@zatenhepyalandolan
|
Çağla: sarp ve yalçın yazmış
Çağla: gerçekten bir anda onca şeyin içine girmemi nasıl başardınız
Çağla çevrimdışı.
İshak: hassiktir gerçekten ama ya
Yağız: cevap vermene gerek yok çağla
Yağız: konuya hiç girme dediğin gibi
Pamir: Yağız haklı
Pamir: zaten konunun senle alakası yok
Çağla çevrimiçi.
Çağla: sinirden delireceğim
Çağla: şaka gibi gerçekten
Yağız: Çağla ne oldu
Çağla: salağın teki sarptan numaramı isteyerek aldığınızı
Çağla: pamir için olduğunu falan söylemiş
Çağla: yalçın durmadan arayıp yazıyor
Çağla: tüm her yerden engellemiştim ama arkadaşlarından arıyor
Çağla: sarpta bir bok bilmiyor sadece biri siz sarpla konuşurken görmüş ve yalçına saçmalamış
İshak: olum konu harbi direk sana patladı
İshak: özür dileriz bu arada
Yağız: nereden bilelim böyle bir salaklık olacağını bizde
Pamir: ikiniz cidden bir numara alacaktınız onu bile batırdınız
İshak: Pamir bize patlama sende amk
Yağız: sarp verdi numarayı pamir git onunla konuş amk sinirini bizden çıkarma birde
Pamir: konuştum zaten size verdiği kağıtta ki numaranın doğru olduğuna emin
Pamir: biri değiştirmiş
İshak: ceketimin cebindeydi kağıt
İshak: ceketimi sadece numarayı aldıktan sonra çok kısa bir süre çıkardım
Yağız: o ara değiştirmiş şerefsizler
Pamir: Çağla iyi misin
İshak: yazmadın bir an bir şey mi oldu
Yağız: yalçın denen mal hala aşık mı sana amk ayrıldığın halde yerinde durmuyor
Yağız: çağla iyi misin gerçekten
Pamir: çağla bir sorun varsa söyle lütfen
Pamir: iyi misin
İshak: çağla korkutma bizi
Çağla: iyiyim
&
055...: kapınızın önündeyim
055...: in hadi çağla sadece konuşacağız
Gelen mesajlar ile perdeyi hafif araladım, kafamı eğip baktığımda sitenin içerisinde olduğunu görmüştüm. Sinirle dudaklarımı ısırırken, odama doğru ilerledim. Voleyboldan yeni geldiğim için altımda siyah dizlerimin üzerinde bir tayt vardı, sıfır kollu tişörtün üzerine ince bir hırka alırken anahtarı alıp kapıyı kapattım.
Bir elimde telefonumu sıkıca tutarken, yanlışlıkla eklendiğim fakat beni merak eden insanlara karşılık tek dediğim şey kısa bir yalandı. Binanın kapısını açtığımda hafif esen rüzgarla saçlarımın arkaya doğru uçmasına izin verdim.
Sitede duran Yalçın'a ilerlerken gözleri gözlerimi buldu. Bakışları bedenime kayarken sinirli bir iç çekti, nedenini biliyordum.
"Üşümene rağmen neden antrenmandan sonra eve kadar böyle geliyorsun, Çağla?" Dediğinde elim istemsizce yumruk oldu. Buz gibi olan bacaklarıma değen sağ elim ile irkildim. Yalçın'ın bu kadar şey bilmesi hoşuma gitmemeye başlıyordu.
Beni tanıyan insanlardan nefret ederdim, ben kendimden kaçarken onların yüzüme vurdukları benliklerim acı veriyordu.
"Neden geldin?" Diyerek artık konuşmasını ister gibi yüzüne baktım, bana bakıp iç çekerken bunu da umursamadım.
"Ayrılmamızın sebebi biri değil dedin bana," demesi ile onu rahatça onayladım. Buna karşılık alayla gülüp bana doğru adımladı aramızdaki mesafeyi kapatırken elini saçlarına atıp çekiştirdi.
"Çağla, Pamir denen herif ve arkadaşları neden senin numaranı aldılar Sarp'tan o zaman?"
Neden bir olay olacaksa haberim dahi yokken buna dahil oluyordum. Gerçekten tek istediğim kendi isteklerim ile bir şeylerle alakalı olmaktı, aniden eski sevgilimin bana hesap sorması diğer üçünün hiç karşıma çıkmaması gerekirdi.
Sabah okula gidip gelince ise tüm gün antrenmanlarda olmalıydım, boş zamanlarımda kitap okumalı, kendime vakit harcamadan babamın dediklerine uymalıydım ama herkes bunu engellemeye çalışıyordu resmen.
Onlar yüzünden terk edilmeyeceğim.
"Vaktin belli ki sadece bana yokmuş Çağla? O şerefsize mi vakit ayırmak istedin benden ayrılıp!" Yalçın... Yalçın... Beni tanıdığını düşünüyordum.
"Sarp onlara senin numaranı vermiş, onları kopyadan şikayet etmişsin. Ama biri senin numaranı yazdıkları kağıdı benim numaramı yazarak değiştirmiş." Dediklerime şokla bakması kaşlarımı çatmama neden oldu. Bu ifadesini iyi bilirdim, gerçekten bir şeyi bilmediğinde böyle bakardı Yalçın. Neler oluyordu?
"Ne diyorsun Çağla? Banane onların kopyasından, ne bok yerlerse bile onları şikayet edecek bir ispiyoncuya falan mı benziyorum. Birde benim şikayet ettiğime inandın mı?" Diyerek hayal kırıklığına uğramış bir halde yüzüme baktı. Hatta birkaç adım geri çekildi.
Bu kadar şaşırması saçmaydı, ayrılmıştık ona karşı bir güven duygusu da yoktu içimde. Daha doğrusu kimseye güvenim yoktu, herkesten her şeyi bekleyen biriyken neden onun yapmayacağını düşünecektim?
"Güven konusunu açmayacaksın değil mi?" Diyerek yüzümü buruşturdum sinirle kafasını iki yana sallarken, yine yüzüme baktı ve istemsizce sinirinin geçtiğini farkındaydım.
Sana bakınca sinir falan kalıyor mu zannediyorsun?
Kafamı iki yana salladım. Yalçın'ı falan düşünmüyordum, tek bildiğim onu sevmediğimdi. Sevmediğim birini istemezdim. Onu istemiyorum.
"Sarp mı benim onları şikayet ettiğimi söylemiş?" Dediğinde kafamı evet anlamında salladım.
"Yani Pamir'ler öyle söyledi." Dediğimde yüzü yine düştü.
"Konuşuyor musun sen onlarla gerçekten, Çağla. Benle ayrıldın." Dedi Yalçın ama ben sert bir ifade ile konuştum.
"Şunu ortaya atmayı keser misin? Sana bana vakit ver yeniden olabiliriz Yalçın falan demedim istemiyorum dedim. Seni istemediğimi söyledim." Dediğimde çenesi sinirden kasıldı yine de bir şey demedi.
"Sert konuşuyorsun,"
"Sadece söylediğim şeyleri tekrarladım çünkü hayatıma bulaşma yetkin yok. Seni engellememe rağmen kaç kere aradın Yalçın? Niye evimdesin?"
"Aşığım çünkü! Köpek gibi seviyorum seni Çağla! Niye ayrıldık anlamıyorum ben gerçekten ya..." Bağırışına karşılık gözlerimi sitenin etrafında gezdirdim.
"Git buradan Yalçın ve konuştuğum kim olursa olsun buna karışma hakkının olmadığını bil. Bir daha beni aramada bir daha evime de gelme. Git sana her an vakit ayıracak birilerini bul." Diyerek anlamasını istedim, anlamadı sandım çünkü aptalın tekiydi.
Arkadaşları ile konuşurken ona az zaman ayırdığımı iddia ederek, bu durumdan nefret ettiğini biliyordum. Her an yanında olmamı istese bile biliyordu konunun aileme bağlı olduğunu bile bile bunları söylemişti.
"Her an antrenmanda görüşemiyoruz sinirlerim bozuluyor ama..."
"Kanka telefon denen bir şey var oradan da mı konuşmuyorsunuz?" Dedi arkadaşı.
"Bakmıyor geç bakıyor. Böyle giderse..."
"Seviyorsun oğlum ayrıca çok güzel kız ondan ayrılınır mı be."
"Kes sesini, onun hakkında düzgün konuş amına koyim."
"Harbi malın tekisin Yalçın hem istiyorsun hem istemiyor gibisin de."
Ona söylemiştim, babam ile iyi bir ilişkim olmadığını ve sporu aksatamadığımı söylemiştim yine de böyle düşünüyor olması hoşuma gitmemişti.
Onunla buluşmak için erken çıktığım antrenmanlar yüzünden geceleri spor salonlarında kaldığımı bilmiyordu. Onunla olduğumdan yemekleri kaçırıp, sporu aç bir halde yaptığımı. Çok değildi belki ona göre ama benim için çoktu. Babam içinse... Bilmiyorum.
"Duydun. Akın ile konuştuklarını duydun öyle değil mi?" Diyerek tam arkamı dönüp gidecekken konuştu derin bir nefes verdim kafamı ona çevirirken.
"Bazen Yalçın... Bazen katlanman gereken, beklemen gereken kişiler vardır. Sen bunu yapacak kişi değilsin ve keşke bunu yapacak kişi bende olmasaydım. Bir daha, karşıma çıkma. Senin sözlerine kırılmadım, tek isteğin normal bir ilişki ve ben bunu yapamam. Vakit dediğin şey emin ol bazen bir aileye bedeldir."
Arkama bakmadan eve ilerledim. Burnum nedensizce kızarmıştı, ağlamamak için kendimi sıkıınca hep böyle olurdu. Yine de ağlamadım. Kapıyı kitleyip hırkamı çıkardım, odama gittiğimde babama geldiğime dair bir mesaj attım. Geç mesaj attığım için antrenmanı uzattığımı da söyledim. Bu durumu severdi.
Telefonumu şarja takıp, iyiyim dememe rağmen gruptan gelen mesajlara bakmadan banyoya ilerledim. O gruptan bugün çıkamadım. Yarın ve ondan sonra ki günde çıkamayacaktım.
Çünkü bazen küçük bir umudun bile aklına işlemiş olması işleri zorlaştırırdı, ben ise bu zorluğun altında kalacaktım. Umut, bana hiç uğramamıştı. Fakat belki de umut bu sefer sadece üç kişiden ibaret kalacaktı. * Bölümü o kadar çok yazdım ki umarım beğenirsiniz. Bu bölümü nasıl buldunuz? Oy ve yorumlarınızı bekliyorum, lütfen eksik etmeyin. Sizleri seviyorum.
|
0% |