Merhaba pıtırcıklar 💕
1 , 7 , 12 derken 20.bölüme geldik. 🥰
Benim açımdan güzel gidiyor sizi bilemiyorum kdndmdn
Değişik bir bölümde geldim bugün size
Bölüm hakkında yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum keyifli okumalarr 🧚🏻♀️💕
20.bölüm
Sabah olmuştu, ama içimdeki ağırlık daha da büyümüş gibiydi. Dün gece abimin gözlerindeki o bakış…
Kızgınlık yoktu. Daha derin, daha keskin bir şeydi.Hayal kırıklığıydı. Bana ilk defa öyle baktı. Ve o an kalbimde bir şeylerin koptuğunu hissettim.
Çınar benim abim. Hep orada olan, beni her şeyden koruyan, bana baba gibi davranan abim… Ama dün gece beni korumak değil, benden uzaklaşmak istedi sanki. Benimle eve girerken o iki kelime hala kulaklarımda yankılanıyordu: “Eve gir.”
Odamda yatağımda bir köşeye çekilmiş. Kafamdaki binlerce düşüncenin karşılığını arıyordum. "Neden söylemedim? neden sakladım?Neden daha dikkatli olmadım? Neden böyle bir anda yakalandık?" diye kendimi suçlamaktan bitap düşmüştüm.
Abimin kırgınlığını düşününce içimi yakıyordu.Ama sakinleşince beni anlayacağını da biliyordum.Keşke yaşanmasaydı ama şimdi olan durumu düzeltmeliydim.
Sabah aynaya bakarken, bakışlarımın altında halkalar vardı. gece boyunca döktüğüm gözyaşlarının izlerini taşıyordu.Ağzımdan derin bir nefes aldım ve kendi kendime fısıldadım.
“Eslem, güçlü ol. Abin seni seviyor. Sadece senin demir’i gerçekten sevdiğini anlaması gerekiyor.”
Ben yatağımda oturmuş halıya bakıp düşünürken kapım çaldı içeri abim girdi.Yorgun bakıyordu, gözleri hafifçe kısılmıştı, elleri saçlarının arasında dolanıyordu. Onu böyle görmek içimi burktu. Ama konuşmamız gerekiyordu. Cesaretimi toplayarak yanına yaklaştım.
“Abi…” dedim, sesim neredeyse bir fısıltı halindeydi.
Başını kaldırıp bana baktı. Gözlerinde kızgınlık yoktu, ama bir yorgunluk vardı. "Ne kadardır böyle ?" dedi, sesi donuktu.
“N–ne kadardır böyle abi?” diye sordum, aslında neyden bahsettiğini anlamıştım ama onun açıklamasını bekledim.
“Demir'le… ne kadardır birliktesiniz?” diye sordu, yüzüme bakarak.
Bir an duraksadım. Yutkundum. “İki hafta kadar oldu” dedim.
Abim kaşlarını çattı, yüzüne bir kırgınlık yerleşti. “Bana neden söylemedin?” dedi. Sesi yüksek değildi ama içinde barındırdığı hayal kırıklığı adeta beni sarsmıştı.
Kelimeler boğazımda düğümlendi. “Söyleyecektim abi… ama vereceğin tepkiden korktum” dedim, gözlerim dolmuştu.
Abimin yüzündeki ifade değişti, bakışları daha da ağırlaştı. “Benden mi korktun Eslem?” diye sordu. Sesi öyle hüzünlüydü ki, bu soruyu sormak bile canını yakıyordu, belli.
“Hayır abi, hayır…” dedim hemen, düşen gözyaşımı sildim. “Senin kızacağını düşünüyordum.Hani zaten yeni barıştınız ya o yüzden.”
Bir sessizlik oldu. Abim derin bir nefes aldı, yanıma oturdu ellerine dizlerine koydu ve başını eğdi. “Eslem,ne olursa olsun ben sana kızar mıyım? Seni üzen bir şeyi yapar mıyım? seni korkuttum mu?” dedi, sesi titriyordu.
"Hayır Abi. Sen beni asla korkutmadın. Ama... ne bileyim, Demir'i sevmediğin için kötü olur diye düşündüm” dedim, sesim giderek boğuklaşıyordu.
Abim başını kaldırdı ve bana baktı. “Eslem, sen benim canımsın. Seni korumak için yapmayacağım şey yok, bunu biliyorsun. Ama bana söylememen... beni gerçekten kırdı. Sana her zaman güvenmek isterim” dedi.
Daha fazla dayanamadım, abimin omzuna yasladım kafamı. “Abi, özür dilerim. Seni hayal kırıklığına uğratmak istemedim. Seni üzmek istemedim” dedim, gözyaşıma engel olamadan.
Abimde kolunu sırtıma koydu ve hafifçe aşağı yukarı sıvazlamaya başladı. “Ben de seni üzmek istemem Eslem. Ama lütfen... bir daha korkmadan benimle konuş. Çünkü benim seni korumam için önce senin bana güvenmen lazım” dedi.
“Beni yalnış anlama sen de kendini koruyabilirsin ama bende buradayım.Ne olursa olsun.”
Başımı salladım, daha fazla konuşmaya gücüm yoktu. O an sadece abimin beni anlamasını diledim.
Abimle bir süre öyle kaldık.Sanki söylemek istediği bir şey vardı ama nasıl söyleyeceğini bilmiyordu.Sonunda derin bir nefes alıp konuştu.
“Eslem…” dedi, sesi yumuşaktı ama içinde hüzün vardı. “Demir'le sevgili olmanı istemiyorum.”
Bu sözleri serbest bıraktığında bir an kalbim kopacak gibi oldu. Gözlerimle ona baktım, bir şeyler söylemek istedim ama kelimeler boğazıma düğümlendi.
"Neden abi?" diye fısıldadım. “Neden istemiyorsun?”
Abim bakışlarını yere indirdi, dudakları ince bir çizgi haline gelmişti. “Sana bunu açıklayamam Eslem” dedi, sesi biraz çatallıydı. “Ama içimde bir şey… bu ilişkinin doğru olmadığını söylüyor. Seni korumak istiyorum, hepsi bu.”
“Abi, Demir kötü biri değil…” dedim savunur gibi, ama sözlerim yarım kaldı.
Ayağa kalktı “Bunu biliyorum. Ama yine de… bunu kabul etmem zor.”
Elleriyle yüzünü kapattı.Sonra yüzünü sıvazlayıp tekrar konuştu. “küçük bir çocukmuşsun gibi sana şart koymayacağım. 'Onunla görüşme' falan demeyeceğim. Sadece… içimden geçenleri bilmeni istedim. İstemiyorum Eslem, ama bu senin hayatın.”
Bu sözler o kadar ağırdı ki, bir süre konuşamadım.O da bir süre sadece beni izledi.
Sonra yanıma geldi, başımı hafifçe ellerinin arasına aldı ve alnımdan öptü. “Ama ne olursa ben senin yanındayım , tamam mı? Sadece bu olanları biraz sindirmem gerekiyor” dedi sakin bir sesle.
Arkasını döndü ve odadan çıktı. Arkasından onu izledim.Demir’i seviyordum.Abimi’de üzmek istememiştim ama bu durum onu kırmıştı. Onun yüküyle baş başa kaldım.Bir süre benimde düşünmem gerekiyordu.
…
Kahvaltı yaptıktan sonra yine odama çekilmiştim.Kahvaltıda bizi gören annem ve babam bize ne olduğunu sormuşlardı ama abim benden önce davranıp kavga ettik ama aramızı düzelttik sıkıntı yok demişti.
Onlarda bu yüzden pek üstümüze gitmemişlerdi.Demir’le de konuşmamıştım sabahtan beri.
En son dün gece konuşmuştuk ve bana abimin kızıp kızmadığını eve girince ne olduğunu sormuştu ama bende konuşmadığını söylemiştim.
Sabahtan beri arayıp mesaj atmaya devam ediyordu ama ben ne diyeceğimi bir türlü bulamıyordum sadece yalnız kalıp düşünmek istiyordum.
Yaklaşık bir saat sonra yanıma mügeyi çağırdım ve o da sağolsun yanıma geldi.
Müge kapıyı kapattıktan sonra yanıma oturdu, yüzünde meraklı bir ifade vardı. "Eslem, iyi misin? Abinle konuştunuz mu?" diye sordu yumuşak bir sesle.
Başımı salladım, gözlerim doldu. "Konuştuk" dedim derin bir nefes alarak. "Ama... kolay olmadı, Müge."
Müge, elini omzuma götürüp desteklemeye çalıştı. "Ne dedi? Kızdı mı?"
"Kızmadı" dedim hafif bir hıçkırıkla. "Ama... Demir'le olmamızı istemediğini söyledi. Nedenini bile söylemedi.Ben onu üzdüm ama o da beni üzdü."
Müge, kaşlarını çatıp derin bir nefes aldı. "Bu Çınar… hep böyleydi. Seni çok seviyor ama bazen bunu nasıl göstereceğini bilemiyor. Senin üzülmeni istemez, kesinlikle."
"Ben de onu üzmek istemiyorum" dedim çaresizce. "Ama bu durumda ikimiz de üzülüyoruz."
Tam o anda yatağın üzerindeki telefonum çalmaya başladı. Ekranda Demir'in ismini gördüm. Müge telefona baktı, sonra bana döndü. "Açmayacak mısın?" diye sordu.
Bir süre düşündüm, sonra başımı iki yana salladım. "Hayır, şimdi değil. Şu an konuşmak istemiyorum. Abimin dediklerini düşünmeden duramıyorum, Müge. Biraz yalnız kalmam lazım."
Müge bir süre telefonunda oyalandı sonra da bana doğru döndü.“Ama bence haber vermelisin çünkü şuan içi içini yiyordur seninle konuşamadıkça”
Haklıydı. “Ama ne diyeceğimi bilmiyorum” dedim.
Müge telefonumu elime aldı ve “o zaman şöyle yapalım, Sen demire en azından bir mesaj at ve şu an yalnız kalmak istediğini , iyi olduğunu daha sonra konuşacağını yaz.”
Bende emin olmak için tekrar suratına baktım.
“evet , hadi yaz sonra da seninle film izleyelim kafa dağıtmak için”
Telefonumu aldım ve demire mesaj yazdım.Anında görmüştü mesajımı ama büyük ihtimalle ne yazacağını bilemediği için ekrana bakıyordu. Bende sohbetten çıkıp telefonu bıraktım.
“peki mesajı yazdım.”
Müge anlayışla başını salladı ve uzanıp bana sarıldı. "Tamam. Ama ne olursa olsun, yanında olduğumu bil. Abinle ilgili de, Demir'le ilgili de… her şey yoluna girecek, Eslem."
Birlikte oturduk.Film izledik abur cubur yedik.Tekrar tekrar konuştuk gözden geçirdik.Bir şeyler planlamaya çalıştık. Kafa dağıtmaya çalıştık. Bir gün böyle geçti.
Demir’in ağzından;
Telefon elimdeydi, ekranda Eslem'in ismiyle "cevapsız arama" yazıyordu. İçim sıkışmıştı. Onu aradım, tekrar tekrar… ama bir cevap alamadım.
"Niye açmıyor ?" diye mırıldandım kendi kendime, odamda bir ileri bir geri gidip duruyordum.
Aklımdan o kadar çok ihtimal geçiyordu ki.Ellerim titriyordu. "Bir şey mi oldu? Yoksa Çınar ona bir şey mi söyledi?"
Düşüncelerim beynimde yankılanırken kapı açıldı ve Kaan içeri girdi. Yüzündeki sakin ifade beni daha da sinirlendirdi. "Kaan, burada ne işin var?" sert bir sesle dedim.
Kaan omuzlarını silkti. "Merak etme, Eslem iyi."
Adım attığım yerde durdum, gözlerim kısılmıştı. "Sen nereden biliyorsun?"
Kaan derin bir nefes alıp kanepeye oturdu. "Müge'yle konuştum. Eslem iyi, sadece biraz yalnız kalmak istemiş. Çınar'la konuşmuşlar ve konuşma pek de iyi gitmemiş."
Duyduklarımdan sonra yüzüm daha çok düştü. Ellerim güçsüzleşti. sonra elimdeki telefona bir mesaj geldi.
Eslem: Demir ben iyiyim , sadece biraz yalnız kalmak istiyorum.Daha sonra seni arayacağım.
Attığı mesajı iki üç kere okudum ."Ne demek yalnız kalmak istiyor?" dedim, sesim alçalmıştı ama panik içindeydim.
Kaan sakin bir sesle devam etti. "Demek ki düşünmesi gereken şeyler var, abi. Çınar'ın onunla konuşması zor geçmiş. Ama sana karşı bir şey hissetmediği için değil, sadece kafasını toparlamak istiyor."
Başımı sallayıp, gözlerini kapattım.onun yanına koltuğa oturdum. "Onu arıyorum, Kaan. Telefonu açmıyor. Benimle konuşmak istemiyor olabilir mi?"
Kaan bir kahkaha atarak omzuna vurdu. “Telefon üzerinden senden ayrıldığını falan mı düşünüyorsun? Abartma, abi. Eslem seni seviyor, ama Çınar'ın söyledikleri onu etkilemiş olmalı. Bırak biraz kendini toparlasın."
Bir süre sessiz kalmıştım, ama içerideki huzursuzluk geçmemişti. Kaan haklıydı, ama Eslem'in iyi olduğunu henüz öğrenemiyordum. Sesini duymadan, gözlerine bakmadan rahatlayamayacaktım.
"İyi" dedim derin bir nefes alarak. "Ama bu işi nereye gideceğini tahmin edemiyorum, Kaan. Çınar bu ilişkiyi onaylayacak gibi durmuyor."
Kaan, gülümseyerek başını salladı. "Kimse kolay demedi, abi. Ama sende pes edecek adam değilsin. Esleme seni seviyorum, demen yeterli o da seni seviyor."
Kaan'ın sözleri biraz olsun içimi rahatlattı, ama yine de huzuru bulmak için Eslem'in sesini duymaya ihtiyacım vardı.
Odamda yalnız başıma otururken, içimde gittikçe büyüyen bir sesle baş başa kalmıştım.Ona karşı hissettiklerimi ve onun herşeyini birlikte düşünmek istediğimi bilmiyordu. kendini yalnız hissediyordu.
Her şeyin üstünden sürekli kendi kendine gelmeye çalışması beni üzüyordu.Tek başına olması yerine onun yanında olmayı onun düşündüklerini paylaşmayı isterdim.O güzelim kahverengi gözlerine bakıp her şeyi halledeceğimi söylemek istiyordum ona.
Ama şimdi... Şimdi aramıza mesafe koymuştu. Kendiyle baş başa kalmak istiyordu.Ve bende buna saygı duymaya çalışıyordum.
Telefon elimdeydi. Eslem'in mesajını bir kez daha okudum. Sadece bir mesajdı,ama okudukça zihnimde yankılanıyordu. “Sana ulaşamıyorum, seninle konuşamıyorum, seni nasıl rahatlatacağım Eslem?” diye söylendim kendi kendime.
…
Ekranın ışığı odanın karanlığını biraz olsun aydınlatıyordu. Çalan melodiyi duyduğum an kalbim hızlanmaya başladı. Eslem arıyordu. Bir saniye bile beklemeden açtım.
“Güz çiçeğim?” dedim, sesim hem endişeli hem de özlem doluydu.
“Demir…” dedi. Sesi yorgundu, biraz da kırılgan. Hemen içimdeki sıkıntı daha da büyüdü. “Abimle konuştum, her şeyi anlattı…”
Sözünü kestiğimin farkında bile değildim. “Boşver şimdi olanları, Eslem. Sen nasılsın? İyi misin? Bana onu söyle.”
Bir an sessizlik oldu. Sanki ne diyeceğini bulmaya çalışıyordu. “Bilmiyorum” dedi sonunda. “Kafam çok karışık. Herkes üzgün, abim de, ben de… Ama sen…”
“Ben iyiyim” dedim hızlıca. “Ama seni böyle üzgün görmek beni mahvediyor. Lütfen, Eslem, kendini harap etme. Her şey düzelecek, söz veriyorum.”
“Demir, bu kadar kolay olmayacak. Abim istemiyor, bunu biliyorsun…” dedi, sesi çatallıydı.
“Biliyorum” dedim sakin bir tonla. “Ama bu bizim hikayemiz, Eslem. Çınar’ı da ikna edeceğiz. Senin mutlu olduğunu görürse, o da mutlu olur. Zamanla her şey yoluna girecek.”
Bir an sustu, ama nefes alışlarından ağladığını anladım. “Demir…” dedi, sesi hafif bir fısıltıydı. “Sen benim için çok önemlisin. Ama abimle aramdaki bu şey… bizi etkiliyor.”
“Eslem, beni düşünme. Ben her şeye razıyım, yeter ki sen üzülme. Senin yanındayım, tamam mı? Hep yanında olacağım.”
Telefonun diğer ucunda bir hıçkırık duyuldu. “Demir, seni seviyorum. Ama… biraz zamana ihtiyacım var.”
Derin bir nefes aldım, içimdeki tüm karmaşayı bastırmaya çalışarak. “Tamam, Eslem. Ne kadar zamana ihtiyacın varsa, ben beklerim. Ama aklında bir şey olsun, sen benim herşeyimsin. Seni seviyorum, güz çiçeğim.”
“Ben de seni seviyorum, Demir” dedi, sesi bu sefer biraz daha sakindi.
Konuşma bittiğinde içimde hâlâ bir ağırlık vardı. Ama onun sesini duymak, hislerini paylaşmak… her şeye değerdi. Ne olursa olsun, onu koruyacak ve yanımda tutacaktım.
…
Eslem’in ağzından;
Son birkaç gündür hayatım neredeyse tamamen değişmişti. Evden dışarı adım atsam, abim hemen yanıma geliyordu.
Market, yürüyüş, hatta bahçeye bile çıkmaya çalışsam hep yanımdaydı. Ne beni sıkmak istiyor gibiydi, ne de bir şey söylemek. Ama gözetim altındaymışım gibi hissetmek beni daha da bunaltıyordu.
Gerçi bu durum bir tek abime özgü değildi ne zaman demir’le konuşsam o da evde kalmamın daha iyi olduğunu söylüyordu ne olduğunu anlamıyordum.Sanki abimle ikisi bir şeyler karıştırıyordu.
Demir’i sadece telefonda görebiliyor, birkaç kelimeyle konuşabiliyorduk. Balkondan aşağıya baktığımda, sokağın bir köşesinde onu görmek içimi biraz olsun rahatlatıyordu. Ama yetmiyordu.
Göz göze gelip hiçbir şey söylemeden durduğumuz anlarda bile, ona dokunmayı ne kadar özlediğimi fark ediyordum.
Bugün de annem mutfakta işlerle uğraşırken, Ozan abimle birlikte eve geldi. Elinde bir kutu vardı ve yüzünde o her zamanki sinsi gülümsemesiyle mutfağa doğru seslendi: "Teyzeciğim, sarmaya yardıma geldim."
Ozan’ın arkasından salona yürüdüm, o da beni fark edince kutuyu masaya bıraktı. "Hadi gel, senle saralım" dedi, göz kırparak.
Oturup masaya geçtik, önümüzde yapraklar ve iç harcı duruyordu. Elleriyle ilk yaprağı alırken hafifçe eğildi ve alçak bir sesle sordu: "Çınar hâlâ seni takip mi ediyor?"
Kafamı kaldırıp ona baktım, yüzümdeki çaresiz ifadeyi saklayamıyordum. "Evet, nereye gitsem yanımda. Markete bile gitsem peşimde."
Ozan hafif bir kahkaha attı. "Büyük koruma moduna geçmiş bizimki. Ama sen böyle evde durarak delireceksin, belli."
Başımı salladım, iç geçirerek. "Delirmek üzereyim zaten. Demir’le sadece telefonda konuşuyorum.Gerçi demirde evde kalmamı istiyor anlamıyorum.İkisi de böyle olunca hiçbir şey yapamıyorum."
Ozan, yaprağı hızlıca sardıktan sonra bana döndü. "Merak etme, bugün Çınar’ı biraz oyalayacağım. Onu dışarı çıkarırım, ne bileyim, bir kafeye falan götürürüm. Sen de o sırada kaçarsın, Demir’le buluşursun."
Gözlerim büyümüştü. "Ciddi misin?"
Omuz silkti, yüzünde o rahat gülümsemesi vardı. "Tabii ki. Ama dikkatli ol, fazla uzun sürmeden hallet. Çınar anlamaz bile."
Bir an heyecanla içim kıpırdadı. "Ozan, gerçekten yapar mısın bunu?"
"Evet, Eslem. Senin mutlu olman lazım. Yoksa evde böyle kapalı kalırsan hepimiz deliririz."
O an içimde bir umut ışığı yandı. "Tamam. Ama dikkat et, Abim bir şey anlamasın."
Ozan sıradaki yaprağı alırken bana göz kırptı. "Bana güven, Eslem. Çınar’ı oyalamak benim işim."
Kendi kendime gülümsedim. Belki de sonunda biraz nefes alabilecektim. Demir’i gerçekten görebilecektim. Bu plan işe yarayabilirdi.
…
Akşam olmuştu, Abimle Ozan’la dışarı çıkmıştı ve ev sessizdi. İçimdeki heyecanla nihayet dışarı adım attım.
Ozan’ın planı işe yaramıştı; nihayet biraz özgürlük hissediyordum. Sokaklar karanlık ama sessizdi. Hızlı adımlarla Demir’e doğru yürümeye başladım.
Tam köşeyi döndüğümde bir arabanın farları yanıp sönmeye başladı. Bir an duraksadım, araç yavaşça yanıma yaklaştı. Kalbim hızlanmıştı. Hemen geri adım atmak istedim, ama çok geçti.
İki yabancı adam arabadan indi, yüzleri sert ve tanımadığım bir soğukluk taşıyordu. "Pardon, bir şey sorabilir miyiz?" dediler, ama seslerindeki alaycı ton beni alarma geçirmişti. Geri çekilmeye çalıştım, ama arkamda bir çift el omzumu yakaladı.
"N-ne yapıyorsunuz? Bırakın beni!" diye bağırmaya çalıştım ama sesim boğuk çıkıyordu. Çırpındım, kurtulmaya çalıştım, ama beni tutan eller çok güçlüydü.
"Bağırma, kimse seni duyamaz" dedi biri, diğer adam hızla beni arabaya doğru çekmeye başladı. Gözlerimden yaşlar süzülüyordu. Korku bütün bedenimi sarmıştı.
Arka koltuğa zorla itildim, kapılar kapandı ve araba hızla hareket etmeye başladı.
Nereye gittiğimi, ne istediklerini bilmiyordum. Tek düşündüğüm şey, buradan bir şekilde kurtulmak ve Demir’e ulaşabilmekti.
Bölüm sonu 🧚🏻♀️💕
Nasıl buldunuz bölümü?
Bölümde kaos ortamı var bende şirin şirin soruyorum kdmdmdm
Sizce diğer bölümde neler olacak?(spoi bölüm hazır) kdndmd
Okur Yorumları | Yorum Ekle |