Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5.Bölüm

@zambakkokusu1

Evet pıtırcıklar beşinci bölümü huzurlarınıza sunuyorum💕

Bölüm hakkında oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum iyi okumalar 🧚🏻‍♀️💕

 

 

5.Bölüm

Bugün hafta sonuydu.O yüzden işe gitmeyecektim.Aşağı inip ailemle güzel bir kahvaltı yapmış odama çıkıyordum.Odama girdiğimde telefonuma gelan mesajla onu burada unuttuğumu fark etmiştim.Elime aldım , dokuz yeni mesaj acaba yine hangi aksiyon bizi bekliyordu.

Dedikodu kraliçeleri ;

Müge: Günaydın çikolata taneleri bugün bir şeyler yapalım mı?

Açelya:Günaydın birtanem

Açelya:Valla iyi olur aslında ya

Açelya:Aklıma birşey geldiii

Açelya:Kızlarr nerdesiniz

Müge:Eslem hala uyuyor olabilir mi

Açelya: Çisemm senin restaurantta çok iş var mıı?

Çisem:Aslında pek sayılmaz yani çalışanlar sayesinde her şey planlı

Açelya:Eslem uyanmış ya çınar öyle söyledi

Eslem:burdayım burdayım telefonu odada unutmuşum

Açelya:Şimdi kızlar herkes buraya toplansın

Açelya:Birlikte dağ evine gidelim mi?

Açelya:İki günlüğüne pazartesi döneriz

Müge:Aslında çok güzel fikir he

Eslem:Hemen bavulumu hazırlamaya başlıyorum

Çisem:Hadi hakkımızda hayırlısı

Açelya: Bir saat sonra mügelerin evinin orada buluşalım.Arabayı ben sürerim.

Bavulumu hazırlamış üstüne birde oyun falan almıştım.Bir de yolluk yemek mi yapsaydım ya ama o işi müge yapmıştır zaten harika yemek yapıyor.Ben yavaştan mügenin evine doğru yol alsam iyi olurdu.Bavulumu aşağı indirirken abimle karşılaştım bavula bakış atıp “nereye” diye sordu.

Ellerimi belime yerleştirdim. “Allah allah sen sevgiline her şeyi yetiştirirken, o sana yetiştirmiyor mu yoksa ?”

Şüpheyle bana bakınca “dağ evine gidiyoruz” tam bende geleyim diye lafa atlıyacağını bildiğim için ben ondan önce davrandım “kız kıza dördümüz”.

“Hadi şu bavulu aşağı indirmem de yardım et”

Omuz silkti telefonunu cebinden çıkardı ve yanımdan geçti “banane kendin taşı” diyerek odasına yöneldi.

Gerçekten katkısız orjinal manyak olabilirdi.Neyse ben kendi valizimi kendim indirirdim.

 

Annemlere haber verdikten sonra evden dışarıya çıkmıştım.Valizimi çeke çeke yol kenarında yürüyordum ki yan taraftan bir ses duydum. “pişt”

Sesin geldiği tarafa döndüğümde demirle karşılaştım.Balkonun kenarına yaslanmış bana sesleniyordu.Pişt mi demişti o bana.

Göz göze geldiğimizde valizi göstererek sordu “nereye böyle” Önce valize baktım sonra ona döndüm “gidiyorum burada çok durduğumu farkettim”.

Yaslandığı yerden doğruldu “dağ evine gidiyorum”.

“tek başına mı?”

“yok canım niye tek başıma gideyim kızlarla gidiyorum”

Başını salladı “iyi yolculuklar” deyip içeriye girdi.Trip mi atıyordu şimdi bana bu , gerçi dün biraz adamı delirtmiş olabilirdim ama çok ta abartmamıştım yani .

 

Dün akşam ;

 

Uzun süre sessiz bir şekilde oturmuştuk.Bu sessizliği bozan demir olmuştu. “Akınla yemeğe çıkmışsın”.

Onun bana döndüğünü fark etmiştim ama ben ona dönmeden denize bakarak cevap verdim “evet teklif etti bende kabul ettim”

“neyi?”

Ona doğru döndüm “yemek yemeyi işte”

“Yemek yemek istiyorsan bana söyleyebilirdin birlikte yerdik”

Bu konuşmanın sonunu az çok hayal edebiliyordum.Ve benim önümde iki seçenek var bende ilk seçeneği kullandım salağa yatmak.

“İyi de sen teklif etmedin ki”

Gözlerimin içine baktı.Sonra kafasını çevirdi içinden sabır dilediğini gerçekten çok iyi bir şekilde gösteriyordu.

“teklif etmeme gerek varmıydı sence eslem?”

“tabi ki hayır da o öyle bir anda sorunca bende kıramadım”.

“kıramadın”.

“hı hı”diyerek başımı salladım. “Hem zaten akın gayet iyi bir insan yani tanıdığım kadarıyla”

“Ne zamandan beri tanıyorsun”

“Yemek yediğimizden beri”

“Bir saat önce falan yani”

“Yani , ne farkeder bir insanı bir günde de tanırsın onu günde de değişir”

“Hem buraya neden geldiğini falan anlattı”

“Neymiş gelme nedeni”

“Onu söyleyemem söz verdim” dediğimde ayağa kalktı .

Konuşmanın nereye gideceğini bilmesem havada uçan kuştan bile kıskandığı için çekişebilirdim ama bunu yapmayacaktım en azından şu an değil.

“Seni bırakayım hadi” diyerek arabaya doğru yürümeye başladı.

Bırakmana gerek yok istersen desem bu sefer daha çok uzun sürebilir. O yüzden sessizce arabaya geçtim bana bir bakış atıp arabayı çalıştırdı. Sessiz bir yolculuk yaptıktan sonra arabayı kendi evinin önünde durdurdu.

Morali bozulduğunda içine kapanıp hiçbir şey söylemezdi. Ve buda o anlardan biriydi. Uzatmadım “İyi akşamlar” dedim ve cevap beklemeden çıktım.

 

 

 

Günümüz;

 

“Hop hop burada duruyoruz varış yerine ulaştınız” diyerek kollarımdan tutup beni durdurdu müge.

“Ay dalmışım bir şey düşünüyordum” dedim etrafa bakarak, açelya ve müge bavulları bagaja yerleştiriyorlardı.

Müge bavulumu elimden aldı “ ver bana ben yerleştireyim.”

Yanlarına gidip arabaya yaslandım “Ee herşey hazır mı?”

Açelya bana döndü “hazır sayılır çise-” dedi ve Çisem valizini çekiştirerek bize yanaşıyordu.”ben geldimm”

“hoşgeldin bitanem” diyerek kucakladı onu açelya

Bende bagajdaki valizlere bakıyordum.Yani iki günlük tatile değilde iki haftalık seyahate çıkabilirdik.

Müge elindeki son çantaları getirdi “hepimize yolluk sandviç falan yaptım giderken yeriz”

Zaten bir saatlik bir mesafeydi tek sorunu yolun dağlık bir yol olmasıydı.

Bütün her şeyi arabaya yerleştirdikten sonra hepimiz yerimize geçtik.

Açelya arabayı kullanıyor bende yanında oturuyordum.Müge ve Çisem de arkadaydı.

Açelya son kez aynaları kontrol ettikten sonra “evett hazırmıyız” dedi.

“hazırızz” diyerek bağırınca hepimize gururlu bir anne bakışı atıp arabayı çalıştırdı.

İlk dakikalarda şarkılar açıldı eşlikler edildi ama yaklaşık yarım saat sonra hepimizin pili bitmişti.

“Gece fırtına bekleniyormuş” dedi çisem telefonda gezerken

Açelya aynadan arkaya bakıp “ yirmi dakikalık yolumuz kaldı sayılır” dedi.

Açelya telefonunu yolculuk için bana vermişti ama telefon bir türlü susmuyordu.Mesaj atanın kim olduğu gayet belliydi.Gelen yirmi ikinci mesaja baktım ve açelyaya gösterdim.

“Abim sana hala tripli belli ki bu kaçıncı mesajı hep te çıkartma yolluyor.”

“ay napabilirim yani haber vermediysem sonuçta o gelmeyecekti her şey bir anda gelişti”.

Telefonuma gelen çağrıyla kızlara döndüm.

“Evett bende dedim bir şey eksik ozana kimse söylemedi dimi gideceğimizi”

Israrla telefonum çalmaya devam ediyordu.Müge telefonu elimden aldı “ver bana ben hallederim”dedi ve yorgun hale bürünüp telefonu açtı ve ozanın bir şey demesine müsaade etmeden “ozancım biz sana dönücez şuan çok meşgulüz” dedi ve karşı tarafın bir şey demesini beklemeden kapattı.

Çisem de düşündükten sonra “mantıklı iyi bir yalan bulup geri döneriz” dediği sırada müge ona dönüp “ tabiki de dönmicez en fazla ne olabilir ki” diyerek konuyu kapattı.

Fazla uzun olmasa da yollar sayesinde yorucu geçen bir yolculuktan sonra dağ evine varmıştık.Dağ evinin etrafı yolların aksine gayet düzenli ve temizdi.

Ön tarafında yeşillikli bir yolun ortasında kapıya doğru taş döşemeler vardı.Bir de yan tarafında arabalar için bir garaj.

İki katlı tam kartpostallık bir evdi.Bildiğim kadarıyla en az kırk yılı vardı.Ama her sene özel olarak bakımı yapılırdı.

Arabayı garaja çektikten sonra hepimiz inip vücudumuzu esnetmeye çalıştık.

“Şu valizleri taşıyalım hadi” diye bagaja doğru yürüdü açelya

Elime anahtarı alıp salladım.Ona dönüp “dur önce bi ne ile karşılaşıcaz ona bakalım” diyerek kapıya doğru ilerledim Çisem de benimle birlikte arkamdan geliyordu.

Kapıyı açtım ve geriye doğru ittim arkamı dönüp kızlara “kimse varmı diye bağırsam ya” dedim gülerek müge de bana gülerek cevap verdi “Bir de cevap gelirse o zaman sıkıntı” içeri doğru yürüdüm.

İçerisi tozlu ve karanlıktı.

Hemen salona gidip yerden tavana doğru olan pencereye ilerledim ve kenardan perdeyi açtırdım.Pencerenin açılmasıyla evin içine büyük bir aydınlık hakim olmuştu.

“İyi o kadar fena durumda değil” dedi müge koltuğun üstündeki örtüyü alırken

“hadi eşyaları taşıyalım yağmur yağmadan”dedi çisem. Gök gürüldemeye başlamıştı bile.

 

Çok geçmeden bütün valizleri ve geri kalan şeyleri taşımıştık.Şimdi de bir yandan hem marketten aldığımız meyve ve sebze dahil bütün yemek malzemelerini dolaba yerleştirirken bir yandan da akşam yemeği hazırlıyorduk.

Elimdeki son poşeti de boşaltıp mutfaktaki koltuğa oturdum. yemek programlarındaki dış ses gibi konuşmaya başladım “ee ne yemeği var akşama müge hanım”.

Çisem çikolata yerken devamını getirdi “yaptığınız yemeklerle akşam misafirlerinizden tam puan almayı düşünüyormusunuz?”

Doğrarken gözyaşlarını teslim ettiği soğanlardan kafasını kaldırdı. “bunca uğraşa rağmen alamazsam kavga çıkar zaten , bir makarna üstüne de bir tavuk sote yeter size”

Çisem kafasını olumlu anlamında salladı “ben menüyü beğendim sıkıntı yok”.

Mügenin yanına ilerleyip ocağın başına geçtim ve tavadaki tavukları karıştırmaya başladım.

O sırada açelya elinde telefonuyla mutfağa girdi. “bizimkiler de akşam toplanıcaklarmış çınar dedi”.

“Daha iyi fazla aklına gelmezsin”diye konuştu çisem elindeki telefona bakarken

“Şu an şu dakika gel desem varya yağmur falan dinlemez deli” dedi açelya.

konuşmaya başladım “yani zaten biz kız kıza gidicez dediğimde görseydin yüzünü , bir tur da dönünce gör sen şimdi”.

Müge kahkaha attı “o değilde siz birde ozanı düşünün dönünce”

Kafamı sağa sola salladım “yani onu düşünmek bile istemiyorum” telefonumu kontrol ettim.

“Garip bir şekilde de hala mesaj atmadı bana”.

“Amann onsuz gelmemizi hazmetmeye çalışıyordur”. dedi müge elindeki tabakları tezgaha çıkarırken.

Çisem de tezgahın üstündeki tabakları aldı ve “ee o zaman sofrayı hazırlamaya başlayalım” diyerek kış bahçesine doğru yürüdü.

Bir kaç dakika sonra kış bahçesinde sofrayı hazırlamış birlikte oturup sohbet etmeye başlamıştık.

Yemek yerken gözler bir anda bana çevrilmişti.bende hepsine bakıp “ne oldu” derken açelya konuşmaya başladı. “Asıl sana ne oldu , her fırsatta bi yerlere dalıp düşünceli düşünceli takılıyorsun”.

“Bir şeyim yok diyordum ki” Çisem “Anlatta rahatla bu kadar içinde tutmak sana da zarar balım”.

“Aslında doğru ya siz de bir fikir verin bana diyerek” dünkü yaşadıklarımı anlatmaya başladım.

“yani fazlasıyla kıskanmış”dedi açelya

Çisem yaslandığı yerden kolunu masaya dayayıp konuşmaya başladı.“onu bizde anladık ama bu kadarı da fazla yani”

Açelya hak verir şekilde başını salladı “bir de sana olan aşkını hiç dile getirdiğini duymadım ben, hep seviyor koruyor kıskanıyor gibi ama tık yok”.

Aslında ben duymuştum dedim.Ve burada bir tek müge biliyordu.

“nasıl?”

“ne zaman sana söyledi mi?”

Mügeden ses çıkmayınca ona doğru döndüler.

“Sen biliyor muydun?” dedi çisem

Açelya eliyle onu durdurdu “dur şimdi onu anlatsın da dinleyelim”

“ozanla konuşurken duymuştum”dedim.

 

 

Üç sene önce

 

Kapıyı kapattım.Abim resmen şu an kendinde değildi.Odasında ne varsa alt üst etmişti.

Evde bir tek ben vardım Ve onun gelişini duymamam mümkün değildi.Gözü hiç bir şeyi görmüyordu.Direkt odasına çıkmış ne var ne yoksa sinirden kırıp dökmeye başlamıştı sesleri duyunca ilk başta yanına gitmeye tereddüt etsemde beni gördükten sonra biraz sakinleşip odasının kapısını kapatmıştı.

Bende şimdi ne olduğunu öğrenmek için demirin evine gidiyordum.Vücudum titriyordu korkudan.Ne olduysa büyük ihtimalle o biliyordu.

Demirin evine yaklaşırken bağırış sesleri oradan da gelmeye başlamıştı.Ne oluyordu böyle

Evin kapısına doğru gitmeden bahçeden gelen seslerle o tarafa doğru ilerledim.Demiri görüyordum yanında ozan ve kaan da vardı.Ne konuştuklarını duyabiliyordum.

“Benim yerimde olsa o da aynısını yapardı!”diye bağırdı demir.

“Tamam abicim anlıyorum ama şuan sırası değil otur yerine” dedi kaan demirin omzunu tutup.

“Ben anlamıyorum ki size noldu bir anda” dedi ozan ayakta dolanırken

“Benim gidip konuşmam lazım”

“Otur şu an hiç boşuna gitme çınarın gözü dönmüştü konuşmaz seninle” dedi ozan

Demir biraz düşündü “Eslem”

Ozan demire dönüp sordu “noldu esleme?”

“Eslem evdeydi eslemle konuşmam lazım benim”.

“Ne konuşacaksın abi eslemle şuan”dedi kaan.

“O evde eslemi bana karşı dolduruyor olabilir eslemin benden duyması lazım” Neyi ondan duymam lazımdı bilmiyordum ama seste çıkaramıyordum.

“Eslem evdeyse eğer şuan olup biteni illaki öğrenmiştir demir, sen şu olayı anlat bize ne oldu?” diye sordu ozan.

“Anlatamam, benim eslemle konuşmam lazım beni dinlemeli”

“Eslem şuan abisini öyle gördüyse seni hayatta dinlemez demir yeter!”diye bağırdı ozan.

“Tamam o zaman korkmuştur o, sen git eslemin yanına”

Kaan su getirmeye içeri girdi.O sırada ozan bağırmaya başladı “OĞLUM ESLEMİ NİYE ÖNEMSİYORSUN ŞU ANDA!”

Demir ayağa fırladı. “ÇÜNKÜ BEN ESLEME AŞIĞIM ŞUAN AN TEK ÖNEMSEDİĞİM KİŞİ O!”

Ozan şaşkın bir şekilde demire sordu. “yoksa bu yüzden mi kavga ettiniz? , esleme aşık olduğunu mu söyledin çınara”

Demir derin bir nefes alıp arkasını döndü ve bahçeye doğru yürüdü. Neden yalanlamıyordu ki ,neden konu bu değil demiyordu.

Bana mı aşıktı gerçekten ve abimle benim yüzümden mi kavga etmişlerdi.Abim neden bana bir şey söylemedi o zaman. Sonra yavaş yavaş hafızamdan abimin odaya girince bağırdığı cümleler aklıma geliyordu.

Bunu nasıl yapar !

O kadar zaman benden bunu nasıl sakladı nasıl yüzüme baktı!

Vücudum korkuyla daha çok titremeye başlamıştı.Sessiz bir şekilde arkamı dönüp eve yürümeye başladım.Üstüme esen rüzgar beni hem üşütüyor hemde sanki içimdeki ateşi söndürmek istiyordu.

 

 

Günümüz;

 

“Ben konunun bu olduğunu sanmıyorum ya” dedi müge

Konuşmaya başladım “Bende bunun olduğunu düşünmüyorum,ama merak ettiğim ve cevap bulamadığım çok soru var , mesela neden hiç benimle konuşmaya çalışmadı , peşimden gelmedi , sevdiğini söylemedi “

açelya bana hak verir gibi “ orası doğru mesela neden sen buraya gelince yine konuşmaya çalışıyordu seninle”

“yine de aralarında ki meseleyle ilgili olduğunu düşünüyorum ben” dedi çisem ve devam etti.

“hem bu olayda biraz gariplik var senin ailenin seni ingiltere'de okumayı bir anda kafana sokması , demirin o sırada ortalarda olmaması dimi” dedi kızlara dönüp.

Açelya da hemen söze girdi “Evet bizde demiri uzun zaman görmedik sonradan ortaya çıktı”.

“Belli bir zaman sonra her şey tekrar yerine oturdu sanki”dedi müge

Kafamda daha fazla düşünceler dolaşmaya başlamıştı. “bilmiyorum işte ama tek bildiğim bu konu çözülmeden bir şeyler olamayacağı ayrıca ben giderken bu kadar sakin değildi buralar yani biraz çözülmüş gibi”

“orası kesin” diyerek hak verdi kızlar bana.

 

Yemeğin sonuna doğru kapı çaldı.Birinin geleceğini zannetmiyorduk.Çalan zil sesiyle birbirimize baktık.

“Beklediğiniz ve haber verdiğiniz birisi yok dimi” dedi çisem bize bakıp

bende ellerimi yukarı kaldırıp konuştum “ bana bakmayın valla benim hiç alakam yok”

“hem bu yağmurda kim gelebilir buraya”dedi müge yani dışarıda yağmur şiddetini artırmaya başlamıştı.

Kapı ikinci kez çaldığında müge kapıya doğru yürümeye başladı peşinden de biz. O sırada açelya da elinde bıçakla yürüyordu.Elindeki bıçağı göstererek konuştum “bu ne”

“Sus lazım olabilir”.

Aldığım cevapla kafamı sallayıp kapıya döndüm.Müge kapının kolunu tutmuş bize bakıyordu.Elini kapının kulpundan geri çekti “ay acaba açmasak mı?”

 

“saçmalama” diyerek bıraktığı kapının kulpunu tutup kapıyı direkt açtım.

Karşımda gördüğüm kişiyle ne yapacağımı şaşırmıştım.

“Kızım çıksana şurdan , zaten bu yağmurda zar zor geldim”.Dedi eliyle beni ittirerek ve o ıslak yağmurluğuyla içeri girdi.

“Ozan senin burada ne işin var?”diye sordu çisem

Üstündeki yağmurluğu çıkartırken konuştu “sizin ne işiniz varsa ondan işte”

Müge ellerini göğsünde bağlayıp konuştu “Hadi canım çağırdık mı biz seni?”

Ozan “hodo conom çoğordok mo boz sono?”diye taklit etti mügeyi

Sonra açelyanın elindeki bıçağı görüp cevap verdi “bune kız meyve bıçağıyla mı öldüreceksin beni?”

Açelya elindeki bıçağa baktı “ne var be yapamazmıyım sanki” diyerek mutfağa girdi.

Sonra hepimiz peşinden mutfağa girdik.Sofrayı gören ozan hemen sandalyeye oturup “valla yol beni acıktırdı he bi tabakta bana verin yemek”.

Çisem dışarıdaki havayı gösterdi “harbiden sen bu yağmurda nasıl geldin ya”

Önüne koyduğum tabağa bakıp konuşmaya başladı “eslemi aradıktan sonra çıktım ben yolun yarısında yağmura yakalandım”.

Müge konuşmaya devam etti “yani biz pek gel dediğimizi hatırlamıyoruz ama”

Ozan mügeye döndü “kızım sen telefonu suratıma kapatınca daha çok hırslanıp sürdüm arabayı ben”

Açelya konuştu “iyi bari kötü bir şey olmamış”

“hem aslında güzel oldu ya seninde gelmen” dedim gülerek çünkü kendisi bir neşe kaynağıydı resmen.

“sonunda beni gördüğüne sevinen bir insan” dedi beni göstererek ozan

sonra konuşmaya devam etti “evett niye toplandık peki biz”

Açelya cevap verdi “yani biz biraz birlikte vakit geçirelim uzun zaman oldu diye toplandık”

“ee iyi yapmışsınız geçirelim “dedi.

“sen sonradan kendi kendini davet ettirmiş gibi oldun ama neyse” diye ekledi müge

ozan kaşlarını çatıp cevap verdi “kızım sen hala dün için bana trip mi atıyorsun ya”

hemen kafamı mügeye çevirdim “ne oldu ki dün”

Ozan konuşmaya devam etti “ne olacak ben bunun okulunun ordaki yoldan geçiyordum bu da bir lavukla sohbet ediyordu” müge hemen ozanın sözünü kesti “lavuk değil o doğu”

Ozan ona bakıp devam etti.“heh işte yer yön farketmez o lavukla konuşurken görünce uzaktan buna bağırıp yanıma çağırdım buraya gel diye ondan beridir trip atıyor bana”

Hepimiz kafamızı mügeye çevirdik çünkü cevap hakkı mügedeydi “ya ben orada ne güzel fırsat yakalamış konuşuyorum,çocuk belki de beni evine davet edicekti”ve parmağıyla ozanı gösterdi. “Bu bana yolun karşı tarafından bağırdı, küçük kurbağa buraya gel diye çocuğa da rezil oldum zaten”.dedi ozana kaşlarını çatıp

Ozansa hiç üstüne alınmadan yemeğini yemeye devam ediyordu.

 

Yemeği yedikten sonra hepimiz salonda oturup telefonlarımıza gömülmüştük.Sonra Ozan telefonunu elinden bıraktı ve ayağa kalktı. “Yeni nesil gündeki teyzeler gibi buraya oturmaya geldiniz galiba”Hepimizin dikkati ona çevrilmişti.

Çisem gözünü telefonundan ayırmadan cevap verdi “ee ne yapmamızı istersin”

“Neyse her zaman hazırlıklıyımdır bu konulara biliyorsunuz”.Sonra açelyaya döndü “içki var mı ?”

Açelya “evet evden getirmiştim” Ozan ellerini birleştirdi “heh güzel birde komedi filmi açalım en azından daha iyi olur”.

Açelyayla beni gösterdi “siz ikiniz sofrayı hazırlayın” sonra çisem ve mügeye döndü ve dudaklarını büzdü. “Sizin ikinizde de iş yok ama gel bakalım minik kurbağa bizde filmi açalım”dedi.

Yaklaşık on beş dakika sonra masa hazır bir şekilde filmi izliyorduk.

Biz hepimiz yavaş yavaş içerken ozanın içkiyi kafasına diktiğini gördüm.Yeniden doldurmak için kaldırdığı bardağı tuttum.

“Ozan bak yavaş iç çok hızlı gidiyorsun” .

Elimden bardağı çekti. “Bir şey olmaz”

Yan taraftan açelya uyardı “ozan bak bu ağır bir içki, öyle bir çarpar ki yavaş iç”

Ozan kafasını sallayıp güldü “Ya kızım ben sizden daha dayanıklıyım bir şey olmaz bana”dedi.Nedense 1 saat sonrasını hatta yarım saat sonrasını tahmin edebiliyordum.

 

Yirmi beş dakika sonra ozan kendi kendine konuşmaya başlamıştı.İlk önce filmdeki çocukla konuşmaya başlamıştı.

Koluna dokunup “ozan iyi misin” diye sordum.

O ise bana far görmüş tavşan gibi gözlerini açmış “anaa kız eslem filmdeki çocuk gibi aksanlı konuşmaya başlamışsın”diye cevap verdi.

Acayip olan ise benim kendimden şüphe edip doğru mu diye kızlara bakmamdı.Ama kızlar bana bunun doğru olmadığını söyler gibi kafa salladılar.İçim rahatlamıştı.

Açelya yerinden kalkıp ozanı kolundan tuttu “ben sana o kadar hızlı içme dedim dimi çarptı işte”.

Müge ise ozana acıyan gözlerle bakıyordu. “Kaldırıp yerine mi yatırsak” diye sordu.

En mantıklı fikirdi şu anda kalkıp ozanın bir kolundan tuttum beni gören açelya da ozanın diğer kolundan tuttu ve biz zar zor ozanı kaldırıp odaya götürmeye başladık.Biz ozanı götürürken mügede önümüzden gidip bize kapı açıyordu.

Yatağa yatırırken ozan hala konuşmaya devam ediyordu. “telefonum yok eslem telefonum yok” dedi bana. Büyük ihtimalle telefonunu oturma odasında unutmuştu.

Müge de “tamam getiriyorum telefonunu” diyerek odadan çıktı.

 

Çok geçmeden ozan uykuya dalmıştı ve biz içeriye geçip ona gülmeye devam ediyorduk.

“Bir de ben dayanıklıyım diyordu gördük dayanıklılığı”

mügeye döndüm “lütfen ama yarına da saklayalım sabah daha büyük dalga geçilir”

“aynen bencede daha eğlenceli” diye hak verdi bana.

 

Saat gece yarısına gelirken kapının zili çaldı.Hepimiz yine birbirimize baktık.Artık kim gelmiş olabilirdi ki .

Müge konuşmaya başladı “Bu salak pencereden atlayıp şuan kapıyı çalıyor olamaz dimi”

Aslında bu ozandı yani yapamaz diyemezdik.

Çisem “yok bunu yapabilecek kadar kafasını kaldıramaz o ya”dedi.

Ve biz yine kapıya doğru gitmeye başlamıştık.Bu sefer çisem önde ilerliyordu.Açelya ise eline kapının kenarından odun aldı.Ona odunu göstererek süper işareti yaptım “bu daha iyi”.kafasını salladı.

Çisem kapıyı açarken müge konuştu.Üçten geriye sayıp aç.

Üç iki bir kapıyı açtı.

Aynı anda kelimeler yükseldi.

Ben ve müge “abi” diye seslendik.Açelya ise “Çınar” diye ve çisem de “erdem” diye

Abimler içeri girerken “sizin burada ne işiniz var diyemeden” sağ taraftan ozan geldiği gibi abime sarıldı. “Çınarr gelmişsin” diye

Biz de en az abim kadar şaşkındık.Ozansa kırk yıldır görmediği arkadaşıymış gibi abime sarılmaya devam ediyordu.

Abim ozanı biraz kendinden ayırdıktan sonra bize dönüp “siz iyi misiniz?” diye sordu.

Biz de ne olduğunu anlamadan birbirimize baktık ve “ iyiyiz neden sordun ki” diye cevapladı açelya.

Abim konuşmaya devam etti. “ee hani hırsızlar gelmiş eve girmeye çalışmışlar”.

Çisem gözlerini kısıp konuştu “ne hırsızı be”

Erdem bu sefer konuşmaya başladı “E bizi ozan aradı , hırsızlar eve girmeye çalışıyor falan dedi sonra da bir anda kapandı telefon , bizde hemen buraya geldik”.

Aklıma gelen düşünce ile kahkaha atmaya başladım.Kızlara da elimle televizyonu gösterince onlarda bana katıldılar.

Sonra açıklamak için abime döndüm “biz evde tek başınayı izliyorduk”sonra ozanı gösterdim şuan abimin koluna sarılmış duruyordu “ozanda çok içince işte sonuç bu olmuş” dedim ve tekrar gülmeye başladım.

Erdem ve abimde durumu anladıktan sonra gülmeye başladılar.

“ulan ben seni” diyerek ozanı kolundan çıkardı abim

Erdem ise elini alnına koydu “oğlum senin yüzünden nasıl geldik ya”

Müge ilk önce erdeme sarıldı sonrada ozana bakarak konuştu “Neyse şunu yine yerine yatıralım da içerde oturalım” dedi.

 

Abimle birlikte ozanı yatırdıktan sonra salona geçtik.Abim açelya nın yanına oturdu.Bende Çisemin yanına oturdum. Açelya abime sarılarak konuştu “ee o zaman hazır siz de gelmişken iki gün burada kalırız”.

Abim konuştu “yani şu fırtınada allah korudu zaten bizi , durduktan sonra anca eve döneriz”.

Sonra bana döndü “Eslem bana bir bardak su getirir misin abicim” deyince ayağa kalkıp mutfağa gittim ve su getirdim.

Su bardağıyla tekrar geri dönerken kapı tekrar çaldı.Ve ben artık bu sefer dayanamayıp hızlı bir şekilde kapıya yöneldim.

“Yani daha kim-” demeye kalmadan karşımda gördüğüm kişiyle donakaldım.

“Demir”

 

 

Bölüm sonu 🧚🏻‍♀️✨️

 

Bonus soru ❗️

Bölümde ki en favori sahneniz hangisi ¿?🥰

Loading...
0%