Yeni Üyelik
7.
Bölüm

7. Bölüm

@zdatsy

'O, hayata bir yandan küsmüş, bir yandan âşık olmuş biriydi. Ne yaşadı kimse bilmez, herkes onu çok mesut sanırdı. Peki onu âşık olduğu hayata küstüren neydi? Günlüğün Tozlu Sayfaları bunun için açılmayı bekliyor.'

----------------------

Rüya, daha kendisini görmeden konuşan adamın otoriter sesinden çekinmişti. Ama artık geri dönemeyeceğini biliyordu. Bu yüzden onu görmesine engel olan 3 adımı da atıp arkasından baktığı adamın önüne geçti. Ama gördüğü yüz, duyduğu sesten daha da korkutucuydu. Gözaltları mor halkalar olmuş, yüzünün büyük kısmı çizik ve kesiklerden oluşan ve yüksek ihtimal madde bağımlılığına sahip olan bu adamı gördüğü adamdan korkmuştu. Ama yüzünde mimik değiştirmemeye dikkat ederek dediğini yaptı. Tam karşısındaki boş sandalyeye de o oturdu. Bir yandan karşısındaki yüzü inceliyor, bir yan da yüzündeki tanıdık ifadenin nereden geldiğini anlamaya çalışıyordu. Onu tanıyor muydu emin değildi ama ailesini ve kendini nasıl tanıdığını öğrenmeliydi. Bu adamın kim olduğunu, kendisini nereden tanıdığını ve en önemlisi ondan ne istediğini bilmeliydi.

"Benim kim olduğumu merak ettiğini ve korktuğunu biliyorum. 'Bu adam neden ailemin sırrını biliyor?' diyorsundur eminim. Seni fazla meraklandırmadan söyleyeyim. O kazaya sebep olan adam benim."

Dakikalardır sabit tutmaya çalıştığı ifadesinden nasıl gözüktüğünü bilmiyordu. Ama içinde bir yerlerde kırılmalar yaşadığını hissediyordu. Bir anda nefesinin sıklaştığını ve vücudunun uyuşmaya başladığını hissetti. Karşısındaki adama baktıkça nefesinin sıklaşmasına ya da aklından geçen kaza gününe ait anılara engel olamıyordu. Ciğerlerine çektiği nefes ona yetmiyordu çünkü nefesin boğazından geçtiğini düşünmüyordu. Yıllar sonra ilk kez panik atak geçirmeye başlıyordu. Ve şu an durdurması mümkün değildi. Karşısında ailesinin katili vardı. Annesi, babası ve ablasının katili... Ve bunu hiç pişmanlık belirtisi göstermeden ve pişkince söyleyebiliyordu.

"Beni sakince dinlemek zorundasın. Çünkü hem ailenin katiliyim. Hem de değilim. Annen; Feride, aslında ölmedi. Aynı şekilde ablan; Arzu, o da yaşıyor."

Rüya, bir anda uyuşan vücudunun büyük bir yorgunluk binmesiyle az kalsın sandalyesinden düşüyordu. Nefes almayı unutmuş ve kendisine bir şeyler anlatan adamın ne derece doğru konuştuğunu anlamaya çalışıyordu. Yıllardır öldü sandığı annesi ve ablası yaşıyordu. Ama nasıl?

"Bu kadar şaşırmana gerek yok. Annen, kardeşini kurtarmak için onu kazadaki çarpışmadan önce arabadan dışarıya attı. Açık kalan kapıdan da çarpışma etkisiyle annen de düştü. O yanan arabada ölen tek kişi babandı."

Katil, konuşmasını bitirmesiyle Rüya'ya bakmadan telefonunu eline aldı ve bir süre sonra telefonu Rüya'ya çevirdi. Zincirlerle duvara bağlanmış bir şekilde annesi karşısında duruyordu. Tüm yüzü ve vücudu darp izleriyle doluydu. Çökmüş ve yaşlanmıştı. Ama ölmemişti. Nefesinin yeniden kesildiğini hissettiğinde gözleri kararmıştı. Ayakta duruyordu ama ne tepki verebiliyor ne de yaşanılanları kavrayabiliyordu. Sadece içinde kalan çok az güçle o adamın karşısında ayakta kalmaya çalışıyordu.

Katil, onu umursamadan bu sefer telefonu alıp başka bir fotoğrafı açtı ve bu sefer karşısında Esmer kıvırcık saçları, annesininkine benzer gözleri ile ablası olduğunu düşündüğü kişi vardı karşısında. Çok büyümüş ve güzelleşmişti. Kendisi ne kadar babasına benzerse o da yan annesine benziyordu. Üzerinde polis üniforması vardı. Ve yanında tanımadığı birkaç insanla fotoğrafta poz vermişti.

"Sana oradakilerin kim olduğunu anlatacağım. Şimdi neden burada olduğumuza gelelim. Sen! Ben ne dersem yapacaksın. Bundan sonraki yıllar için bir plan hazırlayacağız ve sen dediklerimi harfiyen yerine getireceksin. Sakın polise giderim onları kurtarırım sanma. Birini kurtarırsan bile diğeri ölür. Eğer onları yeniden kaybetmek istemiyorsan dediklerimi yapmak zorundasın. Ancak bu şekilde ikisi de kurtarabilirsin."

Rüya yaşadığı şok nedeniyle konuşmayı beceremiyordu. Fakat şunu çok iyi anlamıştı. Eğer anne ve ablasını yeniden kaybetmek istemiyorsa bu katil ne derse onu yapmak zorundaydı. Onunla iş birliği yapmak zoundaydı.

/ / / / / / / / /

Gamze, Emir içeriye girdikten sonra yavaşça kapıyı kapattı. En az Emir kadar o da korkuyordu. Yeniden yenilmekten çok korkuyordu. Ama bu korkuyla yaşayamazdı. Korkularının üzerine gitmeliydi. Bunu biliyordu... Ki bu korkuları zaten onlara Rüya'yı getirmiyordu.

Ama o da korkularının üzerine gidemiyordu.

Ve bu arafta Rüyasız günler geçmeye devam ediyordu.

Emir, ne kadar gerçekleri öğrenmeye yakın olduğu için mutlu olsa da o mektupta yazılanlardan sonra gerçeklerden ölesiye korkuyordu. Çünkü Rüya'nın basit bir şey için böyle konuşmayacağını biliyordu.

O günlükte öğreneceklerinden korkuyordu. Ondan nefret etmesine imkân yoktu ama Rüya'nın özellikle 'Nefret etme' demesinde bir şey olduğunu biliyordu. Ve bu yüzden çıkabilecek her şeyden çekiniyordu. Olabilecekler Emir'i en çok o an korkutuyordu.

Ama yapacaktı. Rüya'yı bulmak için o günlükte yazılanları her kelimesine özen göstererek okuyacak ve sonrasında kesinlikle ondan nefret etmeyecekti. Hayatta ki en değer verdiği kişi, öyle kalmaya devam edecekti.

En azından şu an için öyle düşünüyordu.

Sabah aceleyle çıktığı odaya bu sefer daha hızlı adımlarla tekrar girdi. Odaya yeniden kısa bir göz atarken aklına gördüğü rüya geldi. İçini bir ürperti alırken Gamze'nin kendi odasına gittiğini belli eden kapı sesini duydu. Kendisi de daha fazla oyalanmadan odaya tamamıyla girip kapıyı kapattı. Yatağın yanına gidip Rüya'nın bahsettiği yerde durdu. Aklının bir köşesinde hala onlarca soru varken derince bir nefes alıp dolabın kapağını açtı. Açtığı an tam göz hizasında duran kutuyla içinin titrediğini hissetti.

Rüya ilk kaybolduğunda da odayı aramak için gelmişti. Ama geniş kapsamlı bir emir daha çıkmamıştı. Bu kutuyu da öncesinde görmüştü. Ama bir kutunun bu kadar büyük bir anlamı olacağını da tahmin etmemişti. Ufak bir ihmalkarlığı geçmiş aylarına sebebiyet vermişti. Şimdi ise aynı kutu kendisi için çok farklı anlamlar ifade ediyordu.

Bu kutu onun umuduydu.

Kutuyu eline alıp dolabın kapağını içinde esen fırtınalara rağmen sakince kapattı. Yatağın üstüne oturdu. Bir süre nefesini kontrol etmeye çalıştı. Nefesi düzenlenmek yerine gittikçe daha fazla düzensizleşiyordu. Bunu hissedebiliyordu... Ama engel olamıyordu. Ne kadar nefesini düzenlemede tam başarılı olamasa da hazır hissettiğini düşündüğünde kutuyu açtı. Üst üste dizilmiş birçok farklı renkte mektup zarfları vardı. Hepsini tek tek çıkartıp oturduğu yerin sağ tarafına koydu. En alt kısımda ise neredeyse kutu büyüklüğünde bir defter vardı.

Günlüğün bu olduğunu anlamıştı.

Emir büyük bir özenle günlüğü kutudan çıkardığında kutuyu da sol tarafına bıraktı.

Burada Rüya ne hissettiyse onlar vardı. Canı yandı mı, mutlu oldu mu, üzüldü mü... O katil Rüya'yı yakalayana kadar neler yaşadı ve buna benzer bu zamana kadar aradığı bir sürü sorunun cevabı bu günlükte yazılıydı. Emir'in aylardır aradığı cevaplar bu iki kapak arasında gizliydi.

Ve Emir okuyacaklarından deli gibi korkuyordu.

Öğreneceği gerçeklere hazır olduğunu düşünmüyordu.

Ama zorundaydı...

Deniz gözlüsü için ve sebep olduğu tüm bu yalanlar için bunu herkese borçluydu.

Topladığı cesaretiyle birlikte büyük bir özenle günlüğün ilk sayfasını açtı ve okumaya başladı.

14.01.2018

Çok seviyorum be günlük.

Hani derler ya artık bu sevgi içime sığmıyor diye... Gerçekten sığmıyor. Sürekli yanında olmak ve ondan hiç uzaklaşmamak istiyorum.

Onun hem en yakınında olup hem de bir o kadar uzak durmak zorunda olmak bana çok zor geliyor ki.. Sevdiğim her an başkasına gidecekmiş gibi beklemek canımı çok acıtıyor. Sanki tekeri patlamış bir araba gibiyim. Nereye gideceğimi, hangi engele vuracağımı bilmiyorum. Dengemi kaybetmiş bir o yana bir bu yana savruluyorum.

Emir ve ben imkânsız gibiyiz. Benim onunla olabileceğimi düşünmem olmayacak hayaller peşinde koşmam anlamına geliyor. Ama yapamıyorum... Onun beni sevmeyeceğini bilsem de yapamıyorum. Ondan uzak duramıyorum.

Ama yakında olamıyorum.

İçimde fırtınalar kopuyor. Kararsızlık ve umutsuzluk tüm bedenimi sarmış durumda. Ne yapacağımı bilmiyorum. Bu sevgiyi sadece sana anlatmak yetmiyor günlük. O da bilsin istiyorum. Ama eğer o bilirse yüzüme bakmaz diye korkuyorum.

Emir Yılmaz beni seviyor... Ama kardeşi gibi seviyor. Sahipleniyor, kıskanıyor, sevdiğini sonuna kadar hissettiriyor... Bir kızın erkekten isteyebileceği o güzel duyguları bana yansıtıyor.

Bunlar ne kadar arkadaşça bile olsa o kadar güzel ve anlamlı ki... Kelimeler anlatırken yetersiz kalıyor günlük.

Artık çok yoruldum. Bu aşkla da bu hastalıkla da daha fazla uğraşamıyorum. Bu iki yük bana çok fazla geliyor günlük.

Umarım ikisini de kontrol etmeyi öğrenirim. Yoksa sadece benim değil herkesin canı çok yanacak.

Merhaba, nasılsınız?

Loading...
0%