@zehirden
|
Sedat'ın, Sevgi'nin seçim yapması için zaman tanıdığı günden Sevgi ve Leyla
Sevgi: cevapsız arama
Sevgi: Pissttt baksana ya aramaya
kanka acil bakman lazım çok önemli
Yaaa baksanaaa
Leyla: efendim sevgi
annem duyguyu attı ustume onunla ugrasıyordum sussun diye
Sevgi: bozuk muyuz yaa
Leyla: yok değiliz
Sevgi: hadi be oradan ciğerini bilirim ben senin
Leyla: Ya sevgi kırık değildim de şu son dört günde çok soğuk gibiyiz aşırı moralim bozuluyor biz böyle değildik ki
Sevgi: Ya leylimmmmm ne soğukluğu kafam çok karışık son günlerde o yüzden öyle geliyordur sana
bende tam bu son dört günde olanlardan bahsedicektim sana
Leyla: hah işte ben biliyordum bişey olduğunu tanıyorum çünkü seni
Hemen dökül ne var ne yok ama şu kaç gündür benle doğru düzgün konuşmayışının cezasını ayrı kesicem sana haberin olsun
Sevgi: olur olur kesersin
ama ondan önce dediğim gibi bana yardım etmen gerekiyor fena çıkmazdayım çünkü
Leyla: noluyor anasını korkutma beni
Sevgi: valla ne olmuyor ki
şu son bir kaç günde yediğim içtiğim her şey burnumdan geldi
ne yapsam bilmiyorum
Bok gibi kaldım ortada
Leyla: ya salak anlat dedikçe niye korkutuyosun sen beni
yaz hemen mevzu neyse
Sevgi: ya yazmalık olsa yazarım ama değil işte uzun hikaye senden akıl almam lazım
Leyla: ee napayım o zaman geleyim mi yanına cano
Sevgi: Yok yok evde konuşmayalım size de gelsem olmaz şimdi
ayrı konuşacağımız bir yer olsun
Leyla: afifeye gidelim o zaman
Sevgi: yok kapalı bir yer olmasın sahil kenarına gidelim mi hem de çok iyi hissetmiyorum ben açık hava iyi gelir biraz da derdolaşırız
leyla: olur canem bana sen ne dersen uyar o zaman tuzlada
sevgi: tamam canım bi 20 dakikaya çıkarım evden haberleşiriz
leyla: aynen bende öyle çıkarım öpüyorum çok aşkımmmmm
sevgi: bende
Leyla'yla konuşmam bitince telefonumu kapatıp olduğum yerden kalktım. Hızlı olup evden çıkmam gerekiyordu çünkü son günlerde olan kafa karışıklığım ben de büyük hasarlar bırakmıştı.
Çok kısa sürede aklım tek Bir isimle bulanmıştı.
Sedat.
Bu isim son birkaç günde hayatıma dahil olup gündemime bomba gibi düşmüştü.
Karışık olan kafamı daha da bulandırmamak için aklımdaki düşüncelere engel olup üstümü giyinmeye koyuldum.
Hiç kendimle uğraşacak havamda değildim hızlıca. Beyaz bir crop giyinip altıma da gri renk rahat bir eşofman giydim. Dışarının estiğini bildiğimdende üzerime bir hırka aldım.
Tepeden karışık topuz yaptığın saçlarımı da özgür bırakıp saçımdaki tokayı bileğime taktım. Artık üstümü giymiştim.
Aynaya bakmaya yeltendiğimde geri adıö attım. Bu nasıl surattı böyle! Muşmula gibi olmuşum.
Bekarlık sultanlık diye boşa demiyorlardı. Aniden hayatıma girip şu son günlerde maymuna çevirmişti aşk beni.
Kendime baktıkça moralim bozulfuğundan dolayı yüzümü nemlendirmeye başladım. Yorgunluğumu direkt ele veren göz çevremdeki mor halkalara kapanması için kapatıcı sürdüm. Üstünden pudra geçerek uçmaması için sabitledim. Kuru olan dudaklarıma ise nemlendirici sürdüğümde artık hazırdım tamamen.
Kol çantamı alıp odamdan çıktığımda karşımda annemi gördüm. "Oo matmazel siz odanızdan çıkar mıydınız? Bende düşmanız sanmıştım bir an."
"Anne Allah aşkına yeterince moralim bozuk değilmiş gibi bir de sen uğraşma benimle." "Allah Allah! Kızım kaç gündür ayaklı cenaze gibi geziyorsun ortalıkta. Ben senin yaşındayken sen doğmuştun sen!" Anne neden böyle konuşuyorsun? Ben daha yirmimdeyim. Bu hayat benim değil mi? Neden beni böyle kırıyorsun?
"EVET ANNE BİLİYORUM! BENİ DE KENDİNE BENZETİP KOCAYA VEMREYE ÇALIŞIYORSUN YA ZATEN!" Sinirle konuşup kapıya doğru gittim. Koridorda babamı görmem ile derince bir off çektim.
Sabır testi miydi bu?
"Nereye kızım hayırdır?"
"Kaç gündür evdeyim baba. Hava almaya ihtiyacım var. Leyla ile buluşacağım." Diye açıkladım.
Kafasını salladı babam sadece. "Görüyor musun Günay? Bana bağır çağır konuşuyor sana hesap veriyor." Anneme bakarak gözlerimi devirdim. Zaten hayatımı mahvediyordu bir de açıklama mı yapacaktım.
"Gitme kızın üstüne Nazan. Bırak hava alacakmış zaten." "Ben ne yapıyorum canım? Bir şey demedik ki. Ama hanımefendi bir havalarda bir havalarda!" Annem konuştukça gözlerim dolmaya başladı. İçimde tuttuğum öfkeyle dayanamadım ve konuştum. "Ne bekliyordun anne? Sen benim yaşlarımda babama gitmişsin diye bende ah vah etmeden gidip evlenecek miyim? Hayatımı alt üst ediyorsun bana sormadan elalem ile anlaşıp bir de gelip burada sana teşekkür edip hesap vermemi mi bekliyorsun?" Gözlerimden yaşlar akarken kendime mukayyet olamadım.
Annem hırsla olduğu yerde dururken babam araya girdi. "Kızım sen git hadi ben konuşacağım annenle."
Tek bir söz daha dinlemek istemiyordum. Kapıyı açıp çıktım ve var gücümle kapattım.
Telefonumu çıkarıp Leyla'yı aradım direkt olarak. İkinci çalışta açtı. "Alo Leyla ben çıktım evden şimdi. Sinirimden olduğum yerde duramıyorum. Durağa çıkacağım şimdi. Yanıma gelir misin birlikte gidelim."
"Tamam canım hemen geliyorum." Leyla hemen alt sokağımızda oturuyordu. Aslında tek gitmek istemiştim yolda yalnız kalmak iyi gelir diye ama aksine annemin sözlerini düşünüp daha da dağılacağımı bildiğimden dolayı Leyla ile gitmek istedim.
Bir kaç dakika sonra durağa geldiğimde karşıdan gelen Leyla'ya gülümsedim. O da aynı şekilde bana gülümseyince sarıldık sıkıca. Yaşlı gözlerime bakınca onunda gözleri hüzünlendi.
Gözlerimdeki yaşı sildi. "Çok merak ediyorum seni bu denli ne üzdü canımın içi? Anlat bana." dedi yüzüme bakarak.
Gelen taksiyi görünce eliyle durması için işaret yaptı Leyla. "Orada anlatayım uzun uzun konuşalım. Olur mu?"
Taksiye binerken sadece, "tamam canım." Dedi.
Tuzla Sahil
"Yuh sen şaka mı yapıyorsun? Kaçıncı yüzyıldayız ya görücü usulü mü kaldı? Nazan teyze ne yaşıyor?" Leyla'ya olan biteni anlatınca o da tıpkı benim gibi köpürdü.
"Bir bilsem Leyla bir bilsem. O kadar zoruma gidiyor ki. Sanki bu hayat benim değil de onun. Bana ne diyor biliyor musun? Senin yaşındayken sen vardın diyor. Şimdi ben ne yapayım? Bu yaşta evlenip bir de çocuk mu yapayım?"
"Saçmalama ya yok öyle bir şey. Günay amca ne diyor o da hiç karşı gelmedi mi?" Diye sordu Leyla bir umut.
"Annem Lale hanımla konuşup anlaştığı için geri dönüşü olmadığını söylüyor bu işin. Bu saatten sonra hayır diyemezmişiz yoksa aileler birbirine düşman kesilirmiş. Babam da annemin bu dediklerini duyunca ne evet dedi ne hayır. Sessiz kaldı ama her sessiz kalış bir evet demektir aslında." Diye açıkladım.
"Off gerçekten mi ya? Gerçekten oluyor mu bunlar. Çok saçma çok saçma!" Arkadaşım sinirlendikçe bende geriliyordum.
"Leyla zaten çok gerginim sinirlenme sakin ol." Sakin ol diyordum güya ama kendim de hiç sakin değildim.
"Tamam tamam sakinim." "Babam yanıma gelip fikrimi sorunca hayır dedim istemiyorum falan dedim ama o yine bir şey demedi. Evliliğe karşı değilim Leyla biliyorsun. Ama Emir'den sonra... Güvenemiyorum Leyla. Tekrar açamıyorum bir erkeğe kapılarımı." Emir.
Güven kelimesini benden alıp uzaklara götüren. Üç yıl önce bir birliktelik yaşadığım adam olan Emir'e tüm sevgimi vermiştim. O ise karşılık olarak beni ihaneti ile ödüllendirmişti. En güzel duyguların en güzel zamanlarımın katili Emir.
"Anma şu mendeburun ismini ağzına! Geçti gitti geride kaldı o şerefsiz. Artık önümüzde güzel günler olacak Sevgi." Dedi o bile emin olamayarak.
Kinaye ile baktım. "İnandın mı kendi dediğine." Diye sordum.
"Bende bir emin olamadım ama halledeceğiz. Boşver kızım onu bunu. Sen bana şu seni alma seni tanıma cesaretinde bulunan şanslı herifin eşkalini göster." Boyun büktüm sadece. Yoktu ki bende de.
Yüzüme şok içinde baktı Leyla. "Sakın bende görmedim deme Sevgi! O kadar da değil dimi? Hani yüzünü bile görmeden evlendirtecek kadar değil?" Diye sordu.
"Görme şansım vardı. Yani görülmeyi kabul etseydim görürdüm ama istemediğim için gitmedim." "Adı soyadı ne bu çocuğun?" Dye sordu.
"Adı Sedatmış kendi söyledi. Ben bilmiyordum biliyor musun Leyla? Annem Sedat'tan bahsederken ya Lale'nin oğlu diyordu ya da Mirzeli diyordu."
"Mirzeli?"
"Aynen Mirzeli. Ne alakaysa?" Dedim kendi kendime.
"Aşktan kör mü oldun yoksa hep böyle salak mıydın çözemiyorum Sevgi." Dedi Leyla. "Çocuğun soyadı Mirzeli olduğu için öyle diyordur."
Olabilirdi. "Nasıl aklıma gelmedi hiç benim? Sedat Mirzeli." Sedat Mirzeli.
Tüm kafa karışıklığımın sebebi. Nedense bir sana gelince açılıyor düğümlerim. Bir sen de geçiyor baş ağrım.
Çıkardığı telefonu ile ne yaptığını anlamadım Leyla'nın. "Ne yapıyorsun Leyla? Önemli bir konu konuşuyoruz. Telefona mı bakacaksın?"
"Yok canım telefona değil seninkine bakıyorum." Ne dediğini anlayamadan telefonunun ekranını bana çevirdi. "Al sana Sedat Mirzeli." İnstagram uygulamasından ismini aratmıştı Leyla. Ekranda bir adam vardı. Tahminimce benden bir kaç yaş büyüktü. Oldukça yakışıklı ve uzun boyluydu. Fotoğraf boydan olmasa da anlaşılıyordu. Yandan bakış atan yüzü kemikliydi. Koyu kumral saçları ve kahverengi gözleri sert bakıyordu. Leyla ise bu adamın Sedat olduğunu iddia ediyordu.
Sedat'ın dediği sözler geldi aklıma. Ben bir sana gevşek oluyorum.
Sen herkese karşı böyle olduğumu düşünebilirsin ama değilim.
Olabilir miydi gerçekten bu adam o? Yüzüne tekrar baktım. Bir kaç kez gözlerimi kırpıştırdım. Bu adamdan mı çıkıyordu o sözler? Bu çehre miydi onca gevşekliği yapan?
"Benle çok yumuşak konuşuyordu. Ve bir bana öyle olduğunu söylemişti. Taşlar yerine oturunca o olabilir ama hala çok şaşkınım." Dedim.
"Uyan şaşkaloz uyan. Seninki meğer yere bakan yürek yakanmış desene?" Dedi gülerek.
"Sanki çok yerindeydi şu kafa," dedim kafama vurarak. "şimdi tümden karıştı."
"Ya bir dur bırak şimdi karışıklığı falan kızım. Burada mantık devreye girer. Evlenmek istemiyorsun okay olabilir. Ama çocuk nasıl davranıyor sana? Eğer kötü davranıyorsa zaten bu iş başlamadan biter. Üçün üstüne beş koyarsın anlatırsın ailende sana kötü davrandığını. Onlar da anlar ve yanlış yapıyoruz der. Ama eğer ki iyi davranıyorsa ki sen yumuşak davranıyor dedin. İşte o zaman bu çocuğu kaçırma. Ben söyleyeyim sana." "Hayır... Kötü davranmıyor. Aksine çok gevşek çok ciddiyetsiz ve komik bir herif. O bana yazınca tersliyorum ama arkadan da sırıtmadan duramıyorum. Yüzyüze gelince kesin gülmeden duramam espirleri karşısında. O yüzden buluşmak istemiyorum birazda."
"Komik? Ciddiyetsiz? Gevşek? Aynı kişiden bahsettiğimize emin miyiz? Bu dalyan gibi herif mi komikmiş?" İnanmayarak sordu Leyla.
"Ya vallahi öyle. Al inanmıyorsan mesajları oku." Cebimden çıkardığım telefonu uzattım ona. Şifremi bildiğinden açtı direkt. "Son konuşmamız pek iç açıcı olmasa da komik yani yazdıkları. Güldürüyor beni." Sohbetin en üstüne çıkıp okumaya başladı.
Ben nasıl Sedat'la Konuşurken gülümsemeden duramıyorsam o da tıpkı benim gibi gülüyordu. "Kızım ne komik herifmiş cidden bu ahahahah."
"ya ben dedim sana." "vallahi Askom adamın dediklerine bakılırsa o sertliğini bir kenara bırakıp seninle resmen bir çocuk gibi konuşuyor. seni güldürüyor. Sen yine iyi ciddi durmuşsun. Ben hiç duramazdım bir yerde random atardım." "biliyorum seni." dedim ben gülerek.
sohbetin sonuna yaklaştı. "Dediğin gibi pek iç açıcı değil son yazdıkları bunun için mi akıl almaya geldin?" Diye sordu bana bakarak.
"evet." dedim kafamı sallayarak.
"O zaman sana şunu sorayım güzelim." Dedi.
"Neyi?" Dedim anlamayarak.
"nasıl hissediyorsun onunla konuşurken?"
Önce bir düşündüm. "yani annemle kavga falan ediyoruz kavga etmemizin sebebi aslında o olmasına rağmen onunla konuşunca sanki bambaşka bir evrendeymişim gibi rahatlıyorum."
Leyla bana gülümseyerek baktı. "O zaman ben de sana şunu söyliyim sen abayı yakmışsın." gözlerim şokla aralandı. "Leyla!" Dedim kızarak. "Ne ablası ne yakması çok erken daha?"
"İşte bu işler böyledir canem. aşk birden kapını çalar o yüzden sen görücümüş oymuş buymuş takmayacaksın. Sen yoluna bakacaksın, dene zor ya da kolay. Bir şeyler için adım atmadan bir şeylere cesaret etmeden hiçbir şeyin üstesinden gelemezsin. Baktın ki sana iyi gelmiyor sal. Ama baktın ki bir şeyler oluyor çabala bu kez. Eminim ki öyle bir adamın böyle aşka ayıracak vakti yoktur. Uğraşı olan başka işleri vardır ama ona rağmen sana yazıyorsa demek ki o da bazı şeylere cesaret ediyordur. Deniyordur."
Leyla konuştukça içim umutla doldu. Sedat'a olan bir nefretim yoktu. Sadece Emir'den sonra aşk beni korkutuyordu. Aslında korktuğum aşk değildi, güvenmekti. Güvenip ihanet uğramaktı. "Ya o da bana ihanet ederse? Ya hayatım altüst olursa?" Diye sordum arkadaşıma.
"İşte tam da senin bu korkularını özetleyen bir söz söylemiş Şems-i Tebrîzî. 'Düzenim bozulur, hayatım alt üst olur diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?' Hayat engellerle dolu Sevgi'm. Tam bittim, yıldım, tükendim dediğin yerde çok büyük bir çıkmazın içindeyken, hani derler ya her şerde bir hayır vardır diye. İşte tam o noktada şerrin içindeki hayırla karşılaşırsın. Bilemezsin güzelim."
Leyla'nın söyledikleri ona sarılma isteği uyandırdı. Olduğum yerden kalkıp sarıldım ona. "Teşekkür ederim her şey için." Dedim
Geri çekilip yüzüme baktı. Gülen yüzümle karşılaşınca "senin yüzün hep böyle gülsün de gerisi önemli değil bebeğim." Dedi.
Bundan sonra olacaklar belliydi. Ne U ne de R olmayacaktı hayatımda. Sadece tam gaz D olacaktı!
-
Vee bölüm sonuu. Bu kıza ne oldu da hemen böyle dut yemiş bülbüle döndü diye sorabilirsiniz işte bu yüzdennn.
Leyla'nın gaz veriş şekli peki wşwmdpsmwpemwl. Evet ballar anladınız mı r ya da u olmasın hayatınızda herkese inat tam gaz d'ye takın vitesleri!
Bu bölümde belki Sedat ve Sevgi'yi görmek istediniz ama bunu yazmam gerekiyordu. Çünkü Sevgi mesafeli olduğu insanlara karşı aksi bir kişilik. Sedat ile de başta böyle olduğu için açıklamam gerekiyordu sizlere.
Geç geldi biraz diğer bölümlere göre uzun yazdığım için. Mazur görün lütfen.
Bir soru soracağım sizlere. Texting bölümler de bu uzunlukta olsun ister misiniz yoksa diğerleri gibi iyi mi? Ve arada şöyle Sevgi vr Sedat'ın hayatını okusak uyar mı size?
Oy ve yorumları unutmayın✨🤍
|
0% |