Yeni Üyelik
9.
Bölüm

Bölüm 8

@zeeyneep41

Heyooooo. Yeni bölüm geldiiii.

 

Yorumlarda buluşalım sizlerle...

 

Keyifli okumalar dilerim.

 

~~~~~~~~~~~~~~~

 

Aklında bir tek Ömer varken evden çıkmaya hazırlanan üvey abisi ve babasının yanına gitti. Ateş bir garip görünüyordu ama yine de sessizdi. Zeynep ise üzerine düşünmeden kardeşi bildiği Bahar'ın evine doğru yola çıktılar.

 

***

 

Sonunda Bahar'lara geldiklerinde kapıyı Hacer ve Hamit çifti açmıştı. Hacer ve Hamit, Zeynep'in kardeş bildiği tek kişi olan Bahar'ın anne ve babasıydı. Hamit Bey yıllarca Mehmet ağanın yanında çalışmış ve hala daha çalışmaya devam ediyordu. Hacer Hanım ise evin hanımıydı. Bir çocukları olmasına rağmen Hamit Bey hiç başka kadın düşünmemişti.

 

Görücü usulü ile evlendiği Hacer'le bir bebek kaybettikten sonra Bahar onların kucağına nasip olmuştu. O zamanlar herkes evlenmesi için dil dökerken Hamit Bey eşine olan saygısından asla düşünmemişti. Yıllar geçtikçe de âşık olduğunu anlamıştı.

 

Kapıyı gülümseyerek açtıkları gibi misafirleri içeri buyur etmişti. Zeynep'i uzun yıllardır görmeyen Hacer Hanım onu kızı gibi gördüğü için sıkıca kucaklamıştı. Birbirinden ayrılarak hazır olan masaya davet ettiği misafirleri için döktürmüştü Hacer Hanım.

 

Zeynep bazı Mardin yemeklerini iyi bilir ve çok severdi. Bu yüzden Hacer Hanım ona sevdiği yemeklerden yapmıştı. Genadir çorbası, soğan dolması, sembusek, Mardin usulü içli köfte ve birçok güzel mezelerle süslenmiş masada kuş sütü eksik misaliydi.

 

Hacer hanımların durumu çok iyi değildi ama Hacer Hanım asla elinden geleni yapmaktan korkmazdı. Evine gelen herkesi doyururdu. Hele ki bu gelen kızı gibi gördüğü acılı kıza elinden geleni fazlasıyla yapardı.

 

Yemekten sonra güzelce çay hazırlamaya giden kızlar çay olana kadar odaya kapanmışlardı. Herkes onların bu haline alışıktı. Bahar ve Zeynep odada konuşurken konu Ömer'e gelmişti. Çünkü Bahar merak ediyordu. Herkesin korktuğu bu adam, tam da o gün bir çocuk gibi gelmişti gözüne.

 

"Biliyor musun? Ben Ömer ağayı ilk defa bu kadar yakından gördüm o gece. Yani düğünlerde falan görürdük ama bakamazdık. Yani tabi bakanları da vardı ama o kimseye bakmazdı. Baktığı kişilerde zaten kendisinden korkardı. Zeynep, sanırım Ömer ağa seni gerçekten seviyor." Bahar içinden geçenleri söylemişti. Çünkü artık arkadaşının mutlu olmasını istiyordu.

 

Zeynep ise emin değildi. İçindeki hisleri bile anlamlandıramamıştı. "Biliyorum. Bana bugün itiraf etti ama ben biliyorsun Bahar. Bildiğin için anlıyorsun. Savaş... Bizimkiler... Ben hiç âşık olmadığım için şuan hissettiğim şeylerin de ne olduğunu bilemiyorum."

 

Zeynep'te arkadaşına dürüstçe hislerini anlatmaya başlamıştı. Bahar'ında hayatında kimse olmadığı için kitaplarda okuduğu aşkları yorumlar gibi yorumladı. Emin olmak için de âşık mısın testi yaptılar. Zeynep tüm bunlara inanmasa da yapmak istemişti.

 

Kendilerinin dinlenildiğinden habersiz rahatça konuşan kızlar testin sonucu hakkında bile konuştular. Ömer ağa kendisini özlediği sevdiğine mesaj yollamak istediği halde yapamamıştı ama Ömer ağanın her aşirette olduğu gibi Samyeli'lerinde içinde adamları vardı. Zeynep'in Bahar'larda olduğunu biliyordu.

 

Zeynep ve Bahar odadan çıkarak çayı içeri taşıdıklarında herkese çayları dağıttılar. Hazırlanan tatlıları da servis ettikten sonra kendileri de oturdular. Her zamanki gibi eğlenceli anılardan bahsederek muhabbete dalmışlardı.

 

Zeynep hep şarkı söylerdi ve şuanda da içinden şarkı söylemek gelmişti. Herkes bir şarkı beklediğinde ise yine kapattı gözlerini. Derin bir nefes alarak kalbinden geçenleri dile dökmüştü.

 

Zeynep o gece içinden geçen şarkının melodisinde kaybolurken söyleme zamanı geldiğinde de dilinden döküvermişti sözlerini. Rüştü Asyalı'nın dilinden dökülen sen bir aysın türküsü, o gece Hacer ve Hamit çiftinin evinde ve Zeynep'in ağzından dökülüyordu.

 

İçin için okuduğu türkünün her anında kapattığı gözlerinin altında Ömer beliriyordu. Zeynep kendi kendine bu durumun aşk olabileceğini görüyor ve romanlarda okuduğu gibi içinin kıpır kıpır ettiğini hissediyordu.

 

Zeynep söylediği şarkıyı gözlerini kapatarak söylediği için abisinin onu sosyal medya da paylaştığını bilmiyordu. Sonunda şarkısı bittiğinde gözlerini açmıştı. Herkes mesut olmuştu. Zeynep yüreğiyle söylediği için yüreklere dokunmuştu.

 

Geceyi sona erdirmenin vakti geldiğinde Mehmet ağa ayağa kalkarak kaldırmıştı çocuklarını. Birbirlerine sarılarak vedalaşan iki aile Samyeli'lerin evden ayrılması ile son bulmuştu. Zeynep ise eve giderken gözleri kapanıyor gibi hissettiği için dire odasına gitmiş ve üzerine pijamalarını geçirmişti.

 

Ömer'e mesaj atarak iyi geceler dilemişti. Bir süre mesajlaştıktan sonra uyumaya karar verdiler. Zeynep hemen uyurken Ömer, gözlerini kapatmış ama hemen dalamamıştı. Günü düşünürken uykunun tatlı kollarına bırakmıştı kendisini.

 

*** 

 

Gün ışıkları Zeynep'in yüzüne vururken gözlerini aralamaya başlamıştı Zeynep. Güne her zamanki gibi mutfağa inerek kendisine kahve yapmakla başlamıştı. Türk kahvesinin kokusunu oldum olası severdi. Her sabah mutlaka kendisine kahve yapar ve onu içerdi.

 

Kahvesini yudumlarken aklına Ömer gelmişti. Zaten aklından çıkmıyordu ama olur olmadık anlarda aklına gelmesi de biraz değişik geliyordu Zeynep'e. Sahi ne demişti Ömer? Evimi ve beni tanımanı istiyorum diyerek kendisini bugün eve davet etmişti. Akşam ki konuşmalarında da kahvaltıya beklediklerini söylemişti.

 

Zeynep hiç kahvaltı yapmazdı. Çünkü ona bir zamanlar kahvaltı çok görülmüştü. Şimdi bile kahvaltı yapmazdı. Çok az yemek yerdi ve bunu formumu korumam lazım diyerek saklıyordu.

 

Sabah kahvesini bitirdikten sonra hızla odasına giderek duş aldı. Üzerine kıyafetlerini geçirdikten sonra saçlarını kurutarak bırakmıştı. Düz olan saçlarını kendi haline bırakmayı seviyordu. Toka ile özgürlüğünü kısıtlamak bile istemiyordu.

 

Yaptığı hafif makyajı da bitirince kendisini bekleyen şoförün kapısını açtığı arabaya binerek tepeye doğru yol aldı. Yol sona erdiğinde şoförü eve yollayan Zeynep sessizce annesinin yerine doğru ilerledi.

 

Oturduğu taşın üzerinde uçuruma bakarken, annesi de sanki yanındaydı gibi gelmişti ama yine de bakışlarını uçurumdan çekmemişti. Biliyordu ki annesi orada yoktu ama o bu hissi sevdiği için bakmak bile istememişti. "Varsın olmasın ama yanımda gibi hissettirsin" diyordu. Uçuruma bakarken annesiyle konuşuyordu. Tüm hislerini, korkularını anlatırken konu yine Ömer'e gelmişti. Zaten bu aralar konu hep Ömer'di.

 

"Anne içimde hissettiğim şeyler gerçek mi bilmiyorum. Keşke şuan yanımda olsan ve beni dizlerine yatırsan... Saçlarımı okşayıp bana bir şeyler söylesen. Anne sana çok ihtiyacım var ama yoksun. Bir annenin boşluğu nasıl dolar bilemedim ki? İlk defa hayatımda bir şey istiyorum ama dile getirmeye korkuyorum anne. Senin kaderinden korkuyorum. Annelerinin kaderleri kızlarına bohça olurmuş, anne senin hikâyen bana bohça olacak diye korkuyorum." Bir süre daha konuştu annesine döktü içini Zeynep.

 

Arkadan gelen araçların sesini duyduğunda gözlerini kapatmıştı. Kendisine doğru gelen ayak seslerini duyduğunda çoktan kalbi diline dökülmüştü. Kalbinden o an geçen şarkı, sabah uyandığında aklına gelen şarkıydı. Zira onu söylemese bütün gün sayıklayabilirdi.

 

Ömer ise yanındaki kadını battaniyeye sarmış ve kollarıyla da desteklemişti. O an Zeynep'in şarkısını dinlerken etrafa göz gezdirmek istemişti. Şanlıurfa ve Mardin yolu üzerinde, sıradan bir uçurum kenarıydı. Yoldan biraz uzak olması ve bir kafenin yanında olması dışında bir özelliği yoktu.

 

Zeynep'in annesinin buraya neden geldiğini merak etmişti. Yaklaşık 700-800 metre kadar ileride bir ağaçlık bölgenin olmasını mı beğenmişti? İstanbul'dan gelen birisi burayı neden severdi ki?

 

Uçurumun altında bulunan küçük bir göl ve etrafındaki yeşil alan içindeki üç beş ağacı izlemek için mi burayı sevmişti? Ömer baktıkça merak ediyordu. Sormamak için direndiği konu, Zeynep'in şarkıyı bitirmesiyle son bulmuştu. Ömer yine de sormayacaktı. Çünkü Zeynep anlatmaya başlamıştı ve bunu bozmak istemiyordu.

 

Son nakarata takılı kalan Ömer ağa, sevdiği kadının kulağına son nakaratı söylemeye başlamıştı.

 

Üşüdüm diyorsan güneş olurum

 

Yanarım sevginle ateş olurum

 

Dolarım havaya nefes olurum

 

Gülü susuz seni aşksız bırakmam

 

Ömer ağanın kulağına fısıldadığı şarkı sözleri ile gözlerini aralayan Zeynep, gözlerini Ömer'in kara incilerine dikmişti. Bir süre birbirine baktıktan sonra Zeynep tam olarak ne diyeceğini bilmediği Ömer'e "Günaydın" demişti. Yavaşça gözlerini kucağında duran güle çevirmişti.

 

Ömer ağa ise sevdiği kadının utanmasına bile hayrandı. Neden onu bu kadar tanımazken bir ömür birlikteymişler gibi hissettiğini anlamasa da içinden geleni yapmak istiyordu. Sahi ne demişti babası? "Hayat yarına ertelenemeyecek kadar kısadır evlat. Sevdiğin biri olursa onu istemekten çekinme. Çekinme ki bir ailen olsun."

 

"Günaydın. Nasılsın?" Ömer ağa halini hatırını sorarak heyecan durumunu anlamaya çalışmıştı. Bugün evdekiler ile tanıştıracağı kadının mutlu olup olmadığını bilmesi onun için önemliydi.

 

"Teşekkür ederim" Zeynep heyecanını çok belli etmemek için çabalasa da yüzünden heyecanı belli oluyordu. Ömer ağa bu duruma gülümserken Zeynep kırmızı yanakları ile ona bakıyordu. Zeynep daha fazla oyalanmadan ayağa kalkarak uçuruma yaklaştı.

 

Ömer onun düşmesinden o kadar korkuyordu ki, kalbi bir kuş olup kanat çırpıyordu. Ömer ağa çok ölüm görmüştü. Ardımdaki dağ dediği babasını bile kucağında mezara indirmişti ama ilk defa bu denli korku hissetmişti.

 

Kendi zalimlikleri karşısında hayatını kaybeden onca insanın bile içinde korkusu olmamıştı. Bu kadını tam anlamıyla tanımıyorken bile ona âşık, onun için korkan ve onu yanından ayırmak istemeyen bir Ömer vardı.

 

Ömer ağa bile kendine yabancıydı. Birkaç gün öncesine kadar böyle bir şeye asla inanmazken, bugün kalbinin en derinlerinde hissettiklerini kaybetmekten korkuyordu. Ömer ağa, beylerin beyi olan, Demirhanlı'ların gurur duyduğu, zalim, zeki, korkusuz ve güçlü ağası Ömer Demirhanlı, karşısındaki bu kadın için her şeyi bırakıp yalnız bir Ömer olmayı bile yeğlerdi.

 

"İstersen yola koyulalım. Annem seni bekliyor" Ömer de heyecanlıydı ama bunu saklamayı başarıyordu. Bu hayatta ilk kez bir kadını evdekilerle tanıştıracaktı. İzlenildiğini fark etmedikleri için rahatça konuştukları yerden kalkarak arabalara bindiler. Korumalarında arabaya binince, yola koyulmuşlardı.

 

Uzun bir yolun sonunda çok büyük bir konağın kapısında durmuşlardı. Konağın dışarıdan görünümü bile biz büyük bir aileyiz diyordu. Zeynep açılan kapıdan çıkarken konağa bakmaktan kendisini alamadı. Sahi nereden hatırlıyordu ki bu konağı?

 

Bölüm Sonu

 

Oy ve yorum ile destek olabilirsiniz.

 

Loading...
0%