Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2.Bölüm

@zambakkokusu1

Evett arkadaşlar 2.bölümle karşınızdayım umarım beğenirsiniz 🧚🏻‍♀️

 

Bölüm hakkında fikirlerinizi ve yorumlarınızı bekliyorum 🧚🏻‍♀️💕✨️

 

2.Bölüm

 

 

Uzun zaman olmuştu annemin sesiyle uyanmayalı.penceren yüzüme vuran güneş o kadar aydınlatıyor ki ortalığı böyle uyanmayalıda da çok uzun zaman olmuştu.o sırada telefonuma mesaj geldi.Gözlerimi açtıktan sonra yatakta doğruldum ve komodin deki telefonuma uzandım.

 

müge adlı kişisinden 1 yeni mesaj var!

Müge :Eslemm uyanınca beni araa

 

Hissetmiş olabilir mi yeni uyandığımı en yakın arkadaşlık böyle bişi mi? .Vakit kaybetmeden görüntülü arama tuşuna bastım.İkinci çalışta telefon açıldı.

“Uyanmanı bekliyordum ama bu kadar erken döneceğini tahmin etmemiştim”dedi kahkahayla telefonu açarken.

“E hissettin mi anlamadım ki zaten yeni uyanmıştım”dedim telefona dikkatle baktım “neredesin sen bu saatte beni aradın” yeşillik gibi yerdeydi ama anlamadım.

He düğün vardı muhtemelen “şuan düğündeyim de seni arayıp günümü planlim istedim.Akşama planın var mı çisemin restoranında buluşalım birlikte”. Düğünde her şeyi planladığı için artık kendi gününüde sabahtan planlayan koca yürekli arkadaşım. “olur hem de çok güzel olur sohbet ederiz’’ onaylayarak başını salladı. “iyi canım ben seni tutmim gelin damat gelecek birazdan hadi bay”.

Bu saatte düğün mü olurdu arkadaş saat on ne kadar istekliler evlenmeye .O sırada odanın kapısı açıldı. “kızım iki saattir sana bağırıyorum beni duymuyormusun sen”.Doğru ben annemin sesine uyanmıştım ama kadını unutmuştum. “kalktım annecim kalktım”. “Onu görüyorum da hadi kahvaltı hazır baban aşağıda seni bekliyor illa kızımla kahvaltı edicem diye” “tamam hemen geliyorum”.

 

Merdivenlerden inerken babamı gördüm sofranın başında koşarak sarıldım. “Oy sen benimi bekledin kahvaltıya”dedim .Bana sarılırken günaydın kızım dedi mutfaktan gelen annem son tabağıda masaya koyarken “babanın da bir farkı yok yarım saat önce kalktı zaten”. Nasıl yani der gibi bakış attım babama yerime otururken babamın tek cevabı ise “emekliliğimin tadını çıkarıyorum oldu”.E haklı adam 4 yıl önce abime devretti o işi.

Abim deyince “abim erken mi gitti işe diye sordum” annem kafa sallayarak “toplantısı varmış erkenden çıktı o” anlayışla kafamı salladım .

“Bende onun yanına gidicem bugün zaten”.Babam hemen onaylar vaziyetle “çalışın çalışın babanızın şirketi gibi rahat rahat çalışın”.gülümserken.

Bir parfüm şirketimiz vardı dedemin babaannemle açtığı ve babamdan bize devam ettirilen.Ben çok seviyordum hatta bazen istediğim bir koku olunca kendime özel parfüm yaptırıyordum harika oluyordu.Aklıma gelen fikirle telefonumu cebimden çıkardım. “Şu güzel kahvaltının fotoğrafını çekeyim de hatta gelin selfie çekelim abime atarım”.Babamda yüzünde oluşan zafer gülüşü ve annemin yapmayın çocuk orada çalışıyor yazık deyişi olan bir fotomuz kayda geçti.

Kahvaltıdan sonra üstüme güzel yeşil bir elbise giyip saçlarımı yandan topladıktan sonra evden çıktım.Sonra durdum.Hemen koşa koşa içeri girdim.

Babamla annem kahve içiyorlardı koşarak gelen bana döndüler ve ben bir elimde çantayla “e benim arabam yok nasıl gidicem”.Babam gülerek gel benimle dedi birlikte garaja doğru yürümeye başladık.

garajda iki tane araba vardı biri babamın siyah audisi biri de kırmızı lincoln nautilus vardı .Ve benim seçimim kesinlikle kırmızı olandı.

Ben arabaya doğru yürürken babamdan kahkaha eşliğinde “ee başkasını seçeceğiniz düşünmek yanlış olurdu”.Kıkırdadım kırmızı en sevdiğim renkti ve ne olursa olsun her zaman kırmızıyı seçerdim.

“Anahtar arabanın üstünde sen bin çık ben garajı kapatırım”.deyince ona el salladimi Ve arabaya binip şirkete doğru yola koyuldum.

   

….

 

Şirkete girmem itibariyle selam vermeler başlamıştı.Beni gören herkes hoşgeldiniz eslem hanım , sizi burada görmek çok güzel benzeri kelimeleri sıralıyordu.hepsine hoş bir gülümsemeyle cevaplar verip abimin odasına doğru yürüyordum.

Abimin odasının önündeki sekretere ulaştığımda “hoşgeldiniz eslem hanım abiniz odasında sizi bekliyor” dediğinde teşekkür edip içeri girdim.

“Ooo sizi burada görmek ne güzel eslem hanım”diye masadan kalkıp kollarına bana açan abime bende kollarımı açıp sarıldım.

yerime otururken aklıma gelen soruları sıralamaya başladım “Asıl seni burada görmek daha güzel , ee nasıl gidiyor ne yapıyorsun , şirketimizin geleceği ne durumda batıyor muyuz?”

Parmağını bana doğru kaldırıp “inanırmısın bu kadarını ben bile tahmin etmiyordum”kimse tahmin etmiyordu aslında babam şüphe edip bi tur abimle çalışmayı düşünmüştü bile.

Çünkü abim küçüklükten beri iş yapmayı sevmez kendine kendi işlerini yapacak birini arardı.Ama abim 4 yıldır sanki bütün enerjisini bu günler için saklamış gibi şirkette baya iyi şeyler yapmıştı.

“Ama bu işi çok sevdim ve gerçekten hala yapmayı istediğim şeyler kafamda planlı hatta seninle birlikte daha güzel yapacağımıza inanıyorum”kafamı salladım.

“benim sana söylemem gereken birşey var abi”tek kaşını kaldırıp sorar gibi baktı.

Direkt konuya girdim “aslında erken gelmemin bir sebebi var oda şu ki ingiltere'de çalıştığım şirket burada bir şirketle görüşüyormuş ve benimde buraya geleceğimi öğrenince daha erken gidebilme ihtimalimi düşünüp benim onlarla görüşmemi istediler, hatta eğer bu iş olursa benimde bu işin başında olmamı teklif ettiler yani yarın onlarla görüşmem var.Kabul eder miyim belli değil ama görüşmeye kesin gideceğim”.

Güzelce dinledikten sonra “yani ne diyeceğimi bilmiyorum,bana sorarsan burada çalışmanı isterim ama bu senin kararın istediğin zaman burada olabileceğini de biliyorsun zaten yani söylememe bile gerek yok babamla konuştun mu bu konuyu?

“yok yani şu an bir ozan, müge bir de sen biliyorsun teklifi”

“anladım, dediğim gibi size kalmış eslem hanım biz şirket olarak daima sizi şirketimizde aramızda görmekten mutluluk duyarız.”

“Evet evet bende sizin aranızda olmaktan mutluluk duyarım” dedim bir kıkırdamayla.

Biz sohbet ettiğimiz sırada kapı bir ritimle vuruldu ve abim kim olduğunu bilircesine gel gel diye bağırdı.gelen kişi tabi ki ozandı.

“Geldi benim başımın belası”

Parmağımla onları gösterirken“Bakıyorum artık siz ikiniz birbirinizi baya iyi tanıyorsunuz kapı çalışınışından bile”

“ee sen gittikten sonra birbirimizle daha çok vakit geçirdik diyelim”dedi ozan karşımdaki koltuğa otururken.

“Aaa ama şimdi sen geldiğine göre bu deliyle biraz da sen uğraşırsın bende biraz rahat ederim”

Ozan gözlerini devirerek abime bakış attı ve bana dönüp “deliymiş ne güzel birlikte vakit geçiriyorduk,bitti mi aşkımız”

Abim parmağındaki yüzüğü göstererek “ben evleniyorum anlasana benim peşimi bırak” demesiyle biz kahkahayı bastık.

Ozanda cilveli bir edayla “Canım benim için sorun değil eğer senin içinde sorun değilse devam edebiliriz” bana dönüp “hatta geçen hafta birlikte at binmeye gittik biz”.

Evet hatırlıyorum bana fotoğraf atmışlardı beyaz bi atta abim önde ozan arkasında fotoğrafın altında ise beyaz atlı prensimi buldum sıra sizde yazıyordu.

“Hatta o gün onu hikayeye de atmıştın hatırlıyorum”.Ozan bana kaş göz işareti yaparken

abim bir hışımla bilgisayarından bana döndü”Nasıl yani”

Galiba abim o fotoğrafın hikayeye atıldığını bilmiyordu.Dudaklarımı birleştirerek sessizce ozandan özür diledim.

Ozan bana ve sonra abime dönerek “Şeyy ben onu yanlışlıkla instagramda paylaştım da”

Abim ozanın söylediklerini tekrar ediyordu “Yanlışlıkla”

“Evet evet yanlışlıkla”dedi kafasını sallayarak.

kafasında yapboz parçalarını birleştiren bir çocuk edasıyla abim “o yüzden o gün bana gülüyordunuz dimi sorunca da bir şey yok diyordunuz çünkü hikaye bana gizliydi”

Ozan yavaş yavaş yerinden kalktı abime parmağını kaldırdı ve “yakaladın seni sherlock şimdi bu bilgiyle ne yaparsan yap”dedi ve hızlı bir şekilde kaçtı.o sırada abimde fırlamıştı yerinden ama kapıya kadar gitti ve kapıyı kapatıp geri döndü

Benim ise sadece gülmekten karnıma ağrılar girmişti.Abim yerine geçerken öyle bir bakıyordu ki kendimi dizginlemeye çalışıyordum.

 

….

 

Birkaç saat geçtikten sonra abim bana bütün şirketi gezdirmiş ve muhtemel odamı bile bana göstermişti.sonra telefonuma mesaj geldi ve bu mesaj ozandandı.Kıkırdayarak açtım telefonumu mesajda;”bebek abinden kaçtığın an gelde seninle öğle yemeği yiyelim”yazıyordu.Onu onaylayıp konum atmasını söyledim.

sonra abime baktım zaten bir toplantıya hazırlanıyordu.Ona dönüp “ben artık kaçıyorum,zaten seninde toplantın var bende gezilecek kapı çok”.

“tamam akşam görüşürüz”onu yanağından öptüm ve şirketten çıktım.

Arabamı getiren valeye teşekkür edip ozanın gönderdiği restauranta doğru yola koyuldum.

 

Restaurant’a girdiğimde etrafa bakınırken cam kenarında ozanın bana kolu kopmuşcasına el sallamasını görünce gülerek onun yanına ilerledim.Sarıldıktan sonra karşısına oturdum.

“Ne yaptınız benden sonra siniri geçti mi?”diye sordu atarlı bir şekilde.

“yani sakinleşti ama arada aklına geliyordun galiba cık cıklayıp devam ediyordu işine”dedim kıkırdayarak.

“ben o gün bizimkilere çaktırmayın dedim ama hepsi abine bakıp güldükleri için farketmişti o gün ama sesi çıkmamıştı”.dedi

yanımıza gelen garsonlara siparişimi verdikten sonra konuşmaya devam ettik.

“Eee sen ne yaptın iş teklifinden bahsettin mi”

kafamla onayladım “evet söyledim sana kalmış dedi”.

“anladım sen ne düşünüyorsun peki”

“yani ingiltere'deki arkadaşımdan fark ettiğim kadarıyla baya önemli bir şirket ki iş yapma ihtimallerini öğrenince bile çok mutlu olmuşlardı,ben işi kabul etmesem bile onlar işlerine illaki devam edecekler,bende gidip görünce karar vericem yarın”diye anlattım.

İyice dinledikten sonra “bana sorarsan kabul et , güzel bi fırsat gibi”

“yani senin bile ilgini bu kadar çektiyse iyice düşünmeliyim gibi”normalde işi konuşmayı bile sevmezdi.

Göz kırptı“kesinlikle katılıyorum”.

Yemeklerin bitmesine yakın ozanın telefonu çaldı önce telefona sonra bana bakıp yutkundu. “özür dilerim ama bunu yapmak aman açmak zorundayım” dedi bende “tabi bak dedim” ve masadan kalkıp gitti.

Bir dakika sonra masama biri oturdu.Tanımak zor olmadı

Başımı hemen ozanın gittiği yöne çevirdim ama büyük ihtimalle bu yüzden gitmişti zaten.

Derin bir nefes aldım ve demirle göz göze geldim “ben istedim” dedi. “ısrar edince de kabul etmek zorunda kaldı”.

Gözlerimle onu incelemeye başladım koyu kumral saçları, yemyeşil gözleri,keskin çene hattı gergindi, özelliklede boynundaki damardan gergin olduğu daha belliydi

Abimle küçüklüklerinden beri birlikte spor yaparlardı ve hala bırakmadığı gayet belliydi.Omuzları ve kollarındaki kaslar biz burdayız der gibi kendini gösteriyordu.

Bir an daldığımın farkına vardım bildiğin adamın gözünün önünde ayrıntılı bir şekilde röntgen çekiyordum sanki, farkedince başımı yukarı kaldırdım ve gözlerinin içine bakmaya devam ettim.

O da incelememin bittiğini anlamış olacak ki gülümsedi ve “hoşgeldin” dedi.

 

Onu birazcık tanımak istiyorsam gözlerinden o kadar çok şey söylemek ister gibi duruyordu ki ama sadece dudaklarından hoşgeldin kelimesi çıkmıştı.

Sabit bir yüz ifadesiyle “hoşbuldum” dedim.Bende çok söylemek istiyordum ama mantığım buna el vermiyordu.

Rahat bir tavırla arkasına yaslandı.”erken döndün”

Başımla onu onayladım “evet , öyle olması gerekti”.

“Özledin mi?” duraksadı,yutkundu. “yani buraları”gözlerini kaçırdı.

Derin bir nefes aldım “özledim” onun gibi duraksadım “yani dönünce daha iyi anladım özlediğimi ailemi ,arkadaşlarımı”

Kafasını anladım der gibi salladı.

“Anladığım kadarıyla abimle aranızdaki sorunları hala çözememişsiniz.Gerçi çözmeye çalışmış gibi de görünmüyorsunuz ikiniz ama”

“çözülmesi de zor gibi gözüküyor, abinin ne kadar inatçı olduğunu ve asla dinlemediğini biliyorsun bazı şeyleri anlamakta ve kabul etmekte hala güçlük çekiyor”

Doğruydu abim kendi bildiğini yapar karşısındakini pek dinlemezdi ama bu konuya göre değişirdi.Bu kadar uzatması da konunun ne kadar mühim olduğunu belli ediyordu.

“Senin de ondan pek bi farkın olduğu söylenemez tanıdığım kadarıyla”

Yaslandığı yerden masaya doğru eğildi.İmalı bir şekilde tek kaşını kaldırdı “beni kendinle karıştırıyorsun sanırım”

kaşlarımı çattım “konunun benimle bir alakası yok”.

Ağzının içinden bir şeyler geveledi. “ben buraya abin hakkında konuşmak için gelmedim”

Ona ne şüphe canım gayet belliydi.

Konuşmaya devam etti. “Sadece 3 yıl sonra seninle konuşmak ve nasıl olduğunu öğrenmek için geldim”.

Konuşmamıştık ama bütün haberlerimi de aldığını biliyordum.Ve kimden öğrendiğini de şahsen bende ondan haber alıyordum ama ozanı bunu ona söylememesi için ikna ediyordum.

“iyiyim gördüğün gibi neler yaptığımı falan da zaten öğrenmişsindir”

“Doğru öğrendim ama senden duymak istiyor olabilirim”

Tam cevap verecekken telefonum çaldı.Arayan abimdi demire baktım demir telefona baktı.

Aramayı cevapladım,

“Nerdesin pıtırcık?”

“restauranttayım ,yemek yiyorum”

“yiyorum ne yalnız mı yemek yiyorsun”

yani hayır tek değilim desem olmaz demirleyim desem ilk günden hemen surat asmasını istemiyorum demire baktım.Oda beni izlemeye devam ediyordu.

“yok yalnız değilim de sen neden aradın toplantıların bitti mi”

“hee evet şirketteyim hala da açelya aradı çisemin restaurantına geçiyormuş,sende gidicekmişsin galiba o ozanı bana gönder dicektim işim var onunla ama aramak istemiyorum”

Gülümsedim “tamam ben söylerim restauranta geçiyorum o zaman bende öpüyorum seni”

“tamam bitanem bende öpüyorum görüşürüz”.

Kapattıktan sonra demire döndüm “kalksam iyi olur”.

Anlayışla başını salladı “uzun zaman sonra dönünce herkes seni özledi tabi”

“evet, çoğu şey değişmiş ,gün geçtikçe gitmem gereken yerler artıyor”.

Elini bana doğru uzattı “gitmen gereken yerler arasında bana da yer vardır umarım”

uzattığı elini tuttum “var olmasa bile yaratacağından hiç şüphem yok” dedim restaurantı göstererek.

dudağının kenarı kıvrıldı “Bundan emin olabilirsin”.

Kıkırdadım.Arkamı döndüm ve yürümeye başladım.Arkamdan seslendi,döndüğümde

“Bazı şeyler değişmedi, hala eskisi gibi”.

tekrar döndüm ve yürümeye başladım “bazı şeyler gerçekten hiç değişmiyor”.

 

¨¨¨

 

“evett işte geldi”çisem beni göstererek ve bana doğru kollarını açıp yürümeye başladı.

Kollarımı açtım ve ona sarıldım “evet işte geldim benden bahsetmeye başlamışsınız hemen”

Açelya ve müge de bana sarılmak için masadan kalkmıştı.Onlarada sarıldıktan sonra mügenin yanına oturdum.

Açelya konuşmaya başladı “eee anlat bakalım nasıl buldun buraları gittin gideli”

“valla aslında alışmaya çalışıyorum diyelim”

müge bana döndü “sen ozanla öğle yemeğindeydin dimi”

hepsine bi bakış attıktan sonra “evet ama yemeğin sonuna doğru partnerim değişti diyelim biz ona”allah bilir yemeğe bile onun yüzünden çıkarmıştı beni.

Kızlar anlamaya çalışır gibi suratıma bakıyorlardı.

“yani yerken ozan bi anda gitti ve demir oturdu karşıma ” dedikten bir iki saniye sonra reaksiyon vermeye başladılar.

“nasıl yani?”

“demir mi?”

“ne?”

kızlara anlattıktan sonra açelya elini kafasına vurup “tüh keşke aramasaydım çınarı siz de daha uzun konuşurdunuz”.

ona dönüp “iyi oldu çünkü ben ne konuşacağımı bile bilmiyordum”

“canım bunlar o an gelişirdi zaten yazık olmuş”

Müge koluma vurup “boşver baksana zaman yaratmaya meyilli zaten illaki konuşurlar tekrar”

Çisem “onu bunu bırakında abin konuştuğunuzu öğrenince sana surat asar gibi”

“işte bende onu düşünüyorum” dedim çisemi göstererek.

“yani biz bile arada sırada konuşuyoruz ne kadar beni ilgilendirmez desede onunla olduğumuzu öğrenince surat asıyor”dedi açelya

müge “bir de neden kavga ettiklerini bulsak ona göre toparlamaya çalışıcaz da onu da anlatmıyorlar”.

“bende bi kaç kez çınara sordum ama direkt konuyu değiştiriyor”

“farkındayım” dedim açelyayı onaylayarak “Ama benim bir fikrim var ben biraz eşicem bu konuyu bakalım altından neler çıkacak”.

Çiseme döndüm “ee şimdi yeni rota neresi prenses nereye açıyorsun yeni restaurantı”

“hiç öyle deme şu anlık kafamda bi yer yok”

Açelya çisemi omuzundan tutup sarsmaya başladı “ne demek yok kızıl prenses 9 ay oldu”

Çisemin normalde bir restaurantı ve bir kafesi vardı. Bir tane daha restaurant açmayı planlıyordu ama kimseye bunun hakkında bilgi vermezdi.

Bu bir anda olurdu müge ve açelyayı bir anda organizasyona sokar herkese telaş yaptırırdı.

Müge ellerini kaldırıp “ay bir anda olmasın da neye uğradığımızı şaşırıyoruz sonra”

Uzun zamandır böyle konuları ekrandan takip etsemde yakında olmak her zaman daha iyiydi.

 

….

   

Kızlarla yaklaşık iki saat sohbet ettikten sonra evlere dağılmıştık.Herkes eve toplandıktan sonra akşam yemeği yemiş ve annemle babam akşam oturmasına arkadaşlarına gitmişlerdi.

Uzun süre odamda oturduktan sonra çalan zil sesiyle bende aşağıya indim.

Benden önce kapıyı abim açmaya zahmet etmişti.

“hoşgeldin kardeşim , sende keşke gelmeseydin”

Son basamağı indiğimde kimlerin geldiğini anlamıştım erdem ve ozan.Tam abime laf yetiştirecekken beni görünce “oyy benim minik tavşanımda burdaymış” diyerek bana sarılmaya çalışan ozan ve sarılırken kulağına “minik tavşan seni eline geçirirse ne olacağını biliyorsun” diyen ben.abimler içeriye doğru girerken

“ayy doğru ben sana şey yapmıştım dimi sorry küçük tavşan şimdi aklıma geldi”.

“bu konuyu sonra konuşucaz seninle” dedim parmağımı ona sallayarak.

O sırada abim bize dönüp “hangi konu” diye bir bakış attı .

“önemli bir şey değil ya bizim minik tavşanın işleri” diye konuşurken kendini koltuğa bıraktı ozan.

Bende erdeme dönüp “hoşgeldin” dedikten sonra erdem bana dönüp “müge de seni çağırdı bu arada işi yoksa gelsin oturalım dedi”.

Bir eve baktım bir de yapmam gerekenleri düşündüm zaten canım sıkılıyordu en azından gidip onunla sohbet ederdim . Abimlere dönüp “üzerime bir hırka alıp çıkıyorum ben o zaman” diyerek dışarı çıktım.

Mügelerin evine doğru yola çıkarken 2 tane kız çocuğunun dilek ağacına ip bağlamaya çalıştığını görünce onları izleme başladım.İkisininde boyu ağacın dalına dilek asmaya yetmiyordu ve biri diğerini kucağına alıp ipi bağlatmaya çalışıyordu.

Onlara yaklaşıp “yardım edebilir miyim?” diye sordum.

İlk önce bana sonra da birbirlerine baktıktan sonra kafalarını olumlu anlamında salladılar.

yanlarına giderken “dilekleriniz hazır mı diye sordum”.

saçları iki taraftan örgülü olan kız bana dönüp “evet ama boyumuz hazır olmamış daha” diye yanıt verdi.

gülerek yaklaşıp yanına eğildim ve “istersen seni ben kucağıma alim o zaman boyun hazır olur sanki” dedim.,

“olur”diyerek kollarına açtı, bende kollarına tutup kaldırdım ve ağaca yaklaştırdım.

“evet şimdi hazır oldu bağladım dediğinde” aşağıya indirdim.

Diğer kıza döndüm ve “evett şimdi senin sıran sen ne tarafa asmak istiyorsun bakalım”

“nereye asarsam asayım dileğim gerçeklerşir dimi”. başımı olur anlamında salladım “büyük ihtimalle”.

Onun da dileğini bağlattıktan sonra indirdim ve “küçük hanımlar dilekler tutulduysa hava kararıyor herkes evine”

2 küçük bisikletle gelmişlerdi. “zaten alt mahalleden gelmiştik şimdi hemen eve döneriz” dedi ve bana el sallayıp bisikletlerine binip gittiler bir süre arkalarından baktım.

Dönüp ağaca baktım ve karşı kaldırma geçip yürümeye başladım.

 

Kapı ikinci çalınışta açıldı.”ayy eslem iyi ki geldin” dedi telaşla.

“Noldu sana,neden panik perileri uçuşuyor kafanda”

Elimden tutarak beni odasına sürüklemeye başladı. “ normalde seni buraya film izlemeye çağırmıştım ama acil bir nikah şekeri siparişi de geldi bence 500 kişilik bir nikah şekeri bu gece bitirebilirim dimi” gözlerime onu onaylamam için bakıyordu ama ben şuan kafamda hesap yapmaya başlamıştım bile.

Kafamı kaşırken konuşmaya başladım“Yani biraz zor olacak ama biz neleri başardık dimi”

“Aç ordan twd nin ilk sezonunu anca bitiririz” dedim gülerek.

O sırada odanın kapısında elif belirdi. “eslem abla hoşgeldin”

Ona öpücük atarak “hoşbuldum birtanem”.

“Aaa elifcim hoşgeldin canım kardeşim sana ne kadar ihtiyacım var biliyormusun”

Elifin yüzünde biraz üzüntü ve biraz endişeyle “ya abla yine mi ya kaç kere dedim sana son dakika sipariş alma diye, görende paraya çok ihtiyacın var sanıcak ya”

“yaptım bir hata şu kıza bir destek eli gönderin çok mu?, hem belki küçük sermayelerle babama rakip çıkıcam nerden biliyorsun”

İkisini de durdurarak “tamam başlayalım bence ne kadar erken o kadar iyi”

 

Dört buçuk saat sonra…

 

“Bunlar bitti ama bende bittim”dedim yüzümü ovuşturarak.

Çisem bize dönüp“evet bende yatmaya gidiyorum artık”dedi ve odadan çıktı.

Bende telefonumdaki saate bakıp “saat on iki buçuğa geliyor bende artık gidiyorum”.

“Eslemim seni de yordum , ama bunu telafi edicem söz veriyorum”.

İşaret parmağımı mügeye doğru kaldırıp “bir dahakine buluşma planlarını ben yapsam daha iyi olacak gibi” müge de beni onayladıktan sonra bana kapıya kadar eşlik etti .

Dışarı çıktığımda hava biraz daha serinlemişti . iyi ki hırkamı giymiştim.Sokağın kenarından kenarından yürümeye başladım.

“Eslem”

Duyduğum sesle yolun kenarındaki arabadan inen demire baktım.

“demir , merhaba”

yüzündeki şaşkınlıkla “merhaba da bu saatte nereye gidiyorsun?”.

“He ben mügelerdeydim , öyle oturduk lafladık falan şimdi eve dönüyordum ”sonra aklıma takılan soruyla devam ettim.

“asıl sen bu saatte nerden geliyorsun ki?” dağılmış saçları siyah takım elbisesi, elinde ceketi ve büyük ihtimalle saatler önce boynunda olan ama şu an cebinde yer bulmuş kravatı, bir iki düğmesi açılmış gömleği ile bana bakarken.

“iş yani işten geliyorum” dedi omuzlarını silkerek.

Tek kaşımı kaldırarak “bu saatte işten mi geliyordun yani?”

“hıhım biraz uzun sürdü yarın önemli bir toplantım vardı o yüzden” dedi ensesini ovarken. toplantı demesiyle benim de aklıma yarın gitmem gereken toplantı geldi ve ben bunu yeni hatırlamıştım.

Demire “anladım kolay gelsin o zaman , iyi geceler sana” diyerek el salladım ve önüme dönüp yürümeye başladım.

Bir süre sonra karşı kaldırıma geçip arkama baktım ve hala olduğu yerde arabasına yaslanmış beni izlediğini gördüm.

Eve girdim, büyük ihtimalle annemle babam gelmiş ve abimde ortalıkta olmadığına göre evdeki herkes yatmıştı.Odama çıkıp,gece lambasını yaktım,Yatağa oturacaktım ki aklıma gelen düşünceyle balkona çıkmaya karar verdim acaba hala demir ordamıydı.

Balkona çıktığımda orada olduğunu gördüm ben çıktığımda yaslandığı yerden kalktı ve bana el sallayarak eve doğru yürümeye başladı.

Eve doğru yürüyüşünü izlerken aklıma yarınki toplantı tekrar gelince hemen uyumaya gitsem iyi olacaktı.

 

Bölüm sonu 💕✨️

Bu arada hesabım instagramdaki hesabım @thekitapyumm da kitap için hem bilgiler hem de videolar bulunmaktadır haberiniz olsunn🧚🏻‍♀️🥰

Loading...
0%