@zatenhepyalandolan
|
Carla Eva.
Güven. Ailem olan insanlara karşı hissettiğim ve belki de koşulsuz şartsız inanabileceğim birilene duyduğum tek şeydi. İlk günden beri Molinari'lere hissettiğim güven içimi rahatlatıyordu. Loris, onunlayken korkmuyordum en ufak şey de dahi bana yalan söylemeyeceğini hissediyordum.
İlk başlarda bunu saçma bulsamda gün geçtikçe daha da iyi hissettirmişti bu güven duygusu, konuştuğunda dahi her kelimesine inanıyordum. Bilmiyorum ya gerçekten sevgi ne öğrenmemiştim ya da aptaldım.
Birilerine çabukça güvenen bir aptal. Hiçbir şey sorgulamadan buraya gelmem onlara alışmam, sevmem belki de yanlıştı. Aile, öyle bir anda kurulacak değildi.
Yıllar vardı geç kalınmış, yıllar vardı birbirimizi tanımadığımız. Ben onların ismini sosyal medyalarda duyarken umursamayıp geçerken, bahsedilen adamın öz babam olduğunu nasıl bilebilirdim?
Biliyordum işte her şeyi biliyordum. Öğrenmeseydim peki hiç? Nasıl bir hayatım olurdu, nasıl devam ederdim? Bir Görgü olarak yaşamaya devam etmek, belki de isterdim.
Her zaman ki işim, arkadaşlarım, sevdiklerim, sevildiğim yerlerde uzun uzun kalırdım. Düşünmezdim belki de bu kadar.
"Sakın, ağlama Eva lütfen güzelim..." Ellerini bana uzatan abimi hissederek geri çekildim birkaç adım, gözleri şaşkınlıkla baktı bana yinede elimi telefonuna çevirdim. Kimle konuşuyordu, amca demişti babam da mı biliyordu her şeyi? Sonuçta o adam kardeşiydi.
"Kim o? Amca dedin, babam o da mı biliyor. Hepiniz bir şeyler bilip benden gizlediniz mi? Annem? Luca? Samuele? Gabriele? Herkes mi?" Diyerek alayla ona sorduğum sorulara sessiz kaldı.
"O kız yaşıyormuş, neredeymiş abi? Yerini bulmuş amcan onu bulursa bana da haber versin lütfen. Ah, pardon biz genellikle bildiklerimizi saklıyorduk. Yani sen öyle yapıyorsun, öyle değil mi? Öyle değil mi Amca?" Babamın başka bir kardeşi olduğunu bilmiyordum, Sandro'nun babası dışında kardeşi olduğunu söylememişlerdi. Galiba bana birçok şeyi söylememişlerdi.
"Amca mı? Eva! Alex ile mi konuşuyorsun kızım?" Diyerek içeri yeni girmiş olan babam yüzümü görmesiyle duraksadı. Hızlı adımlarla yanıma geldiğinde, belimden tutup beni yanına çekti. Elini akan bir damla gözyaşına atıp silerken, Loris sıkıntılı bir nefes verdi.
"Merhaba, abi." Diyen telefondaki ses ile babamın saçımı okşayan eli buz kesti. Ben ne olduğunu anlayamazken, babam şaşkınca Loris'in telefonuna baktı. Kafasını iki yana sallarken, "Yapamazsın Loris,"
"Kendimi tanıtmalıyım ben Devrim, Devrim Molinari değil Devrim Demirel Eva."
Anlamamıştım o zaman neden Loris ona amca demişti? Amca dediği kişi kimdi?
"Kes sesini! Kapat o telefonu Loris!" Babamın sesi o kadar yüksek çıkmıştı annemlerde koşar adımlarla yanımıza gelmişti. Luca ve Pars ne olduğunu anlamak için yanımıza geldiğinde, Daniele annem ve karısının yanında durmuştu.
"Sakin ol abi. Yeğenimle tanışacağım sadece çünkü yarın orada olacağım. En azından kim olduğumu bilsin."
Babam lafa girmeden söze girdim. "Babamın nefret ettiği birini merak etmiyorum."
Telefondaki kişi kimdi bilmiyorken ve babamın da hiçbir şeyden haberinin olmadığını anlayarak onunla tanışmam gereksiz olurdu diye düşünmüştüm. Loris'e bakmadım ama iç çekişiyle hayal kırıklığını uğradığını anlamıştım.
Kimdi o adam bilmiyordum ama bilsem ne yapabilirdim? Ayrıca babamın onun adıyla dahi gözlerinde parlayan nefreti anlayamıyorum. Bu nefret kardeş olmadıklarını gösteriyor gibiydi.
"Sorun yok... Yarın. Yarın görüşürüz Eva, Loris anlat onlara." Dediğinde Loris telefonunu kapattı. Sinirle saçlarını çekiştirirken babam sinirle ona doğru ilerledi.
"Ne zamandır? Ne zamandır görüşüyorsun onla Loris!" Sesi o kadar yüksekti istemsizce üzerimdeki elbisenin uçlarını tutarak sıktım. Gözlerim daha da dolarken, dudaklarımı ısırarak kafamı yukarı kaldırdım. Ağlamanın sırası değildi.
"Başından beri." Soğuk cevabı ile annemin ağladığını anladım, hıçkırıkları kısıktı ama anlaşılıyordu.
"Sen! Bunu nasıl söylemezsin bana onun gibi bir," diyemeden Loris babamın sözünü kesti.
"Cümleni tamamlama baba çünkü o adam benim amcam."
"Değil! O amcan falan değil! Babamın öylesine bir ilişkisinden doğan bir çocuğun bu ailede yeri olmaz! Duydun mu beni? Onun annesi yüzünden..." Diyerek yutkundu babam.
Amcam üveydi anladığım kadarıyla, babaları aynıydı babamla fakat anneleri farklıydı.
"Onun annesi dediğin gibi hiçbir şeyi amcam yapmadı. Annesiyle mi yaşadı zannediyorsun baba? Mutlu mu oldu zannediyorsun baba! O da çocuktu! Senden küçüktü. Sokaklarda büyümüş resmen, hiçbir sikimden haberiniz yok."
Annemin ağlayan sesi duyuldu. "Loris! Babanla düzgün konuş!"
"Bu saatten sonra bunu yapmam anne, kardeşine sahip çıkamayan biri karşıma geçmiş..." Sert bir tokat duyuldu terasta. Bu sefer yanlarına ilerlediğim koşar adımlarla akan gözyaşlarını geri itecek vaktim olmadan Loris abimin yana doğru çevrilmiş kafasını tutmak için çenesini kavradım. Ellerim titredi ama bırakmadan kızarmış yanağına koydum elimi, "Abi iyi misin?"
İçim gitmişti resmen babamın ona öyle vurmasına bedenim titrerken, gözlerim yanmaya başladı. Loris abim kafasını ellerim arasından çekmeden gözlerini yumdu. Birkaç saniye beklediğinde babamın ona tokat atan eli yumruk oldu, pişman olmuştu.
"Seninde o amcanın da bilmediği şeyler var ve sen onun yanındasın." Diyen babam soğuk gözlerini oğluna dikti.
"Felice yapma..." Diyen annem babamın yanına gelip koluna dokundu her neyse annem biliyordu.
"Amcanın gelmesini bekle, kendi evine git Loris." Diyen babam ile araya girdim.
"Baba,"
"Yapma babam." Diyerek kafasını bana bakarak iki yana salladı. Konu neyse acı çeken tek kişi Devrim amca değildi. Babam da iyi değildi ve bunu bilen tek kişi annemdi.
Babam terastan çıkarken, annem bana bakıp gitmeli miyim diye sorar gibi baktı gitmesi için kafamı sallarken Loris'in yüzünden elimi çektim. Ondan uzaklaşırken kafasını iki yana salladı.
"Hepiniz pişman olacaksınız çünkü burada acı çeken tek bir kişi değil. Acı dediğime bakma abi, yakıyor. Ve alevlerin arasında sözlerin ağırlıyla batılı kalmak kolay değil. Sözlerin ateş gibi ve babam yanıyor ben bunu istemiyorum." Bana doğru yaklaşsada izin vermeden arkamı döndüm. Davide ve Daniele'in de annem ve babamla gittiğini anladığında Pars ile göz göze geldim.
Bana bakarken gözlerinde gördüğüm yabancı bir hisle, derin bir iç çektim. Ağlamak istiyordum. Luca'nın kollarını bedenimde hissederken sımsıkı sarıldım ona onun hiçbir şeyden haberi yoktu. Sesli bir şekilde ağlamaya başlamamla saçlarımı okşadı abim, dudaklarını hisseettim nazikçe.
"Yapma güzelim, ağlama abim." Dese de bu imkansız gibiydi durmadan ağlıyordum. Bir süre sonra geri çekilmek istedim, elimle yüzümü silecekken abim buna engel olup eliyle gözyaşlarımı sildi. Pars ise telefonla konuşmak için içeri girdiğinde geri dönmüştü.
"Gabriele ve Samuele ile konuştum. Eva'yı Gabriele'ın evine getirmeni söyledi Luca." Beni ne kadar bu durumlardan uzak tutmak isteselerde bunu imkansız olduğunu bilmeleri gerekiyordu. Benim karışmış olmam ayrı bir şey diğer kızında yaşıyor olması daha da başka bir şeydi.
Görgü ailesi onu neden saklıyordu madem onun yerine almıştılar beni sonradan onu neden istememişlerdi?
Erva'dan ne istiyorlardı? İkimizden ne istediklerini, anlayamadım ama ağlamak istedim yine belki dedim o da iyidir. İyi olsun istedim.
Gabriele'ın evine geçmek için üzerimi değiştirdim annemler, babamın çalışma odası dayı orayada gitmek istememiştim. Ben, abim ve Pars arabaya binerken kafamı cama yasladım.
Yoruluyorum, gün geçtikçe aile olmanın zorluklarını hissediyorum. Gerçekleri kaldıramıyorum ya da filmin sonunu çok iyi biliyorum.
* Gabriele ve Samuele abim Luca abimi de alıp çalışma odasına geçeceğini söylediklerinde, yanlarına gitmemi isteselerde bunu reddetmiştim. Oturduğum koltukta öyle karşıma bakarken, abimin evinin güzelliğine odaklanamıyordum.
Normal bir anda olsak gülerek, meraklı meraklı evin her yerini gezerdim ama şuan hiçte normal bir anda değildik ve ben hiç olmadığım kadar donuk bakıyordum.
Pars karşıma geçip oturduğunda irkildim, yakışıklı yüzü gözlerimin önünde iken başka bir tarafa bakmak da istemedim. Gözlerine bakarken, derin bir nefes verdim. Gözlerim dolmuştu yine. Aklıma durmadan, olanlar geliyordu. Ya da hiç çıkmıyorlardı.
"Pars a-" duygusal bir sesle konuşacakken Pars aniden ayağa kalktı bana attığı adımları ile kafamı kaldırdım. Önüme geldiğinde uzun boyundan dolayı resmen önümde diz çöktü. Buz kesmişti bedenim onun bu hareketiyle. Göğsüm kalbimin hızıyla inip kalkarken, sarıya dönük gözleri gözlerime değince parladı.
"Abin değilim. Ve sende benim kız kardeşim değilsin Eva." Sözleriyle yutkundum. Hatta nefes almayı kestim. Aklımı karıştırıyordu, zaten karmaşık olan düşüncelerim onun sözleriyle büyük bir karmaşada kalıyordu.
Gözümden öylesine bir damla yaş düştü ama bunun Pars'la alakası yoktu. Yorgunluktan olduğuna emindim, gözleri akan tek damla gözyaşına kayarken elini kaldırıp yavaşça sildi onu ve elini geri çekmeden. Hafif yanağıma dokundu.
"Pars." Diyerek hafif gülümsemeye çalışmamla, duraksadı.
"Eva." Diyerek o da ismimi söyledi. Sesi o kadar rahatlatıcıydıki mayışmıştım.
"Güzel Eva, uykun geliyor öyle değil mi?" Diyerek aniden beni kolları alması ile kollarımı düşme korkusu ile boynuna doladım. Bir odaya girdiğinde buranın Gabriele'ın odası olduğundan emindim. Beni yatağa bırakıp, üzerimi örttüğünde gözlerim artık açık kalamıyordu.
Saçlarıma değen eli ile gözlerimi açmaya çalıştım ama yapamadım, son sözleri ise o kadar hoşuma gittiki bunu düşünerek uyumak kabusları uzak tutacak gibiydi.
"Küçük kraliçe, galiba sana kapıldım ve bu çok hoş..."
* Yazar.
Olanları daha net öğrenen Gabriele ve Samuele sinirden delirmek üzerelerdi. Gabriele oturduğu yerde ayağına durmadan sallarken, Samuele yerinde duramadan ensesini ovarak etrafta volta atıyordu. Luca ise öylece kalakalmıştı, kız kardeşinin ona abi demesine dahi yeteri kadar sevinemeden başlarına gelen olaylar onu üzmüştü.
Pars ise onlar için hazırladığı kahveleri getirip Luca'nın yanına oturmuş, Eva'nın da uyuduğunu söylemişti. Aklında sadece Eva varken tek düşündüğü ona Pars diyişiydi. Sesinde huzuru buluyordu ve elinden ne geliyorsa Eva'yı koruyacağı kesindi.
"Loris'in bu yaptığı..." Diyen Samuele inanmak istemiyor gibi kafasını iki yana salladı.
"Kötü bir şey yapmadı, Samuele." Gabriele'in düşünceli sesi ile Luca ve Pars da ona döndü.
"O adamı mı savunuyorsun abi! Babam her ne acı çektiyse o ve onun annesi yüzünden yaşadı." Kimse bilmiyordu babalarının ne yaşadığını ama nedenini çok iyi biliyorlardı.
"Annesi onu istememiş bile, tek büyümüş." Diyen Luca ile Samuele kafasını iki yana salladı. Babasına çok fazla düşkündü Samuele, en ufak üzüntüsünü nedeni neyse ondan nefret etmekten çekinmezdi.
"Sikimde bile değil." Demesi ile Gabriele sinirle kardeşine baktı.
"Düzgün konuş ne desende o senin amcan." Desede Samuele'in yüzünü buruşturarak dediğine karşılık vermesi daha da sinirlendirdi Gabriele.
"Diğer kız, burada mı yaşıyormuş?" Dedi Gabriele. Luca onu onayladı.
"Kız hakkında bir bilgi var mı?"
"Yok. Sır gibi saklamışlar resmen." Diyen Pars ile herkes onu onayladı.
"Dervim buraya geldiğine göre yerini de biliyor," diyen Samuele o adamın ismini söylerken dahi tahammülü yok gibiydi. Luca onun bu tavrını abartı bulurken, Pars pek onları umursamadan düşünüyordu.
Herkes düşüncelerine, gömülmüş iken bilinmeyen bir şey vardı. Erva.
Çoktan, Eva'nın hayatını peşine düşmüştü.
Finale geliyoruz, diyerek Eva'nın kulağına fısıldayan ses Erva'ya aitti. Eva'yı öldürmesi için bir katil gibi büyütülen Erva Görgü'ye aitti.
*
Yazar.
Karşısında duran kıza bakan adam, yüzünden farklı bir tebessüm ile izliyordu kızı. Elleri ile yetiştirdiği katili izlemek, hoşuna gidiyordu. Hemde hiç olmadığı kadar.
Erva Görgü, ellerini giydiği siyah kıyafetlerin arkasına saklarken gözlerinde akan nefreti gizlemeden karşısındaki fotoğrafa bakıyordu. Eva'nın fotoğrafına.
Sarı saçları vardı Eva'nın, Erva'nın saçları koyu kahveydi. Mavi gözlü Eva'ya inat Erva'nın gözleri siyahtı. Uzun saçları olan Eva, omuzlarına gelen saçları ile öylece boş gözlerle bakan ise Erva'ydı. Boynu ve çenesinin sonlarına doğru bir kesik izi vardı Erva'nın yüzünde, öz babasının ona bıraktığı bir izdi.
"Plan belli." Diyen adam ile Erva'nın dudakları uzun zamandır beklediği finalle, kıvrıldı. Gözlerine değen fotoğraftaki mavi gözleri görünce yeniden nefret büründürdü gözlerine.
O kız yüzünde öz ailesi dahi istememişti onu. Doğumunda belki bilmiyorlardı yaşadığını ama sonra öğrendiklerinde onu gizlemek için her şeyi yapmış, öz kızlarını bir harabeye çevirmişlerdi. Erva küçük yaşında, aile tarafından zaten öldürülmüştü.
Şimdi ise ona öğretilen finali yönetmek zorundaydı, onu yanına alan kişinin teklifini kabul etmesi bunu gerektiriyordu.
"Hazır olduğuna hala inanmıyorum," diyen adam bu sefer küçümseyerek baktı karşısındaki kıza sanki onu bu hale getiren kendisi değilmiş gibi.
"Hazırım. Fazlasıyla hemde." Diyen kızın net sesine alayla güldü adam, karşısında duran Eva'nın fotoğrafına baktı.
"Böyle tatlı bir kızı ben bile öldürmek istemem oysa..." Erva'nın damarına basan cümleleri onu daha da kötü bir hale getiriyordu. Sinirle ellerini saçlarına atan Erva, dişlerini durmadan birbirine sürttü sinirden. Böyle yapmalıydı, inandırıcıydı.
"O tatlı kız, yarın kanlar içinde de fazlasıyla tatlı olacak emin ol." Dediğinde adam gülerek kafasını iki yana salladı.
"Onu ilk önce bana getireceksin," dediğinde Erva bildiği planla çok da dinlemedi.
"Sonrası sende." Dediğinde Erva umursamazca ofladı.
"Anladık, sonra final! Bakalım bu tatlı kız hayatın rolünde güzel bir oyunculuk sergileyecek mi? Kanlı sonlar. En sevdiklerim."
Adam daha fazla karşısındaki kıza bakmadı. Erva ise hazırlıklara başlamıştı, Eva'yı almak kolay olmayacaktı ama bunu düşünmedi. Eline geçtiği gibi, finali yazacaktı. Çünkü, bazen kötü rolünü oynamak zorunda kalan iyilerde vardı.
* Geldim. Geldim. Beklettiğim için özür dilerim gerçekten, sınav haftası falan derken bir türlü bölümün sonlarını yazmamıştım. Onu tamamlarken de taslak da olan Aşka giden şikayeti atmak istedim. Onun bölümü hazır ama oy sayısı çok az, o yüzden belki biraz bekleyebiliriz. Medyadaki şarkıyı beğendiysek ilerliyen bölümlerde de koymaya devam ederim, bölümü nasıl bulduk peki? Ters köşelere bayılıyorum ayrıca kitabı bu bölümden sonra daha fazla heyecanla yazacağım, emin olun. Yorumlara belirtmeyi unutmayın lütfen ayrıca bölüm arası yorumlarınızı da bekliyorum, oylarımızı da verdiysek diğer bölümü hızlıca atarım. Sizleri çok seviyorum.
|
0% |