24. Bölüm

24.Bölüm

Ceren Baş
zambakkokusu1

Merhaba pıtırcıklar 💕

Size de pıtırcık demeye alışınca hep böyle devam ediyorum ksmdmd

Güzel bir bölümle geldim.🥰 Gerçi biraz kaosla bitmişti ama kdmdmdmd

Neyse bölüm hakkında yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum keyifli okumalarr 🥰🧚🏻‍♀️

 

24.Bölüm

 

Hızla başımı kaldırdım ve gölgelerin arasından bir kişi belirdi. Önce kim olduğunu seçemedim. Ama ışık yavaşça yüzüne vurunca gördüğüm yüzle nefesim kesildi.

"Anne?" diye fısıldadım. Gözlerim şaşkınlıkla büyümüştü olanları kavramaya çalışıyordum.

Karşımda silahı hala elinde tutan annem duruyordu. Yüzünde kararlı ama derinde bir hüzün vardı.

Gözlerini önce yere düşmüş olan babama sonra bana çevirdi. Nefes almakta zorlanıyordum. Çınar da aynı şaşkınlıkla anneme bakıyordu.

“Anne… Sen…” Sözcükler boğazımda düğümlendi. Sesim bile çıkmıyordu.

Annem sakin bir adım attı silahı indirip elleri titrercesine yere bıraktı. “Sana zarar vermesine izin veremezdim Demir” dedi. Sesi titremiyor aksine inanılmaz bir kararlılık taşıyordu.

Çınar sonunda şaşkınlıkla konuştu “Teyze... Sen... Fatih’i sen mi…?”

Annem bir an bakışlarını Çınar’a çevirdi ama yüzündeki ifade değişmedi. "Başka seçeneğim yoktu. Bunu çok daha önce yapmam gerekiyordu ama yapamadım. Ama artık yeter. Ailemi çocuklarımı korumak için başka çarem kalmadı."

Çınar’la göz göze geldik. İkimiz de olanlara inanamıyorduk. Sadece birkaç dakika önce ölümle burun burunaydık şimdi ise babamın annem tarafından vurulmuş halde yerde yatışına tanık oluyorduk.

Adamlara baktım ama hiçbiri birşey yapmıyordu.Hepsi annemi bekliyormuş ve bu olanları biliyormuş gibi normal karşılıyorlardı.

Bir süre sessizlik oldu. Kendi nefesimi bile duyamıyordum. Odanın içinde sadece annemin nefes alışverişleri yankılanıyordu. Kendime gelmeye çalıştım ama bu anı bir türlü zihnime oturtamıyordum.

Sonunda annem başını kaldırdı gözleri dolmuştu ama ağlamıyordu. “Sizi koruyamadığım için üzgünüm Demir” dedi. "Ama bu defa kimsenin sizi incitmesine izin vermeyeceğim."

Gözlerim yaşlarla dolmaya başladı ama ağlamadım. Sadece başımı salladım hissettiğim her şeyin ağırlığı altında eziliyordum. Çınar hâlâ şoktaydı ama sonunda anneme dönüp mırıldandı “Sanırım teşekkür etmem gerekiyor…”

Annem yere çöküp başını öne eğdi. Hepimiz sustuk. O an sadece gerçekliğin ağırlığı odanın içinde yankılanıyordu.

 

 

Eslem’in ağzından;

 

Bir hafta geçmişti. Zaman nasıl bu kadar hızlı akıp geçmişti anlamıyordum. Ama her şey bir şekilde yoluna girmiş gibi görünüyordu… ya da en azından dışarıdan öyle görünüyordu. İçimde hâlâ bitmek bilmeyen bir karmaşa vardı.

Demir’in annesinin babasını vurduğunu öğrendiğimde donup kalmıştım. Bunu yapmış olabileceğine asla inanmazdım. Onca zarifliği şefkatiyle tanıdığım o kadın… Kendi çocuklarını korumak için böyle bir şey yapmak zorunda kalmıştı. Bunu düşündükçe içim ürperiyor ama aynı zamanda ona duyduğum saygı daha da artıyordu. Kimse böyle bir yükü kolayca taşıyamazdı.

Bugün Demir’in evindeydim. Kaan ve Demir annelerinin yanında oturmuşlardı.

Demir’in yüzü her zamanki gibi sert ve kontrollüydü ama gözlerinde belli belirsiz bir hüzün vardı. Kaan ise daha sessizdi fazla sessiz.

Anneleri... o ise tamamen içine kapanmıştı. Sanki konuşmaya çalışsa bile kelimeler boğazında düğümlenecekmiş gibi duruyordu.

Onlara bakarken içimde ona bir şeyler söyleme ihtiyacı hissettim. Ama ne diyebilirdim ki? Ona teselli vermek istiyordum ama doğru kelimeleri bulamıyordum.

Adımlarımı ağır ağır yanlarına doğru attım. "Selma teyze..." dedim yumuşak bir sesle. O an başını kaldırdı ve bana baktı. Gözleri kırmızıydı belli ki uzun süre ağlamıştı.

“Bir şey yapmam gerekiyor değil mi?” dedi aniden sesi çatallıydı. Bu soru daha çok kendineydi. Beni bile beklemiyordu cevaplamak için. Ama o an fark ettim ki susmak istemiyordum.

"Hiçbir şey yapmanız gerekmiyor” dedim. Sesim biraz titredi ama kelimelerimden emindim. "Demir ve Kaan sizi çok seviyor. Sizin yanlarında olmanız şu an için yapabileceğiniz en büyük şey."

Demir'in başı hafifçe bana doğru döndü. Gözlerimiz kısa bir an için buluştu. O an bu sözlerimin sadece annesi için değil onun için de bir anlam ifade ettiğini hissettim. Bir şey söylemedi ama bakışları yeterince şey anlatıyordu.

Selma teyze gözlerini kaçırıp ellerine baktı. Sessizce başını salladı ama bana bir teşekkür edermiş gibi bir bakış attı. Bu küçük an bile beni rahatlatmaya yetmişti.

Sonradan öğrendiğim gerçekler…

İşte asıl beni sarsan şey buydu. Demir abim ve babam olayın üstünü kapatmışlardı. Fatih’in ölümü hakkında herhangi bir soruşturma başlatılmaması için ellerinden geleni yapmışlardı.

Bunun ne kadar büyük bir şey olduğunu anlayabiliyordum ama yine de içimde hafif bir huzursuzluk vardı.

Babamın böyle bir yükün altına girmiş olması beni hem gururlandırıyor hem de endişelendiriyordu. Onları korumak için bu kadar ileri gitmişti.

Abim ise… Demir’le iş birliği yapmıştı. Onların aynı tarafta olması tuhaf bir şekilde içimi rahatlatıyordu. Ama hâlâ bu olayın gerçekliğini kabullenmekte zorlanıyordum.

İçimdeki karmaşa o kadar büyüktü ki bunu kime anlatacağımı bilmiyordum. Demir’le konuşmak istesem bile bazı şeylerin konuşulmadan daha iyi olduğunu hissediyordum. Olayın üstü kapatılmıştı ama içimde hissettiklerim hâlâ açık bir yara gibiydi.

Demir’in bakışları annesinin omzuna hafifçe dokunurken bana doğru kaydı. Gözlerindeki o tanıdık kararlılığı gördüm. Her şeye rağmen beni bir şekilde korumaya çalışıyordu. Belki de bu yüzden sessiz kalmayı seçmiştim. Olanları anlayışla kabul etmeyi ve onun yanında olmayı.

Kendi içimde bir nefes aldım. Tüm bu karmaşaya rağmen bir şeyden emindim. Her şey bu kadar zor olsa da burada olmam gerekiyordu. Hem Demir’in hem de Selma teyze’nin yanında.

Bu düşüncelerle onların yanında oturup o sessiz ve karamsar atmosferin içinde kaldım.

Ne olursa olsun bu ailenin parçası olmayı seçmiştim. Ve onları ne olursa olsun yalnız bırakmayacaktım.

 

 

Bir kaç gün sonra Selma teyze’nin toparlandığını görmek beni hem şaşırtmış hem de rahatlatmıştı. Bir haftadır onun bu kadar enerjik olduğunu görmemiştim.

Valizini hazırlarken yüzünde tuhaf bir huzur vardı. Hâlâ yaşadıklarının ağırlığını taşıdığını biliyordum ama bir şekilde bu yükü taşımayı öğrenmiş gibiydi.

"Benim için üzülmeyin" dedi birden eşyalarını dikkatle valizine yerleştirirken. Hepimize bakıp hafifçe gülümsedi. “Gerekeni yaptım içim rahat. Şimdi yeniden ve daha mutlu olma zamanı.”

Bu sözleri duyduğumda içim biraz olsun hafifledi. Selma teyze’nin kendine gelmesi her şeyin biraz daha iyiye gideceğinin bir işareti gibiydi.

Valizini kapattığında derin bir nefes aldı ve kapının yanına koydu. Demir ve Kaan sessizce oturuyordu ikisi de annelerinin yanında olmayı seçmişti ama onların da yüzlerinde hafif bir rahatlama vardı.

Selma teyze’nin gitmek üzere olduğunu fark ettiğimde biraz buruk hissettim. Onu bu kadar güçlü görmek harikaydı ama bir şekilde onun burada olması bize bir tür güven veriyordu.

Şimdi kardeşinin yani Demir’in teyzesinin yanına dönecekti. Zaten orada kalıyordu ama bu kez gidişi daha kararlıydı. Yeni bir başlangıç yapmak istediği çok belliydi.

Gitmeden önce bana doğru döndü ve gülümseyerek yanımda durdu. Gözlerinde sıcaklık vardı ama aynı zamanda derin bir bilgelik de seziliyordu.

"Eslem" dedi sesinde yumuşak bir ton vardı. “Demir hakkında konuşmamız gerekiyor.”

Bir an kalbim hızlandı. Ne diyeceğini kestiremiyordum ama onu dikkatle dinledim.

“Sevgili olduğunuzu öğrendim” dedi gülümseyerek. “Aslında bunu öğrenmek pek de sürpriz olmadı. Başından beri oğlumun seni sevdiğini anlamıştım. O sevdiği insan için neler yapabileceğini saklayamaz.”

Bir şey söylemek istedim ama kelimeler boğazıma düğümlendi. Sadece başımı hafifçe eğerek ona baktım.

“Sizi seviyorum” dedi içten bir şekilde. “İkinizi de. Birbirinizi bulduğunuza çok sevindim. Eminim ki bu onun için de senin için de çok özel bir şey.”

Sözleri kalbime dokundu. Onun desteğini almak bu süreçte aldığım en güzel hediyelerden biriydi.

“Teşekkür ederim” diye fısıldadım sonunda kelimeler yetmezmiş gibi hissederek.

Valizini aldı ve kapıya doğru ilerledi. Demir annesine yardım etmek için hemen ayağa kalktı. Kaan da arkasındaydı.

İkisinin de annelerine olan sevgisi o kadar belliydi ki içimi sıcak bir duygu kapladı.Selam teyze kapıda bize dönüp son kez gülümsedi.

“Birbirinize iyi bakın” dedi kararlı bir şekilde. “Bu hayat zor ama sevgi her zaman bizi güçlü kılar.”

Kapıdan çıkarken onun ardından baktım. Güçlü bir kadın olduğunu her zaman biliyordum ama şimdi ona daha da hayran kalmıştım.

Demir Kaan ve ben bir süre sessiz kaldık. Ama içimde her şeyin biraz daha iyiye gideceğini hissettim.

 

….

 

Kaan’la salonda oturmuş sohbetin arasında kaybolmuşken kapı çaldı. Bir an tereddüt ettim ama Demir ya da Kaan’dan önce kalkıp kapıya yöneldim.

Kapıya vardığımda derin bir nefes aldım ve kapıyı açtım. Karşımda abimi görünce bir an şaşırdım ama yüzündeki hafif gülümseme beni hemen rahatlattı.

“Ne oldu neler yapıyorsunuz?” diye sordu gözleriyle içeriyi kontrol ederek.

“Her şey yolunda” dedim gülümsemeye çalışarak. “Sen neden geldin?”

“O kadar çok şey oldu ki bir bakayım dedim seni de epeydir göremiyorum” dedi sesinde hafif bir sitemle.Epey dediği sabah erken çıkıp demirlere gelmiştim.

“Gel içeri” dedim kapıyı sonuna kadar açarak.

Abim içeri girdiğinde ayaklarını yere sağlam basan o tipik tavrıyla bir kez daha etrafa bakındı. Kapıyı kapatıp ona döndüğümde “Her şey yolunda mı? Demir’in annesi nasıl oldu?” diye sordu.

“Daha iyi” dedim yüzümde rahat bir ifadeyle. “Kardeşinin yanına gitti. Şimdi gerçekten huzurlu görünüyor.”

Abim başını salladı. “Onun adına sevindim” dedi samimi bir şekilde. Ardından bana döndü ve kaşlarını hafifçe kaldırarak sordu “Peki sen eve gelmiyor musun Eslem?”

“Geliyordum aslında” dedim hafifçe gülümseyerek. “Sadece biraz Demir ve Kaan’ın yanında kalayım dedim.”

Tam o anda içeriden Demir’in sesi yükseldi. “Sevgilim kim gelmiş?” diye sordu. Sesindeki rahatlık beni bir yandan güldürürken bir yandan da abime dönüp ne tepki vereceğini kontrol etme ihtiyacı hissettirdi.

Abimin kaşları çatıldı ve sesin geldiği yöne doğru yürümeye başladı. “Dur bir dakika” diye peşinden koştum ama çoktan salona doğru ilerlemişti.

Demir kapının yanında belirdiğinde abim hiç vakit kaybetmeden ona doğru bir adım attı ve yüzüne sağlam bir yumruk indirdi. Demir bir an sendeledi ama hemen toparlandı şaşkınca “Çınar , Neden vuruyorsun ya?!” diye bağırdı gözlerini irice açarak.

Kaan da oturduğu yerden sırtını dikleştirip sadece “ooo” demişti.

Ben ise araya girmeye çalıştım “Abii ne yapıyorsun?!” diye bağırdım.

Abim sakin bir şekilde bana döndü “Sen karışma Eslem” dedi sonra tekrar Demir’e döndü.

“Onun haberi vardı. Sadece biraz beklettim ben” dedi. Yüzünde hafif bir gülümseme belirdi ama hala abilik tavrını koruyordu.

“Ama bu kadar rahat davranacağını düşünmemiştim bu kadarı alışmamı zorlayacak” diye ekledi.

Demir gözlerini devirdi “Tamam haklısın. Ama insan bari biraz yavaş vurur” dedi sitemle.

Kaan bir köşeden kahkahasını tutamıyordu. “Abi Çınar seni fena yakaladı” dedi kıkır kıkır gülerek.Resmen onada eğlence çıkmıştı.

Ben artık sabrım taşmış halde ellerimi belime koydum. “Yeter artık çocukça davranıyorsunuz” dedim ama yüzümdeki gülümsemeyi gizleyemedim.

Çünkü fark ediyordum yaşadığımız onca kaostan sonra bu tür sıradan şakalar ve küçük tartışmalar hepimize nefes aldırıyordu.

Demir hâlâ yüzünü kontrol ederken abime dik dik bakıyordu. “Tamam kız kardeşini seviyorum diye bu kadar sert davranmana gerek yok. Zaten senin korumacılık kotanı aştık artık biraz rahat ol” dedi alaycı bir tonla.

Abim kaşlarını kaldırdı yüzünde hafif bir meydan okuma vardı. “Rahat mı olacağım? Eslem benim kardeşim. Daha geçen haftaya kadar seni pek onayladığım da söylenemezdi. Şimdi gelip ‘rahat ol’ diyorsun ?” diye sordu.

Bir adım daha atarak. “Hem bir dakika sen bu kadar rahatsan demek ki Eslem sana çok ilgi gösteriyor değil mi?”

Demir kaşlarını çattı gözlerini hafifçe daraltarak abime döndü. “Ne demek şimdi bu? Eslem bana sevgilim olduğu için ilgi gösteriyor. Yani doğal bir şey değil mi sevgilim?” dedi bana dönüp hafif bir gülümsemeyle.

Ben bir köşede ne diyeceğimi bilemeden olanları izlerken abim kollarını göğsünde birleştirdi ve sanki meydan okur gibi konuştu.

“Doğal mı? Eslem eskiden her şeyini bana anlatırdı. Şimdi seni mi dinliyor hep? İlginç doğrusu. Yoksa benden daha mı iyisin?”

Demir bir kahkaha attı “Evet çok daha iyiyim. Çünkü ben onun sevgilisiyim sen ise… sadece abisisin. Büyük bir fark var Çınar.”

Abimin gözleri genişçe açıldı ve bir adım daha yaklaştı. “Sadece abisi mi Eslem şuna söyle ‘sadece’ abin olamayacağımı söylesin. Sen doğmadan önce bile ben vardım Demir. Sana ne oluyor?”

Kaan bir yandan kanepeye yayılmış kahkahalarını zor zapt ediyordu. “Bu kadar uzayacağını bilseydim telefonumu hazırlar bu şovun videosunu çekerdim. Yeminle muhteşem ikili oldunuz.”

Kaan’ın araya girmeyeceğini anladığımda ben araya girip bir şeyler söylemeye çalıştım “Yeter artık yine çocuk gibi tartışıyorsunuz” Ama kimse beni duymuyordu. Demir ve Abim iyice birbirine meydan okumaya başlamıştı.

Demir abimin söylediklerini duymazdan gelip bana döndü “Eslem beni dinle. Çınar sana istediği kadar abilik yapabilir ama seni benden kıskanma hakkı yok. Doğru söylüyorum değil mi?”

Abime döndüm. gözlerini devirdi ve araya girdi “Seni kıskanmıyorum. Ama Eslemin kararlarını etkiliyor olman da hoşuma gitmiyor.”

Ve bana döndü “Şimdi söyle bakalım Demir’in seni son zamanlarda benden daha çok etkilediği doğru mu? Yoksa hâlâ benim sözümü dinliyor musun?”

Bir an kalakaldım ellerimi iki yana açarak sinirle bağırdım. “Ne demek söz dinliyor muyum? ben kendimi dinliyorum. İkiniz de beni bir nesne gibi çekiştiriyorsunuz. Ne sanıyorsunuz? Kendi kararlarımı veremiyor muyum? Hem abi sen de saçmalıyorsun. Abim olduğun için seni seviyorum Demir’i ise başka bir şekilde seviyorum. İkiniz de ayrı yerlerdesiniz” dedim nefes nefese.

Demir ve abim aynı anda sustular ve birbirlerine dönüp aynı anda “Bu tamamen senin yüzünden” dediler.

Bu sırada Kaan kahkahalar içinde yere yatmıştı. “Siz gerçekten inanılmazsınız. Ozan burada olmalıydı bunu herkesin görmesi lazım.Yemin ederim şu tartışmayı kazanan olursa onu ödüllendirmek lazım.”

Kaan’ın dediği ile sonunda gülmeye başladılar. Abim omuz silkti “Tamam tamam. Belki biraz abarttım. Ama onu sevdiğimi biliyorsun Demir. Eğer bir yanlışını görürsem… seni affetmem.”

Demir gülümsedi “Biliyorum. Ama Eslem’i mutlu ettiğimden emin olabilirsin”

Ben derin bir nefes aldım ve ellerimi yüzüme kapattım. “Bir daha asla sizi aynı odada bırakmayacağım. Yemin ederim” dedim. Ama yüzümde istemsiz bir gülümseme vardı.

Çünkü o kadar tartışmanın arasında bile birbirlerini düşündüklerini görebiliyordum.

 

 

 

Yaklaşık bir saat kadar birlikte oturduk.Her ne kadar abim ve demir bir arada zor olduysa da sakince durabildik.

Abim oturduğu yerden kalkınca ben de arkasından hareketlendim. “Beni de bekle abi” diyerek gitmeye koyuldum. Abim tam kapıya yönelmişti ki Demir birden yanıma gelip kolumu tuttu ve beni kendisine doğru çekti. Bir an ne olduğunu anlayamadan kendimi onun kollarında buldum.

Demir hiçbir şey demeden beni yanağımdan öpmeye başladı. Şoktan ne yapacağımı bilemedim ama hemen ardından gözlerim genişçe açıldı. “Demir! Ne yapıyorsun?” diye fısıldadım panikle onun göğsüne hafifçe vurarak. “Abim görecek delirdin mi?”

Demir dudaklarında yaramaz bir gülümsemeyle geri çekildi. “Sevgilimle vedalaşıyorum Güz Çiçeğim. Ne kadar zor olduğunu biliyor musun? Yoksa senin için bu kadar kolay mı?” dedi alaycı bir ses tonuyla. Gözleri her zamanki gibi o deli cesaretiyle parlıyordu.

Ben sinirle ve panikle gözlerimi kapatıp açtım “Demir gerçekten Abim burada hem de tam burada. Bizi görürse—”

O sırada abim aniden arkasını döndü kaşlarını kaldırarak ve kollarını göğsünde birleştirerek bize baktı. “Bu kadar izin verdiğim yeterli Demir. Daha fazla sabrımı taşırmadan bırak kardeşimi” dedi. Ama yüzündeki hafif gülümsemeyle ne kadar ciddi olduğunu kestirmek zordu.

Demir bir an olsun istifini bozmadı. “Tamam ya tamam” dedi elini havaya kaldırarak. “Zaten biz sadece… bir veda ediyorduk. Çok masum bir şey.”

Ben tam ağzımı açıp durumu açıklamaya çalışırken abim yanıma geldi ve bir kolunu omzuma doladı beni kendine çekerek sımsıkı sarıldı. “Hadi gel benim güzel kardeşim. Seni eve götüreyim de şu Demir’in etkisinden bir kurtul” dedi alaycı bir tonda.

Sonra da başımı okşayarak ekledi “Ama şaka bir yana mutlusun diye de seviniyorum. Hadi bakalım yürü.”

Bütün bu olanlara rağmen dudaklarımda istemsiz bir gülümseme belirdi.Abim’in korumacı ve sevgi dolu tarafını her zaman hissetmek güzeldi ama bir yandan da Demir’in bana olan sevgisinin böylesine cesurca ortada olması ikisi bir araya gelince hayatımın her köşesi karmakarışık ama sıcacık hissediyordu.

Demir arkamızdan bir kahkaha attı. “Eslem eğer kurtulmak istersen kapım sana açık. Her zaman buradayım Güz Çiçeğim.”

Ben abimin yanında ilerlerken başımı hafifçe çevirdim ve Demir’e gözlerimi devirerek baktım. İçimden gülmemek için kendimi zor tuttum.

Ama yine de onun söyledikleri içime bir sıcaklık bırakmıştı. "Sen de çok oluyorsun bazen" diye mırıldandım sessizce abime belli etmeden.Çünkü bunu sesli söylesem abim inadına demire yetiştirirdi.

Ve böylece Demir’in alaycı sözleriyle ve abimin korumacı kollarıyla eve doğru yola çıktık.

Hayatımda ilk kez iki sevgi dolu dünyanın arasında kalmış olmanın hem zorlayıcı hem de komik bir his olduğunu bu kadar net anlıyordum.

 

 

Odama geçip yatağıma uzanmış bir süre kendi kendime yaşadıklarımı düşünüyordum. Demir’in yüzü zihnimde dolaşıp duruyordu. O gülümsemesi o cesareti derin bir nefes aldım ve yatağa uzandım.Tam o sırada kapı tıklatıldı.

“Girebilirsin” diye seslendim. Kapı aralandı ve abim elinde telefonuyla içeriye girdi. Biraz yorgun ama bir o kadar da keyifli görünüyordu. Telefonunu yüzüme doğru sallayarak “Açelya’yla konuşuyorum” dedi hafifçe gülümseyerek.

Kaşlarımı kaldırdım. “Eee ne konuşuyorsunuz?” Ben ne yapabilirim yani.

Telefonu kulağından çekip beni süzdü. “Yarın birkaç günlüğüne tatile gider miyiz diye soruyor.”

Oturduğum yerden doğruldum. “Tatile mi? Kim kim?”

Abim omzunu silkti. “Ben, sen, Açelya…”

Başımı yana eğerek dikkatle yüzünü inceledim. “Başka?”

Abim bir an duraksadı ve bana şüpheyle baktı. Tam o anda kalbim hızla atmaya başladı. Demir’in adını duymayı bekliyordum. Ama abimin dudaklarından dökülen isim beni hayal kırıklığına uğrattı. “Belki Ozan da gelir.”

Gözlerimi devirdim. “Demir gelmesin mi yani?” diye sordum biraz belli etmemeye çalıştığım bir sitemle.

Abim bir süre sessiz kaldı. Gözlerini kısarak beni inceledi ve nihayet pes ederek iç geçirdi. “Of! Bence gelmesin diyecektim ama tamam neyse gelsin.” Yüzündeki zoraki bir kabulleniş vardı. “Ama bak bana sorun çıkarmasın. Gölge gibi peşinde dolaşmasın anlaştık mı?”

O anda kahkahayı bastım. “Abi sen gerçekten çok komiksin.Demir benim sevgilim benim yanımda olacak fazla kıskanıyorsun.”

Abim kaşlarını çattı. “Saçmalama Kim kimi kıskanıyor? Sadece…” dedi ve kelimeler boğazında düğümlendi. “Neyse işte yarın gideceğiz. Açelya’ya söyleyeceğim sen de hazır ol.”

Başımı sallayıp gülmeye devam ettim. Abim odadan çıkarken hâlâ mırıldanıyordu. “Demirle tatil falan… hayret bir şey.”

Abim çıkınca yatağa tekrar uzandım. Düşüncelerim bir anda tatilin etrafında dönmeye başladı.Abim, Açelya, Ozan ve… Demir. Bu kombinasyonun nasıl bir şeye dönüşeceğini kestiremiyordum ama içimde hem bir heyecan hem de biraz merak vardı.

Demir ve abimle sürekli didişmeleri Açelya’nın araya girip her şeyi toparlamaya çalışması Ozan’ın muhtemelen hiçbir şeyi umursamadan keyfine bakması… Düşündükçe yüzümde kocaman bir gülümseme belirdi.

“Bu tatil… kesinlikle unutulmaz olacak” diye mırıldandım kendi kendime. Ve bunun tam olarak ne anlama geleceğini hayal bile edemediğim halde kendimi bu maceraya hazır hissettim.

 

Bölüm sonu 🧚🏻‍♀️💕

 

Nasıl buldunuz bölümü?

Düşündüm taşındım demirin babasını annesinin öldürmesine layık gördüm sjdndmdm

Şimdi sıra yeni bölümlerde jdndndjnd

Sizce gelecek bölümdeki tatil nasıl olacak? 🥰

 

Bölüm : 11.01.2025 17:46 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...