@zatenhepyalandolan
|
Carla Eva.
"Gayet iyiydi aslında," diyerek yüzünce kez aynı şeyi tekrarlamamla beni kucağında arabaya taşıyan Felice Molinari, yine sabırla gülümsemişti. "Kızım daha yeni hastaneden çıktı ve onu yürütmeyeceğim Carla."
Pes ederek kafamı göğsüne yaslarken bu kadar çabuk olması Rosanna'ya güldürmüştü. Bana baktığını fark edince bende gülüp hafif omuz silkmiştim. Ne kadar iyiyim desemde kendimi fazlasıyla halsiz hissediyordum. Sabah Gabriele ve Samuele beni kontrol ettiklerinde, o yorgun halleriyle bir de şirkete gitmişlerdi. Onların bu haline üzülürken, ikisine de sarılmıştım. Bu durum utanmama neden olsada kendimi daha da kasmak istememiştim.
Onları içten içe sevip, alışmışken bazı kısımlarda takılı kalmak beni mahvediyordu. Ayrıca, bayılmadan önce hatırladığım hiçbir şey yoktu. Bu yüzden kendime deli gibi sinirliydim, hatırlamaya çalışsamda aklıma tek gelen kendi ismimin seslenilmesiydi başka bir şey yoktu.
Odama çıktığımızda bu sefer babam beni yatağıma oturtturmuştu, kendi içimde bile onlara artık oldukları gibi seslenebilirken sesli söylemeye gelince ağzım açılmıyordu.
"Duş alacaksan senin için kıyafetlerini hazırlayabilirim, annecim." Diyen Rosanna yanımda durup saçlarımı okşadığında gülümseyerek ikisine baktım. "Yorgun gözüküyorsun sizde dinlenen ve ayrıca bu sefer gerçekten iyiyim. Duş alıp yanınıza gelirim olur mu?" Dediğimde ilk önce birbirlerine bakmışlar sonra bana dönmüşlerdi.
"Gel. Yanımıza gel kızım, aşağıda oluruz." Diyen babam ile kafamı salladım annemi kendine çekip odamdan çıktıklarında gülümseyerek arkalarından bakan yüzüm buz gibi oldu. Ellerimi alnıma koyup ovarken kendimi zorladım.
Hatırla. Hatırlamalısın Eva! Bir şeyler olduğuna emindim, ne olduğunu da bilmeliydim çünkü konu her neyse beni de ilgilendiriyordu. O babam olacak adam hakkında ne hatırlamıştım yeni hatırladığıma göre önceden unuttuğum bir şeydi.
Ayağa kalkıp banyoya ilerlerken dünden kalan kıyafetlerinin hepsini çıkarmıştım. Kendimi ılık suyun altına atarken, saçlarıma sıktığım şampuanı köpürtmeye başladım. Düşünüyordum, ne oluyordu?
Bir an durdum. Aklıma gelen gerçekle öylece durdum, köpüklü saçımdan dökülen su gözüme batarken bunu nasıl düşünmediğimi yüzüme vurdum.
Molinari Ailesi onların kızı olduğumu nasıl öğrenmişti? Öldü sandıkları kızını arayacak halleri yoksa, nasıl öğrendiler yaşadığımı? Yerimi? Beni? Ben yaşıyordum. Peki diğer kız? Gerçek görgü olan ve öldü dedikleri kız gerçekten o da ölmüş müydü?
Belki benim gibi öldü zannediliyordu. Belki de yaşıyordu. Ama bu olamazdı. Eğer o ölmüş olmasaydı diğer sahte ailem beni neden almak gibi bir aptallık yapardı ki. Kafam allak bullak olmuştu. Kendime zar zor gelip yıkanırken, kurulanıp giyindim. Saçlarımın nemini alıp, ördükten sonra telefonuma aldım.
Uzun zaman sonra sosyal medyada gezinirken, iyice bakındım.
Eva Molinari ne zaman ekranlara dönecek? İşte şimdi size kesin tarih.
Yalan bir haberdi daha ben bile bilmiyorken onlar nasıl bile bilirdi ki, eğer tarihi varsa nolur banada söyleyin.
Güzeller güzeli Eva İtalya'da işine devam edecek mi? Ederse harika işlerle karşılacağımızdan eminim!
Eva artık sosyal medya da aktif olmalı, en azından paylaşım yapsın! Gün içinde güzel haberlerini görmek istiyorum.
Son projesine baktım! Harika bir şey bu kız!!
Bu yaşta bu yetenek gerçekten inanılmaz, bu kız tam bir Molinari!
Aniden birinin etiket bildirimi düştü önüme, Luca'dan gelmişti. Hesabına girdiğimde son attığı posta şaşkınlıkla baktım. Yaklaşık 8 fotoğraf vardı ve çoğunda ben vardım. Buraya geldiğimden beri çektiği fotoğraflardan koymuştu. Altında ise yazdığı yazı, gülümsememi sağladı.
Küçük Kraliçemin hayatımın bundan sonra her anında bana yaşatacağı güzel anların başlangıcı olan birkaç fotoğraf. Seni seviyorum, kız kardeşim.
Bende seni seviyorum abi.
Yatağımdan kalkıp odamdan çıktım. Salona inerken içerden gelen birkaç sesle duraksadım, bu sesler pek de tanıdık değildi o yüzden kaşlarım hafif çatıldı. Gülme sesleri de geldiği için daha da beklemeden indim salona. Annem ile babam yanyana oturmuş, karşılarında ise babam ve annem yaşlarında bir çift oturuyordu. Yanlarında ise genç, Loris yaşlarında biri vardı. Beni ilk gören o olduğunda gözlerini gözlerime sabitledi.
Gözlerine bakarken duraksadım çünkü rengi bal gibiydi. O kadar güzel duruyorlardı ki birkaç saniye nefes aldığımı dahi unuttum. Ne kadar sarı gibi dursada anlatamayacağım kadar hoştu. Saçları düzenli bir haldeydi, hatta o kadar düzgünlerdi ki bu onu daha da çekici bir hale getirdi gözümde.
"Merhaba, Eva." Diyen sesle kafamı yana çevirdim kahverengi, mavi gözlü kadın ayağı kalkmış ve resmen dolu gözlerle bana bakıyordu. Neden ağlayacak gibi olduğunu anlamadan yanına ilerleyerek gülümsedim. "Merhaba," derken göğsü anlamadığım bir şekilde inip kalkıyordu.
"Ben Davina, annenin en yakın arkadaşıyım." Dediğinde şaşkınlıkla kafamı salladım. "Çok memnun oldum ayrıca hoş geldiniz." Diyerek kocasına döndüğümde onunda bana olan bakışları çok nazikti. "Hoşbulduk, Eva. Daniele bende seninle tanışmak ne kadar da güzel."
"Sizinle de öyle. Çok memnun oldum." Dememle derin bir iç çekti. İkisinin bu duygusallığı ile yine konuştum, "Uzun süreli bir dostluğunuz olmalı bana olan bakışlarınız onları doğumumdan öncede tanıdığınızı gösteriyor." Bu sözlerime herkes güldü.
"Öyle, beraberdik hep."
"Çok güzel."
"Merhaba, Carla Eva." Diyerek aynı şekilde anne ve babası olduğunu düşündüğüm kişilerle ayağa kalkan adam, bana bakarken hafif gülümsüyordu. Dudakları hoş bir kıvrılma ile bakarken beni hafif süzdüğünden emin oldum. Aynı şekilde diyemedim çünkü deli gibi gülümsüyordum ama bence tatlıydım. Yani umarım öyleyimdir.
"Merhaba?" Ona bakara konuşmam hoşuna gitti çünkü ikimizde gözlerimizi birbirinden çekmiyorduk. "Ben Pars." dediğinda hafif şaşırdım. Bu isimi daha çok Türkiye de duymuştum.
"Memnun oldum."
"Bende öyle."
Birinin elime belini koymasıyla irkildim ama belli etmeden arkadan belimi tutan Loris'e baktım. Yanımdan birkaç adım atıp öne çıkmış ve Pars ile tokalaşmıştı, aynı şekilde Luca da gelmişti. Hepimiz otururken Luca yanıma oturmuş, uzun sarı saçlarımla oynuyordu. Herkes konuşurken o Luca ciddi bir yüz ifadesiyle saçlarıma bakıyordu.
Bu kıkırdamamı sağlarken Luca'nın da dikkati dağılmış bana bakmıştı. Bana olan bakışları fazlasıyla tatlı bir hale gelmişti. "Gül bakayım bir daha abim." Diyerek burnuma hafif vurduğunda nedense daha da gülmüş ve bende onun burnuna vurmuştum.
Kimsenin konuşmadığını yeni yeni farkederken bakışlarım diğerlerine döndü. Gözlerinin bizde olduğunu görünce resmen yanaklarım kıpkırmızı oldu. Babam bu halime gülerken, Loris de ufak bir tebessümle bize bakıyordu. Pars. Onun bakışlarını anlatmayacağım çünkü beni gerçektende deli gibi heyecanlandırıyordu.
Bunun sadece yeni tanıştığımız için küçük bir heyecan olduğunu düşündüm. Belki de daha fazlası ama Pars'a başka bir gözle bakmak nedense pek de doğru gelmedi.
"Luca ve Eva fazlasıyla iyi anlaşıyorsunuz gibi?" Diyen Daniele bize bakıp gülümsüyordu.
Loris tek kaşını kaldırarak konuştu, "Hepimizle iyi anlaşıyor." Daniele gülerek Loris'e baktığında babama onu gösterip göz kırptı.
"Loris hiç değişmiyor." Babam da gülerek onu onayladı.
"Eva, odana çıkıp dün ki gelen elbiselerine bakalım mı? Aralarından bazıları Davina'nın senin için yaptırdıkları özel tasarımlar." Diyen annem ile gözlerim kocaman oldu ve yerimden heyecanla kalktım. Annem ve Davina da heyecanla kalkıp sağ ve sol koluma girerken, ikiside şen bir kahkaha attı.
"Bayılacaksın Eva, sosyal medya hesabını çok fazla inceledim. Elbiseler tam sana göre." Davina bunu derken gülümseyerek bana ve anneme bakıyordu.
"Bu harika! Annem söylememişti ama hadi gidelim hepsini denemek istiyorum!" Neşeli sesimle beraber benim gülmeme rağmen annemin yüzü aniden düştü. Kaşlarım istemsizce çatıldı kötü bir şey mi söylemiştim? Heyecanlanmıştım işte sadece.
Annem ağlamaya başlayınca şokla ne yapacağımı şaşırarak ellerini tuttum. "Ben... Sorun ne? Kötü bir şey mi oldu? İyi misin? Ben.. Loris bir şey mi oldu?" Diyerek diğerlerine bakarak ne olduğunu anlamaya çalıştım.
Babam gelip beni tuttuğu gibi kendine çekerken, kollarını öyle sıkı sardı ki bana öylece kalakaldım. "Ölürüm sana, güzelim kızım. İyi ki Carla Eva."
Annem gözyaşlarını silerken babamın yanında durup bana sarıldı, ona karşılık verirken geri çekilip gözlerimi kırpıştırdım. Elini yanağıma atıp okşayan anneme bakarken iç çektim istemsizce. "Anne dedin Eva."
Ne? Ben mi demiştim. Dediğim şeyi tekrar düşündüm, annem söylememişti. Anne demiştim ona, ne kadar normal bir şeydi aslında ama yaşadığımız hiçbir şey normal olmadığı için herkes buna şaşırmıştı.
Annem ağlamıştı. "Ben... Evet dedim. Sana dedim, anne dedim." Diyerek onayladım. Elleriyle saçlarımı geriye atarak okşadı. İstemsizce yanağımdan akan bir damla yaşla annem kafasını iki yana sallayarak onu sildi.
"Ağlamak yok lütfen ama hadi devam ediyoruz ve odaya çıkıyoruz Rosanna! Hadi kızlar ama ağlayacağım Daniele!" Diyerek sonda kocasına bakarak kafasını yukarı kaldırıp gözlerine ellerini savuran Davina ile gülerek onu onayladım.
"Bu arada banada Davina diyebilirsin, Eva. Daha gencim ben yani fıstık gibiyim hatta." Diyerek yeniden koluma giren Davina'ya gülerek kafamı salladım. Odama çıkarken babamın bana olan bakışlarına bakıp iç çektim.
Annem için sevinse de yüzünde oluşan o hüznüde unutmayacaktım. Odama geldiğimde Davina ve annem kendilerini yatağıma attılar, ilk elbise için giyinme odama gidip süslendim. Giydiğim topuklu ayakkabılar ve süslü elbiseler içerisinde yürürken kendimi podyumdaymışım gibi bakıyordum.
Annem ve Davina bana gülerken ara sıra Davina da ayağa kalkıp benle yürüyordu. Annem ikimizin fotoğraflarını çekerken yanyana durmuş deli gibi pozlar vermiştik. Aynı şekilde annemde bize eşlik etmişti, üzerimde olan elbiseye bakarken ne kadar beğendiğime emindim.
Yukarıdan dar bir elbise olarak inerken, mini biti elbiseydi aynı zamanda. Saçlarımı geriye atıp ilerlerken odaya girmemle kaşlarım yukarı havalandı. Oda da artık annem ve Davina tek yok. Loris, Luca ve Pars'ta vardı. Şaşkınlıkla onalar bakarken Loris ve Luca gözlerini elbiseme dikmişti.
"Siktir." Loris demişti bunu ve Luca da ona eşlik etmişti.
"Kocaman bir siktir, ikiz." Diyen Luca ile ilk defa Loris'e ikiz dediğini duymuştum.
Pars ağzının içinden bir şeyler mırıldandığında annem ve Davina da bana hayranlıkla bakıyordu. "Çok güzel, fazlasıyla hemde Eva." Diyerek annem yutkunarak bana baktı.
Gözleri ışıldıyordu resmen dudaklarımı ıslatırken abimlere ve Pars'a döndüm. "Aşağıda olmanız gerekmiyor muydu?"
"Kesinlikle aşağıda olmalıydık bebeğim." Diyen Luca elini kapıyı bulmak ister gibi attıp arkasını döndü ama kafasını duvara çarptı. Küfür edecekken annem ona bakarak kaşlarını çattı bu sefer.
"Loris ve Pars abi? Babamlar nerede?"
Ne demiştim ben öyle. Pars abi mi? Pars'ın gözleri öyle bir kısıldı ki sertçe yutkundum. Kaşlarını çatarken, sağ eli yumruk oldu ama oraya bakmamla elini arkasına attı. Loris ise yanıma gelerek derin bir iç çekti, elini saçlarıma atarken gözlerine baktım.
"Çok güzelsin kız kardeşim." Dediğinde kafamı kaldırıp gülümsemeye başladım, abimlerden aldığım iltifat çok hoş gelmişti. Luca da yanıma gelirken beni kendine çekip kolunun altına aldı.
"Uzaklaş Loris! Çok güzelsin kraliçem! Güzel kardeşim, her şeyim! Çok seviyorum kızım ben seni ya." Diyerek yanağımdan öptüğünde kafamı Luca da doğru kaldırdım ve öyle bir şey dedim ki bugün bana bir şeyler olduğundan emin olduk.
"Teşekkürler Luca abicim."
"İkiz, siktir git." Dedi Luca duyduğu şeylerle ve beni resmen kucağına aldı! Aynı zamanda Loris'e ikinci kez ikiz demişti. Ben şaşkınlıkla Luca abime bakarken, Loris sanki zaten ilk ona abi diyeceğimi biliyormuş gibi kollarını birbirine dolamış yumuşak bir gülümseme ile bana bakıyordu.
"Gabriele ve Samuele söyle eve gelmesinler anne! Kız kardeşimiz ilk bana abi dedi!" Diyerek saçlarıma doğru eğilip öpen Luca'ya bakarak kahkaha attım. "Düşeceğiz abi!" Diyerek aniden bağırdım.
Öyle bir mutlukla bakıyordu ki düşeriz sanmıştım, Luca gözlerini kısıp bana baktı. "Düşürür müyüm bebeğim ben seni hiç. Anca bu karizmama düşersin o kadar." Diyerek göz kırptığında gülerek ellerimi saçlarına atıp geriye attın. Loris'e baktığımda aniden burada olmadığını fark ettim, Luca'nın kucağından zar zor atlarken geleceğimi söyleyerek odamdan çıkmıştım.
Loris'e bakınırken aniden terasta olduğunu fark etmiştim. Yanına ilerleyecekken telefonda konuştuğunu görmüştüm, birkaç saniye beklemek isterken Loris'e de abi deme isteği beni heyecanlandırıyordu. Yanına o yüzden gelmiştim.
Daha fazla beklemek isteyerek içeri girecekken, "Görgülerin kızı yaşıyor ve orada Loris. İtalya'da adresini buldum yarın ilk uçakla orada olacağım. Atalay da peşime takılacak, sen Eva'ya dikkat et."
"Loris abi!"
Sesim, duyduğum şeylerlerin şoku ile öylesine yüksek çıkmıştı ki Loris ilk defa gözlerinde gördüğüm duygularla bana döndü ve hızlı yanıma geldi. Gözlerim dolmuş şaşkınlıkla karşımda duran abime bakıyordum. "Yaşıyor, onların kızı da yaşıyor..." Diye gerçekleri yeni yeni fark etmeye başladım.
Bir isim yankılandı kafamın içinde, Erva.
Onların kızı yaşıyorsa Loris neden bunla ilgileniyordu telefonda konuştuğu kişi kimdi ve neden beni koruması için Loris'i uyarıyordu. Her şeyden önce Molinari ailesi beni nasıl buldu? Benim onların gerçek kızı olduğumu kim? Kim söyledi onlara.
"Carla," Loris'in sesi ile irkildim ve kafamı kaldırdım. Gözlerimden akan tek bir damla yaş ile abime doğru fısıldadım.
"Neler saklıyorsunuz abi?
& Bölüm hakkında düşünceleriniz neler? Eva, Rosanna'ya anne demeye başladı iyi mi yoksa erken mi sizce? Aynı şekilde Luca ve Lorise de abi dedi. Gabriele ve Samuele bu bölüm yoktu diğer bölüm ikiliyi bol bol yazacağım. Eva yavaş yavaş gerçekleri öğreniyor, Devrim de İtalya'ya gelecek. Bu arada Devrim küçük değil arkadaşlar, 33 yaşında. Oylarınızı ve bol bol yorumlarınızı bekliyorum. Satır arası yorum yapmayı unutmayın, sizleri seviyorum. |
0% |