Merhaba arkadaşlar.
🤍
Biliyorum uzun zaman oldu bölüm atmayalı ama gerçekten çok kötüydüm. Çok kötüyüm. Belki umrunuzda olmaz ama anneannemi kaybettim ve bu beni çok yıprattı. Yaklaşık iki hafta okula gitmadim. Yazmayıda bırakacaktım ama güçlü durmaya karar verdim. Şimdi bile aklıma geldikçe kötü oluyorum. Onu bir daha göremeyeceğim aklıma geldikçe içim acıyor. Bir daha biz gidince onu bizi beklerken bulamayacağız biliyorum. Bı daha bize çoban türküsünü söylemeyecek. Annemin yaramazlıklarını anlatamayacak yada çok şeker yedim diye kızmayacak bana. Annemden gizli harçlık tutuşturamayacak avuçlarıma. Onu öpünce "Yılışma kız! Git babana yağ dök!" demeyecek. Aslında uzun zamandır görüşmamiştim ve açıkçası aklıma bile gelmedi aramak. Evet aramamdım onu bunun için çok pişmanım. Ama o yaşıyordu, iyiydi biliyordum. Şimdiyse... Birdaha gœremeyeceğim onu. Ve benim gerçekten biriyle dertleşmeye ihtiyacım var...
Neyse sizide üzmek istemiyorum.
İyi okumalar🩷🤍🩷
💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜
Geçmiş ne büyük yüktür insanın omuzlarına binen. Unuttum diyorsun unutamıyorsun. Aklın unuttun sanıyor ama kalbin hatırlıyor. Bazen birden çarpıyor anılar yüzüne. 'Vay be!' diyorsun 'Vay be! Unutamamışım demek.' diyorsun.
Unuttu sandığın zamanlarda bile aklında unutmuyor aslında. Herşey duruyor zihninin bir köşesinde. Birazı bulanık birazı en net haliyle duruyor orada. Düşünüyorsun üzerine keşkelerin oluyor bazen, bazen iyikilerin. Güzel anıları hep bulanık hatırlıyorsun, hatırlayınca bir tebessüm oluşuyor yüzünde.
Ama kötü anılar en net haliyle duruyor karşında. En ince ayrıntısına kadar hatırlıyorsun onları. Gözlerin doluyor. Ağlamak istiyorsun ama kaderin gibi gözyaşlarında dinlemiyor seni. Gözlerin doluyor ama ağlayamıyorsun. İçine akıyor gözyaşları. Hani bir insan üzülünce derler ya ağlama. Eğer üzüldüysen ağla kendi karanlığında boğma kendini.
Bana kimse demedi 'ağlada boşalt içini' yada 'ağlama üzme kendini, yıpratma' diye. Ama ben sana diyorum bu satırlarımı okuyan güzel insan yorulduysan dinlen, gözlerin doluyorsa ağla, ayağa kalmaya gücün yoksa bekle biraz kendini topladıktan sonra kalkarsın. Kendini bitir harab et demiyorum yanlış anlama lütfen sadece üzüldüysen üzüntünü yaşa diyorum.
Çünkü bir noktadan sonra içinde atacak yer kalmıyor. Geç yatağına uzan kafanı yastığına göm foşur foşur ağla! Valla! Ciddiyim bak. Ağladıktan sonra daha güçlü kalkacaksın ayağa. Sen fark etmesende ruhun güçlenecek, büyüyecek içindeki çocukta seninle birlikte. Ben Gece. İsmi gibi hayatıda karanlık olan Gece. Ailesi için kendinden vazgeçen Gece.
Kazanıpta üniversiteye gitmeyen fedakar Gece. Ebru okusun, İzem iyi şartlarda yaşasın, Aydos babasına benzemesin diye kendini feda eden Gece. Ama hiçbir piçmanlığı olmayan Gece. Şimdiye kadar hep yanlızım sanırdım kimse beni anlamaz, kimse varlığımın bile farkında olmaz sanırdım.
Ama varmış! Benim varlığımı bilen, beni önemseyen biri varmış! Aslında bana yıllardır yardım eden görünmez bir meleğim varmış! Beni seven, koruyan, kollayan biri varmış! Bana aşık olan biri varmış! Bana bana! Bana aşık! Benim zayıf bedenime, solgun tenime, bakımsız saçlarıma, bana aşık! Benim kimsenin fark etmeyeceğini düşündüğüm kederli gözlerime!
O muhteşem biri! Kocaman bir kalbi var pamuk şeker gibi. Yakışıklı, düşünceli ve... Benim onun gözerine bakarken için titriyor. Kalbimin ritmi değişiyor. Onu hastanede gördüğüm ilk an içime bir şeyler akmaya başladı. Küçükkende onun dikkatini çekmek için kötü davranırdım ona. Banden başkası onun yanında olunca içim sıkılırdı. Saçını çekerdim benimle ilgilensin diye.
Boya yedirmiştim ona Elmayla oynadı diye. Elayı çok kıskanırdım. Saçlarına boya dökerdim, yemek dökerdim sonra çekerdim onun altın sarısı saçlarını. Ona olan kıskançlığım o kadar büyüktü ki ismini bile hatırlayabiliyorum. O çok güzeldi çünkü. Ali onla oynayınca kıskanırdım. Onun mavi gözleri, sarı saçları ve bembeyaz bir teni vardı, gülünce dahada güzel olurdu.
Ali ağlardı ona zarar verince, anlamazdı onun ilgisini çekmeye çalışıyor oluşumu. Ama asla bağırmazdı, kızmazdı yada ben ona vurunca o bana vurmazdı. Demek oda beni seviyormuş. Oda benim dikkatimi çekmeye çalışıyordu.
Oha demek ben ona aşık olmuştum. Çocukluk aşkımdı. O zaman anlam veremezdim ama şu an çok net o bana aşık ben ona.
Ama olmaz en iyi ben bilirim bunu.
Benim çocuğum olamaz o ise baba olmak ister biliyorum. O çok iyi bir baba olur biliyorum ve ben babalık duygusunu ondan esirgeyemem. Biliyorum oda biliyor çocuğumun olmayacağını ama umursamak istemiyor beni sevdiğinden.
Peki neden olmayacağını biliyor mu acaba çocuğumun? Bir bardak su yüzünden hayatımın karardığını biliyor mu? Babamın bana en büyük kötülüğünü biliyor mu? Benim neler yaşadığımı biliyor ama annem babam ve benden başka kimsenin bilmediği bu gerçeği biliyor mu?
G͜͡e͜͡ç͜͡m͜͡i͜͡ş͜͡ A͜͡n͜͡ı͜͡
Annem gündeliğe gitmişti hamile haliyle. Ebru teyzemlerde yatıda. Aydos komşudaydı. Ben işten yeni dönmüştüm sonra:
"Su ver lan!" dedi babam olacak şerefsiz.
"Tamam." dedim hemen. Çok korkuyordum ondan o zamanlar.
Mutfağa gidip su doldurdum ve odaya döndüm. Babama doğru ilerlerken ayağım halının köşesine takıldı elimdeki su onun üzerine döküldü bardak yere düşüp kırıldı bense dengemi sağlayamayıp bardağın kırık parçaları üzerine düştüm. Canım çok acıdı.
Ama ben daha canımın acısıyla yüzleşeneden bir el saçlarımın arasına girdi. Köklerinden tutup zayıf bedenimi havaya kaldırdı . Sonra duvara fırlattı. Duvara çarpıp yere düştüm. Karnımda ve sırtımda büyük bir sancı hissettim ama babam durmadı. Yine üzerine geldi Karnıma defalarca tekme attı. Sonra. Beni yerde bırakıp gitti. İçmeye gitti yine.
Soğuk zeminde saatlerce ağladım. Karnımdaki ve sırtımdaki sancı geçmiyordu bir türlü. Sonra acıdan bayılmışım. Gözlerimi açtığımda hastanedeydim. Doktor geldi yanıma "Gece Hanım size söylemek zorunda bulunduğum bir durum var. Yanınızda refakatçi bulunmadığı için size söylemem gerekiyor. Ama sakin olmalısınız." dedi.
Bu sözleri korkmama sebep olmuştu.Zorla kendimi toparlayarak "Sizi dinliyorum?" dedim benden onay bekleyen doktora.
"Gece hanım aldığınız ağır darbeler nedeniyle yumurtalıklarïnızda kalıcı hasar oluşmuş. İç genital bölgeniz hasar almış ve..." diyip gözlerimin içine baktı sanki söylemekte zorlanır gibi.
"Ne? Ve ne? Söylesene doktor ne oldu?!"
"Gece hanım siz çocuk doğuramazsınız." dedi. Sesi buz gibiydi ama gözleri kederli bakıyordu doktorun. O bile üzülmüştü durumuma.
"Hiç mi? İmkansız mı?" dedim fısıltıyla.
"Aslında İsviçre'de bir hastane var. Orada tedavi olursanız iyileşme şansınız daha yüksek. Ama Türkiye'de iyileşme şansınız %3'ün altında. Fakat o tedavi çok pahalı ve bunun için hiçbir devlet desteği şansınız yok." dedi.
Yorumlarınızı bekliyorum 🤍
Okur Yorumları | Yorum Ekle |