Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4.Bölüm

@zambakkokusu1

Merhaba pıtırcıklar 💕

 

4. Bölümle yine birlikteyiz 🥰

Umarım yine keyifle okuyacağınız bir bölüm olur .

Bölüm hakkında yorumlarınızı ve Oylarınızı bekliyorum keyifli okumalar 🧚🏻‍♀️

 

 

 

4.BÖLÜM

 

Güneş ışığının pencereden odaya sızmasıyla yavaş yavaş uyanmaya başladım.Gözlerimi ovuşturarak açmaya ve baş ucumdaki saatin kaç olduğunu anlamaya çalışıyordum.Saat dokuzdu ne ara bu kadar uyumuştum ben ya , dün nasıl yorulduysam kesintisiz bir uyku çekmiştim ama hala hiç uyumamış gibi uykum vardı.

  

Abimde kesin işe gitmiştir bu saatte ben geç kalmıştım.İnsan bir uyandırırdı en azından .

Telefonumu elime aldığımda ingiltere'deki şirketten gelen mesajlara bakmaya başladım tahmin ettiğim gibi işi kabul etmişlerdi ve bella bliss in yüzde yirmilik ortağıydılar. Bana da bu şirkette onları temsil etmem için iş teklifi etmişlerdi.Vakit kaybetmeden onlara bu işi istemediğimi bildiren bir yazı yazsam mı onu düşünüyordum.Neyse öyle kaba bir şekilde hemen reddetmiyim biraz zaman geçsin.

 

Artık bir an önce hazırlanıp şirkete gitsem iyi olacaktı.Yataktan çıktım ve hazırlanmaya başladım.

 

…..

 

Üstünde küçük çiçekleri olan sarı bir elbise giymiştim.Saçlarımın iki yanından tutamlar alıp ortada tutuşturmuş geriye kalan saçlarımı da dalgalı bir şekilde serbest bırakmıştım.

Arabamı şirketin otoparkına park edip şirkete doğru yürümeye başladım.

 

Arkamdan bir ıslık sesi yükseldi.Tam sinirli bir şekilde geriye doğru dönecektim ki gelen kişinin ozan olduğunu farkettim.Hemen yüzümde samimi bir gülümseme yer aldı.

 

“Fıstık bugün hava biraz kapalı diye güneşin görevini sen mi devraldın sarı elbise falan”

Ona sarılırken “yani iltifat edeni gördüm de senin gibisini görmedim, gün geçtikçe beni daha da şaşırtıyorsun.

Omuzlarını kabartıp yürümeye devam etti “Biliyorum birtanem bu da benim huyum ne yapabilirim”.

“ee sabah sabah gelmişsin şirkete burada mı çalışmaya karar verdin yoksa”

“E tabi ki başka nerede çalışıcam” dedim.

“Yani belki demirin yanında olursu-” sonra durdu ve “gerçi çınar bunu duyarsa pek mümkün değil gibi ama”

sakin bir şekilde ona dönüp “abimin haberi var , yani dün oldu anlattım toplantıyı falan”

şaşkınlıkla sordu “peki ne tepki verdi”.

Dudaklarımı büzdüm “hiçbirşey öyle biraz düşündü ama bir şey söylemedi”.

Verdiğim cevapla daha da şaşırmıştı.Öyle konuşarak şirkete girmiştik.

 

Üst kata çıktığım gibi abimin odasına yürümeye başladım. Kapıyı çaldım ve içeri girdim.

“Güzelim , hoşgeldin”

iltifatı da alınca daha tatlı tatlı yürümeye başladım yanına, sarılırken

“E abi aşk olsun ama niye uyandırmadın birlikte gelirdik şirkete ben uyuya kalmışım”. dedim karşısındaki sandalyeye oturdum.

“odaya geldim ama uyuduğunu görünce hiç uyandırmak istemedim dün yorulmuştun.”

“o kadar da dedim , yarın burada işe başlayacağım diye”

Abim önce bana sonra da önündeki kağıtlara baktı “bende bunun hakkında konuşmak istiyordum”. Yerinden kalktı ve önümde olan masaya oturarak bana baktı .

“Senden birşey isteyebilir miyim?”

“Abi bu zamana kadar ne istedin de ben yapmadım , yani bazen istesemde yapmak zorunda kaldım tehditle falan ”. dedim gülerek.

Oda gülümsedi ellerimi tuttu “yok bu öyle bir şey değil , burada çalışmanı istemiyorum”.

Yüzümde ki şaşkınlığımı gizleyemedim “nasıl yani?”

“yani bu söylediğime şaşırabilirsin ama ben başka bir yerde çalışmanı istiyorum”.

Umarım düşündüğüm şey değildir.

Derin bir nefes alıp devam etti “bella bliss te”

Düşündüğüm şeymiş “Ama abi-” konuşmamı kesti “bir şartla bana onun hakkında olan biteni haber vereceksin”.

Bir nevi benim casus mu olmamı istiyordu. Demir hakkında bilgileri ona söylememi ,iyi de nasıl böyle bir şeyi yapabilirdim ki

“Abi bunu neden yapayım?”

“Çünkü benim güvenebileceğim ve demirin şüphelenmeyeceği tek kişi sensin”

“onun hakkında neden bilgi almak isteyesin ki onunla küssün sonuçta”

“haklısın ama öğrenmek istediğim bazı şeyler var , benden sakladığı bir şeyler biraz da aramızda ki mevzunun uzama sebebi bu”

Aklıma gelen düşünce ile bende bir şart koydum.

“ o zaman benimde bir şartım var” abim sorar gibi başını salladı.

“eğer olurda bu sakladığı şeyler küs olmanızın mantıklı bir sebebi değilse bunu daha fazla uzatmayacaksınız”.

Abim kafasını aşağı yukarı salladı. Bende rahat bir nefes aldım ve ayağa kalktım “Yani şimdi ben casus mu oldum”.

Abimde ayağa kalkıp bana sarıldı “küçük casusum benim”.

Fikir aklıma yatmıştı çünkü böylelikle abimle demiri barıştırabilirdim. Ya da sonsuza kadar küsedebilirlerdi ama ben iyi ihtimali düşünmeyi tercih ediyordum.Biraz bu konu hakkında plan yaptıktan sonra abimin odasından çıktım.

İyiki iş teklifini reddetmemiştim.İlk iş onu kabul etmekle başlayacaktı.Şimdi ise ikinci iş olarak şirketin kapısındaydım.

İçeri girip burada çalışacağımı söylesem benden şüphelenir miydi acaba . ya da neden abinin yanında çalışmadın derse. Ama zaten bir nevi ilk iş teklifini bana o yapmış sayılır. Neyse abimle konuştuğum gibi sakin soğukkanlı olacaktım bunu halledebilirim.Derin bir nefes aldım ve şirketin kapısından içeriye girdim.

 

 

Demirin ağzından;

 

Önümdeki dosyalarla uğraşırken kapı çaldı.Gir dediğimde asistanım “Demir bey eslem hanım geldi sizinle görüşmek istiyormuş”. Eslem hanım mı geldi Eslem dediğine emindim dimi yanlış duyma ihtimalim ne kadardı.

Onun söylediğini teyit etmek amaçlı tekrar sordum “Eslem hanım mı dedin?”

Asistan başını salladı “evet efendim eğer müsait değilseniz ben gönderebilirim”.

Gerçekten gelmişti “Hayır yani evet göndermeyin içeri gelsin” tamam diyerek kapıyı kapattı.

 

Bir dakika sonra eslem kapıyı çalarak içeri girdi. Sakin bir tavırla bana bakıp “müsaitsin dimi bir şey konuşmak için geldim de” sakin olması fazlasıyla dikkatimi çekmişti.

“Tabiki müsaitim” ellerimle masanın önündeki koltuğu gösterdim.O koltuğa geçip otururken bende kalktım ve karşısındaki koltuğa oturdum.

“Evet konuşmak istediğin konu nedir?” keşke bütün konuları oturup konuşabilsek seninle böyle

“NovaRise sizin ortaklık teklifinizi kabul etti” NovaRise onun ingiltere'de çalıştığı şirketti. Konuşmaya devam etti “ve burada ki hisselerinin kontrolünü bana verdi”.

Bunu tahmin etmek zor değildi.Ama bir dakika , yüzünden anladığım kadarıyla öne doğru eğildim “yani demen o ki burada çalışacaksın”

Derin bir nefes verdi “evet eğer sizin içinde uygunsa”

“Benim için tabiki uygun ama abin için uygun mu ona pek emin olamadım”.

Hafif gülümsedi “Abimle konuştum yani sorun edeceğini sanmıyorum” işte buna şaşırmıştım.

Çınarın böyle bir şeye izin vermesi biraz garipti.Ortak arkadaşlarımızın olması normaldi ama kız kardeşinin burada çalışmasına müsaade etmesi gerçekten şüphe uyandırıcıydı.

“Şirkete benim de ortak olduğumdan haberi var yani”

“Evet” diyerek onayladı beni bende daha fazla uzatmadan ayağa kalktım ve “E hadi kalk bakalım güz çiçeği sana yeni şirketini gezdireyim”.

 

 

Eslemin ağzından;

 

Yaklaşık yarım saattir kendi odamda çalışıyordum.Benim odam demirin odasının yanındaydı. Demirin odasının karşısında ise akının odası vardı. Ama buradaki çalışanlardan anladığım kadarıyla akın şirkete fazla gelmiyordu.

Demirinde zaten bir tane büyük şirketi olduğu için haftada 2 gün falan burada oluyormuş geri kalan günlerde asistanı onun yerine buradaki işleri hallediyormuş.

Odamın kapısı çaldı.Gir dedikten sonra elinde kocaman iki çiçek buketi ile ozan giriş yaptı.

“merhaba , naber “ deyip elindeki çiçek buketlerini masanın üstüne koydu eliyle kollarının ve omuzlarının üstünü silkeledi , üstünü düzeltti.koltuğa oturdu ve bana dönüp ee bi kahveni içerim artık o kadar çiçek taşımacılığı yaptım .

Çiçekleri işaret ederken kimden bunlar diye sordum . eliyle işaret etti “bu benden , bu diğeri de abinden ben senin burada işe başladığını öğrenince hayırlı olsuna gideceğimi söyledim.Oda giderken çiçek buketi siparişi verdi bana” sonra aklına gelen soruyla bana doğru gözlerini açtı ve “Sahi , senin burada çalışmana nasıl müsaade etti o “.

Ellerimi masada birleştirdim ve konuşmaya başladım. “Yani şöyle oldu ben burada çalışmak istediğimi falan söyledim. Başta bi düşündü ama sonradan kabul etti. Bende şaşırdım bilmiyorum fazla uzatmadım”.

Ozan çenesini kaşıdı “fazla uzattılar şimdi de gururlarına yedirip barışamıyorlar işte”.

masanın köşesindeki telefona uzanırken “aman ne yaparlarsa yapsınlar”, döndüm “kahve söylüyorum o zaman” deyip onay alınca odamıza iki kahve söyledim.

Biz kahve içip sohbet ederken odanın kapısı çaldı ve demir içeriye girdi. Önce bana, ozana sonra masada ki çiçeklere baktı. “girebilir miyim” dedi bana bakıp, girmişti zaten de “tabi” diye onu onayladım ve geçip ozanın karşısına oturdu.

“Bakıyorum da eslem buraya gelince beni değil onu ziyaret etmeye başladın daha ilk günden” gülmemeye çalıştım.

Ozan kahkaha atıp “bi kıskançlık mı seziyorum burada” dedi.

Demir omuz silkti “yoo bende senin yerinde olsam aynı şeyi yapardım”.

Bana bir bakış attı “ee sen ne yaptın alışabildin mi buraya”

ozan araya girdi “alışmış alışmış şirketteki dedikoduları bile öğrenmiş hemen”.

Telefonumun çalmasıyla arayanın açelya olduğunu gördüm.Pardon deyip telefonu açtım.

“eslem ne yapıyorsun birtanem?”

“şirketteyim çalışıyorum hayatım sen?”

“peki çok işin var mı ya”

“yok aslında ne oldu ki?”

“ya birkaç siparişim var da bana yardıma gelebilir misin kimseyi bulamadım onur meselesi”

“onur mu ?” önümdeki iki kişi bana hızlı bir şekilde dönüş yaptı.

“Aman gurur meselesi işte her neyse gelince anlatırım, ama yanında kimseyi getirme anladın sen onu” dediğinde ozana baktım ikiside merakla bana bakmaya devam ediyordu.Açıklama ister gibi bir halleri vardı.

“Onur gurur olan onur yani” ikisi de anlamış gibi başlarını sallayıp önlerine döndüler.

Boğazımı temizledim.“ tamam ben şey geliyorum o halde”deyip kapattım.

Demire döndüm “benim burada pek yapacağım iş olmadığına göre ben çıkıyorum artık”.

Tek kaşını kaldırıp biraz düşündü sonra kafasıyla onayladı “yarın bir toplantı yapar resmi bir şekilde konuşuruz herkesle”

“tamam” diyerek kalktım.Ozan da benimle ayağa kalktı.”o zaman bende seninle çıkayım”.

“yok gerek yok ya siz oturun sohbete devam edin ben giderim” dedim ve onları odamda yalnız bıraktım.

 

 

Vakit kaybetmeden açelyanın yanına gittim. Çiçekçi dükkanının girişinde önce çiçekli bir yoldan geçip öyle giriliyordu. Benim buraya ilk gelişimdi gerçi görüntülü aramalarda çokça görüyordum ama ekrandan göründüğünden daha güzeldi her yer. Dükkana doğru yaklaşırken açelyayı gördüm.

“Ya burası ne kadar güzel böyle”kafasını kaldırıp beni gördüğünde ayağa kalktı.

“Eslemim hoşgeldin birtanem”

“Burada neden yaşlanmadığını şimdi anlıyorum burası cennet gibi”

“Aynen öyle stresi burada atıyorum ben”

Çantamı yakındaki koltuğa koydum ve ellerimi kaldırdım “Evet şimdi anlat bakalım neymiş bu onur meselesi”

Eline bir çiçek alıp konuşmaya başladı. “Şimdi şöyleki bugün büyük bir şirket bana bu gece ki davet için sipariş verdi ve eğer bu siparişi zamanında ve güzel bir şekilde yetiştirebilirsem çiçekçilik kariyerimde büyük bir mertebeye geçebilirim.”

Sonra beni dükkandan arka bahçeye götürdü. Güzel bir bahçede burada vardı “ şu gördüğün arkadaki arsayıda alabilirsem kocaman bir çiçek bahçesi ve böyle küçük konaklama ve Herkesin kullanabileceği alanlar yaratmak istiyorum” göğsümde bağladığım Ellerimi açarak alkış yapmaya başladım.

“vay be bu gerçekten harika iyi de sen bu arsayı almak istesen normalde alabilirsin ki”

“Evet biliyorum ama dedeme söz verdim. Yani burayı sadece buradan gelen bütçeyle yapmak istiyorum dedem buraları öyle yapmış”.

Şimdi daha iyi anlıyordum açelyayı , burası daha doğrusu bu çiçekçilik mesleğide bir nevi ondan kalmıştı. Çocukken dedesiyle birlikte büyütmüştü burayı zaman geçtikçe de elinden almıştı. Şimdi dedesi balıkesirde yaşamaya devam ediyordu ara sıra buraya geliyordu.

“eee hadi o zaman nereden başlıyoruz”.

“Biz şu yapılacak çiçekleri çıkaralım birazdan iki tane eleman bize yardım etmeye gelecek onlarla devam ederiz”.

“Tamam” diyerek çiçeklere doğru yürümeye başladım”.

“Hatta senin şu işide konuşuruz”. dedi imalı bir şekilde

“ne işi dedim bilmezmiş gibi”

“demirin yanında işe başlaman mesela abisinden izin alman onunda bir şey dememesi” onu geçiştirdim “konuşuruz konuşuruz zamanımız çok”.

 

“Öyle işte” dedim koltuğa doğru yaslanırken.

Açelya da son lokmasını ağzına attı.”Yani yaşayıp göreceğiz neler olacağını”.

Etrafa baktım “ee o zaman bizde buraları toplayıp çıkalım artık”.

“ bencede bugünlük paydos yarın kendime tatil vericem”.

 

Açelyayla dükkanı kapatıp evlere dağılmıştık.Bende şimdi arabamda eve doğru gidiyordum.Yağmur yağacak gibiydi ağustos daha bitmemişti ama sonbahar gelmek için baya can atıyordu.

Mahalleye vardığımda sakinlik hakimdi.Havanın serinliğine rağmen komşular ya bahçede ya balkonlarda vakit geçiriyordu. Mügelerin evinin yanından geçerken kornaya bastım hemen balkona çıktı pencereyi açıp aşağıdan bağırdım.

“Rapunzel sarkıt o güzel saçlarını” müge kahkaha attıktan sonra cevap verdi “kıvırcık saçlı ve esmer olmam dışında pek bir problem göremiyorum”.

“gel de eve gidip çay içelim bak bir sürü tatlı aldım”.

elini çenesine koyup iki saniye düşünür gibi yaptı “çok cazip bir teklif kabul etmesem olmaz”.

“bence de bekliyorum” deyip arabaya bindim evlerimizin arasında beş altı ev falan vardı.

Arabada beklerken karşıdan demirin arabasını gördüm.Arabalarımız aynı hizaya geldiğinde yarı açık camdan başıyla selam verdi ve yoluna devam etti.Nereye gidiyordu bu saatte acaba takip etsemiydim yok canım bu casusluğu da çok abartmaya gerek yok.

 

 

 

Sabah erkenden uyanıp yavaş ve sakin bir şekilde hazırlanmaya başladım. Uzun bir süre gardolabın önünde kıyafetlerimi izlemekle geçirdim. Ne renk ve nasıl bir kıyafet giysem uzun süre bunun hakkında düşündüm.En sonunda lacivert bir ceket elbise de karar kılmıştım. Nasıl olsa daha çok şirkete gidecektim bütün kıyafetlerim giyilmeyi bekleyecekti.Saçlarımı hafif bir topuz yapıp önden iki tutam salık bırakmıştım.Ve kırmızı ruju da sürmeyi ihmal etmemiştim.

 

Odamdan çıkarken abimle karşılaştım.Bana baktıktan sonra alttan yukarı tekrar baktı.”Sanki benim ceketimi giymişsin de başka hiçbir şey giymemişsin gibi gözüküyor”.

“İnanır mısın buna moda diyorlar”.

Bilmiş bir şekilde konuşmaya devam etti “belli bu elbise de moda kelimesi kadar kısa”.

“Ha ha ha” deyip merdivenlere yöneldim.

 

Şirkete gelirken demiri görmemiştim. Direkt odama gelmiştim ve on dakika sonra konuşulduğu gibi toplantı başlayacaktı.Kendime bir asistan tutsam iyi olacaktı galiba bir ara bu konuyla ilgilenmeliydim.

Zamanı geldiğinde toplantı odasına doğru yol aldım.>Ben giderken kapıda akınla karşılaştım. Kapıdan içeri girerken beni görünce arkaya doğru bir adım atıp benim geçmem için müsaade etti. “teşekkürler” deyip odaya girdim. Demir ve birkaç çalışan masaya oturmuş bizi bekliyordu.

Bizde yerimize geçtikten sonra toplantı başlamıştı.Toplantı boyunca demirin bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum.Bense ona kısa bir bakış atıp dinlemeye devam ediyordum.

Toplantı bitimine yakın hoşgeldin tebrikleri faslı olmuştu.

En son odada demir ben ve akın kalmıştık.”Akında bana elini uzatıp seninle çalışmak keyifli olacak şirkete bir renk geldi diyebiliriz” dedi.

Bende elimi uzatıp “teşekkür ederim, bende sabırsızlanıyorum” dedim ve akın müsade isteyerek odadan çıktı.

Akının odadan çıkmasıyla demir söylenmeye başladı “ renk gelmişmiş girsin bütün renkler-”

“demir saçmalama” diyerek onun lafını kestim.

“Hem kötü bir şey demedi o kadar da abartma”.

Demir “kötü bir şey demediğinin farkındayız canım ona ne şüphe”.

aklıma gelen düşünceyle ona döndüm “ hem madem sen akından hoşlanmıyorsun neden ortak oldun ki”.

Bana bakıp konuşmaya başladı “iyi adamdı”. Dedi yüzündeki değişik bir ifadeyle

“İyi adamdı ne , yeni evlenmişte bir hafta sonra kocası içkici kumarcı çıkmış gelinler gibi konuşuyorsun”.

Derin bir nefes aldı ve ayağa kalkıp “ben odama gidiyorum” dedi.

kapıyı açarken konuştum “Şey bende gelebilirmiyim odana” tek kaşı havalandı “ yani şirket için aklımda birkaç plan var da onu konuşmak için”.

Bakışları yumuşadı “tamam gel bekliyorum” diyerek odasına gitti.Bende odama gidip birkaç belge aldım ve odasına doğru ilerledim.

Odasından içeri girdiğimde koltuğuna oturmuş bekliyordu.yanına yaklaşırken konuşmaya başladım “hazır sonbahara girerken bir ürün çıkartırsak çok güzel olabilir. bu mesela bir parfüm olabilir ya da sonbahar renklerinde palet ve ruj çeşitleri gibi”.

Masaya koyduğum kağıtları “devam et” diyerek incelemeye başladı.

Elindeki kağıtta parfüm ile ilgili fikirler vardı yanına geçip öne doğru eğildim.

“müşteriler için güzel bir koku piyasaya çıkarmamız lazım akılda kalan bir koku , hiç unutulmayacak olmalı”.

Yüzünü bana tam dönmese de nefesini hissedebiliyordum. “benim bildiğim bir koku var ama bunu kimseyle paylaşmaya niyetim yok”.

Fazla sıcak olmaya başlamıştı sanki, adamın içine girersen böyle sıcak olur işte boğazımı temizleyip kafamı kaldırdım “böyle işte birkaç fikrim var”.

Arkasına yaslanıp “şu parfüm işini ekiple konuşmanı tavsiye ederim onların bu konuda sana daha çok yardımı dokunur”.

Kafamı “evet mantıklı” diyerek masanın üstündeki kağıtları topladım ve kapıya doğru yürümeye başladım.

He birde diyerek ona döndüm “benim bir asistana ihtiyacım var onu da halletmem lazım”.

“Nasıl bir asistan?”

gözlerimi devirerek konuştum “Çalışabilen, eli yüzü düzgün bir asistan” dedim ve kapıyı açıp odadan çıktım.

 

Demirin dediği gibi onun odasından çıkıp kreatif ekibin yanına gitmiştim fikirlerimi konuşmuştuk onlarında çok hoşuna gitmişti.Bir süre beyin fırtınası yaptıktan sonra örnekler oluşturmuştuk.Bende sonra odama çıkmaya karar vermiştim.

“Aa eslem”

Sesin geldiği tarafa döndüm “aa kaan nasılsın?”

Şaşırmış bir tavırla etrafına baktı “ben iyiyim de asıl sen nasılsın burada ne işin var?”

Ona elimdeki dosyaları göstererek cevap verdim. “e ben burada çalışmaya başladım dün”

Gözleri kocaman açıldı “aa öyle mi ben bilmiyordum hayırlı olsun sevindim senin adına”.

“teşekkür ederim”. dediğim sırada akının odasının kapısı açıldı.

“Oo eslem hanım ilk günden bu kadar yorulmak yeter hadi gel birlikte yemeğe çıkalım” dedi bana bakıp.

Kaan da bana başıyla selam verip demirin odasına doğru yürümeye başlamıştı.

“olur aslında dosyaları bırakıp geliyorum” dedim ve odama yürüdüm.

 

¨¨¨¨

 

Şirketten çıktıktan sonra akın “benim arabamla gidelim istersen” dedi bende “sorun olmaz” diyerek kabul ettim.

arabaya bindiğimizde bana döndü “aslında seninle aynı yerde çalıştığımıza sevindim biliyormusun normalde burada pek tanıdığım yoktur.”

Ona bakıp gülümsedim “burada derken istanbul mu yoksa başka bir yer mi?”

“türkiye olarak , seninle geldiğim gün onyıl sonra geldiğim gündü”.

şaşırmıştım on yıl sonra türkiye'ye döndüren neydi acaba.

Sessiz bir araba yolculuğu yapmıştık.Lokantaya vardığımızda cam kenarı bir masa seçip oturduk.

ve ben dayanamadan sordum “on yıl sonra seni türkiyeye döndüren şey ne acaba merak ettim?”

Gülümsedi “inanamayacaksın ama bir kadın desem çok mu garip olur”

Gözlerimi kıstım “bak şimdi daha çok merak ettim”.

Kahkaha attı “işte aradığım heyecan bak şimdi sana anlatıyorum ama kimseye anlatmak yok anlaşıldı mı?”

Ellerimi çenemde birleştirip heyecanlı bir şekilde konuştum “anlaşıldı”.

 

 

¨¨¨¨

 

Yarım saat önce , demirin ağzından ;

 

Ben çalışırken bir süre sonra odaya kaan girdi.Ondan bizim holding'te imzalanması gereken dosyaları buraya getirmesini istemiştim.

“Ben de diyorum abim bu şirketi neden bu kadar önemsemeye başladı”.

“Nedenini öğrendim” dedi ukala bir şekilde.

Düz bir suratla cevap verdim “ ne yapmalıyım ödül falan mı vereyim”.

Oda düz bir ifadeyle bana döndü “mutlu olmadın mı?”

“salak mısın kaan ben onu hayatım boyunca yanımda istiyorum sence mutlu değilmiyim”

Parmağıyla suratımı gösterdi “görünüşe bakılırsa hayır”.

“Babamı buldum ondan dolayı”

“aa gerçekten mi” diyip benimle birlikte bilgisayara baktı.

Bilgisayara bakarak konuştum “molde de”

“Hadi ya norveç'te miymiş , e ne zaman aldıracaksın?”

kafamı salladım“Aldırmıcam biraz orada takip ettiricem kimlerle falan görüşüyor diye ona göre”

“Anladım” dedi.

Sonra kaana döndüm.”E sen eslemle ne konuştun?”

yerine geçerken konuştu “yok öyle çok konuşmadık hayırlı olsun falan dedim görünce”

“İyi bari istersen çağırda birlikte sohbet ederiz”

“hee eslemi mi çağıramam ya o akın abiyle yemeğe çıktı”.

Umarım yanlış duymuşumdur. “ne zaman ?”

“daha demin ben senin yanına gelirken”

Telefonumu elime aldım “sen bana bunu şimdi mi söylüyorsun?”

Omuz silkti “aklımdan çıkmış bir an”

 

Telefonda eslemi arayacaktım ki durdum neden arıyordum ki yanına gitsem daha iyiydi.

ayağa kalktım ama sonra tekrar geri oturdum şimdi gitsem kesin olay çıkacaktı ve bunun sorumlusu ben olacaktım.Mesaj atabilirdim. Ne yazmalıydım hemen buluşalım yazsam bu ne böyle çok kaba, buluşmak istiyorum yazsam eslemi azıcık tanıyorsam ben istemiyorum deyip geçebilirdi. Seninle konuşmam gereken bir şey var müsait olunca beni ara yazdım. Kim bilir o akın ne anlatıyordu kıza allahım. Sinirli bir şekilde arkama yaslandım .

O sırada kaan karşımda bana bakıp kafasını sağa sola sallıyordu “ sen iyice delirdin abi bi doktora falan mı görünsen”.

cıkladım “yok en azından bir kaç kişiyi de öldürüp öyle gideyim bana bu sadelik yakışmaz”.

 

 

Eslemin ağzından;

 

Yemeğin bitmesine yakın demirden mesaj geldiğini gördüm.

 

Demir:Seninle konuşmam gereken bir şey var müsait olunca beni ara.

Ne konuşacaktı ki benimle şimdi. Casusluğu öğrenmesi için fazla erkendi.Büyük ihtimalle akınla yemeğe çıktım falan diyedir herhalde.

O sırada akına döndüm.”Yemek bittiğine göre ben yavaş yavaş kalksam iyi olur”.

ağzını peçete ile silip konuştu. “E ben bırakayım seni”

“Yok ya sen hiç zahmet etme bir arkadaşım mesaj attı şimdi yakınlardaymış onun yanına gidicem”.

“Anladım , teşekkür ederim o zaman bana eşlik ettiğin ve tabiki tavsiyelerin için” dedi gülümseyerek.

Bende aynı gülümsemeyle karşılık verdim “ne demek , işe yarar umarım” diyerek yanından ayrıldım. Ve kapıdayken demire konum ve mesaj attım.

Eslem: İyi o zaman rica etsem burdan alırmısın arabam şirkette kaldı

Demir : tamam

 

 

Deniz kenarında olduğumuz için orada sahil boyunca yürüyüp bir banka oturdum.Aslında olduğum yer eve çok yakındı. Biz küçükken gelip burada oyun oynardık.Bu bankta da demirin ismi yazıyordu hatta.Tekrar düşününce aklıma gelmişti yine.

 

 

Demir dokuz eslem beş yaşında iken ;

 

Eslem koşarak çınarın elini tutup çekiştirmeye başladı “abii gel sana çok önemli bir şey göstericem”

Çınar o sırada arkadaşlarıyla kim daha iyi gol atar yarışına girdiği için eslemi yanından gitmesi için ısrar ediyordu.

 

Eslem abisinin onunla ilgilenmeyeceğini anlayınca kenara gidip kollarını göğsünde birleştirip küstü.O sırada demir yanına geldi eslemin “bana göster eslem bak ben burdayım küsme hadi”.

Eslem kafasını kollarının arasına kapattı. Demir elindeki çiçeği esleme yanaştırıp “bak elimde çiçek var onu senin için getirdim”.

Eslem kafasını kaldırıp baktı sonra çiçeği eline alıp konuşmaya başladı.”aa ne güzel çiçek bu adı ne” demir gülümseyerek “onun adı güz çiçeğiymiş annem söyledi sadece sonbaharda açarmış bu” .

Eslem elindeki çiçeği parmaklarının arasında döndürerek “güz çiçeği , artık benim bir güz çiçeğim var” diye bağırdı.Sonrada demirin elinden tutup doğruca ozanın olduğu tarafa doğru götürmeye başladı.

 

Ozan o sırada bir bankın tahta tarafına ismini kazımaya çalışıyordu.Eslem demiri ozan'ın yanına getirdi “bak ozan burayı yazıyor”.

Ozan esleme dönüp “buraya gelen beni tanısın diye ismimi yazıyorum akıllım”. Eslem bankın demir tarafını göstererek “peki buraya neden yazmıyorsun”.

Bilmiş bir edayla konuştu ozan “orası demirden yapılmış çünkü”

Eslem korkmuş bir şekilde demire döndü “burayı senden mi yaptılar”.

demir ve ozan eslemin söylediğine gülmeye başladılar ama eslem hala korkmuş bir suratla onları izlemeye devam ediyordu.

Gülmesini bitirdikten sonra demir esleme “hayır bu malzemenin adı da demir benden yapılmadı dedi”.

Eslemin biraz kafası karışmıştı ama demirden yapılmadığını öğrendiğinde de biraz olsun rahatlamıştı.

Demir yerde bulduğu gazoz kapağını eline aldı bak hatta bende buraya ismimi yazayım sonra esleme döndü istersen senin ismini de yazabilirim.Eslem hemen elleriye hayır işareti yapmaya başladı. “ben istemiyorum burası eslemden yapılmadı”dediğinde demir tekrar güldü. Demirin ismini yazarken eslemde yanında onu izliyordu. “bence yanına birde kalp yap daha tatlı gözükür”. deyince demir eslemi dinleyerek isminin yanına bir de kalp çizdi.

O günden beridir. bankta isim hala yazılı bir şekilde durmaya devam ediyordu.

 

 

Günümüz;

 

Parmağımı isminin üstünde gezdirdim.Yüzümde samimi bir gülümseme vardı.

“Unutmamışsın “ dedi demir yanıma otururken.

Ona dönerek gülümserken cevap verdim “unutmadım” Bana olayı büyüdüğümde tekrar anlatmışlardı.Başta biraz inkar etmiştim ama sonradan bende her hatırladığımda gülüyordum.

demire döndüm “ sen benimle ne konuşacaktın?”

Demir biraz düşünür gibi durdu sonrada “hatırlamıyorum,çokta önemli değilmiş demek ki” dedi.

Ben tekrar bir şey söyleyecektim ki konuşmadan o konuştu. “bence biraz böyle birlikte sessizce otursak güzel olur” dedi.

Hak verdim , önüme döndüm ve bu anın tadını çıkardım.

 

Bölüm sonu 🧚🏻‍♀️💘

 

İki sorum var size ,

Birincisi sizce hikaye nasıl ilerliyor?

 

İkincisi hikayede geçmiş bölümler yer alması sizce nasıl ?

 

İnstagramda da reels videosu çok tutulmuş sevgiler saygılar 🥰

 

 

Loading...
0%