etmek konusunda düşünmüştüm ama pek iyi bir yola varamamıştım. en kötü ihtimal olarak doğuyu ortadan kaldırma fikri bana çok cazip gelse de bunu kaan’ın kendi başına halletmesi gerekiyordu.

“Bu araştırma gezisi iyi geldi abi ya , bazı şeyler ortaya çıktı.”

Öne doğru eğilip gözlerimi kıstım sorar gibi bir ifadeyle konuştum “ne gibi şeyler ortaya çıktı? , senin için iyi mi ? kötü mü ?

Kaan biraz düşündü o bile pek karar verememişti anlaşılan. “Çoğunlukla iyi diyelim” dedi.

“İyi bari” dedim ve bende televizyonu izlemeye başladım.

Bir süre salonda yayılan sessizlikte Eslem'in yüzü zihnimde canlanmıştı. Yarın onu göreceğim için mutluydum.Sabah birlikte kahvaltı edip şirkete gidecektik.

Koltuktan kalktım ve kaan’a dönüp konuştum.“Hadi,sende yat artık. Sabah erken kalkarsın yine.”

Kaan gözlerini televizyondan ayırmadan cevapladı. “Tamam abi,İyi geceler.”

“İyi geceler” dedim.Ve dinlenmek için odama çıktım.

 

Çınar’ın ağzından;

 

Sabahın erken saatleriydi, ama her zamanki gibi dinç bir şekilde uyanmıştım.Duşumu alıp iş için rahat bir takım elbise giymiştim. masamda ki dosyaları alıp odamdan çıktım.

Odamdan çıkarken salonda yapılan konuşmalara kulak verdim. Herkese tek tek günaydın dedim.Eslem kahve yaparken, Annem kahvaltı hazırlığında, Babam ise telefonuna bakıyordu.

“Günaydın millet!” Neşeli bir tonla dedim.

Eslem elindeki kahve kupasını kaldırdı. “Günaydın. Kahve ister misin abicim?”

“Elimdeki işi bitireyim, sonra içerim” diyerek dış kapıya yöneldim. Hava serindi,ve rüzgarla birlikte daha çok donduruyordu. Arabamın yanında ilerlerken telefonumu cebimden çıkardım ve açelya’yı aradım.Birkaç kez çaldıktan sonra tatlı sesiyle telefon açıldı.

“Alo? Günaydın, sevgilim”

Sesini duyar duymaz gülümsedim ve rahatladım içime bir huzur dolmuştu. “Günaydın, güzelim. Ne yapıyorsun, nasılsın?”

“İyiyim, yeni uyandım kahvaltı yapıcam, ya sen? Uyandın mı erken saatte yine?” dedi, hafif alaycı bir tonda.

Ben erkenden uyanıp işe giderken tatlı sevgilim uykusunu almaya daha çok önem verirdi her zaman.

“Hem de ne erken,” dedim gülerek. “Bizimkilerde kahvaltıya hazırlanıyor ama ben erken çıktım hemen şirkete geçiyorum toplantım var biraz nefes alayım dedim. Seni aradım.”

Açelya bir an sustu, sonra hafifçe güldü. “Nefes alayım dedin , ha? Demek ki özlemişsin.”

“Her zaman,” dedim samimi bir tonla. “Bugün akşam birlikte bir şeyler yapalım mı? müsait misin?”

“Tabii ki, işim erken biterse buluşuruz. Ama bir şartla.”

Kaşlarımı kaldırdım, arabaya oturup kapıyı kapattım. “Şart mı? neymiş bakalım.”

“Beni çok bekletmeyeceksin” dedi şakayla karışık.

Gülümseyerek cevap verdim. “Söz veriyorum güzelim. Seni kapıdan alırım. Akşam 7 nasıl?”

“Harika,” dedi neşeyle. “Sabah kahvaltını yapmayı,ve sonra da beni aramayı unutma.”

"Unutur muyum hiç?" dedim ve hafif bir gülümsemeyle ekledim. “Kendine dikkat et. Akşam görüşürüz.”

“Görüşürüz, Çınar” diyerek kapattı.

Telefonumu yan koltuğa dosyaların yanına koyup derin bir nefes aldım.

Günü Açelya'yla tamamlayacağımı bilmek, her zamanki gibi huzur veriyordu.Çok vakit kaybetmeden arabayı çalıştırdım ve şirkete koyuldum.

 

 

Toplantıdan çıkıp odama geçerken, yorgunluğum omuzlarıma çökmüştü. Ceketimi sandalyeye bırakıp kahvemi aldım, tam birkaç dakika nefes molası verecekken kapı çaldı.

“Gel” dedim, başımı kaldırmadan.

Kapı aralandı ve içeri Erdem girdi. Normalde sakin ve sessizdir ama gözlerinde her zamankinden daha ağır bir ifade vardı.

“Erdem, hayırdır? Nasılsın?” dedim, bir yandan oturması için sandalyeyi işaret ederek.

O ise yüzünde zoraki bir gülümsemeyle, “İyiyim. Sen nasılsın? Toplantı nasıl geçti?” diye sordu, ama ses tonu düşüktü, belli ki aklı başka bir yerdeydi.

“Toplantı fena değil, işler yolunda. Ama senin surat asılmış. Bu ne hal, yüzünden düşen bin parça? Hayırdır?” diye sordum, ona doğru eğilerek.

Erdem derin bir nefes aldı, sandalyesinde toparlandı ve gözünü bir yere dikti. “Bilmiyorum Çınar… Galiba kafam biraz karışık. Her şey üst üste geliyor gibi.”

Bir sessizlik oldu, masadaki kalemi alıp ona baktım. “Erdem, bu kadar ciddiysen, bana anlat. Ne oldu?” Sabırsızlıkla bekliyordum.

Erdem bir süre sessiz kaldı. Sonra derin bir nefes alıp gözlerini bana dikti. "Çisemle kavga ettik" dedi, sesi hafif bir hayal kırıklığıyla doluydu.

Kaşlarımı kaldırdım. "Ne oldu yine? niye tartıştınız konu ne?" diye sordum.

Erdem bir süre yerinde hareketsizce kıpırdandı, ardından bacaklarına bakmaya başladı.Anlatana kadar bütün eşyalarla göz kontağı kuracaktı herhalde "O restoran işi... Hani şu arkadaşı Tolga var ya, onunla ilgili kafam hiç rahat değil, Çınar."

Başımla onaylar gibi yaptım, biraz şaşırdım. "Eee, Tolga'ya ne oldu? Fazla mı iş konuşuyorlar? Bu yüzden mi gerginsin?"

"Keşke o kadar basit olsa" dedi Erdem, içini çekerek. "Adamın tavırları hiç samimi görünmüyor. Hani bazen yazılımlarla ilgili bir şeyler oluyor, sebepsiz yere gözüne batmaya başlıyor ya, aynen öyle. Ama boş durmadım, Tolga'yı biraz araştırdım."

Gözlerimi kıstım. "Araştırdın mı? Nasıl yani, ne buldun?"

"Adamın geçmişinde birkaç sıkıntılı iş var. Bazı davalar, borç durumları... Restoranla ilgili fazla bir şey görmemiştim, ama yine de... Çisem'e bunları söyledim. Dedim ki, dikkatli olmalısın. Ama..." dedi, cümlesini yarıda bıraktı.

"Çisem tepki mi gösterdi?" diye sordum, yüzünden tahmin ederek.

Erdem, başını iki yana salladı, vücudunda hafif bir suçluluk belirtisi belirdi. "Evet. Bana çok kızdı. 'Sen benim arkadaşımı nasıl sorgularsın, işine neden karışıyorsun' diye çıkıştı.”

“Tolga'yla hiçbir sorun yaşamadığını, onunla her şeyin yolunda olduğunu söyledi. Ama ben rahat değilim, Çınar. Bu adam güven vermiyor."

Bir an sustum, bir miktar düşündüm."Anlıyorum" dedim. "Ama şunu unutma: Çisem güçlü bir kadın. Ona alanı tanımazsan, daha çok tepki alırsın. Belki biraz zaman ver, soğusun."

Erdem başını salladı, düşünceleri vardı. "Haklısın... Ama Bilmiyorum, onu koruma iç güdüm ağır basıyor."

"Eğer doğru bir niyetle bir araya gelirseniz sorun olmaz, Çisem bunu fark eder. Ama bilgisi olması gerekir" dedim.

Erdem başını iki yana sallayarak derin bir nefes aldı. "Bilmiyorum, Çınar. Çisem'le ne zaman konuşsak, bir şekilde tartışmaya dönüyor. Eskiden böyle değildik."

Bir süre ona baktım sonra bir parlama ile konuştum. "Oğlum, sen bana açık konuş. Çisem'den hoşlanmaya mı başladın yoksa?" dedim, hafifçe kaşlarımı çattım.

Erdem bir an durdu, ne diyeceğini bilmiyormuş gibi. Gözlerini yere dikti, sonra tekrar bana baktı. "Ne hoşlanması ya? Biz arkadaşız" dedi ama sesi inandırıcı değildi.

Kollarımı bağlayıp ona doğru eğildim. "Erdem, beni kandırma. Sen şimdi bana arkadaşız filan diyorsun ama Çisem'le ilgili bu kadar kafaya takman, Tolga'yı araştırman falan... Bunlar pek 'arkadaşlık' gibi gelmiyor bana haberin olsun."

Erdem hafifçe iç çekti. "Bilmiyorum, Çınar. Belki de... Şey, geçmişte söylediği şeyler aklıma geliyor."

"Ne diyorsun?" diye sordum, onu konuşturmaya devam ettim.

"Yıllar önce... Çisem bana hislerini itiraf etmişti. Ama ben kabul etmedim. Arkadaş kalalım dedim, başka bir şey istemiyorum dedim. O da bunu kabullendi, aramız bozulmadı. Ama..." dedi, cümlesini yarıda bıraktı.

Kaşlarımı kaldırdım. "Ama şimdi?"

"Şimdi onu kaybetme fikri beni deli ediyor" diye patladı bir anda. "Tolga'dan hoşlandığını düşünmüştüm bile bir ara ve bu düşünce beni yiyip bitiriyor. Çınar, onun seçebileceği biri olması fikri... Bilmiyorum, garip bir şekilde rahatsız ediyor beni."

Derin bir nefes aldım, başımı sallayarak ona baktım. "Erdem, bu hoşlanmanın ötesinde bir şey gibi.Hani şu 3 harfli olan . Belki de Çisem'i ciddiye almaya başlamışındır, ama bunu ona bu şekilde gösteremezsin. Önce kendine dürüst olman lazım."

Erdem gözlerini kaçırdı. "Ya, bu söylediklerin doğruysa? Peki ya ben geç kalmışsam?"

"Geç kalıp kalmadığını bilemezsin. Ama Çisem'le kavga edip durarak hiçbir yere varamazsın. Eğer bir şey hissediyorsan, bunu dürüstçe söylemen gerek," dedim, kesin bir tonla.

Erdem başını eğdi. "Haklısın. Ama ya beni bir daha affetmezse?"

Gülümsedim. "Oğlum, bu hayatta risk almadan hiçbir şey kazanamazsın. Çisem seni gerçekten önemsiyorsa, seni dinler. Ama önce şu kafa karışıklığını çöz. Çisem'e ne hissetiğini bir anla."

Erdem derin bir nefes alıp sandalyesine yaslandı. "Haklısın... Ama bu hiç kolay olmayacak Çınar."

"Kolay olsa , adı aşk olmazdı" dedim, gülümseyerek. "Ama unutma, doğru yolu bulursan, o da seni anlayacak."

Erdem derin bir nefes alıp başını iki yana salladı. "Bilmiyorum, Çınar. Gerçekten bilmiyorum. Kafam karmakarışık. Belki de boşuna büyütüyorum her şeyi."

Ona baktım, pek ikna olamadım ama daha fazla üstüne gitmedim. "Neyse, sen düşün taşın. Çisem önemli biri senin için, belli. Ama ne bildiklerini anlamadan bir adım atma."

Erdem başını salladı, sonra konuyu değiştirdi. "İşler bu arada nasıl gidiyor? Toplantıdan memnun musunuz?"

Gülerek arkamdaki koltuğa yaslandım. "Fena değildi. Birkaç detay var bakılması gereken ama genel olarak iyi gidiyor. Yeni projeye odaklandık, biraz da eğleniyoruz."

Erdem hafifçe gülümsedi. "Sana güveniyorum. Altından kalkarsın."

Başımı salladım. "Sen de işlerine odaklan. Yeni ihalelerle ilgili bir gelişme var mı?"

"Bir iki şey var. Zorlayıcı işler çözülecek gibi. Bugün zaten birkaç toplantım var, onların bakıp raporlarım sana."

"Tamamdır, haberleşiriz" dedim, göz kırparak.

Erdem sandalyesinden kalktı, ceketini düzelterek kapıya doğru yöneldi. "Teşekkür ederim, Çınar. Hem iş için hem de..." Bir an duraksadı, sonra devam etti. "Çisem konusunda da."

Bende onunla birlikte ayağa kalktım.Gülümseyerek konuştum."Her zaman buradayım dostum.sen kendine iyi bak, kafanı topla."

Erdem hafifçe çıkarken omzunu sıvazladım.Gidişini izledikten sonra kapıyı kapattım. Ben de masama dönüp işlerime odaklanmaya çalıştım, ama bir yandan da çözülmesi gereken düğümleri merak etmeye başlamıştım.

Ellerim masanın üzerinde yazışmalarına daldım. Eslem ve Demir...

İkisi arasındaki hareketleri fark etmemek imkansızdı. Bir şeyler olduğu belliydi, ama çok da büyütmek istememiştim kafamda. Demir tanıdığım bir adamdı sonuçta, ama yine de... Ciddiye mi biniyordu bu ilişki? Yoksa sadece geçici bir heyecan mı bunu pek anlamamıştım?

İçimden derin bir nefes çektim. Kardeşim Eslem. Hayatını olduğu gibi yaşasın, ama doğru adamla olsun. Demir doğru mu? Kendi kendime omuz silktim. Bu konu hakkında onlara sert bir çıkış yaşayacaktım ama planlarım vardı onu bozamazdım.En azından bir süre sesimi çıkartamazdım.

Sonra aklıma Açelya geldi. Yüzümde istemsiz bir gülümseme belirdi. Onun sesi, gülüşü... Sabah telefonla konuştuğumuz an zihnimde canlandı. Bu akşam yemeği planı için gerçekten heyecanlıydım.Onunla geçirdiğim vakit her zamanki gibi huzur veriyordu.

Saatime baktım. İşlerimi toparlamamın zamanı gelmişti. Bilgisayarımı ve dağılan birkaç evrakı çantama yerleştirdim. Montumu alıp kapıya doğru giderken kendi kendime konuştum., "Haydi bakalım Çınar, önce işinde çalış, sonra sevdiğin kadına koşarsın" diye bizde bu sevgi aileden gelirdi.

Ofisten çıkıp asansöre doğru yöneldim. Aklımda sadece akşam yemeği ve Açelya'nın sıcak gülümsemesi vardı.

….

 

Açelya'yı almak için evin önünde bekliyordum.Kalbim her zamanki gibi hızlanıyordu.Ne kadar vakit geçirirsek geçirelim heyecanımı kaybetmiyordum. Arabanın camından bakıp onu beklerken, sonunda kapı açıldı ve Açelya göründü. Üzerindeki zarif bir elbise, uzun saçları hafif dalgalı... Güzelliği nefes kesiciydi.

Arabadan inip ona doğru ilerledim. "Hoş geldin, hayatım" dedim, gülümseyerek.

"Hoşbuldum, sevgilim" dedi o da, dudaklarında tatlı bir gülümsemeyle.

Arabaya bindikten sonra elini tuttum ve kısa bir süre gözlerine baktım. "Hazır mısın? Bu gece tamamen bize özel."

Açelya yanıt olarak sadece başını sallıyor ve gülümsüyordu. O an, ona olan sevgimi daha fazla ifade etmenin bir yolu olsaydı, kesinlikle yapardım.

Restorana vardığımızda, özel bir masa hazırlatmıştım. Mum ışığıyla aydınlanmış, sakin bir köşe. Garson bizi görünce hemen yanımıza geldi ve bizi masaya doğru yönlendirdi.Memnun olup olmadığını öğrenmek için açelya’ya baktım bakışlarını bana çevirdiğinde şaşkınlıklarla karışık bir mutluluk vardı.

"Çınar, harika görünüyor. Bunu benim için mi yaptın?" diye sordu.

"Senin için yapmayacaksam, kimin için yapacağım?" dedim, hafifçe gülerek.

Yemeklerimizi sipariş ettiğimizde derin bir sohbete daldık. Onun gülüşleri, hikayeleri, anlattıkları... Zamanın nasıl geçtiğini farketmiyordum.

"Çınar" dedi bir ara, gözlerini gözlerime dikerek. "Seninle olan her anım, bir masala dönüşüyor."

O an masanın üstünden açelya’ın elini tuttum gözlerinin içine baktım ve içtenlikle fısıldadım, "Sende benim masalımın başrolüsün güzelim. Ve bu hikayenin sonu yok."

Gece boyunca kahkahalarımız restoranın sakin atmosferine karıştı. Yemekleri, sohbeti, ardından paylaştığımız bir tatlı... Her şey kusursuzdu.

Saatin ne kadar geçtiğini fark etmemiştim bile. Masadan kalkarken ona elimi uzattım.

“Gidelim mi, prensesim?” hafif bir gülümsemeyle dedim.

Açelya’da elimi tuttu. “Gidelim ama bu geceyi muhteşem kıldığın için sana ne kadar teşekkür etsem az” dedi.

Arabaya bindiğimizde sessizlik tatlı bir huzura dönüştü. Onun yanında olmak, sadece el ele tutuşmak bile yetiyordu. Eve vardığımızda arabayı durdurup bir an ona baktım.

“Bu gece için teşekkür ederim,” dedi alçak bir sesle. "Harikaydı."

Arabadan inip onun inmesi için kapısını açtım. "Benimle olduğun süre boyunca, her şey güzel olacak" dedim.

Onu evin kapısına kadar götürdüm. Açelya kapının önünde durup bana geri döndü. Gözlerimiz bir kez daha buluştu. Bir adım atıp, ellerimle yüzünü kavradım.

“İyi geceler, hayatım” dedim, sesim fısıltıya yakındı.

Tam o anda eğildim ve dudaklarına bir öpücük kondurdum. İlk başta nazik, sonra derinleşen bir öpücük... Zaman sanki durmuştu. Ayrıldığımızda, gözleri biraz mahcup ama mutluydu.

“İyi geceler, Çınar” dedi ve içeri girdi.

Arabama geri dönerken içimde tarifsiz bir mutluluk vardı.Açelya hayatımın en doğru şekilde devam ettiğini bir kez daha bana hatırlatıyordu: Açelya, benim geleceğimdi.

 

Eve geldiğimde saat oldukça geç olmuştu. Arabayı garaja çekerken farların aralıklarında bahçede bir hareketlilik fark ettim. Daha dikkatli izlediğimde, Demir ve Eslem'in birbirlerine sarılırken gördüm. Gözlerim kısılmıştı,kalp ritmim hızla çarpmaya başlamıştı.Anlaşılan iş anladığımdan daha ciddiydi.Nefesimi kontrol etmeye devam ederken arabadan indim.Nefes al nefes ver.

Hareketimle beni fark ettiler. Eslem, korkulu bir ifadeyle hemen yerine yerleşti. Demir ise hala sakin duruyordu. Gözlerimi ikisiyle de göz kontağı kurmadan, ağır adımlarla yanlarına yürüdüm.

Eslem'in gözlerindeki endişeler büyüyordu. "Abi... abi açıklayabilirim" dedi sesi titreyerek.

Sert bir ses tonuyla, "Eslem, eve gir" dedim, bakışlarımı Demir'den kaçırarak doğrudan ona baktım.

“Abi, lütfen dinle,” diye fısıldadı Eslem, gözleri dolmuş gibiydi. Ama sinirime rağmen sakin kalmaya devam ediyorum.

"Eslem, eve gir dedim," tekrarladım, bu kez daha net bir şekilde.

Demir, bir adım öne çıktı. "Çınar, bir konuşalım," dedi sakin bir tonla, ama gözlerindeki ciddiyeti görebiliyordum.

Gözlerimi bile çevirmedim. Eslem'in kolundan tutup eve doğru yöneldim. "Konuşacak bir şey yok, Demir" dedim kapıyı açarken. Eslem'le birlikte eve girip kapıyı arkamdan kapattım.

Arkamı dönerken Eslem'e baktım. O an ağzımdan hiçbir kelime çıkmak istemiyordu ama gözlerim her şeyi anlatıyordu.

Eslem'e dönerek derin bir nefes aldım. “Bunu daha sonra konuşacağız” dedim, sesimin tınısı sakin ama kararlıydı. "Şimdi odana git."

Eslem, gözleri dolmuş bir şekilde bana baktı. “Abi… bana çok mu kızgınsın?” diye sordu, sesi titrek ve mahcup bir tondaydı.Kendime kızgındım.

Kısa bir sessizlik oldu. “Kızgın değilim,” dedim, başımı yana eğerek. “Ama kırgınım. Seni korumak istiyorum, Eslem. Ama bazen bu işi beceremiyormuş gibi hissediyorum.”

Eslem gözlerini kaçırdı, başını salladı ve ağır adımlarla odasına doğru gitti. Onun arkasından bakarken içimde derin bir boşluk hissediyordum.

Telefonumu çıkardım ve bir numarayı çevirdim.açıldığı an, soğuk bir sesle konuştum. “Demir'e dokunmayacaksın. Plan iptal.”

Karşılık olarak kısa bir sessizlik oldu. Sonra devam ettim: “Ama hayır, diğer plan değişmeyecek. Demir'in babasını elimde istiyorum. Ne gerekiyorsa yapın.”

Telefonu kapattım, elimle yüzümü ovuşturdum. Duygularımın ağırlığı üzerime çökerken, salondaki sessizlik bana daha da ağır geldi.

 

Bölüm sonu 🧚🏻‍♀️💕

Nasılsın buldunuz bölümü?

Çınarın ağzından bölüm okumak nasıl geldi?

Hatta Çınar ve açelya nasıl sizce?

Yeni bölümde görüşmek üzere 💕

 

 

 

Bölüm : 07.12.2024 18:06 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...