Yeni Üyelik
23.
Bölüm

Bölüm 22

@zeeyneep41

Heyoooo Sizlere yeni bir bölümle geldim.

 

Sol alt köşedeki yıldıza basarak destek olmayı unutmayınız.

 

Satır aralarını yorumsuz bırakmayın şekerlerim.

 

Keyifli okumalar dilerim.

 

~~~~~~~~~~~~~~~~~~

 

Mehmet ağanın gözleri dolmuştu. Ateş ise bu kızın ne demek istediğini anlamıyordu. Dedesi ve babaannesi öldüğünde evden çıkmıştı. Korkmuştu ölülerden. Hatta hala o odaya giremiyordu.

 

Sonunda kendisini yatıran babasından hikâye istediğinde babası hikâye anlatmıştı. Havva Hanımın onları izlerken sinirleri bozulmuştu. "Bu kız nereden çıktı şimdi!" diyerek öfkeyle odasına gitmişti.

 

***

 

Ömer, Zeynep'in annesinin yaşadıklarını öğrenmişti ve annesinin hikâyesine üzülmüştü. Bir kadının anne oluşuna kıyamamıştı. O değil miydi ki vücudunda kanser hücreleri büyürken çocuğu için yaşamaya çalışan?

 

Bu dünya böyle zalimdi. Bazı insanlara doğuştan, bazı insanlar ise sonradan zalimleşirdi hayat. Bazen de hiç zalim olmadan yaşatırdı gül bahçesinde. Dünyanın kötülüğünü temizlemekte önce kendi kalbimizi temizlememizle gerçekleşebilir.

 

"Demek seni çok üzdüler?" diye mırıldandı Ömer. Demet için üzgünlüğünü anlatacak bir sözü yoktu. Kelimeler ona kifayetsiz kalacaktı. Zeynep ve Ömer sarılarak biraz kendilerine gelmeye çalışmışlardı.

 

"İşte benim annemin hikâyesi böyle." Zeynep derin nefes alarak, Ömer'in gözlerine bakmıştı. Kendisine duyduğu hisleri anlamak istiyordu. Ömer'in gözlerinde gördüğü duygular; hüzün, kızgınlık ve sevgiydi.

 

Saat kahvaltı için uygun olduğunda birlikte arabaya binerek Bahar'ların evlerine gittiler. Bahar'ların durumu çok iyi olmadığı için evleri biraz küçüktü ama gönülleri kocaman bir aileydi. Mütevazı aile herkesi mutlu etmeye çalışarak ağırlıyordu.

 

Kahvaltı bittikten sonra kahveleri yudumlarken muhabbete başlamışlardı. Hamit Bey ise fazlasıyla durgundu. Ömer ağa artık söze girmesini isterken Hamit ağa onayla başını salladı.

 

Hamit odasına giderek aldığı zarfı getirdi. Önlerine koyduğu o sarı zarfın içinden Ömer ve Zeynep'e ait resimler çıkınca, Savaş'ın eli yumruk haline gelmişti. Parmakları beyazlaşırken elini dizine çekerek sakinleşmeye çalışmıştı.

 

"Mehmet ağamın yanından çıkarken, Ateş ağamın sesini işitmiştim. Anasıyla konuşurdu. Bugün toplanacak olan aşiretler toplantısında Ateş ağa berdel isteyecek!" dediğinde Berfin'in ağzından bir hıçkırık çıkmıştı.

 

"Zeynep Hanımıma karşılık, Berfin Hanım!" diye eklediğinde sessizlik hâkimdi. Ne olacağı bile konuşulamıyordu. Ömer ağa ayağa kalkınca Bahar, ailesi ve Berfin ayağa kalkmıştı. Zeynep'te ayağa kalkarak Ömer'e saygı gösterirken abisini de kaldırmaya çalıştı. Savaş'ın kalkacak hali kalmamıştı. Berfin için endişesi vardı.

 

Hep birlikte evden çıkarak Demirhanlı konağına gitmişlerdi. Avluda oturup konuşmaları gerekirken, sessizce oturuyorlardı. Ömer ağa çare düşünürken, Savaş berdelde Berfin ve Ateş'in evlenme fikrine çare aramıştı.

 

Kendisi ile berdel olamazdı çünkü aşirete bağlı değildi.

 

Savaşacaktı!

 

Ömer ağa ise Zeynep'le evlenmeyi istiyordu ama "Ben ne bedel olurum ne de berdel!" dediğini duyduğu kadınla berdel ile evlenmek istememişti. Kaldı ki berdel bozulabilirdi ama Ömer ağa Zeynep'i asla bırakmazdı.

 

Ömer ağa Savaş'la özel konuşmak istemişti. Kadınları korkutmamak için onlara duyurmadan çare arayacaktı. Eli kolu bağlı olduğunu hissediyordu. Savaş ile birlikte odaya giderken onlardan bir açıklama bekleyen gözlere bakmadan ilerlediler.

 

Birlikte odaya girdiklerinde Savaş koltuğa oturdu. Oturdu demek yerine çöktü de diyebiliriz. Ömer ise onun bu haline şaşırmıştı. Dışarıdan asla sarsılmaz denilen adamın sessizliği ağırdı.

 

"Ömer ağa, bir çaren var mıdır?" diye sorarken Ömer'in gözlerinin içine bir umutla baktı. Tek bir umutla baktığı Ömer'in verdiği o umuda tutunacaktı. Ömer ağa ise çaresiz durumu konuşarak çare aramaya gelmişti.

 

"Savaş! Zeynep'in hakkında berdel ile evlenmem dediğini duymuştum. Ona bunu yaşatmak istemem. Berdeli de bozarlarsa Zeynep'i vermem. Kardeşim o Ateş'i istemez, bilirim! Biraz düşünmem lazım!" dediğinde Savaş'ın tutunacak dalı kalmadığı için omuzları düşmüştü.

 

Oysa ne güzel bir gece geçirmişti. Berfin ile konuştuktan sonra daldığı rüyalarda bile mutluydu. Allah var bu kadar güzel uyuduğunu bilmezdi. Meğer uykunun bile bir tadı varmışta Savaş bunca yıl sonra anlar olmuş.

 

"Sana bir şey diyeceğim Savaş ama sakince dinlemeni istiyorum..." dediğinde Savaş ağır ağır başını kaldırarak Ömer ağaya baktı. Gözlerinin feri sönmüş gibi görünürken Ömer'in ne diyeceğini merak etmişti.

 

"Eğer elimizden bir çare gelmezse, bacımla evlenir misin?" diye sorduğunda Savaş'ın gözlerinde umut ışık yakmıştı. Yüzünde bir canlanma olan adam iki günlük sevdiği kadınla evlenme fikrine ne diyeceğini düşündü.

 

Berdel evliliği zordu. Çünkü biri ayrılır veya ölürse berdel bozulurdu. Kimse kalbinde olan kadını vermek istemezdi ama törenin dediği olurdu. Savaş'ın ne diyeceği beklemeden Ömer ağa konuşmaya devam etti.

 

"Senin hakkında yazılanlar doğru ise bu hayatı bırakman gerekir. Boşanma durumunda da bacını alma hakkın olur ama ben inan vermem. Tüm imkânımla herkesle savaşırım. Zeynep'i alırsam kimse elimden alamaz haberin olsun" Ömer ağa ciddi konuşurken Savaş sessizdi.

 

"Biliyorum Ömer ağa! O kadar yabancı değilim ama ben aşirete bağlı değilim. Soyadımı değiştirdim ve onlarla ilişkimi kestim. Hem bacınla geçinemezsek diye düşünürüm. Kardeşimin sevdasına da Berfin'in hayatına da gölge olmak istemem. Hem Arslanlı'lar çok yaşamıyor ki? Nasıl söz vereyim?" sesinde acı vardı ama kendisini toparlamak istedi.

 

Ömer ağa sessizdi. İki öksüzün yaşadıklarını öğrendikçe içi ezilmişti. "Belki de hayat artık onlara acı vermeyi bırakıp mutlu etmeye çalışıyordur?" diye içinden geçirirken "İnşallah gerçek olur. Âmin!" diyerek içinden geçeni duaya döktü.

 

"Bizim iki yolumuz var. Ya benim Zeynep'i senden istediğimi bugün de söz olacağını diyerek aile arası söz yaparız. Bu sefer sizin için berdel olmasına gerek kalmaz. Ya da berdele sessiz kalırız ve Berfin'le Ateş yerine Berfin'le senin berdel olmanı isteriz" dedi.

 

Ömer ağa Savaş'ı sinirlendirecek bir şey söyleyeceği için önce derin nefes aldı. "Aşirete bağlı değilsin. Kızma ama Mehmet ağanın kanısın. Bunu öne sürerek seninle berdel kararı verebilirim!" diyerek Savaş'a olacakları anlatmıştı.

 

"Kardeşimin okulu ne olacak?" diye sorarken sevdası ile ya evlenecek ya da evlenmeyecekti. Kardeşi ise her halükarda evlenmek zorunda kalacağı için kardeşinin okul meselesini de halletmesi gerekiyordu.

 

"Kardeşin için buradaki okullarda tanıdıklarım var. Burada bölümüne devam etmesini sağlarım. Başka bölüm isterse tekrar gider. Okul sorun değil..." diyerek Savaş'ın dert etmemesini sağladı.

 

Savaş başını sallarken düşünceliydi. "Acaba Berfin ile bir ömür olur muydu?" diye içinden geçirdi. Ne yapacağını düşünürken "İstersen içeridekilere de haber verelim. Korku ile beklemesinler. Sonra da ben hazırlanırım ve çıkarız" diyen Ömer'e cevap vermek yerine ayağa kalkmıştı Savaş.

 

Birlikte avluya geçtiklerinde durumu anlattılar. Ömer ağa ise fikirlerini ve olabileceklerini söyleyerek herkesi bilgilendirdi. Zeynep sessizdi. Berfin ise rahatlamıştı. Zişan Hanım telaşa düşmüşken bu akşam söz yapabilme ihtimali bile onu çıldırtmıştı.

 

"Birkaç saate kim söze hazır olur oğul. Bari yarın olsun. Kızların hazırlanması bile yetişmez. Hem gelinimin belki istediği şeyler vardır" diyerek oğluna serzenişte bulundu. Ömer ağa ve Zeynep onun bu haline gülümserken, Savaş ve Berfin birbirine bakmıştı.

 

"Elimden geleni yaparım ama onların elinde ne var bilmem. Bugün olursa da telafisini yaparız. Kabul mü hanım ağam?" diyerek gülümsedi. Zeynep kıpkırmızı olurken Zişan Hanım onların bu haline gülümsemişti.

 

Ömer odaya giderek duşunu aldı. Yöresel kıyafetler giyerek hazırlanırken aşiret yüzüğünü tekrar parmağına geçirdi. Hazır olduğunda odadan çıkacakken kapısı çalınmıştı. Kimse bu odanın kapısını çalmazdı. Ömer ağa odasına gittiğinde kimse onu rahatsız edemezdi. Peki, kimdi bu kapıyı çalan?

 

Sert bakışlarını yüzüne takarak açtığı kapıda sevdiğini gördüğünde Ömer ağanın yüzü ışıldadı. Kalbinin sesi dışarıdan duyulabilecek kadar güçlüydü. Bu kadın aklını başından alabilecek tek kişiydi ve Ömer ağa bu durumdan memnundu.

 

"Hanım ağam, sizi burada görmek ne büyük şeref. Bir dileğiniz mi var?" diyerek sevdiğine gülümsemişti. Onunla konuştuğu bu ton alayvari dursa da Ömer keyif almıştı.

 

"Zişan yani annen..." dediğinde Ömer ağa parmaklarını Zeynep'in dudağına koyarak susturmuştu.

 

"Annemiz! İkimizin annesi..." diyerek ne demesi gerektiğini belirtmişti.

 

"Bilirim anne demek zordur ama o benim atamdır. Saygısızlık olur ve bu hoş bir durum değil. Mutluluğumuza engel olur!" diyerek Zeynep'ten isteğini ve nedenini açıklamıştı.

 

Zeynep ise alışabilmek adına bir şekilde başlaması gerektiğini biliyordu. Zaten evlilik teklifi aldığında da bunu biliyordu.

 

"Zişan anne yolladı beni. Odaya bakarsan odayı değişelim. İstediğin her şeyi not et. Yakında muhtemelen almak zorunda kalacağız dedi" diyerek cevapladı.

 

Ömer ağa başını sallayarak odanın kapısını ardına kadar açtı. Zeynep içeri girdiğinde odanın içerisinde kocaman çift kişilik bir yatak, ileride bulunan bir giyinme dolabı ve içeride büyük bir banyo tuvalet olduğunu görmüştü. Zeynep'in eşyaları çoktu ve bu odaya nasıl sığacaktı.

 

Ömer ağanında eşyaları az değildi. Klasik kesim, İtalyan kesim ve spor kesim bir sürü takımı vardı. Günlük ve yöresel kıyafetleri de fazlasıyla bulunan adamın saatleri, ayakkabıları ile dolabı yeterince doluydu.

 

Ömer ağa ise geç kalmamak için gitmek isterken Zeynep odası için eksikleri biliyordu. Birlikte aşağı indiklerinde Zişan Hanımın gözleri parlamıştı. Duaları gerçek oluyordu ve bu günleri gördüğü için mutluydu.

 

"Yıllarca hayalini kurduğumuz gibi bir gelinimiz var ve ağa oğlun çok mutlu Bekir Bey. Keşke sende bu günleri görebilseydin..." diyerek mırıldandı. Berfin odasına kapanmıştı ve Savaş'ta ayağa kalkarak Ömer'i bekledi.

 

Birlikte çıkarak otelde toplantı salonuna gittiler. Herkesin kendilerini beklediklerini fark etmişti Savaş. Kendileri odaya girince herkesin ayağa kalkması, Ömer'in ne kadar saygı gördüğünü belli ediyordu.

 

Ateş öfke saçan gözlerle Savaş'a bakarken, Mehmet ağanın gözlerinde özlem vardı. Savaş gözlerini çekerek Ömer'in yanına getirilen sandalyeye oturmasını istedi. Ateş öfkesini bastırmaya çalışırken Savaş'a bakmaya devam etti.

 

"Ömer ağa! Bu adam aşirete bağlı değildir. Bizim aramızda ne işi vardır?" diyerek çıkışan Ateş'in ardından gözler Ömer'e dönmüştü.

 

"Destur Ateş ağa! Destur! Misafirimdir ve benimledir. Şimdi diyesin bakalım bu ağaları neden toplamak istedin?" diyerek konuya geçmelerini istemişti.

 

Ateş gözlerinden püsküren ateşli gözleri yerine gülen gözlerle bakarak önünde duran zarfı açtı. İçinden çıkardığı Ömer ağa ve Zeynep'in fotoğraflarını masaya saçmıştı. Ömer ağa öfkelenen Savaş'ın elini tutarak beklemesini istedi.

 

"Ömer ağa! Törede var mıdır bir kadınla oynamak? Bacımla gönül eğlendirmeni nasıl açıklarsın?" dediğinde Mehmet ağa durumdan rahatsızdı ama sessizdi. Gözlerini yere değdirirken, gözyaşlarını da içine akıttı.

 

"Destur dedim Ateş ağa! Kimsenin gönül eğlendirdiği yok!" dediğinde Savaş'ın dizindeki eli onu dizginlemek için duruyordu. Yanlış bir şey yapmaması için defalarca uyardığı Savaş'ın şuan Ateş'i gözleri ile öldürmesi mümkündü.

 

"Size sorarım ağalar. Kızınız, bacınızla böyle fotoğraflar elinize geçse ne dersiniz? Hamit ağa, kızınla gezip fotoğraflarımı önüne düşürseler ne yaparsın?" Ateş'in sorusu Köroğlu'nu çılgına çevirmişti.

 

"Ateş ağa! Dilini kızımdan çek! Andım olsun..." dediğinde Ömer'in elini masaya vurması ile herkes susmuştu.

 

"Yeter! Burası sirk değildir!" diyerek susturduğu adamlar diyeceklerini yutmak zorunda kalmıştı çünkü Ömer ağanın gözleri ölüm saçıyordu. Murat'a seslenerek "Adamı getirin!" demişti.

 

İçeriye yirmili yaşlarında bir adamı getirdiklerinde, darp izleri kendisini belli ediyordu. Ömer ağanın daha hesabını kesmediği bu adamı neden getirdiğini anlamadıkları için herkes fısıldaşıyordu. Ateş ise kendini aklayacak bahaneler bulmak için kafasını çalıştırmaya başladı.

 

"Murat! Fotoğrafları topla ve odama götür! Sende konuş bakalım Abdurrahman Efendi!" dediğinde adam irkildi.

 

 

Bölüm Sonu

 

Oy ve yorum ile destek olabilirsiniz.

 

Loading...
0%