Yeni Üyelik
2.
Bölüm

Hayatın Rolü - 1

@zatenhepyalandolan

Eva.

 

"Harika olmuş!" Diyerek beni süzen yönetmene gülümserken, reklam filmi için çekimlere geçecektik. Sabah altıda sete gelmiştim ve saat artık sekize geliyordu, iki saat boyunca saç makyaj derken vakit su gibi geçmişti.

 

Oynadığım reklam bir kıyafet markasına ait olduğu için de sık sık kıyafet değiştiriyordum. Saymayı unuttuğum kaçıncı kıyafetle ekrana çıkarken, çok az bir kısım kalmıştı.

 

Öğlen saatlerine yaklaştığımızı görünce mola vermiştik. Yorgunca karavanıma girerken, annemde arkamdan gelerek bana yemem için bir şeyler getirmişti ona kocaman gülümserken, kendisi de bana gururla bakıyordu.

 

"Çok yoruldun, Eva. Bu projeden sonra biraz ara ver. Bu sene çok fazla işe imza attın biraz kendine vakti ayırmalısın güzelim." Annem dediklerinde haklıydı. Sürekli aldığım teklifleri değerlendiriyordum ama bu yıl hiç durmadan hep bir işle uğraşmıştım.

 

Doğum günümü de fazlasıyla az kaldığı için bu işten sonra kendime harika bir tatil vermeyi düşünüyordum. Tatilden sonra ise uzun süreli bir teklife bakacaktım.

 

İçeri resmen koşarak giren, Menajerim aynı zamanda çok sevdiğim biri olan Özge abla ile gözlerim ona değdi.

 

"Bir sorun mu var?" Derken onu süzüyordum. Resmen nefes almakta zorlanıyor gibiydi.

 

"Özge sorun ne?" Dedi Annem. Özge abla bana doğru geldiğinde telefonumu bana uzattı.

 

Bir mesaj gelmişti ve bu mesaj babama ait olan hastaneye aitti.

 

Merhaba Eva Hanım ben Görgü Hastanesinin, baş hekimi Gökdeniz Kaygın. Daha babanıza ulaşamadım fakat acil bir durum var. Telefonlarımıza yanıt vermediğiniz için bu mesajı atıyorum. En geç 1 saat içerisinde hastanenize gelmeniz gerekiyor. Babanıza da ulaşırsanız bu konun önemini gerçekten anlayacaksınız.

 

Sıkıntılı bir nefesle yerimden kalkarken annem kaşlarını çatmıştı. Hızla babamın numarısını çevirip kulağıma götürürken beklemeye başladım. Özge abla, anneme mesajda ne yazdığını anlatırken ben sıkıntı ile ayağımı sallayıp babamın telefonunu açmasını bekliyordum.

 

Telefon sonunda açılırken babamın sinirli sesi ona çoktan ulaşıldığını anlamama sebep oldu. "Gökdeniz sana mesaj atmış, bende daha yeni konuştum onunla. Hemen annen ile hastaneye geç babacım. Ben yoldayım. Konu neyse önemli." Demesi ile anneme döndüm ama aklıma gelen şeyle geri telefona konuştum.

 

"Setteyim baba, bugün son gündü. Kısa bir çekimim var eğer vakit vars-" diyemeden babam sözümü kesti.

 

"Eva konu çok önemli kızım! Sikeyim ben de bilmiyorum ama Molinari ailesi seninle görüşmek istiyor! Hızlı olun." Diyerek üstüme kapatmasıyla öylece kaldım.

 

Molinari mi? İtalya'da ünlü olan şu aile. Benimle ne alakaları olabilirdi.

 

Soyunma odasına ilerlerken annem ve Özge ablaya doğru konuşmaya başladım.

 

"Özge abla acil bir işimiz var! Yönetmene haber ver kalan çekimleri ertelesin. Anne sende arabayı al ve beni bekle. Babam bu kadar sinirliyse iyi şeyler olmuyor demek." Dediğimde kimse itiraz etmedi. Ben elbiseyi zar zor çıkartırken üzerime buraya gelirken giydiğim takımını giymiştim.

 

Adımlarım arabayı bulurken sette ki bazı kişilerin bana olan şaşkın bakışlarını görmüştüm. Şuan gerçekten gitmemem gerekiyordu ama babamı da bekletemezdim.

Arabaya bindiğimde annem hızla yola girmişti.

 

"Baban ne dedi Eva?" Dediğinde elimi saçıma atarak ofladım.

 

"Molinari ailesi buraya gelmiş, sorun ne o da bilmiyor ama çok sinirliydi." Dememle annemin gözleri kocaman oldu.

 

"Molinari mi?" Dediğinde onun bu halini tuhaf bir şekilde izledim. Gözlerim yola kayarken hastaneye yaklaşmıştık, yaklaştıkça gördüğüm şey küçük bir mırıldanmamı sağladı.

 

Etraf deli gibi gazeticilerle doluydu, aynı zamanda gördüğüm o simsiyah araba tam da düşündüğümüz kişilere aitti.

 

"Gerçekten şaka gibi! Nasıl gireceğiz?" Diyen annemi umursamadan arabadan indim. Tüm gazeticilerin gözleri bana dönerken deli gibi bağırmaya başladılar.

 

"Eva hanım!"

 

"Eva hanım burada ne işiniz var?!"

 

"Molinari Ailesiyle nereden tanışıyorsunuz?!"

 

"Bir alakanız var mı?"

 

"Neden size ait bir hastaneye geldiler?!"

 

"Az önce babanız da sinirle içeri girdi! Araları pek iyi değil gibi!"

 

"Eva hanım! Sabah ki paylaşımlarınız da çekmdeydiniz! Seti terk mi ettiniz?"

 

Güvenlik memurları içeri girmemizi sağladığında rahat bir nefes verdim. Annem ile Başhekim yani Gökdeniz hocanın odasına çıkarken kafamı bindiğimiz asansörün camına yasladım.

 

"Neler oluyor böyle anne?" Diyerek sızlanmamla annem bana döndü. Elini sarı saçlarıma götürürken, usulca okşamıştı.

 

"Öğreneceğiz şimdi Eva ama ne olursa olsun biz zaten buradayız." Demesi ile gülümsemiştim.

 

Yinede kendimi kötü hissediyordum. Her ne öğreneceksem pek iyi bir şey değil gibiydi.

 

Asansör ineceğimiz kata geldiğinde açılan kapıdan geçerek Başhekimin odasına ilerlemiştik.

 

Annem kapıya bir kaç kez vurup içeri girerken arkasından girmiştim. Girdiğim gibi elimle kapıyı ittirip kapatırken gördüğüm yüzler gerçeklerin saçmalığını yüzüme vurmuştu.

 

Sosyal medyada gördüğüm o ünlü iş adamı Felice Molinari'ni babamın yakalarını kavramış, her an yumruğunu yüzüne vuracakmış gibi bağırıyordu. Gökdeniz hoca onları ayırmak için uğraşsada yanda duran 3 Molinari hiçbir çaba sarfetmiyordu bu duruma.

 

"Atalay! Ne yapıyorsunuz siz? Hemen kocamı bırakın!" Diyerek odaya girdiği gibi olaya giren annem ile kaşlarımı iyice çattım.

 

Babam beni görmesiyle Felice Molinari'yi hızla geri ittirirken adımlarını hızlandırıp beni kendine çekmişti. Aynı zamanda babamın başından akan kanı görmemle bizden önce bu kavganın başladığını anlamıştım.

 

Elimi hızla babamın kaşına atıp, dikkatlice kafasını çevirmesini sağladım.

 

"Kaşın kanıyor baba. Acıyor mu? Temizleyelim hemen, daha da kötü olmasın." Sesime istemsiz bir telaş bulaşırken babam benim bu telaşımın olacağını bildiği için dudakları sanki keyifle yukarı kıvrılmıştı.

 

Babam elini yanağımı koyarak hafif okşarken, gülümsemişti.

 

"Bir şey yok babacım, acımıyor zaten. Evimize geçince bakarız." Dediğinde bu sefer bakışlarım babamın yakasına yapılan adama döndü. Aynı zamanda onunda koyu gözleri bende olduğu için göz göze geldik.

 

"Bu yaptığınızın umarım bir açıklaması vardır." Diyerek tek kaşımı tehdit edercesine yukarı kaldırırken, kulaklarıma dolan İtalyanca sözler. İkiz Molinari'lerden Luca'ya aitti.

 

"Ci ha minacciato? La cosa sta diventando sempre più divertente." ("O bizi tehdit mi etti? Bu durum gittikçe eğlenceli oluyor.") bunu söyledikten sonra bakışlarımı direk ona çevirdim.

 

"Che divertimento c'è? Essere violento con mio padre?" ("Eğlenceli olan ne? Babama şiddet uygulamak mı?") Sert sözlerime karşı ne kadar gizlemek istesede şaşkınlıkla bana döndü. Ben İtalya'da doğmuştum ve annem ile babam bu dili öğrenmemi küçüklüğümden beri istemişti. Şimdi onu anlayamayacağımı düşünmesi onun sorunuydu.

 

"Bu kadar olay yeter. Dediğiniz şeyler birer saçmalıktan ibaretti, o yüzden ülkenize geri dönün." Diyerek araya giren babam ile bakışlaeımı onlara çevirdim.

 

"Geri dönmek mi? Sence onu almadan döner miyim Atalay?" Diyen Felice Molinari'nin Türkçesi fazlasıyla iyiydi araya giren İtalyan aksanı ile ona sert bir hava katıyordu. Onu diyerek bahsettiği kişinin kendim olduğunu düşünmek beni iyice germişti.

 

"Benden mi bahsediyor? Ne oluyor burada?" Babam sözlerim ile bana dönerken sıkıntılı bir nefes verdi.

 

"Konu her neyse Eva ile ilgisi yok. O bizim kızımız." Diyen annem ile Rosanna Molinari bakışlarını ona çevirdi. Bu durum gittikçe boka sarıyordu.

 

"Sizin kızınız değil. DNA testi yapılacak, gerçekleri göreceksiniz." Dediğinde gözlerim kocaman oldu. Ne diyordu bu kadın? Sendelememle babam belimi sıkı sıkı tuttu.

 

"Eva? İyi misin? Babacım sorun yok. Onların dediklerine inanma güzelim, sen benim kızımsın." Demesi nefes alışverişlerimin hızını dindirmedi. Rosanna bunu aniden söylediği için bana doğru döndğ telaşla, bana doğru gelirken gözleri dolmaya başladı.

 

"Ben.. ben özür dilerim. Öyle hemen söylememeliydim, Eva iyi misin? Lütfen. Bana bak." Derken kocasına göre onun aksanı daha fazlaydı. Hatta harflerin bazılarını yutuyordu.

 

Gözlerimi ona çevirmeden yutkundum. Burada kalmak istemiyordum, o testi yapmak da istemiyordum. Bir kaç saat öncesine gidip sadece gülüp eğlenip işimi yapmak istiyordum.

 

"Eva kan almamız gerekiyor? DNA testi için." Diyen Gökdeniz hoca bana üzgünce bakıyordu. Gözlerim dolarken kafamı iki yana salladım.

 

"Bunu yapmak istemiyorum." Dememle Rosanna'nın ağzından bir hıçkırık kaçtı, ağlıyor gibiydi.

 

Önüme geçen adam ile gözlerim titredi, mavi gözlerimi benden uzun olan adama çevirirken onun simsiyah gözleri babama iyice yaslanmamı sağladı.

 

"Bunu yapacaksın Eva, çünkü benim kızımsın benim yanımda olacaksın. Ve ne kadar korksanda sen bir Molinari'sin." Diyen Felice Molinari net sözleri babamı deli etmişti.

 

"O benim kızım! Sizinle hiçbir yere gelmeyecek." Diyerek bağırması Felice Molinari'nin ona bir adım daha atmasına sebep oldu.

 

"A quanto pare, quest'uomo che non ha potuto sopportare il dolore della morte delle sue figlie e mi ha portato via la mia sorellina è molto coraggioso." ("Görünen o ki ölen kızlarının acısına dayanamayıp küçük kız kardeşimi benden alan bu adam fazla cesur.") Diyerek babasının yanında yerini alan Loris Molinari ile nefesim kesildi.

 

Ölen kızları mı? Bu imkansızdı.

 

"Kes sessini. Öyle bir şey yok." Diyen babam ile kendimi geri çektim. Eğer böyle bir şey varsa test sonucuyla ortaya çıkardı. Annem babamdan uzaklaştığımı görmesiyle hemen bana doğru gelmişti.

 

"Eva o yalan atıyor. İnanmayacaksın değil mi? Biz senin aileniz bebeğim." Demesi ona dönmemi sağladı. Kime inanacaktım.

 

"Eva, benim gel." Diyen Gökdeniz hoca ile hemen arkasından gittim. Kan vermek için otururken, bacaklarım titriyordu. Hemşir yanıma geldiğinde ona bakmadım, fakat aniden elimi kavramasıyla hemşire döndüm.

 

Genç bir erkekti, saçları kahverengiydi. Gözleri de aynı şekilde öyleydi ve yüz hatları fazla belirgindi.

 

"Kolların titriyor. Sakin olmalısın." Dediğinde sesinin enerjisi rahatlamamı sağladı.

 

"Olamıyorum. Korkuyorum." Dediğimde gülümsedi.

 

"Gözlerini yum." Dediğinde onu onaylayarak gözlerimi yumdum.

 

"Son proje çekimin, güzel miydi?" Demesi ile hafif güldüm. Kafamı dağıtmaya çalışması hoşuma gitmişti.

 

"Güzeldi ama buraya gelirken resmen setten kaçmış gibi oldum." Dediğimde onunda gülüşünü duydum.

 

"Bence sorun olmaz. Sonuçta senin gibi birini bulmaları bile onlar için ödül." Dediğinde gözlerimi açıp ona döndüm.

 

"Öyle mi?"

 

"Öyle Eva. Ve de bitti kalkabilirsin." Dediğinde şaşkınlıkla koluma baktım. Pamuğu bastırıyordu, aynı şekilde benim pamuğu tutmam için işaret ediyordu. Pamuğu koluma bastırıp ayaklanırken, son kez ona döndüm.

 

"Burada mısın hep?" Dediğimde tek kaşı hoş bir sırıtışla kalktı.

 

"Buradayım ama sen belki burada olmayabilirsin artık." Dediğinde yüzüm düştü. Haklıydı, ya gerçekten Molinari'ysem.

 

"Yine de bu telefon numaram Eva. İstediğin zaman bana ulaşabilirsin." Dediğinde bana uzattığı kağıdı heyecanla aldım. Bu halime güldüğünde bende gülümseyerek yanından ayrıldım.

 

Kağıdı cebime sıkıştırırken derin bir nefes verdim. İçeri girdiğimde aynı şekilde babam ve Felice Molinari'nin de kollarını sıvadıklarını ve pamuklarını tuttuklarını gördüm.

 

Yanda masada duran telefonumun çalmasıyla oraya ilerlemiştim aynı zamanda tüm bakışları üzerimde hissetmeye başlamıştım.

 

"Kim arıyor annecim?" Diyen anneme bir şey demeden arayan reklam filminin yönetmeni olan Serin hanımın numarasına baktım. Aramayı yanıtlayıp kulağıma götürürken derin bir nefes verdim.

 

"Alo?" Dememle Serin hoca derin bir nefes vermişti.

 

"Eva iyi misin? Özge ile konuştum ama içim rahat etmedi. Magazinde gördüm hastanedeymişsin sorun ne?" Diyerek hızlı hızlı konuşması ile yutkundum.

 

"Aslında olaylar biraz karışık net bir haber yok. Hastanede de işim bitmedi hala ama halledince size döneceğim. Gerçekten önemli olmasa o an gitmezdim sizi de öylece bırakmış gibi oldum.." diyemeden sözümü kesti.

 

"Hiç sorun etme Eva. Sana güvenim tam, yinede bana haber ver. Olur mu?" Diyince tebessüm ettim.

 

"Olur, iyi günler o zaman." Dememle beni onaylayıp telefonu kapattı. Oflayıp telefonuma bakarken ınstagram'a girmek gibi bir hata yaptım.

 

Gördüğüm paylaşımların saçmalığı ile ekranı kapatırken, karşımda olan kişilere döndüm.

 

"Sorun etmediler değil mi?" Diyen anneme ile ona döndüm.

 

"Hayır, sorun yok anne. Test sonuçları ne zaman çıkar?" Dememle Rosanna annemden önce davrandı.

 

"2 saate çıkacağını söylediler." Dediğinde onu onayladım.

 

"Kan verdin Eva, gidip bir şeyler yiyelim." Diyen babam ile Felice Molinari ona döndü.

 

"Hep beraber gidiyoruz, sonuçlar zaten belli o yüzden kararları verelim." Demesi ile bedenim iyice kasıldı.

 

Babam sinirle ona baksa da bu sefer onu onaylamıştı.

 

"Sonuçlar dediğin gibi belli siz kısa süreliğine geldiğiniz için yemeğinizi yiyip geldiğiniz gibi dönersiniz." Diyen babam ile ikisine daha da dayanamadan odanın çıkışına ilerledim.

 

Odadan çıkıp hastanenin koridoruna bakarken derin bir nefes verdim. Resmen o odada boğulmuş gibiydim.

 

Korkmamalıydım ne olursa olsun ben Eva'ydım. Ya da artık Eva Molinari'ydim..

 

&

 

İlk bölüm hakkında düşünceleriniz neler??

 

Eva sizce nasıl bir tepki vermeli?

 

Luca ve Loris sizce nasıllar? İkizler ve ikisi de erkek bu arada.

 

İkizler dışında iki tane de abimiz var onlarla İtalya da tanışacaksınız. Öyleyse yorum ve oylarınızı bekliyorum:)

 

Loading...
0%